6 Mayıs 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'i D elaağın ' ğ 'ı-'r TTTT TÇ SAYFA 2 TUÇ TU TT üü ci d ULUS 6 MAYIS 1936 ÇARŞAMBA Süveyş kanalı meselesi Son günlerde italyanların Habe- şistanda biribiri ardınca kazandıkları muvaftakiyetler en çok ingilizleri sinirlendirmiştir. İngilterede siyasi partilerden başka — muayyen bazı maksadlar etrafında toplanmış siya- si teşekküller, bu mesele karşısında İngilterenin daha açık olmasmı ve daha kati hareket etmesini istiyorlar. Bu hususta ortaya atılan meseleler - sonra vaziyet henüz daha aşağı yu - karı bu şeklini muhafaza etmektedir. Şu hale göre 1888 anlaşmasının esas- İr bir surette değişmesine vesile teş - kil edecek ortada hiç bir hukukt se - beb yoktur. Bu mütalâaya göre âkid- lerden yalnız birisinin her hangi se - beb ile kanal üstünde tasarrufa hak- kı yoktur. Ve kanalın bitaraflığını b z. Fakat uluslar cemiyeti ku- den biri Süveyş kanalının kapatılma- sıdır. Milyondan fazla azası olan uluslar sosyetesine ingiliz yardım ce- miyeti bunu, foreign office'den isti- yor. Acaba Süveyş kanalı kapatıla- bilir mi? Buna hukuk bakımından imkân var mıdır? Herhangi tahlilde bulunmak için kanalm gazete sütunlarına girebile- cek kısa bir tarihçesini gözden geçir- mek lâzımdır. Süveyş kanalı 1869 da açıldığı zaman kanalın mühendisi M. F. de Lessepes Süveyş bahri kanalı şirketi adiyle bir imtiyazlı şirket yapmıştı. Kanalın açılmasından daha önce teşekkül eden bu şirket devletin bir- çok vergilerinden muaf tutulacak ve buna karşılık olmak üzere temet- tuun Yo 15 ini Mısır hıdivliğine ve - recekti. İmtiyaz 99 yıl müddetle ve- rilmişti. Fakat müddet bitince iki ta- rafın arzusiyle bir o kadar daha uza- tılabilecekti. Bu şirketin idare heye- ti Paris'te idi. 1875 de İngiltere hü- kümeti Mısır hükümetinin hisseleri- si kâmilen satın aldı. Ve 800,000 ak- siyonun 353,204 hissesini İngiltere almış bulunuyordu. Yalnız ticaret maksadiyle yapılmış ve Akdenizle, Hind denizlerini birleştiren bü ya - lun siyasi ehemiyeti bütün büyüklü- Biyle yol açıldıktan soönra kendisini göstermeğe başlamıştı. 1870 muharebesinde her iki mu - harib devlete aid olan gemiler ka - naldan serbest olarak geçmişti. 1877 türk - rus muharebesinde İngiltere hükümeti kanala yapılacak her han - ği bir deniz hücümunu (Hinde karştı yapılmış bir tehdid ve ticarete büyük bir zarar yapılmış) sayacağını bil - dirdi. Rus hükümeti Süveyş kanalr işini arsrulusal bir mesele telakki ey- lediğinden harb devam ettiği müî - detçe kanalın taarruzdan üzak kala- €ağını temin eylemişti. Bu gibi sık sık tekerrür eden vakalar karşısın- 'da kanalm siyast ve hukukt vaziyeti- ni korumak üzere arsıulusal bir em- niyet tesisi lüzumunu 1882 de İtal - ya ortaya attı. Bunun üzerine birçok görüşmelerden sonra 29 - birinciteş- rin - 1888 de kanalın siyasi vaziye - tini tesbit etmek üzere devletler İs - tanbulda bir konferans yaptılar. Ya- pılan andlaşmada “Süveyş kanalı 'sulh zamanında olduğu gibi harb za- —maninda da bayrak farkı gözetilmek- sizin ticaret ve harb gemilerine açık- tır. Âkidler harb ve sulh zamanların- da bu serbet vaziyete hiç bir zaman halel getirmiyeceklerdir. Ve kanal hiç bir zaman muhasara hukukuna tâbi olmıyacaktır.” denilmektedir. İstan- 'bul andlaşmasına imzasımı koyan devletler ayda bir kere taplanacaklar- dı .Bununla beraber osmanlı devle- tinin kanal üstündeki hâkimiyeti te- yid ediliyordu. Ve hattâ kanal komis- yonu osmanlı delegesinin başkanlı - ği altında toplanıyordu. Genel sava- şa kadar İstanbul konferansının ru- hu muhafaza edildi. 1914 de kanala osmanlı ordusu taarruz etti. Ve os - manlı imparatorluğunun harba gir - mesiyle Mısır üstünde osmanlıların artık bir hakkı kalmadığını ve Sü - vevs kanalının muhafazasını İngil - tere üstüne aldığını ilân etti. Bütün harb müddetinde kanalmm muhafızlığını İngiltere yaptı. Harb bittikten sonra Türkiye (Misakı Milli) hududları dışındaki memleketleri hür ve müstakil tanıdı- gı ilân etti. Bundan sonra başta Zağlül olmak üzere Mısır milliyetçi- "Teri kanalın bitaraflığını ve 1888 an- laşmasının ruhüunüu muhafaza edebil- 'mek için 'ingiliz kitalarınım Mısırdan çekilmesini istiyordu. İngilizler işe imparatorluğun emniyeti için — yer | vüzünde bazı mühim noktaların el - “buülünmasının zarurt olduğunu sürüyördular. O zamandan beri rulduktan sonra sosyetenin paktına muhalif olan vaziyetler - karşısında evvelce yapılan anlaşmaların devam edemiyeceği paktın yirminci madde- si icabından bulunduğuna göre dev- letlerin kendi serbest iradeleriyle vü- cuda getirdikleri paktta buna muha - lif yapılmış bütün anlaşma ve daha geniş bir ifade ile obligasyonların kendiliğinden tatbik kudretini kay - bedeceği anlaşılmaktadır. Şu halde uluslar sosyetesi paktına aykırı ha - reket ettiği, uluslar sosyetesi kara - riyle tesbit edilen İtalya hakkında sanksiyonlara kuvvet vermek için, kanal ancak uluslar sosyetesinin ve- receği bir karar ile kapatılabilir. N. A. KÜÇÜKA İÇ HABERLER Hususi idareler büdçeleri İç Bakanlığa gelen haberlere göre, bir ikisi hariç, bütün vilâyetlerin umu- mi meclisleri toplantılarını bitirmişler ve büdcelerini kabul etmişlerdir. Vilâ- yetler büdcelerini tasdik edilmek üze- re Bakanlığa göndermektedirler. Ba- kanlıklar delegelerinden mürekkep, hu- susi idareler büdceleri tetkik komisyo- nu, bu büdceleri tetkika başlamıştır. Bu yıl tetkiklerin erken bitirileceği an- laşılmaktadır. Sille barajının projesi Konya valiliğinin Sille nahiyesinde, ©o civar arazisinin sulama ihtiyacını te- min etmek üzere yaptıracağı baraj pro- jesinin tetkik ve tasdik edilmek üüzere Bayındırlık Bakanlığına geldiğini, bun- dan bir müddet önce, haber vermiştik. Bakanlık, bir iki noktası hakkında mü- temmim malümat istiyerek projeyi Kon- ya valiliğine geri göndermiştir. Kütahyanın su tesisatı İç bakanlığı imar komisyonu son toplantısında keşif bedeli 90 bin lira olan Kütahya şehri su tesisatının mü- nakasaya konulmasına karar vermiş - tir. Alâkadar daire münakasa şartna- mesini hazırlamakla meşguldür. kalemler Kontenjan kararnamesine bağlı (Ki) listesinde yazılı kurşun kalemlerin bu listeden çıkarılarak aynı kararnameye bağlı (V) listesinde Ekonomi Bakanlı- ğı sütununa geçirilmesi Bakanlar mec- lisince onanmışstır. Bu suretle, ağaçlı ağaçsız bilumum siyah yazan kalemler- Memlekete girecek kurşun , Atatürkle B. Hitler ve Prens Faruk arasındaki aflar teler Alman milletinin milli bayra- mı; dolayısiyle Reisicumur Kamâl Atatürk ile Alman Rayş Başkanı Adolf Hitler arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur. Alman milletinin milli bayramı olan bugünde ekselansınıza en hararetli tebriklerimi ve gerek şah- si saadetleri gerek alman milleti- nin refahı hakkındaki samimi te- le her nevi kopye kalemleri El Bakanlığının müsaadesiyle memlekete girebilecektir. Cam, porselen, maden ve deri üzerine yazan hususi kalemlerle karbon kalemleri bu hükümden istisna edilmiştir. “Ulus,, un (Başı 1. inci sayfada) kökünden gelen ve “olmak” ma- nası veren klâsik Lâtin sözüdür ki halk Lâtincesinde (essere), İtal- yanca (essere), eski Provansalca (esser), İspanyolca ve Portekizce (ser) kelimelerini doğurmuş ve İspanyolca (seer) ve Provansalca (sezer) kelimeleri ile Grekçe (es- men) ve Sanskritçe (asmi) sözle- ri ile de bağlanmıştır. IH, — Stare. — Grekçe (esti) ve (stine), Almanca (ist) ve (Ste- hen), Sanskritçe (stha) asıllariyle ilgili olan bu söz “olmak” ve “o- türmak” manalarında müşterek o- larak Fransızca (ester), eski Pro- vansalca (esfre), (estar), (istar), İtalyanca (stare), İspanyolca ve Portekizce (estar) kelimelerini do- ğurmuştur. Lâtince (sedöre) ve Fransızca (seoir) ve (asseoir) ke- limeleri ile de bağlılığı vardır. IV. — Fuo, faui. — Sanskritçe aslı (bher) olup, Grekçe (fio) ve Rumence (fi) ile ilgilidir. Bu dört kaynaktan birincisinde (r) konsonu hakim rol oynamak- tadır. Bunun Türkçe (er - ir) ile İkincide (s) konsonu, üçüncüde (st) mürekkep konsonu, dördün- cüde (f) konsonu hakim görün- | mektedir. gözden geçirelim: L — (S) konsonu oldukça uzak gösterir. “Yükseltmek, yücelt- saha mek” anlamlariyle (as) elemanı- nın Türkçedeki hakimiyeti (as- mak) sözünde besbellidir. Ancak |- mütekâmil Türkçe mücerret bir vuku anlamını en geniş ve yaygın sahaya kadar naklederek bu (es- se) yerine (1) konsoniyle (ol) ele- manımnı yaratmıştır. Bu da en uzak ve en genel sahayı göstermekte- dir. Bu halde: (D)0Z) C) (eğ--es--eğ )— esse ve ( oğ - ol - )of sözleri mukayese olunursa bunla- rm - biri daha mahdut, öteki da- ha genis olmak üzere - hep “hare- ketin oldukça genis, yahut en ge- niş, bir sahaya taallüku” manası- na geldikleri ortaya çıkar. II. (St) mürekkep konsonu, bi- ri (s) ve öteki (t) olarak iki ses- ten mürekkeptir. Bunlardan birin- cisini yukarda izah ettik. İkincisi olan () ise yapıcılık, yaptırıcılık ve yapılmış olmaklık anlamlarmı verir. (S) sahası yine (1 ) sahasına nakledilerek - “oturmak” kelime- sinin en eski sekli olan - (oltur- mak) bu serinin naziridir. HI. — (F) konsonu daoğrudan doğruva (eca | vu ifada eden kan- sanlardandır. Bunun (b) ve değis- 'tiğini kelimenin Sanskritcesinde | Böl'l'iııns'llizoe (to bg) fiilin- Dil Yazıları de ve Farsça (buden) masdarında da, (b) görünüyor. Türkçede (ol- mak) sözünün daha eski şekli olan (bolmak) kelimesinde de bu (b) elemanı vardır. Görülüyor ki (ötre) sözünün a- nalizinde, Türkçenin bir yandan (olmak - bolmak) sözlerini, bir yandan da (olturmak - oturmak - turmak - durmak) sözlerini göz önüne almak lâzımdır. Olmok - Bolmak Bugün (olmak) diye kullandı- ğımız sözün en eski şekli ( bol- mak) tır. Orhon yazıtlarında (ol- mak) manasına hep bu (bolmak) sözü kullanılır. İbnü Mühenna lü- gatinde bu (b) lerin (v) ye değiş- tiği ve (ne boldu, ne bolgay) yeri- ne (ne voldu, ne volgay) da de- nildiği yazılmış ve Melioranski de bunu “(b) nin iki vokal arasında (v) ye değişmesi” ile izaha çalış- mıştır. Halbuki dilimizde (b - v) değişmesi için iki vokal ar d hon Yazıtlarmdaki (olurmak) ta bulunduğunu ileriye sürmüştür. (Olmak) ve (bolmak) kelime- lerinin etimolojik şekilleri şöyle- dir: (4). (234 8): (O0 6) Olmak : (oğ * . * ol t um * ak) Bolmak: (oğ * ob * ol * um * ak) (1) Oğ: “Hareket” anlamıma a- (2) Ob: Ana kök anlamını üze- rine alarak temessül ettiren pren- sipal elemandır. (3) Ol: Ana kök anlamının alel- ıtlak, en yaygın sahada bulundu- ğunu gösteren ektir. Görülüyor ki (ol) — demekle (bol) demek arasında hiç bir fark yoktur. Bunların birliğini ise an- cak “Güneş - Dil” teorisinin ışığı ortaya koymuş ve Türkoloğların karışık tefsirlerini ortadan kaldır- mıştır. (4) Um: Süje veya obje göste- ren elemandır. (5) Ak: Kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren sonektir. Her iki kelimede ana kök, ken- bulunmağa hacet yoktur. (Bar- mak - varmak, bermek - vermek) gibi bir çok kelimelerin (b) li ve (v) li şekilleri vardır. Ükmmtiyetle (6 :0) tebadüli'de | en tabit dudak konsonları değişi- minden ibarettir. Yine Melioranski, Orhon yazıt- larında hep (bolmak) şekli görül- mesine göre bunun asıl olduğuna ve (olmak) şeklinin sonradan (b) düşerek yapıldığına zahip olmuş, Radlof ise (olmak) şeklinin Or- disinden sonra gelen elemanla ikaynaşmış ve (4) numaralı süje veya obje gösteren unsurun da vokali düşerek kelimelerin son morfolojik ve fonetik şekilleri or- taya çıkmıştır. Olmak, bolmak. Her iki kelimenin de manası “hareketin gayet umumi ve mut- lak bir sahada bir süje veya obje- ye taallükunun ifadesi” dir. Bu sözlerin (ermek - irmek) ten farkı, tekarrür ve temerküz yeri- ne umumiyet ve mutlakiyet mana- sı verilmesinden ibarettir. _ Bir Tablo Şimdi (olmak) SÖZİ:'I ile, yukarda saydığımız (s) konsonunun hakim olduğu kelimelerin etimolojik şekillerini karşılaştıralım |(2) : Olmak — (T Esse Lat.| Essere — (İt.| Esser EPr.) Sezer Edeni Seer Lisp.| Ser » î Esmen — (Gr.| Asmi (Sk.| Sein Lar.) Sare LAr.| Şu tabloya bir bakınca önümü- ze çiıkan dil manzarası gerçekten hayret verecek bir sadelik ve be- lâgatle bize dilimizin nasıl tüken- mez bir kaynak olduğunu göster- mektedir: (1): Bu sütunda hep “hareket” anlamiyle (V. —- g) ana köklerini görüyoruz. (2,. Bu sütunda bep saha an- lamlı konsonlar var. Bunların en genişi (o0l) şeklinde Türkçededir. Bundan sonra en geniş sahayı pro- vansalcanın (sezer) sözünde (z) olarak görüyoruz. Geri kalanlar hep (s) sahasındadır. Her üç kon- son ana kökün hareket anlamının oldukça uzak, çok uzak, yahut en uzak sahaya kadar yayıldığını an- İlatıyor. —e Çi v(2) (3) - (9 oğ 4 ol 4- um 4 ak eğ J- es 4 eğ 4 eğ - es 4 er y eğ eğ — es 4 er 4 eğ 4 ez 4 er 4 eğ - es 4 eğ -- er eğ F- es - er — - eğ -- es 4 em - en (3) ağ - as 4 am -- iğ eğ - ses —- ay 4 in (8) ağ+as+at+eğ k (3) : Burada iki seri görüyoruz: bunların biri, süje, veya obje an- latan elemanlardır, ki (m, ğ, y) konsonlariyle kurulmuştur. Lâtin, melerinde de, Türkçede olduğu gibi, bu elemanlar vardır. İkincisi, tekarrür ve temerküz ifade eden (r) lerdir. İtalyan, İs- panyol, Provansal ve Arap keli- melerinde (r) konsonlarını görü- (2) Bu karşılaştırmalarda (T.) Türkçe, (Lat.) Latince, (Fr.) Fransızca, (İne.) İngilizce, (Al.) Almanca, (İt.) İtalyanca, (İsp.) İsnanvolca, (Pr.) Provansalca, (Gr.) Grekçe, (Sk.) Sanskritçe, (Ar.) —Arapca, (Fa.) Farsça, T 5 b . $ Grek, Sanskrit ve Alman keli- (Rm.) Rumence demektir. — ilerimi bildirmekle bahtiya- rım. K. ATATÜRK ... Ekselansınız tarafından alman milletinin milli bayramı münase- betiyle izhar buyurulan kalbi teb- rikât dolayisiyle, en hakiki teşek- kürlerimin kabulünü rica ederim. ADOLF HİTLER ALMAN RAYŞ BAŞKANI Mısır kıralı Majeste Birinci Fuadın vefatı dolayısiyle Cumur- reisi K. Atatürk ile Altes Prens Faruk arasında aşağıdaki telgraf- lar teati olumuştur:. “Mufahham Pederiniz majeste kıralın vefatını çok büyük bir te- essürle haber aldım. Altesinizin, mufahham ailenizin ve Mısır mil- letinin bu derin yasına iştirak ede- rek en samimi taziyetlerimi beyan eylerim.., Sevgili ve muhterem pederim kıralın vefatı münasebetiyle gön- derdiğiniz samimi telgrafınızdan ve taziyetlerinizden dolayı hara- retle teşekkür eder ve gerek şah- sınız gerek türk milleti hakkında en samimi temennilerimi bildiri- rim. FARUK Türkkuşunun yıldönümü dolayısile Dost sovyetlerden gelen kutlama telgrafları Türkkuşunun yıldönümü dolayısiyle Sovyet Sosyalist Cumuriyetleri birliği Ossovyakim merkez konseyi başkanı ile Türk Hava kurumu başkanı arasında aşağıdaki telgraflar çekilmiştir : Türkkuş yıldönümü dolayısilye şahsınıza ve Türkkuşu üyelerine en candan saygılarımı sunar ve dost bü- yük Türkiye Cumuriyeti havacılığı için parlak başarılar ve devamlı tekâ- mül dilerim. S. S. C. İ. Ossaviakhim merkez kon- seyi başkanı Eidemann Bay Eidemann - Konsey Başkanı - Moskova Değerli sĞvyet mütehassıslarının yar- dımlariyle ilk verimli senesini dolduran Türkkuşunun yıldönümünü kutlayan telgrafınıza ve türk havacılığının mu- vaffakiyeti için beslediğiniz güzel duy- gulara çok teşekkür eder, dost sovyet milletini ve soyyet havacılığını şahsı- nızla selâmlarım. Türk Hava Kurumu Başkanı Çoruh Saylavı Fuad Bulca yoruz. Türkçede (olmak) yerine (olur) şeklini alırsak (r) konsonu burada da kendini gösterir. (4): Burada umumiyetle ta- mamlayıcı ve isimlendirici ekleri görüyoruz. Bunların Grekçe ve Almancasında (ğ) yerine (n) gel- miştir. Yalnız (seer) kelimesinde (r) konsomu büu sıraya gelmiş bu- lunuyor. İşte görülüyor ki bütün bu keli- melerde hareketin uzak bir saha- da bir süje veya objeye taallüku - yahut -onda temerküzü” anla- miyle oluş manası vardır (31. İ. N. DİLMEN (3)1 Öteki konsonların hakim olduğu dil kelimelerinin karşılaş- tırmaları da bundan sonraki sayı- larda çıkacaktır. e N LN

Bu sayıdan diğer sayfalar: