* EYLUL 1935 PAZAR Şehirden parçalaı Eski bi Şehrimizin en neşeli, en açıkgöz, ve €a çenesi kuvvetli insanlarını toplayan yer nereşidir. Düşünmeyin.. Her tür- Wi yemek kokularının bir rüzgür gibi buşpunuza çarpacağı —bir yer vardır. Ve siz orada yemek seçmekte ne kadar güç beğenir olursanız olun genç ağzı- mızı şapırdatacaksınız; mahallenin adı. ni söylemeyim, Bu mahalleyi gezmek, bu kokuların müşterileri için bir alkol, bir kokain, bir sigara tiryakiliği kadar vazgeçilmesi imkânsız bir alışkanlık tır. Günün hangi saatında olursa olsun evlerinin önlerine bir balka — halinde dizilen kadın kümeleri; yaradılışından- beni seksapelin başdöndürücü bavası - na hiç kapılmamış olan insanları bile #rpertebilecek tazeliktedir. Karnımda belki dört tontonun haya. tanı hapseden zayıf ve çil yüzlü, kadın, pastırmacı ermeni dudularıtı bile im - rendirecek kadat yusyuvarlak ve apak saşlı anneçinin biricik kuzusu gibi ya - aeından ayrılmaz, Bu kapı önlerindeki toplanan küme- Jerin on kadın nüfusu varsa n ki kaldırım taşları üzerinde yeni yürüme. ğe çalışan 20 donsuz yavzumun da — iç çamaşırları boy boy leğenler içinde ya yanıbaşlarında duruyor, ya yıklanıyor. lenin birbirlerine doğru eği - den evleri, saçaklarının yüz yülık iske- letlerini devirmemek için — karşılıklı desteklik ödevini yapacaklarına kurul. dukları gündenberi söz verdikleri için kabuklarını dökmekle — değerlerinden bir şey kaybetmiş olmazlar. Gene her evin gerdanına bir Eski gekir kolyesi gibi dizilmiş bâberinden bamyasına kadar ber türlü yaz sebâesi aise orada oturanların en çok hangi ye- meğe düşkün olduklarını söyliyebilir. Hele akşam mahalleyi gezecek o < Jarsanız, ev erkeklerinin de katışma - siyle sayıları kabaran — bu toplu insan kümeleri sizi saatlarca oyalayabilir. Mahalleye bu vakit giren bir yaban- €: daha bir iki sokak Ööteden yürüyü . şiyle kendini belli eder. O dosdoğru yürür, Adımlarının tiktakları hiç ke - silmez ve geçtiği sokaklardaki toplu « lukların bir an onu iyice İnceliyebil . nek İçin sustuklari görülür, Halbuki mmahalle yerlisinin her küme — önünde durup laklakiyat yapması âdettir. Boy boy irili ufaklı her kalıptan veçilmiş mahalle çocuklarımın toplanıp çeneşalma oyunu oynadıkları yerler hep küşebaşlarıdır. Kırmızı saçlı çil yüzlü sıska bir kracağız gırtlağındaki damar- larını patlatırcasına şişirerek dert anlat- mük isterken sarı saçlı sarı — kirpikli dönsüz bir soytarı da bozuk bir horoz düdüğü gibi çıkan sesiyle şarkı sây - dee. Koca mahallede tek başına kalmış ne bir kız, ne bir çocuk, ne bir kadın görmek imkânsızdır. Her ev, aşağı yu- kazı, bir düğün hazırlığında bulunuyor- muş-gibi telaslı görümliür Çeşmede gürültü yalnız bakraçlara su doldura. bilmek içindir. Evlerin kapı ağısların- d yaşı 7 yi geçmiyorsa anadan doğma soyunup duş yapanlardan tutun da 40 ULUS'un v mahal'e yaşını dolduzmuş ayak yarıncaya kadar her boydan müşterisi yaksar bulunan bu çeşme belki şehrimi bol su veren çeşmelerinden biridir. Bu mahalle bit kabile karargâhıma benzer. Bütün evlerin var yok eşya larını her akşam sokak ortasında gör . mek de imkânlıdır. Arada bir, bu parça parça topluluk- larda türlü yemiş şölenninin de veril - diği zamanlar vardır. Tuzla daha bir lezzetini çıkararak yenmesi kabil ta - bak dolusu kesilmiş kavun dilimlerini #lindeki çataliyle teker teker konukla- şına sunan kısa boylu gebe - bir kadın bu tedakiârliğina mukabil durmadan ko- nuşur. Kavga bu mahallenin hiç işine ya çamıyan bir şeydir. Mahalleyi bir anda bütün gürültüsiyle ayaklandırabilecek biricik kuvvet bir yaşından 9 yaşına ku dar yumurcaklara vergidir. Bunlardan birinin rastgele bir diğerini hafifçe ye re yuvarlaması ve yere düşen çoçuğun da üşenmeden ağlamak isteyişi saatlar- ça süreçek karşılıklı çene yarışmaları - na sebeb olabilir. Bir gün bir bakkal çırağı ile ağız patırdısına ayni mahallede tutuşmuş o- lan bir kömürcü çırağının işi tam yum- ruğa dökeceği sırada aradan geçiyor - dum. Daha uzaktan üzerindeki elbise - min her parçasını bir başka renkten seç miş olmasiyle yerli olduğunu gizlemi . yen zayıf kasa boylu bir adam koşma- ğa başladı. Fakat küfürün bütün bütüm ucusladığı bir zamana yetişdiği için fazlaca yanaşmağa da pek, cesaret ede- miyerok seslendi : — Ayiptir; be kuzum akşam akşam şeytanj mi sevindireceksiniz.. Derken iki kadın daha işe karığlı. Ayiptir ya... Hem mahalle arasın- da olur mu bu... Yidin başkt yere. Polis geldi.. Kahramanlar dağıldı.. Fakat mahalleHilerin çenelerinden ya - kaşını kurtaramıyan gürültü bir türlü hızını alamadı. gitti. « Ayım sonü.. Ortahk hemüz alacaka - yanlıktan koyu karanlığa giriyor. Gra- mofon seslerinin ve gürültünün sokak artalarından ev içlerine çekilmesi 2 manı belki on dakika bile olmadı. Bek- gi dolaşıyor, Bitkin ve hareketsiz bir bale gelmiş bekçiye verilen cevaplar hep aymı: — Yarin akşam yet!.. — De ki başka yün yelsin!. — Buyün yok kuzum. Er kapıdan a)- dım mr şanki. Aybaşı yeçeli kaç yün ol- du kil. — Merhaba yözüm. — Ha bak başka bir yün gel.. Ama dikkat et dr zaman yel iki yözüm fakat bu vakit gelme, Ha kuzum ne oldu o akşamki kavga —- Birak önü canımi sen parayı ne şaman vereceksin vaktım yok söyle.. — Allah. Allah. Ben iş mahkeme- lik oldu zannettim.. Çok iyi çok iyi de. mek ki iş yatıştı. Ne olacak canım dün- ya bu, haydi Allah tahatlık versin. Yakub Sabri Battagliya'dan geçilmek suretiyle bir demir- SAYIFA 5 ANKARA GÜCÜ DOKUZUNCU YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI (Başı I. inci sayıfada) bayraklar arasında, sporun u büy partinin spor alayının düşüner leri dalgalanı: ilik büyü inde, yaptıkları spor ş nin kılıklariyle genç spo: lerden bir su gibi, gelecek yıllar tün Türkiyeyi kapla akıyorlardı. 32 güreşçi, $ takım futbol Gu, 25 bakaçu, yeni yetiştirilmeğe baş- danan e büyüğü 15 yaşlarında altmış tan çok futbalcu, 12 voleybolom, 45 at let, 21 dağ sporçusu ve 43 avcı saydım. Hepsi temiz ve düzenli bir kılıkla idi ler, Adımları yarının bekçisi olacakları şaman atacakları açdımlar kadar sert ve düzgündü. Bunlrın arasında bugün güç le bir maç yapmak üzere gelen Kırık- kale güçlüleri de vardı. Çankaya hu - Yübümüzde 20 kişi ile bu yıldönümünü kutlamak için kalileye — katılmışlardı. Kardaş bir kulübün bu törenine istek- le gelen — Çankayalılar çok temiz ve düzgün kılıklariyle görzleri üzerlerine gektiler ve beğenildiler. Ankara güçlüler ulusal — egemenlik alanında Atatürk heykelini çepçevre sardılar. Mızıka erkinlik — marşımı çal- dı; sporcular gür bir sesle muzrkanın sesine uydular ve marş: okudular. Son. Te kulüp sekreteri B. Hikmet sporcula- rmm Atatünke olan sevgi ve saygılarını gösteren güzel bir söylev verdi. Alay, vancu yıl marşını okuyarak Bankalar bir sel gibi oluyla Ankara gücü alanına bünler görmeğe ge- Önce bir geçid resmi mnra sporcular alana dizildi Güç üyelerinden ve fabrika işçile « tinden B. Remzi, her cümlesi sporcu gençliğin yarına olan umudlarmı, bü- yüklerine karşı besl, gösteren bir söylev du. Güç başkanı B. | teşekkür etti. Yaptığı leri şiradesini gösteren henkli bir sesle anlattı. Sonra #porcular üç defa * çıldılar bret de gelenlerç e yapacağı iş kuvyetli ve &- yaşa,, diye bağırdılar ve da- Memlekette «porun gelişmesi ve ya. yalması bakımından bu gibi törenler süphesiz çok iyidir ve henüiz sporu be- tümsemeyen halk: spora ssüdırmak için &ik sık baş vürülması lâzimgelen — bir yoldur. Muhafış gücünden sanra An. kara gücünün de bu işe önem vererek yaldöaümünü şehirde ilgi uyandıracak bir suretle kutlaması bizi çok sevindir- di .Ankara Gücü bu töreni iyi hazırlar mıştır. Program en ince noktalarına ka: dar düzenle yapıldı. Bu işi ele aldığı gündenberi kulübünü hergün bir dere- ce yükseğe çıkaran başkan — B. Fikreti kutlamak bir ödevdir. 'Tam bir disiplin altında verilen emirleri başaran Gücün genç sporcularını bu arada unutmuyo ruz. Ankara Gücünden ülküsünde bü- yük baaşrılar dileriz. Emeklilerin maçları Dün Ankara Gücü nümü yasiyle bu kulübün riyle Gençler Birli ar. Uzün glik hayası içinde spor ala « nunda karşılaşan Gençler Birliği ve An- kara Güçünün eski futbolcularının — bu maçı kahkahalar arasında sevkle seyre- dildi. Bir kaç yıl önce karşı karşıya çok çetin maçlar çıkaran emekliler yorulun. caya kadar güzel, kombinezonlu bir xyun gösterdiler. Aralarında bugün ku- üp idaresinde çalışanlar da vardı. Ankara Güçlüler bu maçı 3 - O ka - zandılar, iki taraf alanın ortasında su - nulan lHimonatalarını içerek üç gün yeri- ne gelmiyecek bir yorgunluk içinde dı - şarı çıktılar. Oyunun yargıçı Zaman gü- zetesinin spor aytarı Bay Celâl'di Çankayanın garden partisi Dün gece Ankara'nın - birinci sınıf kulüplerinden Çankaya Orducvinde bir gardenparti verdi. Şehrin birçok aylele- rini bir araya toplayan bu şölen saba - ha kadar sürdü ve gece neşe içinde geç Auükate Gücünün dünkü töreninden Birkaç görünüş büsbütün yok oldu; işçi bulunan yerlerde ise nağa girdi. Bu. madam Manyak'ın salonu Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR VI Levit »« araslaki tedaiye dikkat etmiye . rek — sahi, şuna ne dersin? diye Marsiyal'a © sabah Pastafina'dan aldığı bir telgrafı u- zattı. — Başlangıçta taşınması kolay görün - müş olan bu iç beni yavaş yavaş yormağa başlıyor. »e —fge(;';)!m şey: bu pek içtem cevaplar- *dan sonra uzun bir sessizlik.. Hoşuma git - miyer. Halbıki San Lüçido'ya altı hafta önce, - özete bezene seçilen mühendister gönderil- mişti. Yapılan sondaj çok iyi Sonuçlar ver. miş'olmakla beraber ilk kazma daha vurula- “mamıştı. Prangız düşmanr bir urayla yapı- Jan konuşmalar, basarısız sonuclar vermişti. Tefrika: 17 Te yolu yapılması meselesi —hakyerine baş vü- rulduğu halde — reddolunmuştu. Bunun ü « zerine, yakacak stokları bulunmaması ve yül. ların da kötülüğü yi en, büyük kamyon- larla güvensiz bir taşıma çaresi aranılmasına lüzum görülmüştü. Denize bir limancık ya. pilması ve Levit ilk banyolarımı yap- mış olduğu koyun bu iş için kullanılması düşünülünce mesele büsbütün — çatallaştı: Çıkarılan madenleri kryıda vapura yüklemek için hemen iskele kurmak — sosyetenin hakkı idi, ancak haritada görüldüğü üzere oralarda deniz oldukça derinse de koyun dı- şındaki kaya döküntüleri, bozuk havalarda, vapurların içeri girmesini tehlikeli bir hale getiriyordu. Bundan dolayıdır ki madenle- ri mavnalara doldurduktan sonra vapurlara açık denizde yüklı i ü lazım ge di. Bu usule bir kaç kere bgş vapduktan şonra ondan da mgıçn:r doğür tarafında dar ha iyi bir yer aranıldı. Marmarole- yakmılı- randa bulunan yerin, bir kaç, vakit önce, kima oldukları bilinmiyen adami H olduğu anlaşıldı. Eb emeği na: karıştı: az isçi bulunan verterde Bialasrsş, gittikçe siler.de sendikalar, herhangi bir işletmeyi imkânsız kılacak derecçede yüksek gündelikler istedi. ler. Göçmenlik büroları, gazeteler, uraylar, iş ofisi, seçim ajanları, bu fransız girişimine lk;:ı:: her nasılsa, birleşmiş, anlaşmış gibi Bütün bu kalabalık kime hizmet ediyor- du? Levis işi inceletti. Yavaş yavaş, Palermo'da, —Paskali — sosyetesinin — oy- nadığı rol ortaya çıktı; bunun ardısıra, ku- manda verici olarak da bir Maltiz , italyan banka grupu ve en sonunda, Triyestedeki kı- sa telgraf adresi öğrenilen, — Petrarka so- kağında, 8 numaradaki tecimge — yani A - postolatos Bankası vardı... VH Bir küaç zaman songe L ecis, yaşlıhğına ve WWı olmasıma kar - î;——“ gene bir çok” larma para ye . F elan bir şamparnyla tecimerinin sa- fdonunda hazırlamınış bir supede bulundu. Tevis bir takım sakaktardan — geçtikten Sonsş artık hiç bir uspğır kâğıkını açmadığı - ve-İter fetiyenin datnpcıktığı kliçükçe hiz ko- gibi değil, şöyle böyle, yani eğlenceli, güzel kadınlarla dolu, sampanyalı, çağırılılar için para harcanılan bir evdi, her havlumun altın. da bir armağan vardı. Ev sahibi o akşam, o- tuz yıl önçe alınmış, bununla beraber gürül. tülü bir ömür sürmesine — engel olamamış gizli bir hastalığı kutlayordu. Bütün Pari- sin uzun zaman üzerinde konuştuğu bu eğ- lentiye, kendisine ve yüzünden pek az zah « met cekmiş olduğu kadına bakmış olan bi tün hekimler zağırılmıştı. Kadın, bir kordela ile başına tutturulmuş şapkası ve Alanson dantelalarından yapılmış rubasiyle adamın karşısma geçmiş, şölene başkanlık ediyordu. Levis, başına geçirdiği bir miğferle Dü. rül rehberindeki Perikles devri yunanlılarınz benziyen ve amerikan usulünde hazırlanmış istakozunu emip duran Hektor Lazarides'in yanma düşmüştü. Lazarides ihtiyar bir yu - nanlı serseri idi ki yirmi asır geçmiş, oldu » ğu halde bugün bile eski komedyalardıki Gnaton'a benziyor ve Tüileri karşısında, Rivoli caddesinde bir ntelde oturuyordu. (Senu var)