ruluşunun aldığı da büyük bir ayrılık vardır. Dilimizin söz kurumunu yal- nız yazı üzerinden araştıranlar, türkçede söz kurumunun — büyük bir eksikliği olduğunu sanmışlar- dır. Bu eksiklik de - söz ne kadar pzun olursa olsun - asıl düşünce- mizi anlatacak olan söz parçası- nın en sona gelmesidir. Bir örnek alayım: - « Hususiyle bir lisana sesini dünyanın her köşesinden işittir- meğe ve bir kaleme bir anda yüz- Binlerce ashabı mütalâaya mera- — mıindan haber vermeğe kudret bahşetmek imtiyazı feyyazanesine malik olan matbuatın zuhuriyle âlemi insaniyete şeref verdiği gündenberi kavaidi siyaset ve u- suli hikmet ve medeniyet ve ma- rifetin temayülât ve ilcaatmdan ibret almak umumun müstefit o- labileceği bir nimet hükmüne gir- >diği için ebnayi beşer telâhuku asır içinde üç dört bin senedenbe- vi zuhura gelen moeasirı celileyi u- mutturacak derecede bedayinüma- yi kemal olmuştur.,, (1) Burada sözün asıl hüküm an- Tatan parçası, “düşüncelerin biri- birine bağlanması genişliyerek bir iki yüz yıl içinde üç dört bin yıl- hık ilerlemeleri unutturacak kadar ileri gidilmiş olduğu, — sözüdür. Ancak bu hüküm, biribirine yapış: tarılmış bir sürü ara sözler uzun uzun söylendikten sonra ileri sü- rülüyor. Öyle ki bunu okurken kasına geçe geçe, sözün sonuna geldiği zaman, başımı — unutacak yazısından aldık. Doğru için söylemeliyiz ki o büyük ada- mın yazılarında söz kurumuna ye- ni kıvrımlar veren güzellikler bol vardır. Ancak el alışkanlığı ile düşünceyi bir araya sok- mak isterken, arada, böyle uzun sözler yazdığı da olmuştur. Bu yukardaki örnekte 81 tane söz vardır. Bu 81 sözün içinde 11 tane hüküm sözü var. Asıl hüküm, de 8I inci söz ve 11 inci hüküm sözü olan “bedayi nümayi kemal olmuştur.,, lâkırdısındadır. O za- manda olsun, bu zamanda olsun, düzce konuşan bir türkün böyle 81 lâkırdıyı bir araya koyarak bunları bir tek söz kurumu içine soktuğu görülmemiştir. Bu türlü yazıların yüksek dil örneği olarak alkışlandığını gören gramerciler, dilimizin söz kurumu böyledir sanarak ona göre kural- lar yazdıkları gibi, yabancı dilci- ler de türk dilinin tek söz kurum- hu bir dil olduğu sanışına düşmüş- lerdir. Bu yazıları örnek alanlar hep bu yolda yazdıklarından ya- zımızla konuşmamız bu yönden de ayrılınıştır. Dilimizin söz kurumu, dilin belkemiği olduğu için, tek sözler gibi, yabancı dil varlıkları içine de işti. Yüzde ancak beş $ Heaziran 1288 tarihli ve 3 nu- | İbret gözetesinde Namık Kemü- - altı sözü türkçe olan daha eski yazılarda bile söz kurumu türkçe olmaktan ayrılmamıştı. Bununla beraber yazıda süsün, parlaklığın, kolay anlaşılamazlı- ğ ustalık sanıldığı zamanlarda, söz kurumumuzu halkın yolundan ayrı tutmak bir başka- hık, bir ilerilik, bir bilgiçlik sayıl- mıştı. Bir dilin söz varlığı o dili kul- lanan halkın konuşmasındadır. Yazı dili bu konuşma diline ne kadar yakın ve uygun olursa, hal- kın okuma yazmayı öğrenip be- nimsemesi de o kadar kolay ve geniş olur. İşte bunun içindir ki dilimizde söz kurumunun gerçek yolunu a- rarken, halkın konuşma — dilini kaynak olarak almamız gerektir. Halkın konuşması öyle bir erk kaynağıdır ki kuralca yanlış olan sözü bile halk dil birliğiyle söyler- se onu doğru saymak ve kuralı o- na göre düzeltmek borçtur. Örneği: “bilir,, den iş adı “bi- lirlik,, olduğu gibi, "bilmez,, den de “bilmezlik,, olmalıdır. Halk di- li bir de “bilmemezlik,, çıkarmış- tır. Bu o kadar yaygındır ki “bil- mezlik,, ve “bilmemezlik,, sözleri ayrı aynı nce ayırdımlı birer söz olmuştur, Osmanlıca karşılıkları ile şöyle ayrılırlar: Bilmezlik — cehalet Bilmemezlik — tecahül Gene bunun gibi: Görmezlik — amâ, ademi rüyet Görmemezlik — taami anlamına gelir. Sentaks dediğimiz söz kuru- munda da halk konuşma dilini ve ona dayanan folklor eserleriyle roman ve tiyatroların konuştur- malarını örnek ve kaynak olarak alırsak şunları görürüz: 1 — Söz kurumu kısadır. Bu kısalıkta hüküm sözünün sona gel- mesi zarar vermez. 2 — Söz kurumu uzayınca hü - küm sözünü sona getirmekten ka- çınma isteği kendini gösterir. 3 — Söz kurumu içinde, en çok önem verilen parça hemen hüküm söziyle yanyana bulundurulur. 4 — En başa konan söz, çok kere, dinleyenin en çok değer ver- mesi istenen sözdür. iylece sayıverdiğimiz bu öz- gülüklerin halk konuşma dilinde İşte bütün bunları ortaya koy- mak içindir ki, Türk Dili Araştır- ma Kurumu, yurd içinde ya! bir sentaks anketini gerekli bul- muş ve bu işe de girişmiştir. Sentaks anketinden beklenen sonuç, dilimizin söz kurumundaki dinamik varlığını bulacak gereç- lerini toplamaktır. Bu gereçler çoğalıp gözden geçtikçe dilimizin ne zengin bir anlatım kaynağı ol- duğu kendiliğinden ortaya çıka- caktır. Bu anketten gelebilecek söz ku- rum değişikliklerine burada bir- kaç örnek göstermek isterim: 1. — “Meğer bir gün seyreder- ken aydıncığa geldi, temaşalığa geldi, gördü bir garip binalar. Bir az durdu. Hiç söylemedi Süley- man Paşaya.,, (2) - 2. — “Benim ermez sarrafiye işlerine aklım... Oğlum benden sersem... Herifler öyle bir kazık oynuyor ki bize...,, (3) 3. — ,Sonra, —Hanımefendi, Vedide Hanımefendi... Sizi teb- rik ederim. Bugün kendilerini de tebrik etmiştim. Selma hanımla Leylâ hanım... Bakınız, onları kıs- kandım. Ben de isterdim boy boy evlât yetiştirmek...., (4) 4. — “O, - ne kadar iyi... diye cevab- verebildi, — kilitlenmiş du- daklarının arasından sarahat kes- bedemiyerek çıkan bir sesle... son- (2) Âşık paşazade tarihi, soyıfa: 47 (3) Hançet » Reşat Nuri - sayıfa: 73 A 'C0) Kırık Hayatlar - Halit ü - a B Ziya - ULUS DIŞ HABERLER SOVYETLER BİRLİĞİ'NDE: Rus - Japon sınır hâdiseleri ve Sovyet barışı Moskova, 7 (A.A) — Moskova ga - zetesi, sovyet sınırlarının japon - man- guri kuvvetleri tarafından bozulmasını protesto için hükümetçe Japonyaya ve- rilen notadan bahsederek Japonyada hükümetle süel parti arasında ikilik bulunduğunu, gerek sovyet sınırlarına ve gerek Mongolistan sınırlarına yapı - lan saldırımların bundan ileri geldiğini bu halin ise rus - japon ilgileriyle ve Uzakdoğu barışı için de çok tehli - keli olduğunu yazmaktadır, Bu gazete diyor ki: « Alman işinde olduğu gibi arsrulusal andlaşmaları bo- zanları ingiliz diplamasisinin tutmak - ta olması japon süelcilerini kuv- vetlendirmektedir. Fakat içtem barış arzusuna ve bu barışı korumak kuvve- tine dayanan sövyet #ıyasası barış dost larının elinde çok değerli bir silahtır. Bu sıyasa, her #aman insanlığı yeni fe laketlerden kurtarmağa çalışacaktır.» Sovyet anasal kanununun on ikinci yılı Moskova, 7 (A-A) — Sovyet anaşal kanununun 12 inci yıldönümü bütün memlekette kutlanmaktadır. İzvestiya gazetesi, son sovyet kon- gresinin anasal kanunda — yapılmasına karar verdiği değişiklikleri hatırlata » rak bunların sovyet ulusunun maddiğ ve kültüre) imkânlarını pek çok geliş - tireceğini yazmaktadır. ALMANYA'DA : Alman polis örgütü ordu kadrosuna alınıyor Berlin, ? (A.A.) — Polis örgütünü ordu kadrosuna sokan bir kantin çıka - rılmıştır. Zaten Sü bakanlığına bağlı bu- lunan polis sırbay, yar subay ve erleri - nin bundan böyle âskerden ayrımları ol- mıyacaktır. Bu kanan zaten - ortadaki durtmu pekiştirmektedir. Hitlercilik ve alman talebesi Berlin, 7 (A.A) — Hitlerci genç - ler birliğinin ditektörü Şirah birlik üs yelerine gönderdiği bir bildiriğde ta - lebe birliklerinin ulusal sosyalistliği kavrayamadığını söylemekte ve genç - leri tatebe birliği lle hitlerci gençler birliğinden birini üsterime zorağlı bul- maktadır. YUGOSLAVYA'DA : B. Puriç Paris elçisi oldu Belgrad, 7 (A.A) — Dış işleri asba- kanı B. Puriç Yugoslavyanın Paris el- çiliğine tayin edilmiştir. — —— ——— ra gözlerini daha baygın kapa- dı.,, (5) 5. — “Anne, görmiyorsun ki bahçeyi... büyük babam şaşacak bizim bahçenin güllerine,, (6) 6. — “Kazma elin kuyusunu, kendin düşersin,, (7) 7. — “Aman aslan kardeş, ku- zum aslan kardeş, şöyle öküz kar- deşe, öküz kardeş söylesin su kar- deşe, su kardeş söylesin ateş kar- deşe, ateş kardeş söylesin çalı kar- deşe, çalı kardeş versin benim çın- gırdacığımı...,, (8) Bu örnekler ve bunların ma- sallarda, ata sözlerinde, halk söz- lerinde, konuşmalarda raslanan binlerce benzerleri gösteriyor ki türk dilinin söz kurumu, bir tür- lü ve statik değildir. Bin bir türlü söz kurumu vardır. Bu dinamik söz kurumumun varlıklarını orta- ya koymak “sentaks anketi,, nin verimi olacaktır. 1. Necmi DİLMEN (5) Kırık Hayatlar - Halit Ziya « sayıfa: 233 (6) Kırık Hayatlar - Hulit Ziya - sayıfa: J8 . 39 (7) Ata sözlerinden (8) Tekerleme yolunda söylenen Yunanistanda kırallık (Başı 1. ci sayıfada) “— Memlekette cumuriyet prensip- Jerini kurmak istemekle boşuna vakti mizi kaybediyoruz. Cumuriyet Başka - gının haklarını saymak demektir. Küs - tahlık ve kurnazlık bu saygının yerinı geçince cumuriyet gürel bir kelime ols- rak kalır, 1928 den beri cumuriyet Te - jiminin Yunanistan'da nasıl işlediğini yakından inceledim. Bu rejimi memle- ketimizde düzenliyecek hiç bir el çık - mamış ve öteki memleketlerde olduğu gibi partiler arasında yargıçlık yapacak bir kimse de bulunmamıştır. 1916 dan beri ya şu ya bu partilerin gelişi güzel yönetimi altında kaldık. Yunanistan'da cumuriyet kuranlar bunu bir. tüze ve eşitlik rejimi olarak deği! kendi çıkarları için yapmışlardır. Ulusun bu rejime o - lan inanını, Plastiras'ın bu rejim adına yapmak istediği hükümet çarpışı kökün- den sarsmıştır. O tarihtenberi sözde cumuriyetçiler bu rejimin esaslarını baltalamaktan bi an geri kalmadıkları halde. hükürnet re- jimi saymaktan asla ayrılmamıştır. Mem lekette normal sryasa yaşayışını kök - lendirmek ve 1932 de çok İcâtü bir hal - de bulunan memleket ekonomisini yük- seltmek için Çaldaris'in halk partisi hü- kümeti ele almak ve Venizelos'a isten -! çektirmek istedi ve bunun için de cu- muriyetçiliği kabul etti... Konditis, Yunanistan'n — buzünkü içinde bulunduğu durum karşısında yu- nan ulusuna ancak taçlı demokrasiyi tavsiye edebileceğini söyliyerek sözleri- ni bitirmistir. Bay Çaldaris ve rejim Atina, 7 (A.A) — Başbakan Çalda- ris gazetecilere rejim meselesi hakkm- daki özel düşüncesini, zamanında bildi- Teceğini söylemiştir. Önce 15-9 tari - binde yapılması kararlaşan genel oyun 15-11 e atılmasına sebeb olarak, başba- kan hükümetin ayrışık partilerle genel oyun şartları hakkında anlaşmak iste « diğini göstermiş ve demiştir ki: « — Eğer ayrışık partiler rejim me- selesinin kotarılmasına elbirliği ile ça lrşacak olurlarsa işin nomal surette ba- şarılacağına inancım vardır. Rejim şek- Tinin hiç bir partinin malı olmayıp an- cak ulasun İradesine bağlı bir iş oldu- ğu anlaşılmalıdır. Cumuriyetçi bir bakan Atina, 7 (A.A) — Sosyal yardım ba- kanı B. Kirkos ulusal kurultay önünde cumurluğu savgayarak ulusun çoğun « luğunun bu rejime bağlı olduğunu söy- Temiştir. Kurultayın büyük bir kısmı bakanı alkışlamıştır. Kıralcı bir bakan Atina, 7 (A. A) — Genel oy me - selesi kurultayda görüşülürken tarım bakanı B. Teotokis kendisinin kırallık. tan yana olduğunu söylemiştir. Bua diyev alkışlanmıştır. Kurultay partjsi günün görüşmele -« Tine devam edecektir. Eski kıral ne diyor? Atina, 7 (ALA) — Ellinikon Mellon Bazetesi ceki dış bakanı olup Brüksel sergisinde Yunanistanı oruntamiş olan B. Mavromihalisin bir mülakatını neş- Tetmektedir. B. Mavromihalis Brük - selde ceki yunan kıralı Yorgi ile görüş müştür. Eski kıral kendisine demiştir ki: « — Helen ulusunun gelecek genel oyda beni büyük bir çoğunlukla tahta oturtacağını umuyorum.» Yunanlı bakan kıralın tek kaygısı Ül- ke İçerisinde düzeni ve baysallığı yeni BULGARİSTAN'DA: Bulgar iç bakanına verilen yetki Söfya, 7 (ALA) — Bugün çıkan bir buyrultu ile kanunsuz aryasal harcketler hakkındaki cezalar ağırlaştırılmakta ve iç bakanına devletin güvenliği ile ilgi- BH haseketlerde aAltı aya kadar tütsama ve beş seneye kadar da memleketten gıkarmak yetkisi verilmektedir. Bakan | şileceki g FRANSA'DA: İlk kuduz aştsının 50. ci yılı Paris, 7 (A.A.) — Pastör enstitüsü gdün, sağlık bakanı B. Ernest Lajout'nun başkanlığı aAltında illk kuduz aşısının yeritilmesinin 50, ci yıl dönümünü kut- lamıştır. Bu aşı Pastör tarafından, şim- di enstitüde kapıcı ve ünlü ilimmenin mezarında bekci olan Josef Meister'e 6 temmuz 16885 de yapılmıştı. Meister okula giderken bir kuduz köpek onu bacağından ısırmıştı. Annesi Parise koşarak Pastöre aşı denecini oğ- kunun Üzerinde yapmasını yalvarmıştı. Duruksayan Pastör, ünlü ilimmen Vol- piandan fikir sormuş ve ondan müsbet cevab almıştır. Bundan sonra Pastör, çocuğa 14 gün üst üste köpeğin iliğini Meistere aşrlamış ve çocuğu kurtarmış- tır. Pastör enstitüsünün büyük amifite- atrında bu son yapıları - törende Josef Mcister (lk sırada yer almış bulunuyor- du. Pastörün torunu profesör Valery » Radot büyük ilimmenin özel hayatım- dan bahsetmiş, profesör Martin, kuduz köpekler tarafından ısırılmış $0 bin ki- şi kurtarmış olan enstitünün — kınavını anlatmıştır. Sağlık bakazıı Melstere bur madalya vermiştir. Bisikletle Fransa turu Metz, 7 (A.A.) — Bisikletle Fransa turunun, Charlevyille . Metz üzerindeki 161 kilometrelük ilk yüğrümü şu şekil- de olmuştur: 4 göst, 29 dakika, 07 saniye ile Di- paco, birinci gelmiştir. Ondan sonra sr- ra ile Dannels, Archambaud, Aerts, Morelli, Legreves, Hodey, Kijevski, Ne- oville ve Dekaluve derece almışlardır. POLONYA'DA: Alman - Polonya dostluğu Varşova, 7 (A.A.) — Yarı resmiğ Gazeta Polska diyor ki: “Polonya İle Almanyanın barış iz- toği Avrupanın bu bölgesinde karışık düşünüşleri içerisinde değil, fakat mils. pet Biz kınavla göze görünüyor. B. Be- kin bu göretinde başka erge aramak boştur. Böylece her iki memleketin İgile- rini dayanıklı bir surette saptamak İs- tedikleri apaçık meydana çıkmıştır.,, Dağınık duyuklar Vaşington, 7 (ALA) — gu sebeblerden dolayı Habeşistanın di- teğini reddettiği sanılmaktadır: 1 — Amcrika, italyan - habeş an » laşmazlığına karışmak istemiyor. 2 — Amerika, andlaşmaların niha« yet sayılacağını umut ediyor. Tecimi kolaylaştırıcı tedbirler Cenevre, 7 ÇALA.) — Hükümet dele- geler könferansı, tecimin kolaylaştırıl. mast için aşağıdaki tavsiyeleri kabul et miştir: 1 — Değersiz örnekler gümrük res- minden özgür olarak geçecektir, » 2 — Tecim kataloğları hakkında da aynı tedbir konulacaktrı. $ — Tecim gezmenlerine işlerini ya pabilmeleri için inanca Werilecektir. - Bu tavsiyeleri imzalıyan hükümet delegeleri şunlardır: Avusturya, Belçika, İngiltere, Da » nimarka, Pransa, ftalya, Japonya, Ho- landa, İsveç, Polonya, İsviçre, Çekos « lovakya ve Amerika, Liyej, 7 ÇA.A.) — Kıral buraya gel miş ve şarbaylığa giderek orada şarba - yın söylevine cevabında Liyejlilerin öne erkinlik ve özgürlüklerini korudukların we ilerde de koruyacaklarını söylemiş ve demiştir ki: “ — Tüyej halkı memlekette kulla - nddan üç dili konutmaktadır. Demek ki Liyej ıılusumuıuı: kuvvetli olan birliği - & K YA ir remzidir.,, — —