FEMMUZ 1935 SALI $por — Bravo güreşçilerimiz Sonuç 7 - 0 dır İzmir, 15 (A.A.) — Özleden sonra Alsancak alanında macâr güreşçilerile güretçilerimiz ara - sinda ikinci karsılaşma kalaba'ık bir seyirci önünde yapıldı. Güreş federasyonunun yerinde verdiği İzmit'de bisiklet yarışları İzmir, 15 (A-A.) — Dün lf - mir bisikletcileri ile Ankara bi - sikletçileri arasında 80 kilometre- lik bir yartş yapıldı. İlbay Kâzım Diriğ'in başkanlığı alunda yapı - lan bu yarış çok heyecanlı oldu. Yarış sonucu şöyledir: N Ankaradan Talât birinci, at t—ıııh farkı ile Niyazi ikinci, ir'den Kâzım üçüncü, Üpeşt şehrimize geliyor Macarislan'ın tanmmış — pro - fesyonel takımlarından Üpeşt An- karaya gelmek üzere Ankara Gü- €ü kulübüne başvurmuştur. Ken Gisine üç maç için uygun cevab ve- rilmiştir. Üpeşt gelirken Eskişe - hire uğrıyacak ve orada Demir sporla oynıyacaktır. Burada birin- € maçı Gençler Birliği, ikincisini Ankara Gücü ve üçüncü oyunu da #i kulübün karma takımı ile ya - pacaktır. Maç günü olarak 27, 28, semniuz tarihleri saplanmıştır. Bit kârarla İzmit'de yapılan bu yarışimalar halk tarafından büyük bir ilgi ile seyredilmiş, karma ta - kimimiz sifira karşı yodi sayı ile mağâr güreşçilerini yenerek bü - yük bir basarı görtermişlerdir. İki takımımiz Çatıkırıya çağrıldı Çankırı Spor kulübü Altinor - du, Gençlör Birliği takımların Çankırıyâ çağırmıştır. Ankaranmm bu tanınmış iki kulübü orada maç yapacaklardır. Çankırı spor kulü- büüün gayesi, âcamı oyuncularına bilgili, teknik bir oyun göstermek- tir. Muş'ta spor gelişiyor Bu sene memleketimizde spora kar- şı büyük bir beves ve ilgi uxın/-ıın, Vede eski sportülardân güvenlik işya- tı Tsmall Küntay ve İlk öğretim ispek- teri Siret İsteminin yönetimi altında toplanan Muş gençliği, şu sön gün lerde Tök maçlatı için hatâretli bir şe- kilde çalışmaktadırlar, - Doğu bölge - sinde de lik maçlarıma bağlatımıştır. 21 temmüusda da Muşta Bitlisİn (Güzel de- e) takımı ile Muşun (Altın Ova) spor klübü karşılaşacaktır. Halk bu büyük spor gününü heyecanla beklemektedir. Resmimiz Muşun (Âltın Ova) spor klübünün ÇA) ve (B) takımilarını bir arada göstermektedir. Muşun Arunova spor kulübünün A. ve B. takmuları Muğlada köy işleri Muğla, 15 (A.A.) — İlimizin 934 yılında köy bütçeleri tutarı 133 bin liradır. Bu paranın büyük bir kısmı köylerin bayındırlık işle- rine sarfedilmiştir. Denizcilerimizin gezisi İstanbul, 15 (ALA.) — Deniz tecim okulundan bu yıl - diploma alacak gençler, Söğütlü okul ge » misile 30 gün sürecek bir. geziye çıkmışlardır. Bu gezi Marmara ve Ege denizinde olacaktır. ULUS Muğlada diploma alan yavrularımız Muğla, 15 (A.A.) — Bu yıl bü tün il içinde beş sınıflı ilk okul lardan 226 erkek ve 123 kız çocu- gu diploma almıştır. Muğla köylerinde araştirmalar Muğla, 15 (A.A.) — Halke - vinden bir kurul Muğlanın Dere- köyüne giderek köyün soysal, eko- nomik ve coğrafiğ bakımdan du - rumunu incelemiştir. Kurulla be - raber giden doktor da köyün has- talarıma bakmıştır. Halkevi köycüler komitesi köy gezinlilerine devam edeceklerdir. sırasıyla dağ köyleri, yalı köyleri ile hastaları bulunan köylerde araş tırmalar yapılacaktır. Finans ertik okulunda sımaçlar bitti Finans ertik okulunda sınaç - lar bitmiştir. Okulun son sınıfının 52 talebesinden 7 si pek iyi 25 şi iyi biri orta olarak geçmiş; 17 si ikinci sımaca kalmış, iki tar>si özür dolayısiyle sınaçlara girme - miştir. Tümleme sınaçlarna dün başlanmıştır. Okulun birinci sınifıtdaki 72 talebeden 5 şi pek iyi, 32 di — iyi, ikisi orta olarak ikinti &mifa geç miş ve 30u tümleme sınâcına kalmıştır. Bir talebenin de kaydı cilinmiştir. Okul önümüzdeki yıl otuzu Merkez ve otuzu da taşradan ol - mak üzere en aşağı altmış talebe alacaktır. RADYOLAR ANKARA 19.30 — Çöcük sağti 1940 — Musiki: Mendelasohn Lied öhne worte Giazsunev Mölodie arabe » — Sör€nade Espagnole Violontel: Edip Sezen Piano: Ulvi Cemal 20. —— Maliye Vekâleti saati 2010 — Musiki Mozatt Trio Koeman! Necdet Remzi Violönsel: Edip Sezen Piano: Ulvi Cemal 2030 — Dans musikisi 20.50 — Haberler İSTANBUL 18.30 — Almanca ders 1850 Dans musikisi 1940 Habetler 1945 Eğge tüz, türkçe sözlü eserler 2015 Kontferâns 20.30 Radyo, car ve tanğo orkeseri. ları ve türkçe sözlü eserler 2130 Şehir tiyâtrosu artistlerinden 1. Galip. Küçük fıkralar 21.45 Son haberler, borsalar 2a— Profesör Ali (keman sol0) Memleket Postası Çorümüun devrimci çocukları güzel bir temsil verdiler Çorumda, türlü türlü kurumlar, — va- kıt vakıt müsâmere verirler. Butaklara bir renk, koku, ışık saçmak isterler. Bll mem neden erheklerinin kazantını gör- meden damla damla eriyişine yanarlar. Bu, durum, Çörumda gençlere ve genç- Tüğe karşı bir güvensizlik doğurur gibi olmuştu. İtiraf etmeliyim ki, Halkevi temsil kolunut (Çocuk esirgeme kuru- mu) faydasına vereceği müsamerenin yolunu tutacken bu düşünceler kafamın içinde bir Blakbötom figürü gibi zıp- layıp dürüyor. Müsamerefin verdiği sinema kurağı bir hayli kalabalıktı. Localarda şehrin seçgili âileleci göze çarpıyordu. Halk partimitin değerli başkanı Çorum say- lavı A. R. Özenç de temsile ayrı bir onur vermişlerdi Temdile saat 20 de Erkinlik marşiyle başlandı. Zevkle dinlenen bir müzik parçasından sönra Çocük esirgeme ku: tumüu başkanı Dr. Şemsettin önemli bir göylevde Buluhdu. Doğum evinin baş döktoru, ilâçstz. renksiz, bakımsız, ve sayısız yurt çocuklarına hayali bir geçit alayı yaptırdı, insel duygularımızı ge- <cıkladı. Yarmın birer Attilası, Cengizi, Babürü ve belki de Atatürkü olacak bu ilgisiz, kimsesiz yavrulara yardımlarımı zm gerekliğini gözlerimizin önüne serdi 2 perdelik &Tırtıllar» piyesi, dekor ve oynanış bakımından güzeldi. Tırtıl- lar, bizim soysal hayatımızı kemiren ve bizden olmıyanların türk — sosyetesine modernlik diye gösterdikleri çirkinlik- lerin acı bir öyklsüydü. Ve bizim Ço- cuklar, tırtıllatı aksaksız bir akış içinde bitirdiler. O, küçük Bayan Narife (Akgül) relünü ne candan yaşatıyordu; gerçek - ten bir Akgüldü. Ya, gu, kırk yillik mödrese çömezi imiş gibi (Dâiniz, dedikten öönta, am « ma ve lâkin) diye bizi kahkâha sağnak: ları içinde katıltan Âtıf. Çoruüma vetilen müsamerelerde, bir tenk, koku, gızlanmityacağım artık. işık bulamıyorum — diye, Bize, anısı unutülmaz bit 4 kalan Çöcük Esirgerne Kurumu müsamercsi- ni tertipliyen Öğtetmen Mümtaz'ı kut. hularım. .. » Bana göre Çorum Çoruma, nedet. Çotum — demişler, bilmem.. Besbelli, birkaç tepenin ve Bir Wi yamacıh çukuruna — kurulduğu için... Çorümuü kalesi, deresi, Mminareleri bu çehre bir Eski zaman kâvuğu gey- dirir; ak ak ebvleri, bol bol pınarları karakteristik bir görey olur. - Kıvrım kıvrım, dar sökaklarıbi — gezdikçe, İh- sanlar, yapılar, renkler, hâreketler de- gişir, başkalaşır. Kalenin içinde dünyanın döndüğün Gen habersiz bir ortaçağ yaşayışı Vür- dir. Şehtin kehar semtleri, batik tavan- İarı, kafesli pencereleri, ot bitmiş so- kakları ile, size bir köy çeynisi verir. Kireçli duvarlar üstüne pul pul ye- piştirilan tezekler, şehrin ağaçsızlığı- ni; yeşilliğe gönül sürdüğünü Şırçıplak gökünüzün önüne serer. Dar zivktli, külot pantolonlu, eli tesbihli, ayağı yemenili Gelikanlılar, bir külhan beyinden çök, Bir şövalyeyl andırırlar. Damüâ dama, kara kara bürüklü ka- dinlâr, batlı, süzgün bakığları Hle, yük veklere taze bir bahar kokumü ve havü: si doldururlar. Çorumun çarğısı - her seherde bes- mele ile açılır, - Biribirine dolana do- lana uzânan dükkânlarda —“ne aratsan bulursun, derde devadan gayri,, Bir eb lerinde böz eşeğin yuları, bir ellerinde yrun üvendireler ve pelte pelte urbalar Va tiraşsıt yüzünü kaşıya kaşıya, tici- H bicili bet âlan köylüler, bu, garşınım değişmiyen dekörudür. İşlemeli tel tel çevrelerine — yerleş- tirdikleri şekeri, sabunu, gaz — şişesini eşeğin semerine İletip, Üzerine ağavari bir kuruluşları ve kayitsiz kayitsiz gü- le güle bir gidişleri vardır ki, gerçekten Bmürdür. Çorumun eğlence yerleri, sıra sıra sayısız kahvelerdir. Sik sık gelen (Tu- aat kumpanyaları) şehir bucaklarında dalga dalga uğultu yapa yapa Ünlenir- ler, Çorumun, bucak bucak dağınık saçlı bağları, yaz günlerinin unutulmar bir anısı olut. Haâlkevi ve çevresi, yeni Çörümün vize, en güzel senatyosunu çizer. Burüs dan adım adim ilerledikçe yeni yolu, döğüm evini, Atatürk anıtını, Çorum parkni, memleket hâasta yürdunu görür- sünüz. Gete, ceb fenerini parlata parlata u- zaklaşan bir yolcu, Çorumun yıldızsız karanlıkları içine gömüldüğünü anlatıt. Yazımı bitirmeden önce, size Çotu- mun canlı bir tarihini tanıtmak — İste. Hai Öna herkeâ (DEDE) der, Adı ne- dir? değil başkaları, kendisi de bilmez. Dede, memleketin büyük bir neşe kây- nağıdır. “Felekten hoşça bir gün çalmak,, i- tiyenler, ö, uzun seyrek sakalımın hiç ağarmıyan tellerini saya saya, kahka- hadan kahkahaya kavuşurlar. Cevdet Yakub Bâykal Teftika: 123 ELİ'S'ım romunu San Michelenin kitsbı Türkçeye çeviren: Wasühi BAYDAR Varanı Aksel MUNT Şarbay kurnazca yüzüme bakarak - ilave ediyordu: “Ancak San Kostanzo'nun hey- keli üzerindeki kıymetli şeylerin olduğu gi- bi durduklarına bakılırsa ilk görüşün doğ- ruluğuna hüküm vermek gerekıir.? Araştırmalarıma — devam ettikçe —bu fşteki sır çoğaldı. —Adadaki almanların toplantı yeri olan Zun Hiddigeigei kahvuf- nin döşemeleri üzerinde bardak kırıkları, şi- şŞeler ve çeşid çeşid havlular süı'üklznlyn.rd'u. Bir masa üstünde yarı boşalmış bir viski şi- gesi duruyordu. Eczaevi'nde, içi yüksek değerli ve yapı- hşları gizli ilaçlarla dolu fağfur küseler bu- İnudukları etajerlerden aşağı atilmiş, her ftarafa hindyağları dökülmüştü. Resimci profesör Rafaele Pârmigyano hazırlamakta olduğu serginin ne hale gel- tdi- olduğunu bana tendisi gösterdi. “Vezüv yanar dağı,,, “Sân Kostanzo dinsöl ayımı,, , “Salto di Tiberio,, su, muşambaları parçalan: mış, yerlerde sürünüyordu. Dahâa yapmakta olduğu “mavi mağarada yüzeti Tiber,, adtt. daki eseri, çivit rengine bularımış ve bir deli elile karmakarışık edilmiş, şövale'nin üze- rinde idi. Şarbay bana, yapılân arâştırmaların da- ha bir sonuç vermemiş olduğunu - söyledi. Değerli hiç bir şeyin çalınmamış ölmasin. dan dolayı haydud çetesinin bütün bu işleri yapmış olduğu düşüncesi yanlıştı. Bir yıl- danberi Kapri Hapisevinde hava değiştir: . mekte olaf iki napolili haydud bülündüklârı yerden bir târafa ayrılmamış olduklarına herkesi inatıdırmışlardı. Papaslar ise Don Giyaçinto'nun anisma saygı göstermiş ölmak için bu işleri şeyta- nın yapmış olduğu nazariyesini çürütmüş- lerdi. Şu hahde bütün bu alçakça saygısızlık- ları kim yapmıştı? Geriye bir tez, yüz yıllık, kapılarının ö* nünde sayılâbilecek düşman kalıyordu: A- nakapri! Bütün bunlarım Anakapresilerin işi olduğuna şüphe bile edilmemek lâzımdı! Bunun böyle oluşt her şeyi izah ediyordu. Don Giyaçinto'nun San Köstanzo günü verdiği söylevde bu yatarın sön tansığı ile alay etmiş olduğunu bir türlü hazmedemi - yen Anakapresiler önün amansiz düşmani olmuşlardı Zum Hiddigeigei ile Anakaprideki yeni kahve arasında nasıl korkunç bir kin bulun: duğunu da bilmiyen yoktu. Kapri'nin eczacısı, Don Petruçyo, Sezar Börciya zamantnda, Anakapri'deki ertikde - şinin makarna yemeğe çağrısıtı kabulden önce, başını önüne alıp, iyice düşünürdü. Kaprili profesöt Rafaele Patmigyano ile Ahnakaprili profesör Mikelancelo — arasinda *Mavi mağarada yüzen Tiberyo,, dolayısile çıkmış ölan önürdeştlik, sön günlerde açık bir savaş halini almıştı. Serginin açılmış bl- ması profesör Mikelancelo'nun kafasına bir yümruk gibi inmiş ve onun “Sant'Antönyo dinsel töreni,, adındaki tablosunun satışını hemen hemen sıftra indirmişti. ., Besbelli idi ki işit ucu doğrtcâ Anakâğ- ri'ye variyordu. Kahrölsün Anakaprif Kahtolsun Ana - kapri! Kendi kendime “geldiğim yere dönmek yapılacak en döğrü harekettir,, dedim, çün- kü içim sıkılmağa Başlamışti. Ben de, ne ya- patağımı bilmemekte idim. Kapri ile Anakapri arâsında, tâ Napoli - deki ispanyol âskıralları zamanifidanberi sü- rüp gelen düşmanca anlaşmazlık bugün bi- ıg aynı halde idi. İki köyün şarbayları biri - Biriyle konuşmuüyor; köylüler biribirini çe- kemiyor, İleri gelenler bitibirini çekemiyor- lar, papaslar biribirini çekemiyorlardı. İki Y önce, Barbarossa dağındanı düşüp küçük ki- lisede Sânt Antönya heykelini parçalıyan köcâman bir kayanın dört bir yanında Kap- rililerin hora teptiklerini gözletimle gör « müştüm. San Michele'de herkes İşini bırakmış, pazarlık rubalarını giyen adâmlarıtı, — hep birden hadiseyi kutlamak icin, köyün mey - danmma gidiyorlardı. Gece, fitekler atıp eğ « lenmek içiti, daha şimdiden yüz liret töplâ. ı'nı.şl.ırdı. Şarbay bana, onursal hemşeri sı « fatiyle, törende hazır bulunacağımı umthak- ta öldüğünü bilditmişti. (Sonu var)