18 Eylül 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

beKA aai . d, 18 ";, Gewunuriyet refikimizin muharrirle- inden Feridun Osmanın bu gazete sü- tunlarında daha evvelce neşredilmiş 0o- - lan memleket hikâyeleri dikkatle ve takdirle takib edilmişti, Müellif bu seriden 15 hikâyesini bir arada toplı- yarak “Son mektup” başlığı altında bir cild halinde neşretmiştir (*). İlham iti— bariyle tamamiyle yerli olan ve koz- mopolit muhitlerde değil Anadolunun bakir ve anlatılmamış köşelerinde ge - çen bu hikâyeler çok sade ve canlı bir ifadeyle — yazılmışlardır. — Memleketi- mizde yayılmasına geniş kütleleri oku- maya teşvik bakımından büyük bir ih- “tivse olan popülist edebiyata güzel bir örnek teşkil edebilecek bu hikâye kita- banr okurlarımıza tavsiyeyi bir borç biliriz. DÜNYA NİMETLERİ Andr& Gide'in ismi, edebiyatla uzak- tan bile meşgul olanlar için hiç de ya- dırganmıyacağını — sanıyoruz. Yalnız (Fransada değil, bütün dünyada kendi- sine çok geniş ölçüde bir şöhret temin etmiş olan bu moralist muharririn en fazla münakaşa ve alâka uyandırmış eserlerinden biri de hiç şüphesiz ki *“dünya nimetleri” dir. İşte dilimizde okunamaması şimdiye kadar hakiki bir eksik olan bu kıymetli eser şimdi, Av- ni İnsel tarafından dilimize çevrilerek gok temiz ve zarif bir cild halinde neşr edilmiştir (**). Kitabının başına Andr& Gide'e ve “Dünya Nimetleri” ne dair — alâkayla okunacak bir mukaddeme ilâve etmiş bolan mütercim, tercümesi cidden güç olan Gide'in eserini kolaylık ve sup- les'le dilimize çevirmesini bilmistir. Gide'in muhayyel muhatabr Nathana- el'e anlattıkları, yenisinin değilse bile eski Gide'in bütün felsefesini ihtiva et- Mmektedir. Bu bakımdan “Dünya Ni- Mmetleri” ni edebiyatı sevenlerin zevkle “ve istifadeyle okuyacaklarından emi - niz, Üi VARLIK — ;Warlık mecmuasının 77 sayılı 15 ey- Jül tarihli sayısı Yaşar Nabi, Samet 'Ağaoğlu, Vasfi Mahir, Hamid Macid, - Cemil Sena, Fazıl Hüsnü, Süreyya Bay- İdargil, Baki Suha, Muammer Necib, Sabahattin Ali, Orhan Alsar'ın makale ve şiirleri Maeterlinck haktında çok €enteresan bir makale ve onun en güzel pivesi ile süslü olduğu halde intişar etmistir.. Tavsiye ederiz. ! (*) Yurd hikâyeleri. Cumuriyet me *sasr. 120 savıfa, 40 kuruş. (**) Ahmed İhsan Basımevi. 190 sayıfa, 75 kuruş. gİ Nöbetçi eczaneler 1 — Pazar İstanbul Eczanesi 2 — Pazartesi Merkez ” 3 — Salı Ankara n 4 — Çarşamba Yeni » 5$ — Perşembe Halk » 6 — Cuma Bge -| ” * — Cumartesi Sebat, Yenisehir GENÇLİK SULH — İSTİYOR — Dünya gençlik kongresinin verdiği kararlar Politika ufukları her gün biraz daha kararır ve günün birinde barut dumanlarına çevrilmek tehli- kesiyle kalbleri titretirken gençlik ne düşünüyor? O gençlik ki, çıkacak bir harbta, ön safa sürülecek ve en fazla kurbanları kendi arasından verece ktir. Milletler Cemiyetine müzaheret kurumları birliğinin gresine 32 milletin 700 den fazla azâsı iştirak .ve « toplantıya çağırmış olduğu birinci gençlik kon- etmiş ve bir hafta süren :nüzakereler neticesinde sul- hu organize etmek için muhtelif kararlar alır mıştır. Mahiyeti tamamiyle sembolik de olsa bu çok ehemiyetli olan kongreden bahseden La Tribune des Nations gazetesinin bir yazısını hulâsa ediyoruz: Otuz iki milletin muhtelif gençlik birliklerinin salâhiyet- li mümessilleri Milletler Cemiyeti binasında bir hafta müd- detle toplandılar, Burada muhtelif siyasi temayüllere mensup yedi yüz delege en nazik içtimai ve siyasi meseleleri hakika- ten örnek alınacak bir itidal ve ciddiyetle gözden geçirdiler, Yeni nesil mümessillerinin günün güçlük ve tehlikeleri hak- kında ağabeylerinden daha sarih ve daha doğru bir fikir sahi- bi olduklarını itiraf etmek lâzımdır. Bu müzakereler esnasın- da ne demagojik taşkınlıklara, ne de kısır talâkatlere rastlan- madı. Müşterek bir politika esaslarını belirtmek için Cenevre- ye çağırılmış olan gençler, toplantılarının asıl hedefini asla gözden kaçırmadılar. Bu itibarla kongrenin neticeleri dikkat- le tetkika değer bir mahiyettedir, Siyasi nizam Pratik çalışma dört Komisyon arasında bölünmüştür. Bu komisyonlardan birincisinin tetkik mevzuu “miiletlerarası Si- yasi nizam” dı. İşte komisyon kararlarının hulâsası; “Harb önüne geçilemez bir şey değildir. Bizim organize etmek istediğimiz devamlı sulh adâlet üzerine istinad edecek- tir ve kuvveti bu adâletin emrine vermeliyiz. Eğer Milletler Cemiyetinin reforme edilmesi lâzımsa, bu reform, paktın ihtiva ettiği teahhüdlerin kuvvetlendirilmesi şeklinde yapılmalıdır. Yoksa bu teahhüdlerin zayıflatılması şeklinde değil. Harbın önlenmesi için şu altı nokta pek mühimdir: 1 — Serbestçe kabul edilmiş teahhüdlere riayet; 2 — Her türlü siyasi, iktısadi ve adli ihtilâfların mecburi surette hakeme havalesinin organize edilmesi lüzumu; 3 — Milletler Cemiyeti kadrosu içinde harba sebebiyet verebilecek milletlerarası vaziyetlere çare bulabilecek bir me- kanizmanın vücude getirilmesi; : 4 — Milletler Cemiyeti paktının bazı maddelerinde -reyler. de ittifak tadil edil razlar yüzünden kötürümleşmesin ; , 5 — Siyasi sulhu temin etmek ve aza devletlere ehemiyet- Hi avantajlar vermek maksadiyle Milletler Cemiyetinin mali ve iktısadi faaliyetini arttırmak; 6 — Andlaşmaların azlıklara aid hükümlerinin tamamiyle tatbiki ve bazı memleketlerde tesis edilmiş olan himaye siste- minin umumileştirilmesi.., Nihayet köllektif emniyet organizasyonunu araştırmak üzere şu çarelere baş vurulmalıdır: 1 — Milletler Cemiyeti çerçevesi içinde akdedilen ve bü- tün milletlere açık tutulan mıntakavi paktlar; 2 — Mütecavi- zt otomatik bir şekilde tarif eden ve herkesçe kabul edilecek bir fromülün tesbiti; 3 — Zecri tedbirlerin organize edilmesi. Fakat kollektif emniyet sistemiyle birlikte umumi ve kont- rollu bir silâhsızlanma orsganize edilmelidir. İster istemez harba götürecek olan silâh yarışını durdurmak lâzımdır. Bu iki projenin gerçekleşmesi birlikte takib edilmelidir. Onun içindir ki son zamanlarda ortaya atılmış olan bütün devlet sef- lerini umumi bir konferans halinde bir arada toplamak fikri ehemiyetle telakki edilmelidir.” Dünya kongresinin kabul ettiği bu sulh programında en fazla dikkate çarpan şey, bu programın realist ve mantıki ka- rakteridir. Burada ne ütopya, ne de aşırılıklara rastlanmıyor. Bu programım en biribirine zıd politik temayüllere mensup insanların rey birliğiyle vücude getirilmiş olduğu düşünülür- se bu realizm cesaret noksatıma atfedilemez. Ekonomik ve sosyal nizam i, ta ki cemiyetin faaliyeti iti- İkinci bir komisyon ekonomik ve sosyal meseleleri tetkik ediyordu. Komisyon büyük devletlerin ekonomik nasyonalizm yo- lundaki aşırılıklarını hoş görmemektedir, bu aşırılıklar dün- ya sulhuna halel verecek mahiyettedir. Komisyon, bugünkü şartlar içinde Milletlerarası mübade- le hususunda tam serbesti usulüne dönüşün imkânsız olduğu- nu tasdik etmektedir. Milletlerin ekserisi, ekonomik otarşide, milletlerarası serbest rekabetin kötü tesirlerinden kurtulmak çaresini aramışlardır. Şu halde birçok milletlerin ekonomik nasyonalizmin tehlikelerinden kurtulmaları için dış mübade- leler rejimini organize etmek lüzumu aşikârdır. Bazı devletlerin vaziyetlerinin düzelmesi için kendilerine mahreçler bulmaları şarttır. Bu hususu mıntakavi uzlaşmalar akdi suretiyle temine çalışmalıdır. Bu politika Avrupada eko- nomik elbirliğinin daha geniş ölçüde tahakkuku için ilk bir adım olacaktır. Muvazi surette kredinin artırılmasına çalışıl- madan bu gayeye vasıl olunamaz. Ticari mübadelelerde lüzumlu olan para istikrarı, millet- lerarası yardımlaşma yoluyla tahakkuk ettirilmeli ve bu, mil- letler arasında mali elbirliğinin daha geniş ölçüde yapılması- na doğru ilk merhale olarak telakki edilmelidir. Sermaye tev- zii refahın en esaslı faktörlerinden biridir; ekonomik kalkım- manın başlıca bir unsuru olmalıdır. Komisyon şurasını da işaret etmektedir ki: milletelrarası ekönomik reorganizasyon, iç ekonomiler reorganize edilme- dikce mümkün olmıyacaktır. Bunun icin kütlelerin satın alma kabiliyetinin artması, ve gelirlerin daha âdilâne surette dağı- tılmasına gayret etmek lâzımdır. i t - Nihayet pek acıklr olan gençliğin issizliği meselesinde konoere bazı sarih tekliflerde bulunmaktadır: “1 — Mekteb yaşı arttırılmalr, 16 yasından aşağı çocukla- rıri çalışmaları menedilmeli ve ilk tahsil, bütün denizaşırı memleketlere de teşmil edilmelidir; 2 — Profesyonel terbiye inkişaf ettirilmelidir; Genç işsizlerin boş kalan zamanları, buna askeri veya mec- Burf bir karakter verilmeden tanzim edilmelidir. ». 8 — Kalfalık nizamnamesi. Bu nizamnamede şu esaslar gö- zetilmelidir; Kalfalara muntazaman ücret verilmesi, ücret- lerin mütezayid bir surette arttırılması, müsavi işe müsavi ücret prensipinin kabul edilmesi; 4 — Meccani tahsilin genişletilmesi ve yuva kurmak veya sanatkâr ve ziraatçı olarak yerleşmek isteyen gençlere yardım edilmesi. Sulhçu gençlik Bu kararların ve dünya gençlik köngresinin muvaffakiye- tinin ehemiyeti, Milletler Cemiyetinin ancak aydın kamoyla- rın müzaheretiyle yaşryabileceğini bilenlerin gözünden kaça- maz. Temsili karakterini kimsenin inkâr edemiyeceği bir kon- grenin ittifakla vermiş olduğu kararlar, sulhçu gençliğin mil- letlerarası andını teşkil ediyor. Bu müşterek programın genç- ler tarafından gençler arasında kesif bir propaganda ve terbi- AÜBAR'E ilgötmlesini KLR Kİ Gerçi, alman ve italyan gençlikleri bu kongrenin çalışma- larma iştiraki lüzumlu görmemişlerdir. Bunların durüm- ları anlaşılmamış kalryor. Otuz altır milletin gençlikleri dave- te icabet etmişlerdir. Bu, çok cesaret verici bir neticedir. Harb tehlikesi, milletlerarası gerginlik sulhçu iradelerin kalkınışını tahrik etmiştir. Kamoylar teşkilâtlanıyor. 'Gençliklerin bu organizasyonun ön safında bulunmasın - dan sevinelim. , e çalış: " Bir hastahane ve Pf — İHTİL Nasyonalistler Sevil, 17 (A-A) — kumandası al " vetler Leoyu ve KapgP Diğer taraftan göP' Guadarramada Na' r Cenubta Teledo V olan albay Y " ri boxgunyı ıığ.ş'::'*”“”l lu üzerinde kâin Torü0t Korunna, 17 (A-â .) t ko, ihtilâlcilerin Mala? miyetli bir sevkülcey$ V, da'yı işgal etmiş 0İ€7” tedir. Tayyareler, şiddetle bombırdm'n kaları tahrib eylemişleri li Antikera'dan gelmet” öğleden sonra şehri : İhtilâlcilerin tAYY t den Madrid'e ve Civdi do'yu bombardıman. İhtilâlciler, Tlı'_' lislerin bir kuvvt t onlara 150 telefat VeT Öğrenildiğine göf” P di kuvvetleri pek İ yürüyecektir. Cenubtaki âsi rad rargâhı Talaveradan -?.: metredeki Santa-0 tir. General Fm::_ günler içinde bukül": bin telef verdirmiş * N Hükümelt ta tiyeni bom? 14 Sen - jan - de "? Üç hükümet ”. gel bombardıman etmiştir “Estaların ileri Hareketi yol üzerindeki bir F 'te olan marksistler ** atılması üzerint, Milliyetperverler 'da’ım Ki girmişlerdir. ! _ iye Burgos radyosü | — öet Oviedo şehri iki ” ! tarafından bombaf” » İ z0 uğramıştır. Milliye*k yapmışlar ve mar " mevziini almışlardı” kevâ Satılı Yenişehir olan mıntakada dar bir ev aranıy9?” mizde Cemaj TARR N> CENGEL,| Yazan: Rudyard KIPLİNG Benim kocam, bu sabah çöp yığınlarının üzerinde ölü olarak yatıyordu. Fakat daha gece olmadan, çocuk da evde ondan daha sa- kin yatacaktır. Kaçmakta me fayda var; hiç şüphe etme, yakalıyacağım seni. Küçük bu- dala, buraya bak! Darzi'nin karısı, bir kuş, yılanın gözleri- ne bakacak olursa korkusundan kımıldana- “maz bir hale geleceğini pek iyi biliyordu. çırpınıyor ve acı acı inliyor, Nagaina da hızını arttırı- Onun iiçn yerden ayrılmıyarak yordu. Rikki - Tikki onların ahırdan uzaklaşıp ilerdeki tarhlara doğru gittiklerini duyunca hemen duvarın dibindeki kavun ocaklarına seğirtti. Orada gayet kurnazca gizlenmiş üstleri parlak ve beyaz, yirmi beş tane yu- murta buldu. — Tam zamanında gelmişim! dedi. Kü- çük yavrular, derinin altında kıvranıp duru- yorlardı. Bunların da bir sansar için tehlike- Çeviren: Nurettin ARTAM li olacağını bildiği için çok dikkatli davra- narak yumurtaların üstlerini birer birer ısır- dı. Isırılmamış kalmasın diye iyice dikkat ediyordu. Yalnız üç yumurta kalmıştı ki, Darzi'nin karısının sesini duydu: — Rikki - Tikki, ben Nagaina'yı eve doğru götürdüm; oradan Veranda'ya geçti. Birini öldürecek; çabuk gel! Rikki- Rikki, iki yumurtayı ezdi; üçüncüsü de ağzında olduğu halde birden koşmağa başladı ve ayağını yere basmasiyle Veranda'ya varması bir oldu. Teddi, anası ve babası orada kahvaltıda idiler. Fakat Rik- ki - Tikki hiç birinin bir şey yemediğini gördü. Taş kesilmiş gibi sakindiler ve yüz- leri bembeyazdı. Nagaina, Teddi'nin sandal- yasr altında hasıra çöreklenmişti. O- rada çocuğun çıplak bacağına yetişebilecek bir mesafedeydi ve hafif sesle bir zafer şar- kısı mırıldanıyordu. Bir fısıltı ile şöyle diyordu: — Nağg'ı öldüren iri adamın oğlu; istifini bozma. Daha hazır değilim. Biraz bekle, Üçünüz de sakin durun. Kımıldansanız da vuracağım; kımıldanmasanız da vuracağım, Ey, Nag'ı öldüren budalalar! Teddi'nin gözü babasına dikilmişti. Ba- bası yavaş bir sesle: — Sakin ol Teddi, diyordu, kımıldanma. Sakin ol Teddi, 'Tam bu sırada Rikki - Tikki oraya geldi ve bağırdı: — Nagaina, bu tarafa dön de döğüşelim! çekti. le Teddi'yi omuzlarından nın erişemiyeceği emin çay filcanları duran ma*s — Bastın! oyuna baS bir. anıfl tın! Nagaina; gözlerini çevirmiyerek: — Tam zamanında geldin, dedi, önce se- ninle hesabımızı tamamlıyalım. Dostlarına bak Rikki - Tikki, hepsi bembeyaz ve taş ke silmişler; korkuyorlar, onlar yerlerinden kı- mıldanmağa cesaret edemezler. Eğer bir adım yaklaşacak olursan darbeyi indiririm, Rikki - Tikki: — Şu yumurtalarma bir bak, dedi, duva- şk. dibindeki kavun ocaklarına git de bir Büyük yılap, başını yarım çevirerek bak- tı. Yumurtalardan birisi Veranda'da idi. — Ah, dedi, onu bana ver! Rikki - Tikki, iki pençesini yumurtanın iki yanma koydu. Gözleri kıpkırmızı ol- muştu. — Bir yılan yumurtasının fiatı nedir? Genç bir kobranın? Bir genç kıral kobranın? “Kavun ocağındaki öteki yavruları karmca » lar yiyor. T Nagaina, her şeyi unutarak bir tek yu- murtanın hatırı için büsbütün beri yana döndü. Bunun üzerine iri adamın koca elleriy- Rik -çik -tik! dedi Rİ ecü şimdi selâmettedir. Dün 8” da Nag'ın tepesini yakil.l'yıı'ıl o Sansar, döşeme üzerin”” — — sıçramağa başladı. quî'di — Beni sağa, sola 52* türlü silkip atamadı. Dahâ ateş etmeden ölmüştü 0: — tüm, Rikki - Tikki - Çik! ? gaina. Gel, benimle döğÜS” kalacağını zannetmiyor! Nagaina, Teddi'yi öld Yrtâ ! bettiğini anlamıştı. YU iyrill sansarın pençeleri arastf Ş Dişi yılan, başını indir6 | ; — Yumurtamı, son n Rikki - Tikki, dedi, ver (© memek üzere gideyim. j — Evet, gidecek VE * dönmiyeceksin. çüııkü_'î"” ; Nag'ın yanma gideceksi? döğüş! İri adam, silâhım? B* ğgüş!

Bu sayıdan diğer sayfalar: