Son gelen LU'de enteresan bir matbuat hulâsası gördük. 1893 deki Fransız - Rus ittifakı — imzalanırken Tus ve fransız matbuatı. ve bundan başka da bu mesele hakkında söz öyliyebilecek bazı - şahsiyetler ne düşünmüşler ve ne yazmışlardır> İşte LÜ'de bunu, bir araya- getiril- miş olarak görüyoruz. Bugün, yani Fransız - Sovyet Rus- ya paktı imzalanırken — neler düşi nüldüğünü böyle bir arada - göster- meğe, LU haklı olarak lüzum / gö memiştir. Çünkü bu, hepimizin k: fi derece bildiğimiz bir şeydir. 18931 daha 1905 yani Rus - Ja- Pon savaşma bir hayli vakit var. ç Fransa'nın büyük müttefikinin ja- önündeki ricati henüz tumumiyesini altüst et- . Henüz başlangıçtayız. LU'deki hulâsaya şöyle bir göz a- | B çe demagojik tabirler bu, a — benzemekle beraber, durum aynı de- | — ildir. Hattâ bugünkünün aksidir. L —— Ozamanki Fransa'da, ittifakı, sağ taraf istemekte ve sol taraf taşlamak- tadır. Sağ tarafa göre, Fransız - Rus — ittifakı Ortaavrupa'nın üçüzlü anlaş- “ masmma susturücu bir cevabtır. Ve icab ederse, 1870 in acısı çıkarıla- caktır. — | ÇarRusyası ile ittifak etmekte hiç — birmahzur yoktur. Sol taraf Fransa'sına gelince, bu, gar idaresi ile inkılâbçı ve cumuriyet- çi Fransa arasında bir ittifak yapıl — Masmı bir türlü aklına - sığdırama- -— makta ve Fransa'daki küçük tasar- — ruf erbabına paralarma dört elle sa- tavsiye etmektedir. “Çar önce geçenlerde aldığını - geri öde- — #in!” gibi telmihler, soldan gelmek- B Orta ise, ittifakın zaruretini anlı: bundan 43 yıl önce bugünkü olitikasını tatbik etmektedir. gibi — fiil sıygalarında bu “me - ma” eki şu değişmelere uğ- ls Deskriptit — gramerlerde (mastar) adı verilen (fiil adları) le (şuhudi mazi, nakli mazi, te - , vücubi) denilen sıygalar- ve (emir) sıygasının | —üfret şahsiyle | — rinda (me - ma) şeklinde tasrif bi ki bu şekiller, hakikatte — “meğ - mağ” demektir. — CAL. — (Çİstikbal), (iltizam) ve sıygasının müfret ııhııııdı (me), ya- B z ai gamda y), ikinci ve üçüncü - şahısla - (mez) şekillerinde görülür. itün bu değişmelerin sebep “leri, deskriptif gramerlerde şim - iye kadar bulunamamış bir sır “şeklinde Kalır ki bu sırrı ancak "Güneş - Dil” teorisi analizlerinin arattığı “Türk analitik grameri” halledebilir. — Bunü anlamak için de şu nok- “tayı göz önüne almak lâzımdır: “Menfi eki” denilen bu “me eklerinin bir rolleri de “fiil “adı” yapmaktır. Meselâ - “gelme, w kelimeleri, - pek küçük bir aksan farkıyle - hem “gelmek işi, işi” manalarına, hem de 'fııımıu buyuruğu, olmama bu- — diğimiz zaman buralaki “gelme” ve “olma” fil diz zaman ise “gelmek” ve “ /— mak” işlerinin yapılmaması Iıııyıı— / Tuğunu vermiş oluruz. Biri fül maddesini isimlendir- şn!_m, Bun Fransa -- Rusya Kısaca, 1893 istibdadı ve ger onunla işbirliğini - istemiyen genc Fransadır. Bugün ise, bildiğimiz gibi, Sovyet Rusya'ya yalnız sağ taraf Fransa'sı le, Rusya - çarlığı, yani reaksyoner ve ihtiyar - Fransa hücum etmektedir. 43 sene içinde, Fransız inkılâbını - yapmış — olan Fransa'da, sosyalizm, beklenen bir- kaç imkândan bir tanesidir. Çar Rusyası ise, günün sosyalist devletidir. 43 sene önce, İttifakın heyecanı ile, Paris'te her şeyin “â la russe"” olmasından şikâ- yet ediliyormuş, kibare lokantaların- daki yemek İistelerine - ve havyara kadar. 43 sene sonra, “â ha rüsse” çeşni yemek - İistele rinde değil, fikir cereyanlarıda ve politik formüllerdedir. 43 sene önce, koyu muhafazakâr olan Rüsyadır. İlerilik fikirlerini Fransa temsil etmektedir. Bugün, durum, aksinedir. 1893 de, Fransa, Rusyayı ele ge- çirdiğine sevinmektedir. 1936 da, Rusya Fransayı ele ge- çirmiş bulunmaktadır. 1893 de henüz “entente cordiale" yoktur, fakat Fransa - ile Rusyanm yaklaşmasını, İngiltere, hoş görmek- tedir. Bugün sanki başka türlü mü?! İşte “tarih bir tekerrürden ibaret- tir” diyenleri tatmin edecek bir aly benzeyişler. Fakat hâdiselerin dışma değil de içine bakarsanız, ne bambaşka / bir Vaziyet! 43 sene içinde, asli yapısında, ne derin de; yegâne bizce, ne ilerleme! 'Burhan BELCE yine analizlerinin bizi götürdüğü “Türk analitik grameri" ne aittir. Her iki noktayı çözümlemek üzere, önce yukarıya aldığımız eti- molojik şekli, “Güneş - Dil” meto- diye gözden geçirelim: (1) Em, am: Hangi kelimenin sonuna gelirse onun süje veya ob- İesini gösteren, doğrudan doğru- ya (ego) mefhumunu anlatır bir elemandır. Bunun vokali kendi sinden önce gelen kelimenin vo - kaline tâbir Meselâ, yukarda aldığımız “gel- me” ve “olma” örneklerinde bun- lar “im” ve “um” olur: (Gel & im — gelim): (gel) bu- yuruğunun bir süje veya objeye taallükunu anlatır. (Ol 4 um — olum) da - böyle- dir, (2) Eğ, ağ: Ke yan, manasını tayin ve (gel 4 im * eğ — gel) sözüy- ir süje veya ob- jeye taallükunun ifadesidi Bunun gibi (Ol -- um olumağ — olma) da: (ol de edilen işin bir süje veya obje tarafından yapılmasının ismidir. Görülüyor ki burada çıkan ma- hep ( anlamı verecek bir elemanı bu a- nalizde göremiyoruz. Ohalde buaymı “gülme” ve *“olma” sözlerine - kiyle - menfi anlamı veren eleman nedir? İşte bunu bize Türk dilinin mü- zari sıygası göstermektedir. Yine bu füilleri müzari şekline koya- hm: “gelmez” ve “olmaz” keli- meleri ortaya çıkar, Bunların s: nundaki (mez - maz) eklerinin etimolojik şekilleri şudur: D () 1L — Çem * cz) veya: (am -- az) (1) Em, a: âne sonuna geldi- JLUS 23ŞUBAT 1936 PAZAR Ç HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Gümrükler kadrosu İstanbul, 22 — Ankara'dan ge- len yeni gümrük kadrosunun tat- bikına başlandı. Yeni kadroda 60 memur terfi — ettirilmektedir. 15 açık vardır. İzci salonları İstanbul, 22 — Bugün Haydar- paşa ve Galatasaray liselerinde iz- ci salonları açıldı. Sahte ölçüler meselesi İstanbul, 22 — Ölçü ve tartı âletleri suiistimalinin tahkikatı yeni safhaya girdi. Yeni başmü- Fettiş de gelip işe başladı. Ölüler için Istanbul, 22 — Beleliyede ölü yıkama, taşıma gömme işlerini tanzim için bir komisyon toplan- mıya başladı. Alınan kararlara gö re cenazeler dört kısma ayrılacak ve her kısmın muayyen / bir ücret tarifesi olacaktır. Bu işle yalnız- ca hususi memurlar uğraşacaktır. Çöpler yakılacak İstanbul, 22 — İstanbul çöpleri artık denize dökülmiyecek - şehir dışında yapılacak — istasyonlarda yakılacaktır. Eski denizciler İstanbul, 22 — Denizyolları idaresinde bazı bahriye mütekaid. lerinin hizmetlerinden — istifade edileceği süçkekm #i kelimenin süje veya objesini anlatan elemandır. (2) Ez, az: Kelime mefhumu- 'nu bu süje veya objeden çok uzak bir sahada gösteren, yani süje ve objenin o kelime mefhumuncan çok uzak, ayrı kaldığını, binaena- leyh o mefhumun o süje veya ob- iede bulunmadığını anlatan ektir. İşte “menfi anlamı” bu “ez-az' elemanındadır. Bu halde - deskriptif gramerle- az” ekleri de - bundan önce bir- çok defa hatıra getirdiğimiz (V. 4 z) formülüne tamamiyle uymaktadır. Demek louyor ki “me - ma” şek- örülen ekler, “mürekkep” eklerdir. Bunlar şu iki yolda ana- liz edilebilir: “Em - eğ — meğ” ve “am rada (em) veya (am), filin taal- lük ettiği süje veya objeyi göste- rir; (eğ) yahut (ağ) da kelimeyi tamamlıyarak isimlendirir. “Em - ez — mez” ve “am - az — maz” şekillerinde fiil an- lamlarını süje veya - objeden çok uzak bir sahada tecelli ” ettirerek füllerin menfilerini kurma; sterir; (ez) yahut (az) veya objeden çok uzak bir sahaya atmak - suretiyle menfi anlamını verir. (Ez) ve (az) elemanlarındaki (3) konsonu, doğrudan doğruya (&) ve onun kategorisinden olan (Y k, g, h) konsonları ile değişe- bileceğinden — bu — değişmelerle (mez) ve (maz) mürekkep ekleri (meğ - mağ), (mey - may) olabi- lir ki yukarda killerinde görül zikrettiğimiz (me - ma), (miy - miy), (mey - may) k Ü i Yayma Kurumu Pr. Ord. B. Kroz n konferan: anın konfransı « Fransız Devlet Şürası içtihadlarında görülen yeni temayüller » Dün Ankara halkevinde, Istanbul hu. kuk fakültesi amme hukuku ordinaryüs profesörü B. Kroza; hukuk ilmini yaymın kurumunun tertib etiği seri konferan ların 12 incisini vermiştir. konferansta, bir çok profesörler, saylavlar, devlet şu. rası ve temyiz mahkemesi azası, vekâ letlere mensub hukuk müşavirleri an katlar ve daha bir çok hukuk mensul a hazır bulunmuştur. Bir saat elli dakika süren konferans derin bir alâka ile dinlenilmiştir. Pro- fesör Kroza bu büyük ve çok güzel An karamızda bir konlerans vermek saade- tine nail olduğu için kendini pek bahti- yar sayarak söze başlamış ve şöyle de. vam etmiştir: Fransada yeni bir kanun devlet şu- rasının salâhiyetini çoğaltmıştır. Bu kar 'nuna göre hükümet karariyle feshedi cek cemiyetlerin itirazlarına davlet şu- rası bakacaktır. Bu da gösteriyor ki bu mücssese fransız hüriyetle Maksadımız fransız davlet şu- sı içtihadınm yeni yeni gidişlerinden bazılarını işığa koymaktır. Bu hususta esar olarak 1930 - 1935 devresini alaca: dız. Bu devir pek kısa olmakla beraber yet ve mali hukuka dair kara redeceği 1889 da Cadot kararı ile devlet şu. idari sahada kendi kimi vâymann ve bu 7 arasındaki salâhiyet - mücadelesinin safhası Septfonds kararı ol- kararname - ka- nunu, tasdik edilinceye kadar idari bir tasarruf olarak saymaktadır. De. mek oluyor ki bu çeşid kararnamele- rin yasaya uygunları kazai kuvvetçe kontrol edilebilir Kanunilik bahsinin şimdiye kadar hiç masebaki olmamış bir kaziye 1933 ve 1934 yıllarınd devlet şürasınca karara bağlanmıştır. Bahse mevzu olan herhangi bir vekilin diğer bir ve- kil aleyhinde dev meselesiyi S1 şimdiye kadar üstadı rımızdan öğrendiklerimizi ve talel lerimize öğrettiklerimizi altüst eden bir kararla sehabetin devletin kendi. aleyhine demek olan böyle bir dava- yi büküm altına almıştır. Mukavelelere — gelince, bilhassa âmme hizmetleri için, fransız devlet rası kesdirilememezlik - (inprevi nazariyesini ihdas etmiştir. 9 bi rinci kânun 1932 de Şerburg tramvay kumpanyası adlı kararında devlet iyle bir beyanda - bulunmuş- tur: “Mukaveleyi alt üst etmek tesi- dusu halinde, üzerindeki âmme hiz: işlemesini temin için lâzım ge- almak ve bilhassa kes- vele dışı masraflara karşılık olmak ü- 'zere ona mali yardımda bulunmak imtiyazı verene aittir.,, göstermek üzere - örnek olarak - aldığımız “gel” ve “ol” delerinin sıygalarında menfi an- lamlarını gözden geçirelim (3). 1 N. DİLMEN (3) Bu araştırmayı yarınki sa- yımızda okuyunuz. Mesuliyet bahsinde devlet elbette herhangi bir hususi şahıs gibi medeni kanun maddelerine istinaden mah. küm edilemez. Daha çok genişleme- ü€ mütemayil mesuliyet içtihadi e- temi, hususi hukuktakinden pek baş. ka bir âmme hizmeti kusuruna daya. Devletin mesuliyetine mütedair y <ni tihad nizamname ve kanunların inde idarece gösterilen ih - göz önünde tutar. Meselâ müs- temlekeler sergisinde mal teşhir eden biri nizamnamenin tam tatbik edil memesinden bazı siparişler kaybetmi ve bu, devletin mesuliyetini mucib ol- muştur. Vergilere gelince, metinlerin çok- Tuğu izahı güçleştirmektedir. Bu sa- hada da devlet şürası yenilik göster 4, mal ni daraltabilmiştir. Safi kâr, matrah teşkil edebilecek gelir mefhumunu, kazanç hissesinin hukuki mahiyetini, camiaların ve âmme müessesel vergiden muafiyetleri için, gelir ge- tirmezliklerini tasrih etmiştir Profesör Kroza, doçenti Orhan Ar- salın büyük bir salâhiyetle ve bütün hazır bulunanları cidden hayrete dü- şüren bir süratla türkeçye çevirerek hazıruna bir kelimesini bile kaçırt- madığı uzun uzun alkışlanan konfe- “Şim- ransını şu sözlerle diden - zenginli içtihat, kannı AYELSSİYİNİLÂP Düsküsini veşüame 'mın faydalı olduklarını bizimki kadar mahkemenizin söylememize de şiddetle arzu etti izin vermektedir. İstiklâl ve İnkilâp Partimizin bütün yerdda istiklili- Szinin değerini ve. bzllimiza bi yüklüğünü halkınıza anlatmak içlü Büyük bir imbetle tertib ettiği konfe: kamalr kör ge aetelei BN bilyli bi Bapaan a meki Weele e. ilzi uyamdraaşle: Şimdiye kadar, yün dün her köşezinden gelen ve ganete: izde çıkan Saberlere İlinü olarık bugün de aldığımız telgrafları yazı. yoruz. Susurluk.20 (Hususi) — — Bahıkesir Dumlupmar baş öğretmeni B. Cevdet Demirayın çok canlı ve heyecanlı bir an. p. ve istiklâl konfe- ansları halk ilği ile dinlemiş ve bu kon- feransların tekrarlanması dileğinde bu- Tunmuşlardır. Niğde, 20 (Hususi) — Ankara Hu- kuk fakültesi profesörlerinden B. Maz- har Nedim burada mevzulu iki konferans verdi. Konferans. ların her birini binden fazla halk büyük bir ilgi ile dinledi. Halkımız, değerli mev zular üzerinde verilen bu konferanslar- dan çok heycanlanmıştır. Yozgad, 20 (Hususi) — —Erzurur saylavı Bayan Nakiye Ergonun verdiş konferanslar burada kadın erkek pek çok halkın üzerinde derin tesirler bırakmış. ur. Manisa, 21 (Hususi) — B. Profesör Ömner Celâl tarafından ver ti zin tertib ettiği inkilâb ve zulu konferanslar bur uyandırdı. Bursa, 21 (Husuz B. Hasan Ali Yücel'in mevzuları üzerinde verdiği konferanslar burada çok büyük heyecanlar u, &ı Hatibin coşkun tözlerini partimi rafından bir çok yerlere konulan hopar. Törle beş binden fazla halk dinledi. B. Ha. san Ali Yücel'in Atatürk'ümüzün Tiğe olan hitabı ile bitirdiği son sözleri ayakıtu dinlendi.