Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ON ALTINCI YIL No: 4895 n ) $ ULU Adımız, andımızdır. Gündelik İÇ SIYASAMIZ - Yeni Kamutay ulus işlerini görmeğe başlarken İsmet İnönü inesi de programını bildirdi. € Kamutayın partiden olan ve 0!ınıy an bütün üyelerinin güveni- e kazanarak o da yeni bir hızla İşe girişti. Bu güvenin ne kadar Yerinde olduğu besbellidir. On senedenberi türk ulusunun istek - le_rini ve Kamutayın kararlarını bü- Yük bir başarım ile yerine getiren smet İnönü hükümetinin bundan böyle de kendine ve kabinesine gösterilmiş olan güveni yurdun Ve yurddaşların bayındırlığı ve 8göneni uğrundaki verimli - çalış - 1 ile karşılıyacağına hiç kuş- yoktur. < Başbakanımız kısa ve fakat özlü programında genel sıyasamı- Zin ana temeli olarak yurdda es - Mesi gereken güven havasınin bü- Yük değerini gözlerimiz önünde iyice aydınlatmıştır. Dedikleri gi- bi hükümet yükü artık her ülke - de çok ağırlaşmıştır. Bu ağırlık ancak hükümet ile ulus arıî.sında rşılıklı güven olduğu vakit ko - ayca taşınabilir. Kamutay İ?mçt nönü kabinesine güvenini bildi - rirken o da bu yüce güvene (!e - ğerli olmak için çok çalışacağını söylemiştir. Bu söz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrâ da ye - rine getirilecek ve devletimizin ütün kurumları tek bir varlık gi- i yükselme yolunda durmadan çalışıp ilerliyecektir. el İç sıyasamızın ana çizgileri Ö* tedenberi bellidir. Yurdun bayın - dirlığı ve yurddaşım göneni bu s- Yasanın baş amacıdır. Ona var * Mak için kurulan düzenlerin doğ- ruluğu da gün geçtikçe artan Ve * rimlerile anlaşılmaktadır. Yapı - an işler bakımından dün ile bu - gün arasında ne kadar ayrılık Vvarsa, bugün ile yarın arasında ' da öyle olacak ve yurdumuz daha büyük başarımlarla karşılaşacak - tır. Devlet yaşayışı açıldıkça, her âlanda yeni düzenlerle onun yük- selmesini kolaylaştırmak gerektir. ükümetimiz bu yaşayışın yeni gerekenlerini büyük bir özen ve duygu ile hep göz önünde tut - makta ve çalışmasına ara verme - den ona göre düzen almnktadır._ Devlet yaşayışında öko_nomık durumun bugünkü değerini ın_!ı- Mmayan kalmamıştır. Acunun bü » lYük bir sıkıntı ve dîırhk iıçındıeı bu- unduğu bir çağda her ulus a ökmlognııl"ık gişcünü artırarak tutu- nabilmeğe çalışmaktadır. Uluslar arası alışverişi çok daralmıştır. ünun için yurd içinde ulusal ü « retim ile yoğaltımı çoğalt.arıîk"ig alanını genişletmek gerekli görü - lüyor. Bu bakımdan İsmet İnönü kabinesinin yeni programı çok değerli düşünceler taşımaktadır. Fabrikalarımızın yaptığı şeyleri olabildiği kadar ucuz satmak ve öylelikle onların sürümünü ço - ğaltmak kararının gerçekleşmesi ökonomik yaşayışımıza yeni bir ız verecektir. Bu da gösteriyor ki türlf cu « Murluğu yurdda şu veya bu iş a * lanına değil, her şeyden önce yur- dun genel ökonomisine karşı ö * zenli ve duygulu bulunmaktadır. Fabrika açılırken, çiftçinin ka - azancı da düşünülmüştür. Çift - Şi korunurken fabrikada çalışan - arın ilerlemesi de göz önünde tu- tulmuştur. Bir ülkenin türlü iş a - ll."l"l biribirini yaşatan, biribiri- ti koruyan ve en sonnuda yalnız tr varlık meydana getiren parça * atdan başka bir şey değildir. Bi - Zim ökonomik sıyasamız başlan - Btomdan hari hu doğru görüş ile HL e d ö ASA 13, MART 1935 ÇARŞAMBA Oslo, 12 ÇA.A.) — Thorshavn ismine deki Norveç şalopesi, kısmen buzlarla öre tülü yeni bir topruk bularak oraya Norveg bayrağını dikmiştir. Her yerde 5 kuruş ee Darde YUNAN AYAKLANMASI TAMAMEN BİTTİ Venizelos karısı ve yüz kadar zabitle (Kassos) adasına sığındı Averofla bir denizaltı gemisinden başka âsi donanma ve ge- neral Papulas teslim oldu. Âsi kuvvetler den bir fırka kuman- danı bir miralay ve bazı zabitler sınırlarımıza sığındılar Atina, 12 (Â, A.) — Asi tor- pidolardan Psa- ra, göndermiş olduğu bir tel: sizle Psara ve Leon - torpido muhripleri ile Nireus ismin - deki denizaltı gemisindeki â -« si zabitlerin bu gemileri gizli -« ce terkederek mürettebatları- nı bırakmış ol- duklarını bil - dirmiştir. Bu üç gemi, Suda 1i - manında hü « ümetin emir - ıîerini beklemektedir. Bu ilk telsiz- den sonra birçok telsiz muhabere- leri yapılmıştır. Bunlardan anla - şıldığına göre Averof italyan sa - hillerine ve ihtimal Rodosa doğ - , ru yola çıkmıştır. Atina, 12 (A.A.) — Girid ge - nel valisi, Averofun Aforizmeno burnu açıklarında bulunmakta ol- duğunu bildirmiştir, Ulusal birliği temin eden dost ül kenin Başbakanı bay Çaldaris karısı ile.. Âsiler her yerde kaçıyor ve teslim oluyorlar Atina, 12 (AAJ — Havas bildir- ni B_Çı_ı- Ü be » y ve Traky şimalinde kanuni idarenin yeniden tesis olunduğunu ve âsilerin, mal sandıkla - rındaki mevcudu beraber alarak kaçtık- larını söylemiştir. Öte yandan Kesen - tında, Maked A MA ALMANYANIN ULUSLAR KURUMUNA DÜÖNMESİ Bay Saymen alman cevabındaki dostça ve doğru gör üşü anlatıyor Londra, 12 (A.A.) — Ulusal kurum müzakereleri, tahmin edildiği gibi hükü- metin zaferi ile bitmiştir. Mııııılunni!l sonunda Sir Saymen demiştir kit " — İstişari slstemden önce mevcud B. Sir Con Saymen usullere ve görüşlere dönmek İstemi - yoruz. Girişmiş olduğumuz ve ya_lnndı B. Eden ile seyahatimizi icabettirecek ol.ın müzakerelerin hayati noktası A - manya'nın uluslar derneğine girebilece- ği şartları temin etmekdir Gerçek ve ev- rensel bir uluslar derneğinin müessir mız, gerek soysal ve sıyasal olsun onomik olsun her bakım- erek ök: cglan ancak ulusal bir karakter ta « şır. Yurd içinde gerçe.k bir denk - lik, gerçek bir birlik iç sıyasamı - ”» -'Midifı surtte işlemesine yardım edilebilecek “bir güvenliğin da mevcud olmadığı na kaniiz Hepimizin ulaşmak için çalış- -tığımız başlıca gaye, bütün acunda dai- mi bir eses üzerinde işbirliği ve uluslar- arasında daha iyi bir anlaşma ile barışı korumaktır. Bu maksad için Avrupa'da barış ve güvenlik lehine çalışmak kadar faydalı birşey olamaz. Londra beya - natının sarih gayesi, bu olmuştur. Al « man hükümetinin beyanatın dostça ve doğm r h l $ ld ; öğrenmekle bahtiyar olduk. B. Eden ile ben, yabancı hükümet merkezlerine se » yuhntlerimiıi bu fikir ve ruh ile hazır- lamağa çalışıyoruz. Ve seyahatlerimizin bu fikir ve ruh ile yapıldığı uzun müd - det anlaşıldıkça, istikbal için duyduğu- muz endişelerin açık ve samimi olarak bildirilmesinin hiç bir mahzuru olmıya - iyi karş caktır. Realist bir fikir ile, böyle endişeleri hafifletecek bir politika esası aramağa çalışıyoruz. Avrupa güvenliği şark and- laşması ile kuvvetlendirilebilir. ve si - lâhların genel tahdidi hakkındaki ümid- lerimiz belki de bu suretle gerçekleşir, bunu bir konferansla ve bütün alâkadar devletlere müsavi şartlar vermek sure - tiyle gerçekleştirmeğe çalışıyoruz.,, Sir Saymen'in sözlerine karşı teza- hüratta bulunan iki kadın dışarı çıka « rılmıştır. Bundan önce de Amiral Keyes söz söylerken, iki kadın daha çıkarıl -« mıştı. Sir Osten Çemberlayn tarafından iş- çilerin takbih takririne karşı verilen tak- rir iki defa reye konulmuştur. Takriri birinci defasında 78 reye karşı 412, ikin- ci defasında 76 reye karşı 387 rey - ile kabul edilmiştir. dre körfezinde âsi gemilerden biri daha teslim olmuştur. Bu gemi, Selânik'e git- Şarki Makedonyadaki âsiler, Dede « ağaç'ta duran hususi bir trenle kaçmış « lardır. G K da kaçanlar ara: sındadır,. Başka haberlere göre, kaçaklar bir lenizalir içemlak binmllerdir. $ Demirhisar ve umumiyetle, kuvvetlerinin işgali mıntakalarda tam bir sükün vardır. Dünkü harkât esnasında ikisi - sivil olmak üzere 11 kişi telef ve gene dördü sivil olmak üzere 28 kişi yaralanmıştır, Hükümet kuvvetleri Kümandanı Ge. hükümet neral Kondilis, bugün öğle üzeri saat | 1 da Atina'ya gelecektir. B. Çaldaris'in: ? evinin önünde büyük bir halk toplantısı 'olacaktır. altında bulunan ( Acıklı bir kayıb B. Yusuf Akçura dün İstanbul'da öldü Dün akşam İstanbuldan alı « nan duyuüklar, türk bilgi acunu « nun bir değerli üyesinin toprakla- ra karıştığını yüreğimizi sızlata sızlata bize bildirdi. Kars saylavı ve T.T.T.C. Baş « kanı Yusuf Akçura, hastalık ge « çirmeden, birdenbire Haydarpaşa istasyonunda, her ölezi bekliyen en son uca varmış. Yunan hükümeti, bul hükümeti » # ne müracaatla, kaçak âsilerin tecrid ve üzerlerindeki ulus paralarının geri alım- masmı iltimas etmiştir. Son şayialara göre, Venizelos, bir posta tayyaresine binerek Girid'ten kaç- Makedonğa’da asiler niçin mağlüb olmuşlar? Sofya, 12 (A.A.) — Royter Ajan « sından! Asi General Kamenos, askerle- rinin kendisini terketmekte olduklarını söylemiştir. General, bu hezimete sebeb olarak hükümet kuvvetlerinin arkadan Dedeağaç üzerine inmiş olmalarını gös- termektedir, Bir âsi gemi İsken- deriye'de İskenderiye, 12 (A.A.) — Girid'te âsiler tarafından müsadere edilmiş olan Kerkira adında küçük bir yunan vapu - ru, bugün buraya gelmiştir. İçinde, âsi kruvazör Averof'un süvarisi Amiral Ko- lialeksis olduğu sanılan esrarengiz bir adam vardır. Bu adamın karaya çıkma- sına İzin verilmemiştir. (Sonu 2. inci sayıfada) Ölümü yurdda büyük acı uyan « dıran Yusuf Akçura Yusuf Akçura, türk budunu « nun yetiştirdiği sayılı bilginlerden biri idi. Türkiye dışında, Kazan ülkesinde Semirelinde doğmuştu. Ancak küçükten Türkiyeye gel « miş, ülkemizde yerleşmiş, yurdu « "muzda okuyup yetişmiş olduğu İ- çin dilinden doğuşu hiç belli ol . mazdı. 5 Harbiye mektebinde okurken özgenlik yolnudaki çalışmaları yüzünden suçlanarak Avrupaya kaçmağa mecbur olan Yusuf Ak - .çura, 1908 — devriminden sonra yurdumuzun yazı ve bilgi dünya- sında kendini göstermiştir. “Türk yurdu,, dergisindeki çalışmaları, türk dili, türk tarihi, türk üresi ü « zerine sıkı ulusçu düşünceleri, Akçurayı az vakit içinde tanıttı. Büyük ulus savaşında İstan « buldan Ankaraya gelen Yusuf Akçura, kurmay — bölümlerin « de çalışmakla işe başladı. Sonra (Sonu 3. üncü sayıfada) y TIP FAKÜLTE S;NDE BAYRAM Gazetelerden öğrendiğimize göre, yarın İstanbu! Üniversitesinin könfe - rans salonunda tıb fakültesinin 108 in- ci yıldönümü kutlanacaktır. Türklerin bilim ve yükseliş- yolunda ileriliğini göstermek için yapılan bu kutlama şim- diyedek pek çok kez söyleşmelere yol açmıştır. Yapılan bu bayramın kova - ladığı amaç bizde de 108 yıllık fakülte olduğudur. 1925 de Parise giden bil - ginlerimiz Sorbon kürsüsünde bunu söylemişlerdi, birkaç yıl önce Bükreş- te toplanan tıb tarihi kongresinde ge- ne bu dava güdülmüştü. Şu halde 108 yıllık fakülte bahsine candan inanmış- larırmız var, demektir. Sıyasal varlıkları yüz yıldan çok u- zaklara gitmiyen Romanya, geçenlerde bir asırlık fakülte bayramı yapmıştı, Misırda da bu kadar ömürlü bir fakül- te adına sevinçler gösterilmişti. Aca - ba biz de onlardan mı özendik? Halbu- ki yüz yıllık fakülte bizi şevindirme - meli, yerindirmelidir; çünkü sıyasal varlığımız pek çok eskidir. : İstanbul Üniversitesinde, yarın ya- pılacak olan bayram 14 mart 1827 de ikinci Mahmud tarafından açılan tıb « hane adınadır. Bayramı yapanlar tıbe haneye fakültemizin başlangıcı diyor « lar, Acaha böyle mi? O halde en ön« ce fakülte lafından neler anladığımısı söylemeliyiz. R Fakülte; 1) ders verir, 2) yetiştirdik ği talebeye diploma verir, 3) kendi ba« şrna bir idare sahibidir. Bu üç şartı des gil tıbhanede, hattâ ondan sonra açılan mekteblerde bile görmüyoruz. Askeri tıbbiye mektebi seraskerliğe bağlı ola « - rak idare olunmuştur, mülkiye tıbbiyesi ise, vakit vakit maarif, dahiliye, hattâ orman nazırlıklarına bağlanmıştır. Bu«- nunla beraber orta karınlarda başlıba « şına idare olunmayan fakülteler yok değildir, şu halde son asır mektebleri « nin fakülteliği Avrupanın orta karın- larındaki fakültelerine benzetilmiş © « lacak. Şunu da anlatalım ki adına hak- sız yere fakülte denilen tıibhanede ta- lebe sınıf geçmek için imtihan olmak güçlüğüne katlanmazdı, tribhaneye gire mek için de imtihan lazım değildi, orae ya kara cahil olarak gidenler günde (Sonu 3, üncü sayıfada) İ | NŞ e S )