Öke i Onomik arauşurmulür Değeri dü; Para değ İara iste Kİ düş * Öşünenler, kantite teori AYA sar Tiyi derleyip tapl, len y B k bir yana at - Tek düşüncesinde olmadığanızı, an - “î bunun usa yakın ve de _:ı“v"" uygun ölçüsü ile ele alın - tik, A"““ doğru olacağını da söylemiş ea kmv:r.kı[ı profesör İrving Fischer, ANtİte teorisini biçime sokmuştı (Tedi bankal E: genişleterek şu övüldeki para x tedavül hızı * ardaki para x bunun tedavül h- dtia x Fiat x ciro mikdarı) âmerikan değer düşürme dene- bu formülün aksamadan ger Bu İnanç ile oynıyarak 1926 naliyordu. arına kavuşma kkabil ola 1 altın karşılık nin değişmesi tdar arasın- da, veya kâğıd para ile lt arasın : ğid para ile 8 Yahut da kâğıd para ile fiatlar aras ciyazi nisbetler var imiş gi- ie yola çıkılmıştı. eğer para değeri ürse, bütün Bir- Hiatlarında Yü lEsab edilmişti & İ zde 40 kadar düşür *$İk Amerika ürünlerinin Yüzde 66 nisbetinde bir yül Sâktır. Bu umudla işe başlandı. Çok &€çmeden bu düşünüşün zayrf tarafları Meydana çıkmağa başladı: | Yok edici (müstehlik) halk küelele. Finin güvenlerinde hiç bir sarsımtr ol- Tudığr halde, uzun vadeli mukavele - trde bir aksi tesir görüldü. 25 sonteş- Tin 933 de dolar değeri, fransız fran - Bina ölçerek, yüzde 36,5 düşmüştü. Top N fiatlar da ise — Amerika iş daire- Sinin hesabları 933 yılı ba- #ndan 25 sönteşrin 933 e kadar ancak Yüzde 17 bir yükselme olmuştu. Oysa ki yapılan hesablara göre para değeri- Nin yüzde 36,6 düşürülmesiyle bu fiat- rin yüzde 57,7 yükselmesi gereki - Fordu, Şunu da söylüyelim ki, bu yüz- de 17 fiat yükselmesi, yıl başından ha- Ziran sonuna kadar olan ramanda ol - Müştu, Bu aylar ise yetirim (istihsal) başarmalarının genişlediği aylardır. Temmuz ayınım başından 25 sontef Tine kadar geçen uzada dolar değeri, ye- Riden yüzde 14,3 kadar düşürülmüştür. Buna göre toptan fiatların da yüzde 16,7 kadar yükselmesi gerekiyordu. Oy- L“ ki, bu yükselme ancak yüzde 2,6 yı Sulabilmi; Dahası var; doların en hizlr düşürülmesi 21 ilkteşrin ile 25 Sonteşriz arasında oltnuş ve bu müddet içinde dolar değeri yüzde 10,7 düşürül- TMüştü. Fiatların ise aynı müddet İçli e yüzde 12 çıkması gerekirken bu yi :f“—*. ancak yüzde 0,9 kadar olabilmiş - İr, a göre — | | Unutmayalim ki, umularım büsbü - tün başkası olan bu sonuçlar, Amecika Bibi, acun içinde, Istatistikleri en mü - kemmel, en iyi işlenmiş bir ülkede &- İmmışlardır! (2) Kxx Bu gerçeklikler karşısında, son 20- Manlarda taraftarları çoğaları ( Wihrung) fiat endekslerine göre para değerini idate etmek usulünün tehli- keli yanları da açığa vurmştur. Bunun- # beraber bu usülün taşıdığı soysal a- dalet duygusunu, gerçeklik sevgisini de çok özene değer buluruz. Düşiinelim ki, bundan meselâ beş yıl önce ödünç Pata almış olalım ve kararlaştırılan fa- İz ile ana borcu taksit taksit ödemek- te bulunalım. Eğer beş yıl önceki Ffi- âtlerle bugünkü fiatlar, daha doğrusu borç alınan paranın beş yıl önceki satın tlma gücü ile bugünkü satın alma gü- SÜ arasında dile alınmağa değer bi fark olmuşsa, alacaklı Jehine, kendisi- a N haklı olduğunu ısbat edemiyeceği İT zant vucud buluyor demektir. xxx ZİRAİ BORÇLAR: Para değerini düşürmek istiyenlerin Ortaya attıkları deliller arasında, ulu - — (1) Bu yazının baş tarafı gazetemi- Zin | ve 4 mart tarihli sayılarındadır. (2) Bu rakamlar, Augusto Grazisni- Rin “Valeur pratige de Ja Solence €00- Nomiana adie vosrundan AİMMIŞTT. 'iîıâll' a gelmiş larını ödeyemez bir duru t borçlarımdan surlarınmım kitle halinde bir parçasından — olsun veya borcun kurtarılması amacını delil, ötekilerder büsbütün ayrı bi: kuma değer. Çünkü hepsinden daha a çık yüzekli r. Butda hem ökonomik hem de soysal sorumlar giz- lidir. Kütle halinde borçluluk çıkmazma düşmek durumunu, pek çok ülkelerde tarım (zitsat) ile uğraşan halk kütle- Bu dert, (tekci — görüyoruz. steminde sek sık lerini kapitalist) ökonomi baş göstermekte ve önüne geçileme - mektedir. Kredi ve artım payr (faiz), organik ve Halkei bir düzene konma - da (3) serbest mükavele ve arz ve ep yöndemi ile dağıtıldığı ve alın- dığı müddetçe de bu bela 7 iman gelip çatacaktır. Buna karşt alman koruma tedbirk. ri, her ülkede değiş n Çönkü sik yapı, ber ulusta başka baş - an ga - mekte ökonom kadır. Düşündüğümüzü iyi anlatabil - mek için Almanya ile Birleşik Ameri- kayı bu sorüm çerçevesindetn kısaca gözden geçirmek faydalı olur. Bun - lardan birisi köylü tarımı, öteki isc daha ziyade çiftçi tarımıdır. Biz, köy- lü ila çifi rasında şu ayırdımı yapı- yoruz: Köylü kendi toprağını esas itiba « riyle kendi geçimi için işliyen kimse- dir. Çiftçi ise, aynı işi kazanç ve piyasa için yapan kimsedir. Bu fark uzun zamanlar anlaşılmamış — olduğu için her ikisi de bir tutulmuş ve böyle- ce her ülkede köylü ökonomisi deje -« nere olmağa yüz tutmuştur. Çok yanlış düşünen, hettâ bu işin anlam ve özünü kavrayamamış olan bir çok kimseler, tekci - kapitalist bir zihniyetle sır£ ka- zanç ve sırf piyasa için çalışan birer toprak mahsulü ticaret teşebbüsünden başka bir şey olmıyan çiteçiliği, köylü ökonemisinin ergeç varması gereken ir tekâmül mörhalesi sanmışlardır. Bu bakım böylece açıklık kaşanın- ca diyebiliriz, ki Birleşik Amerika ta- rımı, exki bir tacihin binlerce yıl için. deki oluşunun sonucu değil, belki al- ten aramağa gidenlerle onların arkasın- dan akın eden göçmenlerin altın, para ve fiat mihveri çevresinde kurdukları bir düzendir. Farme denilen toprak ürünü fabrikaları bunun örnek tipidir. Eski acun tarımınıa örnek tipi ise kyy- Yü ökonomisidir. Son yillat hem Almanya hem de kada tarımcı halkın bi- Biçleşik Ameri fiyesi düşünül - #ikmiş borçlarının tas Fakat bu sorum, bu iki ülke- de başka anlamlar taşımakta, başka a maçlar gütmektedir. Alamanya' için bu sorum, yâalnız dar ve ökonomik çev- rede değil köylü yü köylülüğü kurtar. riltmek ve soysal durumunu pe- kiş: ek gibi derin bür anlamla ele a- lınmıştar. — (bunlara başka bir fırsatta da dönmek İstiyoruz). Birleşik Amerikada ise bu sorum, dar bir ökonomi çerçevesi içinde İş - lenmiştir! “ Piyasa mihveri madde Hatlarına, yeni ihtiyaçlara uyar halkın en « müştür. mak, etrafında ham bir değer vermek; tarımcı düstri emtiasını daha çok satın alabil - mesini temin etmek.,, Alman gidişi ve hal tarzı np kerte köklü, derin ve uzak görüşlü bir an - layışa dayanıyorsa, Ameriyan tedbirle- ri de o kadar geçici görünüyorlar. Ö- nun için Amerikada çiftçi borçlarının bir müddet sonra gene birikeceğine kuşkumuz yoktur. Yapılan şey bir sı- mıl halkın menfaati adına öteki halk kütlelerini soymaktan başka bir şey de- gildir. Burada tözde borçlu çiftçiler adına bütün öteki amerikalıların var. hıklarını eksi ktir. Gerçekte bun « dan, elindeki seri mallarını satınak için endüstri faydalanacaktır. Bunun için de bankalardaki mevdualün sahibleri, hattâ tasarruflariyle © endüstriyi ve ——— (3) Organik ve balkcı artım payı (daiz) aryasasından bahseden yazılarır mırz Ulus'un 23. 12. 934 ve $. . 9S ta. rihli sayılarında çıkmıştır. ma ve dostlar ldıklarını telâkki ettikleri şekkürle bildirilir. BÜTÜUN KAMUTAY MEMURLARI |— Hasan, ceza işleri Mü;, Esad | Arsebük, adliye baş müfettişi, Ke- mal Aslansan adliye hukuk işleri Mü., Tevfik Rıza Arısüt — Adliye Bakanlığı hesab işleri Mü., Enver Ural Başbakanlık kararlar Mü,, Ali İlhami Tüccar, Salih Zeki ter- zi ,Adliye sarayı karşısında, Ek - rem Ergun avukat Ç. E. K. genel merkez üyesi, Bayan ve Bay Eş- ref Sümer vilayet umumi meclisi üyesi, avukat ve Haymana Ç. E. K. başkanı, Raşid bakkaliye tica- rethanesi sahi Ahmed Enver bakkaliyesi, İbrahim Hakkı Bakır Eakişehirli tüccar, Ali Rıza 101 çeşit kundura mağazası sahibi, Hıfzı Çadırcıoğlu. SİNOP VİLAYETİ Abdülhak Savaş, Sinob valisi. İzzet Koca, Halk Fırkası başkanı, İ, Ertuğrul, Maarif Mü. Fehmi Ö- ner, Sıhhat Mü. Sadettin Üzata - lay, Baş mühendis vekili. Hamdi Alpergün, elektrik mühendisi. Dr. H. Tanbulut, belediye tabibi. Dr. Raif Sağbil, hükümet tabibi. Dr. Bahir İlter, memleket — hastanesi baş doktoru. Seyfeddin Andiç, Memleket hastanesi baş eczacısı. Macid, Cümhuriyet eczahanesi sa- hibi. Süreyya Dikmen, Hastane idare Me. Rabia Terim, hastane baş hemşire. Hüsniye Söl, hastane hemşiresi, Hayriye Sür, hastane Niyazi Yaşala, sıhhat işleri kâtibi. Derviş Sarabil, mer - kez sıhhat Me. Hamdi Üstün, sıh- hat memuru, Seyid Ersan, sıhhat memuru. Rıdvan Çeltikoğlu, nafı- a fen Me. Salahaddin Ateş, nafıa fen memuru. Oğuz, nafra fen me- muru, Cemil, nafıa fen memuru. Halil, nafıa fen memuru. Ragıb, nafıa fen memuru. — İdris Galib Çetinkaya, nafıa başkâtibi. Ali A. talay, nafıa ambar memuru. Ne- cib Yalçınkaya, hususi muhasebe Mü. Zihni Sönmez, hususi muha- sebe başkâtibi. Hasan, hususi mu- hasebe kâtibi. Nihad, hususi mu - hasebe kâtibi. İsmet Şahin, Umu- mi meclis üyesi. Mustafa Turan, Umumi meclis üyesi. Şükrü Ol - gunsoy, Umumi meclis üyesi. Meh- med Saatçı, Umumi meclis üyesi, Hamza Kayıkçıoğlu, Umumi mec- lis üyesi. Murad Koca, Umumi meclis üyesi. Galib Kaya, Umumi meclis üyesi. Mehmed Oruçoğlu, Umumi meclis üyesi. Hakkı Şen, Umumi meclis üyesi. Mücteba Can, Umumi meclis üyesi. Mitat Şükrüoğlu, Umumi meclis üyesi. Saim Gencoğlu, Umumi meclis ü- yesi. İsmail Çaylıoğlu, Um'-"?î mec lis üyesi. Mehmed Sünnetçioğlu, Umumi meclis üyesi. Abdullah Ba- tur, Belediye Başkanı ziraati kredi ile besliyen zavallı çalış- kan ve kanaatli öteki halk kütlelerinin dünyalıkları — meselâ dolarda olduğu gibi — yarı yarıya indirilmek isten - miştir. Amerikan denemesinde de doğru gö- rüş ve gerçek anlayışa doğru yönel » mekte olduğunu duyuyoruz, Eski ingi- liz başbakanı Loyd Corc'un, gazetemi- zin 17 şubat taribli sayısında çıkan plânındaki gu satırlara b Ame « Fika çiftçi sıyasasının da, bi yasası biçimi almakta olduğuna inana » köylü &ı » tağımız geli «Çiftçi pazarlarının daha sağlam te- meller Üstünde kurulmasını ve ailelere kendi geçimlerini kendilerinin temin edebilmeleri imkânlarını verecek küçük giftçilerin (löylü'erln demek istiyor) çoğaltılması her ikimizin de (kendisi » nin ve Rooseveltin) istediğidir.,, Loyd Corc'un sözleri eğer bir ger- Sasdn 8 Kayakcılık (Baş taralı 8 mart tarihli sayımızdadır.) 7 — Tek ayak üzerinde kaymak: Evvelâ az meyillerde teerübe ede- tek bütün ağırlık tek ayak z rilir; ine ve. öteki kayak dizi, yukarı bükerek Ve bu kaldırıddan kayak vü - nında tutulür. Gene tekrar ede- ceğim: işi sağlı sollu yapınız. 8 — Paten adımları: Bu çok derin olmayan kar tabaka- & Üzerinde ve çok —meyilli olmıyan yerde yapılır. İnsan bununla hiz alır, Bur üzerinde patenle meşgul olmuşlar için ve asfalta tekerlekli patenler İle meşgul olmüş olanlar için kolaydır. Farz edinir ki7 mumaralı hareketle gi diyoruz ve biz kayak orada tarif etti « ğim vaziyette kalkmış. Şimdi onu ye- re koyup bütün wücudu onun Üzerine vereceğiz. Yalnız yere koyarken şekdl Ti (11) de görüklüğü gibi çapraz koya - rız. Üzerine geçerek öteki kayağı kal - dırıtır. ve Üzerine besılan kayakla gi « derken bu sefer, aynı işi öteki kayak » Şefkal alanında bayramlaşalım Din bayramlarında yapılan tebrik ve ziyaret masarflarını (Çocuk Esirgeme Kurumu) na vermenizi rica ederiz. Ricamraı kabul — edenlerin — isimleri bayramdan evvel Genel Merkez tarafın. dan gazetelerle meşrolunacak bu suret- de bu iyilik seven insanlar dostlarını kut lamış ve dostlarının tebrik ve ziyaret « lerini kabul etmiş sayılacaklardır. Avrupa ve Amerikada ölü gelenkle- vi, düğün hediye masrafları bile çocuk- lar ve yoksullar kurumlarına verilmek- tedir. Yurdumuzda adetleri sayısız olan yoksul yavrucuklar için çok değerli ola- cak bu usulün benimsenmesini ve yayıl- masını dileriz. Ankarada bulunan Ge - nel Merkez tarafından para — alınmıya. başlanmıştır. Kurban bayramı 18 mar- ta rastlıyor. T0 gekliği anlatıyorlarsa, bu yeni bir yö - neliş demektir. Çünkü şimdiye kadar Amerikada alınan borç azaltma tedbir- lerinin: “Kaz beklenen yerden tavuk esirgenmez,i diyen dar, piyasacı bir Un (ruh), hesabcı ve spekülasyoncu bir zihniyet taşıdıkları meydandadır. Bu, bir bakımdan tabildir de, Çünkü ame- rikan tarımı, ana çizgileriyle bir epe- külasyon unsurudur, O, esas itibariyle köylü ökonomisi değil, bir giftçi, bir farmcı ökonomisiydi. gxx İmdi, İster bu, ister daha önce say- dığımız delillere dayansın, para değe- rini düşürmekte, ökonomik gücün, zor- Ja veya el çabukluğu ile bir kısım halk- “tan alınıp başka bir halk kütlesine dev- redilmesi bir gerçekliktir. Bunun soysal sonuçlarını da bun - dan sonraki yazımızda görüşeceğiz. Said AYDOSLU da yaparız. Yalnız yana doğru itme hareketi itilen kayağın İç kenarı üze « rinde olur. Bu hareketi anlatmaktaki maksadım, yukarda tarif ettiğim gibl az meyilli basılmış kar üzerinde fazla sürate geçmek ve ayrıca da iki tarafa sallana sallana şık gözüken bir hare - ket yapabilmek içindir. Bu bareketle insan, bütün ağırlığı tek kayak üzerine verme şeklini öğrenir, ki bu da bundan sonra anlatacağım bütün hareketlerin esasıdır. 9 — Firen yapmakı Şimdiye kadar esas, bütün harekete lerde (kayarken) kayakların müvazi ol ması âi, Firen de ise bunun aksinedirı Kayak, kayaklara raviye teşkil ettire « bilmektir. Herşeyden evet şgunu hatırda tutalımı Üzerinde fazla kuvvet olan kayak, insanı o kayağın istikametinde sevk ed ve Üzerinde siklet olmuyan kayak ister ka vaziyete kolay getirilir. Muvazi kayaklarla kayılırken ağır ğınan nıslı bir kayak Üzerine, diğer nı h da diğer kayak — Üzerine verilir. E vaziyette insan Üzerine sıklet vermedi kayağını, istediği vaziyete — getirebili Bütün bunları evvelâ düz bir yerde di günerek. sonra da kayarken yapmalıdı En mühim mesele, istenildiği zama istenilen kayağa bütün ağırlığı verebi mektir. Onun için paten adımları ve te kayak Üzerinde kaymak, bu işler içk mühimdir. 10 — Kayr sapanı: Kayaklar (şekil 12 sağ resim) deki gibi uclarında zaviye teşkil edecek $e « kilde arkaları biribirinden açılır. Bazı « larmın yaptığı gibi bacaklar biribirinin yanında olduğu halde kayakları açmar malı. Avaklatı basıklardan açmıalı. Dike