11 EYLUL 1935 ÇARŞAMBA Tarih bahisleri ANITLARIMIZI KORUYALIM Türk ülkesi tarihiğ anıtlarla dolu bir haznedir. Bu anıtların maddiğ kıy* »| metleri olduğu gibi, maneviğ değerleri de yüksektir. Bu anıtlar, güzel sanat medeniyet tarihi ve ırkımızım cengin Beçmişini öğretmek dolayısiyle de ö. memlidir. Ulusların kültür tarihleri, gene ta. rihiğ anıtlariyle okunur. En canlı bel- geler bu anıtlardır. Dünya ulusları yazılı ve yazısız, sa- mat bakımından veya etnoğralik değer. lerinden dolayı bütün maneviğ ve mad diğ medeniyet eserlerini — müzelerde toplamaktadırlar. Müzelerin önemi pek büyüktür. Mü. zeler ulusların maneviğ değerini arttı. Yır ve medeni seviyenin yükseknesine yardım eder. Bununla beraber müzcele- rin, balk eğitimi üzeninde yaptığı et- kiler intür edilmiyecek kadar büyük- tür. Hangi ulus, geçmişi iyi tanıyorsa, ©o günkü medeniyet seviyesinin gelişi. mini de takip ediyor demektir. Dünyanın eski ataları — olan ve ilk medeniyet ışıklarını, yeryüzüne saçan türkün tarihi pek engindir, yayıldığı ve etkisi altında bıraktığı alan pek geniş. tir. Bu kadar eski ve geniş bir mede- niyet çevresi yaratan türk taribi, bu- güne kadar dar bir görüşle ufaltılmıştı. İlk defa, “Atatürk, türk tarihinin” enginliğini, yükvek değerini, bütün bü. yük medeniyetlerin —atası olduğunu, yüksek jenisile sezdi. Türk — ulusunun maneviğ değerini yükseltmek, yeni nes- Ni daha büyük inanla ileri götürmek için, türkün büyüklüğünü tarib bakı. mından ispat edenlerin Öönüne düştü. O, neye girişti ise başardığı gibi, türk taribinin üstüne yüzyıllardanberi seri. li örtüyü de Atatürk kaldırdı. Türk devrimi, yeni nesle ileri gidişi göster- diği gibi, bir de geçmişe bakarı bir pen- cere açtı. Kemalist genclik kültürel — ve ilim. sel alanda hızla giderken kendi tari: hini de unutmryacak, büyük inanla geç- mişini araştıracak, atalarının bırakmaş olduğu değeri büyük eserleri de yaza. Fak, türkün büyüklüğünü bütün jinsan- lara tanıtacaktır. Atatürk bu ülkü iledir ki, (Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti) ni Ankarada kurdu, yüksek yol göstericiliği ve w- yandırıcılığiyle, türklük yolunda ça. hışanları başına topladı. * 'Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti," tür- kün engin ve yükşek geçemişini, bütün maneviğ kıymetleriyle meydana çıkar. maktadır. Bu büyüt iıyİ, comiyetin yal. mız başına yapması biraz zordur, bütün milletin kendi tarihine yardımcı olma- &, bu gayede çalışanların işlerini ko- laylaştırır, bünün için bütün halkın, kendi tarihinin korunmasına ve yazıl. Mmasına yardımı Jâzımdır. Bu da dört şekilde olur; 1 — Basma ve el yazısı kitabları ko tumak, 2 — Tarihiğ tnıtları korumak, bozu. Tup yıkılmalarının önüne geçmek, ULUS'un romanı: Tefrik>- 25 Yazan: Enver Behnat Şapalyo 3 — Etnoğrafya müzelerine girecek halk maddiğ medeniyet eşyalarını der. lTemek, 4 — Halk bilgisi derlemelerine ça- lTışmak.. 1 — Tarih ilmi, vesikaları araştır- mak suretiyle meydana gelir. Bu vesi- kalar da yazılr ve yazıxız olmak üzere iki kısımdır. Bu vesikalar da iki grupa ayrılmaktadır : Biri kitab halinde yarılı olanlar, ikincisi de açıkta veya toprak altında bulunan tunç. bakır, demir, taş veya cam gibi vesikalardır ki, bunlara anıtlar denilmektedir. Anıtlar da iki çeşiddir: Yazılı anıtlar, yazısız anıtlar, Yazılı anıtlar, taş veya tunç kitabe- ler, mühürler, armalar, — tabletlerdir. yazısız anıtlar ise mimariğ eserler, Hi- lahlar, çömlekler, kaplar, beykellerdir. Bunların bazıları güzel sanat bakunın- dan çak kıymetlidir. Bazıları da, bir ırkın nevini saptamak bakımandan de- ğeri büyüktür. Bunun için vesikalara yalnız güzel sanat bakımından değer vermemeli, ilimsel bakımından değerle. rTini de göz önünde tutmalıdır. Onun içindir ki, yer altımdan her çıkan ufak veya büyük parça eserlerin ayrı, ayrı değerleri vardır. Bu gibi eserlere rastlayanlar hemen hükümet işyarlarına, eğer ©o şehirde müze varsa, hemen müzeye teslim et- melidir. Bu iş, türk olana borçtur. Türk devriminin bir vasfr da, ata eserlerini yıkmamak, onlara lâyık oldukları de. ğerl vermektir.. El yazması kitabları bozulmaktan “korumak lâzımdır. Bu el yazması kitab. Jarın içinde türkün ne büyük kahra- manlıkları ve türk kültürüne yardım eden, nice büyüklerin hayatları yazılı- dır. Bu gizli hakikatleri tekrar canlan. dırmak, türk olana büyük bir borçtur. 2 — Tarihiğ anıtları bozulup yıkd. maktan korumak: Türk yurdu, büyük medeniyetlerin kaynağı olmuştur. Bu. nun için Türkiyenin her köşesi ve ye. rin altı sanat anıtlariyle dahadur. De- ğeri milyonlar olan bu eserleri, yıllar- danberi avrupalılar satın almak ve çal. mak suretiyle Türkiyeden kaçırıp, kça- di müzelerine doldurmuşlardır. Artık gözümüzü açalım, bu eserleri çaldırma. yıp, kendi müzelerimize göndermeğe çalışalım, bunlar bizir şahsiğ mallarr. rorz değildir, bütün türk milletinindir. Bunları korumak ulusal bir vazifedir. Bazı bilgisix eller, bu eserleri kırabi- lir, yaptırdığı cve temel taşı yapmak is- ter, bunlara da engel olmak genc bize borçtur. Hangi milletin müzesi zengin ise, © millet onunla övünür, dünya in. sanları © milleti anar, müzelere önem vermek de, o milletin medeniğ değeri- nin yüksekliğine bir misaldir. Türk bu işte de kendini göstermeli, bütün tarih vesikalarını ve atalarmdan kalan eser. leri korumalıdır. 3 — Etnoğrafya müzelerine gire. cek, halka aid maddiğ medeniyet eşya- Jarını derlemek: Etnoğrafya eşyaları, halk sanatına aid eserlerdir. Bunlar el işleridir. Halk, kendi sanat ruhunu, bü eserlerin üzerine dökmüştür. Halkın vazgeçmişti. nüyordu.' Levis, İren'i düşünmekten büsbütün Levis, her dalgaya baktıkça İren'i düşü- POLİSTE: Çimento çovallarının altında kaldı Dün Yenişehirde Tekitler genel di- rektörlük yapısında çalışan mucurlu İbiş oğlu işçi Salih çimento taşırken çuvallar yıkılmış ve altında kalarak ya. ralanmıştır. Yaralı hastaneye - kaldırfi- maştır. Bahçede kavga edenler Dün Kurultay bahçesinde gezmekte olan İbsan ve karısı Aliye ile arkadaş. harı Ali Rıza ve Mevlüd arasında bir ta. bancanın bulunduğu yerin baber veril. mesinden dolayı kavga çıkmış ve Ali Rıza ile Mevlüdün İhsan ve karısı Ali- yeyi dövdükleri iddia edilmiştir. Polis. ge yapılan gerçinleme sonunda Ali Rı. za ile Mevlüd tüzeye verilmiştir. Yangın başlangıcı Yenişehirde Kâzım Özalp mahallesin. de Konya saylavı B. Fikret Sılayın ya- pısında çalışan Mustafa oğlu Mustafa ve arkadaşı Ahmed oğlu Osman ocakta kaynak yaparlarken ateşin yakınında bulunan şişe içindeki benzin parlamış we yangın çıkmasına meydan verilme. dön yetişilerek söndürülmüştür. Yakalanan hırsızlar Hacımurad mahallesinde — Musabey caddesinde oturan manifatüracı — Hali. din evine kimse bulunmadığı bir sırada gündüz kapı kilidini kırarak bırsız gir miş bir palto ile bir kaç parça çamaşı- rın çalındığı anlaşılmıştır. — Yapılan gerçinlemede bunun suçlu — erzurumlu Balil oğlu Müslüm tarafımdan yapıldığı, bir kısım hırtozlık eşyanın meydana çı. karıkmasıyla anlaşılmış ve suçlu tüzeye verilmiştir. b Kadın kavgası Dün Kezban ile Haticenin bir ev ki- rası yüzünden aralarında kavga çıkmış ve Kezbanın altı aylık gebe olduğu hal. de Hatice tarafından tekme ve yumruk- la dövüldüğü anlaşılarak pollsçe gerçin. leme baslamıştır. n maneviğ değeri bakımından halk eşya- Tarı da pek kiymetlidir. Bunlar bakır işleri, çömlek işleri, taraç işleri, demir işleri gibi eşyalardır. Sahanlar, silahlar, mangallar, halılar, dokuma eşyalar ve saire gibi... Halk sanatrna aid eserleri, bugünkü medeniyet pek insafsız bir şekilde kim seye sorulmadan silip süpürüyor, halk sanat eserleri bir daha yapılamıyor ve kayboluyor. Bu işe çabuk başlamak, ve halka aid eşyaları (Etnoğrafya) müze lerine toplamak lâzımdır. 4 — Halk bilgisi derlemelerine ça. lışmak : Halk bilgisi derlemeleri de hal. kan dilinde şifahi bir şekilde, ağızdan ağıza yaşamakta olan destanlar, hura- feler, âdetler, koşmalar, masallar ve efsanelerdir. Bunlar da bugünkü hayat anıtlarımızı korumak türk olanlara en büyük bir borçtur.. — Tabii Ş Alçak, zorlanan bir sesle İren cevab ver- Öyle yakmda idi ki nefes alışı işitiliyor- Yarsusun en güzel Adana ile Mersin arasına sıkışmış olan Tarsus, tarihin en eski zamanla- rında oldukça değerli bir kültür mer. ikezi olmuştu. En eski üniversitenin bu gehirde kurulduğu malümdür. Bugün bu ilim yuvasının yıkısını ortaya çıkar. mak için yerinde karı — yapılmaktadır. Bu şehrin osmanlı imparatorluğu dev- rinde kültür hayatı sarsıntıya uğramış. tır. Cumuriyet devrinc kadar dışarıya karşı tamamen kapalı kalmış soysal ha- yat oldukça yeniliklere yabancı durmuş ve yanıbaşında gelişmekte olan Adana ve Mersine göre eski mevkiini gün geç. Cumuriyet devrinde bu şehirde ye. niden bir canlılık başgöstermiştir. Son birkaç yıl içinde değerli — çalışmalarla yalnız Tarsus halkının değil Adana ve mersinlileri de şehre sürükliyecek ka- dar güzel bir park İle halkın Ihtiyacını karşılryacak derecede bir sinema yapıl. mıştır, Bu yenilikler arasmda sessizce çalı- şan ve görünmeden Tarsusun — kültür hayatına etke yapan çok önemli bir gi, Tiğimle bir kitapsaray meydana getiril- miştir. Tarsusun ötedenberi bir kitap. saraya ihtiyacı olduğunu önceden se- zen ve kültür ordusunda hayatının u. zun bir devresini geçirmiş olan 72 yaş- larındaki B. Ahmed Hidayet duymuş. tur. Bu zat hayatmı eline geçen para: smnı ve hattâ bütün çalışmasını hiç bir asığ kaygusu Şütmeden halk için har. camıştır. Dört yıl çocukları koruma yuürdunda ve on iki yıl kadar da Kızılay kurumunda çalışmıştır. 72 yaşında yur- duna yeni bir hizmet olarak da Tarsus kitapsarayını açmış ve başma geçmiş. tir. Buğün bu meydana getirilen kitap- saray oldukça zenginleşmiştir. Bekiden osmanlı imparatorluğu devrinde Tar. susta Mehmed ve Ali kitapsaraylariyle Ayyşe-Sıdıka kitapsarayları vardı. Ki. tapsarayların kitaplarının bir kısını ba- kımsızbık yüzünden bir kısını da şunun bunun elinde kalmak suretiyle ortadan kaybolmuştur. — Kitaplardan bir kısmı da Adana müzesine verilmiştir. B, Ah. med Hidayet bu durumun acısını duy. Muş, uzun yıllardanberi topladığı 771 cilt kitab ve dergi kolleksiyonlarından katınç kitablarını Tarsus kitapsarayına armağan etmiştir. Ayrıca Halk Parti- sinin, Tarsuş şarbaylığının — ve diğer yurdseverlerin yardımiyle kitapsarayı zenginleştirerek günden güne Tarsus gençlerini kitapsaraya çekmekte ve bu- na muvaflak olmaktadır. Bugün kitab sayısı 1340 cilde ermiştir. Kitapsaray 935 birinci kânunda ku. rulmuştur. Şimdiye kadar 160 kadın ve 618 erkek kitab okumuştur. Ve her gün de okuyanların adedi artmakladır. Ki. - — Size söyliyecek başka sözüm yok, de- di — ya sizin? 4 — Benim de yok. Sizi seviyorum. . Bu sözler, bu kara deliğin içinde, çıngı- ddd AM bir eseri kitapsaray — — tapsaray Halk Partisi büdcesinden 795 lira 61 kuruş yatırılmış fakat kitapsa- ray henüz yeni kurulmuş olduğundan bu paranın ancak 207 lira 69 kuruş ka- darı kitab ve dergi satın alımmasını har çanmış, geriye kalanı da enstalasyon ve müstahdemine verilmiştir. Bugün hu kitapsaray ayrı bir binaya taşınması ile halk sosyal yardım şuğbesinden, ö el yönetge büdcesinden ve ayrıca şarbay. lk büdecainden yardım görmesi te - menni edilir. Yukarda adları geçen kitapsaraylar ile vakfiyelerindeki kitapsaray ayrım- t larının da evkaf tarafından bu kitap. ğ saraya verilmesi Tarsusun kültür ha. yatı adma çok hayırlı bir iş olur. Bu kitapsaraym Tarsımın — kültür hayatında çok önemli bir etkisi olaca” ğına kuvvetle inanıyor ve bekliyoruz. s . .—— — RADYOLAR ANKARA 19.30 Tayyarecinin saati 1940 — Musiki: Max Reger Sonatine Ferhunde Ulvi: Piyano 20— Trantmisyon 20.20 Seçme parçalar Saksofon: Nihat Esengin Piyano: Ulvi Cemal 20.40 Haberler, İSTANBUL 18.30 Fransızca deta 18.50 Dana musikisi 1910 Mozarım son majör yaylı ku. varrteti, * 1930 Monolog. Bayan Halide. 20.10 Konferans 20.30 Radyo caz ve tango orkestra- karı. Türkçe sözlü eserler. Ba- yan Zehra 21.35 Son haberler - Borsalar 21.45 Viyana radyosu artistlerinden soprano, Bayan Rizzo Winifred. Piyano refakatiyle 22.08 Plük neşriyatı. A . Alâka kesilmesi Ankarada yeni halde 37 No. da kasap dükkânrmda müstahdem Ahmet Hamdinin vazifesine niha- yet ıııümıı olduğundan mezkür —— Tarını kesmelerini saygılarımla ri- ca ederim. Adres: Yeni halde 37 No. da ka- sap Yabanabatlı: Ali Rıza, Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasuhli BAYDAR Levis. Vestministr saravının saatine baktı. Parlamentoyu, bütün hürriyetlerimi- zin kaynadığı bu hapisevini gördü, gece ya- Tısı olmak üzere idi. Saatin yelkovanı ile akrebi, biraz sonra, hazırol! biçimini alacak- lardı. Yirmi beş dakika sonra Fransa tre- ninin hareket edeceği Levis'in birdenbire aklına geldi. Londrada artık yapacağı ne kalmıştı? Otele gitti, bavullarını aşağı indirtti, Günün doğuşundan önce çıkan hafif rüz- Börla yelkenlerini şişirerek Bulonya lima- fundan denize açılan gemilerdeki balıkçılar, Hmana gi baş tarafında, siyah Fubusr ve silindir şapkasiyle, suların köpü- T & seyreden bir yolcuya sasırarak bakı- XI Daha yola çıkılmadığını ve geziden da- ha dönülmediğini bildirmemek suretiyle kazanılan önceki kırk sekiz saatle sonraki sekiz gün yolculuğun kazançlarından biridir. Levis, Madam Manyak'ı görmeğe gitme- di. Gündüz çalışıyor ve İren'in telefon ede- ceği umudiyle geceleri evde kalıyordu. doğru, ça söndürüp uzaklarda, denizin ötesinde, fakat gene odasında, yanında olan İren'i düşünür ve onu kollarının arasında sıktığını l“"'kî' telefonun zili çaldı. Bu zil sesi, yastığın a tında patlamış bir tabancanın sesi gibi idi. Onu arayan belki Elzi Manyak'tı. Mik- rofonu kulağına dayayınca İren, karyolası- nın ayak ucunda oturuyormuşçasına, - bir- denbire, ona yaklaştı. Levis onu andığı sıra- — Beni mi hatırtadımız İren? du. Bu nefes, kelimeler şekilleşmeden önce di ve sonra, saniyenin onda birin- de, uzun yollardan, denizlerin altından, Sen nehri ,üzerinden, bütün Paris'ten geçiyor ve Levis'in sağ kulağına erişiyordu. Levis, ge- ce telefonun ne kadar iyi, ne kadar patırdı- SIZ işitildiğine dikkat etti. İren'in söylediği sözler sanki su gibi akıcı, oracıkta ve mana ile dolu idi, Levis onunla bir dost gibi ko- Nuşmak istedi ve anladı ki ancak sevda ke- =Şerî söyliyebilecek kadar onu tarırmak- — İren, sizin çok yakınmızdayım. is başka bir Ti ,.L““.“d.ı İŞAK Z rşadir aa mikliği araya girmişti. Telefoncu kızın, her telefoncu kızım sesine benzeyen kuru sesi on- dan numarasını sordu. Senra, bir başka ses, bir erkek sesi onunla Londra'dan konuşanın kim olduğunu sordu. Levis cevab veremedi. Birkaç sonra İren gene - telefon- da idi. rak gibi öttü. Levis, Manş'ın ötesinde, on- ların hedefi dosdoğru bulduklarını, beynin ta icine girdiklerini hissetti. , ren: “Hayır,,, diyerek telefonu kapadı. Levis, telefonun şı)ım aradaki mesafe- nin sesi ağırlaştırıp İren'e ciddilik verdiğini, sevimini eksilttiğini düşündü. O şimdiye kadar yalnız ince kahkahalar, sabahleyin k= umd;;l parisli kızların dağımık, yi ça' erini işitmişti. muslu bir kadınım ıeılî;iı."mw B , Levis, deminki görüşmeyi karanlık oda- sında bir rüya :ibîınuveykmdiıîneobr daı: uzak göründüğü için söylenmiş olan söz- leri unutmamağa çabalarken telefon yeniden çaldı: Onu arayan Madam Manyak'tı. — Sevgili dostum, Paris'e dönmüş oldu- Zunuzu öğrenmekle memnunum. Kaygıları- nız bura ile o kadar ilgisiz görünüyordu, geldiğiniz yere hemen döneceğinizi umuyo- TumM. (Sonu var)