— elursa, bu para hiç de çok SAYIFA 4 YLUs Milletler Cemiyeti büdeesi Cenevre, son kânun, Milletler Cemiyetinin büdcesi, son yıllarda gittikçe daha mükemmel bir gekil almağa bi Milletl, yeti de tasarruf yolunda yürüyor. 1934 de 31,000,000, 1936 de 30,000,000, 1936 nım büdeesi ise 28,279,901 frank olarak tesbit edil. iştir Fakat haki Cemi- te, Milletler Cemiye- , bu tahmin edi- ikdardan daha a zpaz ma yolunu bulmasını harcan. len bir adam- Çünkü, Milletler Cemiyeti, hiç bir Haman, bir yıl içinde 26 milyon frank- 'tan fazla para harcamamış Harcanan paranın büyük bir kıs- , birçok şuseleri olan bu mühim nuhafazasına tahsis edil- iştir. Önümüzdeki yıl içinde, sekreterin nasrafı olarak 14,5 milyon frank goz önünde tutulmuştur. — Enternasyonal iş bürosuna, 6,5 milyon, enternasyo- mal adalet divanına 2,5 milyon, Nan- sen bürosuna 270,000 frank tahsisat konmuştur. Yalnız istirahat ve mezuniyet de- ayısiyle verilen —para 1,5 milyon farak tutmaktadır. Sekreterlikte çalışanların, genel kalan memurlarının maaşları hakkın. da, halk arasında aklın alamıyacatı yakamlar / dolaşmaktadır. — Halbuki “Key Vilson” un umumiyet itibarıy. de gizli tututan büdeesi tetkik edilin €e, evvela, burada çalışanların dunya- Bi en değerli memurları - oldukları / görülür. Çünkü sekreterlikte çı Jarın hemen hemen hepsi de kendi. memleketlerinde — üniversite rofesörü olacak kıymette büyük bi ginler, tanınmış mütehassıslardır. Bu memurların dünyanın “para alan bürokratları — olmalarına — rağmen, bu maaşlar hiç de öyle sanıl. dığı gibi astronomik rakamlar deği dür. — Genel Sekreter B Avenol - yılda -80,000 frank maaş alıyor. Kendisinin “demsil masrafı göz önüne getirilecek idi Genel Sekreter muavininin maaşı “senede 60,000 frank tutuyor. Direk- dörlerin en az aldıkları yıllık maaşı 41,000 franktır. “Ancak asıl işin yükünü yüklenmiş 'elan memurlar ayda 1500 frank mı 49 almaktadırlar. Bu nevi memurların yıllık maaşları en çok 28,000 frangı kadar yükseliyor. ansaşları aynı nisbeti buluyor. En az mnaaş alanlar liftboylardır; En çok “sarfiyat yapan şube, “si- konferansının her top- Tantısı 2000 franga lüzum göstermek. te ve neşriyat için 330,000 harcanmak- 'ta olduğu düşünülecek olursa, bu miktar çok sayılmaz. n sonra, finans şubesi de bir Analitik tetkikler yapılması için bu şubeye Rokfeller her yıl 150,000 frank vermektedir. Bütün bu rakamlar belki dev gibi geylerdir. Ancak bu yurdda ne kadar yapıldığı düşünülünce, devlikten çıkmaktadır. Dünyanın en büyük bürosu, 140,000 frank kâğıda, 150,000 frank posta ücretine, 30,000 frank abone olduğu gazetelere, sarf- etmektedir. — Çamaşır — için 10,000 frank, odun ve kömüre 40,000 frank, aşık için ise 30,000 frank vermekte di Milletler Cemiyeti/ bilânçosunun f tarafından ziyade aktif enteresandır. Milletler Cemiyeti idi. asraf yapmadı. rakamlar tarafı bu- Geli. güne kadar her yıl “aktif rinden fazla Milletler Cemiy, darı, tabiatiyle, aza Ancak her devlet ken: aidat in gelir kaynak lan devletlerdir. li imkân ve ka- biliyetine göre vermektedir. En az aidat verenler arnavudluk Lüksenburg'dur. Aidata esas, devletlerin " toprak büyüklüğü değildir. Mesela - İsviçre, Avusturya ve Macaristanın paranın iki mislini veriyor. Bu iki devlet yılda 234,006 frank verdikle- vi halde İsviçre 500,000 frank vermektedir. Koskoca - Avustur kıtası Felemenkten çok fazla bir şey ödemiyor; — Avusturalya — 820,147 frank, Felemenk ise 698,644 frank veriyor. İtalya, Romanyanın p: düşen mikdarın üç mislini, yani 1,822,550 frank Romanya ise, 607,516 frank ödiyor. Yugoslavya 546765 frank vermektedir. En çok vergi veren İngilteredir ki, onun payı yılda 3,189,462 frank 50 Çin, in, Kanada ve İtalyaya bir milyon franktan faz- la, Fransa ile Sovyetler Birliği iki milyon franktan fazla vergi payı dü- güyor. Noyes Viner Jurnal'dan Fölkişer Beobahter'in Türkiye muhabirliği İşittiğimize göre, Berlin'de ve Mü- nich'te çıkan Fölkişer Beobahter ga- zetesi Türkiye'de devamlı bir muh: birlik tesis etmiştir. Muhabirlik v zifesini alman haber ajansının Anka- a aytarı B. Fritz Tietz üzerine almış- tır. B. Tietz, Türkişe Post gazetesin. iğe bir nihayet verilerek Türkiye'yi artık olduğu gi- görmek gerektiğini açıkça isteyen zetesinin Türkiye için dalmi bir mu habirlik kabul etmesine olduğu k dar, böyle bir muhabirliğe Tietz gibi yeni kafalı ve yeni görüşlü bir mes- dekdi dük. seçmesine çok — hoşnud ol- İNGİLİZ-FRANSIZ KONUŞMALARI Deyli Telegraf'ın diplomat aytarı, in 14 ikincikânun 1936 ta- rihli sayısında yazdığı bir yazıda di yör hi ba- düşmesinden İngiliz kabinesi, Samuel Hor yal sülh plânmın suya 've Hor'un çekilmesinden sonra orta- ya çıkan yeni İtalyan - Habeş durü- mu hakkında bir görüşme yapmak fırsatını bulamamıştır. Fakat öğrendiğime göre hükümet, Milletler Cemiyetinin bir hal süretine müzaharet etmek kara: yaracağı rındadır. Dış Bakanlığına gelmesinden sonra B. Eden on gün devamlı surette manlarla birlikte bütün dünya vazi: yetini inceden inceye tetkik etmekle vakit geçirmiştir. Benim intibamm şudur ki Bay Eden bu incelemeleri sonunda — kabineden genel seçimden evel ve sonra güdüle- ceği vadedilmiş olan sıyasadan ayrıl- mamasını istiyecektir. Bu sıyasayı kı gelirse şöyle diyebi İlerde çıkacak bütün engellere ve pürüzlere rağmen Milletler Cemiye tinin kollektif güvenl ülküsünü gerçekleştirmeğe çalışmak. Bu mevzu, yakında Cenevrede yapı Aacak dış bakanları ve öteki mümes- siller toplantısında hususi sur muşulacaktır. İngilterenin silahlanmak hususun- daki teklifi memleketimizin kollektif lece bi anlatmak lâzım hususunda tte ko- sistemi se ikir olarak alma- duğını, bu hususta öteki memleketler- le birlikte kendisine düşecek mesuli- yeti yüklenmek — kararında olduğu u göstermektedir. Berlin, son zamanlarda zecri ted. birler kararını veren devletlerden bi- min karşılıklı yardımda bulunmaları üzerinde İngiltere ve Fransa arasında geçen müzakerelerin Lokarno denge sini bozacağından korkulduğunu bil- dirmiştir. Bu konuşmaların ya de vukua gelecek bir hâdise üzerinde aynı zamanda Fransanın şimal- müdafaasında — kac. gark mılıklı bir yardım üzerinde de geçtiği Kkuşkusu uyanmıştır. Güvenili F bir kaynak: tan aldığım habere - göre almanların bu kuşkusu yersizdir. Bu konuşmalar, sadece İngilterede Akdenizde veyahut o civarda İtalya tarafından bir taarruza uğradığı tak- dirde alınacak tedbirler hakkında ya- pılmaktadır. Bunun dışında herhanzi bir da elbirliği yapmak konuşmaya mev- zu olmamaktadır. Haber aldığımıza göre, yapılacak bir deniz anlaşmasına göre, İngiltere, imanla- molduğu zaman fransız rını ve tersanelerini kullanabilecektir. Böyle bir tedbirin bahse mevzu o- lan liman ve tersanelerde fransız iş- gisi arasında bir takım kargaşalıklar çıkmasından Fransada endişe — edil. mektedir. Fakat, parlamentodan bir seferberlik kararı almadığı - için fransız donanmasının otomatik - ola- rak harekete geçmesi düşünülmemek- tedir. Bu sebeble fras disini hükümet (£ ordusu da ken- yaziyetine koymaktan fazla bir şey yapmıyacak- am bir müc Bunun için de son iki senenin kura askerleri silah altına çağrılacak, bu tedbir, sınırlardaki fransız tümenle- dan bir genel seferberlik emri çıkma- dıkça kendi snırları dışında hiç bir harb hareketine girişemez. Havada bir elbirliği yapılması me gelince bu hususta / yapılan müzakerelerde fransız hava / işaret kuvvetlerinin ingiliz hava - bakanlığı #mrinde bulunmasından daha ileri bir anlaşma elde edilememiştir. Bu anlaşma ve bu kararda fransız ynırlarını geçen herhangi bir düşman ssunun Londraya doğru git mesi ihtimalinden ve bu hususta Lon- dranın tezelden harekete getirilmesi Yözumundan ileri gelmektedir. Bütün bu tedbirler ve anlaşma kollektif güvenlik sisteminin edilir derecede kuvvetli olması dir. Bu sisteme dahil olan bütün mem- teketlerde aynı maksadla daha kuv- vetli bir halde bulunmayı bir zarure* sayacaklardır. Par 'elen haberlere göre B. Musolini, B. Laval'e, sayed zecri tedbirler daha yade artırılsa da, İlalyanı hava imad Ven ve Roma'dan dün gece <a vermiştir. Bu inancadan şu iki nokta ortaya çıkmaktadır: 1) İtalya, Habeşistan macerasına bir son vermek dileğindedir. Eğer Cenevredeki on sekizler ko- mitesine zecri tedbirler meselesi ye- niden sorulacak olursa yi pılacak konuşmalarda bu iki nokta göz önünde bulundurulacaktır. B. Musolini, Habeşistandaki italyan harb metodu hakkında Milletler Ce- miyetinin yapacağı tahkikata bitaraf olmak, harb harekâtını kontrol ma- hiyetinde olmayıp sadece usülleri i celemek şartiyle muhalefet etmiye- ceğini bildirmektedir. Duce, bundan başkı tesi günü toplanaç şist kurulunun toplantısını şubatın bi vinci gününe b geçen cumar. de gelecek hafta Cenevre'de yapıla cak olan konuşmalar hakkında Buron Aloisi'den tam bir rapor almayı bek- lemesidi Almanlar neden kuşkulanıyorlar? 14 İkincikânun 936 tarihli Deyli Telegraf'a Berlin aytarı bildiriyor Akdenizde bir hücum vukua gel diği takdirde İngiltere ile Fransanın biribirlerine yardım etmeleri husu- sunda yapılan konuşmaların fransız. alman sınırına şamil olduğu kuşkusu, yan diş bakanlığının ilhamiyle, iki büyük alman gazetesinin yazmış ol- duğu iki makalede meydar muştür. Aynı kuşku, ayın on üçünde ingi- liz büyük elçisi ile konuşan B. tarafından da gösterilmiş, bunun üze- ine elçi bu konuşmaların yalnız Ak- deniz hâdiseleri üzerinde yapıldığını rildirmiştir. Döyçe Algemayne - Zeytung, hususta yazdığı bir ya “Bu şekildel dınlatamaz. Çünkü biz, fransızların bugünkü vaziyet bu de Fransa, Sinyor Musolini ile ya mış olduğu anlaşma üzerine italyan sınırından çekmiş olduğu —askerleri /a göndermeğe mecbur ola- der, Lokarno ruhunun kırılmasma almanların nasıl bir gözle bakacaklarını pekâlâ bilirler. Berliner Tageblat da şunları yazı- “Genel kurmay mensubları arasın. da yapılan bu anlaşmalar, eski tertib askeri ittifak konuşmalarına pek zi- saaSmsİsladir. Bütün teksiblere rağmen lan intiba şudur ki İngiltere, Fransa- nn Akdenizde kendisine yapacağı herhangi bir yardımı karşılkarz bi rakmamak için kıta içinde ona başka türlü yardımlar vadetmiştir. ——— Fakir hastaların muayenesi Halkevi sosyal yardım komit den: Halkevi sosyal yardım. komitesi ve Kızılay Ankara merkezi tarafından Sakarya mıntakasındaki şefkat yur- dunda 23.1.936 tarihinden itibaren bir poliklinik açılacaktır. Şimdilik yalnız perşembe günleri saat 9 — 12 arasır da bu muhitin fakir hastaları se Fatma Mimik tarafından mua; lecek ve muühtaç. hastaların Kızılay ve Halkevi/ tarafından para- sız verilecektir. Sir Korten Chamberlain Üzerinden bu kadar yıl geçtikten sonra, mAMAmmAmAMAAAAAAAAAAAAAAA AAA AAA AAA bu görüşmenin hâlâ enteresan olduğunu sa- niyorum. Babama (1836 da doğmuş ve 1934 Numara: 9 1906 da aktif politika kilmiştir. “Mütercim” Sözc başladı de ölmüş olan Joseph Chamberlain murad ediliyor. Bu zat sömürge bakanlığında bu- lunmuştur; gümrük himayesi taraftarı idi; uzun müddet parlamento azalığı etmiştir ki, ), bu görüşme etrafın- da yazdıklarımı aynen aşağıya koyuyorum. 'Şimdi Waldstein'in öğle yemeğine ve Mutternich ile görüşmemize dönüyorum. Balzac (Balzak), Anatole France (Anatol Frans), Sosyalizm, filantropi, şovinizm ve patrıotizm'den bahsettiğimiz yemekten son- ta, Waldstein mektub yazmak bahanesiyle yanımızdan ayrıldı ve Metternich de hemen Metternich — Siz yakında gene iş başına ÇEMBERLEYNİN HATIRALARI Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA hayatından çe- yacağınız gümrük resimleri, yasak manasına gelecek derecede yüksek olmadıkça, yurd- her türlü ticaret imkânlarını ortadan kaldı- racak derecede yüksek gümrük resimleri ko- yacak olursanız, öyle sanıyorum ki, bu tak- dirde öbür devletler de buna karşı almak mecburiyetinde kalacaklar karşı birleşeceklerdir. Çünkü, Britanya imparatorluğu, kendisi- büsbütün feda edemiyeceğimiz derecede, Jünyanın büyük bir kısmını teşkil etmekte- vaziyet ve size K meme balde, lerimiz sizin! Almanya ile olan ticaretimizi aksatmıyacak- tır. Fakat ne de olsa, geçici bir surette bazı arızalara sebebiyet verecek ve belki de istik- sunu taşımamış olsaydık, öyle sanıyorum ki, yalnız fiskal gümrük resimlerini yükseltir- dik. Endüstrimizin, gümrük resimlerine bü- yük bir ehemiyet verdi; V. a: şu da var ki, elimizi rak, ziraatimizin harab olup gi ci kalamayız. Chemberlain — Dediğiniz tamamen doğ- kanaatinde deği- kolumuzu bağlıya- mesine seyir- daşlarım, mutedil gümrük resimlerinizi ken- rudur. Ziraati korumak istiyorsanız, en- di menfaatlerine aykırı bulmıyacaklardır. güstriye de bir şey vermekliğiniz — lâ- Tekliflerinize aklımız yatıyor. Anlak, Bri- yımdır. Hakkmız var; size bu husus - tanya devletinin her tarafına, yabancılar için ça sitem edilemez. Bunu, bizi Za- rara sokmak için yapmıyorsunuz. Nasıl siz, kendi menfaatlerinizi korumağa mecbursa- nız, biz de kendi menfaatlerimizin kaygusu- 'nu taşımak zorundayız. Size bir şey söyle- müsaade ediniz; bizim gümrük resim- lerden daha hafif olacak ve bu ticaretin tarzı üzerinde tesirini geçeceksiniz; fakat ne zaman? Daha iki, ikı buzuk yıl sürer mi? Programınız nasıl bir program olacaktır - gümrük tarifelerinde 1s- fahat mı? Bu meseleyi ben, büyük bir mese- le diye telakki ediyorum? Chamberlain — Muhakkak ki, öyledir. Metternich — Bana öyle geliyor ki, ko- Chamberlain — Tabii mutedil gümrük resimleri teklif edeceğiz. Meselâ, Almanya- dan daha mutedil... Metternich — Zaruri ihtiyaçlarımızdan otan gıda maddelerimizi temin bakımımdan v.Dancı memleketlere büsbütün bağlı kal mamak gayesivle ziraatimizi korumak arzu- gösterecektir. Koyduğunuz gümrük resim- leri, dış ticaretinizi felce uğratmadı; bilakis yükseltti. Bugün her zamankinden çok, ya- bancı memleketlerden satın alıyorsunuz. Bi- zim de yapmak istediğimiz budur.” (Sonu v