11 Haziran 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 4 11 HAZİRAN 1935 l-"ER,ŞEMIZII.i Journal de Moscou'da N, Terentiev imzasiyle çıkan bir yazıdır: Japonyada akim kalmış olan şubat bükümet darbesini takib etmiş olan re- Oorganizasyon devresi, artık sona ermiş görünüyor. Kabinede yapılan değişiklik, orduda da sivil hizmetlerde ve hattâ büyük ka- ' pitalist birliklerin idaresinde yapılan tadiller, bir yandan, gayri mesul vazi- iyette harekette bulunan açıkça faşist müfrit militarist unsurları uzaklaştır- mak, öte yandan da umumiyet itibariy- Te militaristlerin vaziyetini ve hükümet lüzerinde icra ettikleri kontrolü kuvvet- lendirmek neticesini verdi. Japon — militaristlerinin programı malümdur: Japonyanın dışardaki taar. ruzunu ve silâhlarını kuvvetlendirmek ve hızlandırmak. Bu taarruzu Sovyetler birliğine ve Mogolistan Halk cumuriyetine karşı yapmak munzam bir askeri ve diploma- tik hazırlık icab ettirdiği ortada oldu. ğu ve sovyet uzak şarkında kuvvetler: arasında nisbet düşüncesiz maceralara müsaid bulunmadığı için, yakın bir is- tikbalde vukua gelecek olan japon ta- arruzu, muhtemeldir ki gene Çine karşı olacaktır. Bir çok alâmetler buna de- lildir ve japon idare makamlarının mil- letler arası vaziyet hakkındaki görüş- leri de bu tahmini teyid edecek mahi- yettedir. Japon emperyalizminin Çine karşı "yeni taarruzu, bütün cephelerde birden tezahür edecektir. İlk önce japon basını, Hirota hükü- metinin askeri mahfillerin görüşünü ka- bul ettğini yüksek sesle ilân etti. Bu görüşe göre Nankin hükümeti çinin tek hükümeti değil, fakat bu memleke- tin muhtelif mahalli idarelerinden biri olarak tellakki edilmektedir; bu, Nan- kin'i emri vaki karşısında bırakmak ve çin topraklarını tedrici surette istilâ - hususundaki eski politikayı eskisinden daha geniş ölçüde tatbik etmek tehdi- dine muadildir. Bu esnada da, bir tereddüd devresin. den ve hattâ bir gerileme zavahirin- den sonra, yeniden ve kategorik bir şe- kilde bütün çin milletinin reddettiği üç meşhur “Hirota prensipi” nin Nan- kin hükümeti tarafından kabul edilmesi hususunda israra başlanıyor. İkincisi, bir zamandanberi şimali çin- de vaziyet hissedilir derecede vahim- leşmiştir. Beş şimal vilâyetinin istiklâ- lini ilân etmek hususunda ikinci teş- rinde neşredilmiş olan proj;e tamamiyle gerçekleşmedi. Bunun başlıca sebebi ja- ponların mahallinde şimali çin gene- ralleri üzerinde tazyikı devam ettir- miye yetecek mikdarda askeri kuvvetle- re sahib olmamalarıydı. Bugün japon garnizonları artırılmıştır ve iki fırka. dan fazla-kuvvete sahibdir. Japon emperyalizmi, şimali. çin'deki üç “muhtar” rejimden- faydalanarak son zamanlarda Hopey ve Çalan vilâ- yetlerinde nüfuzunu hissedilir derece- de artırmıya muvaffak olmuştur. Hopey'in şark tarafı Mançuku'nun bir şubesi haline gelmiştir. İç Mogolis- tanda, japonlar, gitgide daha açık bir surette hükümlerini artırıyorlar. Niha- yet, “Hopey ve Çahar muhtar konseyi” adı verilen şeyle, komünizme karşı müş- terek mücadele için yapılmış olan an- laşma şimdiden yemişlerini vermiye başlamıştır. Şöyle ki anti - japon ha- reketine karşı tethiş gigide daha hain- ce bir şekil almakta ve bu “muhtar kon- sey” in bütün toprakları gitgide daha fazla japon militarizminin kontrolu al- tına girmektedir. Bu anlaşmanın, ja- ponların şimali çinde sahib oldukları a- raziye ilâve etmek istedikleri Şansi vi. lâyetlerinde japonlar veya emirlerinde bulunan insanlar tarafından bir istilâ or- ganize edilmesi için temel vazifesi gör- mesi beklenebilir. Nihayet üçüncüsü, yabancı ve çin ga- zeteleri şimalden gelen endişe verici haberlerle doludur. Fukyen vilâyetin- de ve Kvantung'a komşu mıntakalarda, japon emperyalistleri, çin simalindeki aynı metodları kullanarak, bir “muh- tariyetçi hareket” yaratmakta, söygun- cu çetelerini vazifelendirmekte, on- lara para ve silâh vermektedirler ve bu suretle görünüşe göre, çin toprakla- rına yeniden el koymıya hazırlanmak- tadırlar. Japon ilerlemesinin aldığı bu istika- metlerin her hirinde, vakın hir istikbal- de, ciddi hâdiseler beklenebilir. Ekonomik ve politik buhran, japorn emperyalistlerini, kendi memleketle- rinde rahatsız etmektedir. Japonya'da beliren halkın ayırtıcr hoşnutsuzluğu- nu yenmek için, aynı zamanda hazırla- dığı muhteşem “büyük harb” hazırlık. larının menfaatine olarak, japon mili- taristlerinin yeni zaferlere ve yeni top- raklar ilhakına ihtiyaçları vardır. Bundan başka, acele etmek gerektiği kanaatindedirler. İtalyan - Habeş har- bının başlangıcı japon emperyalistle- rine, İngiltere'nin uzak şarkta mecburi olarak hareketsiz kalacakları ümidini vermişti. Bu harbın sonu, Japonya'nın lehinedir. c#»letüi hem İnsiltere'nin hem de kollektif emniyeti temsil eden Milletler Cemiyeti'nin itibarına darbe indrmistir; fakat tanon görüsü bakı. vakıtsız surette hızlı olmuştur. Japonlar, şimdi İngiltere'nin uzak şarktaki politikasının faaliyete geçeceğinden korkmaktadırlar. Bu ih- timal, japonları, bizzat çinde geçmekte olan hâdiseler göz önünde tutulduğu için daha fazla endişeye düşürmektedir. Çinde japon aleyhtarı hareket bütün tahminleri aşan bir süratle yürümek- tedir. Bu hareket, şimdiden, bir talebe galeyanı safhasından çıkmıştır; ordu ile Küuomintang'in büyük bir kısmını ka- zandığı muhakkaktır; bu hareket o ka- dar mühim bir unsurdur ki çin hükü- metinin onu itibara almamasına imkân yoktür, Bu zihniyetin ne kadar terakki etmiş olduğunun bariz bir delilini;, çin- de sivil harbin durması ve Tavonva ile mücadele için müşterek bir cephe teş- kili hususunda merkez tarafından ileri sürülmüş olan parolanın uyandırdığı abislerde buluruz. mından bu son Müşterek cephe lehinde itibarlı poli- tika şahsiyetlerinin müdahaleleri çok manâlıdır. Bundan doğan vaziyet karşı- sında Nankin hükümetinin japonlar karşısında boyun emğe siyasetinin de- vamrı gitgide güçleşmektedir ve bu siya- setin değişmesi Nankin rejiminin mev- cudiyeti için ana şart haline bile gele- bilir. d Çinde sosyal terbive büyük bir hızla inkişaf etmekedir. Çin mlli burjuva- zisi, Manruri isti!5 edilirken bunun ker disiyle yakın bir alâkası olmadığı kana- atinde bulunurken, bugün harita üze- rinde bizzat Çinin mevcudiyeti mevzuu- bahs olduğunu idrak etmektedir. Japonların hususiyle Hopey ve Fuk- yen mıntakalarında Ayaptıkları geniş öl. çüde kaçakçılık çinin normal ticareti- ne yüz milyonlarca dolar zarara mal ol- makta, Nankin hükümetinin maliyesini ve itibarını altüst etmekte ve memle- kette ekonomik buhranı artırmaktadır. Çinde vaziyet bu merkezdedir. Bu va- ziyet, Japonyanın uzak şarktaki mille” ler arası vaziyetten doğan meselelerin vahimliğini artırmaktadır. Gerçi japon militaristleri, çine karşı bazı tavizlerde bulunmak suretiyle çin- de teşekkül etmekte olan “tek halk cephesi” ni dağıtmıya teşebbüs edebi- lirlerdi, fakat böyle bir hareket japon- ların çinde büyük bir gerileyiş yapma- larımır icab ettirirdi ki, japonlar, dış po- litikalarının iflâsını kabul etmeden böyle bir işe girişemezler. Bunun icindir ki, değismiş olan mil- letler arası vaziyetle Çinin mukave. meti kuvvetlenmeden açıkça taarruza geçiyorlar. Japonyanın çindeki politikasını her zamandan fazla ellerinde tutan japon militaristlerinin, yakında 1932 Şang- hay taarruzu Veya 1933 şimali çin isti- lâsı kabilinden bir taarruza geçecekleri ihtimaline inanılabilir. Böyle bir dar- benin bir kaç sene müddetle çini muka- vemet küdretinden mahrum bırakaca- ğını ümir edebilirler. İtalyanın Habeşistanı istilâ için tay- yarelerden ye gazlerden faydalanmış ol- ması muhakkak ki japon askeri mahfil- lerinin dikkatini çekmekten geri kal- mamıştır. Her halde şunu müşahede et- mek lâzımdır ki, Japonyada taarruzi militarizm hâkim bir tavurla konuşur ve çinde japon tecavüzüne karşı muka. vemet hususunda halkın iradesi kuvvet- lenirken uzak şarkta vaziyet yeniden vahimleşmek tehlikesini — göstermek. tedir. Bükreşe giden yunan ş gazetecileri Atina, 10 (A.A.) — 11 haziranda Bükreşte toplanacak olan balkan mat- buat konferansına memur yunan heyeti hareket etmiştir. Heyete dış vakanlık matbuat müdürü Papadakis reislik et- mektedir. Sovyetlerde, ailenin korunması için alınan yeni tedbirler Son gelen “Le Journal de Moscou” nun baş yazısından: Sovyet hükümeti, çocuk düşürme- nin men'i, çocuk doğurmuş kadınlara verilen tahsisatın tezyidi, çok çocuklu ailelere devletçe maaş verilmsi usulü- nün ihdası, çocuk bakım evlerinin, Kreş- lerin ve çocuk bahçelerinin çoğaltılma. sı, ödemiye mecbur oldukları nafakala- rı vermiyenlere karşı tertib olunacak cezaların şiddetlendirilmesi ve boşan- maların tescil muamelelerinin tadili hakkında bir kararname projesi neşret- miştir. Aile hayatının başlıca meselelerine temas eden bu kararname projesi, hü- kümetin hususi bir kararı ile, bütün memleketin tetkikine sunulmuş bulu- nuyor. « Soövyetlerin iktidar mevkiini ele aldıkları ilk günlerde (ikinci teşrin 1920) bir karar ile “çocuk düşürme” ler kanunlaştırılmıştı. Sovyet hüküme- ti, büyük muharebe ile ihtilâlin ve bun- ları takib eden ekonomik karışıklığın kadına sovyetlerce verilen bütün hak- lardan faydalanmak imkânını selbeden bir vaziyet ihdas etmiş olduğu kanaa- tinde idi. Çocuk düşürmiye mesağ ve- reri kararname: “geçmişin manevi ba- kiyeleri ve bugünün ağır ekonomik şartları kadınlardan bir kısmını henüz bu cerrahi ameliyeye müracaatta bulun- mağa mecbur tutmaktadır.”diyordu. Ço- cuk düşürmiye izin vermekle bolşevik- lik, bunu içtimaf? münasebetlerin sağ- lamlaşmasına intizaren, yavaş yavaş mü- cadele edilecek bir içtimai maraz telak- ki ediyordu. Şimdi, sovyet hükümeti, bütün mille. te ve hassatan kadınlara çocuk - düşür- mek hakkından ferağat teklifinde bu- I ım kün olduğu ın gel- miş olduğu mütaleasındadır.. Yeni kararname projesi, ancak gebe- lik, kadının hayatı için bir tehlike teş- kil eylediği takdirde çocuk düşürmiye müsaade etmekte ise de icab eden ame. liyenin yalnız hastanelerde veya do- ğum evlerinde yapıl: şart koşmak- tadır. Bu kanuna karşı koyacak olan doktorlarla ebe kadınlar hakkında agır hükümler tasavvur etmiştir. Bundan başka kadını çocuk düşürmiye zorlıyan erkek hakkında dahi iki sene hapis ce- zası verilmektedir. Buna karşı, gebe kadınlarla çocuk a- nası olan kadınlara paraca yardım hu- susunda geniş ve umumi bir organizas- yon bulunmadıkça çocuk düşürmenin yasak edilmesi akla getirilemez. Sovyet hükümeti sadece çocuk düşür- meği menedip kadını alınyazısı ile kar- şı karşıya bırakmayı düşünemez. Nitekim şimdiye kadar “anaya ve ço.- cuğa yardım” işine büyük krediler tah- sis edilmiş ise de bundan böyle verile- cek paralar cidden azametli bir yekün tutacaktır. İhtilâlden önce bütün Rusyada do- kuz çocuk dispanseri vardı. Bugün So- yalist sovyetist cumuriyetler birliğin- de 3834 dispanser vardır. 1935 senesinde bu dispanserlerde 28 buçuk milyon ço- cuk muayene edilmiştir. Sovyetler mem- leketinde, bu dispanserlerden başka, üç yaşına kadar olan çocukların beslenme- si için “süt mutbakları” da çalışmak- tadır. Bu kurumlar çocuklara, sütten başka, en büyük düşmanları olan mide 'bahçeleri kurulacaktır. ve bağırsak hastalıklarına karşı ilâçlar da vermektedir, Kadının, çocuk kaygusu olmaksızın, cemiyet için faydalı surette çalışabilme. si için, memlekette mütemadiyen yeni ' kreşler açılmaktadır. 1936 senesi ikinci kânununda beledi- ye kreşlerinde 318,500 ve devlet kreş- lerinde de 430.000 yer vardı. Yeni kanus bir çok doğum evlerinin, kreşlerin ve çocuk evlerinin daha açılmasına imkân vermektedir. Bu hususta, bu yıl tahsis olunan fazla para 692 milyon Trubleyi bulmaktadır. 1939 senesi ikinci kânu- nunda, çocuk doğuran analar için 11 bin yatak ihdas edilmiş bulunacaktır. Bu rakamda 1936 da ihdas edilecek 4200 yatak dahil değildir ve bu yatak- lar şehirlere mahsustur. Köylere gelince: Çocuk doğuran ka- dınlar için, aynı devre içinde, 32 bin yatak ihdas edilecek ve 14 bin çocuk doğurma istasyonu kurulacaktır. Kreş. lerdeki yerler bir misli çoğaltılacak, yani 1939 senesi ikinci kânununa kadar, işçilerin toplu bulunduğu kasabalarda 800 bin çocuk kreşlere alınabilecek ve 4,5 milyon çocuğu istiaba kâfi çocuk Çocuklarını emziren analara veril- mekte olan tahsisat çoğaltılacak ve ça- lışan kadına doğurmadan önce 56 gün ve doğurduktan sonra yine 56 gün üddetle vasati hesapla gündeliği izin- li imişçesine ödenecektir. Gebe olduğu için iş verilmiyen veya ayni sebeble gündeliği azaltılmak iste- nilen kadınlardan dolayı iş sahiblerine karşı cezaf müeyyideler konulmuştur. Bundan başka kararname gebe kadına, ayni gündeliği almak şartiyle daha ko- lay bir iş verilmesini de temin etmek- tedir. « Bu kararnamenin, boşanma kanu- nunun tadiline taallük eden noktaları dikkate lâyıktır. Şimdiye kadar, karı kocadan her hangi birinin şifahi veya tahrirt suretle nüfus idaresine vukubu- lacak müracaati boşanmıya- yetiyordu. Bundan böyle boşananlardan birinin bizzat idareye baş vurması lâzım gel- mektedir. Şimdiye kadar boşanırken üç ruble resim verilirdi. Bundan sonra ve- rilecek resim boşanma sayısına göre gittikçe yükselecektir. " Bakımı karı kocadan her hangi biri- ne bırakılmış olan çocuk için diğer ta- rafın kazancından üçte bir, iki çocuk için yüzde elli ve üç çocuk için yüzde altmış kesilecektir. Bu parayı vermek- ten kaçacak olanlar iki sene hapis ceza- sına çarpılacaklardır. Bütün bu tedbirlerin kadına, sıhhati. ne ve maddi refahına karşı beslenen a- lâka dolayısiyle alınmış olduğu belli- dir. Kadınlarının çocuk düşürerek ken- dini harab etmelerinin önüne geçilmek gerektir. Devlet artık onun istiklâlini kay- betmeksizin, erkeklerle olan hukuk mü- savatını azaltmaksızın sosyal faaliye. tine engel olmaksızın ve bir çocuk ma- kinası, aylenin, yatağın ve mutbağın bir esiri vaziyetini almaksızın normal ve verimli bir hayat sürmesini temin ede- bilecektir.... Tefrika: No: 76 Evlilik ve Stesi Yazan: JAK ŞARDON Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Alber, gözlerini yere dikerek: nüyorsun, dedi. — Ne demek istiyorsun? — Hiç. labilirsin. tırarak sözlerine devam etti: ayrıyız. — Ben sana ölümden bahsediyorum. Sen yalnız kendini, sana karşı olan sevgimi düşü- Albeç, ayağa kalkarak cevab verdi: — Nereye gidiyorsun? Dur. Beraberce çay içeceğiz. Pazar günü benimle birlikte ka- Alber oturdu. Bert ona bir koltuk yaklaş- — Düşünüyordum ki.. Daha doğrusu, bu sabah aklıma Odet'in bir mütaleası geldi... yle sanıyorum ki biz, çok ayrı menfaatler dolayısiyle - maddi surette - birbirimizden Senin, yakalayıp kendine hasredici bir işin var.. Bundan dolayı sana serziniş et- miyorum. Fakat kadın, erkeğin devamlı meşgalelerinden, şeylerden, düşüncesinden ve bakışından neden dolayı uzaktır, Evet, bana baktığın bütün gününü dolduran zaman bilmediğim bir kaygı ile gözlerinin dalgın olduğunu hissediyorum. Bana işleri- ni anlatsana..... Alber, yüzünü buruşturarak: — İşlerim çok hususi işlerdir. Bunlarla alâkalanmak için erkek, sersemleşmiş bir za- vakit sıkmaz.. - Bütün bahse lüzum yoktur, fakat bunlardan çoğu- nu anlıyabilirim.. Eminim ki, bazı vakitler, yardım da edebilirim. Kadınların erkekten vallı erkek olmak lâzımdır. — Seni alâkalandıran şeyler beni hiç bir davalarından bana fazla muhakeme ve his sahibi oldukları za- manlar bulunduğunu da düşün.. Halbuki ka- dınlar için hafif meşreb derler..., - Bu sırada uşak çay getirip, ciddi bir ta- vırla, masanın üzerine bırakarak çıktı, Bert devam etti: — Kadınlar ev işlerine, ziyaretlere, tuva- letlere tahsis edilmişlerdir... Herkes kendi içine girilmez muhitinde yaşamaktadır. — Zannedermisin ki sanatim beni eğlen- dirmektedir. Bırak beni de onu unutayım. Bertin kendisine uzattığı çay fincanını alırken devam etti: — Bu kahvaltının lezzetini bir takım hu- kuk meseleleriyle bozmıyalım! Bu kahvaltı ile canlanarak, insiyaki bir hareketle kalktı ve çalışma odasının kapısı- na doğru yürümiye başladı. — Çalışmıya mı gidiyorsun?' — Evet, yemekten önce biraz çalışaca- — Pantez davasına mı? İ — Sen Pantez davasını nereden biliyor:- sun? — Karşımda Maryon'la tam bir saat on- dan bahsettin. b Bert, !ı:apıyı kapadıktan sonra sözüne de- vam etti: .— Haydi bana Pantez davasını anlat. Alber gülümsiyerek: -şirken söyleniyordu: y ; — Ama tuhafsın deri. Bu pek karışık bir meseledir. Bu karmakarışık işi sana iyice izah edebilmem için iki saat lâzım. — Canım, bir erkeğe anlatırmış gibi ba- na da anlatıver, : Alber, ister istemez davayı anlatmıya baş- ladı. Fakat Bert'in en can alacak noktaları, hukuki bilgisinin azlığından dolayı, kavra- yamadığından şüphelenerek sinirleniyor, ve sık sık soruyordu: — Şimdiye kadar söylediklerimden bir şey anlamadın, değil mi? Bert, bütün meseleyi, en ince ferilerine kadar sezmiş olduğunu iddia ediyor ve Al- ber'in sözlerini tekrarlıyordu. — Hayır anlamamışsın; bu işin en ehe* miyetli tarafı şudur: İmtiyazın meriyetini iddia etmek kabil midir? — Eevet, imtiyaz meridir — Böyle kat'i fikirler ileri sürerek beni kızdırma, y Aleber, yumruklarını sıkarak odada dola- " (Sonu var) ydim

Bu sayıdan diğer sayfalar: