SAYIFA 2 ULUS S1 SURKAR II Yarı - Sıyasal | Avrupa medeniyetinin kömür kud-| — geti ve çelik sanayii üzerine kurul - K l cevk ve idere etmiş olan İn giltere, bu kuruluş işinin genel çer- gevesini “Kberal,, tutmuştur. O sıra- darda "liberal., kelimesi, hiç kimse |— min tenkid edemiyeceği bir “mukad- | des,,idi. Ve koyu edebiyat sahasın- dan en gizli kapaklı politika ve fi - nans işlerine kadar, esasta liberal ol mak ve işi buna göre mütalca etmek, muvaffak olmak için şartı Bu şarttan ne “ulüsal, ne de “arsulusal., mefhumları kendilerini kurtarabilmişlerdir. Onlar da, liberal bir anlamda tarif ve tefsire uğramış- lardır. Meselâ ekonomik sahada “kicaret,, yahud “ulusal endüstri,, de- nince, bunların her ikisinin de mil- Tiiândlrk. çerçevdenmiş çimas tabiidir. Halbuki, geçen yüzyıl için- de, birçok memleketlerin dış tica- “aetleri, ancak- istatistikler bakımın - dan ulusaldır. Hakikatte, bu memle- — ketlerde ticaret “yapanların çoğu o /— memleketlerin öz çocukları sayılamı- “ yacakları gibi, ticaret yüzünden ka- zandıkları paraların 9. memlekciler - de kaldığına dair değil ancak kalma - dığmma dair deliller mevcuttur. Keza, endüstride, meselâ biliyo - gibi muazzam bir mem- lusal endüstri,, namıma hiç bir şeye malik olmamasmna karşı, İn- gihtere'nin mükemmel bir milli en - si vardır. Fakat ingiliz ulusal endüstrisinin bünyesine bakınca, gö- ürüz ki, bu endüstri, dünyanın dört — bir bucağına mal göndermek üzere — kurulmuş ve büyümüştür. Öyle ki, — buna, “ulusal ingiliz endüstrisi,, de - B e Lac a b arsıulusal çelik yahud deri, yahud si demek çok daha sahasındaki — özelliklere uuıuı.ı. vasfını evduatın bir hafta sonra ü velek Veni Zakanklaki bir yatmaları kadar tabil - bir şey ir. Ve sermayeler, bayrakların değil kâr normasının peşin - koşuşmaktadırlar. Finans ve ekonomide gördüğü - ıııxbıı"ıılııııl' ve mıılıı;ıl. tas- ıdl:ıınde “ulusal” n gerçekten “u- “Yasal”" 1 temsil eylemesi ancak büyük yse İmw:ıh devletlere nasib olmuş - — tur. Nitekim bütün kartelleşmelerde, aslan payı gibi idare, bu devletlerin hudutları içindeki müesseselerin ya- hut grupların elinde kalmıştır. Libe- yalizmin vatanı olan İngilterede ise, “ulusal” ile “arsmlusal,, ötedenberi — (Ağ) ana kökü yine (B) -ukenıd: tecelli ve tecessüm et- — mekle beraber, yalnız bu merkez- deki süje veya obje ile kalmıyarak, onun (İ) mıntakasına kadar şümu- lünü de alır ve bu şümul için- de tekarrür ederse (bunlar) olur. Şekilde bunu bir dört çizgili şe- kille gösteriyoruz: B) hattı " (bu) yu göstermekle beraber (B — L) hattı da (bu) nun çoğalmasını 've yayılmasını bunları birbirine vasledince (bun- lar) çıkmaktadır. 5. — (Âğ) ana kökü merkezde- ki (B) süje veya objesinde değil — de,onun oldukça uzağında, (Ş) — mımtakasında bulunan bir süje ve- (ya obje üzerinde tecelli ve teces- süm edecek olursa bundan da (şu) sözü doğar. Bunun etimolojik şeklindeki: u * * (D () (3) Üğ b uş t uğ elemanlarından da (1) Uğ: (G) güneşinin esas an- kamını, ü (2) uş: Bu ana kök anlamının merkezine oldukça uzak (ş) 5. -ulusal, arsıulu al 'tam bir intibak halindedirler. Savaşsonrası, dünyanın her tara- fında bir çok “ulusal, — hareketlere Yol açmakla, eski “ulusal., ve “arsı ulusal” mefhumlarının yeniden tet- kikine sebeb olmuştur. Ve bugün, her tarafta gördüğümüz, “ulusal,, n büyük bir titizlikle başa alınmasıdır. Memleketlerin hudutları, - ekonomi ve finans gibi hiç de maddi olmıyan insan faaliyetlerini birden kucakla - mağa başlamıştır. Öyle ki, bugün, para ile mal, sermaye ile Kâr normı lorının, vatandaşlar gibi pasaportları vardır. Bunlardan hiç birisi, pasa - portları vize edilmedikçe beynelmilel ekonomi yahut finans İimanlarından birine uğrayamazlar. Bundan başka, ne tarafa baksak, milli varlık, basit istihsal işlerinden '€n mürekkep ve en ince kültür dava- larma kadar, her şeyden önce “ulu - sal,, olmağa mecbur tutulmaktadır. Tıpkı mal üzerindeki “serbest mü- badele” nin kalkması — gibi rejim ve lakkilerinde de “serbest mü- kalkmıştır. Ve her memle - kette, dava, yeni ve gerçek bir “u - hasal” ı yaratılması Hiç şüphe yok ki, bu “ulusal” lar da günün birinde kendi “arsrulusal larmı yaratacaklardır. Fakat y 'arsıulusal,, hayatın hangi sahasın - daki milletler birliğini ifade ederse etsin, artık bir milletin o sahadaki varlığı aleyhine müteveccih olmıya - coktır. aştan önceki liberal nizamda, “ulusal” ile “arstulusal, m. tarif ve tesbiti, serbest “ferd” İere göre ya - pilirdi. Bir yunanlı, Yunanistanda zengin olduktan sonra gider Londr da yahut Dresden'de yerleşir ve bü- tün sermayesini — ingilizleştirmekte yahut almanlaştırmakta ne mahzur e de kendi devletinin müda- tanırdı. Halbuki bugün, © “ferd., kendi. camiasınm içinde ve onün tamamlığı, büyüklüğü ve ileri- bi için cahemaktadır “'ferd” leri birer şahsiyet sahibi ol - ması için calışmış ve İiberal nizamın ancak “müessis âzalığı, nt yapmış olan milletleri şahsiyet sahibi kılmış- tır. Bugünkü çetin mücadele ise, mil- letleri birer şahsiyet sahibi. kılmak peşindedir. Fransız inkılâbı “insan hakları,, üzerinden yürürken, bunları tek ü biçti. Savaşsonrası nın bütün yeni hareketlerinde görü- len, “insan hakları” göre ayarlanmı milletlere hsiyetli olmalarına göre bir ölçü - dür. Yeni “arsıulusal,, ise. şahsiyet- K milletlerle meskün bir dünyanın müşterek ölçüsü demek olacaktır. Burhan BELGE hasında tecelli ve tecessümünü gösterir; (3) uğ: mefhumu isimlendirir. 6. — (Ağ) ana kökü (Ş) mınta- kasında tecelli ve tecessüm etmek- le beraber, bu (Ş) noktası merkez tutularak yapılan iç içe daireler dahilinle (Ş) nin (L) mıntakasma kadar yayılır ve bu şümul içinde tekarrür ederse bundan da (şun- lar) sözü doğar. (Şu) diye bir tek süje veya ob- jeyi gösteririz. Fakat (şunlar) da birçok ve gayrımuayyen (şu) var- dır. İşte bu müphem ve umumi ya- yılış (1) ile ifade olunur. Şkeilde bunu da (Ş) merkez o- larak yapılan iç içe daireler ve (c $) hattı ile (Ş-L) hattının ınmalarından çıkan dört çiz- şekil göstermektedir. 7. — (Ağ) ana kökü, merkezde- ki (B) süji bjesinin çok u- zağında, umumi, müphem, belir. şamil (L) mımtakasındaki bir je veya obje üzerinde tecessi edecek olursa bundan da (( ol) sözü doğmuş olur. Bu söz, doğrudan doğruyı ÇÜr (fj Oğ * oğ şeklinde analiz edilecek olursa (1) İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI Dökmecilerin vaziyeti İstanbul, 30 — Vil: ihha komisyonu şehrin sıhhi va- ziyetini haleldar ettikleri için Sü- leymaniye ve Galatadaki dökme- karar vermiştir. Dökmeci rarın kendilerini büyük bir sefale- te düşüreceğini ve şehir dışında iş bulamıyacaklarını sanatlarını temamen terke mecbur olacakla- rını müzaharat ricasiyle belediye- ye bildirmişlerdir. İngiliz kıralı için âyin İstanbul. 30 — Bugün ingiliz elçiliği kilisesnde beşinci Corc'un istirahati ruhu için bir âyin yapıl- mıştır. Kadıköy su şirketinin borcu İstanbul, 30 — Kadıkö) ketinin maliyeye kırk bin lira bor- cu olduğu tesbit edilmiştir. Asârıatika tetkikatı için İstanbul, 30 — Atinada bulu. 'nan ingiliz asârıatika mektel lebesinden bir grup tetkikat için İstanbula geli Dışarıya gidecek tüccar- ların döviz vaziyeti İstanbul, 30 — Yabancı mem- leketlere gidecek tacirlerin döviz vaziyetleri hakkında ticaret odası Ekonomi bakanlığına bir proje göndermiştir Nasyonal Sosyalistlerin yıl dönümü konsoloshanesinde veakşam al- man kulübünde nasyonal sosyalist- lerin üçüncü yıl dönümleri kut- lanmıştır. Çocuk kitaphanesi İstanbul, 30 — Çocuk esirge- me kurumu Divan yolunda 10 ya- şına kadar ilk mekteb çocukları in bir çocuk kütüphanesi açmış- tır. Rençber mali ve komisyoncular İstanbul, 30 — Komisyoncula- rın müstahsil malini terhin edebi- lecekleri hakkında ki ticaret oda- kararı bankalara leşmiş olur; a) () oğ 4 ol şeklinde analiz edilecek olursa 'Ğ) güneşinin esas an- (2) ol: anlamın en geniş ve u- mumi sahada tecellisini gösterir. 8. — (Ağ) ana kökü geniş (L) mıntakasında tecelli etmekle be- raber, bu (1) merkez tutularak ya- pılan iç içe dairelerin de ta (L) mıntakasına kadar yayılırsa, yani (e) ile gösterilen müphem ve u- mumi süje veya objeler çoğalır ve bunlar da bir sahada tekerrür e- derse söz (onlar) olmuş olur. Şekilde (G-L) ve(L-L) çi lerinin bağlaşmasından — kurulan li şekil de bunu göster- n bu analizler “Güneş - dillerin ana kay- nağı bilmecesini nasıl köknel bir “yolda hallettiğini ve Türk dili- nin nasıl orijinal bir yer yü dilleri ana kaynağı olduğunu in- Memleketimizden çıkan beyaz ruslar hakkında Nansen kurumu delegesinin izahatı Türkiyeden çıkan beyaz ruslar hakkında Nansen kurumunun İstan- buldaki delegesinin izahatından dün telefon haberi olarak kısaca bahset miştik. Bugün bu izahları aynen ko- yüyoruz. Nansen kurumunun İstanbul de- legesi olan B. Kuto İstanbul gazete- cilerine demiştir ki: “— Türkiyede takriben 1000 be- yaz rus vardır. Küçük sanatlar kanu- nunun tatbiki üzerine, ekserisi sa - natkâr olan bu adamlar işsiz kalmış ve bunların harice gitmesi için hiç bir devlet vize vermemiştir. Bunların bu acıklı vaziyetlerini gören Türkiye Cumuriyeti idaresi büyük bir âlice - blik ve şefkat göstererek bunların türk vatandaşlığına kabulünü ve bu süretle cemiyete faydalı bir hale gel znelerini kararlaştırmıştır. Ancak bun 1.dan Türkiyede kalmalarında ken- dileri için bir fayda görülmiyen ve e- 'sasen hiçbir sanat ve işleri de olmıyan 50 - 60 kişinin harice gitmeleri mü- nasip görülmüştür. . Bunlara işleri - nin tasfiyesi için bol bol mühlet ve- rilmiş ve istiyenler bütün efrad ve a- ilesiyle beraber gitmiştir. Eenebi ga- zetelerinin rivayetleri gibi. babanın oğlundan, annenin kızından cebren ayrılması gibi haller katiyen vaki ol- mamıştır. Bu yoldaki neşriyat sera- pa hilafı hakikattır. Esasen Avrupa devletleri arasında senelerdenberi de- 'vam eden beyaz ruslar meselesini ilk olarak ve esasından, merhamet ve şefkat dairesinde halleden Türkiye Cumuriyetidir. — Bunun için insani hislerle düşünen her devlet ve her ferd Türkiye Cumuriyeti Hükümeti- 'ne karşı minnet ve şükran duygula- riyle mütehassistir. Meselenin Nan- sen teşekkülünce de böyle telakki e- dildiğini kemali şükranla söyliyebi - Teminat mektubları hakkında Bankaların — doğrudan doğruya kendi teşkilâtlarına dahil - olup mü: takillen hükmi şahsiyeti haiz yolda müseccel bulunmayan mües seler lehine resmi dair bu kanm vereceği ter kabul olumabileceğini Finans bakan- lığı alâkalılara tamim etmiştir. Nufus tayinleri Hakâri nufus direktörlüğüne Siirt nufus direktörü Sabri, Çoruh mufus Tne Çorum mufus dizelr törü Abdilkadir, Tünceli nufus ne Diyarbekir tin, Bitlis nufus direktörl hiye nufus direktörü Hadi, Gaziantej fus direktörlüğüne Kumluca nahiye irektörü Muhtar, Diyarbekir nufus irektörlüğüne Kurayıseb'a irektörü Kemal, Muş - nufus direk- törlüğüne Bandırma nufus memuru Aydın nufus direktörülüğüne es- nufus memurlarından Mehmed Sa- lüğüne Edirne nufus başkâtibi Cev det terfian tayin edilmişler Malatya kombinası Malatya ve İğdirda - kurul: pamuklu mensucat fabrikaları için tetkiklerde bulunmak üzere Erej mensucat fabrikası direktörü Cel başkanlığında mütehassıslardan mü- kep bir heyet yakında Maletyaya lecektir. Memba suları İstanbul, 30 — İstanbul mem- ba sularının satışını tanzim - için sucular cemiyeti belediyeye müra- caat etti. Ve bazı tedbirler tavsiye etti. Sucuların bir kooperatif yap- maları da muhtemeldir. kâr kabul etmez bir yolda orta- / ya koymaktadır (1). 1..N. DİLMEN () Bu işaret sözlerinin (bur: ora, şura) gibi yer gösteren şel leri de, (ar -* ağ — ara) sözünün (bu, şu, 0) ya katılmasiyle kurul- muştur. Etimolojik şekilleri şunlardır: () (2) () (4) (5) Bura: üğ 4 ub b uğ H ar 4 ağ Şura: Uğ 4 üş H üğ H ar H ağ Ora soğ 4 . H oğH ar 4 ağ Türk kuşunun çalışmaları hakkında B. Anohim'in izahları Beden terbiyesi talebelerinin ilk defa parşütle atlama hazırlıklarında bulunmaları dolayisiyle mütehas Anohim bir muharririmize — şı söylemiştir: “—*Türk kuşu” nun kış / programı muntazam devam ediyor. Havaların son günlerde uçuşlara çok müsaii ber yüksek bir hava disiplininin her n hakim olması ve üyelerimizin sıh- hi durumlarının fevkalade iyi bulun- sebebler her an uçuş imkâ- 'nını temin etmektedir. Yaz aylarında başlançıç planörle- ri üzerinde uçuşun iptidai ve ihzari kurslarını bitirenler, şimdi daha büyük planörler üzerinde yüksek yelken u- çuşunun derecelerini ve muayyen saf- halarını bitirmeğe çalışıyorlar. Şim- diye kadar yalnız planör gruplarımız arasında değil, en önemli bir sporu- muz olan paraşüt grupumuzda da ne '€n ufak bir hasar olmuş, me de bir kaza vukua gelmiştir. Şimdi “G. 9* planörü ile 1000 ve 1500 metrede rö- mork ve akrobasi yapıyoruz. Römork uçuşları ile yüksek pilotaj uçuşlarında yetişen birinci grup, pek yakında mo- törlü uçaklar üzerinde de uçmağa baş lıyacaklardır. Şimdi planörler üzerin- de süzülmeğe çalışanları, şubat or- talarında römork uçuşlarına geçireceğ <. Şimdiye kadar paraşütle atlaltı. öt talebelerimizin hiç birinde s0- gukkanlılığa halel getiren en ufak bir tereddüd nişanesi görmedim. Bu- nu takdirle söylemek borcumdur. Pa- grupumuzda 7-800 ve 1.000 met- reden paraşütle atlamak gibi hareket- ler lir. Şimdi. 'ün en zor kısmı olan saniyeli ve yüksek irtifa ir lerimiz bile vardır. Geçen cumartesi #ünü büyük önder Atatürk'ün, Türk kuşu alanını huzurlariyle şereflendir. fikleri gün, 2000 metreden il güt atılmaları yaptık. Bayan 2100metreden atladı ve normal şart- lar altında mükemmelen yere indi. Bu dereceleri tedricen arttırmak he- defimizdir.” (AA.) Bu haftaki maçlar Ankara Ayaktopu Kurulundan : 1.2.1936 Cumartesi | — Demir spor - Güvenç spor i. kinci takımları saat; 14.30, Yargıç: Necdet (A.O.) 2 — Çankaya - Muhafız Gücü i- kinci takımları saat: 15.45. Yargıç: Cevdet (A. G.) 2.2.1936 Pazar 3 —Altmordu - Ankara Gücü bi- rinci takımları saat: 13. Yargıç: Kâ- mil (M. G.) 4 — Muhafız Gücü -Gençler Bir- Tiği saat 15.