— 25/1/1957 Kitaplar arasind Halit Ziya'nın “Kırk Yıl' Rer cildinin intişarı merak ve alâ- kea ile beklemiş olduğum *“Kırk Yi zm (*) basılması tamamlanımıştır. Bu eseri son yalların en Büyük edebi h diselerinden biri olarak - setimlamale liyız, Türk romancılığına modern # ile kılavuzluk etmiş olan Hali yanin “Kirk Yıli” temenni / edelim F memleketimizde yeni bir çığırın, hatı. Ta edebiyatının da rehberi olsun. Ha kikaten bu edebi tarzıa bizde şimdiye 'adar pek az rağbet görmüş olduğunr iraf etmemeye imkân yoktur. Öyle ki, bugün, yarım kalmış bir. iki müstesna, edebi kütübhanemizde geniş ölçüde bir tek hatıra olduğunu hatırlamıyorum . Hatıralar, kaybolmuş mazi bakkında bizi aydınlatacak en güzel ve ea kuv- vetli vesikalardır. Her hangi biz faal yet sahasında yükselmiş ve ehemiyetli bir mevki işgal etmiş olan şahsiyetle rin bize bıraktıkları hatıralar kadar, aaerakımızı tahrik ettiği nisbette öğe retici olan az eser vardır. Fakat eğer bu hatıralar bir büyük dilin kalemin- den çıkmaşsa, taşıdığı dökümenter kay- metten ayrıca, üslübu ve maziyi can- Tandktap berdeetiyle, bizim emden deyar cağımız zevki ve faydayr bir. oladar daha artırır. dan bize dünü canlandırmasını temen- ni edeceğimiz birini arasaydık, hiç şüpbesiz, bu kıymetli vazife için inti- hab edeceğimiz şahsiyet Halid Ziya- dan başkasr olamazdı. Halid Ziyar “teceddüd edebiyatımız” m canlı taribi değilmidir.? Sonra hayatında her han- ği bir tarafın polemikçisi olmamız, har teketleri ve yazıları ile daima şuuran ve iytidalin bir timsali kalmış, fazile- tine bütün temas ettiği insanları hayran| etmiş bir insan sıfatiyle, Halid Ziya, dünün şahsiyetleri ve hidiseleri bak- kında - hiç bir müşahit söbjektif olmak- tan kurtulamıyacağına göre - vereceği hükümlere tereddütsür itimad edebile- ceğimiz bir büviyetin sab 'Teminden de anlaşılacağı üzere, beş gildden müreki dın hayatından ancak tarihçesidir. “Kırk Yıl, günü gününe alınmış notlardan vücude gelmiş değil- dir. Hafızamızm yardımiyle sonradan #recomstitu, edilmiş mazidir. Hati Ziya hatıralarının hiç şüphesiz K ane ak artan bir alâka ile takibedeceğimiz devamını, "Saray ve ötesi, umum! başı İğr altında ayrı bir kısım teşkil etmek üzere, parça parça neşre başlamış bulu- 'nuyor. Bu noktai da ayrı bir memnuni- yet vesilesi olarak kaydetmeden - geç memeliyi En eski çocukluk hatıralarından baş- Jiyarak meşrutiyetin ilânına kadar olan zaman parçasını tasvir eden “Kık Yıl. . an ilk cildleri Uşaki zade ailesiyle tar mışıyor, Üstadın ev ve mekteb hayatı u, nihayet daha çok erkenden almış tekni- eseri mevcud idir. ilk kirk yılın *) Cumhuriyet Matbaası. $ cild Her cildin fiyatı S0 kuruş. oldağa hayat mücadelerinin türlü saf- halarımr takib ediyoruz. Bu vesile ile, “Aşkı Memmu,, müellifi bize İstanbul ve İzmirin o zamanki hayatından, eşle rini hattâ kendi romantarmda Bile bul madığımız kadar canlr tasvirler yapı yer. Tamamiyle kaybolmuş, baştan ba. şa ve inanılmayacak bir süratle göçmüş bir âlem. Zenğin Bir müzenin duvarla- t içinde bulunuyormuş gibi Bir histe. merak ve tecessüsümüz son haddine kadar uyanık, / Üstadın - rehberliğiyle bu kaybolmuş dünyada dolaşıyoruz. Ve bu gerintiden duyduğumuz zevk, aldı. tmiz ders, yazılmamış bunca kıymetli hatıraların ne telâfi edilmez. bir zi- yan teşkil ettiğini bize daha iyi anlatı: yor. “Kırk Yıl”ın üçüncü ve bilbassa dör-| düncü ve beşinci cildleri, daha büyük bir dökümanter kiymeti taşımakta- dız. Çünkü hatıralarmın ber kısımların- da Uşaki zadenin pek genç başlamış o dan edebi hayatının safhalariyle birlik- te © devrin edebiyat âlemiyle temasa geliyor, hayatta görüü ve tecrübelerim den istifade ederek olgunlaşmış olan muharririn içinde yaşadığr cemiyetin siyasi ve içtima? hayatma / dair müşa- hade ve mühakemelerini okuyoruz. “Edebiyatı cedide, davasının marımızda sebebiyet vermiş olduğu hücumlar daha ziyade bir anlayışsızlık- tan doğmuştur. Onun hâdise, ve hare- ketlerini bugünün şartlarma, — kanaat- inad ederek mi tealaya kalktığımız zaman yanlış hür kümlere varmaktan kendimizi kurtara- mayır. Kim ne derse desin, “Edebiyatı cedide,, osmanlı fikriyatı tarikinde bir irticr değil, ileri doğru bir hamledi Sanat için garbin ölçülerini kabal hu #usunda tam bir iyi niyetle hareket et- mişti. Edebiyatın en mühim esasların. dan biri “di zenginleşmesi,, olduğunu takdir etmiş ve osmanlıcayr garb sanat ve fikriyatının bütün incel deye muktedir Bir varlık haline getir. deri ve realitelerin lerini ifa- mek işine girişmişti. Eğer bu doğru e- sasın tatbiki bususunda kabul etmiş ol- duğu metod yanlış idise, bunun mesu- liyeti ondan ziyade kendisine bir mil. le, dil terakkisinde öz türkçeyi ön p- Jânda tutacak materyelleri ona hazırla- mamış olan namevcud bir ilmi miras- da aranmak lâzımdır. “Mavi ve siyah,, muharriri rinde bir çok siyasi ve edebi şahsiyet- lerinin portrelerini çizmiştir. Bunlar arasında Tevfik Fikret ve Mehmed Rauf'a zid olanları bilhassa canlıdır. İstibdat devrinin sarayı, hükümet içtimal ve siyast muhiti hakkmdaki Mütalcalar ve tasvirler © kadar canlı, © kadar isabettidir ki, bu kısrmların değerini burada ne kadar anlatmaya çalıştam, doğrudan doğruya eseri oku- mamıy clanlara bu hususta kâfi bir fi- kir verebileceğine kami değilim. Esasen “Kirk Yel, m hususiyeti, Halid Ziyanın şahst hayatından ziyade “Publigne,, bayatının hatıralarmı ihti- 'va edişindedir. Anlatıan devir kadar, terbiyesi verememiş olan muhit- ULUS Uyg statikliği en müdhişi olan hâdiselerle ve garabetlerle dolu bir cemiyet hayatı- 'nın hikâyesinde hususi hayata az yer Aayrılmasr pek tabit görülmelidir. “Kırk Yal,, da üslub çok kuvvetli ve his ettiricidir. Edebi kıymeti itibariye le bu eserin “Aşkı Memnu,, ve “Mavi ve siyah,, yanında yer alması lâzım ge- len bir ehemiyette olduğu kanaatinde- yim. Burada yeni eserin lehine ayrıca kaydedilecek bir mokta, ötekileri yeni nesiller için okunması müşkül bir hale getirmiş olan ifade ve dil ağırlığınn, Kırk Yıl, in pek fazla- hafifletilmiş olmasıdır. Halid Ziyanın, üslubunu ve yazr dilini sadeleştirmek, sarfetmiş ol- duğü gayreti memnuniyetle kayrdetme-| iyiz. Gerçi bu gayrette daha ileri gitme mesi, bugünkü dilimizde türkçe karşı- lıkları mevcud ve çok eski tabirleri hiç kulfanmaması mümkündü. Fakat kolay gelen bu imkâr bBize iyad denilen cebredici kuvvet cephesinden mütalea edilince, çok güçleştiğini ihtiraf etme- mek de insafsızlık olur. Esasen bizzat Halid Ziya da ifade ağırlığını bir kasur addederek diyor ki: “Kırık hayatlar, i- çin bu nakiselere düşmemek istiyordum ; © tarihten sonra yazdıklarımda bu ka- Naate tamamiyle uyabilmek mümkün oldu mu? Buna müsbet bir cevab vere- bilmek için ibtilâlardan, iytiyatlardan kolaylıkla kurtulmak imkânma zahib olmalıdır.. En gençleri bile edebi faaliyetleri- nin kısızlığiyle itham etmek lâzım ge- len bir devirde, ardında şöhreti kendine yetecek kadar büyük bir eser bırakan Halid Ziyanın bize çekmiş olduğu beş cildlik edebi ziyafetin kıymetini ne kadar takdir etsek azdır. Yaşar NABİ «Zirai Asayiş) kanunu projesi Dahiliye Vekâleti “Ziraf Asayiş” ka- mun projesinin hazırlığına mektedir. Vekâlet zirak asayiş işleri üzerinde modern bir teşkilâtı olan Yu. nanistanın ziraf asayiş kanununu getirt- tirerek tercüme - ettirmiştir. Projenin hazırlanmasında bu kanun da gözönü- ne alınmaktadır. devam et Konferans İzmir Mebusu Profesör i : Mahmud Esad Bozkurt! Sıyasal Bilgiler Okulu Konferans | salonunda Hatay pazartesi saat 15.30 da ” verile- | cektir. Bu değerli konferansa herkes gelebilecektir. Ankarada hış böyle tablolar resmederek geçiyor AYDINDA 300 Hiralık bir kedi davası Aydın, 23 (Hususi) — Aydın adliye- in bir yıllıkçalışmalarını: bildiriyo- 936 yılında ağır ceza mahkemesine 294 iş gelmiş 260 iş hükme bağlanmış 34 dosya 937 yılına devredilmiştir. Asliye ceza mahkemesine 711 dava gelmiş 484 dava neticelenmiş 227 dose 'ya yeni yıla devredilmiştir Sulh ceza mahkemesine 1302 dava gelmiş 1250 dava bitirilmiş 142 dava bu yıla devredilmiştir. Adliye hukuk mahkemesine — gelen 1139 davadan 855 tanesi bitirilerek bu yıla 284 dosya devredilmiştir . Sulb hukuk mahkemesine 1176 dava açılmış 756 sı hükme bağlanmış 420 dos- 'ya bu yıla devrolunmuştur. Bir yılda C. Müddei Umumiliğine yapılan müracaat sayısı 1232 olup 1226 S1 çıkarılmış altıs bu yıla kalmıştır. Aydm adliyesi bugünlerde çok en- teresan bir davaya / bakıyor. Bir ai. denin kiymetli bir kedisi - kaybolmuş, kedinin bulunduğunu sandığr zileden kedinin veya kıymeti olan üç yüz lira- min alınması için salh hukuk mahke mesine dava açıış ve kedinin yedi e- mine teslimi için ihtiyati tetbir yap- tırmıştır. Davacr gelen kedinin kendi kedisi olmadığını söylediğinden şimdi kedinin vasıfları tayin edilmektedi! Bütün Aydın halkmnı işgal eden bu dava Aydma bir, yılbaşı sürprizi olmuş tar . Koçarlı nahiyesinde hava kurumu: 'na yardım işi çok iyi gitmektedir. Ge- genlerde nahiye adına satın almnan tay- yarenin ad konma törenini yaşayan ko- çarlılar ikinci tayyarenin ad koyma tö- renine hazırlanıyorlar. - İlkkânun 936 ayında kaçarlılar 440 lirası — yerürünü ve yardımcı üye teberrüü 9S0 lirasr da fitre parası olarak hava kurumuna 1390 lira yardım etmişlerdir. Aydın spor bölgesinin halkevi spor şubesiyle tertibettikleri mektebliler kik maçları sürmektedir. Bunun ilk devresi bitmiştir. İlk devrede futbolda Aydın ve Nazilli orta mektebleri beraber kal- dılar. Sanat okulu Aydın ve Nazilli or- ta okullarına galib. Voleybolde de Nazilli orta — okulu Aydın orta okuluma gelib Sanat okulu Aydın ve Nazilli orta okullarına galib gelmiştir. İkinci devre maçlarma bagün Na- zilti de Aydın ve Nazilli orta okulları arasında başlanmıştır. Bu vesile ile Ay- danlı talebelerle birlikte bir çok aileler de Nazilliye gitmişlerdir. larla vücude gelen bu eser, üslüb kibarlığına, Seyyahat çok gü el devam ediyordu. Bu Puşkin'in itaatli bir memur veya kendisini ağdalı kelimelere düşkün olan konservatör- lerin hoşuna gitmedi. Buna mukabil has- sas kimseleri, renklerinin tazeliği, satırları- 'nin cevvaliyeti sayesinde teshir etti. Jukovs- ki, artık, kendisinin “talebesi tarafından mağ lap edildiğini” itiraf ediyordu. Fakat şair, eserinin tab'ına nezaret ede- medi. Hicviyeleri, hürriyet lehinde yazdığı şiirleri ve bazı ihtiyatsız hareketleri, sürgü- 'ne gönderilmesi için kâfi birer sebep addo- lundu. Aralarında Karamzin ve Jukovski- nin de bulunduğu kudretli hâmilerin işe he- men müdahale etmeleri sayesinde, sürgün ce- * Zası memuriyetinin Rusyanın cenubunda bir. yere tahvili şeklini aldı. Cemup arazisi kolonilerini idare eden ve Ekaterinoslavda oturmakta olan General İn zov, onun için iyi ve müsamahakâr bir şefti. Fakat yeni memuriyetine gideli onbeş gün geçmemişti ki, bir soğuk algınlığı yüzünden zayıf düşerek, General N. Raevski'nin ailesi. le birlite Kafkasyadaki kaplıcalara gitmek Müsaadesini aldı. General Raevskinin kücük oğlu Nikola şairin arkadaşı idi ve bu seyya- hata iştirak ediyordu. neş'eli ve sevimli gençler arasında günler, haftalar tatlı tatlı geçip gidiyordu. Şair, Katkas Mahpusu adlı eserini bu seyyahattan edindiği intibalarla hazırlamağa başladı. Kırım seması altında geçen bu üç hafta, Puşkin'de silinmez bir saadet hissi bıraktı. Generalin üç genç ve güzel kızile beraber bu- lunmaktan haz duyuyor, bir taraftan da Ni- kola ile İngilizceye çalışıyordu. Eylülde, ber sevimli yol arkadaşlarından istemiyerek ayrıldığı zaman General İn- zov'u uyukluyan Ekoterinoslav'da değil, ha- reketli ve gürültülü bir şehir olan Kişinevde buldu. Her milletten birçok kişilerin yaşadı bu şehirde Puşkin, eğlencelere beslediği iştihanm ve meçlmle karşı duyduğu meyfin kendinde yeniden uyandığını hissetti ve kendisini zevke, safaya bıraktı. Oradaki ma- son locasına da girmişti. Ayrıca, nadir birkaç entelektücl'le temas ediyordu. Bu gürültü- lü ve hareketli hayatı sürmekle beraber, a- rasıra Kief'e veya Raevski ailesinin malikâ- nesinin bulunduğu Kamena'ya giderek fi- kir istirahatma kavuşuyordu. Netekim o za- manlarda yazdığı şiirler bu bazen hareket- li, bazen sakin hayatı pek iyi aksettirirler. Ruslan adlı eserinin kazandığı büyük muvaffakıyet, birkaç münekkidin sert - söz- lerini ona unuturmuştu. Kafkas Mahpusu adlı eserini bitirerek müsveddesini " Gne- diç'e yolladı. Fakat ne eğlence, ne de meş- galeleri onda zaman zaman uyanan nostal- Hi bubranlarına mani olamıyordu. Edebi ha- reketin en faal devrini bulduğu payıtahtan uzak kaldığı için ıstırab çekiyordu. 1823 ikincikânununda, birkaç ay için payıtahta gitmek müsaadesini boşuna isteı Bununla beraber, yaz gelince hayatında bir değişiklik oldu. Dostu A. İ. Turgenev'in teşebbüsleri üzerine Besarabya hıdivi olan ve Odessa'da ikarnet eden kont Vorantsov'- 'un emrine verildi. Bu büyük şehir, geniş caddeleri, banyoları, tiyatrosu, bahçeleri ve eğlence yerleriyle çok hoşuna gitti. Fakat ilk sarhoşluk geçince orada kendini yaban- cı hissetmeğe başladı. Serbest tavurları, sözleri ve etikete aldırış etmemesi, sahte vakar bir sosyetenin önce hayreti, daha son- ra da bedhahlığı ile karşılaştı. ”— Şefi ingilizlere tapınan, kibirli bir asılzade idi. methedecek maaşlı bir şair olmadığını gö- Tünce onun hakkında istihiaf ve düşmanızk beslemeğe başladı. Genç şairde de ona kar- şı, biribirlerini kovalıyan hâdiselerin daha ziyade şiddetlendirdikleri bir antipati uyan« mağa başlamıştı. Bununla beraber, başına gelen can sıkı- cr hâdiseler onun cerbezesini körletmiyor, bilâkis keskinleştiriyordu. Kişinev'de yaz- mağa başladığı Öjen Oniegin adlı şiiri, da- ha bariz hatlar edinmeğe başlıyordu. Bay» ron'un üzerinde yaptığı tesir, ramanesk ve esrarlr taraflarını kaybetmekle beraberi bar ki idi. 1823 de bu kitabının ikinci babınım son satırlarını yazarken, en iyi eserini ha- zırladığını hissediyordu. Şubatta bu esere devam etmeden önce, Kişinev civarındaki çingenelerle birlikte geçir iği günleri ken disine hatırlatan Çingeneler adır eserini ha zırlamağa başladı. Fakat hiç bir zaman işiy- le başbaşa kalmıyordu. Duyduğu her söze kulak kabartıyor, bir taraftan da dostlariye Te mektublaşarak entelektüel ve politik ha reketlerden uzak kalmamağa gayret edi- yordu. (Sonu var)