24 Haziran 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sehrimizde bulunan ingiliz grupu ile yapılan anlaşma y dün imzalandı Bu münasebetle Sümer Bankta bir çay ziyafeti verilmiş ve gayet samimi sözler söylenmiştir —— İNGİLİZ MÜMESSİLLERİNİN GAZETEMİZE SÖYLEDİKLERİ — Karabükte bu yıl inşasına başlana- B tak çelik ve demir fabrikalarını inşaya ' talib olan ingiliz grupu ile şehrimizde - bir müddettir cereyan etmekte olan mü- - zakereler dün hüsnü neticeye varmış M ve anlaşma iki taraf mümessilleri tara- M fından imzalanmıştır. Kök. Bu münasebetle banka meclisi idare — salonunda tertib edilen bir çay ziyafe- — tinde Ekonomi bakanımız Celal Bayar, — İngiltere maslahatgüzarr Mösyö Mor- —— gan, Ekonomi müsteşarı Kurdoğlu, ingi- z Tiz sefareti ve Sümer Bank erkânı ha- — zır bulunmuş ve çok dostane sözler te- ati olunmuştur. İngiliz Kredit Eksport Garanti mü- messili Sommerville tarafından söyle- nen sözleri aynen aşağıya alryoruz: “— Bugün Türkiye ve İngiltere i- çin tariht diyebileceğim bir hâdisede _ lıızıı' bulunmak imtiyazına mazhar ol- “dum. Eski dostum Faik Kurdoğlu ta- rafınlan riyaset edilen türk heyeti bir- — kaç ay evel davetimiz üzerine Londra- * ya geldiği zaman demir ve çelik sanayi- — inin inciliz endüstriyellerince deruhte edilmesinin ve ingiliz sanayi ve para erba- — binim Türkiye iktısadi kalkımnma işinde teşriki isinin, iki memleket bakı- — mundan ehemiyetini yakında ve vuzuh- la gördük. Bu heyetin telkin ettiği itimad ve /— muhabbet ingiliz hükümetini Ankaraya hususi bir misyon göndermeğe sevket- ti. Bugün, bu müşterek duygu ve kana- ı»t bizleri ilk merhaîeye isal etmiş bu- B Ğ unuyor. a: Müzakereler esnasında yalnız yakın- — — dan ve teferrüatiyle tetkika imkân bul- Kİ — duğumuz Türkiye iktısadi servet ve Si hzyatıyetınden ve büyük imkânların- — dan değil, aynı zamanda bizimle müza- kereye memur edilen murahhasların yüksek ve dürüst müzakere karakterle- hnden pek çok defalar ve samimiyetle O mütesekkir kaldığımızı ilâve etmeli- a |— yiz. Herhangi bir talebimiz gayrikabil ' _'gorüldugu zaman bize sebebini açıkça ve dürüstçe söylediler. Biz de icabları- İ ına göre hareket ettik. Ve bu suretle dâ- SN O va iki muhtelif menfaatin müdafaası , değil, iki büyük ve dost milletin müş- K terek menfaatini, müştereken temin e- — decek en uygun şekli dostane bir suret- /|te aramak yoluna götürdü. Şunu da söylemeliyim ki bütün Os- — manlı imparatorluğu da dahil ol - mak üzere İngiltere hükümeti, Tür- kiyede bir ticaret işi için ilk de- fa olarak kredi açmaktadır. Daha ilk celselerden itibaren ciddi, sö- züne kıymet verilmesi gerek, karşılıklı |—hürmet ve itimad hissi hâkim arkadaş- halinde çalıştık. Bu bize bugünkü —müspet ve seri neticeyi temin eden baş- ca âmildir. Bu anlaşmanın herhangi anlaşmadan daha kuvvetli olan bir cep- z îİıelı de bu karakterindedir. — Değerli Ekonomi Bakanı hakkında- -— ki derin minnettarlık ve takdirlerimizi )ur__ada arzetmeği bir vazife sayarım. Celal Bayarınm, yüksek karakter adamı, ve fevkalâde realist görüşlerini daima atırlıyacağız. Her doğru, ve isabetli şeyi bir saniyede kavrayan, kesip, atan isabetli görüşünün bir çok vesilelerle hidi olduk. Bütün burada gördüklerimizi ve öğ- |rendiklerimizi ve kısaca edindiğimiz aati bir cümle ile ifade etmemiz lâ- |zim gelirse sözlerimizi şöyle bitirmek- Il'ğimız icab eder:; — Türk milleti, bugün kendisini idare başlarla ve bugünkü idare maki- inin mükemmeliyet ve yüksek değe- e iftihar edebilir. Ve böyle bir ida- ı,hhıkkıık ettirilemiyecek hiç bir ve bir ecnebi için cesaret edilemiye- hiç bir taahhüt yoktur.., ş İlüteakiben Brassert umum müdürü A NN tarafından aşağıdaki sözler söylenmiş- tir: *“Tesadüfün güzel bir cilvesi neticesi olarak, müzakerelerimizin ilk merhale « sini S. M. Kıral Edvard VIII ın doğum gününde neticelendirmiş bul Bize karşı gösterilen hararetli kabul ve Ekonomi Bakanlığı ile Sümer Bank'daki muhtelif görüşmelerimiz esnasında ça - Jışma arkadaşlarınız tarafından ibraz o- Iunan dostluk zihniyetinden dolayı şir- kkür Ela mü- Resmi tebliğ Birinci beş senelik endüstri programına dahil olup Sümer Bank tarafından bu sene Kara - bükte kurulı başl k o- lan demir - çelik fubnkaları ile mütemmimi bazı sanayün kurul- masına talib olmuş olan H.A. Brassert and Co-Ltd. London şir- keti ile İngiltere Credit Export Guarantee Department dairesi mümessilleri ve Sümer Bank ara- sırıda cereyan etmekte olan müza- kereler iki taraf ar di ct Romanyanın Sark mı, 18 haziran 936 tarihli Taymis gazete- sinden: Romanya kırali Karol, Yugoslavya naibi Prens Pol ve Çekoslovakya cu- mur reisi B. Beneş'in Bükreşte yapmış oldukları son toplantı küçük antant cep- hesine sağlam ve sürekli bir garb mı? de küçük bir devleti, büyük bir devle- tin saldırışımdan koruyabilmek husu- sunda acizlerini göstermiştir. Eğer bu vaziyet karşısında küçük antant diplo- matlarından bir kısmı bu İşteki kazanç ve kayıplarını hesab ederek yeni bir vermiştir. Bu toplantıyı, ondan sonra yapılmış ve yakın vakitlerde tamamlan- mış olan üç devlet genel kurmay gö- rüşmeleri kuvvetlendirilmiştir. Harbdan sonraki enternasyonal poli- tikada gedikleri kapatmak için her türs« lü gayret sarfedilmiştir. Küçük antant, henüz Rusya Avrupa politikasında yokken, mağlüb Alman - yaya hiç bir ehemiyet verilmezken ve İtalya, henüz faşist devleti kurmakla uğraşırken fransız diplomasi tarafın- dan Sen Jermen, Triyanon ve Nöyyi muahedelerini korumak — maksadiyle vücuda getirilmiş bir âletti ve politika sahasında nüfuzu görülüyordu. Rusya- yı, Avrupa siyasasının, dışımda tuta- bilmek için Fransa Romanya ile Lehis- tandan mürekkep bir nöbetçi hattı kur- muştu. Bu yapıldığı sırada Almanya, Fransaya ve onun müttefiklerine itiraz edemiyecek kadar zayıftı. Bügün kuvvetlerin müvazenesi eski halinde değildir. Yeniden canlanmış o- lan Almanya, Versay muahedesini ta- nımıyor. Fransa da eski nöbetçi hattr siyasasını bırakarak Rusya ile askeri bir anlaşma imzalamış, Çekoslovakya- yı da buna sokmuştur. Artık Lehistan, bakatla neticelerimiş ve bu babta vücuda getirilmiş mali anlaşma dün öğleden sonra saat beşte Sü- mer Bank idare meclisi salonun- da imzalanmıştır. İmza sırasında Ekonomi Ba- kanı B. Celâl Bayar, İngiltere maslahatgüzarı Mr. Morgan ve Credit Export Guarantee Depart- ment ili Mr. S ville- in zevcesi ve kendisi, İktisad Ve - kâületi Müsteşarı B. Kurdoğlu, Maliye vekâleti mümessili nakid isleri umum müdürü Kişmir, İn- giltere Ataşe kamersiyali kolonel Woods, mühendis J. Grabbe ve iki taraf müzakere heyetine dahil di- ğer zevat, İngiltere sefareti ve Sümer Bank erkânı hazır bulun- muşlardır. Mr. Sammerwille ve Mackenzie taraflarından dostça sözler teati edilmiş ve türk heyeti tarafından aynı şekilde mukabe- le olunmuştur. Bu fırsattan istifade ile; hükümetinin ticaret büroları mümessil- lerine ve çalışmalarımız esnasında yap- tığı sıkı yardım dolayısiyle dostumuz B. Britanya Sommerville - Smith'e sunarım, Doğrudan doğruya yapılan bu işbir- liğinin, memleketinizle Büyük Britanya endüstricileri arasındaki münasebetler bakımından en cesaret verici müjdelerle dolu çok hususi bir manası vardır. Sözümü bitirirken, anlaşmamız ge - reğince yapılacak olan işleri başarmağa çağrıldıkları leketim fabri- kacılariyle mühendislerinin Karabük'te knik bakımdan kelimenin tam mana - siyle en modern celik fabrikasını kura- caklarını temin eylerim. Bu fabrika, Türkiyenin şimdiki idarecilerinin ihti- mamları sayesinde, siderürji dünyasının tanmmış bir imsuru olacaktır.., Bu dostane sözlere, Celâl Bayar kı- saca teşekkür etmiş ve iki taraf karşı » lıklr tebrik ve samimi temennilerde bu- lunmuşlardır. İmzalanan anlaşmalar iki kısımdan terekküb etmekte ve birisi Sümer Bank ve Brasert, diğeri Faik Kurdoğlu ve Sommerville tarafından imzalanmış bu- lunmaktadır. Gayet samimi tezahürata vesile olan bu anlaşmaları müteakip kendileriyle görüşen muharririmize Ma- dam Sommerville şunları söylemiştir: “— Bu güzel günde burda hem in- gliz « türk ek ik münasebetleri: lerin teşekkürlerimi - #DEKE SAai e di : â Fı şarktaki ileri karakolu de- ğildir. Küçük antant devletleri, aralarında- ki siyasal ve askeri ittifakı, ekonomik bir birlikle pekiştirememişler, Milletler Cemiyetinin kollektif emniyet sistemi bir muvaffakiyet gününü, hem de İngil- tere Kıralı Samajeste Sekizinci Edvar - dın kırk ikinci doğum yıldonumımu kut- hüyoruz, Bu vesile ile hem bu muvaffakiyet- ten, hem de başta Bay Celâl Bayar ol- mak üzere güzide bir heyetin dostluğu- nu kazandığımdan bahtiyarım.” Bundan sonra muharririmiz Bay Som- merville'e dört sual sormuş ve şu cevah- lart almıştır: 1 — Türkiyede bir çelik ve demir fh- rikası inşası için yapılan müzakerelerin, kendi imparatorluğu içinde ve dış mem- leketlerde ticari — münasebetleri ar- tırmak hususunda bütün — ingiliz « lerden fazla gayret sarfetmiş olan kira- lsmızın doğum gününde bir karara bağ- lanıp imza edilmesi.mesud bir hâdise « dir. g. 2 — Benim Türkiye hakkında hasıl ettiğim intibalar şunlardır: Türkiye, şe. refli bir surette başardığı askeri İstiklâl savaşı günlerinde olduğu gibi, bugün de ; kudretle, sağduyu ile idare edilmekte ve bütün uğraştığı işleri başarmaktadır. 3 — Ben ve beraberimde bulunan di- ğer arkadaşlarımız Türkiyenin İngil - tereye filhakika daha pek büyük niş. betlerde ihracat yapmak imkânını gör. mekle memnunuz. Bu ihracatın fazlalı- ğı, ingiliz mallarının da Türkiyeye gel- mesine bir zemin hazırlıyacaktır. Bundan sonra H ,A. Brassert Limi- ted kumpanyası genel direktörü Bay Mackenzie ile Türkiyenin maden kay. nakları ve servetleri hakkında bir gö- rüşme yapmış ve Bay Mackenzie kendi- sine şu cevabı vermiştir : « —. Müteh 4 nizdeki maden zenginlikleri, bilhassa krom, antimuan, bakır, molibden ve gü- müşlü kurşun madenleri hakkında edin- dikleri kanaat şudur ki bu servet, memleketinizin istikbaldeki — ekonomik hayatı üzerinde büyük bir ehemiyeti ha- iz olacaktır. Bahsettiğim ve yüksek bir kaliteye malik olan bu madenler yalnız lel da da müşteri bulacak ve bu yüzden memleketiniz için büyük gelir kaynak- Jarı olacaktır. binezon kurmayı düşünürlerse hay- ret etmemelidir. Romarnıyanın resmi olarak dış siyasası küçük antantın ve Fransanın müttefiki olmaktır. Prens Pol jle B. Beneş'in yaptıkları son Bükreş seyahati ve ondan önce Ge- neral Franşe Despere'nin ziyareti bu- nu isbat etmek maksadiyle yapılmıştır. Fakat Romanyada iyi malümat alanlar, meselenin bu kadar basit olmadığı ka- naatindedirler. Romanya, Macaristan'- ın toprak iddialarına muhalefet etmiş- tir ve edecektir. Ondan başka Roman- ya Habsburgların Avusturya tahtına yeniden geçmesine de razi olmıyacak- tır. Buna karşı bir silâh ve âlet olmak Üzere kurulmuş olan küçük antantın bu İişi yapıp yapamıyacağı henüz tecrübe edilmiş değildir. Küçük antantın Avus- turya ve yahud Macaristanda askeri bir harekete kalkışmaları umumi bir harba sebeb olabilir ki bunda küçük dev- letler harab olurlar. Şarkta Sovyet Rusya, Çekoslovakya- yı her hangi bir Alman saldırışına karşı korumağa hazırdır. Fakat bunu yapa- bilmek için Kızılordunun ya Lehistan Galiçyasından, yahud R ya Besa« rabya ve Bukovina'sından geçmesi lâ- zım gelmektedir. Bunlardan birinci yol- dan istifade hem strateji, hem de poli- tika bakımından güçtür. Çünkü burada hem nehirler, hem de demiryolları sı- nıra müvazi olarak akmakta ve geçmek- tedir. Fakat Romanyada nehirler Kızılordu- nun nakliyatını güçleştirecek bir du- rumda olmadığı gibi, demiryollardan da bu hususta istifade edilebilir. Romanya hükümeti bu yolda bir an- laşma yapılmış olduğunu esaslı surette yalanlamaktadır. Fakat Romanya kamo- yu böyle bir anlaşmanın aleyhinde dir. Rusya, Besarabyanın Romanyaya ilha- kını tanımamıştır. Onun için, halk, bir defa kızılordu buraya girdikten sonra, Çekoslovakyaya yardım işi tamamlan- dıktan sonra zor çıkacağı kanaatini bes- liyoz. Romanyanın gelecekteki dış sıyasa- sı için takib edilecek üç yol vardır: 1) Fransa, Rusya ve Çekoslovakya ile beraber olmak; 2) Garbda Fransa ile beraber, şarkda Rusyaya karşı olmak; 3) Her hâdiseye karşı tarafsız kal- mak., Bunlar arasında her hangi birini ceç- mek gayet güçtür. Çünkü bunlardan hepsinin kendilerine göre zarar verecek taraflarr vardır. Trafsızlık ihtimali sürekli olamaz. Zira bu tarafsızlık iki fransız müttefi- kinin arasında bulunan Romanya için zamanı gelince ya “Fransa lehine” ya- hud “Fransa aleyhine” dönmek şeklini almak zortindadır. Merkezdeki faşist teşkilât da dahil olduğu halde bütün sağer partiler, “ne pahasına olursa olsun sulh!,, taraftarı- dırlar. Solcular ise her şeyin üstünde Fransa ile beraberlik istiyorlar. Birleşik sağcılarla solcular, biribirle- rini ihanetle ve vatan menfaatlerini ih- mal etmekle itham ediyorlar. Romanyada siyasi maksadlarla alman parası sarfedildiği hakkında dışarıda bir çok şayialar dolaşmaktadır. Bu hu- susta verilen rakamlar, belki, mübala- ğalıdır. Fakat, ne de olsa, ateşin bulun- madığı yerden duman çıkmaz. Alman diplomasisi, eğer büyük harh- da Romanya tarafsızlığının ne derece- ye kadar faydalı ve ehemiyetli bir şey olduğu dersini almamış ve yahtd bunu unutmuş ise pek kısa görüşlüdür, de- nebilir. Bu işin sonu ve sonucu ne olacaktır? Bunu keıtmnek için henüz nHt pek erkendir. “Landon hemen hemen ittifakla, cumu- Amerikada sosyal mesele Birleşik Devletlerin sıyasal haya- tında, biribirinden ayrı fakat ikisi de mühim iki hâdise olmuştur: Bunlardan — birisi, Amerika Cumur reisliğine namzed olarak cumuriyetçi parti tarafından B, Landon'un seçilmesidir. Öteki de, ka - dınların asgari gündelikleri hakkında — Nevyork hükümetinin kanunlarını iptal eden yüce mahkeme kararıdır, B. Landon'un namzed seçilmesi bir sürpriz değildir. Bundan birka- gün ön- ce gene burada mumaileyhin Klevland toplantısında kazanması ihtimali en faz- la olan kimseler arasında bulunduğunu yazmıştık. Kendisinin, en büyük seçilme — ihtimaline sahib bir namzed olması için çok zaman geçmesi lâzım gelmedi. Par- tinin en eski âzası olan B. Borah ken - disinin namzed gösterilmesinin çok şüp heli olduğunu anlayınca, B. Landon'un yardımcıları ustalıklı bir şekilde onun yardımını temin etmesini bildiler. O ândan itibaren seçimin neticesi te- min edilmişti ve B. Landon'un rakipleri — olan BB. Konks ve Vandenberg, artık — faydasız bir hale girmiş olan bir müca- deleden vazgeçtiler. Böylelikle de B. riyetçiler toplantısı tarafından namzed — seçildi. Bu seçiş manalıdır. Şüphesiz, B. Ruzvelt'in müstakbel ra kibinin şahsiyeti epiy siliktir. Bundan ancak dört yıl önce Kansas valiliğine se- çldiği cihetle politika hayatına geç atıl- mış olan B. Landon'un şöhreti, son za- manlara kadar, idare ettiği hükümetin sınırlarını hiç aşmamıştı. Bu hükümette de, sıyasal görüşlerinin orijinal veya yüksek oluşundan ziyade, idare tarzının dirayet ve ekonomisi sayesinde göze çarpmıştı, B la beraber iyetçi parti- de B. Landon'un genç ve liberal unsur- ları temsil ediyordu ve liberal temayül- leri dolayısiyle namzed seçildi. Cumuri- yetçi partinin eski âzalarının âdetine rağmen, onun büyük tröstlerle katiyen alâkası yoktur (yahud hiç olmazsa şim- diye kadar hiç bir alâkası olmadığına hükmedildi); Hattâ ufak bir petrol müs- tahsili sıfatiyle, Standard Oil kumpan - yasiyle epiy ciddi anlaşmazlıkları bile oldu. Diğer taraftan, cumuriyetci olma- sına rağmen, B. Ruzvelt'in idaresinden hoşnüd olduğu da sık sık vakidir; bilha- sa federal hül:ümetin yardım ve büyük bayındırlık izleri politikasının, Kansas valisi olan keandisine, işsizlere yardım için kendi hükümetinin büdcesnide açık vermemek imkânımnı bahşettiğini sakla- mamıştır. Şu halde görülüyor ki B. Ruzvelt'le mücadele için cumuriyet partisi içinde ona en az uzak olan ve böylelikle de on- dan en fazla rey mikdarını alabilecek va- ziyette bulunan bir adam seçilmiştir. Çok mümkündür ki partinin eski ârala- rı ve onları sevkeden büyük menfaatler, B. Landon'un şanslarının her şeye rağ- men epi az olduğunu ve böylece, cumu- riyetçi partinin, kendi kapanına kendisi- nin tutulmıyacağını görerek bw ustalrğı bilhassa kolaylıkla yapmış olsunlar. B. Landon'un New Deal'in hasmr olarak se- çilmesi de, New Deal'e- — dola - yısiyle —gösterilmiş bir saygı de- mektir. Bu seciş — gösteriyor ki B. Ruzvelt'in fevklâde tecrübesi bir- leşik devleatlerde zihinleri uyndırmıs, eski yankee endividüalizmini sarsmıs ve orada yalnız zenginliğe bağlı olan pres- tiji yoketmiştir. Birleşik devletlerin şim- diki cumur reisinin alın yazısı ne olursa olsun, o amerikan zihniyetinde' bir inkı- lâp yapmış sayılabilir. Klevland toplantısında B. Ruzveltin liberalizmle savaşmak için bir liberal seçilirken, Vaşington'da buna büsbütün aykırı bir hâdise oluyordu: Yüce mah - kemeye 4 de karşı 5 reyîe.şîevyork hü- kümetinin kadınlara asgari bir gündelik temin için kabul ettiği kanunları iptal ediyordu. ; Bu makabline şamil karar, evelki ka- rarlar gibi, muhtelif hükümetlerin istik- lâllerini federal kuvvetin müdahalesine karşı korumak gibi bir sebebe de istinad

Bu sayıdan diğer sayfalar: