Alman - Avusturya anlaşması ve İngilterenin - vaziyeti! La Republigue gazetesinde - Pierre uzlaşmasma kar- onu, umumiyetle ol- Önceden mevcud bazı sempati veya antipatilerin dikte ettiği nüans farklar riyle, fransız kamoyu, Almanyanın anş- Jus'tan vaz geçmesinden emniyet duy- maktan fazla, içinde Avusturya, Maca- ristan ve bir dereceye kadar Polonya- n İtalya ve Almanya ile birleşecekle- ri bir orta Avrupa blokunun teşekkü- dünden endişelenmektedir. Ve bundan u tabil neticeyi çıkarmaktadır ki bu blokun teşekkülü diğer milletlerin insi- yaki reaksiyonlarını harekete getire. cektir. Bununla beraber, Pransanın i deceği siyasete İngilterenin işti olacaktır. Birinci kaziyede - yani İn; yardımiyle - sulhu müdafaa - sistemi, hem çok kuvvetli olacak ve hem de bir karşt ittifak karakterine daha az ma- lik olacaktır. Bu, daha ziyade, Millet- ler Cemiyeti çerçevesi içinde tasarlan- mış bir kollektif emniyet sistemi ola- Tak kalacaktır, ve bu. mahiyette olacaktır. Aynr zamnda yeni blokun azalarından birinin ilerde ilti- hakiyle sulh üzerinde dolaşan tehlike- 'nin azalması ümidi de baki kalabile- cektir İngilteresizse, bilâkis, yalnız Fransa, Sovyet Rusya ve küçük anlaşmayı bir- leştiren bir sistemin teşekkülü, ister i 'temez, Avrupayı iki rakib bloka taksim 'etmek neticesine varacaktır. Ve bu iki blok, ancak Almanyanın doğrudan doğ- Tuya Rene tecavüzü halinde harekete geçmeye karar vermiş olan bir İngilte- Tenin gözü önünde, kavgaya tutuşmaya hazır bir. vaziyette bulunacaklardır. Bu demektir ki yakın veya uzak- bir istikbalde Avrupa kıtasında harb önü- 'e geçilemez bir şey olacaktır. Görüldüğü gibi, İngilterenin vazi- yeti, bir kere daha, netice üzerinde ka- tü tesiri haiz olacaktır. Fakat bu vaziyet ne olabilir? İngiliz gazetelerinin henüz Viyana haberlerini tefsir etmeye vakit bulama- mış olmalarına rağmen Londra'da” üç muhtelif temayül belirmektedi Bir yandan, açık veya kı rad tarafları yeni / Avusturya - Alman yuzlaşmasını kendi tezlerini müdafaa için, vesile yapacaklardır: Almanya ile doğrudan doğruya anlaşmış olan Avus- turya için artık milletlerarası garanti- derin mevzuu bahsolamıyacağını ileri sürerek, bundan, İngilterenin Avrupa- n jandarması olmaya daha az lüzum kaldığı neticesini çıkaracaklar ve artan bir hararetle ona yalnız kendi işleriyle Mepgül olmasını tavsiye edeceklerdir. Öte yandan cermanofil mahfillerde, anşlus'dan vaz geçmekle - Almanyanın sulhçu emellerinin samimiyetini ispat eden büyük bir delil vermiş olduğunu ve bu hareket karşrsında Pransa ile İn- gilterenin ona güvenmemekte devam etmelerinin affedilmez bir şey olacağı: liyeceklerdir. Ve memleketlerini bir kere daha Almanyanın Polonya ve Avusturya ile imzalamış olduğu anlaş- malara benzer bir anlaşma imza etme- ye davet edecekler ve Çekuslovakya ile Sovyet Rusya da kendi. başlarının ça- resine baksınlar, diyeceklerdir. Fakat bir başka yandan da, muhafa- zakâr kamoyda, Almanyaya - karşı gü- vensizlik gösterenlerin, Hiberal ve işçi kamoylarda sulhun bölünmezliğine ina- manların hepsi, Fransa gibi, takdir edi- yorlar ki, Almanya Avusturyaya ancak gifahi bir vaidde bulunmuştur; ve bu hareketi sırf İtalyaya yakmlaşmak ve bütün kuvvetini şimal - şark cephesine nakledebilmek için yapmıştır. Bu üç muhtelif kamoy cereyanı ara- sında taksime uğrıyan İngiltere eninde sonunda neye karar verecektir? Ve hat tâ bir karar vermeye muvaffak olacak- mıdır? Şu dakikada, Avrupada sorulan en büyük sual budur. Fransız hükümeti, her şeyden evel bu noktanın aydınlanmasına çalışmalı 've bunu yaparken de milli emniyetin Mesuliyetini taşımasına rağmen hart olmaya istidadIr bir ideolojive kendini kaptırmamaya gayret etmelidir. İtalya, bazı alman hedeflerine karşı- teminat almıştır. Onu, her şeye rağmen, kendi tarafımızda muhafara etmeye çalışmak yersiz olmıyacaktır. Alman - Avnsturya anlas- Ması ve iniciliz sazeteleri Taymis ne diyor? 19 temmuz tarihli Taymis — gazete- sinden: Bay Hitler'in en son başardığı poli- tika hamlesi, amili ve maksadı ne oldu. ğunu araştırmaksızın tebrik edilmeğe Tâyıktır. Avusturyanın tamamiyle serbest o- Jarak kendisiyle yaptığı bu anlaşma, Avrupanın bu kısmında sulhu sağlam- daştırmağa, ekonomik vaziyeti - düzelt- meğe ve cermen irkına mensub iki mil- detin münasebetlerini yoluna koymağa yarıyacaktır. Dr. Göbels'in dediği cen milletinin karşılıl korumak” maksadiyle yapılmıştır. A- vusturya başbakanının sözlerine göre de bu anlaşma ile iki milletin menfa- atini biribirine bağlarmış, Avusturya- 'nın bir cermen devleti olduğu / tanın- mıştır. Bu süretle Avusturyalıların ay- Tı ve müstakil bir devlet oldukları Al- manya tarafından tamamiyle kabul e- dilmiş oluyor. Doktor Şuşnig de kendi selefi olan Dr. Dölfus gibi, hiç bir zaman kendi milletinin cermen ananalerinden ayrıl. masını İstememiştir. Bugünkü anlaşmanın metninde res- men Avusturyanın istikdali kelimesi geçmemekte ise de bütün maddeler, A- vusturya hakimivetinin tanmdığını te- barüz ettirmektedir. Bu anlaşma müzalerelerine — geçen gibi t menfaatlerini — A mayısta Fon Papen tarafından başlan- mıştı. Bu zaman içinde Avusturya baş- bakanı, Haymverlerin kumandanı ve kuvvetli bir nazi düşmanı olup - dikta- törlük temayülleri gösteren prens Şta- renberg'i bertaraf etmek suretiyle bu işi fazlasiyle kolaylaştırmıştır. Bu sırada İngilterenin Bay Hitlere sorduğu Sualler arasında - Almanyanın merkezi Avrupada ne gibi bir politikk takib etmek istediği de sorulmuştu. B. Hitler, ekseriya yaptığı git dere sözle değil, filiyatla cevab vermi tir. Hitler'in, Viyanadaki - mümessitine, ne pahasına olursa olsun, bir anlaşma ya varması için talimat daşılfyor. Çünkü bugün yapılmış o- dan anlaşmadan en ziyade Avusturya- 'nın faydalandığı görülmektedir. Avusturya korunmuştur. Avusturya, bundan sonra da kendi hu- dudları içinde Nazi teşkilatını yasak edebilecektir. Almanyadaki Avusturya- İılar lejiyonu kaldırılacaktır. Viyan: da evelce Berlinden idare edilen Anş- Tus tahrikçileri artık faaliyetini kacaklardır. Avusturyaya gelecek olan alman ziyaretçilerinden alınan ağır re- simler kaldırılacaktır. Buna karşı Avus- turya, nazileri vatanseverler cephesine Aalmayı kabul etmiş ve kabineye alman- darın sempatisini kazanmış bir bakan ir. Her iki taraf da gazetele- inema ve tiyatroyu — dostça istiklali bira- ri, radyo, kontrol edecekler, karşılıklı ticaret mu- kaveleleri bunu takib edecektir. Her- halde iki memleket de normal münase- betlerinin iadesinden, rahatsızlık, hu- zursuzluk yerine huzur ve sükün dev- 'resinin kaim olmasından birçok şeyler kazanmışlardır. Bu anlaşmanın en bü- yük gerefi, iki sene evel, Dolfus'un ö- Tümü üzerine ortaya çıkan vaziyeti tet- kik etmek ve dostane bir anlaşma im- kânları hazırlamak maksadivle Viyana- 'ya gitmiş ve © günden burüne kadar Ççalışmış olan B. Fon Papen'indir. Bu Avusturya'- Almanya ânfaşma- gnn dikkate değer mühim noktaların. bu işe dan birisi de B. Musolini müzaharetidir. Bu suretle kendi Almanya ile daha yakmm bir işbirli imkânını ele geçirmiş, hem de Avustur- ya istiklai garanti altına girmiştir. Bu anlaşma, İtalyada gayet iyi kar- gilanmıştır. Bundan bir ay evel Roma- ya gitmiş olan Dr. Suşnis'in orada Bay Müsolini ile bu Alman - Avusturya an- Taşmasır hakkında esaslı bir fikir teatisi yaptığı imzadan sonra iki tarafın biri- birlerine çektikleri telgraflardan an- laşılmaktadır. Şuşnig, telgrafında anlaşmanın ta- mamiyle Roma protokoluna göre yapıl- dığını bildirmiş, Musolini ise cevabın- da bu anlaşmayı Avrupanın yeni kuru- Tuşu yolunda atılmış mühim bir adım olarak kutlamıştır. Bu suretle, şimdiye kadar İtalya ile Almanya arasında bir anlaşma - yapıl- masma engel olan / Avusturya, bügün bu münasebetin kurulmasına yarıyacak bir köprü haline gelmiş bulunuyor. Bu münasebetin aldığı son şekil, Van Zee- land'ın Brükselde yapılan Lokarno dev- Tetlerinin içtimar için gönderdiği dave- 'te İtalyanın verdiği cevabta da — göze çarpmaktadır. İtalya hükümeti, buraya Almanya da davet edilmezse — kendis 'nin de gelmiyeceğini bildirmiştir. Bu ayın başında ingiliz ve fransı dış bakanları Lokarno davetini karar. Jaştırırken Almanyanın da burada yer Almasını derpiş etmişler, ingiliz kamo- yu buna ziyadesiyle taraftar görünmüş- tür. Avrupa istikrarı için Almanya ile Fransa'yr biribirine yaklaştırmak lü- zumlu olduğuna göre, bu vesileden bu yolda istifadevi bucün de isteriz. Bun- dan önce, bu kadar verinde bir fırsat da zuhur etmiş değildir. Deyli Herald ne diyor? 13 temmuz tarihli Deyli Herald gı zetesinden: Bay Hitler, bu hafta sonunda da dra- matik bir darbe yaptı. Fakat bu seferi fark- bundan öncekilerden tamamiyle hdır, Avusturya ile yapılan yeni anlaşma- da ne bir müahede Avrupanın huzür ve sükünu sarsılmış- tır. Nazi rejiminin başladığı gündenberi birçok Avrupa diplomatları, günün bi- rinde Almanyanın Avusturyayı istilâ edeceğinden, yahud alman müzahereti ile Viyana'da bir nazi htilâli çıkaca- ından bir kâbustan korkar gibi korku. yorlardı. ne de enmiş, Yeni pakt ile bu tehlike, bir zaman için de olsa, yatışmıştır. Bugünlerde herhangi bir harb tehdidinin ortadan kalkmasr da hamdolunacak bir şeydir. Bunun daha sonraki neticeleri ne olacak? Bu yeni hareketin arkasında 'neler gizlidir? Bu hareketlerle Almanyanın bütün komşulariyle dostluk kazanacağına, na- ziliğin ve alman nüfuz ve tesirini tacağına hükmederek kuşkulananlar 0. dacaktı Bu, kısa / görüşlü bir düşünüştür. Böyleleri Almanya, şayet büyük dev- detlerden müzaharet gören ve alman dostu olmuyan bir takım devletlerle gevrelenmiş bir halde bırakılırsa aha z fenalık yapmağa muktedir olacağını düşünmektedirter. ' Fakat bunlar, küçük komşulariyle düşman bir vaz yette bulunması ve bunun devamı, dü. rumu daima daha kötüleştireceğini, hayet harba yol açacağını unutuyorlar. Bu, harbn sebeblerini ortadan kal- dırmaktansa harba hazırlanmanın daha akıllıca bir hareket olduğu kanaatinden doğan bir düşüncedir ki Artur. Hen- büyük bir devletin, derson, bunun şiddetle aleyhinde - bu- Tunmuştur. Avusturya - Alman anlaşması kar- gısında böyle düşünenler, Avrupanın bölgesinde harb tehlikesinin orta- dan kaldırılmış olmasındaki — kazancı takdir edemiyenlerdir. Fakat Bay Hitlerin mazisi, metodla- ı ve sairesi göz önüne getirilecek o- Tursa o zaman, belki onun bu işte tama- miyle samimi olup olmadığı hakkında güphe meydana çıkabilir. Dıştan bakılınca yapılan İş, iyi bir iştir. Fakât biz tam hükmümüzü vere- bilmek için bu satbın altında neler bu- dunduğunu açıkça görünceye kadar beklemeliyiz. 19 TEMMUZ 1936 PAZAR Deyli Telegraf ne diyor? 13 temmuz tarihli Deyli Telegraf gazetesinden: İagilterenin mesul mahfillerinde A- vusturya - Alman anlaşmasına duyula- cak biricik his samimi bir memnuniyet olmalıdır. Bu iki hükümet arasındaki gergin- lik ve Hitlerin Avusturyaya karşı ne Bibi hisler beslediğinin, bilinmemesi Avrupada devamlı bir huzursuzluk ya- tatıyordu. Bu gerginlik iki sene evel Dolfus öldürüldüğü zaman * büsbütün artmıştı. On beş ay evel Hitler'in bu hususta söylediği kuru / sözler de bu vuzuhsuzluğu ortadan kaldıramamıştı. Yeni anlaşma, herhalde, dümdüz. bir inancadan fazla bir şey sayılmak ge- Bu pakt, karşılıklı olarak bun. dan sonra birçok anlaşmaların da yapı- lacağını vadediyor. Bu hususta ne Hitler'in, ne de Şuşnig'in samimiyetinden şüphe etme. e mahal yoktur. Her ikisi de iki mem- deket arasında muallakta kalan mesele- leri halletmiş ve yahut halletmek yo- luna girmişlerdir. İ ket arasında asırlardanberi müşterek olan tarihi bağlarını bu suretle canlan- dirmiş bulunmaktadırlar. İBAELLOCLELDEBLENE A Çocuk Esirgeme Kurumunun *Çocuk bakıcı okulu * Çocük esirgeme kurumunun Ankara- daki (Çocuk bakıcı okulu) na talebe ya- #ılmasına başlanmıştır. Çocuk bakıcı o- kulu yatılıdır ve parasızdır. Öğretimi iki yıldır. Dersler hem nazari hem de tiktir. Okulu başarıyla bitirerek diplo- mma alanlar hasta bakım evlerinde hasta bakıcı, ayleler yanında çocuk bakıcı ve gocük esirgeme kurumlarına atanırlar Okula yazılma, alınma şartları şun- dardırı: 1 — 18 yaşından aşağı olmamak, 2 — İik okuldan diploma almış ol- mak, orta okulu ve liseyi bitirenler ter- sih edilir. 3 — Hüsnühal sahibi ve sağlıklı ol- mak. Okula yazılmak istiyenler ÇAnkara- da Çocuk esirgeme kurumu genel mer- kezi başkanlığına) yazı ile baş vurma- Adırlar. nüfus kâğıdı, hüs- nücal kâğıdı, sağlık ve aşı raporları, $ fotoğraf. Okula yazılıma işi temmuz ayı sonu- 'na kadardır. R. Peker'in —- İnkılâb Dersleri | ; “Ankara ve İstanbul Üniversi- telerinde R. Peker'in verdiği inkı- | Jâb . derelerinde tutulan talebe notları, gözden geçirildikten son- | ra, ULUS Banmeyince kitap ha | linde basılmıştır. 124 sayfa tutan | ever, yalnız. basma masrafı kaz Aılığı olarak her yerde ON KURU- ŞA satılmaktadır. i Rudyard KİPLİNG — Haydi kavruk cengel kedisi, git artık! fakat şunu hatırında tut ki bir daha kayalık- taki toplantıya bir insan olarak gelirsem, ba- şımda Şir Han'ın yüzülmüş postu bulunacak. lara gelince, Akela ömrü gibi yaşıyacak. Onu öldür- Miyeceksiniz, çünkü ben istemiyorur Artık burada, adammışsınız gibi oturup Geride kal oldukça diledi sağa sola dil de uzatmıyacaksınız. pekler gibi Tam o sırada Movg! Nurettin iyorum, dağılın bakayım! Elindeki değnek alev alev yanıyor ve Movgli bunu savurdukça tüyleri yanan kurt- lar cıyak cıyak bağırarak kaçıyorlardı. Ortada Akela, Baghira ve Movgli'nin ta- rafını tutan ön kadar kurt kalmıştı. ğ li içinden bir sızı duy- mağa başladı. Şimdiye kadar duymadığı bu duygu ile bir an nefesini tuttu, hıçkırdı, Göz- lerinden akan yaşlar yüzünden aşağı yuvar- lanıyordu. du, anlamıyorum. - Ölü Baghira? ARTAM başka bir şey değildir. Sizi kö- 'tında hiç ağlamış değildi. koparıyorlardı. — Bu nedir? Bu nedir? deç gelden hiç ayrılmıyacaktım. Bu iş nasıl or müyüm, — Yok, küçük kardeşim, dedi Baghira, bunlar göz yaşlarıdır; ağlamak insanların âdetidir. Şimdi anlıyorum ki sen artık bir in- san yavrusu değilsin, bir adamsın. Şüphesiz, bundan sonra cengel sana kapalıdır. Bırak onlar dökülsün Movgli, onlar göz yaşından Movgli oracığa oturdu ve katıla katıla, hıçkıra hıçkıra ağladı. Bundan evel, haya- — Eh şimdi, dedi, ben insanların yanına gideceğim. Fakat her şeyden önce anneme bir allaha ısmarladık diyeyim. Ana kurtla Baba kurtun yaşadıkları ine koştu. Ana kurtun postuna başını dayıyarak ağladı, ağladı. Dört yavru, etrafında çığlık Movgli, — Yeryüzünde kuyruğumuzu sürüdükçe asla, dedi yavrular, büyüyüp adam olduğun )- - zaman da bu tepenin eteğine geligeliver. Biz orada seninle konuşuruz; biz de geceleri ça- , ben bu cen- nedir — Beni unutmıyacaksınız değil mi? dedi SİONİ SÜRÜSÜNÜN AV ŞARKISI Şafak sökerken Hind geyiğinin sesi duyuldu yırlığa iner, seninle oynarız. Baba kurt: tiyarlıyoruz. Ana kul tim, Movgli — Çabuk gel, dedi, akıllı kurbağacığım, tekrar çabuk gel Annen de, ben de artık ih- — Çabuk gel, de. lak yavrum; çünkü dinle insan çocuğu, ben seni kendi öz yavrularımdan fazla sevmiş- — Herhalde geleceğim, dedi, ve bu geli- şim Şir Han'ın postunu kayalıklarda toplan- tıya göstermek için olacak. Beni unutmayın! cengeldekilere yin, beni unutmasınlar! Şafak sökerken Movgli, adlarına insan — Di denen o esrarengiz şeylerle buluşmak üzere Bir defa, bir de*a daha, tekrar! Ve bir dişi karaca sıçradı. ve bir dişi karaca sıçradı Bir gölceğizden yabani geyiğin bulunduğu or- Ben bunu, tek başıma gözetlerken, gördüm. Bir defa, bir defa daha, tekrar! Şafak sökerken Hind geyiğinin sesi duyuldu Bir defa, bir defa daha, tekrar! Ve bir kurt gizlice geri geldi, ve bir kurt gizli- , benim mini mini çıp- ce geri geldi Bekliyen sürüye haber ulaştırmak için Biz aradık, iz bulduk, biz onun izinden git Bir defa, bir defa daha, tekrar! söyle- tepeden asağı iniyordu. Şafak sökerken kurt sürüsünün — haykırışı dür yuldu Bir defa, bir defa daha, tektar! Cengelde Karanlıkta karanlığı gören gözler! bir iz bırakmıyan ayaklar! il sussun ve kulak veriniz! Bir defa, bir defa daha, tekrar!