““ — Güzel bir inkişafa şahid oluyo- ruz. Köşe başlarında, gazete satı- — cılarının seyyar sergilerine şöyle bir göz gezdiriniz ve üç yıl önce, — aynı yerde, dört beş gazetenin mo- jton manzarasından başka bir şey çöremediğiniz günleri - hatırlayı- mız: Bu kadar kısa bir zaman için- Ü Üe meydana gelmiş olan - inkişa- fın sürat ve genişliği içinizi sevinç ve gürurla dolduracaktır. — — Ayrıca müşahedesi bizi sevin- — diren bir temayül de teknik kal, — te yânında, ve ondan önce, fikri kaliteye ehemiyet veren mecmua- larımız sayısının günden güne / artmasıdır. Edebiyat ve fikir âle- mimizin, teneffüs edilemiyecek kadar ağırlaşmış olan havasını sanki serin bir rüzgâr tazelemiştir. ve sanki, etrafımızdaki korkunç “Ölüm sükütunu bir fağfur kâse gi- bi birdenbire parçalıyacak olan 'senfoni başlamak üzeredir, kula- N umud verici akord sesleri — geliyor. | Uzun, çok üzün sürmüş olan acaba sahiden son — bulmuş mudur? Acaba, bütün bu iz kımılda- den aet değil midir? Bedbin olmak istemiyoruz, için- — de yaşadığımız zaman ve şartlar, — bize bunun aksini emrediyor. O- — mun içindir ki, gördüğümüz bu Bu hız yavaşlamasın! /— mecmua yığımları, yalnız gözleri- — mizi oyalıyan bir satıh süsü ol- /— maktan çıkıyor, kafalarımıza hi- — tab eden ve bizi hakiki bir iç kal- kınışın ilk alâmetleri karşısında nuza inandıran bir ma- TEAER iliyor ve bizi se- ıınııduımmıbıım tesirini göstermiye baş- .. Ancak unutmamalıyız ki, hareket, ferdlerden — gelen hamlelere yığınların iştirak etme- si sayesinde ileri götürülebilecek- tir. Bize bugün için düşen vazife sihirli mayayı, büyük hamurun içi- ne karıştırmaktır. Maya çalışma- ya başladığı zaman - faydalı işini tek başına da görür. Aman bu hamlenin hızını azalt- mayalım, bu hızın azalmaması için neler yapabileceğimizi, ne gibi tedbirler almamız gerektiğini dü- şünelim. Bu tedbirler ve bunların hayati lüzumu - üzerinde şimdiye kadar çok şey yazılmıştır. Fakat eski derdlere burada tekrar dönmek niyetinde değiliz. Bugün için, bize büyük umudlar veren bir tezahürü kaydetmekle iktifa edelim. Vilâyetlerde boğucu gaz kursları Sağlık ve Sosyal Yardım - Bakanlı hbava hücumlarına ve boğucu gazlara kar- 4t korunma usüllerini öğvetmek / üzere, vilâyetlerdo birer kurs açmaktadır. Kurr tedrisatında lâzım olan malzeme, her. lüyet için ayrı bir takım olarak, tar İe hazırlanmış ve talimatnamesiyle te vilâyetlere gönderilmiştir . Bu kurslarda dersleri ve konferanıla- rı, geçen yıl içinde, vilâyetlerden gelerek, Ankara'da gaz kursu gören, doktorlar vereceklerdir. Yeni bir kanun projesi Bayındırlık bakanlığı, posta nakil işlerinin / pazarlıkla, tamir ve imar lerinin de emaneten yapılmasını te- min maksadiyle arttırma eksiltme ve ihale kanununun maddelerine birer fıkra hakkında bir kanun projesi hazırla- muştır. KONFERANSLAR “Yarın saat 20.15 de, Gazi Te ye Enstitüsü öğretmenlerinden B. Halil Bedi tarafından, Gazi Terbiye Enstitüsünde milli çek kompozitö- Tü Sımetana hakkında bir konferans verilecektir. Konferansa herkes gele- y ik- '€r cuma günü 17,30 da bu gezisine aid projeksiyonlu bir konferane verecektir. ULUS Z9 SUNKANUN 1936 ÇARSAP *A İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI Güzel sanatlar akademe- sinin yeni profesörü İstanbul, 28 — Güzel sar profesörlüğünden istifa e- Üniversitemizin yeni profesörü Tatanbal, 28 — Ünüversite kulak, bu yan, boğuz hastalkları. profesörlüğüne türla edllen Profesli Palmaa çabat be gada Teteabel'e. gelesiktir. Ekalliyet mekteblerinin ders programları İstanbul, 28 — Ecnebi ve ekalliyet mekteblerinin tedrisat programlarını birleştirmek için çalışacak komisyon bugün işlerine başladı. Gazi köprüsü inşaatı İstanbul, 28 — Almanya'dan Gaz prüsünün tatbikat projelerinin mart nihayetlerine doğru gönderileceğine dair belediyeye haber gelmiştir. Köprünü, inşaatma Unkapanı tarafından başları ması çok mühtemeldir. İstanbul şehrinin plânı İstanbul, 28 — Belediye şehrin bul eder etmez Prost davet edilecek- tir. İstanbulda havalar İstanbul, 28 — har havası vardır. Ağaçlar çiçeklen- mekte ve kırlar yeşillenmektedir. Şixketi hağriye umum müdürü çekildi Istanbul, 28 — Idari sebeblerden dolıra eleyalği çekeni DUR & zerine Şirketi hayriye umum — müdü- rü Yusuf Ziya ve şirket idare meclisi azasından Mahmud Nedim isti dilik işletme müdürü yapmaktadır. İstanbul telefonu İlk tecrübe çok iyi netice verdi Ankara - İstanbul telefonunun kuv. vetlendirilmesi ve telefon - görüşmele rinin sıra beklemeğe mahal - kalma in İstanbul ve Ankarada n koramportör cihaz- ları ve Geyvede ye şeddede tesisatı. bitirilmiştir. Posta ve telgraf umum müdürlüğü dün sa- '»1 on yedide koranportörlerle İstan- bulla ilk tecrübe görüşmelerini başa vi ile yapmıştır. Halen İstanbulla gö *üşmeyi temin eden mevcud her hatta üç gün sonra yeniden a açılacak ve on beş Kün sonra açılacak diğer bi mevcud hatlar altıya çıkarılacaktır. dan temini kurulmakta Vekil öğretmenlere verilecek aylıklar Bazı okulların hud asi ve vekilli eden aynı okul öğretmen: betinde aylık ver- hğa, bu gibilere ancak beşte birden üç - tebire kadar aylık verilebileceğini Kül tür Bakanlığına yazmıştır. Tiftik satışları hararetlendi İstanbul, 28 — Tiftik üzerine piya- PF gurasiNPena K atrser ç-i mumi satış 8474 balyadır. Bunun 1845 balyasını sovyetler 1229 balyasını de l manlar almışlardır. Fiatlar üç kuruş y selmiştir kara elçilik müsteşarlığına taj müdürü B. Popof bugün geldi ve ak- şam Ankaraya hareket etti. Filürya için İstanbul, 28 — Belediyenin 1936 büdçesine flürya sat konmuştur. Kızılay Ankara mer - kezinin çalışmaları Kızlay Ankara merkezi gençlik teş- külütiyle el ve iş birliği yaparak - kışlık çalışmalarına başlamıştır. Orta mekteblerle liselerde tespit edi- den fakir talebelerden 330 gün sıcak yemek verilmekte, ayrıca çef- kat yurdunda barınan fakir ve kimsesi 120 ayleni edilmekter de günlük yemekleri temin Jaki aylelerin 26 ço- Talebe 20 yeçe . Bur cuğu tamamen pansiyonündeki talebe ader karıtmıştır. Şefkat yurdunda halkı dım komitesiyle beraber dispanserlerinde Edirne Saylavı Bayan Fatma Memik hastaları muayene ve ilaç- larını meccanen vermeğe başlamıştır. Kızılay umümi merkezi mekteb tale- belerine verilecek yemek — masraflarına karşılık olmak üzere Ankara merk: 'nin emrine şimdilik bin Bunlardan başka da umumi yardım- larına devam etmekte, ve yurdda barınan kadınların çalışmaları ve bu çalışma #emerelerinin teşhiri için hazırlanmak- tadır. Ankarada verem dispanserleriyle ya- pılan temas üzerine dispansere devam edenlerden yardıma muhtaç olanlar tew- pit edilmektedir. Bunların adedi ve umümi vaziyetleri belli olduktan sonra Kızılayın verem mücadelesi için esaslr bir program yaparak yakında toplana- cak olan kongresine bildirecektir. Kızılay Ankara merkezi, bundan baş- ka, ankaralıların bir araya / toplanma ve eğlenme ihtiyaçlarını da karşılamak üzere her ayın birinci cumartesi günle- ri, Şehir lokantasında, bir dinedansan tertib etmeği kararlaştırmıştır. Lokan- taya gelenlerden dühuüliye alınmıyacak, fakat gelenler için gece elbisesi mecbu- vi olacaktır. iydirilmiştir. toplanıyor Ankara vilayet umumi — mecli - batın birinci cumartesi günü, toplantı- Jarına başlıyacaktır. Dayreler şimdiden meclise verilecek - büdee hazırlıklarını ge cekadir.. VG Te ĞÜL “EFHET (*). - manası arap- — ça (Neam) yani (evet) tir. Üç şe- — kilde lügattir: (1) Yağma, Tohsi 'Şimdi, Türkçede (evet) in eski li olduğu anlaşıları bu (ava) ve kelimeleri ile arapça (eyva) ve fransızca (oui) kelimelerinin galmelojik şekillerini altalta yaza- E () () (3) ruğ Huv H ağ oğH uğ 4 Görülüyor ki bunların da hepsi bir şekilde ve bir anlamdadır (1) Uğ, ağ, ey oğ: hep “esas” anlamıma olarak ana kök, yahut » yalnız arapçasında - onun yerine geçen birinci derece prensipal kök- dür. (2)Vv, av, uğ: ana kök mefhu- munu kendinde tecelli ve tecessüm ettiren süje veya objeyi anlatır fondamantal elemandır. (3XAŞ, iğ: bu mefhumu - tayin — V**) Türkçede Çevet) kelimesi “yoktur diyenler, bu maddeyi gör- memiş olmalıdırlar. “Hayır” manasına da yine Di: v) Belimeni vandız. (ai ve ifade eden ektir. Esas anlamının bir süje veya objede tecellisi yolundaki müp- hem mefhum, ilk insanlarca sade- ce bir tasdik manasına hamledil- miş olduğu görülüyor. Mütekâmi Türkçe buna “bahsedilen mefhu- bir ek daha katarak ünü yaratmıştır. imolojik şekli de şu- (a) () (3) (4) eğ H ev eğ b et Buradaki son (. 4 t) ekiyle ma- 'nın (v) si (£) ye (m) ye değişebil- diği gibi, baştaki ana kök yerine (ey) almarak (yemet) şekli de doğmuş olur. İŞBU (Şu) sözünün aslı olan (uş), ya- hut -(V. &- 3) ileceğine göre - (iş) sözü, (bu) ile birleşerek (İş- bu) şeklini alır. Bunun etimolojik şekli şudur: () (2) (3) (4) (5) oğH uş H uğ H ub b uğ Kelime mürekkeptir, - (Şu) ve (bu) anlamlarını birleştirerek he- men pek yakında olan, yahut he- men sözü geçmiş olan süje veya objeyi göstermeğe yarar. Etimolojik analizde şöyle tak- sim edilmek lâzımgelir: () (2 (3) (4): (5) (2) Uş: Bu mefhumun oldukça geniş bir sahada yayılmasını gös- terir ektir. (Uğ * uş — uğuş — uş): Ol dukça geniş bir. sahadaki esasa işaret eder. İkinci kısımdı (3) Uğ: Yine aynı anlamda ola- rak ana köktür. Tekerrür ettiği için bütün Türk lehçelerinde bu eleman düşmüştür. (4) Ub: Ana kök anlamını'ken- dinde tecelli ve tecessüm / ettiren süje veya objeyi gösterir. (Uğ ** ub — uğub — ub): bir süje veya obje üzerindeki esasa işaret eder Bu iki kısım birleşince husule gelen (Uğ * uş H uğ H ub — uşab) şekli esas mef- n oldukça geniş bir saha- je veya objeye taallükunu göstermiş olur. İşte bu manayı da yin ve ifade eder. — Çovaş lehçesinden yu: geçen (siyav) ve (si- yava) sözleri de (işbu) ile bir ya- prda; Etimolojik şekillerini altalta ya- zalım: () (2) (3) (0) (5) İşbu :iğ 4 iş 4 iğ H ub H uğ Siyav :iğ - is - iy -H av b » Siyava: iğ - is 4 iy H av * aj Görülüyor ki burada yalnız ka- tegoril de sözlerin birli ği açıkça kendini göstermektedir zi y”,”b — v" olduğu İŞTE Yine (şu) nun aslı olan Çuş - iş) elemanına “yapılmış olmaklık, ol- muş olmaklık” manasının katılma- malümdar. 41 ile (işte) sözü de kurulmuştur. Eski eserlerde bunun (uşta) şekki de vardır. Etimolojik şekli şudur: () (2) () (9 4 işHit-Heğ “Esas, sahip, Allah, - 'na köktür (2) İş: Ana kök anlamının ol- dukça geniş bir sahada tecell gösteren ektir. (3) İt: Ana kök anlamının ol- dukça geniş bir sahada olmuş ol- duğunu anlatır. (4) Eğ: İşte bu anlamı tayin ve ifade edı (İğ - iş 4 it 4 eğ — iğişiteğ): ana kök kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşarak ve 3 üncü elemanın vokaliyle son elemanın konsonu da düşerek (İŞTE) şekli- ni almıştır. İŞTE : Göz önünde bulunan bek li bir süje veya objeye işaret eder. Not: 1. — Lâtince (iste) ve es ki fransızca (icest) ve (iceste) söz- leri de (işte) den başka bir şey de- ğildir. Etimolojik şekillerinin kar- rılması bunu derhal meyda- (a) (2) (3) () iİğ H İş itH eZ Hİğ His- it-Heğ İşte İste İcest (*)zİk Hes Hetk » İk -H es-bet Heğ İceste (*| (*) Lâtin ve fransız dillerinde (c) harfı, hem (k), hem de (s) sa- dalarını verir. Burada doğrudan doğruya (k) sesi vererek ana kö- kün yerini tutan birinci derece prensipal köklerden biri olmak ü- — Bu analiz, fransızca. ” nin vokalle başlıyan ke- limeler önünde “cet” ve müenne- sinde “cette” şekillerini almasını a şimdi- ki istimal tarzları, tabii, muahhar şeylerdir. Aslında bunların Türk- çe “işte” yerinde kullanıldığı mey- danda. — Hele eski fransızcada hepsinin başında birer “i” bulun- ğu, fransız etimoloji lügatlerin- af edildikten sonra, artık bu nokta üzerinde hiç şüphe ve tereddüde mahal kalmaz. molojik şekli ile altalta yazalım: (1) (2) (3) (4) Cet siğ-yis H etk. Cetteziğ F is-het-b eğ Görülüyor ki, yalnız “ş” yerine ' anlam ve kategoride olan çelmekle her üç kelime de ku- rulmuş oluyor. — J..N.DİLMEN 1 “Bunlar, Şunlar, Onlar” sözleri- 'min analizi yarınki sayımızdadır). —. zere alınmıştır. Bunu (c) olarak almak ta müm- kündür. Çünkü (c) ve (ç) harfle- ri ana kök yerinde oldukları zas doğrudan doğruya onun an- Tamını alırlar. Hattâ (s) olarak ta alabiliriz. Çünkü (s) hartinin (ğ) ile teba- dülü de tespit edilmiştir. Hele bus rada ikinci elemanın konsonu da (s) olduğundan, aynı konsonun arka arkaya tekerrür edemiyeceği kaidesi de birinci elemanın kon- sonunu (ğ) ye çevirir.