Ulus 19 Haziran 1935 sayfa 5 | Gaste Arşivi

19 Haziran 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

19 Haziran 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS SAYIFA t ZURAN 1935 ÇARŞAMBA Bugüne kadar gazetelere verilen kelimeler a Ma Mahsul (genel olarak) — Urüt, Buhran yüzünden — Avrupada yalnız maddiğ sıkıntı artmış de - gildir; yüksek fikir ve sanat ürüt- lerinin de gittikçe azaldığını gö - Bu yıl endüstri ürünlerimiz iç pazarda, tarım (ziraat) ürünleri - miz dış piyasalarda çok istek (rağ- bet) görmüştür. Maksat — Erge Örnek: Kültür işlerinde erge- miz, bütün yurddaşları yüksek bir bilgi düzeyine çıkarmaktır. Malzeme — Gereç Örnek: Şimdi en çok işleyen fabrikalar, harp gereçleri yapan- lardır. Mamur — Bayındır a) Mamuriyet — Bayındırlık b) Nafra Misaller: Ankara bayındır bir şehir olmuştur. Memleket bayındırlık yolun - dadır. Bütün devlet yapı işleri Bayın- dırlık Bakanlığına bağlanmıştır. Biz yurdumuzu bayındırmak - tan ve geliştirmekten — başka bir şev düsünmiyoruz. Mana — Anlam Örnek: Bu kelimenin ne anlı geldiğini bana söyler misiniz? Matbuat — Basın Örnek: Basın kurumunun dör- düncü kuvvet olduğunu söyle - meh, ona bosş bir gurur vermek değil, tamtersi (bilakis) onu de - rin ödev ve soravları karşısında dü-öndürmek demektir. Mektep — Okul (Okula) Mevkii iktidar — Erke (Pou volr) Bir şefin asıl erkesi, halkın sevçisidir. Mevsuk Doğru, belgin Örnek: Bu haberin belginliğin- de -üphe ediyorum. Mesahai sathiye — Yüzölçe Örnek: Anadolunun yüzölçesi ne kadar oldağunu hatırlıyor mu- sunuz?. Mesuliyet — Sorav Mesele — Mesele (T. Kö.) Mesken — Otru Merasim — Tören Örnekler: Dün yeni bir resim sergisinin resmi kugadında bulun- duk — Dün yeni bir resim sergisi- nin açım töreninde bulunduk. Reisicumhura askeri merasim yapılmak usuldendir — Cumur Başkanına süel tören yapılmak u- suldendir. * Merkezi siklet — Dengey Örnek: Fransız parlâmentosu - tun dengeyi şimdi yarı - sağdadır. Merhale — Yugrum Örnekler: Dil işi büyük hare- ketin yeni bir yüğrümüdür. Meyl, temayül — Eğlim, ginlik Örnekler: 1 - Oğlunuzun resme eğlimi olduğunu biliyorum. Müdevven — Dergin Örnek: A, .. . nın derginleri arasında bu isimde bir eser hatır- lamıyorum. Müessir — Etkin, dokunaklı 1- Dokunaklı bir ses dinlemek 2- Etkin bir tedbir bulmak. Mühim — Önemli Mülki — Sivil Münevver — Aydın Örnek: Bir devrim ancak aydır ve ileri kafalar üstünde tutuna - bilirr Münakaşa — Aytışma Örnek: Bu iki adam arasında her aytışma, kavgaya varır. Münakaşa etmek — Aytışmak Mürebbi — Eğitmen Müsavi — Eşit Örnekler: Türk kanunları kar- şısında, bütün yurddaşlar eşittir. Müstahsil — Üretmen Müstehlik — Yoğaltman Türkiyede yoğaltmanlarla üret- menler arasında asığ (menfaat) kavgası yoktur. Müstakil — Erkin, Bağınsız, İs- Misal: 1 - Biz müstakil bir mil- letin çocuklarıyız — Biz erkin bir ulusun çocuklarıyız. İstiklal mücadelesi — Erkinlik savaşı 2.- Müstakil Mebuslar — Bağın- sız Saylavlar Türkiye'de mahkemeler müsta- kildir — Türkiyede hakyerleri ba- ğınsızdır. Müsavât — Eşitlik Türkiyede kadın, erkek eşitliği cumuriyetin eseridir. Müstacel — Evgin Örnekler: Yurdu bayındırmak, evgin işlerimizin başında gelir. Dün, Ankarandan bir evgin tel- sgraf aldım. Müteferrik — Ayrık Örnek: Eskiden bir âlimde ih- tısas değil, malümatı müteferrika ve muhtelife daha çok hosa gider- di. — Eskiden bir âlimde uzüğ değil, ayrık ve türlü bilgiler daha çok haşa giderdi. Mütekaddim — Önceki, önge- len Mütekaddim arizemde bildir - diğim gibi — Önceki sunumda bil- dirdiğim gibi ... Eğ - Dünkü sayımızda M harfine kadar alfa- be sırasiyle ayırarak koyduğumuz her gün beş kelimelik listele- re bugün de devam ediyoruz. Mütehassıs — Uzman Ekonomi Bakanlığına yeni bir alman uzmanı gelmiştir. Müteahhit — Üstenci Uı!encıler, ış yaparken, yd- nız kendi k çlarını düşü meilidirler. Mütevazin — Denk, dengeşik. Örnekler: 1 - Türkiyenin dış te- cimi denğeşiktir. « Denk bir bütçe, esastır. * Mütemayil — Eğgin Bu fikri kabul etmeğe onu hiç te eğgin bulmadım. Müzakere — Görüşme, görüşü Örnekler: 1 - Bükreş görüşme- lerinden sonra.. 2 - Bu iş için daha hiç bir görüşüde bulunmadık. Muallim — Öğretmen Örnekler: Cumuriyet okulları- nın genç kafalı eğitmenlere ihti- yacı vardır. Her öğretmen, eğitim usullerini bilmez. Biz çoktanberi gençliği yeni za- manlar için eğitmek istiyoruz. Mukallit — Benzetçi Muhit — 1 - Çevre, 2 - Çevca Örnekler: 1 - Evimiz, geçvakte kadar, yangın tehlikesinin Çevre- si dışında görünüyordu. 2 - Ankara hükümet çevenlerin- de söylendiğine göre.. Muhtelif — Türlü . Örnek: Günün türlü haberleri arasında en dikkate değeri, İtal- yan - Habeş anlaşmazlığı hakkın- daki son karardır. Muhalif — Ayrışık Muhalefet etmek — Ayrışmak Örnekler: 1 - Bizde ayrışık - tiler yoktur. 2 - Niçin her işte ayrışmak he vesine kapılıyorsunuz. Musibet — Sınat Örnek: Deprem en büyük sı natlardan biridir. Muvafık — 1 - Oydaşık, 2- O - nay, 3 - Yerinde, uygun Muvafakat etmek —— Oydaş - mak Örnekler: 1- Bu meselede sizinle oydaşık değilim. 2 - Bu önergeyi onay bulanl... ellerini kaldırsınlar. 3 - Bu hareketiniz benim ahlâk anlayışıma uygun değildir. 4 - Oydaşmak her zaman gönül- den olmaz. Müuvazene — Denge Örnek: Arkadaşım dengesini kaybederek düştü. Nakil — Taşrma Nakliyat — Taşın Örnekler: 1- Bir. memlekette taşın işleri, ekonomik gelişimle sı- kı sıkıya ilgilidir Neşriyat d Yaym Örnek: Radyo, asrımızın en karvvetli yayın araçlarından biridir. Nutuk — Söylev Örnek: İsmet İnönü dün yeni bir söylev verdi. Nümayiş -— Gösteriş Küi gee Bu, etkin bir hareket olmak - tan fazla, bir gösteriştir. Rakip — Önürdeş Bay vn yüksek zekâsı ile, bütün önürdeşlerini yıktı Refah — Genlik Örnek: Bizim davamız sınıf değil, halk genliğidir. Rekabet etmek — Önürdeşmek Rekabet — Önürdeşme Örnekler: 1 - Ekonomi işlerinde lüza önürdeş nt ğekı'yohız F AU ) n Zarar- 2 - Önürdeşmek, heı zaman fay- dalı değildir. Reyiâm — Geneloy Örnek: Geçen yılın başlıca ha- diselerinden biri, Almanyanın Sar geneloyunda kazanmasıdır. ö sE A Sahibi iktidar — Erkmen (pu- issant) Erkmen, küçüklerin kusurları - nt hoş görür. Salih — Yarar, Elverişli Örnekler: J - Bu evi bu işe ya: rar bulmuyorum. 2 - Bu evi oturmağa elverişli bulmuyorum. Salâh — Yeğrim Örnekler: Dünyada ekanomik durum, henüz hiç bir yeğrim bel- degi (alâmeti) göstermiyor. Salâh bulmak — yeğrimek Sadakat — Bayrılık Bayrılık en yüksek insanlık va- sıflarındandır. Sadık — Bayrı Örnek; Biz bayrı ve bağlıyız. Sanayi — Endüstri Safha — Evre Şimdi biz inkişafı iktısadinin en nazik safhasında bulumuyoruz «e Şimdi biz ekaenomik gelişimin en nazik evresinde bulunuyoruz. Sebat — Dura Örnek: Durasız adam, zekâsı- nt yok yere harcamış olur. Seciye — İra Örnek: Biz istiklâl muharebe- sinde türk seciyesinin kuvvetine dayandık. — Biz erkinlik savaşın- d;ıı; türk ırasının kavvetine dayan- dık. Serbest — Özgür Misal: Serbest mıntaka — Öz- gür - bölge Seviye — Düzey Sevk (T. Kö.) Sevk ve idare — Güdüm, gü- dem Sevk ve idare etmek :— Güdemek Sevki tabit — İç güdü Örnekler: 1 - Güdümlü ekono- mi — Economlie dirigde. 2 - İstanbula gelen uçak bir fran- sız pilotunun güdemi altında idi. 3 -Türk Kuşu'nda uçak güde- meği öğreniyorum. 4 - İnsanlar akıllariyle, hayvan- lar işgüdüleriyle hareket ederler. Sonuç — Netice Sınat — Endüstriel Sukutu hayal — Umusa Sual — Soru Örnek: Size bir soruda bulun- mak istiyorum. Sukutu hayal — Umusa Sukutu hayale uğramak — U- musamak Örnek: Kendisinden o kadar iş beklediğimiz bu zat, bizi ne çabuk umusaya uğrattı. r Suhunet — İIsığ Örnek: Dünkü ısığ derecesi a- caba ne idi? dostluklarımıza ULUS'un romuanı Tefrika: 102 San Michele'nin kitabı Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Yazan: Aksel MUNT Sinyor Kornakkianın vicdanı ile danış- —sası umduğumdan az sürdü.Bir saat sonra | gelerek paranın yarısı alıtsız ve hemen l verilmek şartile pazarlığı kabul ettiğini bil- dirdi. Bir saat sonra, çocuğun hasta anasının nefes borusunu açtım, yaptığım operasyon hiç şüphe edilmesin, kadının hayatmı kur- tardı. O gecenin anısı, küçük Porta San Paola mezarlığını her görmeğe gidişimde, olduğu gibi, gözlerimin önünde canlanır. Mezarcı Ciyovanni demir kapınım önünde, elinde ya- nıp sönen bir fener olduğu halde, beni bek- liyordu. Beni karşılayışıma bakarak gece işi- ne kendini hazırlamak için bir bardak fazla içmeği lüzumlu görmüş olduğuna şüphem kalmadı. Benim tek yardımcım ola- caktı ve başka kimse istememiş olmamın da ciddiğ sebepleri vardı. Gece fırtınalı, yağmurlu, ve karanirktı. Rüzgârın sert esişi feneri söndürdüğünden yolumuzu el yorda- mı ile aramak zorunda kaldık. Mezarlığın içinde böylece yürürken ayağım bir toprak yığınına takıldığından yarı kazılmış bir kabrin içine boylu boyumca uzandım. Sin- yor Kornakkia'nın emriyle, o gün öğleden sonra bu kabri hazırlamış olduğunu ve kü- çük bir çocuk gömüleceği için, iyi ki, çok derin olmadığını Ciyovanni bana bu sırada anlauıp duruyordu, Çocuğun mumyalanması yalnız güç de- ğil, tehlikeli de oldu. Ölünün bozulup dağı Lışı oldukça ilerlemişti. Işık yetmiyecek ka- dar azdı ve daha korkuncu, parmağımı da hafifçe kestim. Büyük bir baykuş, Cestius piramidinin arkasından durmaksızın öttü. Bun uiyice hatırlarım, çünkü baykuşları se- ven ben, o akşam, nedense, o sesten çekin- Ertesi sabah erkenden - Grandotele dön- düm, Çocukların anası geceyi iyi geçirmiş, ateşi nomal dereceye düşmüştü. Erhardt kadını tehlikeyi savuşturmuş sayıyordu. Oğ- lunun ölmüş olduğunu söylemekte artık ge- cikmemek gerekti. Bunu ne Erhardt ve ne de kocası yapmak istemediklerinden iş ba- na düştü. Hasta bakıcı, kadının bunu öğren- miş olduğunu sanıyordu. Baş ucunda bek- lerken kadm, birden bire uyanmış, bağıra bağıra yataktan atlamak istemiş, sonra ken- dinden geçerek yatağa düşmüştü. Hasta ba- kıcı kadın onun ölmüş olduğunu sanarak he- men bana haber vermek üzere odadan çı- karken ben de çocuğun öldüğünü söylemek için odaya girmiştim. Hasta bakıcı doğruyu görmüştü. Ben ağzımı açmaya vakit bula madan hasta kadın gözlerimin içine baka- rak oğlunun öldüğünü bildiğini söyledi. Erhardt çocuğun ölümünden dolayı çok acınıyor ve serom yapılmasını önergediği i- cin de kendini suçlu sayıyordu. İşte çocuğun babasına bir mektup yaza- rak oğlunun ölümünden dolayı kendini suç- lu gösterecek kadar ileri giden bu sayın ih- tiyarın doğruluğu ve hakseverliği bu kadar ileri idi. Hastaya ben bakmakta olduğumdan bu işte tek soravlı ben olduğumu ve böyle bir mektubun, daha şimdiden çılgına dön- müş olan babayı büsbütün çıldırtabileceğini söyledim. Ertesi sabah hasta kadın, arabama bin- dirilerek - kızı ile kocası için de bir oda bu- labilmiş olduğum - mavi sörler kliniğine gö- türüldü. Amerikalı milyoner difteriden öyle kork- muştu ki iki sandık dolusu rubalarile palto- sunu ve silindir şapkasını da bana verdi. Ça lar saatini alıkoymağa onu güçlükle razi &- debildim. Cep barometresi bugün bile ya- Armdadır. Milyoner otelden ayrılmadan, beni zan- gir zangır sarsmış olan hesap pusulasım, ; göz kırpmadan, ödedi. Odaların temizlen- mesine kendim baktım ve çocuğun öldüğü odadaki Brüksel halrsınm çivilerini sökmek için en az bir saat, dizlerim üzerinde siürün- düm. Bu işleri görürken zihnimde, “yoksul- — ların küçük kız kardeşleri,, ni düşünebilecek bir köşe kalmış olduğuna bugün bile şaşa- rım, Bu halıyı, şarbaylığın temizlik şuğbe- — sine göndermek üzere alt kata indirdiğim — vakit otel direktörünün yüzünün almış ol- — duğu hal gözlerimin önündedir. Adamcağı- — za, Piçburglu milyonerin bu halıya değe- rinden üç kere fazla para ödedikten sonra — onu bana armağan etmiş olduğunu söyle- — dikten sonra arabaya koydurdum. Bütün bu işleri gördükten sonra araba- ma binip Piazza di Spanyadaki evime düş - tüm. Kapımın üzerine fransızca ve ingilizce bir kâğıt yazarak doktorun hasta olduğunu ve kendisine baş vuracak olanların, ayni cadde üzerinde, 28 numarada oturan Dok- tor Erhardt'a gitmelerini bildirdim. Kendi- me iki morfin şırıngası yaptım ve 40 derece ateş içinde, bogazım şişmiş, bakı odamdaki — sedirin üzerine yığıldım. Anna halimden korktuğu çin doktor Erhardt'a haber yol- layıp çağırtmak istiyordu. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: