14 Kasım 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 SONTEŞRİN 1936 CUMARTESİ SAYFA 3 Yarı - Sıyasal eee İti ea İNKILAB VE SANAT Bu seterki inkılâb sergisini gez- dikten sonra bir yandan “inkılâb” ve bir yandan “sanat” ın bu kadar hazin ve seviyesiz tefsirlere uğra- masına üzüldük. Bu yolda, en çok yazanlar arasında biz de varız. “Neden türk artisti türk inkılâbı- nın manasına nüfuz etmez? Ne- den, sergilerimizde hep nature morte denemeleri ile Kurbağalı- dere ve Boğaziçi resimleri görü- rüz? Türk inkılâbının geriye ve ileriye doğru olan safhaları bir ressamın fırçasına heyecan aşıla- yacak gibi değil midir?” diye ba- giıranlar arasında biz de vardık. Bu sözlerimizden birçok Tes- samlarımız çok acayib şeyler an- ladılar. Kimisi iptidat bir teknik ile yapılmış bir tablonun bir kena- rına ya “altr ok” ya “ay yıldız” sembollerini iliştirmekle davayı hallettiğini zannetti ve, tablosunu satmağa muvaffak oldu. Kimisi 'Atatürk'ün herhangi bir fotoğra- fından çok az güzel bir portresini yaparak bunu oklar yahut şimşek- ler arasına yerleştirmek ilhamın- dan öteye gidemedi ve, keza böy- le bir tabloyu satmağa muvaffak oldu. Bu birçok ilham ve sanat fuka- rası işler arasında az çok iyi bir netice alan ressamlarımız da yok değildi. Fakat hiç bir sergi, şimdi- ye kadar bize, inkılâbımızı ne an- Tatmış ne de sevdirmiş oldu. Ve biz, sadece şunu tesbit ettik ki, “inkılâb için sanat” parolası, res- samlarımızı şahsiyetsizleştirmek- ten baska bir işe yaramamıştır. DA Eski cemiyette, bir kere ressam gözü denilen şeyin terbiye görme- sine imkân yoktu. Bunun içindir ki resim sanatı bizde yenidir, tra- disyonsuzdur ve ne seviyeli bir kritiğe ne de hevesli ve cömerd bir public'e maliktir. Eski cemiyette, bir ressam, mevzularını büyük bir varyasyona götüremezdi. Sayısız teokratik peşin hükümlerin yaşadığı bir ce- miyette, artist ilhamının kucakla- Mmağa çalışacağı mevzular, tabia- tiyle mahdud idi. Bugün, bu menti şartlardan hiç birisi kalmamıştır. Artist, ister boya, ister taş, ister söz malzeme- si ile çalışsın, yaratmaktan mene- dileceği bir mevzu yoktur. Şu var ki, biz kendisinden daha ilk ağız- da, “sanat” ının içtimal olmasını, milli olmasını ve bu iki faktörün daha hususi bir manada kullanıl- Masını kastederek dava'ya yani inkılâb'a tahsis edilmiş olmasını İstedik. Bu suretle, “mevzu”, hiç olmazsa artistik vasıflar kadar e- hemiyet kazanmış oldu. Ve görül- dü ki, artist, teknikte zayıf oldu- ğu gibi “mevzu” da da anlayışsız ve heyecansızdır. Ve bu işte, bu ki[ayetsiz teknik dahi, çokluk, “mevzu” a feda edilmektedir. Bu böyle olunca, yani ne “inkılâb” a he de “sanat” a hizmet edilince, bütün bu inkılâb sergileri, (bir ne- vi fodla tevzii gibi) “inkılâb hak- kındaki eserlerimizi getirdik” di- ye gelen birkaç artiste, cumuriyet bayramı yüzü suyu hürmetine bir “diş kirası” tevzii mahiyetini al- Maktadır. Ki, bu, gerek “inkılâb” &erek ise “sanat” bakımından bir tehlikedir. sey Halbuki, inkılâb sanatı derken, anlaşılan şey ne kadar geniştir! Bu türk milleti, bir yeni hayat ya- samağa başlamamış mıdır? Memle- ketin, ekonomik, sosyal, politik Ve kültürel çehresi her gün biraz daha fazla değişmemekte midir? Türk kadını ve türk insanı, buğün, bundan yirmi yıl önceki gibi mi Yaşıyor? Heyecanları, ihtirasla- Tı, astırabları değişmemiş ve h- büsbütün başka türlü olmamış mıdır? Türkiye'ye bugünkü dam- gasını vuran yel değirmeni midir yoksa her tarafta gördüğümüz umran mı? Sahnedeki türk kadını, eskiden var mı idi. “Meyhane peykesinde sızmış posbıyık” ile “kötü bir barın bir masasına genç- liğini gömen farfara delikanlı” aynı hatayı işlemekle beraber ay- rı tipler değil midir? Sokak başındaki simitçi ile be- ton köprünün demirlerini bağla- yan adamlar hep bu toprağın üze- rinde bitmiş olmakla beraber ay- nı insan fasilesinin nebatı mıdır- lar? Artist gözü için derler ki, bize, görmediğimizi bile gösterir. Ne- den o halde işlerinin üzerine ge- rek “mevzu” gerek “sanat” bakı- mından iptidailik ve kifayetsizlik damgasını vurdurur? Bi Biz kendi hesabımıza, bir hata- l1 yoldan geri dönmeyi borç bili- yoruz. “Sanat” zaten “içtimal” ve “milli” kalmağa mahkümdur. Me- ğer ki abstraksyon'a kaça. Yani in tihar ede.. “Sanat” eserinden yal- nız artistik olmasını şart koşmak, “sanat” ımızın lehine bir hareket olacaktır. Daha büyük ve daha feyizli sentez yani, eserin “inkı- lâbçı” olması şartı, kendiliğinden daha kolay hasıl olacaktır. Buna göre, “sanat” 1 serbest ilân etmek, muayyen bir devre için lüzumlu görünüyor. Yoksa “sanat” ile “in- kılâb”, biribirlerini inkâr etmekte devam edeceklerdir. Burhan BELGE Kısa dış haberler * Stokholm — Nobel kimya mükâ- fatı Berlindeki Kayzer Vilhlem fizik ilimleri enstitüsünden B. Peter Debye- ye verilmiştir. * Londra, — Birmingham'da büyük bir otomobil fabrikasının 5000 işçisi grev yapmıştır. * Berlin — Moskovada bazı alman vatandaşlarının tevkifi üzerine, alman elçisi Sovyet hükümeti nezdinde pro- testoda bulunacaktır. * Varşova — Vilna üniversitesinde, ki kargaşalıklar üzerine rektör dersle« ri tatil etmiştir. * Milano — Yunan veliahdı prens Pol'le prenses İren ve Mari Floransaya varmışlardır. Kendilerini kıral kabul e- decektir. * Buenos Ayres — Buradaki Para- guay elçiliği, Paraguayda ihtilâl çık- tığı haberini yalanlamaktadır, * Londra — İngiliz bankası direk- törleri, 17 senedenberi müdür olan B. Montagu Norman'ın yeniden müdürlü- ğe seçilmesini teklif etmişlerdir. HİNDİSTAN'DA: Bombayda yeni çarpışmalar Londra, 13 (A.A.) — Bombay'da ŞöNİĞdE çArDiş Taküa bumleki Dört ölü 12 yaralı vardır. Silâhlı ingi- liz kuvvetleri sükünu tekrar tesis etmiş- lerdir. YUNANİSTAN'DA: B. Metaksasın Girid seyahati etrafında Atina, 13 (A. A.) — Matbuat tu- rizm müsteşarı B. Nikulidis Akropolis gazetesinde neşrettiği bir makalede B. Metaksas'ın Girid'de gördüğü hararet- Hi hüsnü kabulden bahsederek bütün u- lusun mütekâsif kitleler halinde elen teceddüdünün bayrağını taşımak için başvekilin etrafına toplandıklarını kay- detmekte, bütün yunan entellektüel ve ilim âleminin 4 ağustos değişiklikleri- nin lüzumunu anladığını bütün emma- relerin elde edildiğini anlatarak, hükü- met reisinin deruhte ettiği büyük vazi- fenin muvaffakıyetle neticeleneceğin- den şüphe olmadığını yazmaktadır, BİRLEŞİK DEVLETLER'DE: POLONYA'DA: 17 kilometre uzunluğunda bir köprü açıldı Nevyork, 13 (A.A.) — Cum- hur başkanı Ruz- velt San Fransis- ko ile Okland a- rasındaki ye ni bir köprüyü, bir elektrik düğmesi. ne basarak mo- dern tenvirat te. B. Ruzvelt sisatını faaliyete koymak suretiyle, bu- radaki dairesinden açmıştır. köprünün uzunluğu 17 kilometre ve sar- fedilen para 77 milyon dolardır. ——— İNGİLTERE'DE; Sir Mosley'in umumi nizam hakkmdaki beyanatı Londra, 13 (A. A.) — İvining 8- tandard gazetesi, Sir Govald Mos- leyin umümi ni- zam hakkındaki beyanname- sini neşret. mektedir. Mos- ley — ezcümle demiştir ki: Sir G. Mosley “Üniformaları yasak etmekle, elyevm muvaffak olduğu tesbit edilmiş olan bir propaganda vasıtasından bizi mah- rum etmek isteyorlar. Buna karşı, ya- askerit kurumların fesedilmesi bizi hiç bir şekilde müteessir et ktedir. Biz, meşruti vasıtalarla iktidar mevkii- ne geçmek istiyoruz.rr B. Bek'in Londra yolculuğu ve leh gazeteleri Varşova, 13 (A.A.) — Matbuat, B. Bek'in Londra seyahatine geniş makale- ler tahsis etmek ve bu ziyaretin ehemi- yetini hassatan belirtmektedir. Gazeta Polska diyor ki: “Dünya efkârı umumiyesi B. Bek'in Londra ziyaretini büyük siyasal ehemi- yeti haiz bir hâdise saymıştır. Bu ziya- ret, Lehistan ile İngilterenin telâkkile- rindeki ahengi göstermiştir. İki memle- ketin barışı milletler çerçevesi içinde teşkilâtlandırmak gayeleri ile Lokarno meselesi hakkındaki hattı hareketlerinin mutabakatını bilhassa kaydetmek icabe- der? Gazete, iki hükümetin Avrupada muhtelif bloklar teşkili aleyhindeki hat. tı hareketleriyle ideolojik anlaşmazlık- lar hakkındaki hattı hareketlerindeki iş- tiraki memnuniyetle kaydetmektedir. İugiliz hükümeti, konuşmalar- dan memnun Londra, 13 (A.A.) — Resmen haber verildiğine göre, ingiliz hükümeti, B. Bek ile kabinenin bazı azâları arasında yapılan müzakerelerden de memnundur. B. Bek'in de memnun olduğu tahmin o- lunmaktadır. FRANSA'DA: Tayyare karargâhları inşası Paris, 13 (A.A.) — İç bakanı B. Sa- lengro ile hava bakanı B. Kot hazır ol- duğu halde, Lil, Turkuan, Rube ve Ar- mantier şehirleri grupu için Lilde bir tek tayyare karargâhrı inaşsına karar verilmiştir, İnş hemen başl k- tır. B. Kot, bu konuşmalarından sonra B. Salangroya Fransanın şimalinde ha- va taarruzlarına karşı tatbik edilen sis- tem hakkında izahat vermiştir. SON DAKİKA: Cenevre paktının tadili işi ve Belçika Cenevre, 13 (A.A.) — Belçika dış işleri bakanı, milletler cemiyeti genel sekreterliğine bir nota göndererek Bel. çikanın nizamname maddelerinin ayrı ay- rt tadilini kabul edemiyeceğini, ve mil- letler cemiyeti paktının yeni bir tefsiri şeklinde müessir islâhatta bulunulması- na taraftar olduğunu bildirmiştir. Millet- ler cemiyeti, cih etmelidir. Belçika, nizamnamenin 16 ın- cı maddesine bağlı olan teahhüdlerin ka- ti bir şekilde tesbit edilmesini arzu et- mektedir. haf üllüğünü mt Romanyanın silâhlanma programı Bükreş, 13 (A.A.) — Kıral tarafın- dan imzalanan bir emirname ile, hava bakanlığı müsteşarı B. Karanfil bu vazi- fesine ilâveten bahriye nazırlığına tayin olunmuştur. İki yüksek zabit de bu ba- kanlıkta genel sekreter olarak çalışa. caklardır. Bütün bu tayinler, silâhlanma işinin Tataresko kabinesinde aldığı ehe- miyeti göstermektedir. Bundan böyle de, milli , bizzat 'Tataresko olan bir silâhlanma bakanı, bir hava ve deniz bakanı, ve bu bakan- lıkta da iki sekreter olacaktır. ai Hdaf: Hat Kont Ciano, Macaristan parlamentosunda Budapeşte, 13 (A.A.) — İtalya dış işleri bakanı Kont Ciano bugün öğle- den sonra macar parlamentosuna git- miştir, Sosyalistler hariç bütün mebus- lar parlamentonun bu celsesine iştirak etmişlerdir. Sosyalistler kasden bu top- lantıda bulunmamışlardır. Kont Ciano, diplomatlara mahsus lo- caya girdiği zaman meclis başkanı, Stran- yavoski, müzakereyi keserek B., Ciano- yu selamlamış ve kendisinden, Maca- ristanın teşekkürlerini B. Musoliniye bildirmesini rica etmiştir, B. de Kanya da Peşteye döndü Budapeşte, 13 (A.A.) Hariciye nazı- rı B. de Kanya, Viyanadan buraya gel- miştir. Kont Liano'nun Peşlwe ziyaretinin sebebi Budapeşte, 13 (A.A.) — Kont Cia- nonun Budapeşteye gidişinin bir neza- ket ziyareti mahiyetinde olduğu ve ma- car devlet adamlarının Roma ziyareti- ne bir mukabele teşkil ettiği söylen- mektedir. Kont Ciano'nun bu ziyareti esnasın. da Macaristan ve İtalyayı alâkalandı- ran meseleler bahis mevzuu olacaktır. Viyana gazetelerinin fikirleri Viyana, 13 Ç(A.A.) — Roma proto- kolu devletleri konferansının tebliğin- den bahseden gazeteler, hemen hemen müttefikan, Macaristanın hukuk müsa- vatı nazik meselesini sükütla geçmek. te, Avusturyanın milletler cemiyetine olan sadakatini ise bilhassa tebarüz et- tirmektedirler. Yarı resmi Rayhşpost diyor ki: “Bizim için oçk tehlikeli olan 1922 senesinde milletler cemiyetinin bize yapmış olduğu yardım hakkındaki şük- ran borcumuzu hiç bir zaman unutmı- yacağız.” Fransız kabinesi itimad reyi aldı Paris, 13 (A.A.) — Parlâmento, 201 reye karşı 374 reyle hükümete itimad beyan etmiş ve ayın 24 ünde toplanmak üzere dağılmışur. AVAM KAMARASINDA Milli Müdafaa ve hava silâhlanması işi hakkında B. Baldvinin izahatı Kıralm nutkuna verilecek cevab metni kabul edildi Londra, 13 (A. A.) — Avam Ka- marası liberalle- rin takriri- n i 131 reye kar- şı 337 reyle red- dederek kırala verilecek cevabın metnini reye mü- racaat edilmeksi- zin kabul etmiş- tir, B. Baldvin B. Baldvin müdafaa programının muhtlif noktalarını ve hava kuvvetle- rinin artması üzerine bu programın ta« zamun ettiği muhalif vazifeleri izah etmiş ve demiştir ki : “— Bu vazifeler müdafaa plânının inkişafına zarar veren ve onu geçikti« ren bazı mühim engellere rağmen takib edilmiştir. Engeller şunlardır: Akde« nizdeki müşkül vaziyet, Renin tekrar işgali, Filistindeki zorluklar ve İspan- ya karışıklıklar, Üzerinde çalışılan en mühim meseleler ar da yiyecek içecek ve ham madd! ihtiyacının temini, sahillerin ve liman« ların kor ve deniz i için a« lınacak tedbirler vardır. Müdafaa programını süratle tatbik ve bunu ihtiyaçlara göre tadil edece- ğiz. Fakat mahfillerde düşünüldüğü gi- bi baş döndürücü bir nisbet dairesinde hareket ederek endüstri ve tecim faa. liyetini sekteye uğratmanın yerinde ob mıyacağına kaniim, Bununla beraber ben ve arkadaşla- rım tatbikine başladığımız programı tamamlamak için yeni tedbirlere lüzüm görürsek gereken selâhiyeti istemekte tereddüt etmiyeceğiz « Müdafaa programımız iyi tesbit e- dilmiş ve tatbiki heyeti umumiyesi ba- kımından iyi bir şekilde ilerlemekte- dir , B. Baldvin. yeni tayyarelerin plân da derpiş edilen âdette inşasında vuku bulan küçük bir gecikmeye işaret ede- rek, bunun yeni tayyarelerin her cihet- çe mükemmel ve üstün bir surette ol« masından ileri geldiğini bildirmiş ve demiştir ki; “— Hükümet müdafaa programının tamamlanmasına azmetmiş olmakla be- raber, bütün avrupa memleketlerinin si- lâsızlanmayı ve bilhassa hava silâhsız- lanmasını derpiş ettiklerini görmeğ! het zamandan ziyade hararetle arzu etmek- tedir.” B. Baldvin sözlerini şu suretle bi- tirmiştir.: “— Bütün gay- retlerimiz, bütün devletlerle anlaşmayı ve ba- rışı istihdaf ede- cek ve fakat aynı zamanda kendi ulusumuzun müdafaa ve k o - runmasın- dan ibaret olan B. Çörçil bu büyük vazifeye müteveccih olacak- tır. Gâyretlerimize bir dakika bile ara vermiyeceğiz. Zira biliyoruz ki, bütün memleketler bizim harb için hazır ol- duğumuza kani — olmadıkça, barışın tahakkuk etmesine imkân yoktur.,r Bunun üzerine B. Çörçil söz alarak alman hava kuvvetlerinin en az - 1500 harb tayyaresini bulmuş olduğunu ya- ni ingiliz hava kuvvetinin Almanyanın kine üçte iki nisbetinde üstün bulun- duğunu bildirmiş ve B. Baldvin de şu cevabı vermiştir : “— Elimizdeki iyi malümata görer B. Çörçilin alman hava kuvvetleri hak- kındaki iddiası çok mübalağalıdır.ı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: