ŞTETTZ T SAYIFA 4 Hava harbından korun- mada yurd sıhat işleri öğreneği “Hava harbinden korunmada yurd sıhat işleri öğreneği,, bakan- Tar kurulunca onaylanmıştır. Öğ- reneğin esasları şunlardır: Gelecek narblerde düşmanın hava yolu ile yapacağı hücumlar. da yakıcı, yıkıcı ve gazlı bomba- larla salgın mikropları kullanma- sı ihtimali kuvvetlidir. Onun için ordulardan çok uluslar hücumla- ra hedef olacaktır. Halkı bu hü- €ümların zararlarından korumak için yer yer savga örgütleri hazır- Tanmaktadır. Havaya karşı savga esasları ve halkın hava tehlikesine karşı ko- runması prensipleri genel kurmaye ile sağlık ve sosyal yardım bakan- hığının daha önce hazırlamış oldu- ğu öğrenekte yazılıdır. Hücüma uğramak tehlikesi al- tında olan her şehir ve kentte ya- pılacak koruma birliğinin pasif ve yardımcı örgütleri arasında önem- li bir yeri olan “sıhiye,, cemiyeti- nin yapacağı hizmetler şunlardır : 1 — Yaralı ve gazlilere ilk yar dm ve sıhiğ bakım örgütleri işle- ri, 2 — Yaralı ve gazlileri iyileş- tirme örgütleri ve işleri, Öğreneğin birinci kısmında ge- nel korunma örgüt ve araçları ya- zılıdır: Öğrenekte yazılı genel ko- runma işlerini görecekler şunlar- dir: 1 — Bütün “sıhiye örgütleti işyarları ve bu kurumlara bağlı kimseler, 2 — Tıp ve şubeleri ertiklerin- den olanlarla bunlara yardımcı o- larak alınacaklar. Kaorunma örgütlerinde iş göre- cekler için “hava harbinden ko- runma,, ve “harb gazlerinden ko- runma,, adiyle iki kurs açılacaktır. Kurslardan çıkanlar sonradan il- Terde kurslar açacak ve konferans- flar vereceklerdir. Sıhiye yardım örgütlerinin şahıs ve gereç kadro- Tarı kurulacak olan her sıhiye ba- kım merkezinde emrinde ilk sıhi- ye Bakım ekipi bulunacak; sıhiye Öörgütleri ve işlerinin ilk evrede yardımcısı polis ve itfaiye olacak; gaz arama ve temizleme; onarma, can kurtarma ekipleri kurulacak ve bu ekiplerin şahıs ve kadroları, iç bakanlığının hazırlayacağı ge- nel öğreneğe uygun olarak il ve ilçe koruma örgütlerince verilecek kararlara göre uraylarca düzenle- neip çevrilecektir. Öğreneğin ikinci kısmında yurt sıhat işleri, yaralı ve gazlilerin ilk bakımları, triyajı ve nakilleri hak- kında uzun hükümler vardır. Çocuk Esirgeme Kuru- munun çocuk bakıcı okulu Çocuk Esitgeme Kurumunun Anka- radaki (Çocuk Bakıcı okulu) na tale- be yazılmasına başlanmıştır. Çocuk ba kter okulu yatılıdır ve parasıadır. Öğ- retimi iki yıldır. Dersler hem teorik bem de pratiktir. Okulu başarıkla bi- tirerek diploma alanlar Hasta — baktm evlerinde hasta bakıcı, ayleler yanında çocuk bakrcı ve Çocuk Esirgeme Ku- rumlarına atanırlar, Okula yazılma alınma şartları şun- kardır: 1 — 18 yaşından aşağı olmamak, 2 — İlk okuldan diploma almış 01- mak, orta okulu ve liseyi bitirenler üs- terilir. 3 — Üzgidimli ve sağlıklı olmak. Okula yazılmak istiyenler (Anka- rada Çocük Esirgeme Kurumu Genel Merkezi Başkanlığına) yazı ile başvur malıdırlar. Yazılma için gerekli olan belgeler Okul diploması, özbelek, uzgidimli kâğıllı, sağlık ve aşı raporları, üç fo- toğraf. Okula yazılma işi temmuz ayı sonuna kadardır. İtalya uluslar & Deyli Telegrat gazetesinin süel yazarı ve 1925 yılındanberi Ulus- lar Sosyetesinde süel ingiliz orun- tağı olan General Temperley, 10 temmuz 935 tarihli sayıda “İtalya Uluslar Sosyetesinden ayrılacak olursa... , başlığı altında yazmış olduğu bir betkede diyor ki: Bay Eden'in Roma'da Bay Musolini ile yapmış olduğu görüşmelerden son- ra bu mesele üzerinde İtalya ile anla- şabilmek umudlarının büsbütün — suya düştüğü artık anlaşılmış bulunuyor. İtalyaya bir takım bırakığlar yapa- bilmesine karşılık olarak Zcila limahiy- le ingiliz somalisinden bir koridorun Habeşistana bırakılması önergesindeki etkenin iyice anlaşılmamış olduğu gö- Tülüyor. “Yapılan önergeler arasında —ihtimal ki, demiryollarının, iki italyan sömür- gesiyle bağlanması ve bundan başka takım tecimsel meseleler de vardır; fa- kat bütün bu önergeler toptan reddo Tunmuştur. İtalyan önderinin sözlerinden çıkan anlam, İtalyanın bütün dileklerine ha beşlilerin ya bütün bütün leri, yahut da bir harbın patlak verece ğ yun eğme Bundan başka B. Musolini, bu işlere Uluslar Sosyetesinin hoş görmiyeceğini, böyle bir şeyi kabul et- arsımasını mektense sosyeteden çekileceğini bil- dirmiştir. Onun için ağustosun yirmi beşinde Uluslar Sosyetesi — toplanc zaman büyük zorluklarla karşıkarşıya — kala- Caktır. Habeşistanın yeniden üye seçi- lip seçilmiyeceği şüphelidir. Bugün- kü ingiliz hükümeti buna ayrışık bu- lunuyor; fakat Cenevrede “hayır,, di- yememsi yüzünden bu iş olmuştu. Or- tada gerçek olan bir şey varsa o da Ha beşistanın bugünkü günde, üyelik br rakığlarından istifade etmek hakkı ol- duğudur. Habeşistan, doğru olarak, Uluslar Sosyetesi andlaşmasının ikinci madde- sine dayanarak sosyeteye başvurmuş ve bu kurul da anlaşmazlığı ele almıştır. Tlgili partiler bir taraftan bu işten yana, bu işe ayrışık davranagelirlerken bir taraftan da süc! hazırlıklar ilerle mektedir. Alacağı harb araçlarını karaya çıkar- mak zorlukları ka: beşistan da bu güçlükler içerisinde bir harb hazırlığı yapmağa çabalıyor. Bütün bu hareketler, bu hazırlıklar, 1931 yılı eylülünde ortaya çıkmış olan Mançuri hadisesiyle büyük bir benzer- lik gösteriyor. İklim şartlarından dolayı Habeşis- tanda önümüzdeki eylül, yahut ilkteş- rin ayından önce bir harekete girişmek imkânsız bulunmaktadır. Eğer tehlike alıp yürür ve bir harb sanucuna varırsa 6 zaman en önemli ve canlı mesele kollektif güvenlik sis temi ve bunun karşısında Uluslar sos- yetesinin durumu olacaktır. Çin - Japon anlaşmazlığında Liton komisyonu gerçinlerini yapmış ve ora- ya saldırıp toprakları bürüyenin japon- lar olduğunu anlamıştı. Başlangıcından iki yıl geçinceye kadar Uluslar Sosyetesine sevkedilme- miş olan Çako harbında hangi tarafın saldırgan olduğu anlaşrlamamıştır. Her ne kadar Bolivyanm harbı açtı- ı hakkında birçok belgeler varsa da aradan zaman geçtikten sonra Paragu- ay da barış yapmayı reddetmiştir. »« Japonyanın Çin'e karşı olan du- rumu İtalyanın Habeşistana karşı olan durumunu andırır. Japonya, bütün du- rumu Uluslar Sosyetesinin önüne ser- sığlı bulmuştu. İtalya ise mese- leyi kuvvetle kotarmak kararındadır. Belki de İtalya, son saatte habeş sı- nırlarındaki bükümetsizlikten şikâyet ederek, durumu düzenlemek için süecl hareketlere giriştiğini söyliyecektir. O rzaman Uluslar Sasyetesi de gerçin bi- tirilinceye kadar iki tarala kendilerini tutmalarını, sücl hareketlerden çekin- melerini söyliyecektir. Bu önerge, haziran toplantısında da yapılabilirdi; fakat İtalyanın — reddet- mesinden korkulduğu için yapılmamış tır. İtalya, zaman kazanmağa uğraşıyor. B. Musolini, bu meselede açıktan açığa Uluslar Sosyetesine hücum ettiği için işin sonunda onun kendisi üzerine yük Hiyebileceği suçlara da kulak asmamak kararını vermiş bulunmaktadır. Şu halde İtalya, tek başına işi ka- taracaktır. Bu işin barışçıl olarak sona erdiril- mesi için iki yillik bir süre ister. Bun dan başka hem Uluslar Sosyetesi and. laşması, hem de Kellog paktı harbin ulusal bir sıyasa aracı olarak kullanı!- masını tanımamaktadır. 1928 de İtalya ile Habeşistan arasın- da yapılmış olan anlaşmamın — beşinci maddesi de iki devlet arasında bir an Jaşmazlık çıkacak olursua bünün si! la eğil, yargıca bBaşvurmak yolu ile ko tarılmasını gerektirmektedir. Eğer İtalyanın yükümleri çok önem- N ise Uluslar Sosyetesinde Üüye olan öteki büyük devletlerinki önemce omun kilerden daha a az değil dir. Gergin sinirleri yatıştırmak, harbra önüne geçmek ve bu tedbirler dinlenmi- yecek olursa, 16 ıancı maddenin gerek- tirdiği gibi, harbı çıkaran devlete kar şı zorlu ekonomik tedbirler almak on- ların ödevleridir. Aşağı ve Bu ödev karşısında İngilterenin ve Fransamın durumları hayli — çetin ve güç bir hal almaktadır. Hele son zaman- larda Uluslar Sosyetesi, kollektif gü venlik sistemi ve barışın yürütülmesi işlerine karşı büyük bağlılık göstermiş ve bütün bunları korumak için birçok anlaşmalar imzalamış olan Fransanın. Şimdi bütün bu paktlar ve Uluslar sosyetesine bağlılıklar ile yeni İtalyan dostluğu ve Almanyanın kucağına düş- mek korkusu arasında Fransa bir sınaç verecektir. Biri giliz ve kollektif güvenlik sistemine bağlı- lek yolunda fazla söz söylememişlerse de bu sıyasaya içtem olarak bağlı ve bayrı kelmışlardır ri ardınca gelen bir takım in ümetleri, Uluslar Sosyetesine Önümüzdeki iki ay içerisinde hü- kümet, cski dost İtalyaya karşı zorlu tedbirler almak ve yahut Uluslar Soş- yetesinin bütün yetkisinin yıkılmasına göz yummak arasında kalacaklardır. Eğer bu iş bir “eveti,, yahut bir “hayır,, la bitirilecek olursa o zaman diplomesi dünyası tehlikeli hadiselerin karşısında kalabilecektir. Eğer verilen sözler ve yüklenilen yükenler yerine getirilmiyecek olursa o zaman Uluslar Sösyetesi - devrilecek ve harbtanberi bu kadar emeklerle ku- rulmuş ve yerinde durmuş olan güven- ik sistemi ve barış ortadan kalkacak- tır. İsi öte taraftan alalım. Artık gizli kapalı bir şey değildir ki zorlu ekonn- mik tedbirlerin arkasından harb gelir Eğer bu ekonomik tedbirler yürümiye- cek, sökmiyecek olursa yapılacak bir şey kalır o da harbtır. Bu mesele üzerinde kamoyun diye. ceği büyük bir önem kazanıyor. Artık gerek ekonomik, gerek süel harbları ne hükümetler, ne de kıral ayleleri aça- mazlar. Kamoy bir andlaşmanın arka- sında olmarzsa onü işletmek imkân için- de değildir. İngilterede ve yahut Fransada ka- moy bir ekonomik veya süel harba gi rişilmesini onaylayacak mı? — İşin bir karar almak üzere sevkedileceği en yüksek hakyeri budur. Bir tek şeye inanabiliriz: İngiltere. de kamoy, hükümetin tek başına hiç bir harekete geçmesini hoş görmez. Avrupa gazetelerinde çıkmış olan etesinden ayrılacak olursa. çeşid çeşid yazıların tersi bu meselede barışın kurtarılması — uğ- runda, hiç de bencil olmıyatak çok ça lrştık; büyük rolleri üzerimize aldık. Atacağımız ikinci adım, öt letlerle konuşup danışarak onların an- 1 dev- laşmazlık balinde bulunan taraflar üze- tinde sıkı birlik olarak ne gibi haskılar yapabileceklerini öğrenmek, © yolda hareket etmektir. Böyle bir elbirliği ve yöney birliği yapılacak olursa © zaman barış kurta- rılmış olur. Çünkü bu zamanda en kuv- vetli bir devletin bile tek başına kalıp yaşaması imkânlı bir şey değildir. Biz, bu danışmalarda ilgili devletle- ti çekingen va menfiğ davranır görür- sek o zaman yapacak bir işimiz kalmaz Çünkü evelce B. Bonar Lov'un dediği gibi “biz, bütün dünyanım polis kuvve- ti gibi çalışamayız.,. «. Mesele bugünlerde pek akademik bir durum almış bulunuyor. Biz, ver- miş olduğumuz bütün — sözlere bağlı ve bayrı bulunuyoruz. . Uluslar Sosyetesini olduğu gibi işletmeğe devam etmeliyiz. Eğer bütün sosyete üyeleci elbirliği ve yöney bir- Hği yapacak olurlarsa o zaman barıştan ayrılmaksızın bütün anlaşmazlıklar hir anlaşmaya ulaştırılabilir. Almanyanın Fran- saya ihtiyacı vardır Paris'le Berlin açık görüşmelidir Yazan: Pol Bastid Fransız parlamentosu Diş İşler komisyonu başkalır Paris, N temmuz, Geçenlerde Baron Fan Raynbaben, “Revü dö Peri,, de yeni bir alman - fransız anlaşmasından bahseden uzun bir yazı yazdı. Uluslar Soayetesinde ve silahsızlanma konferansında Almanya- yı uzun bir süre için oruntayan ve bir zamanlar Ştrezeman ile birlikte çalış- mış ve bugün de Hitler'in bayrı bir ar- kadaşı olan yazarın şahsiyeti o betke- ye üsnomal bir değer verdiriyor. Yazı, ingiliz - alman donanma an- laşmasının evrensel bir alman - fransız anlaşması yolunda yalnız bir yüyrüm olduğu hakkında Ribentrop'un diyevlerini çok andırmaktadır. Son za- manlarda alman - fransız anlaşması sö- zü sık sık geçiyor. Bu gösterilere al- ingiliz- dırmıyalım mi? Apaçık görülüyor ki, bu rota değiş- mesine Paris'in sesmiğ yerleri hiç de kayıdsız değildirler. Gerek resmiğ ge- rekse özel olarak, Laval, güddüğü son sıyasal gayenin bir alman « fransız gö- rüşmesi olduğunu söylemekten bıkma- maiştır. Daha geçenlerde bir akşam tö- leninde taşra gazetelerine, günün birin- de Berlin ile bir pakt yapmak altına girerse imzalamaktan bir an bi- le çekinmiyeceğim; fakat, yalnız Al- manya ile Fransa böyle bir paktın ya pılmasına yetmez, daha — kalabalık ol- mamız gerektir.. demişti. Bu sözler çok dikkatle söylenmiştir . Bu söyle- yişte birge sıyasaya büyük bir yer ve- rildiği göze çarpıyor. Geçenlerde Senato diş işler kornis- yon başkamı Hanri Beranger İngiliz ga- zetecilerine bir diyevde bulunmuştu. Şüphesiz, ki Berangere için ne bir ter- man ve ne de Hitler dostudur, dine- mez. O da Hitlerin mayıs sonunda ver- diği söylevin dikkate değeri olduğunu söylemekten geri kalmadı. Bu böyle olmakla beraber, Beranger hakikiğ bir anlaşmanın değil, yalnız Fransa ile Al- manya arasında bazı uyuşmaların yapı- labileceğini sanıyor. Buna karşılık ola- rak Raynfaben'de “öyleise işe uyuşma- larla başlıyalım,, diyor. Beneş'in de fır- sat düştükçe, bir Alman — Fransız an- imkân 17 TEMMUZ 1935 ÇARŞAMBA Yurd l'ııı!(;nı Şerefli Koçhisarda bayındırlık $. Koçhisar (özel) — Şimdiye kadar çok bakımsız bir halde katmış olan ilçemizde bu yıl canlı bir bayındırlık çalışması görülmüştür. Ka- sabanın bayındırlığı yapılmış, balkın en önemli ihtiyacı olan su işini kökün- den kotarmak için 9 kilometre uzaklık- ta bulunan Seymenli suyunun borular döşenerek kasabaya kadar — getirilmesi yıllardanberi düşünülmekte idi, şimdi bu işe başlanmıştır, Koçhisar pek yakım- da bol suya kavuşacağı için sevinç duy- maktadır. Hükümet kanağı yeniden dü- zenlenmiş, toprak olan damı çatı şekli- ne konmuş, ve binanın önündeki bakım. Sız arsa da güzel bir park haline geti- rilmiş, buraya halkın oturması için ka- napeler konmuş ve havuzlar açılmıştır. Gene bu park içinde mermerden bir «ü- tun yapılarak Üzerine konacak Atatlirk büstü ısmarlanmıştır.” İlçebay B. İsmail Baykal bu işlerle çok tğraşmış ve halkın eski tarz kötü mimariğ yerine modern kurağlar yap- tırmaları, modern kılıkla — giyinmeleri için halka devamlı nasihatlerde bulun- muştur. Kendisini seven ve yaptiğı iş- lerden hoşmud olan halkın üzerinde bu nasihatler çok iyi etkiler bırakmıştır. —H———————————— Taşmasının ilüzumunu söylemiş olması çok önemlidir. Durumun bir parça iyileştiği besbel- Hdir. Bugün Fransanın kamoyu Alman. ya ile açık olarak görüşmeye önceler- den çok daha eygindir. Bugün yaprla- cak olan herhangi bir uyuşmanın yeni rejimin ilk gününden başlamış bir an- laşmanın değerine eşit olabileceğini sanmiyorum. Bir çok vakit kaybettik. Henüz Lehistan ve İngiltere ile görüşi, yoruz. Durumumuz bundan iki yıl ön- cekinden daha az elverişlidir. Bugün artık belli başlı değiş maddeleri kal. mamıştır. Fakat bugün de hâlâ özgür olarak ve güçlük çekmeden görüşebili. riz. savsanmış ve Ben, iki mesele ortaya atmak istiyo- rTum. Günün birinde görüşme —masası- nın başında toplanmak zsorunda kalmı- yacak mıyız? Hiç faydasını görmeden geçirdiğimiz zamanlar, durumumuzun asığlarını kuvvetten düşürmiyor mu? Son haftanım hadiseleri * Almanyanın sıyasal bir ablokâa altımna alınmasını a- maç edinen en ufak bir sıyasa hareke- tinin bile sökmedi H yadısanmaz bir açıklıkla göstermiştir. Bizimle dost ge- çinen devletlerden, bizim türel görüş- lerimize ve prestij ihtiyaçlarımıza de- ğer veren tatlı sözler işitiyoruz; barı- şın ve Fransa ile dost memleketler ara- sındaki birge yöneyin bölünmez oldu- ğu söylenip duruyor. Ancak, sözler iş alanmma geçince, diplomasi diyevlerinin uyumundan hiç bir iz bile kalmıyor. Biz, Almanyayı, haberi bile olmadan hazırlanmış olan bir plfina göre Avrupi devletlerinin konseri içine almak deli- Jiği arkasından koşup dürüyoruz. — İş- lerin karakteri ve diplomasinin hesah- ları, kitabları ile Almanyanım, Avrupa- nn güvenlik sistemi içine zorla sokul- ması, barış eserini tamamlıyacak diye mek, buna benzer bir tekım dü- şüncelerle birlikte artık teoriden baş ka bir şey değildir. Almanya böyle bir sisteme hiç bir zaman katılmıyacaktır. Öbür devletler de bunu kabul istemiyeceklerdir. etmek Halbuki, alman diplomasisi durma- dan çalışıyor, yer karanıyor, su Üüstün- deki bir yağ damlası yaydıyor, Yeni bir emrivaki Karşısın da kalıncaya kadar bekliyecek miyiz? Almanyanın bugün hâlâ Fransaya ihti- yacı vardır. Bu durum her vakit böyle kalacak mrdır? Kutsal bencillik bakr- mından, Almanya İle Pransa arasında görüşmelere başlanmasına engel olacak ortada hiç bir şey yoktur. Kendi ben- cillik asığlarımız hesabına sık sık güd- düğümüz barış sıyasası ziyana girmiş olmiyacaktır. Bunun ispat edilmesine de lüzum yoktur. Öyle ise neden bit ke- re, gerçekten olsun bir deneç yapmıyo- rTux gibi yayıldıkça Jurnal'dan