disababa - da imiş! Övr, Paris . 21.6.935 Bundan on beş Çün kadar önce bir çok gazetelerin bizden alıp incele- dikleri bir haberde, İntellicens Ser - visin şeflerinden biri olan ünlü albay Lavrensin, söylendiği gibi, ölmemiş ol- Mnası ihtimalini yazmış ve tavsiyelerile habeş imparatorunun ordularını aydın- latmak ve onları italyan işgaline karşı bazırlamak üzere, Lavrensin belki A - disababada olduğunu söylemiştik. Önce biraz inanmamazlıkla karşıla - nan bu hâber, Krestos ajansının bir ay- terınca da berkitilmektedir. Bu aytarın 17 haziranda Kahireden gektiği telgrafı olduğu gbi aşağıya ya- siyoruz: En iyi bir kaynaktan öğrendiğime göre, öldüğü haberi verilen albay Lav- vensin hati çü'yerindedi: ve ken - “ — disi 21 mayıstanberi — Adisababada çok — tuhaf bir şekilde çalışmaktadır. ü Kontrol edilmiş haberlere göre al - ğ bay Lavrens nisan sonunda, ingiliz bay- Tağı taşımayan bir şileble Darüsselâma ir, Burada Lavrensi kimse tanunamış, — fakat yanındaki adamın kim olduğu an- & Hıhıııun Bu adam, kendisinin eski - den Mezopotamyada yardımcısı olan B. Gatdnerdir. Lavrensle bu adam Viktor- ya gölüne doğru yola çıkmışlar ve ora- da eskiden Ciddede olup şimdi Uganda- nn bu bölgesinde yerleşmiş bulunan eski bir sücl işyar tarafından tanın - — mışlardır. Lavreosle yardımcısı ve yan larındaki kervan kuzeye doğru ilerle - mişlerdir. “Öte taraftan, 21 mayısta türlü kay - naklardan, Adisababaya habeş impara - torunun sıyasal ve süel bir danışma - mının geldiği bildiriliyordu. Bu, Lav- rens midir? Buna inanmak için bir çok — gebebler vür, çünkü ufak bir hadise, b onun çalışma tarzını göstermektedir. g 1923 . 24 te, Lavrens Suriyede fran sızlara karşı savaşırken, oradaki fratı - sız subayları Cebeli Düruzdaki bütün yerli köylerinde gaz maskeleri bularak şaşa kalmışlardı. Bu maskeler ne için orada idi? Çün y kü uluslar cemiyetinin gerçin kurulu ©- j ralarda dolaşıyordu ve maskelerin bu- Junması, oralarda gaz kullandığımızı ve #ivil halka,'korunması için gaz maske- deri dağıttığımızı isbat etmek içindi “ Bugün de Somali sınırları boyunca, battâ Kenya sınırında bile bütün yerli t köylerinde gaz maskeleri bulunmakta- gdır. Bunları kim dağıttı? $ Şüphesiz, Lavrensin bu metodu, ©- nun oralarda bulunduğunu isbat etmez. f Onun derslerini başkalatı da kullana - n bilirler, Bununla beraber, onun Vik - torya gölünde olduğunu görenlerin söy- kedikleri ve, öte taraftan, uğradığı ka- | za ile ölümünü kaplayan tuhaf haller bize her şeyi sanmak imkânını vere - bilir. Bundan başka, Adisababa ile alış | veriş yapan tecim çevenlerinde, Lav - — gensin habeş İmparatorunun yanında ol- duğu saklanmamaktadır. Son olarak şunu da söyliyelim ki, Ka bite ve İskenderiyedeki sücl çeven - — lerde Lavrensin « eski ölümlerinden » — gökça bahsedilmektedir. Bu da herhal - — de bu işte bir şüphelilik olduğunu gös O termektedir. bi Bu hâdise yüzünden italyan - ha - — beş anlaşmazlığı yeni bir şekil almak - tadır. Lavrensin, Gardnerle birlikte ha- — beğş imparatorunun yanında bulunması, k ı—ıı cemiyetinin işi gözden geçirir- O kenedi değiştirebilir. : Lavrei akıı olmıyan Gard - ner için de bir. şey söyliyelim: — Rif — Barbi girasında Vikersin silahlarını Ab- ğ DÜSt aZ BĞ v aa A B Üi Iı İngiliz - Alman deniz anlaşması 18 haziranda Londra'da İngil- tere ile Almanya arasında im- zalanan deniz anlaşması, dün- ya basınını işgale devam etmek- tedir. Okurlarımıza bu yankılar hakkında bir fikir verebilmek için, rus, Fransız ve alman ga- zetelerinden alarak türkçeye çevirdiğimiz yazıları kendileri- mne sunuyoruz: Londra anlaşması ve sovyetler 22 haziran 935 tarihli Jurnal dö Mos- ku'dan: 18 haziran tarihinde Sir Samwel Hor'- la B. Fon Ribbentrop arasında alman deniz silahlarının nisbeti hakkında Londra'da yapılan anlaşma, haklir ola. rtak bütün dünyanın dikkatini kendi Ü. zerine çekmiştir. Devamlı olacağına İngilterede bile kimsenin inanmadığı böyle bir anlaş- manın yapılmış olması, sonuçları h<. sablanamıyacak kadar büyük olan böy- le bir hadisenin önemini azaltmak de- Bül, tersine olarak artınmaktadır. Bu anlaşmayı ve teknik ayrıntıları. nı derinden derine gözden — geçirecek değiliz. İngiltere ile onun kamoyu, bu- nun, yalnız İngilterenin ulusa! güven- Tiği bakımından bile olsa, memleketle. ri için ne dereceye kadar faydalı olaca- ğına kendileri karar versinler. *« Fakat şunu hemen söyliyelim: E- ğer İngiltere, bazı hükümet adamları. nın söyledikleri gibi, yapılan anlaşıma- nın deniz silahlarını buçlandırmaya ve bu mesele üzerinde genel bir anlaşma yapılmasına yarıyacağına sahiden ina- nıyorsa, bu sanısı her türlü esastan arı- dır. İngiliz-alman deniz anlaşması arsı- ulusal bir anlaşmaya temel olamaz ve İngiltere hükümetinin seçtiği — yolla hitlerci Almanyaya bağşettiği şartlar, kimseyi angaje edemez. Londra anlaşması, birinci olarak, de- nizler Üzerinde yeni ve ateşli bir önür- deşliğe yol açacağımı ve, ikinci olarak da, şimdiki Almanyanın özel karakteri. ni ve onün arsıulusal programını göz- den uzak tuttuğu için, bir deniz anlaş: masının hareket noktası olamaz. Ünu. tulmamalıdır. ki - ingilizler ise bunu unutmuşabenziyorlar - valdırma ve top. rak ele geçirme istekleri açıkça ve bir dereceye kadar resmiğ olarak başların- daki adamlarca da itiraf olunan bu memleketin silahları, ancak öteki mem. leketlerin uyanıklığını attırıp — onlara silahlanma bakımından kargılık tedbir- ler aldırmak gibi bir sonuç verir. *« Barışı bozmağa hazırlanan bir memleketin silahlariyle, bu tedbire kar- şt savgaya hazırlanmak zorunda — olan ülkelerin silahlarını aritmetik bir şe. kilde kıyaslamak imkânı yoktur. Tür- esasta kul gerektir. B. Hitler do- manmasının 400000 tonu, saldırım ni- yetleri beslemeyen bir memleketin _Yaİıâncş ââz;:telerde okuı—lukları-_mı_gı 800.000 totluk donanması kadar olabi. lir. Almanların yapacakları deniz silah- ları, bir zaman için zaten epi geniş o- lan Londra anlaşmasının çerçevesi için. de kalsalar bile, birçok kara ve deniz ülkelerinin çekingenliklerini, kaygula- rını ve savga araçlarını kuvvetlendir- me ihtiyacını arttıracaktır. Bu, Lon. dra anlaşmasının, deniz silahlarının büclandırılması için arsrulusal bir an- laşmaya değil, fakat ulusları kadar görülmemiş bir silahlanma yarı. şına yöol açacağımı göstermeğe — yeter Avrupadaki anlasmazlıklarla doğrudan doğruya ilgili olmıyan devletler — bile bu yarışa gürüklenmekten geri durmu- yacaklardır. « San aylardaki Avrupa siıyasası çok #çik olarak gösteriyor ki, şimdiki harb tehlikesi taşıyan durum içinde, iki prensip biribiriyle çarpışmaktadır ; bit traftan, güvenliğinkollektif bir şekilde 1â memleketlerin donanmalarının to. najları arasındaki nisbeti şimdiye oranlarken, bu devletlerin dış sıyasalârının — gaye- leti ve metodları Üzerine kurulmuş bir örgütlenmesi; öte taraftan da, savaşın lokalize veya kanalize edilmesi prensi, pi, ki bu, son zamanlarda B Hıller"h- rafından ortaya atılmış olup “iki taraf. h anlaşma,, ismi arkaşjna gizlenen ve Japonya taratından kuzey Çin'de kul- lanılmış olan prensiptir. <Sir Hor Samuel'le B. Fon Ribben- trop arasında almıp verilen notalar her şeyden önce, Almanyanın Avrupa dev- letleri arasında yapılmağa başlanan iş. birliğini bozma ve İngiltere ile Fran- sanın arasımı açma işini başardığını gösterir. B.Hitler bugünlerde İtalya ile yaptı- gı Wi taraflı konuşmalarda da, gene devletleri biribirlerinden ayrrmak gaye- sini güdmektedir. Bu konuşmaların a. macı, Tuna paktını “tötpillemek..tir ki buna varmak için B. Hitler bir vandan da Bulgaristan ve Macaristanla anlaş- makta ve bu memleketleri, tilahlanma. larını zor kuvvetiyle değiştirme yolu« na sevketmektedir. Hitlerci dıplomasi nin, ikinci derecede ölmakla — beraber önemli olmaktan geri kalmayan başka bir amacı da, devletler arasına çekin- genlik ve kuşku sokmaktadır. İngiltere son uyuşma ve konuşmalara girenlerin fikirlerini sormadan Almanya ile aytı bir anlasma yaptığına göre, Hitlerin bu gayeye kısmen varmış olduğu yadı. sonamaz. » Bütün bunlardan sonra, oldukça _mıukıı yapılmış anlaşmalara giren devletlerden biri, gerçek veya hayaliğ bir asığ bulunca bu anlaşmayı bozar- sa, yeniden arsıulusal iş birliğinden, konferanalardan ve konuğmalardan bah. solunabilir mi? Bu şartlar içinde, in- giliz bakanlarının Uluslar Sosyetesinin #ikirlerine bağlı kaldıkları — yolunda söyledikleri sözler insana tuhaf — geli- yor. Uluslar Sosyetesinin, bir kollektif güvenlik sisteminden ayrıla- genel rak yapılmış iki taraflı paktlarla hiç bir ilgisi olmadığını biliyoruz. Kollektif güvenlik plânlarına uygun olmıyan ve ayrıca yapılan uyuşmalar, uluszlar ce- miyetinin esası olan prensiplere taban- tabana karşıttır. Almanya, iş birlifinir yerine, kendisine devletle- arstulusal ri biribirlerinden ayırmak — ve bunlar dan bazıl&rını nötürleştirerek Btekile- t€ karşı saldırmak imkânını verecek o- lan iki tar#tlı. anlaşmaları geçirmek için Uluslar Cemiyetinden çıkmıştır. Alman sıyasası Entranşsijan, Paris « 26.6.035 Almanya, İngiltere ile aytı bir pakt yaptı. Şimdi de Fransa ilc ayrı bir pakt yapmak istiyor. Almanya, adları inad. €r diye çıkmış memleketlerin olarak, epi inadcıdır. ve er geç burışı sağlayacak olan büyük paktlara düş. mandır. Fakat, kendisini doğuda hür bırakacak olan özel anlaşmalardan ya- nadıt, Almanya uzün müdettenberi böy- le yapmıştı ve bundan sonra da — ayar şekilde hâreket etmek istiyor. B. Fon Ribbentrop: “Hayatımın gayesi İngil. tere, Almanya ve Hransa srasında srkr bir iş birliğini gerçekleştirmektir.,, di- yor. tersine Yal peki ama, neden İtalya ile de değil? Çünkü İtalya, Avusturyanın er- kinliği için uğraşmakta ve Brenner üs. tünde bekçilik etmektedir. Cünkü İtal- yanın orta Avrupada her ulusunkinden gök daha kuvvetli asığları vardır. Çün- kü Rayhş, Fransa ile İngilterenin nöl türlüğünü sağlarsa, doğu sınırında bü; yük işlere girişebileceğini ve pan manizm'in doğması olan “doğuya doj ilerleyiş,, | gerçekleştirebileceğin düsünüyor Düşüncesiz adamların şöyle söyk diklerini duyuyoruz: B. Hitler bize e| ru vzatıyor, bu eli itmek yanlış olur. YE işler o kadar sade değil. Her şeyd önce, pek de eski olmuyan bir tarib ze gösteriyor ki, Sedan'dan sonra dova gelir. Sonra, iyice biliyoruz bugün bir hücum ancak bir kozlis$ tarafından durdurulabilir, çünkü t dern harbin araçları çok ilerlemiş Fransa barışın bölünmez olduğunu . şünmekte inad ediyor, çünkü sağdı da bunu gösteriyor. Almanya ile an. mak mı? Biz de bundan başka biry istemiyoruz, fakat dostlarımızla bü- şıklarımızın da bizimle beraber a atımağa çağrılmaları şartiyle. Şerde, asığı da bize bunu emrediyor. Alman - İngili: deniz anlaşma Harb Tanrısı Mars — İma- ralar değişik ama ayağa Yun! Javesi'dan TEMMUZ 1935 SALI Almanya ve Büyük Britanya Frankfürter Saytung gazetesi yukar. daki büşlrk altında Lord Loyton'un w zuabir yazısını koymuştur. Bu yazıda son alınan . ingiliz deniz anlaşması in- celinmektedir. Önemli gördüğümüz bu yağının bazı pasçalarımı alryorur: *Yeniden elbirliğiyle çalışma hava 56 Fürer'in 21 mayısta Rayhştag'da ver diği söylev ile esmeğe başlamıştır. Bu siylevin gerek Britanya gazeteleri ge. tkse bütün Britanya kamoyu tarafın. hiç şüphe yktur. Britanya başbakanı Bay Hitle. n barışın dürlaştırılması işinde yar. din dostça karşılandığına d4mda bulunmağa çağırmıştı. Pürer'in #ylevi de bu çağrıya bir karşılık ol- Yüştu. Avrupanın başkanlıkları Avrü. N4 barışına karşı bir hötlem silahlanma Patışının soravını biyi öbürünün Na yüklemek için haftalarca, aylarca tarşılıklı sitemde bulunmak, suç yük- emek ile uğraşıp durmuşlardır. Hal. vki B Hitlerin söylevinden sonra, ulüs at artık geriye değil, yeniden ileriye Soğru bakmağa başlamışlardır. Ribbentrop ile Britanya dış işleri bakanlığı arasındaki görüşmelerin mut- l bir anlaşma havası içinde yapılmış ilması, bugünkü durumda bir te olan Britanyanın denizdeki üstünlüğü- he karşı almanların yarışa çıkmalarını lortadan kaldırmıştır. Ancak, işlerin içk ne silel havacılığın — karışmış — olması Britanyanın bir ada olması dolayısiy- le hiç de güven vermeyen yeni bir tehe like ortaya atmıştır. İşte bundan dola. yıdır ki, hava kuvvetlerinin düzenlen» mesi için, yeni bir andlaşma yapılması devamlı bir düzenin en ön plândaki şartlarındandır. Eğer hava görüşmeleri de, deniz görüşmelerinde olduğu gibi, içtem ve temiz düşünceler içinde yapıs lacak olursa, bu meselede de bir anlaş. manın gerçekleşeceği umudu beslene- bilir. Büyük Beitanyanın, almanların havada eşit bir kuvvette olmaları iste- gini şartsız olarak-kabul etmiştir; fa. kat bunu kebul etmekle beraber bu eşit- liğin yalnız yukarıya doğru giden şe- kilde değil, aşağıya doğru inmek duru. munda da olmasını istemektedir. . rti. Britanya ulusunun büyük çoğunuu- Bu, ulusal silahlanma veya bağlaşına ile güvene varılamıyacağı kenağatındadır. Britanya ulusunun çoğunluğu — yalnız kollektif sisteme güveniyor. Britanya devlet adamlarının beceriksizliği Lo- karno andlaşması görüşmeleri yapılır. ken belli başlı bir rol oynamıştı. Bu andlaşmanın gayesi, andlaşmaya katıl- mış olan devlelerden herbangi biri ö« bürüne saldırmak kabadayılığını ken. dinde göremiyecek ölçüde olmak üzere hücuma uğrayanın yanını tutmaktadır. Uluslar cemiyeti de, aynı düşünce Hle barışı dâha geniş bir alanda güven Altına almak için bir girişimdir. Bu yol- da bir yana saprmadan bulunulan yerde dürmanın çok güç olduğunu, cemiyete en içten gelen duygularla bağlı olanlar bile yadısayamazlar. — Yugoslavya — ile Macaristan arasındaki anlaşmazlık işi de ispat ettiği gibi, Uluslar Cemiyeti arsıulusal meselelerde çok önemli bir 'ı'ol oynıyacak halde olduğuna Britanya inanmıştır. .a Deniz görüşmeleri Almanyâya dün- yada yeni bir durum vermiştir. Bazı Ul, kelere sonsuz — bir silahlanma imkânı veren, bazılarını ise gerek kemiyet ge- rekse keyliyet bakımından buclandıran bir andlaşma ile on dan Avrupa silahlanmıştır. Bugün da. nışıklı döğüşe dayanan bir sıyasa gü- dülmek suretiyle, genel silahlanmanın buclandırılmasından vaz geçilerek önü- ne durulamaz bir silahlanma yarışının ortaya çıkması tehlikesi vardır. Denia görüşmeleri bu tehlikenin önüne geçil. AA r—