Zonsuldak vilayeti bir Zöngüuldak, 17 (Özel duyurumcumuz. dan) — 17-2.935 tarihinde açılan Kuldak vilayet genel me üyeleri a» Tasında 1 kadın 6 köylü vardır. Vali Bay Halid Aksoy; meclisin 17 ikincikânunda açılması lâzun iken kanı Ve yüreği gibi temiz alınlı türk kadını Bi, yurddaşlığın en yüksek hakkı olan “Iyasal hakkına kavuşturan kanunları- Mizmn kabulü genel meclisin yenilenme- Sini icabettirdiğinden tnüddet için gecikmesi bir zarureti ikâ- Nüniyeden ileri geldiğini, geçen yıl ve Filen kacarların çizilen yollar üzerinde toplantının bir Yılmaz ve usanmaz çalışmalarla yerine Batie Münasebetle de gayet objektif olarak töylemek lâzımdır. Eğer Japonya, ba- kikaten zararına olarak yabantı pazar- İsra satış yapmış ulsaydı, alabildiğine & ğalmakta olan ihracatıza göre, ökono- :"im'n Şimdiye kadar çoktan batması vimgelirdi. Hele çift Hiat sistemi İle Ping yapmağa kalkışsaydı, —Ülke içindeki yaşayış masraflarının da tez *İden yüksek bir ölçüye varması icabe- derdi. Bu büyle olmakla beraber, bu bi- Finde tektük dampinglere de rastlanıl- Maktadır. Netekim şeker ve asfalt gibi v € Y vürlü damping yapılmış. ı 3-Ponya doğru dürüst bir hesab ile bizçok rakiblerinden daha ucuz mal se- tabilir. Belki Bunda da sırf çalışma tek- Niğinin fevkalâdeliği, iş müddetinin u- Tünluğu ve bugüne kadar almakta oldu- Bu düşük gündeliğe kârşı sesini çıkar- Miyan ve alabildiğine çoğalar halkının kanaatkârlığı dolayısiyle muvaffak ol- Maktadır. Yabancı pazarlara arzolunan Npan kambiyosunun durumu dolayısiy- fatoralarımın tutarı da çok düşük bir MDiktarı bulmaktadır. Japonya fiat he- tablarını yaparken, Avrupa'nın rekabet flatlarını düşürmek için onları gör & Dünde tutarak hareket etmemiştir. Bu Sabları yaparken kendi durumunu gö- Zü önüne getirerek Avrupa'nın rekabet fistlarından çok daha düşük bir fiat he- Yablamış ve bunun sonunda da ceki sa- Tayi ülkelerinin gözlerini korkutarak alım kabikiyetleri zayıf olan Çin, Fele- Menk ve Britanya Hindistanında ve Af- Tika'daki pazarlarda büyük muvaffakı- Yetler kazanmıştır, Eğer acundaki kriz Yüzlünden satınalma kabiliyeti düşmeğe Ü€vam eder ve bu da yayıldıkça yayılır. 8. herhangi bir ulusun kendi ihtiyasi larını j Japon mamulatı ve masnus*': kapatma Çerçi sine — baş vintme— sira ":Nn yoktur Yakm zamanlarda lüki- etmiş olan ji cenubi Amerika ti Japon ——— ——©. getirildiğini ve Üç yıllık yol programı- nın on altı ay gibi bir zaman içinde yüz akı ile bitirildiğini ve bu yeni yıl%_h büyük bir hızla, titizlikle daha faydalı kararlar verileceğine ve programlar ya- püacağına çok inanlı bulunduğumu, bu- gün ilkönce kadın erkek arkadaşların bu genel mecliste toplantr yapmasımı, başımız üstünde tuttuğumuz kanunların hüküm kılmasından doğan sevincini ve bu müşterek gayretin kazanclı neticeler bu sarsılmaz İnanlarımla be- dij derim, diyerek meclisi açtı. . tı':ııu.mıııı Bay İbrahim Bc- Zongüldek umuml! meclis üyeliğine seçilen Bayan Semiha kurt, yazganlıklara Bay Akın Karsuğuz seçildi. Vilayette bir yıl içinde yaprlan işlerin kısası Bayındırlık: bir yılda vilayet yolla- rmda 31,332 km. yeni şose — 304173 kın. göse tamiratı esasiyesi 4751 m, par- ke kaldırım yapılmış 12186 mm. ham, 34504 mm. kardimış taş hazırlanmış 4 a- det tabliyesi ağaç ? betonarme köprü ve mendfezle 40 metre kuru duvar. 5967 mm kaya 58308 metre toprak kazılmış, 8276 metre ayriyelten imlâ yapılmış, 5292 li- ra emaneten 256022 ihaleten 16361 lira da tamiratı mütemadiye için sarfedil- | yılda neler yaptx’ Zonguldak Valist Bay Halid Aksoy Mülerin sevincli başarıklıklariyle kuşla- rın bile uçamadığı köyler arasında pek gok köy yolları açılmış bürçok köprü ve menferler yapılmıştır. | Kültür işleri: Bir yıl içinde 30 köy mektebi inşa- atına yardam edilmiş, Bartın'da asri mekteb çatısı, Zonguldakta İlkmekteb olarak başlanılan ve orta mektebe tah- sis edilen bina inşaatı bitirilmiştir. 933- 34 ders yılı sonunda üç srnifli köy mek- teblerinden 110 kız 400 erkek, beş sınıf- lı köy ve gehir mekteblerinden 63 kız 237 erkek ki cerman 203 kız 637 erkek talebe mezun olmuştur. | Ulus mektebleriz 933 - 934 yılında vilayet dahilinde 92 A 40 B dershanes laçılmış ve dört aylık devre sonunda A derahanesinden 314 kadın 1202 erkek. B dershanesinden 175 kadın 478 erkek olmak Üzere 2439 yurddaşa vesika verilerek okur ve ya- zar haline getirilmiştir. Vilâyetin, sağlık, ekim, baytar işle- ri de çok zengin verimlerle doludur. Bütçe, kültür, bayındırlık; türlü iş- ler adiyle üç enetimen seçilmiş ve hızlr çalışmalara başlanmıştır. Yeni umum! meclis Üyeliklerine seçi; (Burunkaya köyünden Yalanda köyün Bay Abdurrahman | ANKETLERİMİZ ANKARANIN KADIN ŞAPKACILARI (Başı 1 inci sayıfaddağ ni yabancı ve türk olmuyan atölyelerin burada ikisi miletcsna olmak Üzere ta- mamiyle türk kızlarının elinde bulun- masıdır. Atölyelerin içinde altıya ka- dar işçi çalıştıranlar vardır ki Ankara- dabu işle geçinen 40-50 ev vasdisı de- meletir. İsmet İnönü Enstitüsüt ve | şapkacılığımız ı Kadın şapkacılığı üzerinde araştır- malar yeparken adını unutamıyacağımız r kurumumuz vardır. İsmet İnönü Ku titüsü.. İsmet İnönü kız enstitlüsü sapka yapıp yalmız buyatınt kazanmak için değil, kendi evinde kendi şapkası- ni, kendi zevkine ve zendi — bütçesine göre yapabilmek vasfını Ankara kadı. kadınlık ödevi olarak vermiş- tir. Bugün rastgeldiğimiz ve gördüğü- müz güzel şapka örneklerinden birço- ğunun İsmetpaşa Kız Enstitüsünün ge- ce kurglarında az bir zaman okuyan Ba- yanlarımızın elemeği olduğunu övüne- rek söylüyebiliriz. Gece kurslarına devam edenlere ken- di şapkasmı yapacak kadar bilgi veren enstitü, asıl talebelerini günün modala: rınır takib edecek, müşteri bulacak ve bu alanda hayatını kuzanacak kadar tu- tunan ve istenilen atölyeler açacak bir seviyeye eriştiriyor. Buna bit örnek o- larak Ankara'nın yedi atöly tenlerden çoğunun İsmet İnönü tüsünden mezun olduğunu söylüyebili- riz, nına biz Kadın şapkacılığımız tam (ankara) lıdır Dikkat edersek görürüz ki, yeni An- karamız her sanat şubesi Üzerinde Ün- lü olanları, yurdun dört — bucağından toplayıp çekmektedir. En fazla bayan- larrmızın giyecekleri — bahsi üzerinde kendini gösteren bu durum, yalnıs ka. dan şapkacılığı alanında yerini ankara- lr bayanlara terketmiştir. Kadın şaplım- cılarımız içinde ikisi - Bayan Klayn ve Artür - istiana edilirse diğerlerinin he- men hemen hepsi ankaralı veya uzun yıllardanberi burada oturup Ankara'nız yetiştirdiği bayanlarımızdır. Bu da bik ze gösteriyor ki, Ankara'da kadın şap» kacılığı tam manasiyle bir (ankaralı) sanat haline girmiştir İstanbul ve Ankara şapkacıları Hemen hemen her sanat şubesinden olan bu ikiliğin ve rakabetin kadın şap- kacılık alanında olup olmadığını anla- mak için yapkacı bayanlarımızdan biri- ni gördük. Ardıardına gelen birkaç müş terinin isteğini yerine getirip bizimle onuşmaya fırsat bulan şıpkıcı Bayan dedi ki: — Görüyorsunuzya... bir müşteri ile salıtlarca uğraşmak mecburiyetindeyiz. Şapkacılık terzilikten daha güç, ve da- Na fazla özen istiyen bir sanattır. Şap- kanın çehrenin güzelliği üzerinde o ka- dar büyük bir rolü vardır ki, güzel gi- yilmiş ve güzel yapılmış bir şapka yü- xüm birçok kusurlarını örter.. Bir elbi- sede ulak bir kusur göze çarpmaz, Fa- kat şapkada en ufak £ gösterir. Bu bakı tmr kusur kendini n şapkacılık güç, ek ve zaman istiyen hir iştir. Bizimle İstanbul arasındaki farkı soruyorsunuz. Size derital ve hiç tered- düd etmeden gu cevadı verebilirim: İe- tanbul kadın şapkacıları ile Ankara ka- dın şapkacıları arasında yalnız (firma) farkı vardır. O kadar... Onların firmala- TI tanınmış ve tutulmüştür. Buna « ses beb olarak da İstanbul'un yılarca ve çok uzun bir zaman moda alanında rakibsiz kalmış olmasıdır. Bu zaman içinde İs- tanbul'da her müessese kendi firmasını, kolay kolay ve az bir zamanda sargıl. mıyacak kadar tanıtmış ve müşteri tut- muştur. Bu tesiri hâlâ devam etmekte- dir. Size bu tesiri en kolay ve muvaffa- kıyetle kırıp, bayanlarımızı kendi mu- hitlerinde yaşıyan ve onların akikala- Kışın şapkacıların işi pok İyi gitmez, yen! mevsime hazırlanırlar. Manın güzel bir u..;: eai Bundan başka vilayet dahilinde köy- Bay Yusut ULUS'un romunı Tetikat 8) ginirlendi, h höngür höngür ağlamağa başladı. — | Pek acıdım. sa n . Umudsuz bir tavurla ıvııçlırını:ıını doğ- Miclıele’nin kitabı B :;;ınk hıçkıra hıçkıra sordu: “Nem var Yazan: Aksel MUNT Türkçeye çeviren: Nasuhi BA YDAR Nihayet eyice anlaşıldı ki apandisit ölüm 'alinde idi ve “arzuyu umumi,, üzerine, yeni hastahk bulmak gerekti. Fakülte iktida- ispat etti; yeni bir hastalık pazara Çı- arıldı, yeni bir para basıldı, hakiki bir altın Akçe: Kolit (1). Zarif, neşterden korku- Üz, emrinizi yerine getirmeğe her vakit ha- Fir, her mizaca elverişli bir hastalıktı bu. SI olduğunu kimse ınlımıdın geliyor, 8'd'mn'lu. leriyi gören meslekda: Tçoğunun bunu müşterileri üzerinde Mü - Yaffakıyetle smadıklırmı biliyordum ama o , Son apandisit vakalarımdan biri, sanırım ©, Köntes X in haşından geçendi. Kontes, yözgün büy özleriyle ve zor tuttuğu bir iddetle genc muavinime bakmış ve “muar Vini değil doktorun kendisini görmek istedi- ah ni Söylemişti; bu, müşterilerimin beni “otırdıkları yeni bir iltifattı. aşlangıcta kontes, apandisiti olduğunu ıaqm'yo“l“ı doktor da öyle.. Daha sonra o, epandiziti olduğuna, ben de olmadığına eyi- Ş m'"d'k- Bunu ona sert sert Söyİ x__.__._ £9) Baden boraeb iMtihabi. #ginirlenmiyeceğinizi vadederseniz söy- lerim.,, Büyük göz- Ağlamaktan derhal vaz geçti. lerinden akan son yaşları da silerek cesaret- le: “Ben hcr şeye tahammül ederim, şimdi- ye kadar nelere tahammül ettim,, dedi, #korkmayın, söyleyin; artık ağlamıyacağım; benim nem var?,, — “Kolit! Hiç imkân vermezdim: gözleri biraz da- ha büyüdü. — “Kolit! Ben de hopdbıımı düşünüyor- dum! En doğrusunu - bul. ııgıınuııdın emi- ml:'n.n Kolit! Doktor, söyler misiniz bana:; ko- Jit nedir? Bu sorgunun karşılığını vermemeğe iti- na ettim, çımku © vakitler kolitin ne olduğu- ,herke: bi, ben de bilmivyo>dum. Yalnız, bu hastalığın çok sürdüğünü, eyileşmesinin güç olduğunu söyledim. Bunda haklı idim. Kontes bana tatlı tatlı gülümsedi: kocası ©- na bütün hastalığının sinirden başka bir şey olmadığını söylemişti! Kaybedilecek vakit olmadığını, hemen tedaviye başlamamız gerektiğini ilave etti. Bunun üzerine Avenuc de Villers'e haftada iki kere gelmesi kararlaştırıldı. Ertesi gün gene geldi. Hastalarımdaki âni değişiklikle- re alışkın olduğum halde neşeli hali. renkli * yüzü o kadar dikkatimi çekti ki yaşını sor- maktair kendimi alamadım, Tam yirmi be- şinde idi. Bana gelişinin sebebi kolit'in baş- kalarına da geçip geçmediğini sormaktı. “Evet, pek saridir,. Bu cümle ağzımdan çıkar çıkmaz bu gene kadının benden ne ka- dar kurnaz olduğunu da keşfediverdim. Ayrı odada yatmasını kocasından dile- mek zahmetine katlanabilir miydim? Bunun akıllıca bir hareket olmıyacağını, kocasını tanımakla bahtiyar olmadığımı, ancak, hastalığın ona geçmiyeceğine eyice inanmakta bulunduğumu söyledim. Bu has- talık kendisi gibi çabuk teessür duyan sinirli kimselere geçebilirdi. Tasalı büyük gözlerle odanın dört bir ya- nına bakarak: *“Beni bir sinirli kadın gibi tedavi etmez- sinizya!,, dedi. Ş “Elbettel,, “Beni büsbütün eyileştirebilir misiniz?,, “Hayır!,, Çok sevgili Anrm, Düşita ki bende kolit varmış! Bu isveçliyi tanıtmış olmandan dolayı çok, çok memnunum, Hakkın varmış: pek zeki bir adam o, Öyle gö- rünmüyorsa da.. onu şinmdiden birçok arka- daşlarıma tavsiye ettim, Senin kotiyyon'da düştüğü gündenbderi yataktan kalkamıyan &ö Tümceme çok büyük bir eyilikte bulunacağın dan eminim. Muhakkak ki onun da koliti var. Jozelinin yemeğinde seninle buluşamyacağı- aa çok çanımı sıkiliyor; — kolitim olduğu igin yemeğe ıüıdnajid ona yazınıştım. Yeme- ği Öbür akşama bıraksa ne eyi ederdi. Seni seven Jülyet'in Haşiye — Kulaklarradan bu kadar zahmet geken kaynanana isveçli Bir bakacak - olursa pek eyi bir şey yapılmış ulacağını düşünüyo- rum. Biliyorum ki Markiz doktorların yüzü- nü bile götmek istemiyor, ve rzaten bunu kim iİster? Yalnız, onu sanki tesadüfen görüyor gibi bir şey yıpılııını'_ru’ Bütün bu hastalık. Jarın başı kolit olduğu meydana çıkacak olur. sa hiç şaşmıyacağım! Tabil başbaşa olmak şar- tiyle, Markizi bizimle akşam yemeğinde bulun. mağa razı edecek olursan ben de doktoru mem- nuniyetle davet ederim. Biliyor musun ki be. nim kolitimi gözlüklerinin ardtadan, şöylece yüzüme bakarak keşfediverdir Tıpkı kaynanan &ibi kocam da bekimleri hiç sevmediği halde gene onunla tanışmasını istiyorum. Zaten onu seveceğinden de eminim. — Ertesi hafta, hiç beklemediğim halde Kontesin Fobur Sen Jermen'deki konağın- — da akşam yemeğine çağrılmak ve îhnyıt * Markiz'in yanına oturtulmakla şeref kazan- <m. Markiz, kimseyi mühimsemiyerek aza- metle koca bir tabak yağlı ciğer ezmesi yer- ken ben de kendisini yan gözle tetkik edi- yordurm, Bana bir tek söz bile söylemiyordu — ve konuşmak için korka çekine giriştiğim teşebbüslerden de, kulaklarının hiç duyma- dığını anlayınca vaz geçtim. j Yemekten sonra kont X beni ciğara sü- — bonuna götürdü. (Sunü var)