EVEĞL 1008 CUM ULUS SAYIFA 5 Dil bayramı dolayısiyl e Ötey gün Halkevinde yapılan dil bayramı töreninde B. İshak Refetin verdiği söylevin özeliyle öğretmen B. Asizin okuduğu şiiri aşağıya koyuyoruz: B. İshak Refet'in söylevi B. İshaf Refet söylevine şöyle başla- di: — Pek sayın Ulküdaşlar; Atatürk devrimlerinin en derinle. B. Azizin şiiri Ey! Hızını güneşten, şimşeklerden alan türk!.. Sonsuz devrimlerile acuna ün salan türt” B. ishek Refet rinden, en kapsallarından birinin yıl. dönümü bayramını kutluyoruz. Türk dili devriminin bu kutlu bayramında ne kadar sevinsek, ne kadar övünsek yeri. dir. Şu bir kaç yılım denemeleri dil dev- riminin okullardan tutunuz da yurdu. müzun en ücra yerlerine kadar yayıl. maya, sevinçli kıvançlı verimlerini de vermeye başladığını gösterdi. Atatürk devrimleri yeller - gibidir; seller gibidir, yıldırımlar gibidir. Onun önünde durulamaz; onun — arkasından koşulur; ona ayak uydurulur. İşte bugün güzel türkçe kendi yeri. ni almış bulunuyor. Osmanlıca ise ara- dan çekilmiş, tarihine geçmiştir. Artık osmanlıca ile yazı yazanlar gülünç ol. maktan başka bir şey yapamazlar. Mahkuri nedamet nazarım yerlere matuf Pirsmeni azmimde hayâleti sihehper İşte bu osmanlıcanın büyük şairle. tinden birinin bir beytidir. Bunu türk anlarmı.,, dedikten sonra Dadal oğlu Veliniş şu satırlarla başlayan at türkü. lerini okumuştur : Şu yalan dünyaya geldim geleli Bir atı severim, bir de güzeli Değib on beşime kendim bileli Bir atı severim, bir de gözeli Bunun arkasından daha birçok os- manlıca yazan şairlerin — şiirlerile türkçe yazan halk şairlerinin şiirleri r konuşüşü okumüş ve öz türkçenin ile olan güzelliklerini ortaya koymuş. tur. Bay — İshak demiştir ki: “— Türk ulusu en eski soysallıkları yapan, yaratan, kuran ve yayan bir u. hustur. O soysallıklar evren soysallık. larının bir çoğuna kaynak olmuştur. İş- te o soysallıkların derin izlerini iç ve dış varlıklarında saklayan, yaşatan ulu. sumuzun bir tok sözü, bir tek ülgüdü ; bir tek ezgisi üzerinde kıskanarak öze. mnerek, titriyerek çalışmak ve onları bu işlemek — halkevleri ar. Refet - dinleyicilere günün tekaiği ile gençliğinin bor Tefr ——— —— Öğretmen B. Azız Türk gençliği dinleyin sonsuz Okulsuz talebe kalmıyacak Kültür Bakanlığı yurdun her tarafındaki kültür direktörlerine birer genelge göndermiştir. Bu genelgeye yazılma süresi bitmiş o- lan okullara yazılmak için geç baş vuracak olan talebelerin alım- masr bildirilmiştir. POLİSTE; Eşyalarını çaldırmış Dün Hamamönünde Ramazanbey a. partımanında kapıcı Receb oğlu Musta- fanın açık bulunan odasına Mustafa oğ. du Durmuş girerek bir takım elbise ile boz renkte bir pantalonunu çaldığı an- laşılmış ve Durmuş yakalanarak tüze. ye verilmiştir. Çalınan eşyalar da Mus. tafaya geri verilmiştir. Kızı kaçırdı ama... Ötey gün Doğanhey mahallesinde o. turan taşköprülü Tevfik kuzı 14 yaşın- daki Hikmeti goför Revetin kaçırdığı haber alınmış ve suçlu yakalanarak ger. çine başlanılmıştır. —— ANKARA RADYOSU Cavalleris Rustica. na” dan Fantezi. yapılan işler.. Bir ulusun tarihi böylelikle 19.30 - Salon orkestrası: genişler.. Mescagni: Saymakla tükenmiyor yapılanların öüçr adı suwin: Valse. Yel oldük üçüyorüz sanki açıp 20.10 . Matbuat raporu kanadı 20.30 . Hafif plâk musikisi. Tangolar Nasıl olur? bir ulus yabancı dille 20.50 - Haberler yaşar. ——— Türk gençliği çabuk ol bu :evi de İKİ VEYA UÇ ODA şar. Ne mutlu türk olana, bugün dil ARANIYOR bayramımız #ağKE yram veyahut Işıklar caddesi Hasildi. Genişrlerde Yı'"""'": civarındaki apartmanlardan iki veya üç anımız !. Bugün bayram yapryor övünçle möbleli, möblesiz her türlü konforu ha. vi daire aranıyor, 1721 No. telefona ve yahut G. M, rümzü ile matbaamıza mü- her i'_llmiı raçaat. 1—4336 Onu da Sen kurtardın bu bizim öz ditimiz! —e On beş yılın içinde bir tarih AA RE A BNN Hbletiei doğmiyacak Türk ufku günden güne durmadan İçinizde kökleşen kıvancı genişliyor boğmıyacak. Sevinçle benziyoruz kabaran bir İçimize sığmıyan, sevinçler böyle ırmağa taştı Kim korkmadan kalkacak gücümüzü Her engelle, koca türk! yılmıyarak e kırmağa... savaştı. Öz dille konuşuyor, her yanı Ey Sakarya soyunun Dumlupınar yurdun bugün erleri, Kutlu olsun bu bayram, kutlu olsun Akın edin göklere birakarak bu düğün... yerleri... Dinleyin yurddaşlarım! Devrimle. Alar tunçtan yapılı gözleri mavi rimiz sonsuz güneş Biri de öz dilimiz nasıl yaşarız Sensin ısıtan bizi, sensin gönüllere onsuz.. eş Bir damardan gelerek bir pınara Ülküden ayrılmayız gene and aktık biz, “içeceğiz Şimşeklerle koşuştuk karanlığı Yürüdüğün yoltardan, sen gibi yaktık biz... geçeceğiz Acun kımıldanıyor adımızı 'Tâ gönülden bağlıyız sevgimizin duydukça, sonu yok Ülke aydınlanıyor biz ülküye Yürüyorus ardından elimizde uydukça!.. Altıokt. Bugün yıllar önünde asızlar Konuşuruz Ööz dille, katışıksız eğiliyor, kanımız .. Türkyeye doğan güneş Çankayadan ATATÜRK adı bizim sönmiyecek geliyor. tanımiz 1 27 XV etmek demektir. KÜLTÜR BAKANLIĞVİNDA (Başı 3. cü sayıfada) Pervin, Adana erkekten: Mehmed. İSPARTA İLİNE VERİLENLER; Konya erkekten: Fikri, İzmir kırdan Melek, İstanbul kızdan: Müşerref, Ha- diye, İstanbul erkekten. İsmail, Şerif, Abdullah, Hilmi, Sıvas erkekten: Be. kir, Mehmed, Erzurum erkekten: Ra. mazan, Fuad. KAYSERİ İLİNE VERİLENLER: Konya kıdan: Cavide, İzmir kızdan: Cavidan, Edirne erkekten: Osman, Sı. vastan. Abdullah Mustafa, Hamdi, O- güz, Ahmed, Seyfi, Erzurumdan İbra. bim, Veli, Halid, Sıvastan: Sabri. KASTAMONU İLİNE VERİLEN. LER: Konya kızdan: Kübra, Zehra, Sa. biha, Nebahat, Pakize, Konya erkekten: Hüseyin, Hakkı, Edirne kız ve erkek- ten: Mükerrem, Ayşe, Emin, Sıvastan: Süreyya, Salâhaddin, Necati, Balıkesir. den. Abdülkerim, Hüseyin, Şevki, E. dirne kızdan: Mediha. KARS İLİNE VERİLENLER: r İstanbul kızdan Hanife, Destine, İstan. bul erkekten Bekir, Salâhaddin, Sadet- tin, Hakkı, Ahmed, Hidayet, Mustafa, Mehmed, İzmirden Saruhan, Muzaffer, Erzurumdan: Şevket, Sıvastan: Örer, 'Tayyar. KOCAİLİ İLİNE VERİLENLER: Edirne kızdan Şadan, Edirne erkekten: Şükrü, İstanbul kızdan. Şükrüye, Re. zan KIRŞEHİR İLİNE LER: Sıvas erkekten Konya kızdan: Meliha KONYA İLİNE VERİLENLER: Konya kızdan: Rüveyde, Feriha, Seni, ha, Şehbal, Lütfiye, Feride, Mürüvvet, Necmiye, Ferbunde, Müşerref, Nahide, İstanbul erkekten: Sabahaddin, Mu- zeffer Sabri, Konya erkekten: Kerim, Tarık, Mehmed, Celâdettin, Suad, İz. mür kızdan Leman, Edirne kızdan. Fat. ma, Abdullah. ş KIRKLARİLİ İLİNE VERİLENLER İstanbul kızdan Şahine, Malike, Meci- de, Edirne kızdan: Fitnat, Hikmet, E. dirne erkekten: Sabri, Hakkı, Hüsa, meddin. Abdurrahman, Çetin, İsmail, KÜTAHYA İLİNE VERİLEN. LER:; Edirne erkekten: Tahsin, Erzu- rTumdan: Hakkı, Adanadan: Mustafa. İstanbul kızdan. Zehra, Hafize, Behi. ce, Hikmet, Fatma, Kadriye, Fethiyı, İstanbul erkekten Nail, Lâtif, Nazif MALATYA İLİNE VERİLEN. LER:; İstanbul kızdan Nadire, Enver, Edirne kızdan: Bahriye, Konya erkek. ten Ali Galip, İzmirden Rasim, Sıvas- tan: Muhittin, Metin. MARAŞ İLİNE VERİLENLER Adanadan: Remzi, İstanbul kızdan Sı. diıka, MARDİN İLİNE VERİLENLER: Adana erkekten: Yüce, Mustafa, İstan. bul kızdan : Nilüfer, İsmir kızdan: Na. ime, Erzurum erkekten: Temel. X MUŞ İLİNE VERİLENLER: Sı - vas erkekten: Mahmud, Nureddin, Er - zurumdan: Mehmed, İstanbuldan: Ke - mal. NİĞDE İLİNE VERİLEN: Adana erkekten: Ali Osman, SİNOB İLİNE VERİLENLER : İstanbul erkekten: Süleyman. SİİRT İLİNE VERİLENLER : Konya erkekten: Hulusi, Halil, Mus- tafa, Sıvastan: Hatem, Edirneden: Şa. ban. VERİLEN. İhsan, Niyazi, Madam ki İren Parise ip onu Korfu'da aramasını bildiriyordu. VAN İLİNE VERİLENLER: $; - vastan: Hüsnü, İstanbuldan: Mehmed, Sıvastan: Emin, Hüsnü, Mitat. URFA İLİNE VERİLENLER : Adana erkekten: Zekeriyya, Sadred « din, Etem, Balrkesirden: Mehmed, Sı. vastan: Galib, Edirneden Abidin, İstan buldan: Münire, Edieneden; Behram, TOKAT İLİNE VERİLENLER; Edirne kızdan: Lütfiye, Bursa kızdan: Bahriye, Sıvas erkekten Şakir MANİSA İLİNE VERİLENLER: İstanbul kızdan: Muazzez, Ferhunde, İzmir kırzdan: Nimet, Memduha, Meli- Rana, Fevziye, Zerrin, Mü: irne erkekten: — Fethi, Nuri, İsmail, Mustala, Hakkı, Haydar, Nev « zat, Kemal, Sıvastan: Ahmed, Musta - fa, Hayri, Haşim, — İzmirden: Kadri, Mustafa, Osman — Zeki, İstanbuldan: Kemal, Dursum, Nureddin, Sabahad - din, Konya kızdan: Makbule, Semiha, İakat, Müşerret, Peyman, Zekiye, Kâmut ran, Konya erkekten: Kâmil, Muhiddin, Ömer, Adanadan: Abdurrahman, Cev. det, Ükkâş, Balıkesirden İsmail Fethi, Edirneden; Müzaffer, — Tstanbuldan: Lütfiye, Cahide, Bursadan: Muhterem, MUĞLA İLİNE VERİLENLER; Sıvas erkekten Sabri, Akif, İzmir kız. dan: Melek Muazzer, Bursa — kızdan: Muazzez, Konya erkekten Arif, Meh- med, Edirne kızdan: Kerime, İstanbul erkekten Ziya, Ahmed, Halil, İzmir kızdan: Sıdıka, Sıvas erkekten: Ham. di, Abdürrahman, SAMSUN İLİNE VERİLENLER; Konya kızdan Rabia, Fikret, Sıvastan: Şekip, Bürhan, Edirne kızdan: Emine, İstanbul erkekten: Ömer, Temel, Sü. leyman, Bursa kızdan; Fatma, Türkân, Adanadan: Halil SIVAS İLİNE VERİLENLER: İstanbul kızdan; Müzeyyen, Meliha, İzmirden —Kadriye, Samime, — Azime, Konyadan: Adile, Handan, Nuriye, E. dirneden: Mehlika, Naciye, İstanbul- dan: Fazıl, İzmirden : Nuri SEYHAN İLİNE VERİLENLER: İstanbuldan : Zübeyde, Şaziye, Mehmed İzmirden: Rukiye, Ganimet, Ziyaver, Belkis, Adanadan: Kemal, Cemal, Zi. ya, Abdurrahman, Konyadan: Fatms TRABZON İLİNE VERİLEN. LER: İstanbuldan: - Nadide, Fevziye, Didar, Muhiddin Yusuf, İsmail, Mem. duh, Halid, Hasan, Ali, Eyüp Sabri, Ce- mal, Erzurumdan: Rıza, Bursadan: Mü cellâ, Edirneden; Saniye, Konyadan: Ahmed, TEKİRDAĞ İLİNE VERİLEN. LER: Edirneden: Hikmet, Rabia, Mu. allâ, Şükrüye, Mediha, Belkis, Meh- med, Raif, Yılmaz, İsmail, Feridun, Zi. ya, İstanbuldan; Saliha, Mediha, | man, Mehmed, Halil, Ethem, Sabri, Konyadan: Münevver, Edirneden: Ox. man, ZONGULDAK İLİNE VERİLEN. LER: Adanadan: Salih, Bursadan Me, diha, Cemile, Naciye. Pitnat, — Velive, Refet, Emine, Mediha, Edibe, Konya. dan: Nihal, Melâhat, Fahrünnisa, Se. niha, Muzaffer, Kâmuran, Seniha Te- man, Sıvastan: — Resad, — İstanbuldan: Mehmed Naci, Hayri, Nadiye, Bslike. sirden Tevfik, Edirneden: Nigâr, Mü. mine, Necati, İzmirden: Kâni, Musz-ez Konyadan: Nureddin, Zübeyir. Sıvas. tan: Hikmet, Tstanbuldan: Muharrem, Necmeddin. ULUS'un romanı: Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Otomobilin çılgınca bir bhızla, Şen nehri boyunca delip gectiği soğuk ve sis... Kıp— karanlık, acayip bir ev ki türlü ve müzipçe şeylerle dolu.... Bebekler; içinden güzel Igo- kuların çıktığı ateşler... Sonra çeşid çeşid, renk renk şişeler, bardaklar... İren, gölgeler içinde yalnız cildli kitap* larla kelebekler gibi gözleri pınldayı"n kap- lan postları görüyordu. Başı döndü, ken- dini kaybedecek gibi oldu. Levis ve Elzi Manyak gülüşüyorlardı. Deriyi donduran lâma kılıflı yastıkların karışıklığı içinde, aralarına, İreni de yer- leştirdiler. — Teşekkür ederim, geçici bir rahatsız- hk, dedi, soyunmama lüzum yok. Levis, yalnız başma rıhtımlardan aşağı doğru inerken, sanki kendini yalanlayan bir takım adamlara cevap veriyormuş- S*h_” “Bunlar sevdiklerine acaba hiç muziplik etmediler mi?,, diyordu. Akşam, kahve tel- vesi gibi kalımdı, fakat içinde, gelecek gün- ler okunmuyordu. Sabahleyin, daha İren uyurken, evden çıkmıştı ve işte şimdi, karanlıkta, tasalı, fakat memnun, eve dönüyordu. Onun İren- de sevmiş olduğu $ey ruhunun temizliği i- di. O, bu ruh temizliğini, artık dayl"âl”f" yacağı bir dereceye kadar beğenmişti. İşin doğrusu, bu temizlik İren'i, haksız olarak, her şeyden, şüphelerden, tehlikelerden ko- ruyordu; olduğu gibi kalmasına Levis'e hiz- ymet etmek, onu anlamak için hiç bir gay- rette bulunmamasına imkân veriyordu. İ ren, bu zırhi sırtıma geçirmiş olarak - yatı- yordu.... İnliyen ve emreden kadınlar ara- sında bir orta smıf yok muydu? Otuzundan sonra Pariste yaşamağa devam etmek, dört yanının suç ortaklarile çevrilmesini kabul gelmeğe razı olmuştu, bunun için de, ergeç, uysallık göstermesi lâzımdı. Levis, yalnız hoşuna gitmiş olan kadın- lara karşı yapmak zorunda olduğunu san- Mış bulunduğu bir takım yanlış hareketle- rin, sahiden sevmeğe başlayınca, artık lü- zumu kalmıyacağını düşünmüştü. Fakat bize hükmeden ve belki de daha iyi süslen- miş görenekten başka bir şey olmayan “kendi kendimizi geride bırakmak,, zevki- ni hiç hesaha katmamıştı. Hayır o hayatını daha karışık bir hale sokmuyor, sadeleştiriyordu. XVI Umduğundan ziyade sadeleştiriyordu, çünkü evine döner dönmez onu bomboş buldu. İki gün bekledi. Sonra, kendini piş- manlığa, ondan beklenilmiyecek bir umud- suzluğa “kaptırarak, kırk iki saat içinde, Paris'i, Londra'yı, Triyeste'yi dolaştı. So- nuç alamadı. Hiç bir tarafta İren'in izini bulamadı. Sekizinci gün bir telgraf aldı. İren gi- Acaba affediyor muydu? Güçlükle pasaport alabildi, çünkü İtal- ya ile Yunanistan arasındaki durum gergin- di. Brendizi'de, italyan askerlerile dolu bir vapura binebildi. Ertesi gün, güneş batarken, Korfu, dal- galı denizin ortasında, kımıldamıyan bir nokta gibi belirdi. Levis'in Vapuru, sanca- Bi ile kanaldaki Kont Kavur, Jül Sezar, Sen Mark, Leofardi gibi, koyu kül rengine bo- yanmış, kılıfsız ağızlarını sarmaşıklar gibi bırnı.rıne sarılı üzüm bağlarının müdafaa ettiği eslfi kaleye çevirmiş, bir çok italyan şol_ıretlerınî selâmladı. Şehrin İıaşlıcı ku- rag!arı beyaz bayraklar içinde idi; bütün îî;ur.d bar;şçııl bir düşünceyle, çamaşır yı- yordu. İtalyanlar şehrin ilâ BN Şi ablokasını ilân “Güzel Venedik,, otelinde Levi h va!)urlannm. yolculariyle birlikı:ı..,dayl: ı: şagılardaki Kalikyofulo körfezine gönderil. miş olduğunu öğrendi. Gece olurken orıyığı vardı. (Sonu var)