SAYFA 4 Habeş meselesi İngiltere için ikin İtalyan - hâbeş kavgasma, dah a başlangıcından beri, İngiltere'nin ne vermiş ve bütün politik faaliy etini bu ihtilâfın biran önce halline har camış lümdur. Fakat şu son zamanlarda ingiliz sıyasal mahfillerinde bir görüş değişmesi mektedir. Avrupa'da alman ve Asya'da japon tehli ehemiyetle ele alınmak gereken meseleler olduğunu iddia edenlerin sa) 'az daha kabarmaktadır. Aşağıdaki yazılar bu cereyanların birer Times gazetesi, Lord Lytton, Lord Cecil, Lord Davis, Normans Angeli, Vyuyan Adams, Philip Nell Baker, V. A. Cozalet imzalarını taşıyan şu meklubu neşrediyor: İngilterenin, İtalyanın Habeşistan- daki tecavüzüne bir son vermek için yeni bir gayret yapmak manevi me- Hilleri ileri sürmek istiyoruz. Habeşistanın italyanlar tarafın. 'dan istilâya uğraması bir çok insan- Tarın ölümüne sebeb olmaktadır. Bu harb, tek gayeleri memleketlerini müdafaa etmek olan çıplak — ayaklı ce eden zehirli gazlar gibi en haince harb silâhlarının kullanılmasını icab. ettirmektedir. Bu neviden silâhları kullanmıyacağını resmen tcahhüd et- miş olan İtalya, gene de bu şekilde hareket etmekte ve gayri meşru si- dâhlarla yaralanmış olanların ıstırap: Tarını dindirmeye çalışan seyyar has- taneleri sistematik bir surette bomba: Tamaktadır. Böyle ıstıraplar altında kıvranan küçük millet, İtalya ile olan anlaş: anazlığını bir hakeme havale etmek i- gin bir çok defalar müracaatta bulun- /du. Kendisinin de azâsı bulunduğu azilletler cemiyetinin nizamlarma uy- ze, ve erki zaman harblarında hiç bir “zaman aşılmamış olan işkence ve vah- getlere karşı korumadı ve ona yardım- da blulunmadı. Â Bu acıklı vaziyetten bir. dereceye kadar biz de mesulüz. İngiltere, zec- .Ti tedbirleri tatbik etmeyi kabul et- aişti, fakat hakikaten tesirli olabi dayız. Fransa, her şeyden önce kendi. müdafaasını düşünüyor ve Almanya gekiniyor, hususile ki, bir tecavüz ha- linde İngilterenin takınacağı durum hakkında ondan sarahat alamamıştır. Bu vâdi, tesirli bir hale koymak için “teknik vasıtaları plânlaştırmak husu- arındaki basit fikir bile ingiliz kamo- yunda gürültülü itiraziarla karşılan- r'Yaîbaırı(:ı _gaşetelerde okudgk[ğr;_ni dı. Tabiidir iyeceğiz hissini alıyorlar. Biz, mu- ayyen şartlar altında muayyen hare- ketlerde bulunmak teahhüdüne gi koymak için yapılacak görüşmelerin 'neden protestolara sebebiyet verdi; anlaşılamıyor. Bu hâdise, kollektif * Habeşistana karşı vazife- lerimizi tam bir surette - görmek isti- yorsak, bunl cemiyetinin diğer azi tam bir sürette görmemiz lâzımdır. Habe, her şe- vi ya vazifemiz olduğunu sanar fakat fransızların fikirlerine tamı miyle iştirak etmiyenler, fransız me- yansaya ve milletler için mümkün ol selesinin halline engel olunacağını ler. Denilebilir ki Ha- fan amırı Rendedir. etmesi Ren vaziyetini tehlikeye - sok- tuğu da doğrudur. Bu şartlar içinde, İtalyayı durdur- için her çareye baş vurmak va- çikanın müdafaasına iştirak etmeye hazır olduğunu hükümete bildirme Fini istiyoruz, ta ki bu memleketlerin hükümet ve halklarının zihninde bu hususta hiç bir şüpheye yer kalmasın. Daily Expressde Frank Oven ya- ziyori Gözlerinizi Habeşistandan çevi bilmişlir ve #rtk Hitlerle de meşgul olmıyalım, hiç olmazsa şimdilik, Krupp'un imalâtı. a fasılasız çalışmasma rağmen, Al- manyanın henüz kâfi derecede topu yoktur. “Japonyaya dikkat edelim. Japonya, borca gömülmüş ve her 'e bahasına olursa olsun para edin- mek lüzumunu his eden bir adar ziyetindedir. Japonya, ya memleket- ler ve pazarlar fethedecek veya öle- cektir. Japonyanm nufusu 64 milyondur. Ve senede 800 bin kişi artmaktadır. Zaman zaman Japonyayı harab eden dehşetli zelzeleler bile (1923 zelze- lesi 99 bin kurban vermişti) nufusun hizlı artışını durduramamaktadır. Japon adaları dünyanın en kesif nufusuna maliktir. Ekilebilir topra- ü bir mil murabbar üzerinde 2774 oturmaktadır. Bu mikdar İngilte- bırakılan topraklar. bile Japonyac ekilmektedir. Bunlar, dağ srtlarına i plâna mı geçiyor? - kadar büyük bir ehemiyet İduğu in, habeş işinden çok ısı İngiltere'de her gün bir delili olunabilir. zi telakki ve japon köylülerinin asırla yretle- rile bereketli yapmaya muvaffak ol- dukları küçük çiftliklerdir. Japon halkı yarısı hâlâ/ toprak verimiyle geçinmektedir. Japonlar n: sıl yaşarlar, işte yabancıların hayret ve takdi Bu, yüksek bir medeniyete sahib ve va- mevzü olan budur. kur milletin sadeliğini görünce hayrete düşer ve japon devlı zerine istinad ettiği aile hayatı ve dü- rüstlük hakkındaki mükemmel japon telakkisini takdirle karşılar. Japonya, minüskül çiftliklerile top- rağından alabileceğinin azamisini al- mıştır. Bataklıkları, boş toprakları yoktur. Mahsulünün - yarısını pirinç teşkil eder ki ekimi buğdaydan fazla- 'ya mal olur ve ondan daha gıdalıdır. Japon pirinç mahsulü, aynı toprak ü- zerinde Hindistanda alman mahsulün üç mislidir. Japon toprakları bundan fazlasını veremez. Bununla beraber nüfus ar- tişı aynı vaziyette kalmaktadır. Ja- in İtalya ve Al- 30 NİSAN 109 ündeli SÖMÜRGELER DAVASI (Poşu I. inci sayfada) Pa dişinca v de Avrupada le Hüler'in, geçen ay, Avrupa barı- ölamlaştırmak için ileri sürdü- #ü projede Avrupa dışındaki sömür- geler meselesi de oldukça mühir almaktadır. Gerçi alman lider meselenin ına — gi Eski alman sömürgelerinin iadesini mi istiyor? Sömürgelerin yeniden tak- simine mi taraftardır? Yoksa bütün aştan tar teferri sömürge sisteminin ye zimi gayesini mi, istihdaf ediyor? bu- raları müphemdir. Ve müphem oldu- &u içindir ki İnçilterenin, sulh proje- #i hakkında Almanyadan soracı aller arasında başta geliyor. Filhakika Almanyaya eski ağmür- gelerini geri vermek bugünkü va: yette zor, hattâ belki de imkânsızdı Bu sömürgelerin büyük bir kısmı Ja- ponya ve ingiliz dominyonları da paylaşılmıştır. Milletler. Cemiye- tinden çekilen, kendi elindeki toprak- lara kanaat etmiyerek Mançuryada re, “Barbarların kara gemileri” J: ponyada hüküm süren sükünu boz- dü. Japonya inildedi. Yabancı aöker- ler japon topraklarına indiler. Yay ve okla silâhlı japon askerlerile kar- Habeşistan da lmekteç gılaştılar, İşte şimi böyle medenileşti b Japonya bu definin altında kalma- d Medeni oldu. Seksen - sene içinde, ingiliz mode- beyaz milletlere yetişti, linde bir donanma, Prusya - usulünde bir ordu, ve amerikan sister den kopya edilmiş bir ekonomik tem yarattı. İnsanlığın tarihi esnasın- da buna benzer bir şey asla görülme- miştir. Bugün Japonya pasifikde en bü- yük devlettir. caktır? Çünkü onu biz kendimiz ye- iki defa yabancı topraklarını” istilâ etti. 'T8Sİ den 1863 e kadar, birdenbi. Egci her şey sizi sabırsızlandırı aksilik fikirlerinizi alteüst ediyora, Pek Basillir. sinirleriizin teneş denahiği Şidermeğe acele ediniz Bromural .knoli- bütün döryümü Timdığı bi ve aliyeti size inde ce zaranı yoktur. Knoll A-G, kimyevi maddeler fabril pbühiyeli artmıştır. henüz vakıt varken bu Müisekkin olup kaybettiğiniz vahatı, ykın eder. — Tesiri gayet sendlr. — Benmanl & eei aa Ya yarın? İşte bütün mesele buradı ö ve ülüzlendiriyorsa, eger v A eğer geceleri uyku tulmayorsa, kaları, Ludwigshalen sIRhir ve Çinde bir takım yeni teşebbüslere şen Japomyanın Büyük Okyanut- Almanyaya geri vermek adalardan başka di; geleri de şu yolda tal 1 — Uzak Şarkta'ki alman bahri üssü olan Kan Çau, bir müddet japon- ların elinde kaldıktan sonra ri yerilmiştir. Bu limanın, Çi den çıkarak bir Avrüpa devletinin e- line geçmesine Japonya razı de 2 — Avusturalyanın mandası altı- 'a geçen Kayzer Wilhelm memleketi. 3 — Yeni Zelanda'nın mandı 'tına verilen Samoa, Görülüyor ki Almanyanın — Asys sömürgeleri Japonyanın ve A- vusturalya ile Yeni Zelanda'nın elle- rine geçmiştir. Fakat almı imparatorluğunun daha ehemiyet parçaları Afrikada 4 — Bunlar ar: dal sında en çok almı si bugün cenul yonunun mandas altına girmiştir. 5 — Gerid'de doğrudan doğruya İngiltere tarafından idare edilen Ta: le Fransa ve İngiltere ara tere ve Fransanın bu #i manyaya vermek istemedikleri anlı Hiliyor. Tanşanyika, bu sömürgeye kı olan Venya ve Uganda adındaki ingiliz sömürgesine gümrük itihadiy le bir. leştrmek için bir cereyan vardır. Kamerun da Afrikadaki fransız #ömürge zencirinin ehemiyetli bir hal kası vaziyetindedir. Esasen Alman. Togoland Bu lanmışlır. Bu sömürgeli yanın yalnız Kameran ile iktifa edeceği de şüpheli doğrudan doğruya İn- z dominyonla- Za lansamapa silesine. hizalız Hu memleketlerin de Cenevre, Londra veya Paris tarafından veriler cek kararlarla hareket etmiyecekleri aşikârdır. Eski alman sömürgelerinin aynen ve yahut da bu. sömürgelerden bir kısmının Almanyaya — geri verilmesi mümkün olmadığına göre Almanya- ya, bugün — Fransanın, İngilterenin, Belçikanın veya Hollandanın elinde yarkla mek akle gelir bulunan t 'dan sömürge ver- bu, mantıkan ma- kul görünmekle beraber, tatbiki daha zor olan projedir. Geriye üçüncü şık kalıyor: Sömür ge meselesine, mülletler cemiyetiniz çerçevesi bütün devletler edecek şekilde yeni bir düzen ver mek. Bu fikrin İngil kuvvet bulmakia olduğu anlı tadır. Sömürge sıyasasındal rin ve şümüllü inkılaba - ingiliz dış bakanı Sir Samuel Hor'an Cenevrede söylediği nutukların birinde — ten de hatırlardadır. terede git cit Tetrika: No: 76 [E ANKARA Yazan: Norbert von BISCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Bunun içindir ki Türkiyede de, tıpkı garbta olduğu gibi cereyan etmesi ve Türk milleti- bir. olma seyri takib eylemesi tabiidir. Bunun başlı- Ca iki şartı, temizlenmiş ve incelmiş bir dil ve bir de, başlangıç devrelerine götü milli tradisyonu veren milli bir tarihtir. Tıpkı on sekizinci yüzyılın başlangıcın- , Türkçe de, kendi ö; Kişafını köstekliyen yabancı kültür dilleri- 'nin tahokkümünden kurtulmak ve b çoban ve çiftçi dili olmaktan çıkarak ür geviyesine yükselmiş bir muletin fiir ve duygularını ifade etmeğe yetkin a- sıl bir aletin mütekâmil bünyesine ve ifade- kâr ihtizazlarına malik olmak peşindedir. nin tıpkı Avrupa milletleri daki Almanca bir kü Müslümanlık ve fıkıh dili olan arabça ile yüksek tabaka ve edebiyat dili olan acem- cenin Türk fikir hayatı ve Türkçenin öz ir erindeki tesirleri tıpkı kilise ve hu- kuk dili olan lâtince ile sosyete ve edebiyat sızçanın almanca üzerindeki tesirleri gibi olmuştur: Başlangıçta mede- niyet getirici, daha sonraları, her türlü şafı ballayıcı ve durdurucu. Öyle ki, Türkçe davasında da, almanc: ibi, aynı cepheleri ve, dil birli; mücadelesinde aynı hataları ve mübaleğaları örürüz. Şu halde, netice de, aynı olacaktır. Böyle olmakla beraber ve her ne kadar Türk dilinin öz kaynakları almancanınkin- den çok daha fazla bir müddet toprak altın. da kalmış ise de, Türklerin bu işi almanlar- dan daha çabuk bitirmelerini bekliyebiliriz, Çünkü Almanyada bu işin ancak tek başına bir takım şairlerin yahut edebi c ise mukavemeti karşılaşan müdahaleleri ile yapılmasına ve ne devlet yardımı ne de cemiyet alâkası gör- ine mukabil, Türk dilinin temizlenmesi işini, merkezi bir irade sevk ve idare etmek- kişafı dili olan f da olduğu gör iren ve bir leri rin ekseriya devlet ve hangi bir yardımı dik adımda bü, lamış olan Türk inki- Böyle bir işin delerine birden v alanında kendi kendisini h davasının âdeta etmiştir. tulmuş olan Türk iyetle- yle lerii 'te ve devlet olsun, cemiyet olsun, ondan her- sabalara kadar uzanmaktadır. basın, devlet daireleri ve fırka teşkilatı, der- lemeye ve derlemenin getirdiği kelimelerin kullanılmasına yardım etmektedir. dır çünkü buna karşılık bütün millet şuuru- Dini iymanın kabuğunu parçalıyarak kur- rini tanımak, kendi azad ve müstakil varlı- ğına, kendi mukadderatını ve kendi vazife- teyid ettirmek peşindedir. Bunun için- dir ki on binlerce yılıf tozu ve toprağı al- esirgememektedir. iyük bir derleme işine baş- dil hareketi, en uzak ka- Mekteb ile filoloji ilminin bütün kai- iygun düşmemesi zararsız- Mobilize olması, milletin er alanda arayıp - bulması bir propagandasını teşkil nin kendisi ıdare ve sevketmektedir. Bu da» vaya da dil davasına olduğu gibi milletin bütün tikri kuvvetleri koşumuştur. Bu harekette biz, on dokuzuncu yüzyılda bütün Avrupa millelterini 'olan modern fikir istihalesi rini görüyoruz. Türk milleti, buna, ayrı bir hususiyet olarak, yerleşik olmak ve bu yer- leşmede tarih ve tradisyon bakımından hak- İt çıkmak ihtiyacının yarattığı şiddeti ve aceleyi katmaktadır. Mekân mış olmak ihtiyacı ile zaman içinde atbaşı yürümek zarureti, elel Ezeldenberi kendir 1p sürüklemiş kanuniyetle- inde kök sal- vermiştir. izad bilen söçebe, hiç bir yerde durmadan ve gerek mekân ge- ruhu, şimdi kendi değerle- rek zaman bakımından ne boslangic ne de son tanıyarak, yürüyor ve geçiyor. Onun ne tarihe ne de tarihten cıkaracağı tradisyona ihtiyacı vardır. Yerleşik adam, mal ve mülk sahibi insan ise, bu iki şeye muhtaetır. İşte bugünkü Türk hareketinde cördü 'müz yere tından, kendi varlığının ber müeyyidesi ola- İlesik olma, Avrupalılasma, millf tarih ve rak, Türk ırkının eksiksiz hüviyetini çıkar- —milli kültür sahibi olmak arzularının ve me- maktadır. Türk tarih davasının konusu, işte — todlarının izahı buradadır. - budur. Bu davayı da, dil davası gibi, Gazi'- (Sonu var)