SAYFA 6 - Ziraat Vekili 28 / | / 1937 ULUS 4 dün kamutayda yeni ( orman kanunu projesinin niçin hazır: | dandığını kuvvetli delillerie izah etti (|Ormanlarımıza bir bakış - Ormanlarımız sür'atle tahrip edilmektedir - Acı bir hadise - İlk orman mektebi - Tezyidi varidat kaygusu - Meşru- tiyette - Ormancılığımızda yeni ufuk - Keyfiye.t _dü“şüklüğüg: Çrman- ların büyük değeri - Kısa bir hulâsa - Tahdit işi sür'atlendirilecek . € * d o d bi B HS YAT M ae Ziraat Vekili Muhlis Erkmen (Kü- tahya) — Arkadaşlar, orman mevzuu etrafında birçok vesilelerle maruzatta Ü bulunmuştum. Onun için heyeti umu- -Mmniye müzakeresinde söz söylemek is- temiyordum.,, Orman tarihimize bir bakış Fakat bazı arkadaşlarım bilhassa va- - ridat noktasından ormanlardan istifa- de cihetinden mühim noktlara temas ettiler. Onun için ankadaşlarımdan mü- - Bsaadelerini rica edeceğim. Orman si- (yaseti nasıl başlamıştır, orman kanunu- — nun tarihçesi nedir? Ne gibi safhalar /— geçirmiştir. Memleketimizde ormanla- , Tan vaziyeti ve ehemmiyeti nedir, ve orman kanununa vermek istediğimiz -— karakter nedir? Bunlar hakkında müm- —kün olduğu kadar kısa olmak şartiyle izahatta bulunacağım. Tarihimizde pek yakın denilecek bir devre kadar bir or- man mevzuu, bir orman meselesi yok- tu. Bütün ormanlar cibâli mübaha adı ve görüşü ile herkese her baltaya kayıt- Te esnasında Tersane ve Tophane ida- releri kendilerine lâzım olan keresteyi tedarik için gitgide zorluğa düşünce Samdorkum, SinobAhidağı, Gazdağı /“ormanları gibi bazı ormanlara el koy- :huşlardır. Yine o zaman bazı mütegal- |— libe, kendi hayvanlarının rayını emni- — yet altına almak kasdile bazı ormanla- î’ yine el koymuştur. Fakat bunların rfîhîç birisi bu ormanlar hakkındaki ci- — bâlr mübaha telakkisini kaldıracak ve- ya buna bir istisna teşkil edecek mahi- — yette değildir. Yalnız bir kısım orman- :îlatm intifamı hasır ve tahsisinden iba- îg;xetti. Asıl orman işi ve orman mesele- /— &i bir devlet gözü ve görüşüyle, ancak Kırım muharebesinden sonra, yani, 1856 /—da ele alınmıştır. O tarihte reform de- :, nemeleri yapılırken ve Avrupadan mü- /| tehassıs getirdikleri vakıt orman işi /— için de ecnebi mütehassıslar getirilmiş- — tir. Bunların çoğu fransızdır. Bunlar |— 20 sene kadar memleketimizde, biri gi- | ğt"de;'gk diğeri gelerek ve arada bazı fası- âğgla;-brrakarak, kalmışlardır. Ormanla- —rımızı gezmişler, ve itiraf etmek kadir- kîi J:,._ginaslxk olur, orman davamıza ve or- —Man işlerimize nüfuz etmişlerdir. Bu üı' :gelen mütehassısların, o devrin anılmış “ve 1827 de kabul edilmiş olan fransız | sorman kanununun tatbikatında tecrübe İ görmüş mütehassıslar olduklarını söy- b": Jderler. Bu mütehassısların hükümete a) Evâermiş oldukları raporlarını biz bula- :î; .madık Yalnız Fransada neşretmiş ol- 'duklar: bazı raporları bulduk. O rapor- - lardan anlıyoruz. Bu mütehassıslar ra- Bi _:.rlafmda şunu tebarüz ettirmişlerdir. a Türkiye, zannımızın ve umum? zannın ord ha lare Tefrika. No. 4. ali | H AY ” k me, | ' Laiîd Ş Yazan: Puşkin V| Puşkin kimdir? v — Fakatbu izdivaçla beraber, maddi ve ma- Av nu . bery £ kıta bery ettiğ miy« mı | î;îlâfma olarak ormanca fakirdir. “—Ormanlarımız süratle tahrib edilmektedir. — Arkadaşlarım, yüksek dikkat nazar- darınızı” celbederim ki, o zaman fakir ııfğmek için yazmış ve göz önünde tut- | SIZ ve şartsız açıktı. Vakıa gene bu dev. muş oldukları orman sahası şimdi bizim elimizde kalmıyan ve zengin olan kı- sımları ihtiva ediyordu. Sonra aradan, herhalde ormanı ihya edici değil, talı- rip edici uzun seneler geçmiştir. İkin. cisi; ormanlar inanılmıyacak ve şaşıla. cak bir derecede süratle tahrib ediil- mektedir. Acı bir hâdise Yine arkadaşlarımın nazarı dikatleri- mi celbederim ki bu raporlarda tavs.f e- dilen hatta iyi bir orman diye tavsif edi- len bazı ormanlar bugün yoktur. Ve br ütel bana demiştir ki: Ben, ben- den evvel gelen bazı mütehassisların tav- sif ettikleri ormanları aradım, bulama- dım. Korkarrm ki benden sonra gelec.k da b görüp po:uma koyduğum ormanları bulamıya- caklardır. Üçuncu olarak bir şeyi tebarüz etti- riyorlar ve diyorlar ki; orman tahribin- de hayvan ra'yi bilhassa, Ziya Gevher arkadaşımın işaret ettiği gibi keçi ve yangınlar, büyük tahrib vasıtalarıdır. Ormanların tahrib edilmesinin, sellerin doğması, toprakların kayması gibi, b'r çok zararlar meydana getirdiğini ileri sürüyorlar. Bir çok ovalar ziraate kabi- liyetli olan yerler gitgide zerolunmak kabiliyetini kaybetmektedir. İşte benim uzun raporlardan çok hü- lâsa olarak çıkarmış olduğum noktalara işaret ettikten sonra bazı şeyler tavsiye ediyorlar. CEPE'N | ra- İlk orman mektebi Orman varlığının tesbiti Orman tekniği ve teşkilâtının kurul- ması Orman muhafazasını — yapmak ve bunlar için bir kanun çıkarmak Bu mütehassisların bu tavsiyesi üze- rine 1857 de bir orman mektebi kurulu- yor. 1893 de bu orman mektebi ziraat mektebi ile birleştiriliyor. Ve 1909 da yeniden kuruluyor. Orman nizamnamesi 1869 da neşrediliyor. Bunun ne zaman kaleme alındığını tesbit edemedim. Ve fakat kayıdlar yedi, sekiz senelik uzun ve çetin müzakerelerle ancak o da pek noksarı olarak çıkmıştır. Bugün dahi me- ri ona o 1869 tarihli nizamnameyi o mü- tehassıslar çok eksik ve noksan bulmuş- lardır. Bilhassa Şükrü arkadaşımın üze- rinde durduğu intifa hakkına temas e- den noktayı çok tehlikeli görmüşlerdir. Bu husustaki mütalealarını aynen alıyo- rum, “Envar tezat ve noksanlar bu eser- de, nizamnamede yer bulduğu gibi” hal- kı incitmemek maksadiyle konulan bir maddesinin en tehlikeli tevil ve tefsirlere kapı açtığını ve açacağını kaydetmetken meni nefs edemeyiz.” Nizamnamenin i- çerisinde bazan o zamanın icablarına göre iyi telâkki edilebilecek hükümler vardır. Fakat tatbikatta hiç de böyle ol- mamıştır. “Tezyidi varidat,, kaygusu: Orman nizamnamesinin uzun zaman işliyen çarkı, dönen çarkı, orman mev- cudiyeti, orman muhafazası, orman be- kası noktasından tehlükeli gördükleri maddeler olmuştur. Ve bütün esbabı mucibelerde, raporlarda mütehassısla- rın sizin ormana dört elle sarılmaklı- ğiniz lâzım ve yalnız ilk nazarda dü- şüneceğiniz Mmuhafazadır demiş olma- larına rağmen o zamanın siyaseti, o za- manın hükümeti bu ormanları tezyidi varidata bir vesile saymıştır. - Arkada- şım Rasih Kaplan mazur görsünler, bu telakki ve zihniyet ormanların harab olmasında büyük âmil olmuştur. 'Tez- yidi varidat telakkisi ©o derece ileri gitmiş ve bunun üzerinde o kadar tu- tunulmuştur ki tezyidi varidatta hiz- metleri sebkat etmiş olanlar bir sureti mahsusada mükâ falandırılmışlardır. Mahzeni evrakta yapmış — olduğumuz bazı tetkiklerden tezyidi varidatta se- beb oldukları, hizmet ettikleri için ter- fi görmüş, terfih edilmişlere aid birçok listeler vardır. Meşrutiyet esnasında getirilen avusturyalı mütehassıs Fayt bir raporunda bilhassa bunu işaret eder ve der ki: orman memurlarının, orman müfettişlerinin hemen ilk ve yegâne işleri orman satmak olduğu ve orman satmakla, mukavele yapmakla gerek sanatlarına ve gerek — memleketlerine karşı vazifelerini ifa etmekte oldukla- rını zannettiklerini hissetim. Halbuki hükümetin uzun zaman üzerinde dur- mağa mecbur olacağı şey yalnız orman- ların muhafazası meselesidir. Meşrutiyette... Bu devir, meşrutiyete kadar böyle devam etmiştir. Meşrutiyette orman siyasetinde bazı kımıldamalar ve dene- meler olmuştur. Bunları zikrederken Mustafa Şeref arkadaşımın ismini de hürmetle yade- derim. Amanejman işlerine esaslı ola- rak ilk defa kendi zamanlarında başla- nılmıştır. İlk amanejman hareketi ol- ması münasebetile Hendek'te amaneje edilmiş bir ormana kendi isimleri veril- miştir. Asıl ormanın kıymetini anla- mak ve ormanın üzerine bazı ehemiyet- li kanunlar yapmak cumhuriyet devrin- de başlar. Vakıa her şeyi tam ve müte- kâmil bir orman kanunu ancak bugün yüksek huzurlarına arzedilmiş bulunu- yor. Fakat arada bazı ek kanunlar da yapılmamış değildir. Meselâ bu ek kanunlar arasında 22 nisan 340 ve 2 kâ- nun 341 tarihli kanunları zikredebili- rim. Bunlar şümulü itibariyle değil e- hemmiyeti itibariyle dikkat edilecek birçok noktaları vardır. —Muhafazaya dikkat — gösteriliyor, ceza artırılıyor, hapis cezası konuyor. Nizamnamenin evelce bahsetmiş olduğum 5 inci mad- desi kaldırılıyor, ayrıca bir kanunla intifa tesbit ediliyor. Bu kanunda va- kra intifa dairesi genişletilmiştir, fa- kat muhafaza için mühim kayıtlar koy- muş ve intifa için ormanın tahammülü fennisi esas tutulmuştur. Sonra (504) numaralı kanun işletme için kontrollar koymak istemiştir. Ormancılığımızda yeni ufuk: Yeni kanu ormancılığ.mız için yeni bir ufuk açmış olacaktır. Cumhuriyetin ilânından beri söylenen ve ifade edilen ni- hayet prensip haline gelmiş olan esaslar bu kanunla tatbik mevkiine ç kmış fili- yata geçmiş olacaktır. Hakikaten orman- larımızın bugünkü vaziyeti üzerinde çok taassub ve itina ile durmaktayız, ve bundan sonra da behemehal duracağız. Bu noktayı nazardan size mzvcud or- manlarrmızın kabatas'ak bir tahminini arzedeyim: 8 - 8,5 milyon hektar orma- nımız vardır. Bunun 2 milyon hcktarı korudur. 4 milyon hektarı baltalık, 2.5 milyonu çalılıktır ki memleketimizin vü. satine nisbetle “7, 10 dur. Halbuki mem- leketimizin vüsatina nazaran mevcuud ol- mesı icab eden orman sahasınım nis- beti yüzde aşağı düş. memesi memle - otuzdan Tâzımdır. Bir kette orman nisbeti 7, 20 den aşağı dü- şerse o memlekette orman azlığının za- rarları göze çarpar. Biz'm orman vazi- yetimizin memlekette dağ Itşı da çok fe- nadır. Âdeta memleketin dört çevre- sinde dar bir şerid halindedir ve orta yerde orman hiç yok denecek kadar azdır. Bu çevre dahi bir taraftan sa- hilden bir taraftan dahilden vaki o- lan tahriblerle mütemadiyen azal- maktadır. Keyfiyet düşüklüğü Ormanlarımızın keyfiyeti de maatte- essüf kemmiyeti kadar düşüktür. Haki- katen güzel orman diyebileceğiniz kı- sımlar mahduddur. Bunlar da ancak sa- bülmürur oldukları için balta girmiyen yerlerde kalmış bulunmaktadır. Ormanların ehemiyeti hakkında ar- kadaşlarımı uzun boylu rahatsız etmek istemem. Ormanların kıymetini ikişekil- de mütalea edebiliriz. Birisi doğrudan doğruya ham madde temini bakımın- dan bir kıymeti, ikincisi tabiat ve iklim şartlarına tesiri dolayısiyle memleketin ekonomisine, memleketin sıhhatine, mem. leketin içtimaiyatına ve yüksek müda- faasına tesir eden ve para ile ölçülemi- yecek kadar yüksek olan kıymetidir. Memleket ormanlarının bu ded'ğim fayda- ları ve kıymetleri ham madde olmak i- tibariyle olanı kıymetlerinden daha pek fazladır. Bu kıymetleri bir kaç misalle canlandırabilirim : Maden işletmesi çok istikbal vadeden bir noktadır, bir servettir. Bir ton ma- den kömürünün çıkarılması için lâzım o- lan kereste 27 - 58 desimetre mikâbıdır. Bu mikdar senede 100 bin metre mikâ- bınr geçmektedir. Bu, yalnız maden kö- mürünün bugünkü istihsali içindir Di- ğer madenler buna dahil değildir Diğer madenlerin işlemesi çoğal- dıkça, maden kömürne olan bu ihtiyaç bir kat daha artacaktır. Madenlerin iş- letilmesi en mühim desteklerini orman- dan bekliyeceklerdir. Memleketimizin ihraç malları arasında olan meyve, in- cir, üzüm ve portakal kutuları mühim bir yer tutmaktadır. Bu ihtiyaç müte- madiyen artacaktır. Yalnız incir ve ü- züm kutusu bugün bir meseledir. Yarın daha büyük bir mesele olarak kendini gösterecektir. Yalnız incir ve üzüm ku- tusu için bugünkü şeraite göre muhtaç olduğumuz kereste gayri ma- mül olarak 50-60 bin metre mikâbı tut- maktadır. Memleketin her tarafını de- mir ağlar kaplamaktadır ve kaplanacak daha birçok yerlerimiz vardır. Bugün Nafıa vekâletine yalnız bizim kanalr mızla temin edilmiş olan travers yılda yüz bin metre mikâbını geçmektedir. Ormanların büyük değeri Endüstrimiz kurulurken ve kâğıd sanayii gibi fabrikalar işlerken de or- man mahsulüne muhtaç bulunmakta- dır ve bu ihtiyaç daima artacaktır. Nihayet Cumhuriyet hükümeti, sal- tanattan köy ve kaza olarak bir toprak yığını tevarüs etmiştir. Türkiyenin, Türke yakışır bir mamüre haline gele- bilmesi için başlıyan ve hızalan imar ve inşa yolunda ormancılığımızın bü- yük vazifesi olacaktır. Ormanın misal olarak saydığım bu doğrudan doğruya ham madde olarak kıymetinin yanında onun dolayısiyle memleketin ekonomisine, ziraatine, sı- hatine, içtimaiyatına ve yüksek müda faasına tesir eden kıymetleri vardır. Ve bunlar ormanın ham madde kayna- ği olarak kıymetine kıyasla nisbet ka- bul etmiyecek derecede ve değeri para ile ölçülemiyeck derecede yüksektir. Bir mütehassısın dediği gibi bun- lar hiçbir vakit satın alınamaz, hiç bir vakit temin edilemez. Arkadaşlar, su siyasetimiz gibi hayati bir mesele dahi orman me- selesi ile alâkadardır. Suların ce- reyanı debilerin tanzimi noktala- rında bütün mütehassıslar ifade ediyor ki, yukarda bu cereyanı tanzim eden ormanlar korunma- dan, aşağıda yapılacak herhangi bir su tesisatı günün birinde işle- memeğe mahkümdur. Memleketin müdafaası ve orman Sonra nihayet memleketin müda- faası noktasından ormanların ehemiye- tini asker arkadaşlar, encümende hayat olarak tasvir etmişlerdir. Bunun en ve- cizini de Başbakanım söylemişlerdir: “Ormanların varlığı, mevcudiyeti me- selesi bir memleketin meskün olup ol- maması mevzuudur.,, Kısa bir hulâsa.. İşte orman kanunu bütün bu söyle- diğim esaslara istinaden hazırlanmış, yüksek tâsyibinize arzolunmuştur. O halde orman kanunu karakterini şöy- lece hulâsa edebilirim . 1 — Her şeyden evel ve her şeyin fevkinde ormanı koruma ev onu çoğalt- ma. 2 — Ormanın gerek doğrudan doğ- “Tuya bir ham madde kaynağı olmak ve gerek dolayısiyle memleketin ekono- misine, ziraatine, sıhatine ,içtimaiyatı- na ve yüksek müdafaasına tesirli haya- tiyetine dokunmamak kaydüşartı ile, ondan memleketin ihtiyacını en azamt bir surette ve en emin ve en devamlr bir surette temin etmek. Arkadaşlarıma şunu derhal söyliye- bilirim ki kanunun derpiş etmiş oldu- ğumüuz tedbirler alınınca bugünkü or- man bugünden daha çok verimli olacak daha çok kereste temin edecektir. Ve bu devamlı olacaktır. Halbuki orman- dan bugünkü is*ifade ş-kli onu yakın- bir zamanda tahribe mahküm etmekte- dir. Öyle derler ki orman €eyi işletildi- ği takdirde bitmez tükenmez bir ham madde kaynağıdır. Fakat usulü daire- sinde idare edilmezse inanılmıyacak kadar kısa zamanda sönecek bir mev- cudiyettir. Arzeylediğim bu karakteri ormanı muhafaza, usul ve şeraiti dahi- linde ondan istifade ederek devletleş- tirme, kontrol ve muhafaza teşkilâtı gi- bi birçok prensipler doğurmuştur. Bu prensipler orman kanununun karakte- rinden doğmuştur. Tahdid işi süratlendirilecek Arkadaşlarımın bazı söylediği şey- ler maddelere teallük &€den meseleler- dir. Cevablarını miâdlarırda arzedetim. Son söz olmak üzere şunu söyliye- yim ki, orman kanununun bütün güç- lüklerini idrak ediyorum, fakat bütün bu güçlükleri yenmek için en bzüyük kuvvetim Yüksek Meclisin müzahareti ve itimadı olacaktır. (Alkışlar). -örkeklerin komplimanlarını Yaşka bir şey düşünmüyordu. uran bir takım avanslar inde kaldı. ü Petro'ya ievi birçok güçlükler başladı. Soğuk tabiat- I ve dar düşünceli olan karısı, etrafındaki toplamaktan _ Büdcesinin kal- lgram!y_acağı kadar ağır masraflar yapmak y n'c_qburıyetinde kalan Puşkin, boyuna borca #riyordu. Hükümetten, hürriyetini zincire almak mecburiye- Nihayet Büyük Petro ile ücün- kadar olan haleflerinin tarihi'ni lp.zmak hakkındaki teklifi kabul edildi ve kendisine ufak bir maaş da bağlandı. 25 mayısta genç evlilerin Tsarskoie - Se- lo'ya gitmeleri ,aile içindeki münasebetleri biraz düzeltti. Puşkin orada, sevgili destu Jukovski'nin yanında güzel günler geçirdi Fakat tarihle uğraşması, edebt eserlerinin tamamlanimasını sekteye uğratıyordu. Kışın şehre dönüşle beraber, para sıkın- tıları da başladı. Puşkin, para bulmak için sıkıntılı seyahatlere çıkyor, fakat bir taraf- tan da evini düşünerek üzülüyordu. Karısı- nın namusundan emindi, fakat zaaf göster -- mesinden korkuyordu. Onun mektublarında “meleğine” tavsiyelerde, na- sihatlerde bulunuyordu. Aldığı beş bin rub- lelik maaşa ve telif haklarına rağmen, bir türlü ipoteklerden ,istikrazlardan yakasını kurtaramıyordu. 7 Sonkânun 1833 de şair, rus akademisine azâ seçildi. O sıralarda Pugaçev ihtilâlinin çirtiyordu. için, bütün tarihi adlı bir eserle, bir de tarihi roman yaz- mak istiyordu. Birkaç aylık bir seyahate çı- karas Kazan, Simbirsk ve Örenburg'da bu eserleri için malzeme 1 ilktesrin 1833 de Boldino'ya dönerek altı hafta müddetle durmadan çalıştı. Karısının yazdığı, monden hâdiseleri en ince teferruatına kadar anlatan mektublar onu üzüyordu. Bu üzüntülerle birleşen mad- di güçlükler ona endişe ile dolu saatler ge- Sonteşrinde payitahta döndüğü zaman, sosyete hayatına daha yakından mecburiyetinde kaldı. Bu yüzden eserleriy- le daha az meşgul olabiliyor ve Caadev, Go- gol gibi dostlariyle eskisi gibi fikir teatile- Ti yapamıyordu. Sene sonunda, genç asilza- delere verilen bir rütbe, kendisine de veril- di ve bu ona, yaşına karşı gösterilen bir tahkir ve zincirlerine yenilerinin ilâvesi topladıktan — sonra gibi göründü. Halbuki artık saraya da gire- bilecek olan karısının sevinci sonsuzdu. Bu yüzden açılan yeni masraf kapılarına aldırış bile etmiyordu. Sair, saraydaki entrika ve dedikodu hava- sından s:kılıyor, kabul resimlerinde, balo- larda bulunmamak için bahaneler icad edi - yordu. Borçları da onu ayrıca meşgul edi- yordu. 25 haziran 1934 de artık dayanamadı. Kimseye danışmaksızın Kont Bernikendorf'a bir mektub yazarak, ailevi işler yüzünden girmek hizmetten çekileceğini bildirdi. Son günlerde yakalanan bir mektup yü- zünden şair hakkında pek de iyi düşünceler beslemiyen imparator, cevaben zorla tutmadığını” kendisine bildirdi. Bere- ket versin Jukovski gene işe karışarak şairi tarziye vermeğe mecbur etti ve bu hâdise- “den de bir acı hatira daha kaldı. “kimseyi (Sonu var )_"ı i