| toap güzelce ıslatırlar. SAYIFA 4 Biliyormusunuz ' MA CA CSU $ Avrupanın yeni tip otomobil- lerinden birisi fosfor neşreden bir boya ile boyanmıştır. Bu otomo- bil, geceleri uzak mesafelerden görülebilir. Bir amerikalı da rad- istifade ederek evler için miştir. Bu icad, sayesinde gecele- ri bir evin girilecek kısımlarında birkaç kadem yüksekliğinde has- sas bir elektrik bölgesi yapılabil- mektedir. Bu bölgeye herhangi bir adanı girer girmez hemen tehlike çan- ları çalmakta ve kuvvetli projek- törler yapının duvarlarını ve avlu- yu aydınlatmaktadır. Bunu kullananlar, şehir cere- yanının kesilmesinden korkarlar- sa o azman ev içerisinde kuvvetli bir batarya bulundurarak cereya. nt buradan da verebilir. $ Amerikada geçen yılın orta- karında, herkesin — evlilik, yahut bekârlık vaziyetini parma ğına yü- zük takmak suretiyle belli etme- si moda idi. Yüzük ilk parmağa takılırsa bunu takanların evlenmek istedik. keri anlaşılırdı. İkinci parmakta- ki yüzük takanın nişanlı olduğunu anlatırdı. Üçüncü parmaktaki yü- zükten sahibinin evli olduğu bel- K olurdu. Dördüncü pırııııgındı yüzük görülen bir adam ise bekâr kala- cak demekti. $ Lüzumsuz sokak güri'ıltü!eri— Di yasak etmiş olan biricik mem- leket Finlandiyadır. Kanun, oto- mobil kornalarmı, sokak arabala- rının çıngıraklarını, polis düdük- lerini, elde çalınan — armonikleri, bağırmayı ve şarkı söylemeyi, ga- zete salıcılarının bağırmasını ve sokak hatiplerinin söz söylemesi- ni ve sajreyi yasak etmiştir. $ .hpıuoıdı herkesin yanında soyunup giyinmek ayıp sayılmaz. Trenlerde yolcuların çok defa a- şır değiştirdikleri görülür. $ On sekizinci asırda İngiltere- de kendini bilen herhangi bir ada- mın banyo elbisesiyle görünmesi büyük ayıblardan sayılırdı. Ban- yo yapmak istiyenler her tarafı kapalı bir banyo vagonu kiralar ve bunun içinde denize girerlerdi. $ 1914 yılında müttefikler an- cak beş alman denizaltı gemisini batırmışlardı. Bu mikdar 1915 de on dokuza, 1916 da yirmi ikiye gıkmıştır. 1917 yılında ve 1918 ilk kânununa kadar bunlardan 132 tanesi batırıldı. Fakat bu son iki yıl içinde Almanya her doksan sa- atte bir denizaltı gemisi yapabili- yordu. Bu kadar ince makinalar- dan mürekkeb olan bir geminin bu kadar büyük bi. süratle yapıl- ması hayrete değer bir hâdisedir. $ Son zamanlarda Almanyanın “ denizaltı gemileri yapmağa tekrar başlaması haberi, şüphesiz, İngil- tere'de endişe ile karşılanmıştır. Çünkü büyük harbta 18 şubat 1915 tarihinden 11 birinci kânun 1918 tarihine kadar alman denizaltı ge- milerinin batırdığı ingiliz gemile- rinin sayısı 2677 yi bulmuştur ki bir gemi batmış demektir. $ Hâlâ birçok Çin evlerinde bi- rer mutfak tanrısı vardır. Bu bir resimdir. ÖOn iki ay bütün aylenin meler yaptığına r zaret etliğine #nanilır. Çinliler bu kutsal resmi yılbaşı gecesi törenle yakarlar ve © zaman mutfak tanrısının cenne- — te gidip ayle hakkınmda bildikleri- ni söyliyeceğine inanırlar. Eğer ayle, verilecek raporun iyi çıkmı- yacağına kanaat getirirlerse o za- man yakmadan resmi şaraba ba- Bunun sebebi şudur: Şaraba batırılan tanrı resmi strhkoş olacak ve sarhoş sarhoş cennetin altın ka- pısından içeri alınmıyacaktır. Tu- haf inanışlar.. , ULUS Dünya durumu ve Sovyet Rusya B. Litvinof uluslar sosyetesi asamblesinde genel sıyasa karşısın- da sovyet durumunu anlatan çok önemli bir söylev verdi Cenevre, 15 (A.A.) — Ulus- lar sosyetesi asamblesinin dünkü genel toplantısında B. Lüvinol, büyük bir söylev vermiştir. B. Lit- vinof demiştir ki: « — İlk defa olarak Sovyet Rusya heyeti, uluslar sosyetesi genel sekre - terliğinin vermiş olduğu raporun ge- nel müzakeresine iştirak ediyor. Ulus- lar sosyetesinin son zamanlarda hele Sar meselelerinin kotarılmasında har - cadığı emekleri ve elde etmiş bulundu- ğu sonuçları küçük görmemekke bera - ber halihazırda bu şerefli kurumun ü- yesi olmak sıfatiyle ödevimin —uhutlar sosyetesinin övülece iyle yeter olmadı- Bana kaniim. Çünkü böyle bir bareket kendi kendimi övmek olur. Zannıma ka krsa bazı mesceleleri ve hele bitirilme. miş ve hattâ dokunulmamış ve hava al- sınlar ve hatırdan çıkarmasınlar diye uluslar sosyetesinin arşivlerinde mu - hafaza edilmiş bir takım meseleleri şöy- le kısaca bir gözden geçinecek — olursak sosyetenin faydasma hizmet etmiş olu- ruz. Şimdiye kadar takip edilmiş o - lan bu usul, memleketimde takip edile. gelmekte olan otokratik uenlü hatırlat- mâakta ve sizi temin ederim ki parlak sonuçlar ve bazı ahvalde gerçekleşme- sini istediğimiz sonuçlara ulaşmamızı sağlamaya yarıyacak kuvveci muhartri - ke mahiyetinde sonuçlar vermektedir. Bu usulü burada tatbik etmekte oldu- Bundan dolayı kimseyi muahaze etmek istemem. Hepimiz uluslar sosyetesinin mükemmeliyetsizliğinden — soravlıyız. Fakat hepimirin soravı aynı derecede değildir. Benim her şeyden önce mü - tecavizin tarifine dair olan ve henüz ta. mamlanmamış bulunan işe dokunma - mın sebebi şudur: İtalyan delegesi ba- ron Alcizi, bundan bir kaç gün önce bu mı;nkyi konseyde ileri sürmüştür. B. Alcizi, tecavüz hallerinden her bi - Tinin — bazı arsıulusal mukavelename- lerde münderç tecavüzün tarifinin tat- biki takdirinde — mütecaviz devlete karşı harb açmayı haklı ve meşru kı- lacağını söyledi. Bahsa konu olan ta - rif, hiç şüphesiz, sovyet heyeti tara - fından ileri sürülmüş olan tariftir, Bu tarifin bütün cihanca kabul ve teslim edilmesi uluslar sosyetesinin en şayanı esef hadiselerin içinden sıyrılıp çık - masına yardım edecektir. Eğer elimizde — İtalyanın serbestii hareketine müteallık bir beyannamesi olmayıp da komşu Habeşistanın teca- vüzüne dair bir şikâyetnamesi bulunsa idi ve bu şikâyetnamede Habeşistanın tecavüzi hareketleri, mütecavizin ulus- Jar sosyetesi tarafından kabul edilmiş tarifi dairesinde izah ve tasrih edilmiş bulunsa idi italyan müm ssilini temin edebilirdim ki, bu takdirde uluslar sos- yetesi yalnız İtalyaya Vhak vermekle kalmıyacak belki İtalya! necib italyan ulusunun hakkr olduğu sempatilerimi- ze mazhar olduğuna kani olacak idi. Uluslar sösyetesi üyesinden olan devletler arasımndaki — anlaşmazlıkların halli sırasında — mazide olduğu gibi istikbalde de — bütün cihan tarafın - dan kabul edilmiş mütecavize ait bir ta. rifin fikdanından doğacak müşkülattan korkuyorum. Bu meselenin bir çarkı dlguluıııı durduran uluslar sosyetesi mekanizmasının bu çarklarından azâde olarak tetkik edilmesi zamanı gelip gelmediğini sormasını layık görüyo - rum. Udmnarım ki konsey, diplomasi yo- luyla bir takım hazırlıklara lüzum gös terse bile, bu mesele ile uğraşacaktır. Bir kaç kelime ile sovyet hüküme tinin başka bir teklifinden bahsedece - ğim Bu teklif, hemen hemen halledil - memiştir. Ve uluslar sosyetesinin me- kanizması içerisinde kaybolmuştur. Bu teklifin başka bir hikmeti vücudu da - ha vardır. ki, o da şudur- Dört sene - denberi uluslar sosyetesi kendi üyesi arasındaki müsellah — anlaşmazlıkları münakaşa etmekten fariğ olmuyor ve bu gibi anlaşmazlıklar yüzünden fev - kalade konsey ve hattâ asamble toplan. tıları yapmak mecburiyetinde kalryor. Daimi bir barış konferansı, yalnız an - Taşmazlıkları gidenmek vsulünü kolay- laştırmakla kalmıyacak aymı zamanda başka menafi de arzedecektir. Ben, bu menafiden zamanında bahsetmiş ve Böy ke bir konferanaım barış bakımından çok önemli olacağını — söylemiş idim. Bilmiyorum neden dolayı — silahların tahdid ve terkinin kontroluna müteal - lik olan bu mesele tetkike şayan görül- medi ve tetkik edilmedi. Ve neden do- layı daimi bir barış konferansına ma- Nk bulunmuyoruz - Silahları bırakmak meselesinden bahsederken sovyet hü - kümetinin galiba gene uluslar sosyete. sinin evrak hazinesinin tozları arasın- da kalmış olan bir teklifinden bahse - deceğim. Bazı kireselor, çok ufak mik- yastaki kısmi tahdidi teslihatın tam bir akamete uğramış olduğu bir sıra - da benim genci tahdidi teslihattan bah- setmemi ihtimal garip bulacaklardır. Fakat sizden rica ederim, Ben daima tam tahdidi teslihatın, saçma vekısm? tahdidi teslihatım kolay olduğu prensi- bine kargı mücadele etmiş olduğumu batırlayınız. Ber bütün münakaşala- rımda bilâkis en büyük müşkülüt: kısımi tahdidi teslihatım arzetmekte ve en az müşküldtm genel tahdidi teslihatta ol. duğunu iddia ettim ve gene de bu iddi adayım. Ameli gibi görünen bir şeyin saçma olduğu tahakkük — etmiş ise bir kere de saçma gibi görülen bir şeyin a. meli olup olmadığını beklemek icap <. der. Devletlerin kahir bir ekseriyeti - ki sulh fikrine merbut olduklarını ve bu fikri her türlü vasıtalarla müdafaa etme- ye hazır bulunduklarını iddia ediyorlar -« sulhperverane zihniyetlerinin en iyi de- Klini? ancak genel tahdidi teslihata aid yeni müzakerat icraama muvafakal et - mek suretiyle ibraz edeceklerdir. Her - halde Sovyet murahhas heyeti, bu mese- lenin unutulmaması kaygusunu taşıya - caktır. Hiç şüphesiz ben, yalnız sovyet hükümeti tarafından ileri sürülmüş olan tekliflerle alâkadar değilim. Meselâ ulus- lar sosyetesi dahili nlzamatımın harbın Önüne geçmek istikametinde ve Paris misakına tevfikan tanzimi meselesinin tehit edilmiş olduğunu teessürle öğren- dim. Bu meselenin halli, bugün burada işitmekte olduğumuz müzakerelere - ki uluslar sosyetesi çıkmış veya — çıkacak müsellâh bir anlaşmazlığın önüne göç - mek mecburivetinde midir? Seklindedir- manj olacak idi. Avrupa birliği meselesi ile — iştigalke memur komisyonun ataletini de büyük bir tecssürle öğrendim. Fiktime kalırsa bu komisyonun çerçevesi içerisirde yal. niz Avrupaya müteallik olan meseleler değil aynı zamanda bütün cihanı ilgile- yen önemli meseleler tetkik edilebilirdi ve bu da hiç bir veçkile sosyetenin ka- dir ve haysiyetini kırmış olmazdı. Baz: kıtalar ulfak ufak memleketlere taksim edilmiş olduğundan ve büyük küçük her ulusun hukuk müsavatını kabul etmek zaruri bulunduğundan AvÇ'pa memle - ketlerinin çıkaracakları sesin evrensej velvele içinde kaybolması o memleketle- rin evrensel hayattaki rollerine uyma, ması ihtimali vardır. Binaenalyh uluslar sosyetesinin diğer kıtalardaki memle ketler işlerine müdahalesinin — peşinen mahdud veya memnu olması haksızdır, Bu mescle, uluslar sosyetesi ile Ameri- ka ittihadı arasındaki mütekabil müna- #ebetler mesclesinin tuznamede ya:'ı bulunan metclenin münakaşası exna - sında görüşülebilir. Uluslar sosyetesi içinde bir Avrupa teşekkülünün ibdası, bu mantakavi teşekküle yavaş yavaş ha- Mhazırda çizilmiş olan diğer küçük te < şekkülleri ilhak etmek gibi bir sonuç verecektir. Bu meseleyi daha etraflı ve daha ci? di bir münakaşanın mevzuu olarak ileri sürüyorum. Bu sözlerimle son seneler zarfında uluslar sesvetesi tarafından yapılmış ve daha doğruüsu yapılmamış olan işlere ait mütalaalarrma nihayct veriyorum. Ben ulualar sosyetesini, yeni bir takım teşek- küller ihdası veyahut ortadan kalkımış bir takım teşekküllerin ihyası suretiyle Ççok ağır bir duruma düşmüş görmek is- temem. Önbeş yene oluyor uluslar kuru mu gibi bir teşekkülün vücude getiril - mesine aid şanslar, asgarl ve hattâ yok idi. Uluslar kurumunun müessisleri bu kurumun mevcudiyetini Vilson pre lerinin on dördüncü paragrafında söy- lendiği veçhile karşılıklı sıyaasl istiklis' ihdası ve büyük küçük devletlerin mülki tamamiyetlerinin temini naktasını istih daf ediyordu. Şimdiki durum - ki baş - kan küşat nutkunda bu vaziyetin fizi. yönomisi hututunu “dünya — endişe ile parçalanıyor,, sözleriyle çizmiştir - ulus: Tar sosyetesine bilâ fasıla bu gayeleri takib etmek vazifesini tabmil etmekte. dir. Zira son üç senedenberi bütün dün- yaya sirayet etmiş olan bu endişe, ek. siltmemiş ve yalnız habeş mesclesi do. layısile değil, Avrupanın ve bütün dünyanın önüne dikilen müthiş tehli- keler dolayısile bilâkis artmıştır. Maa. mafih bu endişenin eyi bir tarafr vardı. Çünkü bu endişe barışsever bütün memleketleri barışın samimi dostlarını, iki hakikatin münakaşadan azade ol. duğuna inandırmıştı: Barışın gayri ka bili tecezzi olması ve kollektif emniye. tin zarureti. Bununla beraber, bu kollektif emni. yet uluslar — sösyetesinin — statüleriyle sağlanamaz. Buna şu itibarla daha zi. yade inanıyoruz ki, her devlet bu sta: tülerin tatbiki halinde munzam bir ta. kam tedbirler almak mccburiyetinde kalmışlardır. Bu tedbirler mıntakavi kargılıklı yardım misaklariyle tecelli etmiştir. Sovyet Rusya bu mıntakavi tar. sin sistemine yardım etmek arzusuyla Fransa ve Çekoslovakya hükümetlerile müştereken sarfr mesaj - etmekten hali kalmamıştır. Maatccssüf Sovyet Rusya bu işte muvaffak olamamıştır. Bunun da sebebi, diğer ilgili devletleri bu işe çekmek arzusundan büsbütün başkadır. Şuna kaniim ki, bu andlaşmalar, Lo- karne misakı Avrupanın garbi kısmın. da ayni vezaifi ifa ettikçe şarki Avru. pada emniyet hiseinin tarsinine fevka- lâde medar olacaktır. Bu gibi misaklar hiç kimseyi korkutmarz. Tehdid ede. ceği kümseler yalnız sulhu ihlâl etmesi imkânı olan kimsclerdir. Kimsenin men. faatine dokunmaz, yalaız sulh everine ve binaenaleyh bütün beşeriyetin eseri- ne hizmet eder. Kollektif emniyet telâkkisi fransız. larta ingilizlerin münferit mrntakavi misaklara takaddüm etmekle kalmıya. rak bunların yekdiğerinden gayri ka- bili tefrik ve biribirine merbut olduğu. Nu gösteren 3 şubat tanihli itilâf pro. jeleriyle teeyyüd etmiştir. Avrupa mem- leketlerinin ekserisi ve bu meyanda Sövyet Rusya Avrupadan emniyet his. sinin tarsinine şöyle böyle medar ol. muş olan bu proje ile mütesanit olduk- Tarmı ilândan çekinmemişlerdir. İngiltere dış bakanınım söylevini büyük ve özel bir ilgi İle dinledim. Kendisi bu beyanatında kollektif emni. yet fikrini ve kollektif tedbirlerle ba. rış korunması düşüncesini müdafaa ct- miş ve bize İngiltere hükümetinin bu düşünceye sadık olduğu hakkında te. minat vermiştir. Bu hadiseyi uluslar sösyetesinin istikbali hakkında bir fa- Hhayr olarak selâmlarım. Bu sörzlerimi burada bitirebilirdim, Fakat, bazı kimseler olduğunu biliyo - rum ki hali hazırda en ziyade mevzuu bahselan ve uluslar sosyetesi asamblesi- ni her şeyden ziyade meşgul eden mese İcden yani İtalyan - habeş anlaşmazlı - ğindan neden dolayı babsedilmemiş ol- duğunu suale şayan göreceklerdir. Bo ne olursa olsun genel meseleler üzerin- de durmayı tercih ederim. Çünkü bu anlanazlık, armulusal ufku nazarım - dan gizlememekte ve bu ufukta teres - süm eden diğer tehlikeleri saklamamak- tadır. Ben, muhtelif hususi ahvale tat - bik edilebilecek olan genel prensipleri vücude getirmeyi tercih ediyorum. Uz - laştırma için yapılacak teşebbüslerin akamete uğraması takdirinde anlaşme — 16 EYLÜL 1935 PAZARTF3! hiğın konseyde bizlere havalesi h onunla meşgul oluruz. O zaman, bu an- laşmazlıktan bitarafane bir surette bah sederiz. O zaman Sovyet mümeesili ken- disini korkutmaya matuf hiç bir testen Ürkmeksizin ve gazetelerin hiç bir teca- vüzüne kulak asmaksızın cesurane icabe den sözleri söyliyecektir. Ben, konsey karşısında Sovyet hükümetinin bu gibi anlasmazlıklar ve bunlara karşı alınan tedbirler karşısında prensip — itibariyle nası| hareket edeceğini açıkça izah et - tim. Sovyet heyeti için şu veya bu tara- fın müdafasar veya şu veya bu tarafın iltizamı mevzuu bahs değildir. Sovyet hükümetinin müstem!ekât sistemi kar , şısında prensip aoktasından menfi bir hattı hareketi vardır. Aynı zamanda nü fuz manakaları, mandalar ve ber — türlü emperyalist hareketleri karşısında Sov- yet Rusyanın battı hareketi aymnıdır. Sovyet murahbas heyeti karsenda v" 8 lar sosyetesi stat n müdafarsı bir barış silâhr gibi dikilmez Bu silüh, ev- velce vüku bülün suikastlerle yıpran - mıştir. Biz, bu silâhin kullanılamıyacak hir vale gelmesine müsaade edemeyiz. Bu silâh, bize bir çak defa daha şimdikin. yten zivade İazım olur. Eğer biz. bu asambledeki devletler mümessillerin? ken di hülkümetleri namırla kati ve resmi surette bundan böyle uluslar sösyetesi nizamatını her nevi taarruz halinde bir barış silâhı olarak kullanmak üzere bu nizamata karşı yeniden Hiç bir sulkastte tahhüdüyle ayrılmış gö » rTecek olursak bu, asamble uluslar kü » TümUNuUN hayatında -.enı Bir tarih kay - dedecelktir. Sizi temin etmek isterim ki temsil et- mekte oldüğüm devlet, deruhte emir »l- düğü arsıulusal taahhütlerin Hası husu- sunda hiç kimseden geri kalmıyacaktır. Bilhassa beşeriyet için bu anda her 7a- mandan ziyade değerli olan barıtın mini ve zrman altint almması mevruu bahsolduğu bu esnada barışı, istikbalde bu gibi tecrübelerden mühafara etmeli - bulunmamatş Balkan paktınım uluslar sosye- tesine bağlılığı Cenevre, 15 (ALA.) — Özel aytarı. mızdan: Yunan dış bakanı B. Maksimos asam. blede balkan antantr adıma şu söylevi vermiştir: ”— Balkan antantının şimdiki baş- kanı B. Titülesko burada bulunmadı. ğından antantın eçki başkanı sıfatiyle bu genel aytışmanın verdiği lırsattan faydalanmak ve kısa bir diyevde bu. lunmak isterim, Balkan antantı, kuruluşunun ikin * yılı sonuna gelmek üzeredir. Aotantın devamlı gelişimlere uğrıyabilecek lü- zumlu bir eser olduğunu göstermekte. dir. Antant ile birleşmiş olan devletler arasındaki el birliği ilgileri günden güne sıkılaşmış ve ulusal yaşayışların bütün alanlarına yayılmıştır. Bunlar antant devletlerinin barış dölenlerini ve bunu sryasal, ekonomik ve sosyal i. lerleme ve bütün komşulariyle eyi an- laşma yolunda el birliğiyle verilecek e. gerçekleştirmek kararlarını kuvvetlendirmişlerdir. Alman sonuçlar, sadece ,ilgili hükümetlerin devamlı ha. reketlerinde mülhem oldukları dayanış ma fikrinden doğmamıştır. Bu sonuç. lar aynı zamanda ve hele, uluslarımın kendi barışçı! emellerinin derin ve iç. tem olarak bağlı bulundukları uluslar sosyetesi prensiplerini gözetmek sure- tiyle gerçekleşebileceği — hususunda besledikleri müşterek güvenden doğ. muştur. Bu güven, Balkan antantının kurulmasından çok daha evel kendini göstermişti. Antantın kurulmasını va. ruri kılan da bu olmuştur, Anwl lerleyişlerini — anlatan — ve “İleride. ki — gelişmesini garanti cden — de budur. Ve en son günün bu ağır hâdise. leri içinde, uluslar sosyetesi paktına her zamandan fazla bayrı bulunduklarını burada söylemek ödevini antant hükü. metlerine yükliyen de gene işte budur, Balkan antantı devletlerinin — uluslar sösyetesi konseyinin dünya barışını kurtarmak için verdiği emekleri icten bir ilgi ile takib etmektedir. Bu en: derin barışçıl ve doğru bir kotarmma i. rişmesi dileğindedir.. b