S NİSAN 1935 PAZARTESİ ğir Te a y ie v Gündelik Yu; lt sıyasul A Sansasyon ğil, Heyecan değil. Gil- rada; Sansasyı Ü. in dilinde, bir haberin *N İşitilmesi üzerine her tarafın öYretle, c: zrak çalkalanması. Gözetecilerin merifet — kutusunda, €k olan bir marilet. Si Tİ, öteki ticaret mad- xıı';,“ Bibi alıp satan milyonluk gaze- de , Sin, en büyük av. Altın değerin- usta avcılar için her n mümkün. Elverit — ki, 4 işliyerek ilk sayıfaya bir mücevher Sidi iliştirmesini bilen bir yazı işleti NÜ iç Ü olsun. n Cün svlanması RBu anka, her memlekette, ber güü sün ber alanında uçuyor. Ama tmem İ dleketine göre, daha iri yahut daba hay Olüuyor. Bakın Hearsı adir gazete-krralının Bellibaşlı yazarlarından biti sansasyon'u TMadde göstererek nasıl anlatıyor: “Broadway'de (New York'an en bü- Yük Sâddesi) bir köpeğin bit çocuğu Hirması, haber değildir. Fakat bir ço- SUğun bir köpeği ısırması haber' dife re haber demek zaten n başka bir şey değildir. Var ki, çocuğun köpeği 1sırma- öpeğin çocuğu —TSETMASI ukundan, eyi gazeteci birinci Yakayı ya bulacak yahut icad edecek- tir. n Bir yandan de gazeteler, şu meşhur Sokakteki adam,a, telkin kanalından, sıl asırdığım merak bir haberi İezzetle Ve t puntolu başlık, kü- Tü fakat kendini kolay ve sonuna ka- dar okutan.reporraj, sansasyoncu göze- Fehin, ayrıca kullandığı “seri steşli ba- Tarya Jardır. İşte “sokaktaki adam,a bitab etti- Bizi ileri süren bazı gazetelerin *s0- Haktaki 2dam,ı bakikatte yoktan Vaâr &tnek ve onu seri halinde imal etmek BSulleri bunlardır. Şüphe yok ki #sansasyon,culuğun S€nel kuralları, het memlekette birdir: ğ rtmak.Haberin seçile- , ayrı ayrıdır. k mali iskandallardan, ki- hikâyelerinden, kimisi irelerine çatmaktan hoşle- deği! hoşlanacak bir hale getiri- iz nesnenin ticareti n Azikmıyacaktır. “haber Çünkü sansasyonun asıl tarifi, olması- tica BZ y fcarethanelerinin camekânin dir, BURHAN BELGE — . .—— B. Laval'in bir söyl_evi dolayısile B. Yevtiç'in telyazısı Belgrad, ? (AA.) — Başbakan vt Dişacı İşler Bakanı B. Yevtiç — Kıral Aleksandır'ın öldürülmesinin altıncı ayı dolayısiyle fransız Dışarı İşler Bakası B. Laval'ın radyodaki söylevi üzerine şu telyazısını göndermiştiri Acıklı bir ölümle göçen Kıral Alek - Sândr'en yaşayışını ve ölümünü hatırla- tan içten gelme ve dostça sözleriniz bü- tün Yugoslavya ulusunu duygülandır- Mıiştır. Bu sözlerde bir olan acımızı Ve Uluslarımızın kardeşce dostluğunu gör Mekteyim, Kırallık hükümetinin ve ken- İn duygulu ve derin dostluğunu kü- “İ etmenizi dilerim. Gazeteciler evinin açılışı Belgrad, 7 (A.A.) — Bugün kı- Fal ikinci Pier'in hususi ' bir mü- li, başbakan, birçok hükü- Met üyesi, elçiler ve yabancı ga” Zeteciler huzuriyle Belgrad'da ga- Zeteciler evinin açılma merasim! Yapılmıştır. Bu ev, en mo- 'ern binalarından bi Ankara barosu genel heyeti di 'a bir toplantı meclis üyeleri bitile keminikasyonlardaı kurarak bir mayısta toplanmak İl: tıyr göstermektedir. ı Bulgar süel divanı toplantısı (Başı ! inci sayrfada) Divanın ödevleri yııılırlı açık- ça tayin edilmiş nİduğun:îın_ bu gibi sorular divanın salâhiyeti di şındadır. Yüksek süel divanın top- lantısı dolayısiyle dışarda, oı;un sıyasal işlerle de uğraşmış oldu- ğu hakkında verilen duyuklar doğru olmadığı gibi Iıılıiı_ıed: â'ı- kında değişiklikler olacağına da- ir çıkarılan şayialar da hakikate uygun değildir. Fransa uluslar derneği konseyine vereceği muhtıraları ha- zırlıyor Paris, 7 (A.A.) — Fransa'nın Uluslar Derneğine başvurmasını pekiştiren muhtıra ile gene Uluı'- lar Derneği konseyine önerge edi- lecek kararı hükümet önümüzdeki salı günü hazırlıyacaktır. Muhtıra makina ile yazılmış on kadar sayıfadır. ve Almın%'ı"nın mecburi askerliği ilan etmesi üze- i martta Almanya'ya vort- î::epîglutnyu uzun boylu anlat- maktadır. ç Bunda Almanyanın, böyle bir kararı, kendisini arsrulusal toplu- luğa yeniden almak amacını gü- d:n 3"2 tarihli Londra bi _dırıgın- den sonra ve gene kendisine tek- liflerde bulunmağa dıidoîl Bnyı Vi gundan önce al- Saymenin Yöeret edilmektedir. Muhtıraya göre, acunda doğa- cak sıkıcı durumdan — Almanya suçludur. Onun içindir ki Alman- yanın andlaşmalara uymayan tek yanlı hareket ve isteklerini Ulus- lar Derneği konseyinin kötüleme- si istenilmektedir. Ancak l.ıe metin de henüz belli değildir. l(ı.- binenin bunların bir ulıı'm' deği- şiklikler yapacağı unıulılıı!ıı. Son olarak karar sureti Stresa 'da de giştirilerek üç devletin düşüncesi- ni anlatan bir biçime konulacak - tır. Ürelirğiğen B. Göbels'in dedikleri Dantziş,; 7 (A- A-) — Alman B. Göbels cu- m.ıık,md' b..kî:ndı söylediği nutukta, dış ııyıı_ıdııı bahsederek demiştir ki: *“Bize I)ıyşti Iuk kımızı vermekten çekindikleri za- man Cenevre'den ayrıldık ve bir buçuk sene çalışarak harb ygpı:ıık için değil, barışı kuvveılışndxrııek için alman ordusunu _n_ıuden mey: dana getirdik. Barış için fedakâr- lıklarda bulunmaya hazırız. Keza Fransa ile barış içinde yaşamaya amade bulunuyoruz. Fakat tenlılı- ke önünde kalmaklığımıza müsa- ade etmiyoruz.» yapmıştir. Bu toplartıda baro me adedini 7 den 9 » çıkâr mış ve n ücret alınması işini ini izere dağılmıştır. Yukarıdaki resim bu toplan- n xasi TY de Adliye Bakanlığı İçindek! salon- elisi seçim müddetini 2? seneye vukat Ücretlerinin tayin ve tes- 'celemek üzere bir komisyon Avusturyada eski subay- ların hazırlık talimleri başladı Viyana, 7 (A. A.) — Sü Bakan- lığının bir bildiriğine göre eski A- vusturya - Macar ordusunda mu- vazzaf yahut ihtiyat olarak çalış- mış olan yüzbaşı'ya kadar subay- lar 15 mayısla 15 eylül arasındaki süel talimlere girmek için çağrıl- mışlardır. Ancak, bu katılma işi ilgilerinin isteklerine bırakılmış- tır. Dört hafta sürecek olan bu ta- limler sırasında gereken parayı kendileri harcıyacaklardır. Avusturya'da süel resmi geçid Viyana, 7 (A.A.) — Bugün bütün Avusturya garnizon — şehirlerinde mu. tad ilkbahar resmi geçidi olmuştur. Viyanadaki resmi geçidte başbakanla reisicümhür birer söylev söylemişler- dir. Resmi geçidte bütün hükümet üye- leri ve elçiler heyeti hazır bulunmuş- lardır. Yunanistan'da idari tasfiye Atina, 7 (A-A.) — Son ayaklanma hadiselerinden sonra başlanan idari tas- fiyeye devam edilmektedir. Bu sabah bir çok adliye memurları açığa çıkarılmış - lardır. Açığa çıkarılanlar şunlardır: Temyiz mahkemesinden yedi üye, is- tinaf mahkemesinden iki başkan, beş hâ- kim, üç müddei umumü, bir müddeiu - mumi muavini, llk mahkemelerden beş başkan, altı hâkim, divanı muhasebat « tan altı üye ve devlet şürasından beş hu- kuk müşaviri ile beş üye. General Kondilis'in bir söylevi Atina, 7 (A-A.) — General Kondi- lis süel mahfilde söylediği bir söylev- de üsi zabitlerin icraatını takbih ede- rvek tasfiye edilmiş inzıbatlı ve her tür- Yü sıyasal nüfuz haricinde yalnız vazi- fesile meşgut olan şimdiki orduyu ve- nâ etmiştir. Danzig'de durum Dantzig, 7 (A-A.) — Hav jansında: Dantzig üniforma ile dolu bir şehir halini almıştır. Yol- lardan geçenlerin yüzde ellisi na- zi elbisesi giymişlerdir. Sosyalist ve komünistlerin propaganda va- sıtaları, yazı Ve ilanlarla örtülü o- lan nazi müesseseleri tarafından hiçe inmektedir. Yalnız lehliler fırkası az çok hareket serbestisi- ni muhafaza ediyor. Çünkü seçi- ciler henüz fikirlerini açıkça 1z- har edebilmektedirler. Danzig'te kapanan gazeteler Danzig, 7 (A-A-) — Eski senato baş- kanı tarafından yazılmış. olup - nazi kötüleyen ve ulusu, nasyonal sosyalist- lere karşı öy vermeğe kışkırtan bir mek- tubu yazan bazı karşı gazeteler kapatıl- mıştir. Yeni karşılıklar kılavuzu (Başı 1 inci suyılada) nn verimi de ( Osmanlıcadan türkçeye söz karşılıkları tarama dergisi) adını taşıyan izer (4) ol- du. (Tarama dergisi), bu kaynak- larda bulunan türk sözlerini - a- ralarında bir ayırdımı gözetmiye - rek - karşılıyabilecekleri yabancı sözler sırasile ortaya dökmüştü. Derginin bu bakımdan değeri pek büyüktür. Bugünün ve yarının dil araştıricıiları dergiyi kendi araş : tırmalarında bir başlangıç, bir da- yanak gibi kullanacaklardır. Dergiden kılavuza geçerken: Ancak, bir bilim kaynağı ol - mak üzere — ortaya konan dergi, yazı yazacak olanların kullanma- sı bakımından çok işe yarar bir kı- lıkta değildir. Dergide bulunan karşılıklar içinden en uygun, dile en yatkın, anlaşılışı en kolay olan- Tarını seçmek, her yazarın elinden gelecek bir iş değildir. Dergiyi bir daha süzerek bun - lardan seçilecek karşılıkları bir (kılavuz) da — toplamak, ikinci türk dili kurultayının beğendiği çalışma programının en başlı adı- mı idi. Kurultaydan sonra der- giye her yandan gelen düşünce « let bir araya — getirilerek bütün karşılıklar arasından - sıkı bir se- çim yapılma işine girişildi. (Karşılıklar kılavuzu) için ku- rulan çalışma koluna kurumun ge- nel özeği (5) üyelerile (6) bir « likte, ülkenin yazı ve bilim işlerin- de tanınmışlarından da - birçoğu katıldı. Böylelikle geniş ve sıkı bir çalışma yolu tutuldu. Etimoloji araştırmalarının ve- rimi: (Karşılıklar kılavuzu) yapılır- ken, yalnız karşılık toplama yo - lundaki derleme ve tarama işleri- nin değil, etimoloji çalışmaları - nın verimi de göz önüne alınmış- tır. Kurumun etimoloji kolu, türk tarihi çalışmalarının doğurduğu ir tez üzerinde çalışıyordu: Türk bütün ileri dillere; Türk kü inün, bütün yeryüzü kül- türlerine ana kaynak olduğu tezi., Buradan işe başlıyan etimolo- İi kolu, İndo-Öropeen ve Semitik denen dil bölümlerinin Ural - Al- tay ardasının (7) kaynağı olan türkçeden kopmuş olduğunu gös- terir birçok tanıtları (8) toplamış- tı. Bunlardan birçoğu, dilimizde yabancı sanılan sözlerden bir ta - kımının ana kökü gene türkçe ol- duğunu ortaya koyuyordu. Bun - ları yabancı sanmamız iki yüzden olmuştu: 1 — Arab ve fars sözlerinin es- ki yazarlarımızca çok değerli, he- le arabcanın bayağı kutsal sayıl - ması. Bu yüzdendir ki en açık türk- çe sözlerde bile bir araplık bul - mak ona tüzünlük (9) vermek sa- yılmıştı. Başı sarıklılar kendileri- ne seyyid adı vermek ve başları - - geşil sarık sarmak için yalvaç (10) soyundan geldiklerini ileri sürdükleri gibi, türk sözlerinin de arap soyundan geldiğini söyle - mekten bir kıvanç duyarlardı. 2 — Bir takım türk sözlerinin arap ve fara dillerine giderek, o dillerin söz yaratma yollarına uy- muş olma: Her dil gibi, arap ve fars dil - leri de içlerine aldıkları yabancı sözleri yuğurarak kendi dillerinin söz üretme gidişine benzetirler. Bugünkü arapların fransızca sous- officier sözünü alarak — bundan (sevazif) diye bir vöz uydurma - ları, bunun en yeni bir örneğidir. (4) İzer « eser (5) Genel özek — umumi merker (6) Üye — aza (7) Arda — »aile, Famliye (8) Tamıt — delil (9) Türünlük — asalet (10) Yalvaç — peygamber İşte uzak bir geçmişte arap ve fars dillerine kök salan türk söz- leri de o dillerce böyle benimse- nerek ardalanınca - (7), biz onu yabancı sanmışızdır. İkei çalışmanın kılavuzda bir - leşmesi: Etimoloji araştırimaları; dili « mizde kullanılan ve yabancı sa - nılan sözlerden bir takımımın türk çe kökünden geldiğini ortaya ko- yunca, önümüzde yeni bir ışığın parladığını gördük: demek karşı- Tığını bir türlü bulamadığımız bir takım sözleri türkçede başka bir sözün karşılıyamaması, dilimizin yoksulluğundan değil, o yabancı sandığımız sözün kökü türkçe ol- masından imiş! Kılavuz çalışmaları arasında böyle bir takım — sözlerin türkçe kökünden kopuştuğu anlaşılınca, bunları doğrudan doğruya benim- semek yolu tutulmuştur. Ancak bunun için, benimsenilen sözün dilde yaygın — bir başka karşılığı olmamak, ©o söz kendisi okuma yazma bilmezlere kadar yayıl - mış olmak gi öksel (11) şart- lar da göz önünde tutulmuştur. Bir yandan, iki yıldanberi ara mıp taranarak bulunmuş karşılık - lar, öte yandan da etimoloji ça - lışmalarının — türkçeliğini ortaya koyduğu sözler, (karşılıklar kıla- vuzu) nda bulunmuş ve birleşmiş- tir. Koılavuz çalışmaları mekaniz - ması: Kılavuz çalışmalarında, ilk ön ce türkçe karşılığı konmak gere « ken anlam (12) lar üzerinde du - rulmuştur. Arap ve fars dillerin « den alınarak osmanlıcada kulla « nılan sözler arasında bir çokları vardır ki kendi dillerinde anlat- tıkları — düşüncelerden ayrılarak başka bir deyim (13) almışlardır. — Bunların bugünkü — ileri dillerde hangi anlamları (12) karşıladık « ları belirtilmek gerektir. Dilimize girmiş arap ve faras sözlerinden bir takımları da var. dır ki anlattıkları düşünceler baş- ka başka değildir. Nitekim “bahr, derya, lüce,, sözlerinin hepsi de düzce “deniz,, demektir. İşte bu bakımlardan her bir sözün düz varlığı değil, anlattı- ğı düşünce göz önüne alınmıştır. Bunun için de günün ileri dilleri arasında en çok bilinen bir tane « si, fransızca, ele alınarak, dilimiz deki yabancı sözler fransızcada karşıladıkları anlama vurulmuş - tur. Karşılığı konacak — sözler, bu ölçü ile ölçüldükten sonra, her bir sözün türkçede ne yolda söylene- bileceği üzerinde sıkı araştırma - lara girişilmiştir. Bu araştırmada, dil anketinin verimleri, tarama — dergisindeki sözler, in yanlışını düzelt - mek, eksiğini tamamlamak üzere gelmiş fişler göz önüne alındığı gibi türlü dil kaynaklarından ve etimoloji araştırmaları ürünlerin- den de (14) elden geldiği kadar asığlanılmıştır. (15) Bunca özenlerle (16) başarı « lan kılavuzu ilk önce gazetelerle çıkarırken, dil araştırma kurumu, bunun üzerine bir sonuncu anket daha yapmayı düşünmüştür. L Necmi DİLMEN Son çıkan Ülkü mecmuasının başyak tısıdır. (11) Köksel (12) Aniam — mefhum (13) Deyim — ifade (14) Ürün — mahsul (1$) Asığlanmak — istifade etmek (16) Özen — itina esasl