SAYIFA 4 Ekonomi bahisleri: Maden kömürlerimizin ulusal ekonomideki önemi Dr. ORHAN CONKER Bugün işletilmekte olan mağdenle- Yimiz arasında değerce ve yığınca kö - mür birinci yeri tutmaktadır. Türkiyede kömür başlıca bölgede bulunmaktadır : 1 — Zonguldak — Ereğli bölgesi; 2 — Çanakkale (Balıkesir - Bozö- yük) bölgesi, 3 — Trakya (Karklareli) bölgesi, 4 — Doğu Anadolu (Erzurum - Sı - vas) bölgesi, Bu bölgelerin en önemlisi hiç şüp- hesiz Zonguldak - Ereğli bölgesidir. Uzmanların yaptığı hesablara göre Zon. güldak bölgesinde 170 kilometre uzun- Duk üzerinde 1,5 milyar ton kümlr var- dir. şu dört yük önemi olan deniz ve ormanlara ya- kaınlık şartlarının ikisi de Zonguldak - Ereğli bölgesinde mevcud bulunmakta- dır. Gerçi çıkarılan mağdenin — yoğal- tım pazarlarına taşınması için deniz en değerli ve ucuz bir araç olduğu gibi mağdenin çıkarılabilmesi için kazılan galerilere gereken odun — ve ağaçların da yakından ucusca bulunabilmesi de pek faydalıdır. Diğer taraftan yapısı bitenek üzere elan İnmak » Filyos gimendifer hattı da Zonguldak kömürlerinin iç Anado - luya daha kolaylıkla taşınmasını sağlı- yacaktır. Mağden kömürlerimizin yıllak üre- timinde son zamanlarda büyük bir ge- lişme göze çarpmaktadır. Genel savaş- tan önce yılda en çok 900, bin ton olan Üretim şimdi (1934 de) 2.288.000 tona yükselmiştir. Endüstrileşmemiz sonucunda ve çı- kıtlarımızı arttırdığımız takdirde üre- timin daha da çoğalacağı bellidir. Ger- çi kömürlerimiz çıkatlarımızda gittik- ge artan önemli bir yer tutmağa başla- Geçen yıl 960 bin ton kömür iç pa - zarlara 579000 tan da dış ülkelere gön- derilmiş ve ayrıca 193000 ton kömür 1934 b'kl kömür çıkatımız — başlıca Akdeniz memleketlerine yapılmıştır: e İtalya: 39,88 Yunanistan: 33,08 Mısir: 11,52 Macaristan: 4,90 Cezayir: 3,20 Suriye: 271 Romanya: 2,05 Malta: 2,05 Fas: 0461 100,00 - (Gerek çıkatlarımızın ve gerekse ya- bancı gemilere yakılacak olarak verilen kömürlerimizin değeri 1934 de 3.204.000 Hira tutmuştur. Endüstrimiz ilerledikçe mağden kö- mürlerimizin iç pazarı da tabiiğ geniş- Hiyecektir. Gerçi 19 uncu asırda büyük endüstrinin kurulması kömür güzeyin- de olmuştur. Bugün araya petrol ve beyaz kömür (Houille blenche) n da girmiş olmasına raâğmmen kömür gene endüstrinin en hüyük enerji vericiti- dir. Ve bir ülkenin endüstri düzeyi yo- ğalttığı kömürle ölçülür: ” İngilterede adam başına - 2900 kg.. Amerikada 2700 kg, Belçikada 2600 kg, Almanyada 1800 kg, Fransada 1600 kg, Türkiyoemizde ise bugün ancak 53 kg, kömür düşmektedir. Bütün Akdeniz bölgesinde kömür- lerimizle önürdeşlik edebilecek mağ- denlerin bulunmayışı bizi bu alanda da- ha çok çalışmağa sevketmelidir. — Kömürlerimiz daha şimdiden Pire- de ve İtalya'da oldukça iyi tutunmuş- lardır. Resyonel bir çalışma ile fiatları in- dirip çıkatlarımızı çoğaltmak ve türk kömürünü Akdenize egemen — kılmak amacımız olmalıdır. Bu gittikçe çoğa- lacak olan cıkatlarımızı üstelik kendi gemilerimize yaparsak — kömürlerimiz. den tüirk ekonomisinin göreceği fayda Bir bat daha artmış olur Mağden kömlrü işletmesinde pek bü. ULUS Yabancı gazetelerde okuduklarımız Elinde bir şey olmıyan Uluslar sosyetesi Çevirdiğimiz birinci betkeingilizce Morning Post gazetesinin bir yazısıdır. Burada yan - habeş anlaşmazlığı karşısında uluslar sosyetesi bir şey yapamazsa de italyan ağacı ile habeş kabuğunun arasına tek başına elini sürülmektedir. İngiltere'nin sokamıyacağı — ileri İngilizlerin almanlarla bir deniz silâhlanması yapması Fransa'nın hoşuna gitmemişti. Şimdi Bu anlaşmaya göre afmanlar donanmalarını üzere gemiler ııımılı koyuldular. beşine çıkarmak üngiliz donanmasının yütde otuz Bu gemilerin yepyeni sistemde olması, yeni alman donanmısının kalite bakımından gol üstün olacağı, frantız gazetelerinin, dilinde pelesenk gib'dir. Temps gazetesinin yazdığı önemli bir betkeyi koyuyoruz. Aşırı sıcaklar, ve yağmurların ital- yanları Habeşistanda bemen harekete geçmekten alıkoymakta olduğunu sa- nıyoruz. Öte taraftan B. Musolini'nin Eboli'de söylediği #öylev ve bunun, İ- talyada uyandırdığı taşkım hazeketler şunut belirtiyor ki bu hareketin zamanı ve hedefi kararlaşmış bulunmaktadır. B. Musolini dedi ki: “Biz, bir uğ- raşa girmiş bulunuyoruz. Ve bu uğraşı kesin olarak bir sonuca eriştirmek ka- rarındayız. * Lahey'deki komisyon da işi yatış- tırmak için uğraşıp duruyor. Fakat bu komisyonun işlerinin yolunca ilerleme- diği gibi, başkan B. Ruzvelt de Haile Selase'nin başv sıns karşı bu işle- re arsıyamıyaca bildirmiştir. Amerika, hiç bir zaman durup durur- ken kendiae derd çıkarmaz. Eğer her- kes gibi, biz de kan dökülmesinin önü- ne geçmek Hstiyorsak, —içe arsımaktan gekinmeliyiz. Hele İngilteve hükümeti, eğer ital- yan kabuğu ile Habeşistan ağacı arabı- na elini uzatacak olursa kendi parmak- Tarını kıraçaktır. Herhalde hükümetimiz, — Afrikada barışı koruyacağız diye Avrupada barı- şı tehlikeye düşürmek istiyenlere mey- danı boş bırakmıyacaktır. Uluslar sosyetesinin yoluna koya- mıyacağı bir kavgaya karışmasını dili- yenler, bu kurulun gerçek doştları de- gildir, Zaten bu kurul gücünün yetme- diği bazı işlere karıştığı ve sözünü din- letemediği için bir hayli sıkıntılar çek- miştir. Almanya Vertay andlaşmasını değiş- tirirken, Japonya Mançuri meselesinde. İtalya Korfu hadisesinde Uluslar Sös- yetesine sunturlu birer ders verdiler ama bunlar, galiba, onun kafasında yer etmedi. Buracıkta, ünlü liberatlerden Bay Spender'in söylemiş olduğu bir sözü hatırlıyalım. O demişti ki: Uluslar Sosyetesi ne yürütken bir yetke, ne de etkili bir düşün araçıdır. Ve bir düziye bu ikisinin arasına düşmektedir. Bu kurul, tekrar tekrar, son tedbiri alıp kotaramıyacağı mese- lelere burnunu sokmakta ve niha- yet bir şey yapamıyarak prestiji kırılmış olarak yarı yoldan geri dönmek yükümünü duymaktadır. Uluslar Sosyetesinin bu gibi başa- rısızlıklarını, haydi filozofça bir kat- lanışla karşılıyalım. Fakat — İngiltere- nin arsıdığı bir meselede yüzgeri et- mesine katlanmamızın imkânt yoktur. Çünkü bizim için İngilterenin şere- fi ve asığı her şeyden üstündür. rdükleri zorlu tedbirler almak meselesinden bahsetmeği yersiz ve de- ğecsiz buluruz, Bu önergede bulunanlar bu tedbir- lerin neler olduğunu düşünüyorlar mı, ve yahut istedikleri şeyin, İtalya'yı sal- dıran bir hükümet diye alıp onu ablu- ka etmek demeğe geldiğini biliyorlar mı? Böyle bir işi kotarabilmek için oy- birliği etmiş bir Uluslar Sosyetesine ihtiyaç vardır. Bugünkü günde bunun #mkânsız olduğunu bir tarafa bırakalım, bu olsa bile Japonyanın, Almanya ve Amerika bu sosyetenin dışındadırlar ve son ikisi nötürlüklerini ilan etmiş bu- lunuyorlar. İtalya ile bu memleketler arasında- ki kara ve deniz yollarını kapatmak ö- nergesi de saçmadır. Daha zorlu ted. birler ve silahsızlandırma — çareleri de bundan başka bir şey sayılamaz. Biz böyle saçma sapan önergelerin yol almasına sebeb olan Uluslar Sas- yetesi birliğine krızıyoruz. Fakat ne de olsa biz, ingiliz ulusu- gun böyle serövenlere atılmak ve ka- tışmaktan çok uzak kalacağına kanığ belunuyoruz. — Morming Post B. 7. 935 Almanya deniz silâhlanmasına başlıyor Almanyanın deniz silahlanması işin- de yapacağı çalışmaların neler olacağı öğrenilmiştir: Raybış'ın, içinde bulun- duğumuz yıl için yapacağı gemilerin programı dün akşam çıkarılmıştır. Bu programın hedefi alman donanmasını mümkün olduğu kadar çabuk bir suret- te ingiliz dananmasının yüzde 35 ine gakarmaktır. Programa göre — yalnız 1935 - 1936 yılı için 28 santimetrelik topları olan 26.000 tonluk iki zırhlı, 20 gantimetrelik topları olan 10.000 — ton- lak iki kruvazör, 12,7 santimetrelik top- ları olan 1.62$ tonluk” 10 dextroyer, 250 tonluk 20, 500 tonluk 6 ve 750 tonluk 2 denizaltı gemisi yapılacaktır. Kalite bakımından eşitliği sağlamak — üzere 1936 yılında uçak taşıyan gemilerle başka gemilerin de yapılması İçin etild- lerde bulunulacağı ilave olunmaktadır. Bu işte ileri sürülecek birinci bir düşün vardır: Bunlar, yapılmasına büş- lanmış olan gemilerdir. Yukarda yazılı olan gemilerden binkaçının ve bu arada 10.000 tonluk bir kruvazörle destroyer- in ve denizaltı gemilerinin, 1934 yılı ortalarına veya sonuna doğru tezgâha konulduğu söylenmektedir. 250 tonluk bir denizaltı gemisinin Baltık denizin- ge hizmete başladığı ve başka iki tane- nin de deneçleri yapıldığı bile inanç- lanmaktadır. Şu halde ortadaki — pro- gram, ingiliz * alman iki taraflr anlaş- masının yapılmasmdan önce hazırlanıp yeritilmeğe başlanmıştır ve Versay and- dYaşmasının deniz şartlarına aykırı ola- rak, bu programın bir kısmı gerçekleş- tirilmiştir bile. Rayhş kabinesinin de itiraf ettiği gibi, bulşte de Almanya- mnın arsıulusal yükenlerini — saymadığı açıktır. Berlin hükümeti martta, asker- lik hizmetini yeniden kurarak Versay andlaşmasının V inci bölümünü açık- tan açığa bozmakla kalmamıştır. Şim- di, eskiden de şüphelenildiği gibi, Al- manyanın uzun zamandanberi harıl ha- rıl deniz silahları hazırladığı ve 1919 da yapılan andlaşma ile yasaık edilen yapıları gizli olarak yaptırdığı anlaşıl- mıştır, Bu İş, açık olarak ortaya konul- malıdır çünkiü bu, altında İngilterenin de imzası bulunan ve büyük harbtan sonra Avrupa düzeninin üzerine kuru- Tu bulunduğu temel olan Versay andlaş- masının Almanyaca bozuluşunu resmiğ kılan Londra deniz andlaşmasının ne gibi şartlar ve hadiseler içinde yapıl- dığını tuhaf bir şekilde aydınlatmakta- dır, Barış antlaşmasının 181 inci madde- sine göre alman harb donanmasının kuvvetleri silâhiç yapı olarak, — Doyg - land veya Lotringen tipinde 6 zırblı, 6 bafif kruvazör, 12 destroyer ve 12 tor- pidodan fazla olmryacaktı ve Almanya denizaltı gemisi yapamıyacaktı. 190 ın- € maddede Almanyanın bu gemiler e- kiyince zırhlılar için 10.000, hafif kru- wazörler için 6.000, destroyerler için 800 ve torpidolar için de 200 tondan da- ha büyük gemiler yapamıyacağı yazılı âdi, Almanya 10.000 tonluk ve bu tip- te gemiler için genel olarak kabul edi- lenlerden fazla silahları olan “ceb kru- vazörleri, yaparak, Versay andlaşması- Bugün bu konu üzerinde hın deniz şartlarının — karşısına çıkan eagellerden kuctulmağa çalıştı. Silah- danmada keyfiyet bakımından da epitlik istediği gün, zavahiri kurtarmak çare- sini bile araştırmadı ve 1924 — yılının ortalarından beri de Versay andlaşması- m3 uygunsuz olarak, donanmasını sıya- sasının ibtiyaçları düzeyine çıkaracak şekilde, bür olarak gemi yapmak hak- kınt kendi kendisine bağşetti. Bir de - niz programı birdenbire yapılmadığın- dan ve önceden birçok ince etüdler ya- pılmasını gerektirdiğinden. Rayhş'ın unıuılınnı aldığı yükenleri tanımamak için epi önceden hazırlandığı şüphesiz- dir. Almanya hakikatte gizli olarak ka- rada, denizde ve havada silahlanmış ve Uluslar Sösyetesinden çıkıp — silahsız- danma konferansını da yerimsiz. bıra- karak, yeni arsıulusal hadiselerin yar- dımiyle maskesini yüzünden atıp, ceze görmeksizin yeniden silahlanma iste- #ini açığa vurmanın mümkün olacağı- ni düşünmüştür. Almanyanın, öteki devletler ulusal kuvvetlerini — azaltma- dıkları için Uluslar Sosyetesinden çe- kilecek, hak eşitliğini kendi — kendine eide ettiği yolunda İleri sürdüğü tezi Ççürütecek olan hadiseler ortadadır. Sü- « örgütleri ve yapmakta olduğu gemi- ler, Almanyanın gizli olarak yaptığı si- lablar, silahsızlanma konferansında ha- zırlanmakta olan anlaşmanın göz önün- de tuttuğu bucları aştığı için, bu dev- Tet uluslar sösyetesinden çıkmıştır. Bütün bunları bildiği halde İngilte- re hükümeti nasıl oluyor da Almanya ile bir deniz salaşması imzalayarak o- ma, kendi donanmasının yüzde 35 ( nis- betinde gemi yapmak hakkını veriyor? Londra hükümeti yaprlan olutu, yalnız Stresa'da kararlaştırılan Fransa ve İtal- ya ile işbirliği yapmak sıyasasiyle de- ğil, fakat altında kendisinin imzası bu- Junan ve düzgün bir şekilde değiştiril- medikçe bunu imzalayanların -saymak zorunda oldukları bir andlaşmaya gös- terilmesi gereken saygı ile nasıl bağ- dayabiliyor? Manş'ın öbür yanında in- gilir - alman deniz anlaşmasını haklı göstermek için yazılan ve söylenen bü- | tün geylerde biz, arsrulusa) ilkel ahlak bakımından, bir andlaşmanın bozulma- &1 suretiyle yapıtan olutu bu kadar ko- laylıkla kabul etmeği haklı gösterebi- lecek bir tek kanıt göremedik. Fransı kendi hesabıma, Uluslar Sosyetesi kon- seyinin kasadığı Almanyanın yeniden silahlanışma karşı ileri sürdüğü genel protestodan vaz geçemez. Almanyanın, kuzay denizinde egemenlik kurmak ve fransız donanmasiyle eşit olmak istedi- ğini anlamak için, yaptığı deniz prog- Tamını gözden geçirmek yeter. Bu bize, kendimize karşı yapmamız — gereken ö- devleri göstermektedir. Fransanın her zamankinden fazla, deniz silahlanma- sında tam hürriyetini muhafaza etme- si, ber zamankinden fazla deniz sıya- sasının, yalnız kendi asığlarından, yal- nız kendisinin ve sömürgelerinin gü- venliğinden esinlenmesi gerektir. Temps, Pris - 10.7.935 Deniz programının Londradaki yankiları *“İki zarhlı, on altı destroyer, yirmi sekiz denizaltı gemisi...,, *Rüzgâr eken fırtına biçer,., —Dik rüstlükten hoşlanan ingilizler hakket- tiklerini buldular.. Meğer kurnaz B. Fon Ribbentrop Londra'da konuşmalar yaparken, alman tezgâhları de harıl ha- 16 TEMMUZ 1935 SALI Yeni kitablar : Velsin yeni bir €eseTİ Meoşhür iagiliz yazarı Bay ©. — Vela, 1906 yalııda — Amerikayı gezmiş ve orzaman akımsa bir üslüble bit ki- tab yazmış, bastırmıştı. Son zamanlarda yeni dünyaya ye- ni bir gezim ve göret yapan Vels, “Ye- ni Amerika — Yeni dünya,, adlh yeni bir kitab yazmıştır. Yazar, bu yeni kitabının eskisi ka- dar akımsar değilse de düşüncelerin- de umudsuz değildir. Bu kitabta bugünkü dünyanın ge nel dürümu incelenmekte, ondan san- va Amerika duyuşları anlatılmakta ve bir sonuçla eser bitmektedir. Veni e- serinde Vele diyor ki: “Yenilik ingilizce ve rusca konuşu- yor ve ingilizceyi daha eyi konuşuyor.n Vels'in fikrince Rusya devrim elanını kaybetmiş ve artık — statik ol- mak yoluna girmiştir. Almanya ile İtalya verimsiz bir Histerya içindedir- ler. Fransa hiç bir şeyin değişmediği- ne, hiç bir şeyin değiştirilmesi gerek.- mediğine kanığ bulunuyor. Gene yazarın fikrince eğer dünya- yı harbtan, kargaşalıktan, alçalmaktan, bozulmaktan kurtarmak gerekiyorsa bu ingilizden, ve daha fazla, amerika- Yıdan gelecek olan bir Hareketle ola- gaktır. Fakat Bay Vels, bu sefer Amerika- yı 1994 te yaptığı göretten daha az amudlu, daha çok şaşkm — batmuştar. RBunun sebebi de, önce, amerikalıların karşılaştıkları bütün güçlükleri parça parça, ayrı ayeı görmeleri ve modern dünyaya yaraşır bir filozofi ile düşün- memeleridir. Yüksek hakyerinin N. R. A. hak- kında vermiş olduğu bükiümden ünce yazılmış olan bu kitabta amerikan kal- kınması Ruzvelt'in dediklerine uygun, olarak incelenmekte ve Vels, bugünkü amerikan endüstricilerinin durumunu ©n sekizinci asırda araba yapıcılarının kurdukları konferansa benzetmektedir Vels'in düşününe göre — zamanımı zın en karakteristik değişmesi şehirler ve uluslar arasındaki gidip gelme ve karşılıklı haber alma araçlarında görü- den hızdır. J —— rıl çalışıyormuş. Bir aydanberi alman denizaltı gemisi Baltık sularında dola- şıyormuş. Londra'da bu dürum herkesi biraz şaşırtmış, hattâ kızdırmış gibidir. Her- kes bu işi beğenmez görünüyor. İngi- Tiz - alman deniz anlaşmasının plâniyle göz önünde tutulan rakamın dörtte bi- rine varılmıştır. Fakat, bunun, Dön- kerk ve Strazburg gemilerini yaptıran ve 32 tane ceb kruvazörüne sahib ol- gmak istiyen Fransaya bir cevab olduğu da söyleniyor. Her birinin tonajı 1,625 ton olan 16 alman destroyerinin tonajı, ingiliz des troyerlerinkine göre 300 ton daha faz- ladır. 12,7 milimetrelik toplar, ingiliz donanmasının herhangi bir topuna gö- Te daha ağırdır. Almanyanın bu notasının hemen ve- receği sonuçlar, ingilir donanmasının baştan aşağı yeniden organize edilme- vi ve yapılmakta olan gemiler sayısımın hemen artması olacaktır. Amiral Bitty ile amiral Keyes ge- gçenlerde ulusal kurum için yetmiş kru- wazör lâzım olduğunu — söylemişlerdi. Hükümetin ise hemen altmış kruvazör yaptırmak istediği sanılmaktadır. Sonra denizaltı gemilerine karşı ya- pılacak savaşı da organize etmek gere- kecektir ve bunun plânları zaten * ha: zırdır. Daha şimdiden, üç barb kruva- zörünün her zaman için uııııaç',ıııı- cakları öğrenilmiştir. Londrada, Almanya ile yapıtan b- niz anlaşmasının ne kadar uygunsuz ole duğunun en sonra — farkma — varılar ik mı? Ve sonra alman notasmım kaçınıl- maz sonucu B. Spirs'in dün söylediği gibi olmıyacak mı: “Akdenirde, uzat denizlerde ve ana yurdun kıyılarında güvenliğini sağlamak arrusunda olan Tngiltere, Fransa'dan, kendisiyle he- men bir deniz hağlaşması imzalamasını istemek zorunda kalacaktır.,. Entransijan, Londra 9. 9. 438