SAV YIFA 2 ARSIULUSAL YAZARLAR KONGRESİ Neler konuşuldu, ne sonuçlar alındı? Paris'te toplantılarını yapmış olan bu kongre hakkında ge- çen sayımızda uzun boylu yazmıştık. Kapanan kongrenin aldığı sonuçlar hakkındaki ba yazı ile de bu konuyu kapatmış oluyoruz. 29 haziran tarihli Nuvel Lite- rer'de Leon Piyer - Ken yazıyor: Ulusal delegasyonlar halinde gruplanmış ve Avrupa ile Ameri- kanın — başlıca — memleketlerin - den gelmiş — yüzlerce — yazar Paris'te, —Mütüalite — sarayın - da toplandılar. Birçok ve bel- ki de lüzumundan fazla söy levler verildi; binlerce dinleyici önünde aytışmalar yapıldı. Ente- Tektüellerin, cemiyette yazarın rolünden, ferdden, hümanizm'den, alustan ve kültürden, yaratıştan ve fikrin haysiyetinden bahsettik- dlerini dinlemek için bBu kongreye yalnız diğer entelektüeller değil âralarında pek çok gencler bulu- nan halktan insanlar da gitti. İlk akşam bir yenilik, bilin- mezlik ve tuluat hissi salonda sı- kıntılı bir hava ve zaman zaman bir umusa yarattı. Fakat ertesi gü- nü, sanki herkes biribiriyle tanış- Mmiştı. Söylevlerin metinleri - he- men fransızcaya çevrilmek üzere- önceden hazırlarmış — olmasına rağmen, het yazarın ayrı bir fikir güddüğü hissini almıyorduk, Fi- kirler rastlaşıyorlardı. Hava de- ğişmişti. Jid sözünü bitirdiği za- man halk onu alkışlamak için ken diliğinden ayağa kalktı; O zama- na kadar kalabalıklardan kaçmış, çoğun düşüncelerini dar banlı e- serlerde hapsetmekten hoşlanmış Bu adamın 65 yaşında iken bu ka- dar kalabalık bir salon önünde söz söylemek için ne büyük bir gay- ret harcadığını herkes anlıyordu. Bu neviden bir kongrede, bir yazarın gösterişi, aytaçlık kapa- sitesi, hareketlerindeki — komedi, payı, angınlığı ve ünü, önceden kendisine verilmiş olan kredi, bü- tün bu dışsal şartlar, bu kalabalı- ğın kalbini en fazla kazanan şey- Ter ve kalabalık üzerinde en taz- Ta etkin olan sıyasal söylevlerdir. Söylevlerden bazılarının tek- nik, derin ve oluş “kültürün ko- runması,, nın belli başlı bir yöne- te doğru ilerlemesini sağlamış mıdır? Burada memleketleri ve kültürleri bakımından en değişik yazarlar toplanmıştı. Birçok mem- leketlerden sürülmüş kıymetleri Htiraz götürmez yazarların görü- nüşü birge bir tehlike havası ya- râtmıştı. Diğer tarattan bir başka tehli- ke de, prtopaganda hedeliyle, ye- ni rejimlere katılmış olan artist ve ilimenlerden faydalanılmış ol- mMasıydı. Her iki durumda da ya- xar, ciğerleri için hava neyse ru bu için o kadar lâzım olan hürri- yetin tehlikeye girdiği bissine ka pılmaktadır. Fakat üzerinde konuşmak bile Jüzumsuz olması lâzım gelen bu ana unsur herkes taralından ayni şekilde görülmüyor. Çünkü arka- sından hemen şu soru geliyor: Ya- zar içinde yaşadığı cemiyetle el- birliği yaparak mı yürümelidir? Komünist tezlere katılmış olanlar için, burjuva yazarı cemiyete karşı gelmek zorundadır; buna ancak, u- JDus ve din işlerinde, pek seyrek hizmet edebilir. Burjuva yazar An- dre Jid'e göre; içinde yaşadığı ce- miyetin, “Yad içtemliliğinden,, Andre Marloya göre “riyakârlı- #ından,, ıstıraplıdır. Bu yüzden o cemiyetten ayrılmakta, kendi dar * İç âlemine kapanmaktadır. Hepsi h _bandın ibaret değil. Marlo güzel Bir söylevinde diyordu ki sanat yaradışının teknik şartları - şairi, şahsiğ, bir şekil kazanmak için, ondan önce gelmiş yazarların mi- Tas bıraktıkları başlıca şekilleri at- mak zorunda bırakır; kendi üslü- bımu yaratmak için yazar devrin- w. de hazır yapılmış bulduğu üslübu yok eder. Burjuva yazarı ferdcili- ğin Jüzumuna inamıyorsa, bu gay- retini genelleştiriyor, şiir sa - hasından sosyal sahaya götürüyor demektir. Ve iyi anladımsa, Mal- ro ilâve ediyor ki şair şekil yaratı- cısı olarak ferdci olmak zorunda- dır, fakat yurddaş olarak değil; bir komünist cemiyetinde o ferde asınabilir ve ısınmalıdır da; o ka- tıldığı kahramanca - sosyal çalış- mayı öğer ki Sovyetlerin epik e- debiyatları da bunu yapmaktadır. Bu şartlar içinde hürriyet mesele- si ancak batı cemiyetlerinde mey- dana çıkabilir: Rusyada, bu me- sele kendiliğinden kotarılmıştır; çünkü yazar kendiliğinden çevre- siyle değet halindedir. İngiliz tamancılarının görüşü ayni değildi. Onlar bize memle- ketlerinde ananasal “demokratik hürriyetler,, e verdikleri kıymeti anlattılar. Forster ve Huksley, de- rin bir ironiyle, bu hürriyetin ge- lecek yıllar içinde yavaş yavaş kaybolmaya doğru gitmesinden korktuklarını anlattılar; İngilte rede bile bu haklar gitgide kemi- rilmektedir. Yeni bir harb bunları büsbütün ortadan kaldıracak ve Avrupanın sonu olacaktır. Yalnız ingilizler değil bütün “liberal,, demek gereken yazarlar kendile- rini, ölmeye mahküm bir medeni- yetin demokrasi — prensiplerine bağlı son oruntakları saymakta- dırlar. Fakat hayat durmaz; kol- lektif kuvvetlerin hüküm süreceği bir devreden sonra yeniden değiş- miş bir liberal cemiyetin doğuşu- nu görmiyecek miyiz? Bu aytışmalar arasında, so- nunda iki ayrı akış ortaya çıktı. B. Benda meseleyi iyice ve başın- dan başlayarak ortaya koydu. Ger- çi, ruslar burjavazinin bütün “kül- türel miras,, larını atmıyorlar, Bu- nunla beraber, B. Benda ekono- mik hayatın şartlarından uzaklaş- maya çalışan eski yazarın zıddı o- larak doğrudan doğruya halka da- yanan ve ona karışan komünist yazarı göstermektedir. B. Benda kongre likrini ortaya atmış olan rusların kendi durum- larına açıklıyacaklarını umuyor- du. Bunlar, söylevlerinin itiraz gö- türmez değerine rağmen bize bel- ki de yeni izahlar getirmediler, Yalnız bize kendi yurdlarında ku- rulan cemiyete olan büyük güven- lerini ve sonsuz umudlarını anlat- trlar. Birçok tezadlar onlara göre artık kotarılmıştır. Ve şimdi yeni meselelere doğru yürümektedir- Ter. Onlar için en büyük güçlük sa- natın gelişimine uygun genel şartları devam ettirerek “Yeni a- dam,, t yaratmaktadır. Ji lattığına göre, daima gerçenin ö- nünde gitmek zorunda olan artist asrının şartlarına karşı gelir, hal- buki komünist yazarı onunla u- yuşmak arzusundadır. Fakat Jid ilâve etti ki Sovyet edebiyatı an- cak kekeleme devrindedir: bütün gelecek önündedir. Bu kongrede anlatılmış olan görüşler ne kadar biribirinden ay- rı olsalar da, şurasını kâydetmeli- yiz ki, bu beş gün içinde, bu görüş- ler biribirine yaklaşmaya doğru gilttiler, Gerçekten karşılıklı an- laşmak kadar insanları biribirine yaklaştıran bir şey yoktur. Ayrı memleketlerin delegelerini birge bir his birleştiriyordu: böyle gö- rüşmelerin boş olmıyacağina, eko- nominin bazı zamanlar cemiyeti “etgisi altında tuttuğu ve - ileriye doğru gitmesinde ona yardım et tiğine, geriye doğru gidiş ve re- aksiyonlara rağmen medeniyetin ilerlemekte olduğuna, bir kelime ÜUkUs DIŞ HABERLER B. Bek Berline vardı (Başı 1. ci sayıfada) miştir. Berlinde oturduğu sürece elçi- likte kalacaktır. ; Varşova, 3 (A.A.) — Bay Beck'in Berlin göreti dolayısiyle yazdığı bir betkede Kurier Poranni gazetesi diyor ki; “Bu görette heyecan verici unsur- lar aramamalıdır, bu göret esasta Alman — Leh komşuluk ilgilerinde elde edilen yakınlaşmanın sonucudar.., Şekle gelince, göret, B. Hitlerin gü- kazanmış alman — bakanlarının Vgrşovaya yaptıkları üç görete ceval» dır. Göretin y Bunu söylemek £ venini ezaket göreti oldu- sbelli ki obarmalı bir belgeler bağıtlanması da göz önüne alınmış de- ğildir. Leh bakanı B. Hitler ve Nöyrat- la iki memleket komşuluk - ilgilerinde ve iki devleti ilgileyen genel meselele- gey olur. Fakat yeni sıyasal re dokunan haber almâ suretinde görüş- meler yapacak ve Polonyanın, — bi mareşalının sıyasısına devam — edece hakkında B, Hitlere inanca verecektir. #Lehistan kamoyu hüklimetin devletler arasında ayrı elyem devresine son ver- mek için olan bütün uğraşların: arka- bayacaktır. B. Bek, Doğu andlaşmasını görüşecek Varşova, 3 (A.A.) — B. Bekin Ber- line yaptığı geziden bahseden hükümet gazetesi, Kurjer Poranny, Polonya dış bakanınımn B. Hitler ile doğu andlaşına- sı hakkında görüşeceğini yazmaktadır Bu gazete, iki hükümet adamının, Danziğ - Polonya anlaşmazlığını ince- Teyeceklerine ihtimal — vermemektedir. Çünkü, Polonyanın tezine göre Alman- ya, Danziğ ile Polonya arasındaki me- selelerle ilgili değildir. B. Bek, B. Hitlerle görüştü Berlin, 3 (A.A.) — B. Bek, yanında leh elçisi B. Lipski olduğu balle bugün Baat 10,45 te B. Fon Nöyratı görete git- miş ve şonra Fon Nöyratla ve elçi ile birlikte yaya olarak başbakanlığa gitmiş- tir. B. Bek ile B. Hitler arasındaki gö- rüşme iki saat sürmüştür. Öğle vakti B. Fon Nöyrat, B. Bek için bir şölen vermiştir. Alman gazetelerinde yankılar Berlin, 3 (A.A.) — Gazeteler, Bay Bek'in göretini uzun uzadıya incelemek- tedirler. Folkişer Beobahter Almanya ile Po- lonya arasındaki elbirliğinin bundan böy- le daha içtem olacağını sanıyor. Lokal Ançayger, “Askerce düşünen ve konuşan,, albay Bek'in süel değerle- rinden bahsetmektedirler. YUNANİSTAN” ——— —— Eski yunan kıralı ile karısı ayrılıyor mu? Bükreş, 3 (A.A.) — Eski yünan kı- raliçesi Elizabet tarafından kocası e ki yunan kıralı Jorj'a karyı açılan bo- şanma davast cumartesi günü hakyeri önüne çıkacaktır. Yunan azısından sonra Jorj ve Eli- zebet Romanyaya — sığınmışlardı. Eski kıralın İngiltereye gittiği gündenberi ayrılık halinde bulunuyorlardı. Roman- ya kıralı Karol'un kız kardeşi olan eski karaliçe tokrar romen uyruluğunu al- mıştı. Kendisinin Bükreşte bir sarayı varsa da o her vakit Transilvanyadaki topraklarında oturmakta ve onları ken- disi işletmektedir. Yunanistanda kırallığın yeniden ku. rulacağı baberleri Güzerine eski kıral ve kıraliçenin tekrar barışacakları hak- kında bazı yayıntılar dolaşmakta idi. Sitroen öldü Paris, 3 (A.A.) — Uzun bir hat tan sonra Ândre Sitroen burada ölmüş ile insanın gelişimine ı'nznmia—i tür. SOVYETLER BİRLİĞİ'NDE: Savyet - japon ilgileri Moskova, 3 (A.A.) — Japonyaya ve- rilen Sovyet notası hakkında İzvestiya garetesi şunları yazıyor: Bütün bu hâdiseler, bazı Mançuri sülel çevenlerinin önemli olan doğu de- miryolu meselesinin — kotarılmasından #onra da, sovyet - japon barışçıl aryasal ve ekonomik ilgilerini ber ne bahasına olursa olsun bozmak istediklerini gös- termektedir. Sovyetler Birliği ulusları- mın ve hükümetimizin japon ulusu ile barış içinde yaşamak istediğini ve bü- kümetimizin önce olduğu gibi bundan böyle de barış ilgilerinin genişlemesini gaye bilen imkânir bütün tedbirleri ala- cağımı bir daha bildiririz. Ancak hükümet barış işini sonuçsuz bitakı açıkça gösteren ba- zı japon oru eketlerini kuv- ak isted Protesto eder. la zazetesi de şunları yazıyor: Sovyetler birliği Sovyet - Mançuri sırırımın akıllarını kaybetmiş olan Ja- pon militaristlerinin ve onların b damlarının kışkırtıcı ç: için uzâk doğuda korünması gerçekten Vizımsa ac i tli ted- birler alınmalıdır. Çinde ilerliyen japon orduları Tokyo, 3 (A.A.) — Trinkinegden bildiriliyor: General Sungçehyuan or- dusu 10 temmuza kadar Şahar bölgesini boşaltmazta Kvantung ordusu komutanı gereken tedbirleri akacağını bildirmiş- tir. İNGİLTERE'DE; B. Loyd Corcun kredisi gittikçe artıyor Londra, 3 (A.A.) — Bay Loyd Cor- cun ve özgür kiliselerin girişimi üzeri- ne “barış ve kalkınma, cemiyeti dün öğleden sonra Londrada bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda 2000 delege hazır bulunmuştur. Cemiyetin göçen- lerde yaptığı bildiriğde yazılı bulunan barış ve ekonomik kalkınma programını başarmak üzere bir yörütüm kurulu se- çilmesi oy birliğiyle kararlaştırılmıştır. Bu konsey İlk iş olarak gelecek seçim- lerdeki bütün adaylara işsizlik ve si- Tâhlanma mescleleri hakkında bir soru listesi dağıtacaktır. Bu sorulara uygun sevaplar veren adayları yürütüm kuru- lu ve seçim bölgelerindeki diğer kurul- lar arkalayacaklardır. Bay Leoyd Corc, yeni partinin iş programınt kabul edecek olanların, hü- kümete karşı ayrışık bir parti kurmala. esinde bulunmuştu. Bu projeyi etmemişlerdir. Bununla beraber şimdiki haliyle bu yeni hareket, bay Loyd Corc için çok kuvvetli bir iş aracıdır. Dün öğleden sonraki toplantıda bütün partiler adına hazır bulunan delegelerin çokluğu, Loyd Corcun memlekette hâlâ büyük bir kro- disi olduğunu ispat etmekte idi. Bay Loyd Corc, iki büyük felâket olan barb ve işsizlikle savaşmak için tekrar sıyasa âlemine döndüğünü söy- lemiştir. Sosyalistlerle faşistler B. Loyd Corcun uzun uzun alkışlanan söylevi. ni kesmek istemişlerdir. B. Loyd Cor- cun seçimlerden eevl yaptığı bu hare- ket önemli görülmektedir. BB. Baldvin ile Mavil Çemberlayin geçen cumartesi günü verdikleri söylevlerde B. Loyd Corcun bu hareketinden bahsetmişler- dir. B. Titüleskonun değetleri Londra, 3 (A.A.) — Bay Titülesko Sir Samucl ile öğle yemeğini yedikten Bonra avam kamarasına giderek Bay E- den ile konuşumuştur. Bir vapur battı Londra, 3 (A.A.) — Tokyodan Röy- ter ajangına bildirildiğine göre, Tenza- maru japon vapuru japon sularında Mi. darlmaru ismindeki vapura çarparak batırmıştır. Midorimarudaki 253 yolcu- dan 150 si kaybolmuştur. Habeş meselesinde yeni durum (Başı 1. ci sayıfada) 1906 fransız -» ingiliz « italyan and. Taşmasının dokuzuncu maddesi hatırlatılmaktadır. Bu maddeye güöre andlaşmayı imza eden üç hükümet, a- ralarında uyuşmadan bebeş toprakları- na girecek habeş — demir — yolla- rı ile birleşecek veya üç hükümetten birinin malr olan demiryollariyle önür- deşecek hiç bir demiryolu yapamıyacak- fardır. And! demiryolu, Cibuti-Adis yoludur. Diplomatik çevenler İngilterenin böyle bir önerge yapmadan — Fransaya danışması lâzım geldiği fikrindedirler. anın, göz önünde tuttuğu Ababa demir. Londra, 3 (A.A.) — Gazeteler, bu- günkü kabine toplantısının öneminden setmektedirler. Bu toplantıda ingi- mları italyan - habeş anlaşmaze hakkında kesin kararlar verecek- li Meyl diyor ki; “Yetkili çevenlerin dün söyledikle- rine göre kabinenin bir tokım Üyeleri, uzlaşma için yapılan hareketler başarı- li sonuçlar vermezse, İngilterenin uluş. lar sosyetesi yolu ile İtalyaya karşı her hangi bir ekonomik barcket yapılmak üzere önergede bulunması fikrtini ilerl sürmektedirler, Bununla beraber kahinedeki bütün üyelerin bu önergeye yanaşmaları ihti. malli değildir.,, Londra, 3 (A.A.) — Kahine bu sa« bahki toplantısında Habeşistan meseler sini inceleme ile uğraşmıştır. Hükümetin kesin kararı Fransa ile yapılaçak danışmadan sonra saptanar caktır. İtalyanın anlaşma şa: tları Roma, 3 (A.A.) — B, Edenin avatı, kamarasmaki diyevinden bahseden Gi ornale d'İtalia gazetesi İtalyanın habeş meselesi hakkındaki ingiliz önergelerie ni neden reddettiğinin sebeplerini saya maktadır. 1. — İtalya, başka — ülkelerin, bele İngilterenin sıyasal ve ekonomik gelik şimkeri için, sömürgelerini genişletmek yolundaki haklarını, kendisi için de is- temektedir. 2. — Habeşistan, İtalyanın, sömür. gelerini tehdit etmektedir. Halbukâ bunları savgamak İtalyanın ödevidir. $. — İngilterenin, Habeşistana vere mek istediği Zeila çıkıtt İngiltere jçin ekonomik bir fayda olacak, fakat buna karşilik İtalyaya zarar verecektir. Çüne kü Habeşistana giden eşyanın geçmesi için 1928 habeş - italyan anlaşmasında ileri sürülmüş olan Assal yolunun ats tık gereği kalımıyacaktır, 4. — İtalyaya önergelenen Ogadan toprakları değersizdir. İtalya şimdi bis le tarıma yaramıyan bir çok toprağa sa- hiptir. Bundan dolayı bir çok kilomete Te Murabbalık işe yaramaz topraklar değil, işlenecek slanlar aramaktadır. FRANSA'DA B. Eryo çekilmek istiyor Paris, 3 ÇA.A.) — Radikal sosyalist partisi yürütüm komitesi bu akşam top lanacaktır. Bildirildiğine göre B. Eryo partinin sol kanatının aldığı — sıyasal durumu protesto etmek — Üüzere, parti başkanlığından çekilmek niyetindedir. “B. Eryo bazı radikal liderlerinin başka — partilerin gösterilerine — karışmalarını Protesto etmektedir. Bu arada B. Dala- diye, sosyalist lideri Leon Blum, komü. nist partisi genel sekreteri Maurice Thorezle beraber bir mitingde buluna muğ, B. Pierre Cot da, Chambery'de fak şizme karşı yapılan başka bir gösteri ye girmiştir. B. Eryo genel olarak “genç radikallerin,, hareketlerini de protcs. to etmektedir.