BEEEL AA SAYIFA 4 Düşünüşler Sinemadan fayda- lanmak yolları Beğ altı ay önce bu sütunlarda çı » an bir yazımda sinemanın, bugün, ter- biye vasrtası olarak dünyada güttüğü büyük hizmetlerden bahsederken Al » ganyanın tecrübesinden istifade ederek Ginemaların ber seanslarında programa Vave olarak bir öğretici film göster » mek mecburiyeti konmasının gerekliği- Bi ve faydalarını İleri sürmüştüm. Mem Buniyetle öğreniyorum ki son günlerde Kamutaya verilen kanun projeleri ara- Aında böyle bir önerge de vardır. Halk terbiyesi ve memleket kültürü Bakımından çok yerinde olan bu so » rum görüşülürken İstanbul sinemacıla. gının gösterdikleri — telaş ve heyecanı yersiz bulduğumu da saklıyamıyacağım. Sinema gördükleri işin berhangi basit bir ticaret işinden ayrı- lığını, bir mekteb işletme gibi >ulusal menitsatler bakımından mesuliyetli ve nazik bir iş olduğunu takdir ettikleri gün, ulusa karşı olan vazifelerin yapıl- sahibleri, aması kendilerinden istenildiğinde, men faatlerinden — biraz fedakârlık etmeyi #everek kabul edeceklerdir. Tabildir ki getirilecek öğretici ler sinemacıların masraflarını bir par- ça daha artırmaktan geri kalmıyacak « tır. Yalnız pregcamlarının böylece bis raz daka zenginleşmesiyle balkın sine- malarına karşı gösterdiği rağbetin art. muyacağı bakkındaki — iddialarının ne dereceye kadar doğru olduğu kestirile- mez. Evelce yapmış olduklar; tecrllbe- leri örnek göstermeleri de kati bir de- lil teşkil etmez. Çünkü bu neviden tecrübeler birkaç filmden ibaret kal « mıştır, halbuki tağbetin artıp artmaı Şinın anlaşılması için daha uzun ve esaslı tecrübeler gerekirdi. Hem bu öğretici filmlerin program- lara ilave edilmesi mecburiyetiyle si « im nemacıların ökonomik variyetlerinden şikâyetleri ayrı ayrr meselelerdir. Ö konomi Bakanlığı vurmalarını iyi karşılanuş ve istekleri- sinemacıların — baş nin tetkikine başlanıştır. Eğer, sine - malara konulmuş vergiler, bu müessese- deri zarara sürükleyecek — kadar ağırsa elbette ki bunların balifletilmesi yolu- na gidilmekten geri Yalnız, gee tekrar - ediyorum ki, bu ökonomik yaziyet, çok bayırlı ve fay- Aöli bir iş olan bu öğretici film göster- mek mecburiyetini biç bir suretle geri kalınmıyacaktır. Buakurmamalıdır. film seçine işinde gösterdikleri beceriksi; diğin de buuda biraz rolü vardır. Yapıl- dıkları memleketin — srnırlarını hiç bir zaman aşınaması gerekecek kadar kötü ve manasız ne kadar filmler en belli başlı sinemalarımızın baftalarca prog- ramlarını dolduruyorlar. Sinemalar, ziyan ediyorlarsa, Bence, sinema işi yalnız bu öğretici dülmler mecbutiyetinin konulması ile de bitmiş ve büsbütün halledilmiş ol- muyacaktır. Ancak — mütehassıslardan mürekkeb bir devlet komisyonu bir yıl içinde memlekete girebilecek flimle - tin bangileri olabilteceğini tesbit ettiği zamamlır ki zararlı, kötü veya hiç bir sanar değeri olmıyan abur cubur film- ler için beyhude yere dışarıya avuç do- Tusu para çıkarmanın önüne geçilecek. tir. Memleketi yalnız kötü propagan - dalara değil zevksizliğe karşı da koru- mak gerektir . Biliyorum Pöyle bir düşünceyi de, sinemacılar, fazla bir tahdideilik diye karşıliyacaklar, gene her zamanki gibi şikâyetlerini yükselteceklerdir. Fakat Bu tedbir, yalnız halkın szevkini ve de- gerli vakitletini korumaktan ibaret kal- muyacak bizzat sinemacıları da — kötü görmemezlik yüzünden ziyana girmekten kurtaracak tır. filmler getirerek rağbet Sinema gibi geniş bir terbiye ve halkın genel menfaatieri bakımından alacağı tedbir- lerde, kabul etmez bir surette haklı olacaktır. Unut- Buyalım ki çarpışan — birkaçla, birkaç milyon insanın menfaatleridir. Yaşar Nabi NAYIR kültür işi konuşulurken evlet, daima, münakaşa Ç Yabancı gaz—e;lerde ol;üdüklarım; Avrupa sıyasasında Sovyetler Sovyetler Birliğinin Avrupa sıyasasında üzerine aldığı önemli rolü bütün gazetelerin üzerinde dur- makta oldukları başlıca konulardan biri olmuştur. Buna dair bir üngiliz muhafazakâr, bir İsviçre ve bir bulgar gazetesinin üç başyazısını aşağıya alıyoruz: *“Mir,, Sofya, 27 mart 1935 Almanya ile Rusya arasındaki mü. nasebat 15 senedenberi üç defa değiş- miştir, Almanya Brestlitovskda Rus- yanın parçalanmasını İstiyor ve Ver - say muahedesini kâfi görmüyordu. İti- laf devletleri Almanyayı mağlüb edin. ce bu iki devletin münasebatı da öyle değişti ki, müttefik gibi oldular. Rus- yakendini müdafaada zorluk çekecek kadar zayıflamıştı. Japonlar, bu vaziyetinden istifade etmek gayesi- sıyasa takibine başladılar. Rusyanım ni güden b Japonların bu sıyasası ise en müfrit ko münistlerde bile, Rusyanın korunması için kuvvetli bir orduya ihtiyacı oldu- ğu fikrini uyandırdı. Rus diplomatla- rı tedrici bir surette ve barış severlik gösterişleriyle, Türkiye, İzan, Afganit tanın dostluğunu kazanmaya muvaffak oldular. Bunlardan başka, diğer Av - rupa komşulariyle barış - yaptılar. Hattâ Rusyadan ayrılan hükümetler bile, diğer komşulardan ise Rusya ile dost olmak lüzumunu duydular. Fakat Almanyada tejimin değişmesi üzerine iki hükümet arasındaki münasebat ge - ne değişti ve eyi dostlar düşman oldu- de lar, Brestlitovak barışı"politikası yeni- den canlandı. Milli sosyalist rejimi Rusyayı yalnız ezmek değil bir müs - temleke haline getirmeyi programının başına koymuştu. Almanların bu düşün celeri rus kasaba ve köylüsünün sön » müş vatanperverlik duygusunu a» teşledi ve bittabi münasebetleri daha ziyade tenalaştı. Alınanya ile olan mü- masebetleri böyle bir şekil alınca rus- lar eski müttefiklerinin döstluklarını aradılar. Fransa rusların bu müracaat- larına hemen razılığını bildirdi. Rus - ya Uluslar Derneğinde Almanyanın yerine geçti ve bu suretle dünya barışı için tehlikeli sayılan hükümet bunun koruyucuları arasında mevki aldı. Bu- gün, şarkmisakının akdini ve halihazır budutlarının teminat altına alınmasını en ziyade ısrarla istiyen Rusyadır. Bol- gevik ihtilalinden — sonra olduğu gibi Rusya bugün yalnız Asya devleti de - ğildir. O, Avrupayı, Avrupa da onu 2- rıyor. Rusya tamamiyle organize edilmiş ve teknik vesaite malik bir memleket de- ğildir. Fakat her iki senede bir Bulga « ristan kadar nülusu artmaktadır. Rusya ile Fransanın dostluğu yarım asırdanberi devam etmektedir. Her iki memleket de dahili bazı de- gişiklikler olmasına rağmen bu dostlu- Ha halel gelmemiştir. Bugün görüyoruz ki Rusyanın ökonomi sistemlerinde de- Hişiklikler oluyor. #i 1 nisan tarihli Deyli Herald gazete- Si, “bazış ve sövyetler,, başlığı altında yazdığı bir başyazıda diyot ki: İçeri işler bakımından — ingilizlerle sovyetler, bir peynir ile bir tebeşir ka- dar taban tabana birbirine zıddırlar. Fakat bütün bu durum, Eden, Sta- lin ve Litvinof görüşmelerinden sonra anlağılmıştır ki bir anlaşmaya engel de ğildir. Ortada geniş bir alan vardır. Saydı- fımiz bu iki devlet, önce büyük ve güclü, sonra hem Avrupa ve hem de As ya devletleri olmaları dolayısile bir » birlerine benzerler. Bütün bunların U. zerlerinde her ikisi de büyük bir di » lekle barışt özlemektedirler, Sovyet Rusya, büyük iç-ödevlerini başarmağa koyulmuştur. Rusya, bir ya- rı derebeylik, bir kötü ve bozuk bir re- jimden büyük adımlarla teşkilatlı tek. nikli yeni ve güclü bir devlet haline geçiyor. Bu devletin barışa ihtiyacı var dır. Londra görüşmelerinden anlaşılan şudur ki her iki tarafın bu hususta & « na görüşlerinda değil, olsa olsa, yön- demlerinde ayrılık bulunmaktadır. Gerek İn, ya, barışın kollektif saldırana korunma giltere gerek Sovyet Rus- bir güven siste- karşı — elbirliği kuzeyinde — ayakta bundan başka bu a - ir bir yol olmadığına kanığ mi ile tutabileceğine maca eri ve bulunmaktadırlar He min Uluslar Derneği ana yasaları üze- iki taraf da bu kollektif siste- rinde ve onun çevresinde yaşatılabile - ceğine inanmış bulunuy Her iki tarafında görüşüne göre bu sistem, eğer bir takım ulusların bir ta lda tatbik alanma geçirileçek olursa kum kım uluslara karşı birleşmesi şekl Üzerine yazılmış, bütün ulusların sal « dırışlara karşı elbirliği etmesi ye nan kaya Üzerine kazıl - ki taraf, almanlara müsavi hak lar verilmesi ve bu verildikten — sonra, A * etmek imkânı varsa, Uluslar Derneğine manyanın yardımımı da - temin bir ve yahud gerekiyorsa, Almanyasız uluslar derneği yaratmak dileğinded ler ve bu temel üzerinde anlaşmışl. Son yüzyıl içinde Avrupa ve Asya- nın & miş olanlardan hiç bi yasal yaşayışını araştırmış, öğren ü, Avrupa barı- şının korunması ve sağlam bir temel ü- zerinde Uluslar Derneğinin den rulması yolunda ingilirz — sovyet el n vereceği sonsuz asığı aba 1 nisan 1935 tarihli Saytung gazetesi, Paris muhabirinden 91 mart tarihiyle aldığı bir haberde di- yör ki; Noye Zürher Sövyetler — Bitanya görüşmeleri Pariste büyük bir alaka ile takib edil- miştir. Edenin İngiltere ile Rusya a- rasında daha iyi bir itimad havası sa- nucunun meydana gelmesine elverişli intibalarla Moskovadan ayrıldığı sanıl İngilterenin âtideki bir do- ğu misakına girmesini beklemenin bir maktadır. parça mübalağalı bir düşünce olduğu kanaati vardır. Buna karşı, fransız dı bakanlığındaki İtansız görüşmeleri bızlaştırılmaktadır. şarı işlec sövyet — Dışarı işler bakanı Laval — Sövyetl elçisi — Potemkini iki defa kabul zun uzadıya görüşmüştür. Birliği büyük gü martesi etmiş ve gazete: “bu mele - rin yalnız Moskova ziyaretinin merasi mine ald bazırlıklara hizmet etmediği ve bir sıyasal bareket hazırlığı olduğu besbellidir. Çünkü, Lavalin — ziyareti, yalnız rus — fransız dostluğunu kuv etlendirmekle kalmıyacak, çok geniş T; ancak hi a İmza edilmiş ola- Bahse konan mesele, doğu misakının bugün artık ne Lehistan ve ne de Al - girmesini katiye imkân bırakmıyan b apa durumuna göre uyduru! masıdır. — Ruslar, küçük anlaşma ile de uzlaşılarak mümkün olduğu kadar ge - niş ölçüde bir anlaşmanın yapılmasını istemektedirler. Ancak Fransa, doağu- nun henüz da ha kısmen büsbütün dur- luk bulmamış olan hududları için yar- dımda bulunmaya söz vermek istemedi- gi gibi çok sıkı tutulmuş bir birleş sıyasasiyle de Uluslar Derneğ çevesini kırıp aşmak niyetinde & dir. Lavalin âyan meclisinde söylediği gibi, doğu misakı, Avrapanın bu y nında alakası olan bütün devletlere a- çık bulundurulacaktır. B. Titülesko Pariste 31 mart tarihli Eko dö Pari gazete- sinde Pertinax diyor ki: B. Titülesko cuma günü Parise gel- miştir. O, şubattanberi Balkan anlaş- masının başkanıdır ve küçük anlaşma başkanlığının onda olan sırası da ma- yısta bitecektir. Buna göre B. Titü- Tesko, beş, battâ altı devlet adına söz söyliyecektir, Çünkü Türkiye “Rusya ile iyice uyuşmadıkça karar almamak - tadır. Uluslararası işleri yakından ta- kib eden herkes, büyük fırsatlarda bir tek blok olarak ortaya çıkan bu altı ül- kenin görüşlerinin devamlılığına ve te- şebbüslerinin kuvvetliliğine şaşmakta- dır. Bu disiplin ve yöndemden emin o- luş, üç büyük batı devletinin, Fransa, İngiltere ve İtalyanın kararsızlıkları ve duygu uygunsuzluklariyle mukaye- se etmemek kabil midir? Mart başlan- gıcında Yunanistanda olup bitenler bir ara doğu Avrupasının barışlandırılışı- nt bozacak gibi oldular. Fakat her şey yeniden düzene girdi. Almanyanın 16 martta vurduğu darbe (mecburi asker « liğin yeniden kurulması, ki bu, Versay andlaşmasının sücel gartlarının tek ta- raflı bir bozulmasıdır) Avrupasiyle Balkan yarımadasında a - kislerini yapmak tehdidini — gösterdi. Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan, Berlinin verdiği Öörneğe — uyacaklar mıydı? Tekzib edilmiyen gazete ha - berleri bize hemen öğrettiler ki hiç bir $ey yerinden oynamıyacak ve bize kö- tü sürprizler yapılmasının önüne geçi- lecektir. B. Titüleskonun 25 martta B. Yevtiç ve 26 martta B. Benes'le yap- tığı konuşmalar, bu anlamda tefsir e- dilmiştir. Almanyaya gelince, küçük anlaşma ile Balkan anlaşması, gerekli olan te « şebbüslerin mesuliyetin!i — bu teşeb « büsler şüphesiz 'onlara Iyi veya fena taraftan dokunmasına rağmen — başka bir ara Tuna lerına bırakmaktadırlar, Fakat şimdiki durumda prensip bakımından söylene- bilir ki, Fransa ile küçük anlaşma ve Balkan anlaşmasının yapacakları işbir- liği, uncak Moskova ve Paris hükümet- leri beraberce barışın korunmasına ka - rar verirlerse, müessir olarak devam edebilecektir. Barışt kurtarmak isti - yen ulusların yapacaktarı birlikte ek - sik olan halka budur; öteki de küçük anlaşma ile İtalyanın barışmasıdır, ki bu barışma daha kati bir şekil alma - mıştır. Fransız diplomasisi gayretle- rini bu iki nokta üzerine çevirmelidir. BB. Dumerg ve Bartu şimdiki teh- likeyi sezip işe başlayalıdanberi on bir ay geçti. Beş aydanberi ise B. La - valin buna kararsız bir el ve birbirine uymuıyan düşünceler getirmiş teessüfe değer. Aslından onun umudu Berline doğru çevrilmişti; Şimdi bu- nun ne olduğu hakkında bir hüküm ve- rilebilir. B. Bartunun umduğu “vafi,, tesir elde edilememiştir. Bu birkaç düşünce B. Laval'le B. Titülesko, B. Laval'le Sovyet Rusya el çisi B. Potemkin, B. Edenle BB, Lit. vinof ve Stalin arasında yapılan söy- leşmeleri anlamak imkânımı vermekte - dir. Netlce itibariyle bilinmesi gereken barış birliğinin kurulacağı mı, yoksa parçalanacağı mıdır? ü olması, rk Maarif Cemiyeti Çiçek balosu 16. 4. 1935 Davetiyeler Cemiyet merke- sile İstanbul eczanceinde bulunur 8 NİSAN 1935 PAZARTES 1935 yılında savaş, acı devriminden daha önemli görülür Bay Edenin Mo ve vardığı sonuçi, z#etesine uzun bir telyazısı yenis bildirmeni diyor ki: Bir taraftan bir takım gazetelti yazdıkları yazılar, öte taraftan bur WW kım adamların özel de olsa sürekli Tışmaları sonucunda Moskovada İl| sıyasası hakkında bir takım kuşkul bulunmakta idi. Oraya giden ingilizler, bu kuşkufllk önceden umduklarından çok aşkın Ü Edenin k önce bu ket!İ olmuştur. muşlardır. Onun için B karçıya kaldığı ku bulutlarını d Ruslar, doğu andlaşması işinde gilterenin alman ayırlığını daha serif bir kanla karşıl. vt umuyorlardi| B. Stalin ile yaptığı kö ll arda bunu düzeltmiş ve Büyi ıyasası yalnız b? saTıştan — bak$il söylemiş | a Rusya #f berhangi bir saldtlfk g n buluna ortadai B. Eden ise anyanın bürcik rış sıyasası olduğunu, hiç bir sıyasası olmadı Bu lakırdılar nırlarına yapılacak ında İr ğt yoltu yıllarmış kuşku da tir, arax rığın arkı kaldırılmağa uğraşılmıştır Bu görüşmelerin sonunda çıkarılâff bildiriye her iki devletin öteki devleff lerin toprak bütünlüğüne karşı saygtlf davranacakları hakkında konulan kas yad, b denin B. Stalin üzerinde bıraktığı ve dostça izleri anlatan bir belgedifi bakımdan önemlidir ve B. B £ Bu konuşmalarda bolşeviklik pro € söz edilmiş bile ol miş değildir. 191 acun devit tehliketl pagandasından fazla önem v yılında herhangi bir sava; riminden daha k görülmektedir. Çünkü bir adam, yahull bir ulut savaş çıkarabilir; fakat bir 4€ cu v cun devrimi çıkaramar. Bu konuşma & larda rus tezinin şu olduğu beliri tir: Ruaya barış istiyor; Büyük Bri & tanyayı da büyük ve güclü bir devlelf gerçekleştirecek biff Ondan dolayı Rust nmadıkça bif Jevlete karşı bu * olarık bu amacı kuvvette bulüyor ya, kendi amırları bir zaman bu bü: acaktır. Ulus TYTercümeler kiilüp!ızını'cî ünmry küzübhar kitablorut Gazetemiz bir tereümcler pmaştır. Bunun için başında şunlar denilmekted (Tefrikalarımırcı; genelerin ve halk kamrzın zevkini terbiye edecek birinci günüd sınıf sanat eserlerinden veya başlıca fikir cereyanlarını — xrünakaşa eden kitablardan seçiyorur. Gazetemize de bunları daha geniş satırlarla dizdi: rerek yalnız kâğıd ve baskı parasile ki- tab haline getiriyoruz. Gazetemizin tae bil masrafları içinde böylece memle' e« beş on kazandırmış oluyoruz). ULUS Tercümeler şimdiye kadar çıkanları: 1 — Amerika'da Bir Konferans (Bernar Şov) un sanat kıymeti il4 fikir krymeti bir aradaki kitabi. Çeviren: Reşad N, Nuri: 25 kuruş 2 — Yirminci asır Kroniği - Cihan Şanif piyonları. Fransız edebiyatının başlıca şah « siyetlerinden (Pol Moran) n to « manı. Çeviren: Nasuhi Baydar, F atı: (60) kuruş. 3 — Anadolu Profesör Pitar'ın te her sene cild eser kütüphanesinin bugün ve düne alt ilmf tetkik Çeviren: Reşat N. Nurl. Fiatı:(607 Kuruş. 4 — İnsanlığın Hali Andre Malro'nun mükâfatını kazanan eseri. Çevirent Nasuhi Baydar, Fiatı: (75) kuru$ 5 — San Michele'nin Kitabı, yakında çıkacaktır. Bu kitablar İstanbul'da ve An'ıa « aki kitabcılarda satıt ç: AALARALIA EKAAAMDUN' T CU YT — 1933 Gonküt CKL ee —— a eeei