23, ŞUBAT 1935 CUMARTESİ Ödemiş, 22 (4.4.) — Şimdiye kadar ordumuza üç tayyare armağan etmiş olan ödemişliler iki tayyare daha almağa ka - 5 ON ALTINCI YIL. No: 4877 Halkevlerinin üçüncü kuruluş yıldön Gündelik SOYSAL DENKLİK Avrupa'nın birçok ülklerinde büyük bir tasa vardır: Yüksek o- !nıllırdan diploma almış olanlara iş bulmak.. İş bulmak deyince bu- nun anlamı üzereinde anlaşmak gerektir. Okumuş her işi beğen- mez, O ötedenberi kendi gibileri- nin ele geçirdikleri çok kazanclı ve az sıkıntılı işlerden birini ister., işlerse her ülkede sonsuz de « ğildir. Onnu için yeni yetişenlere istedikleri işleri bulmak çok zor- laşmıştır. Böylelikle boşta kalan ve umudlarına erişemiyen birçok okumuş gencler birikmiş ve bun « lardan bir çeşid okumuşlar prole« taryası meydaua gelmiştir. İlkönce Almanya'da göze çar« pan bu derum son günlerde Fran- sa'yı da düşündürmeğe başlamış- lar. Almanya'nın sıyasal ve ökono- mik durumu dolayısiyle iş alanı- nın daralması işler ile beraber ka- zancları da çok azaltmıştır. Ülke küçülmüş, dışarıya satış eksilmiş, fabrikalar yetirimlerini indirmiş ve böylelikle iş bulamayıp uluş kapısmı çalan oku muşların da sa- yısı çoğalmıştır. Bunlardan bı.r- Ççoğu nasyonal - sosyalizmin üni- formalı kurumlarında sığınacak ve geçinecek yerler bulmuşlarsa da bu geçici bir düzen ve durum- dur. Onların sonuna kadar böyle kalmağa katlanacakları kuşkulu- dur. Onun için Almanya'da liseler ile yüksek okullara gireceklerin sayısını azaltmak gerekli sayılmış- tır. Fransa'da işçi ile iş arasın - daki ölçü daha gel . Fransa- nın bir de büyük bir koloni impa - ratorluğu vardır ki ana yurdun ar- tan işçilerine yeni iş ve çalışma alanları açmaktadır. Bununla be- raber Fransa'da bugün elişçileriı?- den önce kafa işçilerinin işsizli- ğinden tasaya düşülmesi bunun epice karışık ve düğümlü bir so- rak olduğunu göstermiştir. El veya kafa işçisinin bulunduğu ve yaşa- dığı bir çevre içinden dışarı çıkma- sı pek kolay olmuyor.. Hele kafa işçileri olan okumuşların alıştık- ları ve içinde büyüdükleri soysal çerçeveden ayrılmaları daha zor görülüyor.. Onun için okumuşlar- im işsizliği, ökonomik olduğu ka- dar soysal da bir soraktır. Ulus yaşayışının da kendine gö- re bir denkliği vardır. Bu denklik genişlik çağlarında kendi kendi- ne ve hiç duyulmadan meydana geliyor.. ve sürüp gidiyordu.. Fa- kat köylerden kentlere doğru gö- çüm çoğaldıktan ve okumuşlar büyük kentlerde birikip toplan- dıktan sonra denklik bozulmağa başladı. Uluslar arasındaki çalış- ma beraberliğinin son yıllarda uğ- radığı güçlük de renksizliği daha artırdı. Büyük kentlerin fabrika- ları nasıl bir elişçileri proletaryası Meydana getirmiş ise oralardaki Üniversiteler ve yüksek okullarda bir kafa işçileri proletaryası do- r. Büyük kent işçisi, alış- . Hğı yüksek gündeliği bulamadığı vakit nasıl toprağa dönüp — çalış- Mak istemiyorsa, yüksek okul dip lomalısı da ülkenin başka bir bu- Cağında karnını doyuracak işe kat- iyor., Birçok ülkeler için bu 'urumun gerçek sarsıntılara yol açabileceği anlaşılmağa başlamış- tır. Türk yurdu henüz bu iki türlü tasa ile de karşılaşmış değildir. lkemizde her çeşid işçi için iş a- lanı çok geniştir. Bununla b_'!kı ülkelerin denemelerini ve izden önce yürüdükleri yolun Çıktığı yeri göz önünde tutarak o- ltma sistemimizi ona göre onar- tmaktan cok sev kazanırız. İsmet İnönü dün Halkevimizde Adımız, andımızdır. bir söyleviyle yeni 23 evi açtı Halkevleri kurumunun üçüncü yıldönümü dün halkevinde baş - bakan İsmet İnönü ile Bakanlar, Cümhuriyet Halk Fırkası Genel Kâtibi Receb Peker ve birçok say- lavlar, bakanlıklar ileri gelenleri ve her sınıf halkın iştirak - ettiği İsmet Inönü nutkunu söylerken büyük bir merasimle kutlanmıştır. Merasime istiklâl marşı ile baş - lanmıştır. Musiki Muallim Mektebi tale- belerinin okudukları bu milli marştan sonra başbakan İsmet İ- nönü şu söylevi söylemiştir: “— Halkevlerinin üçüncü yıl - dönümünü kutluyoruz. Bu anda ülkenin seksen kadar halkevinde imkânı olanlar bizim bugünkü top- lantımızı dinliyorlar. Halkevleri üç yıldanberi kendi varlıklarını kültür alanında duyurmuşlardır. Halkevlerinin şu vazifesine bütün halkevi üyelerinin dikkatini çek - mek isterim. Halkevleri soysal bü- yük bir ödevi üzerlerine almışlar- dır. Bu ödev vatandaşların topla - nıp gerek ilim alanında ve gerek soysal bakımdan birlikte konuşa- bilmek adetine alışmalarıdır. Bu bizim ötedenberi büyük bir ihti - yacımızdır. Sonra güzel sanatlar için ve müsbet ilimleri tanıtmak ve sevdirmek için sarfolunacak e- mekler bilhassa fırkanın ve hal - kevleri idare heyetlerinin gözleri önünde bulunmalıdır. Bir toplan- tıda istilade ile söz söylemek için o toplantıdan evvel konferansla - rına ve konserlerine daha evvel lışmış ve hazırlanmış olmuırıe— ::lu,i: Eyi çalışılmış, birkaç lnup karıştırılarak hazırlanmış olan bir konferansın muvaffak olması ve dinleyenlerin bundan zevk ?Iını sı muhakkaktır. Ümid ederim ki bütün halkevlerinde M"!.T konferans için oraya iyi hazırlanmak ve herkesi alâkalan- dırmak hususunda özenli buluna- caklardır. Geçen yıl içinde hal - kevlerinin çalışma hesabları elim- dedir. Eğer soysal ve ilim alanla- rında aza kanaat etmeye istidadı - mız olsaydı bu vereceğimiz rak - kamlardan memnun olmamız lâ- zımdı. Meselâ, 933 senesinde hal- kevleri toplantılarında - dinliyen- ler ve söyliyenler sayısı 378 bin iken 934 senesinde 798 bin kişiye varmıştır. Bu takriba öncekinin iki misline yakın bir sayıdır. Am- ma, bütün memlekette, toplantı yerinde bizi dinliyenleri 800 bin kişi alırsak bunu azımsa- mamak bizim için bir borçtur. Da- ha çok toplanmalıyız ve halkevle- rinin bulunduğu yerlerdeki vatan- daşlar, kadın, erkek, bütün bir yılda, bir defa olsun halkevinde bulunmalıdırlar. Halkevlerinin malüm olan ö - zel bir mahiyetine tekrar bütün memleketin dikkatini çekmek iş - seksen terim, Halkevleri siyasi bir mües- sese değildirler. Soysal ve kültü - rel kurumdurlar. Onun için mem- leketin bütün-ışıklı evlâtları bu toplantılarda bulunarak zevklen- meli ve halkevine hizmet etmeyi yurda karşı bir ödev telâkki ey « lemelidirler. Memur olsun, serbest meslek erbabı olsun, herkes halkevlerin - de en temiz bir aile toplantısı gi- bi bulunmayı kendisi için isteni » lir bir iş saymalıdır. Halkevlerin - deki kitab sayısına gelince, geçen sene 59 bin imiş, bu sene 97 bine çıkmış. Bu azlıktan ne kadar şi - kâyet etsek hakkımız vardır. 97 bin kitab 80 halkevi için çok az - dır. Bu geçen 1934 yılında okurla- rın adedi 428 bindir. Görüyorsu - nuz ki rakamlar iki misli ,üç misli artmıştır. Ancak bu artış varmak istediğimiz neticeye ve ihtiyacımı- za göre azdır. Ve bunların çok dâ- ha artırılması lâzımdır. Memleketin ilerleme ve geniş « lemesi yolunda birçok sıkmtılar geçiriyoruz, birçok — vasıtasızlık « lardan bunalıp duruyoruz. Tabii bunların başında uzun senelerden beri yıpranmış, harab olmuş, zen- ginliği erimiş bir memleketin var- lığını arttırmak en mühim vazife- lerimizden biri olarak önümüzde dürüyor, Fakat, arkadaşlar, bü - tün halkevinde bulunanlar işitsin- ler ki, bu memjeketin ilerlemesi ve genişlemesi için muhtac oldu - ğumuz vasıtaların en başında, pa- radan, herşeyden evel, en başta, bilgi lâzımdır. İktiasdi hayatın her alanında, kültürün her bucağında bilen a - damlara, bilgi lüzumuna inanmış adamlara ihtiyacımız çoktur. Hiç olmazsa halkvleri memleketin ö « konomik ve kültürel yaşayışını her yanında tarla ekmekten büyük bir fabrikayı işletmeğe kadar bütün işlerde iyi hazırlanmış özel bir bil. giye ihtiyac olduğuna inanmayı yaymalıdır. Onun için okuma he- vesini, kitab hevesini halkevlerin- de çoğaltmak başlıca işlerdendir. Her sene bu toplantılarda halkev. lerinin güzel sanatlar için emek sarfetmelerine alâkalarını uyan - dırmak isterim. Güzel sanatlar i - çin halkevlerinin hakiki bir örnek olmaları, memleketin güzel sanat- Jarı sevmesi, güzel sanatlardan zevk alması için çalışmaları lâ - zımdır. Güzel sanatlara alışmamış olan; güzel sanatlardan uzak bu- hunan muhitlerde buna alışmaya çalışmak bile biraz sıkmtı verici « dir. Amma sıksık göstererek ve anlatarak bnuun tadını vatandaş- lara tattırdıktan sonra güzel sa - natlar hayatın başlıca bir âmili olur ve güzel sanatsız hayat ipti- dai ve yabant bir hayat şeklini a - hır. Halkevleri türk cemiyetini yük- seltmek, inceltmek moralini artır- mak, verimini çoğaltmak için a - Bay Necib Ali Küçüka konferansını verirken. şılmıştır. Yalnız moral yolunda değil, maddi ihtiyac yolunda da kudretli, takatlı, cevherli, çok da- ha cevherli bir hale gelmek için güzel sanatları başlıca bir vasıta olarak görmelidir. KSonu 2. inci sayılada) rar vermişler ve buna and içmişlerdir. Her yerde 5 kuruş ümü kutlandı B. Şuşnig Pariste Paris, 22 (A.A.) — Avusturya başkanı B. Şuşnig ile dışarı işleri bakanı B. Berger Valdeneg Paris'. in civar istasyonlarından biri o - lan Nöyyide trenden inmişler ve B. Flandin ve B. Laval tarafından karşılanmışlardır. Avusturya ba « kanları, otomobille Parise gelerek Paris'de bulundukları müddetçe kalacakları otele inmişlerdir. Bu esnada, bakanların inecekleri bele lenen Paris'in şark istasyonunda, komünistler ve sosyalistler, 1934 şubatında Viyanada çıkan hâdise- leri protesto etmek üzere, toplan X mağa teşebbüs etmişlerdir. Polis, bunları dağıtmış ve 800 kişi tev « kif etmiştir, Paris, 22 (A.A.) — B. Löbrün, Avsuturya Bakanları B. Şuşnigle beraber Valdenez şerefine bir öğ- le yemeği vermişlir. Reisicümhur yemekten evel Avusturya baş « bakaniyle dışarı işler bakanına B. Flanden ve B. Laval hazır olda « gu halde lejyon donör nişanının büyük salip rütbesini vermiştir. Habeş sınırına giden italyanlar Napoli, 22 (A.A.) — Vulkania vapuru yarın akşam, d00 müte - hassıs işçiyi ve 700 fenni kıtalar efradının sıhhiye askerini alarak, şarki Afrikaya hareket edecektir. Vapur, Mesinada da duracak ve oradan da Mesina fırkasına men- sub 1000 kişiyi alacaktır. İtalyan kıtalarına kumanda e . decek olan General Graziani'de Vulkania vapuruyla hareket ede. cektir. B. Graziani, İtalyan general . lerinin en genci ve en çok nişana sahib olanıdır. Trablusgarbda bu- lunmuş, Sazzan hareketlerini ida- re etmiş ve Kufra vahasını za© - iştir. General, gitmeden önce ital - yan veliahdı tarafından selâmla - mıştır. DÜNKÜ SPOR HAREKETLERİ Ankara Gücü ve Çankaya dün berabere kaldılar Dün yağınurlu ve karlı göçen bir kaç haftadan sonra yarı güneşli bir havada Ankara Gücü alanında mıntaka ayakto- pu birincilikleri oyunları yapıldı. Saha heveskârlarla dolu idi. Sporcu Bakanı « mız Bay Şükrü Saracoğlu her zamankâ gibi maçları takib edenler arasında idi - ler, Günün favori - takımlarının - maçı olan Ankara Gücü — Çankaya oyunu - na kadar, bu iki kulübün ikinci takımla- vı ve Gençler Birlili — Demirspor birin- gileri arasında iki müsabaka yapıldı. (Sonu 5 inci sayıfada) |