ğ YENİ Savaşsonrası'nın önümüze koy duğu meselelerden biri de “sanat” münakaşasıdır. Ortada, hem de en olgun şeklinde. bir Avrupa sanatı “dürürken böyle bir münakaşaya zum var midir) S Eğer Avrupanın kendisi kendi — medeniyetinin topyekün gözden ge çirilmesine ve hayatın her alanında Bir takım yeni ölçülere geçmek lüzu- memiş olsaydı. sa- lerin mü- mat işlerind: de, 41 ancak bir takımn “Ecole' kaydederdi içindir ki, sanat bahsın da da. hâlâ devam etmekte olan mü- “nakaşa ve mücadelelerin genişliği ve . bizim bu yazı serimizin içi- ne aldığımız diğer davalarda olduğu #ibi, şekilden ziyade esasa ait bulun- maktadır. Sanat — münakaşaları, — yabancı memleketlerde olduğu gibi bizde de için mi sanar? Bu münakaşalardan bazılarını o kumuş yahad yapmış olanlar hatır- darlar ki, bahis az. sonra, individua- hist ve sosyal görüşlerin çatışmasiyle sona erer fakat somuc vermez. Hab “buki sanat, ötelenberi ve ilk günün- / denberi, ham sanat içindir hem ce- Hem individüel görüşün mahsulüdür hem sosyal —anlayış ve keritiği tatmin eder. Demek ki, hareket - noktası ola - zak, bunlardan yalnız birisi üzerinde asrar etmek bahsi piç etmekten baş- ka bir şeye Kaldı ki. en az — karışanlar kendileri olduğu halde, sa- nat münakaşalarmı, her defasında - makul ve ileri bir neticeye bağlıyan- . eserleriyle, sanatkârlar olmuş ve md.ı.yeı devirlerinin en verimleridir. - ve her defasında, er sanat, kendi kültür ve medeni, in hem teknik / sahasındaki v hayat ve hayatın en temiz olan sanatta, bütün bu ölçü- Haai Hattti va hai t değirmekeri inkâr eyksmek glur. 've medeniyet devrelerin- ise, sosyal ölçüler, — her devirde şka başkadır. — Bugün, bütün dünyada, - geçen sanatı, —esasları ile beraber ediliyorsa, — bu sanat bu - tatmin etmi - ya” anlamınadır (3). Bu asildan Türk, lehçelerinde — Tusku | Yakutçada ş yok- tur| — düşünce, muha- keme I. — Tüseğ, Tüsüö — yüya görmek; (Örnek: Bölün min tüsüötüm — Bugün ben rüya gördüm). Hl. — Tügemek — rüya görmek. Bazı lehçelerde bu mefhum (ş) yerine (1) getirilerek de ifade e- dilir: IV.— Tül > Rüya, tefekkür, hayal, hülya. V. — Telek — Rü VI.— Tellenne — Rüy rünmek. - var Görülüyor ki “düşünmek” sözü- V) Radiot, Nİ “Uygur, Sagay, Tarancı, Altay, Teleüt, Şor, Kaç, Küerik, Kazan lehçeleri"; Büyük Türk Lügati “Uygur, Çağatay, Ka- zan İlehçeleri"; Tuhtetüzzekiye; oiux Destanı; Çağatay lügati: Pa: vet de Courteille lügati. L I. —pııı.m. Yakut Dili lü- 1ii. — Radlot, TTT “Karayim dehçesi” IV. — Pekarski, Yakut Dili lü> gati. İ Hkfarme,. coviyDü DÜNYA 4. -Sanat yor, bugünkü insanlığın — “ferd” ve “cemiyet” için koymağa çalıştığı öl gülere artık uygun / düşmüyor de mektir Bir tek misal alalım: / Rafael'in herhangi bir tablosu, kendi devrin de, her hakiki sanat eserinin kendi devrinde olduğu kadar. hem sanat içindi hem cemiyet için. — Fakat bu nun ne ihte Hindistanda ne başka tarihlerde İtalyada yapılması 'na imkân vardı. Sosyal şartlar kadar teknik şartlar da buna mani idiler. İçinde bugün yaşamakta olduğu- muz devir, bütün kıymet hükümleri- ni ve bütün ölçüleri yeniden gözden geçirmeğe yeniden tayin etmeğe zum ve ihtiyaç gören — bir devirdir. Kaba ve istihlake mahsus maddele rin imalinden sanat eserlerinin yara- tılmasına kadar, insan hayatını gerek “ferd” gerek “cemiyet” halinde ta - yin eden bütün hareket ve faaliyet- ler bugün yalnız tetkik ve münaka şaya değil şiddetli - mücadelelere de mevzudür. Bunlar arasında, sanat'ın. fildişi külesinin içine sığmarak — yakasmı kurtaracağı hatıra getirilemez. O da, içinde etlerle kemiklerin — kaynadığı hayat kazanının içine düşmüştür. ve şimdi beraber kaynamaktadır. Sunu yalnız bilmem / söylemeye lüzüm var midir ki, tarih'in kepçesi bu kazanın içinden yeni dünyamı zaın yeni insanlığını bölüm bölüm çı- kararak yeni hayatın tabağma kota - inalarla en son ç- “yeni sa tır. Onun hakkında henüz bu kadar bilgisiz olmamız ve eski estetik ya - velerini — tekrarlamakla — kalmamız. bundandır. — yeni ölçülerimizi tayin ve tasnif işinde. daha kaba saba iş lerde bile gerektiği kadar ilerliyeme- miş olmamızdandır. Burhan BEİ İlk okul talebelerine yemek Çocük Esirgeme kurumu genel merkezi Ankı ilk okullarda bu. hunan zayıf 610 çöcuğa sıcak etli le yemekleri vermektedir. Kurum daha fazla çocuğa yemek verebilmek için tüccarlarımıza — baş. yurmaya karar vermiştir. Hayirseven herkes bir çocuğun bir günlük yemek parası olan 6 kuruşu vermek süretile de bu hayırlı teşebbüse yardım edebi- dür. Kurum bütün iyilik seven halkımı- z bu yardıma çağırmaktadı 'nün analizi, bize yalnız bu sözün değil, üğüt, güt ve düş gibi Türk kelimelerinin de öz anlamlarını göstermeğe yaramaktadır. Düşün | Not: 1. — Kelimenin dördüncü küzü sonuna kadar analizi (dü Hün) sözünü ortaya koymaktadır. Bu da zekânın oldukça geniş sahada tecellisi ile henüz bell mıyan bir süje veya objenin yakın uhitine varması mefhumunu riyor. Bugün birisine (düşün!) dersek “zekânı kullan, bir şeyi ve- ya bir şahsı zekânın geniş muhi- tine yaklaştır” demiş oluruz. Düşünüm Not: 2. — Beşinci cüzü de ilâve edilince husule gelen söz (düşü- nüm) dür. Bu da düşünmenin bir üje veya objeye de taallukunu ifade ile (düşün) sözünü tamam- İamış olur. Düşünüm, doğrudan doğruya düşünme mefhumunu an- latır. Analizden çıkan anlam da buna tamamiyle uygundur. Altın- cı cüzü onu sadece isimlendirmek- tedir. — Düşünme Not: 3 — Altıncı cüzüde (ek) yerine daha az keskin olan (eğ) alırsak kelime (düşünme) olur ki onun da anlamı (düşünmek) le bek yakındır. Aradaki nüans, (dü- şünme) sözü doğrudan doğruya ULUS /21 SONKANUN 1836 CUMA İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI Liman amelesine ucuz yemek İstanbul, 23 G yi vazillğn eee İi Amali Kü ö ai gliĞİ Limanda ameleye Gazetecilere büro İstanbul, 23 man hanında Gazeteciler bir. büro hazırlar Gazeteciler liman işlerini bu bürodan takib edeceklerdir. Radyo şirketinin mukavelesi İstanbul, 23 — Radyo şirketinin işletme mukaveli debini tetkik için bir heyet iye baş- dadı Bebek kıyılarında bir cesed İstanbul, 23 — Bebek / kıyısında gayet temiz çiyinmiş bir kadın cesedi bulunmuştur. Tahkikat yapılıyor. in uzatılması ta- Koruma tecrübesi İstanbul, 23 — İstanbulda hava tehlikesine karşı büyük koruma tec- rubesi ilkbaharda yapılacaktır. Derince silosu İstanbul, 23 — Derince silosunun inşaati bitti. İnşantin tesellümünü ya- ,pacak heyet geldi. Resmi ve Sefaret otomobilleri Dairelere ait hıı ou-uıhıllulz Taşıldığından — bundan böyle resmi 've sefaret otomobillerinin plâka ta- şımaları ve İç Bakanlıkça tayin edi- lecek muayyen bir süratten fazla seyrisefer edememeleri Bakanlar kurulunca kararlaştırılmıştır. Yunüs balıklarından vergi alınmıyacak Yunus balıklarının ve bunlardan çıkarılan balık yağlarının av vergi - sinden istisnasına dair hükümet Ka- mutaya bir proje vermiştir. zekânın bir süje veya obje üzerin- de toplanışını anlatırken, (düşün- mek) te bu anlamın daha keskin olarak gösterilmesinden ibarettir. Dü Not: 4. — Beşinci cüzü olan (üm) yerine yine onun gibi. süje veya obje anlatabilen (üc) alır ve altıncı cüz'ü de (ek) yerine (eğ) olarak kabul edersek (düşünce) sözü doğmuş olur. idâe, pen: “Düşünce” ile semantik bağlılı- ğt olan”Fikir, idde, pensöe” sözle- rinin etimolojik - şekillerini, “dü şünce” nin etimolojik şekli ile alt alta yazarak karşılaştıralım: a) () () 6) (9 €) Düşüncez üğ * üd 3 üş * ün * üc Heğ Pikir —3f V ik 4 dr * * İdie — siğ t ia * *eğ * et Pensöt zağ Hap t anHas Veğ Heğ (, iğ, ağ: köktür. Saydınlık ve parlaklık,, V) Birinci - derece — prensipal köklerden olan (if) i burada doğ- rudan doğruya kök olarak göster- dik. Kelime (iğ 4 if 4 ik 4 ir) o Tarak ta alınabilir. Bu takdirde 'ana kökün anlamını tecsim 'e onu ifade ve tayin eder ve “ir” ile temerküz. ve tekarrür Aanlatılarak yine avnı izaha yarıl- mış olur. Atıq Poligonu bet görüyor Bakanlı tarafından, Ankara stadyomu için de, yaptırılan atış poligonu, - geçen ay bugün açılmıştı. Poligon, er sı 'nif halk tarafından, büyük bir rağ- bet görmektedir. Bir çok genç, ihti- yar ve hattâ kadınlar tatil saatlerin- de Poligona / giderek atışlar yap - maktadırlar. Bu eski türk - sporu, - halk arasında, layık olduğu ehemi - yetle karşılanmıştır. Poligon, sabahları saat sekizden tibaren açıktır. Akşam 19 a kadar ameraklılar, istedikleri silahları bul - makta ve diledikleri — kadar mermi sarfedebilmektedirler. Mermiler hususi ve ucuz. bir. tarife tat- bik olunmaktadır. Meselâ, tabanca fişekleri 4 - 6.5 arasındadır. 6.35 lik brovning tabancalarının fişekleri 5, mavzer fişeği 55, Parabellomlar 6.50 FHlober tüfeklerinin - kurşunları 125 -3 kuruştur. Av fişkleri de a) ni ucuzluktadır. 22 milimetrelik ni- fişekleri 1, 4 milimetrelikler 0,75, gibi ufak bir ücret mukabilinde sa- tılmaktadır. Hava tüfek saçmalarının 8 tanesi bir kuruşadır. Poligonun açılma — saatları kış günlerine mahsustur. — Yaza doğru zaman daha” uzatılacaktır. - Hattâ, geceleri atış yapabilmek için mevcut projektör tertibatından da istifade e- gölecektir. Projeddtöderl yardemiy - le yapılan gece atışları / gü gölenlar kader kolar ölskünder. Poligon idaresinin tuttuğu istatis- göre, açılış - günündenberi, bir inde, atış yapmağa - gelenlerin sayısı, 1376 kişidir. Bu sayının git - tikçe artacağı muhakkaktır. Atışa gi- denler için memnuniyeti mucib olan igonda her türlü is- hane tesisi düşünülmektedir. Bu tüphanede bulunacak kitapların ço - Bu, tabiatiyle, avcılığa — ve atıcılığa dair olacaktır. Kızılca hamam , kaymakamlığı Kızılcahamam — kaymakamlığına İç Bakanlık hususi/ kalem şefi Alâ - eddin tayin edilmiştir. anlamlarının abster manaya nak- Tiyle husule gelen “zekâ” manası- madır. (2) Üd, ik, id, ap: Kök anlamı- ı kendisinde tecelli ve tecessüm ettiren süje veya objeyi temsil e- derek kökteki anlamı benimseyen elemandır. Buraya kadar olan iki cüzüde yukarıki dört kelimenin hiç farkı yoktur. Bundan sonra farklar baş- hıyor. Yalnız üç cüzülü - olan (fi- kir) kelimesinde: (3) ir: Anlamın herhangi bir nokta veya sahada - tesebbüt, te- karür ve temerküzünü ifade eden ektir. ÇÜF 4 ik 4 ir — ifikir — Fikir): Zekânın muayyen bir saha üzerin- de sabit, mukarrer bir şekilde mer- ifade eden bir sözdür. (3) üş: Oldukça geniş bir saha anlatarak zekânın bu sahaya ya- bu eleman yoktur. (Pensöe) keli- mesinde ise 4 üncü cüzü olarak gelmektedir ki yeri değişmiş ve süjeye yakın düşmüştür. Bu halde (pansöe) de zekâ ön- ramını tetki Sanayi programını hazırlıyan heyet İkinci beş senelik sanayi prog ve tesbit etmek üze re Ekonomi Bakanlığı tarafından içtimaa davet edilen 50 kişilik he yetin üç günden beri tali komis- yonlar halinde çalışmakta olduk- larını haber vermiştik. Bu komis- yor hemen hemen işlerini bi tirmiş sayılabilirler. Bugün öğle- den önce saat onda, mütehassıslar bakan, B. Celal yarın reisliği altında ve umumi heyet halinde toplanacaklardı İçtimam bugün sonunun alınacağı umulmaktadır. Bayar ve eşleri, bugün Ekonomi Bakanımız B. Celal 16,30 da Ankara Palasta, sanayiciler şerefi- ne bir çay ziyafeti vereceklerdir. Fındık nizamnamesi devlet şürasında Fındık mahsülünün ihracatını tanzim etmek üzere, Ekonomi Ba- kanlı dik 1 tarafından hazırlanan, fın- izamnamesi, devlet şürasın- da tetkik edilmektedir. Tetkikatn bugünlerde biteceği ve fındık kone- resinde verilen kararlar dairesinde derhal faaliyete geçileceği haber verilmektedir. Defterdarlar arasında Edirne defterdarı Fehmi Konya defterdarlığma, İstanbul pul direktö- rü Zeynelabidin Afyon defterdarlığı na, Finans Bakanlığı büdce direktö - rü Cemal Ahmed Edirne defterdar - yuğına, tayin edilmişler ve Bursa def. terdarı Remzi bir derece terfi edil - aa Evkaf idare meclisi Vakıflar kanunu mucibince teş pazarı noteri Galib tayin edilmişler. dir. Evkaf tayinleri İstanbul vakıflar baş direktörlü. #üne Divanı Muhasebat birinci sınıf mürakiblerinden Hüsameddin, Ko - caeli vakıflar direktörlüğüne Tokad- direktörü Mustafa, İçel vakıflar di - rektörlüğüne — Bolu direktörü Bekir, Tokad vakıflar rum direktör direktörlüğüne Ço - Süleyman. Surı tayin edilmiştir. üzere kendi yakın muhitine yayıl- dıktan sonra, oldukça uzak sahi (3) n ekinin ifade erlediği daki bir süje veya objeye taallük etmektedir ( lemek lâzım gelir. Bu 4 n) eki isetürkçe şeklinde © ü cüzüdür. (4) Ün, as: Yalnız (düşünce) ve (pensöe) sözlerinde bulunan bu iki cüzü yukarıda izah edilmiş- tir. (5) Üc, eğ: (Fikir) den başka her üç kelimede de süjeyi göste her üç kelimede (6) Eğ: Yine (fikir) den başka de manayı ta- mamlayan ektir. Bu halde kelimelerin anlamları şöyle sıralanabilir: 1. — Fikir: Zekânın muayyen bir sahada sabit ve mukarrer şe- 3. — Pensöe: Zdıııııı_ııhııı uzak bir sahada faal ve müessir şekil Kai atecellisi « Ge edebilmekteği je veya ob- n ifade e yayılarak bir “Görülüyor ki (düşünce) kelime mefhumun bütün varlıklarını cr geniş ve mükemmel bir yoldi ifs- . EN.DİLFE>