Rus - Fransız karşılıklı yardım paktı etrafında 19. 4. 935 — Le fournal, Paris Cenevrede hazırlanan Rus - Eransız Katşılıklı yardım paktının bugün, kabi- ne toplarıtısından sonra parale edilme- Si gerektir. Bu pakt aslından nedir? Sadece mevcud olan bağıtların tam tattiki. Framsa da, Rusya da uluslar sosyetesinde Üyedir. Sosyetenin paktı Bir kâğıd parçası değilse, onun bütün Üyeleri, biribirlerinin taprak bütünlüğü- nÖ ve erkinlEğini, hattâ sosyeteye gir - mentiş uluslar tarafından yapılmış ol - “sa da, her teşebbüse karşı korumakla mükelkitirler. Bundan başka bu üyeler, bir hücuma uğrıyan ulusa yardım da edeceklerdir. Aktlıselizn, böyle bir yar- damın en pratik araçları ve bunların en tesirlisini, yani silâhın kullanılacağını gösterir. Süel yardımım sosyetenin paktta açık- ca yazılı olmadığı şüphesizdir. Fakat anlattığımız - mekanlamanın işlemesi, Cenevre'de göcülen işin yavaşlığına tâ- bidir: konsey toplanacak, bir karar ve- recok, yahud da erksizliğini anlıyarak, Üyelerinin dilediklerini yapmakta ser. best olduklarını söylüyecektir . İkinci eksik, birincisinden daha önem Midir. Süel hareket özel anlaşmalarla da yapılabilir. Nitekim böyle anlaşmmalar da vardır. FPakat bilhassa uluslar <o0s - yetesi çerçevesinde kalındığı iddia olu- munca, könseye aklırış etmemek daha güçtür. Lokarnonun fransızlarca tefsi- rine göre bir hücum yapılırsa otematik şekilde harekete geçmek kabil ise de, bu, fokarno sisteminin zaaflarından bi- ridir. Rus - fransız anlaşması, tedafül iş- birliğini tasrih etmek için yapılacak bir sıra paktların birincisidir. Ve önceden düşücülen doğu paktından büsbütün başka türlüdür. Doğu andlaşması Sow. yetleri hakikiğ bir kozlisyonun başına Miebü Şimdi ise her şey sarih bir hal almış tır. Sovyetler kendi güvenlikleri için büyük bir endişe gösteriyorlardı. On- lar temim edilmiş oluyor. Polonya da kendisine düşman bir koalisyona gir. mekten kurtulmuş oluyor. İşte B. Laval'in başardığı kalkımma- mm en ilgi uyandıran taralı — budur. Rusya şikâyette bulunamıyacak ve fran sız - leb bizleşmesi de kurtulmuş ola - taktır. bee Eve Nowuvelle, Paris — 20. 4, 935 Fransız — rus karşılıklı yardım pak- tı imzalanacaktır. Çünkü — B. Hitler . in gazetelerinin son günlerde, hattâ soan saatlerde bile ortada dolaşan taraf- girce şaylalardan biraz mevsimsizce sevinmelerine rağmen, bu pakt imzalan. malıdır. Bu pakt, Fransa'nın güvenlik sıyasa- gana, Avrupa işbirliğine ve Cenevre'de gok bayık bir şekilde onanan arsıulusal anlaşmıya uygun olduğu için imzalana. caktır. Bu pakt bilhassa da makul olduğu için tüvlü imtiyazlara ve gerilemelere hazır olduğunu gören herkes anlamıştır. Fil . hakika Beriin bükümeti fransız —rus tesanüdümün ve Eransa ile Rusyanın karsılıklı yardımlaşmalarının kendisinin önce ortaavrupadaki, sonra da - şüphe- siz - batıavrupasındaki amaçlarına bü « yük br engel olduğunu iyice anlamış - tır. San günlerde “sedçekme,, kelime - sinden çokça bahısolunmuştur. Hiç şüp- he yok ki, gavaşa karşı da bir “sed, vardır. Bu da fransız - rus paktıdır ve aklıselim, bunun imzalanmasını gerek- keştirir. B. Heryo bunu çoktan anlamıştı. O'- nun güözel uzgörüsü meyva verdi. Bu son yıllar içinde devlet adamlarımız, onun çizdiği yoldan yürümek içn mu - vaffakiyetli gayretler yaptılar. Şimdi iyi olan, hikmet yolu olan bu yola gi - rilmiştir. Ve bundan aytılmıyacağız. Ayrılmamızı istiyen yalnız B. Hitler ve B. Göring'le onlarım Almanyada ve- yya başka yerlerdeki dostlarıdır. Biraz düşünelim. Daha dün, bizim açtığımız yola giren dost ve müttefik- lerimiz Çekostovaklar, bir karşılıklı yardım paktı içiz Rusya ile kendilikle. rTinden kanaşmaya başlıyorlardı. Bana göre, Almanyasın suya düşürmeği dü- şündüğü Doğu paktı gerçekleşiyor de- mektir. Bu ise fransız sryasasının ar. kasmmı brrakmamız ve kuvvetlendirme - Mmiz gereken bir kazancıdır. Bu keraner sağlamlaştıracağır. B Laval çok büyük hükmünü, tam fransız- Tarı yakışya sağduyusu ve bacışın birin- ci şartr olan güvenliği gerçekleştirme isteğiyle bunu daima anlamıştır. Kargılıklı yardım paktı I mayıslan önce imza'anacaktır. Biz buna inanıyo- ruz. Bu bem Fransa'nm, hem de barı » şın asığıdır. wae Fransız komünist partisinin organı olan L'humanit6 gazetesi de 19 nisan faribli sayısımda bır paktın yapılmasın- dan duyduğu sevinci anlattıktan sonra şöyle devanmı ediyor: »-. Şimdiki şartlar içinde Hitlerci politikanın tehdidi altımda olan yalnız Sovyet Rusya değil, bütün dünya ulus. laridır. Hitlercilere Doğuda hareket serbestliği verildi mi onlar bunu Avru- panın ber tarafında - kullanacaklardır. Bugün düvyanın bütün halk yığınları - nın güvenliği tehdid altındadır. İşte, “bölünmez barış,, sıyasası alan Sovyet sıyasası bu güvenliği garamti altına al- mak istiyor, Saylav Skapini gibi fran- sız hitlerciler bunu pek - iyi biliyorlar ama barışa aldırış etmiyorlar. Bu adam- lar, Hitlerle başbaşa bir sryasa gütme- nin barışa uymadığını da anlıyorlar, Fakat komünizrme karşı besledikleri hrn- €t ve proletarya ihtilâlinden olan kor- kularımı, fransız ulusunun güvenliğin- den üstün tutuyorlar. Bunum tersine e- larak bizim barışa ve ilk sosyalist ihti. lâline olan bağlılığımız ve ötoki Ülke - lerdeki işçi yığınlarının, bolşevikler ta rafından açılan yolda yürümelerini gör- mek arzumuz, her saman olduğu gibi bugün de takmacağımız tavırda milessir olmaktadır. Bizim için olduğu gibi rus arkadaşlarımız için de karşılıklı yar - dım son çaredir. Bizim ve Sovyet Rus- yanın asıl tercih ettiğimiz metod, sov- yetlerce belki yüz defa teklif edilen ve kapitalist memleketlerce yüz defa red- ddilen, silihların azaltılmasıdır. Bir silâhsızlanına konferansında, bu konferansı çıkmazdan kurtarmak için güvenlik paktları metodunu B, Litvi - nof ileri sürmüştür. Bu, (ransız - sov- »« ** Bugün hitlerci Almanya Cenev- re kararına karşı durmakta, — elçilerini geri çağıracağını söylemektedir Fürer tehdidlerine, barışcı sözler de karıştırı- yor. Bu ise bize, fransız - sovyet kar - " — Bu ülke bir öcalma ve fütuhat programı güdmek istemediğini ve ken- disi de içinde olduğu halde bütün ül - kelerin güvenliklerini garanti eden bir müşterek pakta gireceğini resmen bil - dirirse zevk duyacağır.,, Bundan daha açık konuşulamar. Bu hareketler ve bu sözler bir abloka isteğini değil, barış bozanları önlemek dileğini anlatmaktadır. Bu dilek bütün dünya işçilerinin ve köylülerinin o duğu gibi, her şeyden önce proleter Al- manyanım da dileğidir. Bulgar buhranı ve Mançester Gardiyet. 20 nisan 1935 tarihli Mançester Gar- diyen gazevesi “Bulgaristandaki buh- zan,, başlığı altında yazmış olduğu bir başyazıda diyor ki: Parlâmento demokrasisi çerçevesi içinde Bulgaristandaki buhran bakkım- da hüküm verilemez. Savaştan sonra Bulgaristandaki de- mokratik kurumlar bir hayli sarsıntıya uğramış, hattâ bu ülkenin en yeni bi çim devlet adamlarından bitisi olan Stambuliski bile bir zaman, bir köylü diktatğrü olarak hüküm sürmüştür. 1534 yılı mayısında hükümeti devir- Yabancı gazetelerde okuduk mek süretiyle yarı faşist bür adam olan Georgiyef iş başma gekniş, son ikinci kânunda ise Ziatef onun yerini almıştır. Bulgaristanın Georgiyef'e ve onun Üyesi bulunduğu Zveno kulübüne karşı takıtılan düşmanca duruma sebeb ola- rak bunların kırallık kurumuna pek dost olmadıkları, Makedonya komiteci- lerinin bir takımımı korudukları ve Ül- ke maliyesini alt üst etmiş oluklar: gös- terilmektedir. İkincikânun değişmesinde kıralın doğrudan doğruya yardımı - olmamışsa bile her halde bu işi höş gördüğü ger- gektir. Bu değişmeden sonra iş başına gelen Zlatef kendi sıyasal düşmanlarını yürüyeceği yoldan kaldırmak için onla- tı Karadenirzde bulunan 1ssiz St. Avas- tasyan adasımna sürgün etmişti. Bu adaya sürülenler, Georgiyef ile gene eski başbakanlardan profesör Çan- kof olmuştur. Ülkenin iç sıyasası — bakımta- gdan Zlatef ile andan önceki başbakanlar arasında büyük bir ayrım yoktur. Çün- kü hepsi Korporasyoncu idiler. Şu var ki eski başbakanlar kendi başkanlıkları altında çalıştıkları adamları yakırn dost ları arasından seçmişlerdi. Bu yüzden geçimsizlikler çılkmış ve General Zirtef de çekilme kararını vermiştir. Gelen haberlerde Generalin neden gekildiğini kamusal düşüne anlatıp on- ları aydınlatacağını bildirmektedir. Fz- kat kamusal düşünün bunu ortaya vuup vuramıyacağı şüphelidir. Bulgaristanda kıral ve ordunun çok- Tuğu ne isterse a yapılacaktır. Avusturyada durum 18 nisan tarihii Mançester Gardiyen tazetesi Avusturyuda durum bakkında yazmış okluğu bir başyazıda diyor ki: Avusturya kabinesi bütün sryasal toplantılarr on gün süre ile yasak etmiş- tir, Her ne kadar bunun paskalyada partiler arasında batış yapmak amacı ile yapıldığı bildirilmekte ise de alınan ,bu tedbirlerim sebebi, başbakan bay Şuş- nig'in özel ordusu ile başbakan yardım- cısı Preas Ştaremberg'in elinde bulu- man Raybısverler arasında bir anlaşama> mazlık bulunmasından ileri gelmekte- dir, Başbakan ile başbakan yardımcısı a- rasında anlaşamamazlık bulunmasından dolayı bir hükümetin böyle tedbirler almağa yüküm duyması pok seyrek rast gelinir şeylerdendir ki bunlar - birleşik olduğu zamanda bile, ülkenin ancak üç- te birini temsil edebilmektedirler. Bu iki adam arasındaki anlaşmaz ve çekememezliğin yarı sebebi sıyasal ise yarısı da özeldir. Şuşnig, katolik kilisesine bağlıdır ve kiliseye daha çok güç ve kuvvet vermek ister, Ştaremberg ise tam jtalyan biçi. minde bir faşistlik kurmak, bütün sıya- sal partileri ortadan kaldırmak dileğin- dedir. Bu adam, kilisenin elindeki bü- tün kuvvetleri almak ister. Sonra çok fazla muhterisş bir adam olan Ştaremberg, sosyalistleri ve nazi- lerin azmasını yatıştırdıktan sonra ken- dine daha yüksek ve üstün bir yer almak istiyordu. ü 'Tabif bu çatışmada söz söyliyecek olan silâhlı kuvvettir. Avusturyadaki en batırı sayılır kuvvet ise Ştarembergin elinde bulunan Rayhsver kıtalarıdır. Bu sebeble Ştaremberg, bu Raylısver- lerin gücünü artırmak ve onları eğer bir gün Avusturyada yükümsel askerlik usulü konulacak olursa, asıl ordudan ayrı tutmak dileğindedir. Bundan başka B. Musolininin Avus- turyada başbakan olarak Şuşniyden faz- Ja Ştarembergi tercih edeceği de söyle- niyor. Bu yolda, iş kuwvete binerse Ştatem> bergin kazanacağı umuluyorsa da böyle bir çekişme sonucundan nazilerin asığ- Tanması da hatıra gelebilir. larımız Sovyetler Birliğinde küçük artistlerin müzik terbiyesi Moskova devlet konservatuvarı di - rektörlüğü, bumdan bir iki yal önce, isti- datlır çoacukların terbiyesi sorumiyle uğ- raşmaya karar verdi. Böyle bir istidad gösteren çocuklara müsaid şartlar temin etmek gerekeceği ortadadır. 1931 de, A- leksandır Goldenvayzer'in ve Şatakinin girişimi üzerine “çocuklar için özel grup teşkil edildi. Külütr komiseri Bub- nof bu girişime enerjik bir surette yar- düm etti. En iyi müzik profesörleri o - Jan Leo Zelitin, Yampoleki, Kozolupof, Mostras Oyatrah, Raahveger gibi üs. tadların idaresi altına fizik ve paişik bakımından tetkik edildikten ve müzik sınamaları geçirdikten sonra seçilen 28 çocuk verildi. Bu çocuklar arasında Varşova'daki son viyolotistler müsabakasını kazanan Busya Goldştayn da vardı. Bugün Busya artık pek çocuk değil- dir, 13 yaşmdadır. Mükemmel bir vücut ve İyi bir mekteb ona,en ağır teknink güçlükleri yenmek imtânını verdi. Bu. nunla beraber, o öteki vaktından önce inkişaf etmiş çocuklar gili bu — kabili- yetinden suiistimal derecesinde asığ « lanmadı. Asil, klasik galış- ması çok hislidir. Mendelsan'un konser- tosunu çalarken gösterdiği muvaffaki » yet onu en büyük artistler acasına kay- maktadır. Kendisi gocuklara mahsus Stradivaryus markalı çok güzel bir ke- man kullanmaktadır. Naum Ltinski 14 yaşında bir ke - mancıdır ki Moskoeva konservatuvarı « nit büyük salonunun ber köşesinden işitilen kuvvetli ve temiz bir sesla te - mayüz etmiştir. Çalışı ateşli, romantik- dir fakat mükemmel olan tekniği ona ölçüyü kaybettirmiyor. Leo Zaks 15 yaşmdadır; fakat çalışt en pişkin viyolonistlerde rastlanan bir olgunluktadır. Sesi çok temizdir; şekil anlayışı çok ileridir. Bw küçük artistte hiç şüphesir ki bir. pedagog istidadı vardır. 14 yaşındaki piyanist Arnold Kap. lan, Şopen ve Lizt'in izerlerindeki tek nik güçlükleri kalaylıkla başarmakta- dır, Çalışı enerjik ve neşelidir. Ölçüsü ve mükemmel tekniği kendisi için sağ. Tam bir temeklir. Küçük Roz Tamarkina'nın çalışı de- rinliği ve özgünlüğü ile temayüz et- mektedir. Yumuşak ve çoak deyimli bir “tuşe,, onun artist geleceği için bize gü- ven vermektedir. Bu küçük piyanistler Galdenvayzer in talebeleridir. Bu profesör çok derin bir kültüre sahib olmakla beraber birin- ek smıf bir piyanisttir; vaktiyle Leon Tolstoy'un en iyi arkadaşlarından bi - riydi. Boris Reentoviç'in boyu viyolonse- Tüni ancak geçmekte olmasına — rağinen bu küçük artist aletini egemenliği 2! - tımda tutmaktadır, İstidatlr çocukların terbiyesiyle uğ- raşan yalnız Mockova konservatuvarı değildir. Leningrad, Odesa, Rostov da küçüklerin artistik yetişmelerile uğraş- maktadır. Profesör Staligaraki'nin ida- resi altında olan Odesa konservatuvarı grapunun çalışmaları çok iyi sonuclar vermiştir. Leningrad konservatuvarı da dokuz yaşındaki piyanist ve örkestra şefi Mar- garit Keyfets'i göndererek Moskova konservatuvar mubitini hayrete düşür- müştür . Villi Ferero zamanındanberi musi- ki dünyası böyle bir tensıt görmemişti. Bü küçük kız tarafından piyanoyla ça- haan Şopen'in fantezi ve valsları ken. disinin idare ettiği orkestra tarafından çalıhan Bethove'la beşinci senfonisi, Rimski-Korsakaf'un ispanyol kapriçiyo su ve Şeherazad'ı bu çocuğun Üsmomal kabiliyetini ortaya çıkardı, Orkestrayı idare etmekte ve kuvvetle kendine bağ- Tamaktadır. Bu çocukların yalnız müzik terbi » yeleriyle kalınmamakta her hususta iler Semelerine ve kafaca gelişmelerine ça- muyu filime çekiyorlar ve onu anlatıe ” Son alarak bir Amerikan filim 'ti tarafından çevrilen kültür filirmi tanbula aittir. Büyük bir wmut ile bu kültür filminde muhakkak - diğer | hirlerin kültür filimlerinde oldeğ kim az çok ta görüyor; fakat türküm ** miz çirkin levhalar da karıştırılıyor. — | Fikmin acıklı hali Boğaziçinin gü” manzarasile haşlıyor.Dolmahahçe Sultan Ahmet camii, Bayazıt camiü, bundan sonra Yemiş - iskelesindeki taşıyan hamallar, Yemişin dar 10 miş iskelesindeki hamalların, taşlarr kıkntş mezarlıkların işi nedir? Bundan önce gördüğümüz Lizl Rio de Janero, Roma gibi şehirlerin Ki tür filmlerinde ne bir çarşıyı, ne de ayak mezarlıklarda oynayan ço | göremezsiniz; çünkü bunların kültür fi mi ile hiç bir ilgisi yoktur. İnsan Alt| göstetilen şehrin tarihsel ve tabi zellikleri içerisinde yüzerken hiç sebeti yokken, şehrin en pis ve bakım taraflarını göstermek bilmem ne ye kadar doğrudur. Bu vaziyette film, nat bakrmında değerden düşüyor ve *| Teyhte bir propaganda olarak gözüküy 'N Türkiyede çevrilerek Avrupa ve merikada gösterilecek her filemi gözde geçirmeli bilhassa ulusal onurumuza * kunacak kısımları filmden — kesmeli göstermeye meydan vermemelidir. İşla özeti iyi Bir kontrol gerektir özeti iyi Meydana gelecek bir kurum bu işle uğraşırsa memleket hesabına büyü bir bizmet etmiş olacaktır. j Sadettin Bilginetf ... Bize bu mektubu gönderen gok haklıdır. Ne yazık ki memi ketimizde film çevirmeye gelen bir VW | kım kumpanyalar, gümrükten antika **| çıran seyyahlar gibi, şehirlerimizin kö” | tü ve pis taraflarının sesimlerini alar? bizden kaçırıyorlar, ve sonra dikkatsif | Höğimizden asığlanarak götürdükleri DÜ film ve fotoğraflarta bizim için bör propagamndacı oluyorlar. Türkiyeye lilm çevirmeye gelen baner kumpenyaların yanına, kontro) * | çin, işten anlayan işyarlar verilmesi, şüpheli ereklere hizmet eder görünet? | Terin Başıboş olarak istedikleri gibi bi reket etmeletinizn önüne geçilmesi rektir. Gözümüzün önünde ve memleketimizde bize karşı çalışanlı engel olalrm. — - " -— | lışılmaktadır. Çocuklar genel bir ter biye elmaktadırlar, resim —mqk edebiyatla uğraşmakta, spor yapmakti dırlar. VA Busya Goldştayn edebiyatı pek se * | ver ve buna o kadar düşkündür ki ol ma için gösterdiği aşrrr isteği biraz şetmek icab etmektedir. j Küçük piyanist Armold Kaplan 167 sim ve karikatüre çok istidatlıdır. fakat sporu da ilmal etmez; piyano çald ŞE kadar kolaylıkla patinaj yapar. â L