Atatürk enstitüsünda —M'W" M7 Atatürk Enstitüsü İş - Resim kolu tülebesi. tarih . Coğrafya, tabiiye, iş - re - İı: “vebeden terbiyesi kolları. Stitüye liseyi bitirenler alınmak- d ir. Ve okrularına iki yıl devam- Ça #soOnra orta okullara öğretmen Ş ak hakkını vermektedir. Yal - " i$ ve beden terbiyesi kolları İ—;v silahlanma humması kime karşı * için yapılıyor? 'f"“*" Şudür ki; Almanya Avrupa- e :*Hnî bir tehdid yapmak istiyor ve “üsini bu manevranın üzerine kürü- ','î;a Silahsızlanma cisanesini prensip lnı:yı.' istihfaf ederek, yiddet hare- Tinin hoş görülmiyeceğine aldırmı- :'ı’ik. Yalnız kuvvete saygı gösteriyor. Manya ancak onu yıldıracak kabili- :::ıl.e olan kuvvetler karşısında — barış ti Öülerine girmeğe katlanabilecek- Heğemonya hulyası güdenlere dayan- Dak iktidarında bulunduğumuz müddet- Se barışı koruyabileceğiz. B. Dumerg, - Bartunun ölümünün hatırasının kut- ü dolayısiyle söylediği eözler a- i yöyle demişti: Pr Hazır olmak, kuvvetli - olmak, Bu aAnda için sakınılamıyacak bir gerek- îu“l"—.» Bunu şöylece tamamlıyabilriz: __ı“_h-ı zayıf olunca savaş bir gün mo- €i olacaktır.n Savaştan kaçınmak için bir çare var- *> “Kuvvetli olmak.,, hu“"'ypamn büyük develtleri arasında Yühk askerliği tatbik eden yalnız m:'"'ii'dn ve askerliğe hazırlığı yap- Yan gene yalnız bizim ülkemizdir. .yüîlloılm.ıkn askerlik müddâtini 14 N 24 aya çıkarmıştır. İi — Yeniden bir istila tehlikesiyle karşı- 'mak istemiyen Fransa bu demokrat alarak, askerlik mecburi- İi nin artınasını cesaretle kabül et- Bi bilecektir. akh 'siz ulusuna rahatlık temin ede- Ve müttefiklerimize güven getire- Dün *ııuâınanm cesaretini kıracak ve Av- tüş 'ınıış'n:n a büyük durluk (istik- ») ihtimallerini ortaya koyacak olan, Aniz iki yıllık bizmettr. üç yıldır, Bunlara altı yellık muallim o- kulunu bitirmiş olanlar alınırlar ve bü- tün talebe girerken bir imtihana tâbi tutulur. Atatürk enstitüsü parasız ve gece - lidir. Bugün 175 i erkek, 30 u kız olmak üzere 205 okuru vardır. Enstitlide zaman zaman kurtelar, ser- giler açılmakta; konferanslar, müsame- reler verilmektedir. Enstitüde verilen konferanslar değer, müsamereler Üs - tünlük bakımından bir ün almıştır. Enstitü kuruluş amacları içinde ol - ması dolayısile pedagojik ilerlemeler göz önünde tutularak uygun görülen zamanlarda bu ilerlemeleri ve yenilik - leri meslek hayatına atılmış olanlara göstermek için kuralar — açmaktadır. Bunlardan birincisi 18 temmuz 931 de açılıp 23 ağustosa kadar süren fizik ve tabiiye kursudur. Bu kursa 140 öğret- men iştirak etmiştir. İkincisi de fen bil- gisi ve biyoloji kursudur. 8 temmuz 1933 den 10 ağustos 1933 e kadar sür - müştür. Bu kursta orta okul öğretmen- lerinden 160, üniversite fen kolundan 80 bayan ve bay bulunmuştur. Enstitünün zaman zaman hazırladı- ğt sergiler kendi alanında eşsiz kalmış eserlerdir. 1932-1933 ders yılı bitlmi dolayısile açılan ilk resim-iş sergisi bir Benek olarak gösterilebilir. Atatürk Enstitüsünden şimdiye ka- dar 168 genc mezun olmuştur. Bunların içinde birçok lise ve orta mekteblerde müdürlük, öğretmenlik yapanlar var - dır, Evelki yıl halk terbiyesi tahsili i « çin Amerikaya gönderilen on türk gen. çinin altısı Atatürk enetitüsünden çık- mıştır. Bunlardan başka 933 yılı me - zunlarndan ikisi gene Amerikaya tedris usulü tahsili için gönderilmiştir. Gön derilenler içinde üstün sonuc alanlar, enstitünün yetiştirdiği talebeler için iyi bir mikyas olabilir. Enstitüde talebe temsil enstitünlin iç ve dış bütün işlerine ba - kan (talebe kolları) da kurulmuştur. Okurlar arasında bir (koro) meydana getirilmiştir. İran Şahı Rıza Pehlevi - nin Ankarayı ziyaretlerinde Halkevin heyeti ile şleri biten yelim ve tekaüld m 5 den 27.2.935 tari İçeri İşler Bakanlığınca muanv mal edilen tekaüd ve yetim maaşla ir hususi t id, İnegöl Osman, yetim, Niğde memu- ru Bekir tahrirat kâtibi Ref vilayeti tekaüd, tahsildarı daimi encümen baz Gazianteb a! e Mehi m leyman yetim, İçel Gerçüş eski nüfus hususi kaüd, 15 inci daire muhasebeciliğinden mütekaid Şevket yetim, Sını$ . hu! müuhasebe memuru Süleyman — tekaüd, Haremişerif hazreti nebevi tamirat me- murluğundan mütekaid Mehmed yetim, Balıbey nahiyesi müdürü Sabri yetim, Eğret nahiyesi müdürü — Sabri yetim, Mecidözü kaymakamı Saffet yetim, Pa- zar nahiyesi veeki müdürü Ahmed teka- üd, Edirne mektubi kalemi 2 inci kâti- bi Osman Nuri yetim, Bayazıt dalresi kavası Mustafa yetim, nüfus — İşleri u- mum müdürlüğü 2 inci şube şefi Cemil tekald, Bayazıd eski evrak kâtibi Ali Riza tekaüd, Kastamonu eeki husust muhasebe memürü Seyfeddin — yetim, Korkudeli nüfus memuru Ahmed teka- üd, Yumurtalık hususi? muhasebe — tah- sildarı Ahmed Şemseddin tekaüd, Men- gen nahiyesi müdürü Velik yetim, Ba- bık Üsküdar dairesi muhasebe — kditibi İsmet tekaüd, Konya mektubt — kalemi ser müsevvidi Fahri yetim, Karaağaç mücssescsi buz fabrikası ambar memu- ru İsmail Hakkı yetim, İpsile nahiye- &i müdürü Mustafa Hilmi yetim, Bey- oğlu tephirhanesi tephircisi Aziz Mah- mud yetim, Faen işleri müdürlüğü kâti- bi Ahmed Mazhar yetim, Sular müdür. lüğü korucusu Yusuf Ziya tekaüd, Dahiliye Vekâleti nüfus idarei U. eski mümeyyizi Ali Nazım yetim, Durağan nahiyesi müdürü Ali Aşkar tekalld, Mülga imar ve iskân Vekâleti siraat mütehassısı Ali Riza yetim, İnhisar na- biyesi müdürü Mahmud yetim, Abrenk nabiyesi eski müdürü Mehmed Said ye- tim, Üsküdar mutasarrıflığından müte- kald Sadrettin yetim, Akdağ madeni nüfut memuru Mehmed Naim yetim, Ortaköy nahiyesi müdürtü Zeki tekatid. ——— —— HALKEVİ TEMSİL KOMİTE - SİNDEN: 7 Mart perşembe günü saat 21 de *“Sönmiyen Ateş,., oynanacaktır. Gelmek istiyenler bugün saat 17 . 19 arasında girme kartlarını Halkevinden almalıdırlar. ——— de ilk türk opecasr olarak gösterilen Öz Soyda koro varlığını ve derecesini göstermiştir. > Atatürk enstitüsü yurdun övüneceği bir kültür ocağıdır. Daha çok uzun yıl- lar ödevini başarmasını ve Üstün sonuc- lar almasını dileriz. Ankara rvadyosu Bu akşamın radyo programı şudur: 19.30 * tayyarecinin saati 19.40 - musiki: Tartini Sevtan Trili sonatı nasıl yazıldı? Necdet Remzi: keman Ulvi Cemal: Piyano 20 — » İnhisar vekâleti saati 20.10 - dans musikisi 20.25 - musiki: Mozart Beethoven Kreisler Larghetto Menuet Sehön Rosma - rin Vidof Dans Nihat Esengin: saksafon Ulvi Cemal: piyano 20.46 - haberler İstanbul radyosu 18 Fransızca ders. 18,30 Jimnastik (baylar için) Bayan Azade 19 Dans musikisi - plâk ile 19,30 Haberler 19,40 Bayan Halide Monoloğ 20 Konferans Maarif Ba - kanlığı namına Heybe - Kada Orta mekteb mu « allimlerinden Hayrettin Balalyak orkestrası horo Son haberler Raâyo orkestrası Râdyo caz ve tango or - kestraları 20.30 $1,20 21.30 22 Moskova radyosu 9.15 — Sneguroçka operasından parçalar, Çocuk neşriya- tı. (1724 m.) 16.15 — Çocukların davetlisi ar - tistler: Yadan büyük hü- kümet tiyatrosunun te - nornuun yardımı ile (1724 m.) 10.50 — Opera (747 m.) Tıbbi müsamere Birinci Mıntaka Etibba Odasının tıb. bi müsamerelerine martın 7 inci per - şembe günü saat 18,30 da Ankara Nü - mune Hastahanesi konferans salonunda başlanacaktır. MEVZULAR ŞUNLARDIR. ! — Muharebe gazlarının kimya ve fiziyolojisine bir bakış. (Dr. Hasan Kadri) 2 — Ameliyat ile iyi olmuş bir amu. du fıkari sarkomu. (Dr. Opera- tör Şevket) 3 — İlerlemiş harici azrahim gebelik- lorde ameliyat zamanının intiha. br hususundaki prensipler ve bu ü nal husüsi - yetleri olan nadiy bir vaka tak - dimi, (De. Zekâi Tahir) 4 — Sluder. Bellenger usulü levzole. vin tam istisali. (Dr. Süleyman İhsan). 8— Bir (Steato . necroze) (Dr. İhsan). vakan. SAYIFA 5 Dr. Cevdet Savran'ın (Cevdet Nasuhi) Dokuz yazı Adiyle yeni bir eseri çıkmayım Heryerde kitapçılardan Ankara « da Ulus Basım evinden arayınız, Kitab günün ökonomik, soy « sal ve kültürel meselelerini içine almıştır. Başlıca bahisler şunlardır : 1— Kredi kooperatifleri 2 — Mektepte kooperatifçiltk tertik. yesi. 3 — Büyük israf, büyük tasarruf * — İstihsalde müteşebbisin rolü ve toşebbüs şekilleri (iktısadi devletçilik) $ — Türnkiyede kooperatifçilik 6 — Bir konuşma (sağ ve sol fikir - ler) 7 — İdcallama ve materyatizma 8 — Marksizma 9 — Bizim devletçiliğim İlân İstanbul'daki Gazetecilik ve Matbaacılık Türk Anonim Şirke- ti, namınma Ankara'da baskı ve kli- şe işlerini teahhüd edecek vekili bulunmadığını gördüğü lüzum ü - zerine ilân etmektedir. MEŞHUR BİR İSVİÇRE., SAAT FABRİKASI . TÜRKİYEDE BİR SATIŞ ŞUBESİ AÇTI İsviçrenin cihanşümul — Li UB sâğt fabrikala- şöhrete rının Türkiye'de bir satış yubesi açtığı haber alınmıştır. Bu sayede berkes u- cuz fiatla, dakik teminatlı ve en son model bir saat sahibi olabilecektir. REVUE aatleri bütün dünyada ta- nınmış ve birçok defalar mükâfatlarla taltif edilmiştir. REVUE saatlerinin, yüksek derece saatler arasında olmalarına rağmen ti- atları pek ucuzdur. Bu saatlerin en son modellerinden büyük bir parti ve sporculara mabhsus, kırılmaz, su geçmez kol saatleri de gel- miş ve satışına başlanmıştır. REVUE PRESİZYON #saatleri an- cak maruf saat ticarethanelerinde bulun, maktadır. FİYAT VE CİNSİNİ NUKAYESE EDİNİZ REVUE saatleri her yerde maktu fiyatla satılmaktadır Türkiye umum satış deposu: İstanbul, Bahçekapı, Taş Han birin- ci kat 19. ı—215 AA Türk Maarif Cemiyetinir $ Çiçek -balosu st asgari 18. Nisan. 1935 perşembe günü akşamı S KANLKİKLRTRLEZSKİ KAKİYTRİ ——,___—_ç—____—__—.-—-;_-_—-———_——————— Tefrika: 17 %" romanı San Michele'nin kitabı Yazan: Aksel MUNT Türkçeye çeviren: Nasubi BAYDAR NUNeçlı. bütün geceyi, atelyede dört u VE'- beş yukarı gezinmekle geçirmiş- larr Masanın üstünde de, açık duran sayıfa- ç k__lnıtın kalemle işaretlenmiş “İnsanda Yan ğPğkıc_kuıiuzzın alâmetleri,, adını taşı - İ ir hekimlik kitabr duruyordu. Kitabt a- ;“*şş attım. Bütün gün yanından ayrıl - l Acağına söz vermiş olan komşusu, bir rus Ykelkraş, onun o akşam, ağzına bir lokma xıı—',::ğî""? olduğunu, — durmaksızın ağ - Kori, 1 tükrükleri silmiş ve yalnız “sudan Ma,, hâdisesinden bahsetmiş bulundu- edi. Bir fincan kahve içirmeğe uğ- | Yüzüme umutsuzca bakarak sulu içemiyeceğini söyledi. Fincanı ona u- Üini “€n çene adalelerinin gerinip sertleşti- , Börerek korktum. Bütün vücudu titre - harç* başladı ve acıklı bir bağırlı ile bir ka- t ©Ye yığıldı. Adamcağıza bir morfin şırın- %ğ'l’&uıı sonra köpeğin hiç bir şeyi ol- Mi ve bulunduğu odaya girmeğe hazır Vat sörle”” Sevyler Zati Morfin tesire başlıyordu; onu kanapede yarı uyur bırakarak çıktım. gece, geç vakit, atelyeye döndüğümde rus heykeltraş b:m._aI evin altüst olduğunu, ev sahibinin köpeg_ı derhal öldürmek emriyle kapıcıyı göndermiş ve onun da pencereden sıktığı kurşunl_ar!zı bu emri yerine getirmiş bulunduğunu söyle- di. Köpek kapıya kadar sürünmüş ve oracık- ta, son.bir kurşunla, ölmüştü. Şimdi orağaf kanlar içinde, yatıyordu; sahibi de gözlerini bir noktaya dikmiş, bir söz bile söylemeksi- zin, koltukta oturuyordu. Bakışları pek kö- tü idi; masanın üstünde duran tabancasını alıp cebime attım. İçinde bir kurşgun daha kalmıştı. Bir mum yaktıktan sonra, köpeği doğruca Pastör'e götürüp otopsi yaptırmak üzere arabama kadar taşımak için bana yar- dım etmesini heykeltraştan rica ettim. Ka- pınım yanında koca bir kan lekesi vardı, fa- kat köpek yoktu. Köpek yatağın altından, ağzı kanlı kö- pükler içinde, vahşi bir homurtu ile, tam ü- zerime atılırken heykeltraş da, arkamdan “kapıyı kapayın,, diye bağırdı. Şamdan el.îm- den fırladı; rovelverimi gelişi güzel çektim; köpek de ölü olarak ayaklarımın dibine düş- tü. Onu arabama koyduktan sonra hemen Pastör enstitüsüne gittim. Pastör'ün sağ ko- lu sayılan ve daha sonraları da onun yerine geçen doktor Ru işin çok ciddi olduğunu, : KP ve sonucunu da. —A| gevecAAMİ kabil olur olmaz, bildireceğini söyledi. Erte- si gün Tern sokağına gelirken Rusu atelye- nin kapısı önünde buldum, Bütün geceyi, he- yecandan bir türlü kurtalamayıp hep dolaş- makla geçirmiş olan dostunu bir dakika bile yalnız bırakmamış olduğunu, bir saat kadar önce, koltuğunda biraz kendinden geçmiş görerek, elbise değiştirmek için, evine gidip geldikten sonra atelyenin kapısını içerden kilidlenmiş bulduğunu söyledi. Arkadaşından ayrılmaması hakkındaki tenbihime riayetsizlik göstermiş olmasından dolayı özür dilemek istiyormuş gibi: “Dinle- yiniz,,, dedi, “merak edilecek bir şey yok! hâlâ uyüyor, horultularını * iştiyor musu - nuz?,, — “Bana yardım ediniz de hemen kapı- yı açalım, İşittikleriniz horultu değil, ölüm haline mahsus hırıltılar. Kapı zorlamamıza dayanamadı ve biz de aıt_lye_ve girdik, Norveçli ressam, sedirin Ü- zerine uzanmış, zorlukla soluyordu. Gözüne bir kurşun sıkmış olduğu tabancasını hâlâ elinde tutuyordu. Yakalayınca arabama ve onunla da, son hızla, Bojön hastahanesine götürdük, Profesör Labbe derhal operasyon yaptı. Kullandığı rovelver, iki gün önce çe- bime attığımdan daha küçük çapta idi. Kurşun çıkarıldı. Kendisini bırakıp hasta- haneden çıktığım vakit hâlâ baygın yatıyor- du. Akşam doktor Ru'dan aldığım mektubta otopsi sonucunun menfi ve köpeğin de ku- durmamış olduğu bildiriliyordu. Hemen Bo- jön hastahanesine gittim; Norveçli ihtilac içinde idi. Üç gün sonra bir beyin humması başladı. Bundan ölmedi ama hastahaneden bir ay sonra kör olarak çıktı. Hakkında son aldığım haberden, onun — Norveç'te, bir darülacezede bulunduğunu öğrendim. Bu acıklı hâdisede ben gerektiği gibi ha» reket edememiştim. Elimden geleni yapınış olmakla beraber bu yetmezdi. Bu iş iki yıl sonra olsaydı adamcağız kendini vurmazdı, Onun korkusuna hükmetmeği bilir, ondan daha güclü olduğumu gösterirdim. Yaşamâ lgorkusundan hayata son vermek istiyenle. rin tabancalı ellerini, daha sonraları, kaç de- fa hareketsiz bırakmağa muvaffak oldum! lar üzerinde tecrübeler ya- istiyen antiviviseksioncular, is- tediklerinin kendilerine hiç bir vakit verile: miyeceğini acaba anlayamıyorlar mı? P tör'ün kuduz aşısı, bu müdhiş hastalık ticesindeki ölümleri en az hadde indirmiş V4 Behrşng'le Ru'nun difteri aşısı da, her yüz binden çok çocuğun hayatını kurtarmı 'ta bulunmuştür. Hayyanların, eyi niyetler hibi dostları için, bu iki örnek, yetmez mij &