Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Sokrat ve karısı Fi , SAYFA 2 4 İLKTEŞRİN 1 İfRER — DEN * | BİRAZ Meşhur yunan filozofu Sokrat, o kadar güzel, zarif ve nükteli Kkonu- şurdu ki bütün dostları bir iki söz söylesin diye ağzına bakarlardı, Sok« rat'ın sözlerinden bir gey anlamayan, hattâ o konuşurken canı sıkrlan biri- $i varsa o da karısı Ksantip'di. Bir gün kadının kocasına karşı hiddeti o dereceye vardı ki büyük fi- lozof, bir takım dostları ile birlikte evinin önünde dururken ona ağza alın- mıyacak sözlerle hücum etti. Sokrat hiç öfkelenmiyor, rengini bile değiş- . tirmiyordu. Nihayet karısı hiddetle elindeki bakraçtaki suyu, kocasımin ! üzerine döktü. Sokrat, hâlâ sâkindi. Yalnız gülümsiyerek dedi ki: — Bu kadar gök Loyd Corcun babası Zarif ihtiyarlık Loyd Corc'un babası, gürültüsünden sonra böyle bir yağmur lâzımdı! bir seyyar satrcı idi. Satacağı malları bir eşeğin çektiği bir arabaya koyar, köy köy dolaşırdı. 1917 senesinde Loyd Corc, kendi memleketinde bir nutuk söylerken.ax damın biri, ayağa kalkarak diplomatın sözünü kesti ve bağırdı: ı— Sen de kim oluyorsun, bazirgânın oğlu? Ben senin babanın eşekle çekilen bir arabâ içinde memleket memleket dolaşıp öteberi sattığını bilii yorum, Loyd Cori'. cevab verdi: — Bildiğine eminim. Ben de Tüum, Şimdi kırmızı araba b saklıyorum. j Sonra, eliyle kendisine — Faka Fena yazı, fena yumurta Eski sefirlerden Walter Page, | ? dergi sahipleri gibi her hafta, ş alıyordu. Bir defa, tup aldı: Sf | v« geçen hafta geri çevirdiğiniz hikâyemi, okumadan yolladığınızı e rum, Sizi tetrübe “ötmek için 18, 19 ve 20 inci sayfaları birbirine yapıştırmış anladığım için tekrar gönderiyo sayfalar yapışıktı...,, Page, gene bu sayfaları a Ssına Şu satırları yazdı: “*Madam, -sabahleyin kahyealtı sofrı:.'md.ı, fena olduğu Mark Tveyn'in cevabı Amerikanım meşhur mizah muharrir dan, okumak için iğreti birkaç kitab ist drı; dedi ki: — Ben kitablartmı kendi Hütı'; min dışına çıkmamasını da bir kaid Aradan zaman geçtikten sonra biçmeğe mahsus olan makası istedi. o eşeği veo küçük kırmızı arabayı biliyo. ndedir, Babamdan kalma-bir hatıra olarak onu çatan adamı göstererek sözüne devam etti: t bugüne gelinceye kadar eşeğin ne olduğunu bilmiyordum, bir zaman bir dergi çıkarryor, ve bütün heveskârlardan birçok hikâyeler, makaleler yazısını geriye çevirdiği bir kadından şöyle bir mek- tım, Gönderdiğiniz. zaman gene bu çmadan geri gönderdiği müsveddenin arka- lırd'ığım bazr yumurtaların nu anlamaklığım için hepsini yemem icab etmez...;, i Mark Tveyn, bir gün komşusun- edi. Komşusu nezaketsiz bir adam- pahnemde okurum ve kitaplarımın evi- e olarak kabul ettim. bit gün, aynı komşu muharrirden çayır Mark Tveyn de ona şöylece haber gönderdi; — Çayır makasını memnuni çîıyınmm dışında kullanılma lütfen bunu beni İ Kadının biri Aleksa kât o kadar zarif bir bunu nasıl yapabiliyar sunuz?,, Meşhur edip şu ce — Bütün zamanımı ndr Düma'ya dedi ki: surette ihtiyarlıyorsunuz vabr verdi: Ona veriyorum da ondan Madam yetle size veririm. F; ; T . Fakat bu maka: j ESER A sın benim m bahçemde kullanınız! kaide olarak kabul ettiğim için, SÖT Arfıl: yaşlanıyorsunuz. Fa- ki size sormak istiyorum; p “GĞÜNLÜK 16 Receb 1355 20 Eyldl ğ — Ankara - Hidrellez 151 Güneşin doğması — & - w batması17,49 — Balkanlararası hayvan tanbulda açıldı. (1927) — İş Bankası Zonguldak şubesi açıldı. ( 028) TAKVİM — 22 4 İLKTEŞRİN 1936 PAZAR kısmr bitti (1925) » hastalıkları kongresi' İs- S Sıvas yolunun ilk iki yüz kiıometreıîi: ; 4 î 0040 00 &645 Ve d0 55 eödü KS BC ' G v AKI: a -i u*'—;_w M & HABERLER »Zi x Cumuriyet bayramına hazırlık Alâkadar daireler, önümüzdeki 29 teşrinievelde 13 üncü yıldönümünü bü- yük bir heyecanla kutlayacağımız cu- muriyet bayramına hazı_rlanmaktadır— lar, Vekâletler ilk iş olarak yedinci de- receye kadar olan memurlarını — tesbit etmektedirler. Daha şimdiden Başve- kâlet kendi teşkilâtındaki memurları tesbit ederek bir liste tanzim etmiş ve keşrifat sıralarının tayini için Hariciye Vekâletine bildirmiştir. Bu listeye gö- re Başvekâletten sekiz, Diyanet işle- |,ı-inden altı, İstatistik Umum Müdürlü- gğünden dokuz, Evkaf Umura Müdürlü- ğünden on yedi memur merasime işti- rak edeceklerdir. Maarif Vekâleti de mekteblerin cu- muriyet bayramı törenine geniş mik- yasta iştiraklerine karar vermiş ve bu- nun için icab eden hazırlıklara başla- 'mıştır. Ankarada bayram münasebetiyle ya- pılmakta olan törene ve resmi geçide mekteblilerimizin ne suretle iştirak e- deceklerini tesbit etmek ve lâzım olan programı hazırlamak üzere seferberlik şubesi müdürü B. Kadri Yaman'ın re- isliğinde bir komisyon kurulmuştur. Ankara Maarif Müdürü B. Rahmi Vi- dinel, Erkek Lisesi Müdürü B. Cemal, Gazi Lisesi Müdürü B. Necati Aksu, Kız Lisesi Müdürü B. Sami, ikinci or- ta mekteb müdürü B., Nimet, İsmetpaşa Kız Enstitüsü Müdürü B. Lütfi bu ko- misyona memur edilmiştir. Komisyon ilk toplantısını, müste- şâr B. Rızvan Nafiz'in reisliğinde ya- parak bazı kararlar vermiştir. DİL KÖŞESİ : Dil bayramı dolayısiyle bir vilâyet mecmuasında çıkan bir yazıdan: - #“Süphesiz ki, Türk, tarihten evvel ve tarihten sonra, soysallıkta büyük varlıklar yaratmış; dünya soysallığının ilk yayını olmuştur. Böyle üsnomal bir ulusun dilde de pek büyük varlıklar yaratmış olması çok tabitdir.” “Dünya soysallığının ilk yayını ol- muştur,, denmekle kastedilen mana ne dir? Bizim bildiğimiz “yayın” kelimesi dil cemiyetince “neşriyat” karşılığı ola- rak tavsiye edilmiştir. Şu halde “türk dünya medeniyetinin ilk neşriyatı ol - muştur” neyi ifade eder? “Dilde de pek büyük varlıklar yaratmak..” müphem bir yazılış şeklidir. İcab eden kelime bulunamayınca cümleye bir “varlık" sıkıştırmak suretiyle işin içinden çı - kılması pek sık rastlanır bir hal oldu. “Tarihten sonra,, tabirinin de yan- lış olduğunu kaydedelim. * &* “Yeni Türk tarihinde bu gerçekleri pek-iyi görüyor, geçmişteki üstünlü- ğgümüzü seziyoruz.” Burada tarihten kastedilen yeni | türk tarih tezi veya eseri olduğuna gö- re bunun açıklanması icab ederdi. Son- ra “gerçek” kelimesi hakikat karşılığın- da kullanılamaz, gerçek “doğru” de- mektir, hiç olmazsa “gerçeklik,” den- mek lTâzımdı. Geçmişteki üstünlüğü- müz neye nazarandır. Bugünümüze mi? Tabiidir ki muharrir bunu kastetmi- yor. Fakat yazının vazıh olmayışı bizi tereddüde düşürüyor. Dil hakkındaki bir makalenin ilk satırlarında bu kadar yanlış yapılması / doğru mu? Ayn yazıyı tahlile yarın da » devam edeceğiz.. a AAAT t âgşcın nasıl top oynar? « Deyli Meyl'denea —— S /| Bir ingiliz gazetecisi - Plânlı sanayileşmemizi şımızla görüşmüştür. Mr. O, M, Smilovici İngiliz gazetecisi ziyaret etmiştir. ben demiştir ki; İlaştıracaktır. hayranlıkla anıyor Geçen pazartesindenberi Ankarapalas otelinde misafirimiz bulunan “Tbe Fi- nancial Times,, mali gazetesinin husu- si surette memleketimize sanayi kal- kinmamızı tetkik için gönderdiği mu- harrir Mr. O. M. Smiloviçi bir arkada- memleketimize ilk defa olarak gelmektedir. İstanbul- da durmiyarak' doğruca « kendi tabiri ile « memleket kalbinin attığı Ankara- ya gelmiştir. Gazeteci- şehrimizde - İç Bakanlık matbuat müdürü Dr. Vedad Nedim Tör'ün delâletiyle finansal âle- mimizle yakından alâkadar olmuş, mil- NN endüstrimizi kuran müesseselerimizi Arkadaşımızın Türkiyedeki ekono- mik kalkınma hakkındaki sualine ceva- “— Türk hbükümetinin memleketi inşa yolundaki faaliyeti o kadar deva- sadır ki buraya gelecek her ecnebiyi heyecana düşürmemesi kabil değildir. Sizin plânla, tasarlanmış imar faaliyet- leriniz hiç şüphe yoktur ki yurdunuzu direct olarak tez elden sanayileştirecek ve netice itibariyle Türkiyeyi ekono- mi cihetinden müreffeh bir mevkie u- Türk - ingiliz yeni ticaret ve kliring anlaşması ve neticeleri hakkında ne düşündüklerini kendilerine sorduk. Mr. Smilovici sözüne d la demiştir ki: “— Londrada iken salâhiyettar a- Cumuriyet * kasının beşinci çalışmâ ması münasebetiyle ba!"_“ bir gece tertip edilmiş bi parlak geçmiştir. Saat © ve gece geç vakte kadar * lenceye banka” erkânı, Ankaranın malt mahfill briçok zevat iştirak ©tf Cumuriyet Merkez altıncı yılına basmış Değerli müessesemizi __/l Ankara - Kon)y” Kayseri'den sontâ, Li ya ve Adana ile telei0 için bir müddet önce P lışmalara hiz verilmiştir ; nin nihayet 27 sine kad? kara hattının bitect bayramında konyalıların konuşabilecekleri umu!” Ondan sonra dâ, hattı üzerinde çalışılaca” Kİ damınız B. Faik Kurd6 tüm, kendisi bana bü sonra eski bir milyon lir şin az zamanda beş Mis ledi. Hakikaten biz b ? jtarafa da hayırlı olan * erdik. Londra dönüşümde, makta olduğum bir seri diğer şahsi vasıtalar kadar sağlam ve emi haları olduğunu'ifıgili' latacağım.” Muharrir sözü başkâ ? ir rek şunları ilâve Gmi’ün « Memleketinizi & ra başatılan işlere © dum. Sizin hariçteki katacağınız en büyük c muhakkak mmlık!"'” pı!an işleri gözlefiîl" min etmektir. Ankaradaki ÜY'“'. ramlara tesadüf etme” ”. teessirim. Bende pek hi rakan — salâhiyettaf gösterdikleri kdlayıft T dolayı sizin vasıtâ t kutl Tim.,, (Gazeteci ırw ğ şehrimizde kaldıktaf | dar tetkiaktını devaf dan İstanbula geçec — Düşünüşler Bugünlerde gazete « lerimizde seyahat repor- tajlarının fazlalaşmış ol- ması dolayısiyle bazı a- lay ve tenkid seslerinin yükseldiğini görüyoruz. Kısa bir Anadolu yolcu- luğundan birkaç makale- lik sermayenin çıkarıl « masına takılıyorlar. Bence bu neviden iti- razlar, su veya bu muü- harriri kastetmek bakı- nından değil, umumi bir sörüş olarak hatalıdır- tar. Anadolunun uzak ki- yı ve köşelerini bir yana brrakmız, büyük sehirle- rimizin civarını bile ne “kadar az tanıdığımızı göz önüne getirirseniz, kafası müşahede ve tah- lile alışmış bir adamiın, memleket icir Teki bir se- yahatinden enteresan in- *tıbalarla — dönmemesine âdeta imkân yoktur. Hal böyle olunca da, tabitdir VSKi daktdüle | Suürkeetara: Halmaz. SEYAHAT EDEBİYA! rın, seyahat ötmek imkâ- nından mahrum veya ay- nı görüş şiülmulüne sahib olmıyan yurddaşlara an- latrlması daima faydalr olacaktır. * p En eski zamanlardan bu güne kadar bütün b türk edebiyatının içinde kaç tane seyahat eseri bulabilirsiniz? Halbuki bütün medeni memleket- lerin kütüphaneleri bu neviden hazinelerle do - ludur. Hiç şüphesiz ki gazetelerimizde T " her reportajın, bu mahi- _veti'dolayısîle edebi bir kıymet taşıdığımı ediyor değilim. Ancalf. şurasını da itiraf etmeli- yiz ki, bize tanımadığı- . mız diyarlardan getiri - len intıbalar, edebi bir üslüba bürünmüş olmasâ bile, gene de bizim için öğretici olmaktan çıkan iddia - ç geri