28 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

28 Mart 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 MART 1936 CUMARTESİ ULUS Kamutay dünkü toplantısında sekiz kanun projesi kabul etti Doçentlerin maaşı arttırılmaktadır - Hava yollarına ikiyüz bin lira verildi. (Başı 1. inci sayfada) denin hükmünü belediyelere de teşmil etmek suretiyle yine 2490 sayılı kanu- nun hükümleri çevresinde belediye en- cümenlerince yaptırılması çok lüzum- lu görülmüştür. Bu kanun taslağı bu sebepten ötürü yazılmıştır.” denilmek- tedir, Dün kabul edilen kanuna göre “be. lediyelere aid 'artırma, eksiltme ve iha- le bu kanunun hükümleri içinde doğru- dan doğruya ümenlerinde” yapılacaktır. Bundan sonra askeri mektebler ta. lebesiyle ihtiyat zabit namzedlerine ve- rilecek maaş ve fevkalâde tahsisata da- ir olan kanuna ek kanun projesi görüşü- lerek kabul edilmiştir. Yeni kanuna gö- re askeri sanatlar lisesi mezunları, mes- leki stajları için kıta, fabrika ve sair Z icide gerirecekliri müddet 'i çinde iaşe ilbas ve maaş hususunda Harbiye mektebi birinci ve ikinci sınıf talebeleri gibi muamele görür. Bu mad. de hükmü, 1935 yılı ağustosundan baş- hayarak kıta, fabrika ve sair müessese- lerde leki stajlarını yapmakta olan sanatlar lisesi mezunları hakkmımda da tatbik edilecektir. Bundan sonra, askeri ve mülki te- kaüd kanununun 19 uncu maddesinin değiştirilmesine, dair hükümetin bir ka. nun teklifinin görüşülmesine başlandı. Hükümet, 1683 numaralhr kanunun 19 uncu maddesine “gedikli erbaşılar, küçük zabitler tekaüde istihkak | İselled hi olsun sıhi halleri hizmete devama mani teşkil eyleyenler rızalarına bakılmaksı. zın tekaüd edilirler. Sicilleri hizmete devamlarına mani olanlardan tekaüd müddetini ikmal etmiş bulunanlar teka- üd edilirler. Tekaüd müddetini ikmal et iş olanlar terhis ol lar.” fık- rasının ilâvesini istiyordu. Maliye encü. meni ise da bu h lara aid hükümler olduğundan maddenin değiş- tirilmesine lüzum olmadığını bildiriyor. du. Maliye encümeninin mazbatası oku- narak kabul edildi. Bundan sonra İstanbul üniversite- sinin umumi muvazeneye alınmasına dair olan kanunun 3 üncü maddesine iki fıkra eklenmesi ve 5 inci mad- deye bağlı cetvelin değiştirilmesine ve altıncı maddesine bir fıkra eklen- kanı Saffet Arıkanın talebi üzerine müs. taceliyet kararı verilerek görüşü d başlandı. Kabul edilen proje aynen şu- dur: ' Y EEE MADDE 1 — İstanbul üniversitesi- nin umumi muvazeneye alınmasına da- ir olan 29 - V - 1934 tarih ve 2467 sayı- lr kanunun 3 üncü maddesine aşağıda yazılı fıkra eklenmiştir: (Ancak bütün masrafları devletçe temin edilerek Üüniversitcde tahsil e- den leyli tıp talebe yurzlu, leyli ebe ta- lebe yurdu, vüksek muallim mektebi, askeri leyli talebe için üniversite ted- ris ücretleri, imtihan ve kayit harçları, lâboratuvar masrafları ve F. K. T. tas- dik harcı alınmaz. Yalnız şahadet- mak için bilfiil 20 sene hizmet! durlar. Tekaüde istihkak kazandıktan sonra vefat edenlerin yetimlerine maaş bağlanır. Rütbelerine aid yaşları ikmal edenlerle hangi yaş ve rütbede olursa finansal çalkantıyı ve aynı kapitalist- lerin Amerikadan kaçınmalarını bi - rer birer anlattı ve fransızların ya. bancı ülkelerdeki paralarını nasıl çektiklerini ve bu paraların muhtelif memleketlerdeki mikdarlarını söyle- di. . Konferansçı 1932 kredi kısıklık devresini de anlattıktan sonra “1932 de banka krizi atlatılmış ve yeniden güven ve genişlik belirmeğe başla- mıştır.” diyerek sözlerini şu cümle - lerle bitirdi: « —. Son büyük krizler, Atatürk türkiyesini böyle yükselme ve ilerle - me halinde buldu. Krizlerin yıkıcı ve çökdürücü kuvvetlerine karşı ulusal bankacılığ bu yükselme kuvve- & üstün geldi. İbre hiç aşağı eğilme - den yükselmekte devam etti. Ulusal bankalarımızın kapitalleri durmadan artmış, ihtiyat akceleri artmış, es- ham, tahvilât cüzdanları durmadan yükselmis, tevdiat artmış, krediler artmış ve bankacılığımız eski halini gölgcede bırakacak bir. çabuklukla ilerlemis ve yükselmistir. * name “Diploma” ve suret harçları tale- benin kendilerinden alınır.) MADDE 2 — 2467 sayılı kanunun 5 inci maddesine bağlı cetvelin üniver- site tedris heyeti kısmındaki 55 lira maaşlı 40, 45 lira maaşlı 25, 40 lira ma- aşlı 20 ve 35 lira maaşlı 17 doçentlik kaldırılarak bunların yerine 70 lira maaşlı 20, 55 lira maaşlı 22, 45 lira ma- aşlı 28 ve 40 lira maaşlı 32 doçentlik konmuştur. Bidayeten doçentliğe tayin olunan- lar 40 lira maaş alırlar. Ancak evvelce Devlet hizmetinde daha yüksek maaş almış olanlara bulundukları derece ma- aşları verilir. MADDE 3 — 2467 sayılı kanunun 6 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değişti rilmiştir: (İstanbul üniversitesinde istihdam o- lunan asi leri müsait ol- , lara şeleri mak şartiyle kıdemlerine göre 20 - 30 lira maaş veya bunların tutarı d sinde ücret, baş asistanlara da 35 lira maaş veya bunun tutarı derecesinde ücret ve tıp fakintesinde ihate ve iaşe edilen asistanlara 50 - 60 lira ücret ve- rilir. İbate ve iaşe edilmiyen lâboratu- var asistanlarına da 75 lira ücret veri- lir. Asistanların intihab, kabul ve infi- sal şekilleriyle istihdam müddetleri Maarif Vekâletince tesbit olunur.) Gündemin son maddesi olarak mü- tehassıs doktorlarla kimyagerler ve sair Spor' —Bugünkü futbol maçları Bugün yapılacak maçlar şunlardır: Ankara Gücü alanında Gençler Birliği - Güvenç spor genç takımları saat 15 de yargıç: Resai (A. C) Ankara Gücü . Güvenç 'spor ikinci takımlar saat 16,15 yargıç: Necdet Muhafız Gücü alanımda Altın Ordu - Ankara Gücü genç ta- kımları saat 15 de yargıç: Fehim (G. B.) Demir spor - Gençler Birliği ikinci takımları saat 16,15 de yargıç: Mahmud Pazar maçları Ankara Gücü alanında Altın Ordu - Muhafız Gücü birinci takımları saat 14 de yargıç: Hakkı (B) Demir spor . Gençler Birliği birinci takımları saat 15,45 de yargıç Hadi Muhafız Gücü alanında Güvenç spor - Kır.kkale birinci ta- kımları saat 14 de yargıç Ömer (D. S.) Anlı Gücü - Çankaya birinci ta- kmnları saat 15,45 de yargıç Nuri (B) sıhiye memüurlarına verilen vesika ruh- satname ve şehad lerden al li tescil harçları hekkındaki kanun proje. sinin görüşülmesine başlandı. Kabul edilen kanuna göre nizamna- mesi mucibince asistanlık müddetini bi. tirerek mütehassıs olan veya jüri heyet- lerince mütehassıs olarak kabul edilen karından, küçük sıhat memurları mek- teblerinden çıkanlara verilen şehadet. T den, ebhel ve sü tcilere veri- len ruhsatnamelerden ve para ile hasta verilen ruhsatnamelerden şu harçlar alı. nacaktır:: Lira Tıp fakültesinde ve Sıhhat ve İçtimat —Muavenet Vekilliğinin kabul ve ilân ettiği hastanelerle müessesatından ihtısas vesikası Afyondan sonra (Başı 1. insi sayfada) rint ve küreklerini bırakıp güler yüzlerini kaldırıyor ve bağırıyor- lar: Yaşa!... Güneş altında toprağı aktaran- ların neşe ile parıldayan gözleri- nide görerek bu haykırışlarını işittiğiniz zaman “yaşa” sözünün sadece bir dilek değil, fakat gö- rülen iyiliklere karşı duyulan şük- ran ve minnet hislerinin en doğru ifadesi olduğunu anlıyorsunuz. Tren yumuşak kıvrımlı ovada ilerliyor. İlk büyük istasyon: San- dıklı. Binlerce ve binlerce insan ve el ile tutulacak gibi maddeleş- miş bir sevinç; çocuk, kadın, ihti- yar, herkesin yüzünde... Sevinçten ağlıyanları görerek boğazınızda bir düğümün hareketini siz de hissediyorsunuz. Heyecandan yü- rekler ağzına kadar dolu birer bardak gibi; bir kelime bir dam- la, ve, gözlerden boşanan yaşlar gizlenmeğe lüzum görülmüyor. Ballık'a yaklaşıyoruz. Sağımız- da, solumuzda elleri bayraktı bir- çok atlılar trenimizle yarışıyor. Bir dostun dediği gibi bu “türk kovboylarını,, görerek Amerika'- nın ilk yapıcılarını nasıl hatırla- mamalı? Yoktan var etmenin eş- siz zevkini tatmaktayız. Atlılarla atbaşı, yahuad doğru ise, lokoma- tif başı gidiyoruz. Ne güzel de ata biniyorlar! Fakat geniş bir su biri- kintisi yollarına engel oluyor: “haydi gidin güle güle!” Demin- denberi onlara o kadar alışmıştık ki bu ayrılısın acısını duyuyoruz. İşte bir baska kalabalık, bir başka istasyon daha: Kazanpı- nar. Orada da o heyecan, orada da o neşe... resmi kılıklı birçok insanlar, as . ker, mızıka; Anadolu demiryol. larının Aydın demiryollarına bağ- landığı noktada, Karakuyu'dayız. Sabahtanberi kalblerimizi tit reten heyecan azalmıyor, artıyor. Yürekleri göğüslerden fırlatacak kadar kuvvetli olan bu heyecan, 103 kilametrelik bir demiryolunun binlerce kilometreye ilâve edil- mesinden mi? Onun bundaki hi- sesini inkâr etmemeli; fakat duy- gularımız ve düşüncelerimiz ne kadar başka! Yeni hat açılır- ken kürsüye çıkan afyonlu bir arkadaş, halkevinden Bekir, anla« tıyor: Şurada Anadolu'ya bağla- dığımız Aydın demiryolu yıllarca türk topraklarından geçti; fakat müdüründen kantarcısına kadar eldi... Türk şimendüfer işlet sanırlardı; işletmek ne? — o yolu kendimiz kuruyor ve onlardan daha iyi işletiyoruz... Demiryolla- rını kendimiz yapmamalıyız, di- yenlerimiz oldu. Satın aldığımız eski yolla emeğimizle yaptığımız yeni yolun biribirine kaynaşması onlara yeter bir cevab olsun!.. Başbakan izah ediyor: Bu 103 kilometrelik parça, uzunluğu ba- kımından değil, ayrı sanılan bir mıntakanın birliğini temin etmesi bakımından ehemiyetlidir. Eski rejim iltisak hatlarını haznesinin yetmezliğinden dolayı değil, zih- niyetinin geriliğinden dolayı ya - pamazdı, memleketin sahibi ola - madığından dolayı yapamazdı. Bu bitmez tükenmez heyecanda bize yapılmış olan haksızlıkların tepkisini eski ve yeni zihniyetler arasındaki sonsuz farkı aramalı- ” Bu sefer çok geniş bir toplantı, NASUHİ BAYDAR Lokarno cephesinde (Başı 1. inci sayfada) manya ile yapılacak görüşmelere, günü tekrar Londraya dönmüş bulu- nacaktır. Esas olarak görüşmelerin i- lerlemesi, yeni garbi Avrupa statüsü hakkınmdaki görüşmeler devam ettiği LA RRen MA Kikimn v alan tabib ve kimyagerlerdi ve teşkil olunan jürice ihtısas ve sınıfları tasdik olunân doktor ve kimyagerlerden: M 20 Birinci sınıf ihtısas vesikası har- €. 10 İkinci sınıf ihtısas vesikası harcı. 2 Sıhhat memurları mektebinden dilmemesi yolundaki ingiliz teklifle- rine Almanya tarafından verilecek cevaba bağlıdır. B. Edenin B. Litvinofa verdiği inanca Londra, 27 (A.A.) — Havas ajan- sının haber verdiğine göre, B. Eden, Britanya hükümetinin, 19 mart tarih- ç e 3 in- 1 Ebeler ve sünnetçilerin ruhsat- namelerinden. Para ile hasta bakan hususi has- tanelerden açılma ruhsatnamesi harcı: z0 Yirmi yataklıya kadar olanlar- dan. 40 Yirmiden ziyade yatağı olanlar- dan. Kamutay Ppazartesi günü toplana- caktır. Ki Lokarno anlı larında zikredilen mektubu fransız ve Belçika hükümet Fransa tarafından daha istekli bir şekilde başlanmasını temin edecektir, Bu görüşmelerin Londrada değil Pa« ris'te, hattâ Brüksel'de yapılması ihe timali daha küvvetlidir. Bu hususta henüz hiç bir karar verilmemiştir. Alman mukabil teklifleri nasıl olacak? Londra, 27 (A.A.) — Salâhiyetli bir kaynaktan alınan haberlere göre, Fon Ribbentropun salı günü vereceği alman mukabil teklifleri B. Hitlerin yaptığı 7 mart tarihli tekliflerin sarih ve müsbet şekilde (... bir kelime oku- lerine yakında göndereceğine dair B. Litvinof'a inanca vermiştir. Bu mek- tub, Almanya ile yapılan görüşmeler esnasında, kurmaylar arasında yapı- lan anlaşmalar yolu ile bu iki mem- leketin emniyetinin tekeffülüne dajr- dir. Sıyasal mahfillerde söylendiğine göre, bu mektüb Fransa'nın eline geç- tiği takdirde, şimdiki tereddütlü vazi- yetin sebeb olduğu fransız - ingiliz ş ) I ' tır. B. Ribbentrop, B. Hitlere, BB. Bald- vin ve Eden ile olan görüşmelerinin, görüşmelere başalnabilmesi için, al- man hükümetinin durumu düzeltme- ye yaramasımın elzem olduğunu gös- terdiğini söyliyecektir. Alman delegasyonu Londradan ayrıldı. Londra, 27 (A.A.) — Büyük elçi Fon Ribbentrop ve alman delegasyo- nu saat 16 da tayyare ile Almanya- gerginliği ortadan kalkacak ve Al- ya hareket etmişlerdir. Tefrika: No, 21 Evlilik ve Ötesi Yazan: Jak ŞARDON Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Konser bitmiş ve büyük salondan sandal- yalar kaldırılmağa başlarmıştı. Davetliler de baloyu beklerken salonlara ve büfeye doğru dağılıyorlardı. Kapalı kapılar arkasından bir vals sesi geliyordu. Odet, kenarda, bir palmiyenin yanında durmuş, kadifeler giyinmiş olan anası ile harikulâde sarı saçları omuzlarında, heye - can içinde, o gruptan bu grupa gidip gelen Mersedes'i hayran hayran seyrediyordu. Odet, vaktinden çok sonra bu âlemin içine girdiği için, zevkini sükünetle tatmakta ol - duğu bu balonun kız kardeşini âdeta sarhoş ettiğine şaşıyordu. Uzun boyundan sıkılıyor Ve elbisesi için de kaygılanıyordu. Alber'i gördü . Alber kalabalık arasından süzülerek Ma- dam Selöri'nin başında parıldayan elmas gneyi gözüne kestirmişçesine hiç şaşma- dan ona doğru giderken Rosni sandığı kara sakallı bir ihtiyarla karşılaşıp elini "sıktı. Yanlışlığını anlıyarak özür dilemek Üüzere iken ihtiyar, Alber'i tanıdığını zannederek sordu: — Kavalieri ile büfenin yanında konuşan kim ? Hayret içinde Odet'e gülümseyen Alber cevab verdi:; — Darış işler direktörü Lö Varle. İhtiyar, ağzını bir karış açarak: — Ya! demek ki Lö Varle!.. ben Anatol Frans sanmıştım. Burada olduğunu söylü - yorlardı. İlk defadır ki Eriar'lara geliyorum, Her âlemden insanlara rastlanılan bu salon- lar pek hoşuma gitti. Şaşkın bir tavırla elbisesinin uzun dan- telâ kuyruğunu korumağa çalışan bir kadı- nın önünde gerileyen Alber dönüp Odet'e yaklaştı. Ve, onun biraz enlice elini parmak- arasına alarak: — Demek ki bu, sizin ilk suvareniz!... — Mersedes'e bakıyordum: bu akşam ne güzelliği var. — Nasıl? Bu mini mini kız da bu akşam burada mı ? OÖdet, uzun boyuna rağmen, sert bir ter - biyenin neticesi olarak, dimdik duruyordu. , Alber, Odet'in omuzlarına gözlerinin ucu ile bakarak: — — Bu akşam asıl siz güzelsiniz, dedi. — Elbiseme bakmayınız. Hiç yakışma - gf- Ben sizi böyle yerlere hiç gitmez - bilir - im. | — Mevsim başında, buralarda, bazı pa - rislileri görmekten zevk alırım... Bu vals pek güzel... Belki hâlâ dans etmeği unutmamı - şımdır.... Dans edelim mi? Odet acele acele cevab verdi: — Hayır, hayır, dans etmiyorum. — Öyle ise bu kapmın önünde durmaya- m .Gelip geçenleri rahatsız ediyoruz, ken- dimiz de rahatsız oluyoruz. Oynanılan şu salona/ gizlenmiş olduğundan şüpheleniyorum da... — Demin, derin bir ciddilikle kart oynı - yan babanızı bir tarafta görür gibi oldum, B_ll' insanın bu kadar ciddilikle nasıl eğlene- bileceğini bir türlü anlıyamıyorum. Elimde bir iskambil, biraz düşünecek olursam sabır- sızlanmağa, rahatsızlanmağa başlıyorum. Y__et_çr derecede dikkat sarfetmemiş olduğum bütün ehemiyetli işler o zaman aklıma geli- yor.. Odet; siz beni dinlemiyor gibisiniz... diyerek, aydınlıkta koyu mavi görünen Odet'in gözlerine dikti. Y — Söylediklerinizi çok iyi işitiyorum. — Fakat bir tenis partisi hazırlamakta olduğu- muzu size söylemek istiyordum.... — Kışın tenis mi oynamak niyetindesi - niz ? — Bunu Mersedes düşündü. Rokber'ler « le betraber beş kişi oluyoruz. — Demek bi anneniz sizi delikanlılarla tenis oynamağa bırakıyor? Bu da başka bir yenilik! | — Dedim ya: Mersedes'in bir projesi... Rokber'lerle birlikte beş kisiyiz. Bert'le al- tı... Erkek kardeşimi hesaba katmıyorum. Karşısındakini tehdid ve kullanıyormuş gibi iki eli ile bir yelpaze tutarak Alber'e yaklasan Madam Katröfaj sordu: — Dans etmiyor musunuz, Alber? Odet cevah verdi: — Onu tenis oynamağa bir türlü kandı - ramıyorum. Madam Katröfaj, kızına bakmaksızın: —— — Yapmayın canım, arada sırada gelir - — siniz, değil mi? ; — Ne yazık ki madam ancak, dediğiniz gibi, ara sıra gelebileceğim. İşi başından aşarı bir adamım... — (Sonu var) B

Bu sayıdan diğer sayfalar: