18 ŞUBAT 1936 SALI ULUS Komplo maznuunları beraet etti (Başı 1. inci sayfada) lemiş ve Onların aekerlerin çok olup ol- anadığı, çerkeslere eza edil işittikleri Sarafındaki sallerine ne kadar / aeker olduğunu bilemiyeceğini ve çerkeslerin 'eza görnediğini söylediğini anlattı. Sonradan Çerken Etem ve Reşid olduğunu anladığı bu iki adamın kendisini çağırarak Hayfaya gönde- receklerini ve mühim bir iş için tek- Tar çağıracaklarını, hakikaten Hay- fada David isimli birinin yanına gi y kaldığını, bundan sonra bir mektup üzerine erada yanmdakilerle olduğu hat /tasyon müdürü İzzetin evine gi- üzerlerine aldı ifa ede. de derek abdesi alıp ları vazifeyi hüsnü - suretle ceklerine ve şayed yal bus Ali Saib ismini darın a yemin ettiklerini - söyliyen Yahya, bundan sonra Etem tarafından verilen bir mektubu hâmilen Şamda, çerkes alayında kumandan muavini bulunan Receb kaptanı görerek, Re- cep Kaptanın Hamdiye 1000 Suriye hirası kadar bir para, bir parabellum tabanca, 300 fişek ve ikişer bomba verdiğini ilâve ett Bu paranın 1700 türk lirası kadar tuttuğunu ve Receb Kaptanın bunu nereden bulduğu hakkındaki sualimi- ze Yahya bu paranın ya - italyanlar- dan kuşçubaşı tarafından alındığını veya İshak paşa isminde bir çerkes ta- rafından - gönderildiğini zanettiğini söyledi. Yahya bundan sonra, Halepte Ka- rabet isminde birisinin otomobili ile Kilise yakın ve ismini hatırlayamadı- ir köyün civarına geldiklerini ve lan adam başına iki Suriye lirs vermek süretile bir köylünün kendi- lerini hududttan geçirdiğini, kendisi sevdiği kızın hasretine dayanama; âından şefleri olan Hamı larak Karamezara n çildığine vg ıyacaklarını ve kızı bulamayınca Ka- ramszarda 15-20 gün kalarak Küm. betire gittiğini söyledi. Kümbetire gelen Yahya evvelâ, kö, delikanlılariyle kâğıd oynayan Ar Körmüş ve onunla beraber Üzeyirin evine giden Yahya ondan arkı giftliğine giderek talimat Nerede kaldın?,, diye çıkıştığını söy- ledi. Yahya bundan sonra Üzeyir rafından karakol kumandanına teslim karakol kumandanı, — değil, en rahdımanlı, '€en rasyonel çalışmanın bir vasıtası di. ye aldıklarını ve mahalli kooperatif- leri federal birlikler halinde biribir: lerine bağladıklarını gördüm. alacaktık. SOi bilhassa fırkamızı eçecek sonra Anderinde bölük kumandanı tarafından isticvabında tazyik gördü. ce orada bulunanlar hepimiz hayrete düştük ve İstanbulda bulunan - Dabi anlattık. Yah- 'yanın umumi vaziyetinde dövülmüş ve tazyik edilmiş bir kimsenin halini ve i görmedim. Kendisi bu yol. Burada müdafaa — vekili B. Hamid Şevket en büyük bir zabıla amiri ve memleketin çok değerli ve muhterem idarecisi olan B. Demirel'in suikasd için hududa giren Yahyanın, hududu girdik- 'ten sonra kızı aramaya gitmesini nası! tabi bulduğunu sordu. Cumuriyet müd. delumumisi B. Arıkan da, Yahyanın (- tirafları karşı vekiline de hayre- tinin zail olup olmadığının aydınlatılma- ganı istedi. Demirel şu cevabı verdi: * — Üzeyirle Arif, benim yanımda muvacehe edilmemişlerdir. Yalnız bun- Jarın geldiğini haber alınca birinci şub 'ye giderek gördüm. Üzeyirin göğsünde üklâl madalyası — vardı. — Kendisi kurtülüş savaşı zamanında / çavuş iken Ali Saibin Urfaya gitmesi üzerine Tufan beğin maiyetinde kaldığını ve bu çalış. Ali Saibin yanında çalışmış olan Üze- yir ve kardeşi Arifin, Ali Saib aleyhinde- ki söylediklerini arkadaşlarımdan kanaatimde bir şüphe uyandı. Hayretim halâ bakidir. Bu hususta başka izah ede- ceğim bir şey yoktur.” Burada söz alan müdafaa vekili Ha- mid Şevket, Yahyanın tahriri ifadesi mevzuu etrafındaki temasa tağlluk eden ifadesine göre derhal Üzeyir tarafından dama teslim edilmesinin sebebinin Yan: yadan sorulüp sorulmadığını ve neden kendisi dahiliye vekâletinin mümessili 've memleketin en salâhiyetli bir idare gefi olduğu halde tahkikatı bizzat idar diğini sordu. Cevab olarak B. Vehbi Üzeyirin' bir yabancı olup olmadığını, aranmakta ole mebus isminin karışması üzerine emni- 'yet umum müdüründen direktif istedi. ın mercii müsteşarlık maka- İcab eden hususlar hakkında * —B. Vehbi vicdanlı ve çok temiz e âmiridir. Yalnız Yahyayı ilmadan evel dinlemiş ol saydı kanati böyle olmazdı., Deç Demirelin şahitliği saat kadar, iki saat sürmüştü. B. Tandoğan dinlendi. Kendisi rahatsız - olduğun. dan Yahyayı birçok defalar yanına çağır Demirelin yalnız Yahyanın itirafların- da bulunup diğerlerinde bulunmadı. #ını söyliyerek dedi ki: bodrumz 'en ikiye Bundan sonra vz rak dinlediğini ve müsteşar — Yahya maddi, manevi hiç tesir altında kalmamış olması iti riyle itiraflarında tam bir sıhat ve sa. mimiyet vardır. Herhangi bir işken. ceye uğradıklarını haber alsaydım bir zabıta âmiri sıfatiyle kanuni muame- leye tevessül ederdim. Buna mahke- ümad etmesini rica ederim. Kanaatim soruluyor: - Tahkikatın muhtelif safhaları vardır. Mahkeme. ye intikal eden bu işte kanaat, mah- kemeye terettüb eder. Bu hususta bir şey söylemiyeceğim. Yalnız adliyeyi habrdar edecek bir mahiyet olmasay- dı, bu dava sübut bulmazdı ve iddia makamı tahrik edilmezdi. Bunu vazi- fesini yapmış bir memur sıfatiyle ve sökin bir kalple arzederim. —iş eserlerinizin kümelerile karşıdar mayı temenni ederim,, Suçlulara bir diyecekleri olup ol- madıkları sorulması. ve bu husesta B, Tandoğandan izahat Alınması bir at sürmüştü. En son olarak, emniyet 'umum müdürü B. Şükrü dinlendi. Suikast hâdisesine aid istitlüntın 1935 seneci başlarında vuku - buldu ifanu, ve Yahyanın ağustosta yakala- narak Seyhandaki tahkik merkezi va- mtasiyle işi tetkik etmek isterken dost bir devletin suikastçıların sınırı geçti- Âi veya geçeceği hakkındaki haberle- Fi dolayısiyle Yahyanın Ankaraya gelerek tahkikata başlandığını söy! yen B. Şükrü dedi ki '— Bir gün vazife başında bulun- makta iken emniyet müdürü Sadri telefonu açarak bu t yapamı: yacağını söyledi. Sebebini sordum. |- gin içine bir mebus ismi karışmasının buna sebeb olduğunu anladığımızdan defa da Yahyayı Dabiliye mü: ü ve ben dinledik. Yahyaya ttık ve doğru söyleme. Sini tavsiye ettik. Yahya, Ali Saibin yemin çerçevesi ıçinde tekrarladı. Ve karan- lık kalan meseleler hakkında sordu. #umuz suallere kendisinin Çerkes E- temden dört suikastçıya hududü ge- girdikten sonra sevdiği kızı alıp gele- rek ayda 15 ingiliz lirası maaş alaca. ı vâdini almış olduğunu söyledi. O halde Yahya sevdiği kızı Karame: zarde — bulamayınca — köyde kalmakta niçin srar etmişti? Yahyanın köyde 20:25 gün kal 9 suikastçılara Ali/ Saibden tali at almak için olabilirdi. Çünkü köy, çiftliğe çok yakındı. Sonra neden Üzeyir Yahyayı tes- lim etmişti? Bunu ancak kendisini dir bir mesuliyetten kurtarmak- için yapmış olabilirdi. Acaba Ali Saib kaçakçılık gibi bir hâdise dolayısiyle mi böyle bir isna da maruz birakılıyordu? Bnuu da di şündük. Yahyanın ağzından Ali isminin çıkmasının kaçakçılık gi bir sebeble alâkadar olmadığına ka- Baat getirdik. —— seler vi İstnabulda bulunan Dal ve bildirdik. Ve dedik ki: 16 senedenberi ” Atatürkün i- zinde yürüyen ve ona bağlı ve milli mücadelede hizmet gören ve Atatür kün ve cumuriyetin en yüksek nimet. lerine mazhar olmuş Ali Saib bir şahsiyetin böyle menfur bir hare- ketin başına geçeceğini tahmin etmi yorsak da gene Ali Saib Jehine bir hareket olmak üzere çiftliğinin aran- masını muvafık görüyoruz. — Yüksek tensiblerine iktiran ederse Maraş mın. takasında aramalar yapılırken bu çift liğin de araştırılması için emirlerini zi rica ederiz.,, liye Aldığımız direktif, müsbet ve menfi sahada tahkikata devam etmemizi yal- hakikatı meydana çıkarmak için ça- Jışmamızı emrediyor Hüdise hakkında / ihtisaslarım gu. dur: Yahya nasihatlerimiz karşısında i sana inan verici bir hulüs ve safiyetle aldığı vazifeyi hikâye etmiştir. Ayni za- manda Yahya, şekavete yataklık yapmış, hırsızlık suçu altında kalmış, vatani va- zifesi olan askerlikten kaçmış bir tipdi Şahsi bir kanaat izhar edemiyece- #im. Ancak böyle bir suikast mevcut. tur. Avukat B. Hâmid Şevket B. Ali Sa. ib hakkında Dahiliye vekiline izhar “B. Şükrü cevab verdi: '— Maddi delillerden bir şey an- lamadım. Eğer maddi delil, silâh at rak Atatürkün kanlar içinde mahke- me karısına çıkarılması ise türk mil- leti, bunu hiç bir zaman vermiyecek- tir. Manevi delile gelince: Yahya hiç bir kötü muamele görmemiştir, bü: tün cihan polisinin gıpta edeceği rahm ve şefkatla bakılmış ve bu. şartlar i- çinde olan itiraflarda bulunmuştur. B. Şükrü bundan sonra iraf ve rucu arasındaki tezadları ve telkin- leri misallerile izah etti ve mahküm- ların itirazlarına cevap verdi. İşken- ce hakkındaki iddialara karşı dedi ki: Bunlar tamamiyle - yalandır. Böyle bir şeyi kabul etmek ve yapmak benim için cinayettir.., Tddianame Bundan sonra müddeiumumi son iddinsmr serde davet edildi. Baha — İddianamenin zeyline gene vesi: ka takdimi ile başlıyorum. Yalnız ası. iddianamemde - arzettiğim veçhile bu vesikalar, suçun işinediğine dair değil, suçun ihzar edilmiş olduğuna dairdi Son günlerde Ammandan gelen bir karı postalı yüksek heyetinize takdim ile söze başlıyorum. Etemin kardeşi muharririn, kart postaldaki adresin. nazaran: “Sabık osmanlı ordusu üme- rasından, ve birinci Büyük Millet Mec- lisi azasından Saruhan mebusu Çerkes Reşid,, olduğu anlaşılmaktadır. Hitab edilen yer, Riyaseti cumur — sarayıdı Kartı aynen okuyorum: / Yaşadığımız hâdisatı vataniye benim ölü halimle se- nin diri halini bir kılmıştır... İknici kartpostalın tarihi 15 şubat 1936 dır. Ve gene Çerkes Reşitten gel- mektedir. Bu kart İstanbulda Cümhu- riyet gazetesine yazılmıştır. Aynen o- kuyorum; “Cenab Nadi. Son suikast etrafındaki maharetkârane — vesil maz ilmin önünde diz çöktü. Ve daha da çökecek. Herhalde hak, hukuku ber: taraf etsek bile, yaşadığımız hâdisatı vataniye kıymetini kaybetmez. Nafile yoruluyorsunuz. Kahraman orduma ari- zei iykazımı okuyunuz, cehaletiniz ma- mi olmazsa bir çare sorarsınız.., Bu iki kartın mevzuu bahsettiği “arizci iyka- ziye” de elimizdedir. Bazı parçalarını okuyarak aynen çer- kez Reşidin elyazisiyle olan ve 935 ta- rihini taşıyan aslının fotografisini yük- sek heyetinize takdim ediyorum. Bazı parçalarını dedim. Çünkü hepsini oku- maya velevki nakil sıfatiyle olsa dahi 'ne benim nerahatim ne de sizin dinleme- e tahammülünüz müsaid değildir. Çün- kü bizzat Türkiyenin kendisi olduğu, a. sıl iddianamemde arzettiğim Atatürke, geflere karşı o kadar yakası” paçası a- çılmadık küfürlerle hakaretlerle doludur. Bu yüksek kürsüden, size küfür dinletmet ğe benim şahsi ahlâkım mani olduğu gi- bi temsil ettiğim çok yüksek makamın şerefi de manidir. Reşidin arızasından bazı parçalar oku- u. Ve bu parçalrın tahlillerini yaptı. Ve esas iddianamesini mehkemede ser- dettiği günden sonra geçen hâdiselerr mustantik Hikmetin mahkeme huzurundaki ifadelerine — temas etti bu ifadelerin bilhassa dört noktası üze- rinde durdu. Ve dedi ki * Bir adliyeci olarak hicab ederek söylüyorum. Bir istintak hâkiminin ağ- zından çıkmasını hayretle karşıladığım bu sözleri birer birer tahlile tâbi tutmak dâzımdır. Hikmet ifadelerinde müba - yenet olduğu için ifadelerin tazyik ile alındığına kani imiş. Nitekim Atim'in kulağından kana benzer bir şey geli - yormuş. Fakat bunun dayaktan müte - hasstl olup olmadığını bilmezmiş. Maz- nun şahid değildir ki ifadesinde müba- niyet aransın. Maznun inkâr ile işe baş- lar. Hepimiz adliyeciyiz. Biliriz. Şim - diye kadar rastgeldiğimiz vakalarda kaç maznun vardır ki vehleten ikrar et- miş olsun. İnkâr ile işe başlıyan maznu- 'nun yavaş yavaş kendisine gösterilen deliller karşısında dili çözülmeğe başlar. Yahya, zabıta ifadesinde de gördüğü - 'nüz veçhile her ifadesine 'size bu işin daha doğrusunu söyliyeyim mi?,, diye söze başlamıştır. Maznunun ifadesinde- ki mübayenet, ifadesinin cebir mah - sulü olduğunu değil, bilâkis maznun ifa desi olduğunu gösterir. İfadelerin cebir mahsulü olduğunu gören istintak hâkiminin yapacağı bir tek iş vardı. Bu cebri meydana- çıkar mak. Bundan kendisini kim menetmiş - tir? Âlim'in kulağından kana benzer bir şey geldiğini gören ve dayaktan o - Tup olmadığını bilmiyen — müstantik, Alim'e dayak yeyip yemediğini niçin sormamıştır? Ve kanuni hakkını kulla- narak hakka vüsul bulmaya çalışma - görülüyor ki bu her — bir noktada müstantik, eğer kanaati huzu- runuzda söylediği şekilde ise;vazifesi ni ifa etmemiş demektir. dah mışdır Bir nokta Mustantik maznu Üçüncü nokta; Arif ile Üezyirin muvaceheleri esnasında Arif ağabeyi - #inin yüzüne bakamamış olması keyfi- yeti. Bunu tabil görürüm, Suçla bir kardeşin suçlu bir kardeye hâkim huzu- runda olan itirafatını başka bir suretle tevile imkân - görememekteyim. — Arif suçludur. Ürzeyir — keza./ Binaenaleyh Arif'in Üzeyir'e karşı serbest bir hal - de Söz söylemesi imkânı mevcud olur mu? Farzedelim ki. Arif yalan söz söy- lemediği için Üzeyir'in yürüne baka - mamış. Müstantik de bunu hissetmiş - tir. Şu halde ne için her iki ifadeyi ta- cderek hakikati bulmamıştır? Mustantik Hikmet'in - ifadesindeki dördüncü noktaya geçiyorum: Diyor ki: Mümasil hâdiselerde meni muha - keme kararı vermekte tereddüd etmez. im. Ancak davanın Atatürk'e suikast davası olduğu için bindebir hataya müş olmam ihtimalini gözönünde tuta- rak işi huzurunuza sevkettim. Atatür - ke suikast davaları için halen ayer bir usulü cezaiyemiz yoktur. eza kanunu - 'nun şümülü dahilinde bulunan bütün Suçlar için usulü cezaiyemiz tektir. Görülüyor ki. şahid sıtatiyle dinle- 'nen Hikmet'in beyanatı, hangi nokta - dan tutulursa tutulsun bir mana ifade etmiyen bir beyanattan ibarettir. Esa - sen bu ifade, geçen celsede huzurunuz. da dinlenirken, benimle beraber herkes- te işi huzurunuza sevkeden bir hâki min ifadesi değil, belki o celsede bulun- mıyan Avukat Hamid Şevket'in yerini tutmuş maznun müdafiinin sesi tesiri- ni yapmıştı.. Müddei umumi, Sulb hâkimi Fethi- 'nin mahkeme huzurundaki beyanatın - daki csasları da tahlil ederek, / Fen 'nin karakolda ifade alması, kisvesiz bulunması meselesinin de mevruu bahs olamıyacağını, çünkü bunun - duruşma olmadığını hazırlık tahkikatına devam edilecek bir ihtiyati tedbir bulunduğu- 'nu söylemiş ve bu sabah dinlenen şa - hidlerin müsbet beyanatları” üzerinde Gurarak demiştir ki: “— Kanaatleri, ihtisasları, maznun- darın itirafları hususundaki duygüları- u ve sonra rücuları ebeblerini o 'a - dar ; el anlatmışlardır ki, bu ifadele- gi tahlile tâbi tutmak, ifadelerin güzel- İürterini kaybetmek demek olur. Yah - yanın itirafa başlayışı hususundaki ifa- deler, yüksek nazarlarınızı çeker. Bir adamın itirafatının samimiyeti için bur dan daha büyük bürhan aranılabitir mi diye sorarım. Çiftliğinde 200 âmele ça- Jıştıran Ali Saib'le memleketinin en zengini olan İdris'in vekâletlerini be - dava olarak kabul ettiğini bizzat kendi- söyliyen maznun avukatı bu deliller — ize, bu şahidlerimize ne diyecek? —— Maddi. ve manevi bütün delilleri mevcud bulunan bu davalara, gene de -— lilsizlikten bahsetmek çok acı bir. şey olur. Ne istiyorlar? Şahid, vesika, mad- di eleman. hepsini verdik — Delilden maksadları, Allah göstermesin. — Allah türkün alnına yazdıysa / bozsun, Bü- yük Atatürk'e isabet edecek bir - kur - yanün mahkemeye getirilmesi mi Bunu mu istiyorlar? Bunu >iz *övle düşünmediğimiz gibi sizin de böyle dü. şünesiyecei Sözümü bitirirken gene arzediyo - rum. Davamız modern bir rejim dava - sıdır. Maznunların avukatı bu sözümü gülünç bulmuştu. Bugün tekrar ediyos — Tum. Evet, rejimin moderni olur. Ve bu modern reğim davası el ile tutulur. göz- le görülür bir şekilde isbat edilmiştir. Mevhum bir takım adamları suikast- & diye >a*küm etmek hakiki suikast - çıları fiillerini işlemek için teşvik et - mek demektir. Fakat hakiki failleri be- raat, ettirmek, Türkiye'ye giren suikast çıları mükâfatlarıdırınak dev Bunlar, şu gördüğünüz kimseler hakiki faillerdir. Bunlar hakkında vereceği niz beraet kararı. bütün Türkiye ü manlarına, Türkiye - Cumu. — Reisin ürkiye Şeflerine karşı yapılacak her hangi bir. vikast müt attır. Çünkü Tir kiye'de rejimi muhafaza edecek, koru- yacak mahkemeler yoktur hin ektir. Bu ac mah eti Cerik hi, aynı zamanda kendi h sablarına ola- rak da istiyorum. Çünkü bu bu hakiki failler beraet ettikleri takdir- de, maznuniyetlerinin kara lekesi, adamlar, takib edecek, peşlerinden ayrılmıya - caktır Sözlerimiz bundan ibarettir. Kard rınızı bekliyorum. - Avukat Hamıd Şevket, müddelu. 'nu dinlerken koridorda - Kumiser Ox manı görmüş. İstintak tahkikatının her türlü tesirden azade olduğunu bilmesi lâzrmgelen müstantik bu hususta me - muriyetimizi haberdar etmemiş midi Tahkikatın hâkimi kendisi idi. Böyle bir talebte bulunamaz mıydı? Şu halde gene vazifesine göz yummuş demektir. muminin iddianamesindeki delillerin — kanaatbahş olmadığmnı, ortada mad. di bir delil balunmadığını ve memle- b——