p «© SAYIFA 4 Japonya ve aklar âlemi Yazan: eski Britanya Başbakanı Loyd Corç Londra, 27 şubat Çin kambiyosunun Japon kampiyo- #una bağlanması şonucunu vermek mev- kiinde olan büyük bir ödünc hakkında görüşmeler yapılmasını icbar etmek maksadiyle, Japonyanın Çin Üzerinde ağır basmak teşebbüsüne geçeceğini o- kuyoruz. Bu duyuk, Okyanus'un öbür tarafında rüzgârların hangi lstikamette estiğini yeniden gösteriyor — Şirmdilik meltem olan fakat Tayfun'a çevirmemiş bile olsa, vert bir poyraz olabilecek hir rüzgürdır. Japonya'nın, Çin Üzerinde tam bir hegemonya kurmak — gayesini güddüğünü her düşünce sahibine yıl- lardanberi apaçık gösteren yığın halin- de deliller vardır. Batı, 1915 de savaşla mğraştığı sıralarda bu ada devletinin, Çin'i “yizmi bir isteği,, ile zorlaması da bu düşünce etrafında ufak bir tered- düt bile bırakmamıştı. İngiltere ile Bir- deşik Amerika hükümetlerinin elele ve- tip birlikte çalışmaları, Japonya'yı epi- ce müddet hareketsiz bıraktı; bu çalış- ma birliği 1922 de, Çin'de açık kapt e- yasasını ilan ve japon silahlanmasını tahdid eden Vaşington — andlaşmasını meydana getirdi. Bu andlaşma ise, Ja- ponyanın #ryasasını yalnız geçici bir #urette sallantıda bıraktı. Netekim, Av- rupa ve Amerika kendi mali işlerinin derdleriyle uğraştıkları uralarda, göz- lerini başka tarafa çevirdikleri 1931 de, Mançuryayı lstila etmeğe koyuldu; ü- gerinden bir yıl geçtikten sonra, Şan- ghay baskını yapıldı; bu hareket vakit- &iz yapılan bir işti ki, Tokyo geri çe- kilmek mecburiyetini duydu. Fakat o gündenberi Japonlar, Mançuryadaki mevkilerini güclendirdiler, Yehol'ü iş- Bgal ettiler, hattâ geçenlerde Mongolis- tanın içerilerine doğru da harekete geç- tiler. Her ne kadar Çin devletinin kenarla- rındaki tapraklara böyle bir askeri ha« reketle girmek Japonyanın — projeleri için müessir bir başlangıc demek olu- yorsa da, buna rağmen, Japonya, sırf Askeri tedbirlerle Çin Üzerinde bir hi- kimiyet kurmayı umud edemezdi. Böy- Je bir hükimiyet kurulması için denen- miş bir tekniğe ihtiyac vardı; bu tek- niğin kullanılma zamanı geldi, Bugüne kadar elde ettiği tecrübeler gösterdi ki, Japonya'ya karşı herhangi bir harekette, Çin, dostlarına güvene- miyecektir. Dahası vac; Japonya, ulus- lar birliğinin yalnız kararlar vermekle iktifa ettiğini, İngillere ile Birleşik Amerika hükümetlerinin de, kendisinin atrafına bakmaksızın — ileri hareketine karşı seyirci kaldıklarını gördü. Bu durum karşısında da, bazı ileri gelen Çin devlet adamlarının işleri hakikatin emrettiği akıntıya bırakmanın ve Ja- ponya ile mümkün olduğu kadar eyi ge ginmenin daha yerinde bir düşünce ol- duğu sonucuna varmış olduklarına hiç şaşılabilinir mi? Böyle bir anlaşmanın gözle görülür elle tutulabilir bir durumda olduğu da son görüşmeler hakkında gelen duyuk. lardan anlaşılmaktadır. Belki de bunun aksülamelleri olacaktır; ancak Çin'in ber gün bir parça daha Japonyanın, mali ökonomik ve idari kontrolu altı- na girmesi de beklenebilir. Marıçukuo — Gramı koskocaman Çin devletinin Şano- sunda tekrarlanıncaya kadar — batının nüfezu her gün bir parça da japonlara geçecektir. Böyle bir inkişaf herhalde Çin'in menfaatine olmıyacağı gibi, ge- nel bakımdan, dünya için de eyi bir şey Olmıyacaktır. Eğer, önceden kestirile- miyen hâdiseler, çıkmıyacak olursa, bu © İnkişafın önüne geçilemiyecektir. Bu takdirde de böyle bir hakikat karşısın- — Ga göz yummak çocukça bir delilik ola- caktır. Beş yüz milyandan fazla hal- kiyle, yani dünya nüfusunun dört bi- — Tinden çok nüfuslu ve dünyanm bugü- ne kadar görmediği tanırmadığı büyük- Tükte ererjik, muhteris ve çalışkan ol- duğü kadar sonsuz bir yurd sevgisi ta- Şıyan ulusla, dev gibi bir doğu asyası devletinin japon hakimiyeti altında ku- rulduğuna yakm zamanlarda şahid ola- Cağız. Doğu Asyasındaki japon nüfuzunun Skonomik aksülamellerini önceden kes- — tirmek kolaydır. Çin, uzun yıllardanbe. Ti batı istihsalleri için yüksek ölçüde değeri olan bir pazazdır. Be şyüz mil. — gonluk bir halk yığınının — satınalma &- S1 z vverle yükselmesi bütün sa- Yunanistan'daki ayak- lanma teşebbüsü $ mart 1935 tarihli Fölkişer Beobah. ter gazetesi de yukardaki başlık altın- da Yunanistandaki ayaklanmayı araş - tırmakta ve demektedir ki: 'Yunenistandaki hâdiselere haddin - den fazla ehemmiyet verilmezse daha İiyi olur. Yunanistandaki ayaklanmalar, eskiden Portekizde olduğu kadar sık Bik olmaktadır. İç sıyaka işlerinde ee ki yunanlılarda pek o kadar muslihane davranmrıyorlardı; komşuları da bu gi- bi meselelerde kendilerinden çok bal- vettirmektedirler. hemen şarktaki nüfuz ve pazarlarının hepsini kaybettikten sonra, ökonomik üşkülat, tezahürlerini daima iç sıya- Yunanistan hemen sada yapmaktadır. Savaştan sonraki devirler, mütemadiyen sistem değişik- Hiği yaşayıp durmuştur. Son gelen duyuklardan, yeniden bir tahammürün baş gösterdiği maktadır. Bugünkü rejimin atisi, bu ayaklanmanın kati surette bastırılma- siyle elde edilecek muvaffakiyete bağ- lt bulünüyor; yarım bir zafer, gergin- lik devresini uzatmak — ve tohumlarını ilkönce donanmaya serpmek — cüretini gösteren unsurlara yeni bir teşebbüse geçmek için öz bırakmak demek ola - gaktır. Zaten orada, ordu ile donan - ma arasındaki terad önceleri de rol oy- namıştır. Eğer bugün Venizelos taraf- tarları en ön plânda bulunuyorlarsa, bu, bu oyunda hizzat Venizelosun par- mağı var, demek değildir. Oğlunun bu hâdislere karşı vaziyet almaması ise ehemmiyetli bir mesele değildir. Onun babası, daha nice bilmeceler halletmistir. anlaşı! - nayi mamulatı yeni ve elverişli bir pa- zar keşfedilmesine müsavidir. Bu dü- günceleri, herkese aynı ünkânları vere- cek olan üzerinde itina edilen açık ka- pı sıyasasıdır. Çin bir kere japon hege- monayası altına girdiğini, açık kapının ve değerli Çin pazarının üstüne bir su iç- mekten başka bir çare kalmaz. Japonya bu kapıyı açık bırakacak mıdir? Sözde, evet; fakat hakikatte, hayır; çünkü bu pazarı, tez elden büyüyen kendi sana- yiine tahsis edecektir. Manzara, uluslararası sıyasa alanı için de bundan az tehlikeli değildir. Japonlar, savaşçı bir soydandır. Ja- pon ordu ve donanması devletin hâdi: değildir; bu kurumlar hükümetin en mühim ve nüfuzlu bir unsurudurlar; bu hükümet İçindeki siviller İse gerek şahsi nüfuz gerekse halk arasındaki Iti- barları bakımımdan ikinci plânda kal- maktadırlar. Ordu daha şimdiden bü- yük Asya hateketini eline almış bulu- nüyor. Donanma önderi de, hükümeti, Vaşington anlaşmasını parçalamağa ve tam bit donanma müsxavatı düşüncesini kabll etmeğe icbar etmiştir. Donanma, Okyanus'un Asya tarafındaki yarısın- da sarsılmaz bir üstünlüğü güven alt» na almağa azmetmiştir, General Smnuts da âti için beslenen bu düşünceye na- zarı dikkati çekmişti. Bu general her kesi velveleye veren bir kimse değil, bilakis, hakikatleri göz önünde bulun- duran soğuk kanlı ve ferasetli bir mü- Şşahittir. Çok sürmez, doğu Asyasında, müdafaada yenilmek bilmez olduğu ka- dar tehlikeli saldırış hareketleri yapmak kabiliyetinde olan kocaman bir mogol devletini ve dolayısiyle savaşçı bir dev- leti de hesaba katmak mecburiyetinde kalacağımızı şimdiden aklımıza koyma- İtyız, 3 mart 1935 tarihli Presse'den. Noye Fraye Rayhşpost yunan ayaklanması için ne diyor? Viyanada çıkan $ mart 1935 tarihli Rayhşpost gazetesi, Yünanistanda is - yan hâdisesine talısis ettiği yazısında “Dünya savaşı çıktığı gündenbderi yu - nan sıyasası bir an için bile hareket. siz kalmamıştır.., dedikten sonra, Yu - nanistanın, merkezi Avrupa devletleri. le itilaf devletlerinin boğazlaşmaların: da, ingilizlerin Selaniğe asker çıkar - büyük savaşım son günterine ka- dar patırdıya Kaciş çekindiğini kaydelmekte vö demektedir ki, belki de bugünkü dahili harbın derin sebebe lerini büyük savaşta yunan ulusunun birlik arzeden bir cebhe kuramamış ol- masında aramak lazımdır. sunun rubunu cle almak için metkeri Avrupa devletleri ile arasındaki mücadele, — yunan ulusunu derin bir biçimde zehirledi. Monar - gistlerle cumurluk taraftarları, ve: listlerle halk fırkası, ordu ve donan - ma bölümleri arasındaki bütün tezat - lar, işte o zamanların yadigârıdır. Hükümdarlığın, ketdisiyle birlikte devrilen yanlış siyasasının sonuçları izah edilerek, aşılanmış olan bu tefri- ka zehiri yunan cumurluğu bünyesin - de tesirini yapmağa devam etti ve bir çok clenlerin Ülis'e benzettikleri des - sas Venizelos bile, sıyasal bütün usta- ititaf devletleri lıklarına rağmen, mevcud tezatları or- tadan kaldıracak kabiliyette bir adam olamamıştı. Yunan ulusunu arada bir barış işleriyle meşgul etmedi de değil; ancak Anadoludan gelen o koca muha- cir akını kaybolan savaşı ulusun gözü önline getirttiği gibi bunların iskân & dilmesi de ökonomik ve mali çok büyük meseleler doğurdu. İdareyi ellerinde bulunduran Venizelistlerin yerleri nis- beten sağlamdı; fakat ordu, Balkan sa- vaşında askeriyle birlikte bütün mih - net ve meşakkatleri paylaşmış olan Kostantini ve ondan sonra gelen A - leksandr ve Corc'u unutmamıştı. Ardr arkası kesilmeden gelen zabitlerin is- yanına, Pangalosun diktatörlüğüne kat- lanmak lazım geldi ve nihayet 1912 se- çiminde, ulus, venizelistleri iktidar san- dalyesinden temelli olarak indirdi; de- nilmektedir. ... Raybşpost diyor ki, “Bu dahili sa - vaşın sıcf askeri vasıtalarla bitirilmesi ümüd edilemez. Çünkü, bir yandan Atina ile Girid arasındaki mesafe çok büyük olduğu gibi öbür yandan da, ka- ra topraklarında bulunan hükümet de çok kuvvetlidir. Milyonlarca ingiliz lirası ağırlığında bir dul kadınla ev - lenmiş olan Elefteron Venizelos bu mü- cadeleye büyük Ölçüde vasıtalar yığa- bille; fakat Venizelos, taraftarlarının bir çok irtişa işlerine karıştıkları za - manlardanberi, ülke içindek dan'çok kaybetmiştir. Bu itibarla da neticede bu mücadelenin görüşmelerle bitmesi beklenebilir ki, bu münasebet. le uluslararası sryasa da lafa karışacak- tir.y Viyana gazetesi, Venizelosla Çalda. ris atasındaki tezatların bir kısmının da dış sryasa alanında olduğu, Veni. zelosun Balkan misakının dostu oldu- Huna işaret ederek yazıyı şöyle bitiri- yor: İŞTAH DİŞİN DİBİNDEDİR Noyes Viner Tageblat'a göı'e yunan ayaklanması 4 mart 193$ tarihli Noyes Viner Tagblat gazetesi yukardaki — başlıkla yazdığı bir yazıda, Yunanistandaki son isyan hareketlerini araştırmakta ve bu münasebetle demektedir ki: Yunanistanda, 1934 ağustosunda, ya- ni bundan yedi ay önce gene bir isyan hareketi meydana çıkatıldığı ve her gün bir çok zabit ve solcenah cümhu- riyet Tırkasına mensub sıyasacılar tev « kif edildiği Venizclos Royter ajansının bir bildir. sıralarda eski — başbakan menine: Savaş bakanı Kondilis dikta - för olmak için teşebbüslerine devam et. tiği müddetçe, Vunanistanda, feyan ü tüne isyan çıkması da göndelik işler srasında hulunacaktır! demişti. — Veni- zelos, hükümetle barışmasına Kondilisi engel olarak ileri sürüyordu. Hâdisel bir çok tezahürlerine rağmen, bugünkü kabine ile dışarı işler bakanı Maksimos dışarı sıyasası bakı » nundan Balkarların tatmin edilmesine çok yardımı dokunan münakaşa kabul etmezx hizmetlerde bulunmuştur. Bu &- yasanın tacı, Balkan misakı olmuştur. Ancak, bilhassa bu misak hükümet ve sistem ile mücadele etmek şövenistlere için en ucuz bir vesile olmuştur. Çün- kü Balkan misakı, Yunanistana taallü- ku bakımından, yalnız Ankara ve Atina arasında karşılıklı tavizler yapmak te- meli üzerine kurulabilirdi. Maksimos, Türkiye topraklarında yaşayan rum arz- Trğına ihanet etmiş olmakla itham edil- di. Bugün, hatı devletlerinin ve hassa- ten Fransanın Avrupa sıyasasında mü- him bir vasıtasını teşsil eden Balkan misakı, olsa olsa, Tejimin devrilme- si ile ortaya atılabilirdi. Ancak, Veni- zelos ihtiyarladıkça, devlet işlerini ida- re etmek kabiliyetini de kaybediyordu. Mizacınm ateşi sönmedi. Bir Venize- los rejimi ise, devamir bir savaş tehli- kesi ifade edebilirdi. Taraftarları, onu 1929 da cümhur - reisi seçmek istedikleri zaman, bizzat kendisi, savaşçı sıyasadan ayrılamıya - cağını ve ayrılmak istemediğini söyle- mişti. Bu suretle de Venizelosun tek- hifi ile, kendisinin cümhurluk riyaseti daha bir kaç ay önce, bugünkü hükü - met çokluğunu teşkil eden Venizeles aleyhtarı ve büyük bir kısmı, eski dev. let biçimine iltifat eden gruplar tara- fından tasdik imiş ulan Zalmis cüm. hurreisi seçildi. O sıralarda da Veni- zelosun cümhurluk riyasetine namzed Kiği mevzuubahstı. Halen taraftarlarının sayısı çok bü- yüktür; âyanın üçte ikisi vemizelist ol- duğu gibi zabit sınıfmın ağır basan çokluğu da ondan yana bulunuyorlar. Bilhassa bu durumda, bugünkü günde Yunanistandaki işlerin ne kadar güç bir biçimde olduğunu göstermektedir. —— Venizelos ve taraftarlarının, Yuna- nistanda iktidarı tamamen ellerine ge- çirebilecekleri ne kolayca mümkün ve ne de ihtimal dahilinde görülmüyor; fakat bu dahilf harbın asker? hareket . leri tasfiye edildizten sonra da, bu in- filakın iç ve dış sıyasa akisleri kolay- ca ortadan kaldırılamıyacaktır., Doymadım, Avtsturyayı da istiyorum. (Amsterdam'da çıkan De Notenkrakerden) 13 MART 1935 ÇASŞAMBA” Yunanistanda dahili harb Yunanıstandaki dabili harb sıyasal sahada, şiddetle devam ettirilen mülü doğmuştur. Yunanistandâ iki büyük cereyan vardı. Bizi açıkçâ kıral taraftarı olan Çaldaris cereyanf idi, diğeri ise doğrudan doğruya cünü buriyetçi olan Venizelistlerin liberal cereyanı idi. Çaldarisin, parlamentoda zayı! bif ekseriyeti vardır. Ayanda, ekalliyettt bulunmaktadır. Çaldaris kabinesi & * yan seçimini hazırlamakta idi, ve hü* kümetin tesiti ile bu seçimde büyük DİF delelerden ekseriyet kazanacağına — şüphe yoktü. Venizelistler bu hattı hareketten büyük bir endişeye Cüşmüşlerdir. Venizeliste ler diyorlar ki: Çaldaris hükümeti â * yan seçimini yaplırdıktan ganra Yunar niktanı kırallık haline getirecektir. Çale daris bundan evel, bütün venizelist za* bitleri terhis e Çaldaris hükümeti, Venizelos sui * kasılcilerinin muhakemesini günden gÜ Bu hal iki se- muhakemede csx3$ ne temdid etmekte idi. Bu an sabık emniyet umunü ne sBÜrmüştür. suçlu olan yaz müdürüdür. Bo x8t hapisten bir gaze- teye ber gün direktif Veniretlosu tehdid etmiştir. * Mahkeme azaları dahi bu tehditten verebilmiş vt Kkorkmuşlar ve mahkemeyi terketme ğt mecbur olmuşlardır. Ancak temyiz mab> kemesi, bu manevraları bertaraf etmif» ve mühakemenin devamı kararlaşmışr tır. İşte bu şerait içinde dabili harb patlamıştır. Bazı yunan sıyasal mehar Hlinde, Çaldaris bu isyanı — şiddetle bastırmak niyetindedir, deniliyor.. Vee nirelistler çoktur, ve çok kan döküle- ceği zannındadır. Yunanlılar, kardaş « lar arasında kan dökülmesinden müte« essirdirler. — Yunatlılar, tayyareler tas tafından yunan bayrağı — taşıyan harb gemilerine bomba atılmasına, tahammül edemiyorlar. Diğer yunan mehafiline göre, Venizelos kardeş arasında kan dökülmesinin müsebbibi olmuştur, Ve- nizelos, en nazik bir zamanda vatant zayıf bir variyette bırakacaktır. 6 mart tarihli Corriere della Sera'dan S mart 1935 tarihli Neva Kronikl ga» zetesi İngilterenin müdafaa tahsizatıe nr artırma yolunda hükümetin neşret « tiği “Beyaz kitab, hakkında diyor klt Hükümetin müdafsa meselesine 2id beyanatı çok şayanı dikkattir. Bu be « yanattan anlaşılan endişe verici bir ha- kikat var ki o da hükümetin yeniden silahlanma işine karar vermiş olmasır dır. Hükümet bu kararını müdalaa e- derken saydığı sebeblerle, silah hazır- lığı yapmadan barışm devamına imkân görmediğini bildirmiş oluyor. Halbukl tilah hazırlığı geçmişte olduğu gibl gelecekte de ulusları savaştan büşka bir noktaya götürmez. Bay Makdonald ile arkadaşlarının asıl tenkide maruz kaldıkları cihet buru ların ekseriyetle yaşlı ve bütün dünya« yya müstehz! bir gözle bakan adamlar ole gukları, hareketlerinde hiç bir zaman Uluslar Derneği ideyellerinin bulun « madığı, hakikti silahsızlanma seferbere liği açmak için hiç bir samimi teşebe büste bulunmadıkları ve nihayet bir ta kım generaller iİle amirallerin tavsiye- leriyle esasen ümidleri zayıf olan &i « Tahsızlanma işinden büsbütün vazgeçe meğe kalkışmalarıdır. Silah masraflarının artırılması me « selesi her ne kadar parlamento proğ- ramına dahil olması itibariyle zarurt olatak İlan edilmiş ise de bu işin bile hassa fransiz — ingiliz Londra konuş: malarını takib etmiş olması çok büyülr bir talihsizliktir. Bundan başka bu beyanat ile beraber, gülhperver arzulae rı daha az olan bir hükümeti son had« de kadar silahlanmakta mazur göstere- cek bazı kayıdlar da ilave edilmiştir &İ bu da teesxüfümüzü iki midline çıka « tıyor, Bize öyle geliyor ki sanki kabine bu hazeketiyle dışarı işler bakanının Berlin ve NMoskovadaki vazifesini pe şinen güçleştirmeğr karar vermis-ir.