10 İLKTESRİ UMARTESİ ULUS Sovyet sporcuları dün geldiler Dün hararetli bir surette karşılanan dost sporcular bugün dokuz buçukta Atatürk anıtına çelenk koyacaklar. Bugün öğleden örce tenis, öğleden sonra futbol, gece ğkrı'm maçları var Sovyet aporcuları dün 9 da şehri - anise geldiler ve istasyonda törenle kar- gılandılar. Konuklarımız Ankara Pa - lasa inmişlerdir. — Saat 10 da C. H. p. Genel Sekreteri B. Receb Pekeri, il ve garbayı, C. H. P. Ankara başkanını zi. yaret ettikten sonra saat 1630 da Hal- beviniri verdiği çayda bulunmuşlardır. Bundun başka sovyetli sporcalas dün etobüslerle Çankayaya doğru bir gesin. &i yapmışlardır. Bugün, mâça çıkacak futbol ve yarın karşılaşacak güreş ta- kımları ekzersizlerini — yapmışlardır. Halkevinde sovyetli sporculardan bağ- ka C. H, P. genyönkürülü üyeleri, spor teşkilatı büyükleri, Ankara kulübleri başkanları ayleleriyle beraber bulun - muşlardır. Akşata — saat 20.50 da T. i €. L başkanı Erzurum saylavı B, Aziz Akyürek Anadolu kulübünde bir ye « mnek ziyafeti vermiştir. Yemekte €. H. P. Genci Sekreteri B. Receb Peker, Sövyet elçisi B. Karahan, spor teşkila- $ başkan ve üyelecri ve diğer bir çok zatlar ve ayleleri bulunmuştur. Yeme- ğin sonunda B. Akyürek bir söylerle konukları selamlamış ve şereflerine ka. dehini kaldırmıştır. Buna sovyet sporcuları katilesi « - dına B. Bobrof cevap vermiştir. Bugün sovyet sporcuları — saat 9.30 da Atatürk anıtına çelenk koyacaklar » daw. Saat 10 da Muhafız Gücü alanın. Ga tenis maçları yapılacaktır. Takımı - mız iyi bir haldedir. Sovyet sporcula . zının kafile ikinci başkanı ve Sovyet Roasya İdman Şurası — tensi teksiyonu gefi B. Babrof bir arkadaşımıza bu maç lar hakkında şunu söylemiştir: * — Suad ve Sedad'ın buraya gel « diklerini ve İzmire gideceklerini işit - tik. Bu, dost türk «porcuları arasında tenisin henüz © kadar — yayılmadığını iyi sonuçlar alacaklarını ummaktayız, Bit sorumuya cevaben futbol federas - yonu başkanı B. Hamdi Emin: “—Ço- cuklarımının — Ankarada iyi bir oyun Tüş yapılmakta ve vücudun — diğer kı- sımlarına dokunulmamaktadır. Böş vu. rinin kızı Bayan Suad vardır. indigi üzere flore maçlarında valnız göğee vu- Foban Mehmed Ankarapalasta sövyet sporcularile birlikte göstereceklerini küvvetle tahmin edi - yorum, Nefes kabiliyetimiz azami had - dindedir.,, demiştir . Sovyet kafilesinden ilgili bir zat da: “— Türk fatbolcularında geçen yıllara göre gözle görünen bir terakki var, Ta- kımlarınız çok güzel oynuyorlar. 1924 de Moskova'da yapılan bir maçı Katır - liyorum. Müdafaa çok iyi oynadığı ve kuvvetli olduğu halde, akıncılarınız mü- tereddid idiler ve bu yüzden — maçları kaybetmiştiniz. Halbuki şimdi hücüm hattının akınlarında bir teknik var ve akımlar çok müessirdir. Buradaki maç. ların İstanbuldaki kadar zevkli olaca- (ına şüphe yoktur. Çıkacak takım için göstermektedir. Memleketimizde tenise | bir şey söyliyemem. Yalnız Türkiyede gok önem verilmektedir. Yalnız Mos « kovada 400 kort ve 10 bin tenisci var. Üç gşehirde oynayacak takımlarımız, bü- tün spor şubelerinde, aynı kuvvet ve dır. Çok eğlenceli ve faydalı bir «por | Geğerdedir.,, olan tenis, ihtiyar, genç, erkek ve kadın için elverişlidir. Bu spor şubesinde de Çok sevdiğimiz türk kardeşlerimizle karşılaştığımıza memaunuz... Bugün 14,30 da Ankara Gücü ala » #ında futbol maçı vardır. Bu maça türk Gece saat 21 de Gazi beden terbi. yesi jimnastik. salonunda eskrim maç- ları vardır. Bu maçlar için duhuliye yoktur. Saat 19 dan başlıyarak otobüs servisleri temin edilmiştir. Türk - sov- ve sovyet takımları çok önee vermekte-| yet eskrimcileri takdirm edildikten son- dirler. Maç her halde çok heyecanlı ve ra Bursadan gelen Hakkı ve Mustafa. zevkli olataktır. Türk şehirleri karma | ,Ki türk üsülü kiliç sile vuruşma takımı Ankarada yapılacak her iki maç- tadaen kuüvvetli şekliyle çıkacaktır. Bunun için İstanbul'dan birkaç — oyun- €u getirtilmiştir. İstanbul myan futbolcularımızın bu maçlarda da Tefrika: 13 göstenişi yapacaklardır. Bundan sonra kadınlar arasında flore vardır. Bu maç- lara iki sovyet ve iki türk bayanı gire- 'da iki maçta çok güzel oy- cektir. Türk takımında B. Hasan Cemi. lin kızı Bayan Halet ve B. Ahmed Fik. niye etüd konusu olmağa ruş yapan taraf kazanmış sayılmakta. dır. Erkekler arasındaki — kılıç karşılaş- malarında Enver takım kaptanıdır. İl- hami, Osman, Cihad takımı teşkil et. mektedir. Orhan yedektir. Kılıç belden yukarı vücudun bütün aksamına vur. mak ve dürtmektir. Takımlardan en çok vucuş yapan kazanmış sayılmaktadır. Baş bâkem B. Nizamettindir. Ayrıca i- ki sovyet ve iki türk yan hakemi var. dır. İki dost ulus masları, yalnız spor alanında değil, kur- tuluş savaşımızdanberi başlayan içtem bağları kuvvetlendirmek bakımından ö. nemle göze alınacak kadar değerli bir hadisedir. Sovyet ve türk sporcularına başarılar dileriz. sporcularının bu te- Sovyet sporcuları İzmitten geçerken İzmit, 17 (ALA.) — Dost Sovyet sporcuları getiren tzen saat S.30 da şeh. rimizden geçti. İstasyon hıncahınç dol- müş ve bol işiklandırılmıştı. Tren is- tasyona girerken anızıka sövyet marşını çalıyordu. Misafir sporculara halkeyi tarafından İzmit gençleri namına üze. rinde rusça "İzmit halkevi sporcu genç- deri, büyük dost Sovyet — sporcularını sevgi ve saygı ile selâmlar., cümlesi yazılı olan gürel bir buket verildi. İki döst milletin sporcuları istasyonda kar- deşçe ve büyük bir samimiyetle kargı. bulunan — ha geri vermedi — Memlek aSsı Aydında türlü çalışmalar Sayım hazırlıkları İlimizde genel nüfus sayımt hazır, dlıklarına önemile devam edilmektedir. Ötey gün Halkevi salonunda — kohtrol ve sayım işyarları ilbay Özdemir Gün- dayın başkanlığında bir toplantı yap- mışlardı. Bu toplantıda ilbay işyarları sayım öğreneği ve ödevleri hakkında aydınlatmıştır. Kontrol işyarları sayrm işyarlariyle şimdiden — çalışmalarına başlamışlardır. Hava tehlikesini bilenler: İlimizde yalnız Aydanda eylül 935 sonuna kadar 231 hava tehlikesiai bi. len ve 300 de yardımcı üye yazılmış- tır. Gerek merkezde ve gerekse ilçe ve kamunlarda üye yazılmasına devam © lunuyor, Güllü Vıcazı Germencik kamununa bağlı olan Gül- Jöde çok faydalı bir ilçe ve bir de ça- mur tarlası vardır. İki yıl önceye kadar İzmir (li sınırı içinde bulunan bu ilçe. ye yaz kış ilimizin ve komsu illerin her bucağından birçok yurddaşlar gelirler. Bakımsız bir halde olan ilçenin asri bir şekilde yaptırılmatı için özel yönet- ge bödcesine göçen ve bu yıl tabsisat konulmuştür. Dün ilbay Özdemir Gün- day yanında baş mühendis ve daimi ku. rul üyeleri olduğu halde ilçeye giderek incelemede bulunmuşlardır. İlçede büd- cedeki tahsisatın yeteceği kadar bu yıllık bir oda, bir mutfak ve bir ban- yolu üç yapı ile çamur tarlasında da $ oda bir gazino yapılacaktıı. Önümüz. deki yıl büdcetine yeter tahsitat ko- mularak ilçenin yapıs: tükellenecektir. Aydın orta okulunun talebeleri Aydın orta okulunun telebe pansi- yonuna bu yal 70 Ücretli talebe yazıl. mıştır. Bundan buşka 14 de geçen yıl- dan 12 si de bu yıldan olmak üzere 26 yoksel okur da özel kurül tarafımdan yerleştirilmiştir. Özel kurulca bundan — başka lisede Okuyan iki talebeye yardım edilmiştir. Halkevi soysal yardım — şubesinde Denizli Hsexinde 4 talebe okutmakta. dir, Yol ve köprü yapımı İlimizde Menderes — üzerindeki 110 metrelik dört ahşap köprüden üçünün tamiri bitirilmiş geliş gidise açılmıştır. Birisi de yakında bitirilerek geliş gi- dişe açılacaktır Aydın . Çine yolunda gerek şose kre- mında ve gerekse dalama köprüsünden Çine'ye olan varyantta inşaata devam olunmaktadır. Söke, Kuşadası yölu - bitirilmek ü- zeredir. Nazilli - Denizli şosesinin — toprak tesviyesi ilerlemektedir. Denizli şıntri. na 3 kilemetrelik bir yet kalmıştır. Bundan başka il büdcesinden yapı- ian birçok kamun yollarında da yüküm- Kü işçiler çalıştırılmaktadır. İlbay Daş. mühendisile bugür yakında yapılmağa başlanacak olan Sarıkemer - Berçin yo- lunu incelemeğe gitmiştir Hayvan satışı Aydından eylil eyında İzmir yoluy. la Malta ve Piteye 267 koyun 1532 sı- ğir gönderilmiştir. Bu ayda Aydın kanarasında 171 da- na, 60 İnek, 22 öküz, 3 malak, 379 ko. yun, 108 kuzu, 23 keçi ve « oğlak ke- #ilmletir. ©. Beceril -eee eee eee e A S e — Taştılar. 'Tren hareket ederken “yaşa | ve hurra,, sadaları ile candan selâmlaş. tılar. Sovyet sporcuları Adupazardan geçerken Adapazar, 18 (A.A.) — Dost Sovyet sporcularının Ankaraya — geçeceklerini öğrenen sporcu gençlerimizden 200 ki- şilik bir kafile başlarında ilçebay, Par- ti ileçyönkurulu başkanı, Halkevi — baş- kanı ve şarbay olduğu halde Arifiye is- tasyonuna giderek dost konuklarımız: selâmladılar. Arifiye istaxyonu türk, sov- yet bayraklariyle donatılmıştı. Konuk - larımızı getiren tren istasyonda durdu- ğu zaman konuklarımız vagondan indi- ler. Bu sırada şarımız bandosu enternas- yanal marşını çaldı. Arkadan - istik'il marşımız çalındı. Marşlar saygı ile din: lendikten sonra konuklarımızla beraber ini temin etti. Bunu her- olduğunu söyledi. olan saylav B. Cevdet Kerima karşıl lar konuklarımızın başkanına — tanıttı, Bundan sonra dokter Süleyman Adapa- zarı gençliğinin dotsluk duygularını an- latan kısa bir diyevi rusça söyledi. Ve gençliğin hazırladığı bir buketi sundu. Buna karşılık olarak — konuklarımızın başkanı bir diyevde bulundu. Ve gös - terilen içten gelme sevgiye karşı teşek- kür ederek türk ve sövyet dostluğunun sonsur olduğunu ve daima böyle olaca- ğinı söyliyerek kafileye türk . rus dost- luğu şerefine Üüçkere horra dedirtti. Tren kalkarken konuklarımız yaşa 1 $- leri ve mızıka ile bareber bütün gençle- “rin bir ağızdan söyledikleri Cumuriyer marşıyle uğurlandılar. y — Bu gece nöbetci ecza evi Samapnazarında (MERKEZ) ecza evidir. Bu komedya eczacısı, ULUS'un romanı: Kırmızı Zanbak Yazanı Anatol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Bu küçücük adamın bütün tuann_u_l.ın geride bırakan bir tabüğliği vardı. Gülünç okluğu kadar da zalim olan Şmol ıamhışıı:- ği ile bütün masadakileri şaşkına döndürü- yordu. Sözleriyle eğlendirdiği Madam Mar- ten: — Hiç olmazsa siz dindaşlarınızı müda- faa ediyorsunuz, dedi. Siz, Mösyö W. ya- hudi sosyetesinin ileri gelenlerini evine ka- bal etmekte olduğunu bir gazetede okuyun- ca, kendisine hakaret edildiğini -her _tırıh yayan tanıdığım pek güzel bir yahudi hanı- mına hiç benzemiyorsunuz. R — Eminim ki Madam siz, yahudi ahlakı- nın ne kadar güzel ve öteki ahlaklardan ne kadar üstün olduğunu bilmiyorsunuz. Siz, Üç Yüzük hikâyesini bilir misiniz? ğ Bu sual, dış politikanın, resim sergileri- nin, kibar âlemi ıkıııdılfı:nnm ve ıkıı:l:ngı: söylevlerin çarpıştığı çifte konuşmalal rüğlüsü içinde kaynayıp kayboldu. Yeni ro- mandan ve yakında oynanacak piyesten bah- sedildi. Bu bir komedya idi ki içinde Nopol- yon'un da bir rolü vardır. Konuşmalar, çok defa tiyatroya sokul- muüş ve cok okunan kitablarda yeniden ye- Napolyon üzerinde toplandı. Napolyon bun- lar da, Norvis'in, Beranje'nin, Şarle ve Raf- fe'nin Napolyon masalını yazıp ortaya koy- dukları eski günlerdeki, halkın sevdiği bir kahraman, vatanın çizmeli yarı tanrısı değil, bir tecessüs mevzuu, moda olan tuhaf bir şahsiyet, canlı içtemliği içinde eğlendirici bir tip üslübu artistlerin hoşuna giden, ha- reketliliği budalaları çeken bir sima olarak görünüyordu. Politikadaki - başarılarını luk düşmanlığı üzerine kuran Garen, herkesin kendini bu yeni zevke kaptırışını, W mi olarak, manasız buluyordu. ne tehlike görüyor ve ne de korku duyuyördü. Garen'de korku birdenbire ve zalimce ken- dini gösterirdi. Şimdiki halde pek sakindi: Çünkü ne temsilleri yasak etmekten, ne ki- tabları toplamaktan, ne onları yazanları ze- hirlemekten bahsetti. Herkes hakikiğ Napolyon'u tarif etmek istedi. Kont Marten, imparatorun armağanı olan sofra takımı ile kanadlı Zafer'ler karşı- sında, teşkilatçı ve idareci Napolyondan uygun bir şekilde bahsetti ve onu, karanlık noktaları fikirleriyle her vakit aydınlatmış bir devlet şürası başkanı olmrak çok yükselt- © . Garen, bu pek ünlü toplantılarda Napul- yon'un, bir parça enfiye istemek behanesile, danışmalardan aldığı minyatörlerle süslü, elmaşlarla bezenmiş tabakalarını alıp bir de kes öğrendiği için, günün birinde, devlet şürasında tahta enfiye tabakalarından baş- kası getirilmez olduğunu, ve bu hikâyeyi de Munye'nin oğlundan işittiğini söyledi. Montessüi, Napolyon'un intikam fikrini beğeniyordu. Resimci kafasiyle düşünen resimci Dü- vike ne diyeceğini pek bilemiyordu. Napol- yon öldükten sonra alımıp Sentelen'den ge- tirilmiş olan yüz maskesinde, madalyalarla büstlerin herkese tanıttığı o güzel ve kud- retli simanin çizgilerini bulamıyordu. Altın yaldızlı tahtadan kartal ve sfenks'ler arasın- da, hemen her nalbur dükkânında asılı du- ran bu maskenin tunçtan yapılmış örnekleri- ne bakılarak dediklerinin doğraluğuna inan- mak kabildi. Ve Düvike'nin düşüncesine ba- kılırsa, mademki Napolyonun hakikiğ yüzü napolyonvâri değildi, şu halde Napolyon'un hakikiğ ruhu da napolyonvâri olmıyabilir- di. Bu ruh belki bir burjuva ruhu idi: Zaten bunu ileri sürenler de olmuştu, ve kendisi de buna inanacak gibi oluyordu. O asrın re- simlerini yapmış olmakla öğünen Düvike ünlü adamların tasarlandıkları gibi olma- dıklarımı da biliyordu. Danyel Salomon, imparatorun cansız yü- zünden alınıp doktor Antomarşi tarafından Avrupaya getirilmiş olan bu maskenin, ilk defa, 1833 de, Lui Filip devrinde, açılan pa- Ta vardımile tunçtan döküldüğü vakit herke “m>>'> me Tnanmazlık duygüları vermiş zevzek ve aç italyanın herkesle alay ettiği sanıldı. Sistemi, o vakitler, pek rağbette o- lan doktor Gal'in talebeleri maskeyi şüphe- li buldular. Maskede jeni çıkıntıları yoktu ve üstadın teori'lerine göre incelenen alnın teşekkülünde ise dikkate değer hiç bir şey yoktu. Prenses Şeniavin: — Tabüğ, dedi, Napolyan'un dikkate de-» ğer tarafı Volney'in karnını tekmelemiş ve elmaslı tabakaları çalmış olmasındadır. Bu- nu bize şimdi Mösyö Garen öğretti Madam Marten: — Acaha Volney'in karnma tekme attığı, doğru mu ki? t Prenses Seniavin neseli devam etti: — Nasıl da zamanla her şey bilinip öğ- reniliyor! Bakmız Napolyon tekme bile at- mamış, kafası da bir beyinsizin kafası imiş, General Larivyer de hücuma geçmenin sırası geldiğini hissederek: — Napolyon'un 1813 seferi de üü helidir, ıı::ıl. S General, Garen'in hoşuna gitmeği düşü« nüyor, ve başka bir şey de düşünmiyordu, Bununla beraber biraz gayret ederek, umu- mi bir ,:ikit ileri sürebildi: — Napolyon birçok yanlışlıklar iştir; o durumda bir adam yanlığlık etmomeli di Ve sonra, kıpkırmızı kesilerek, sustu. (Sonu var) — — öi * neşeli, sözüne