SAYIFA 4 Fena alâmeltler Fransız tıb talebeleri, tahsili bitir- İNi dikten sonra kolaylıkla iş bulabilmele- zi ve ecnebilere karşı kendilerinin ko- Funması için hükümetin bazı himaye tedbirleri almasını istemiş ve grev yap- — nışlardı. Bu grev hakkında J. 2, 35 ta- — Bihli Lötan gazetesi şöyle düşünmek- tedir: b Kartiye Lüâten'de çıkıp daha da ya- — yalacak gibi görünen karışıklığın çok €iddi ve saklanılması boş olan sebeble- Fi vardır. Bu karışıklık da, yeni nesil. — dercacı duyuran ve istikbale maddi we manevf bakımdan olan güvensizlik- ten doğan rahbatsızlığın emarelcinden ' Biridir. Onun için bu hareketi yalnız — Bir kargaşalık çıkarmak İsteğine atfet- Mmek, yahut bunun altında sıyasal bir — Şakım düşünceler bulunduğunu sanmak İkadar yanlış bir şey olamaz. Öteyan- — Man, yaşayış şartları bazan çok güç ya- Şayış şartları içinde olan bu çalışkarı — gencleri gayri makul bir yabancı düş- — Oanlığile itham etmek de keza büyük Bir yanlıştır. Sebeb büsbütün başkadır, — Weendişe verleldir. e Şüphesiz genel ökonomik kriz ser- — Best mesleklerde de akisler yapmıştır. Entellektiel işsizlerin sayısı çok oldu. Hu gibi, yarı işsiz olan kimseler de — Wardır, Fakat serbest meslekleri felce — ğratan bu hal, onu tavsiye eden geçi- — Mi sebeblerle beraber hiç olmazsa krs- — Mnen ortadan kalkabilecektir. Üretimle Nistihsalle) yoğaltım (istihlak) arasın- — (da denklik olunca aynı zamanda bütün Boysal amıflara nisbi bir refah gele- Bektir. (Bu denkliğin yalnız bir ülke — Harafından yeniden kurulamıyacağını, lunuı-ı uluslararası bir Iş olduğunu da Iıı-lıeı bilir.) Pakat acıklı “genclik meselesi,, daha karışık olduğu, soysal Bir kurumun heyeti mecmuasına, ana- Hevi disiplinlerin bozulmasına, ulusal — yaşayışımızın temellerinin yıkılmazına — Bağir olduğu için bu takdirde de halto- Tunamyacaktır. Genclik, istikbalinden kuşkulanma- ğa başlamıştır. Çalışması ne kadar gay- getli olursa olsun, aldığı diplomaların — kifayetsiz, hatt& faydasız olmak tehli- — keşine düşebileceğini açıkça görüyor. — Eskiden gencliğe açık olan geniş yollar şimdi kapalıdır. Gencliğin ve onun pros — jelerinin karşısına, aşılması güc bir du- — yar dikilmiş, duruyor. Genclik, hayatta “ kkendisine düşen yerin gittikçe ufaldı- Şanı biliyor. Bundan sonra gidin de — gencliğe çok maddi olduğunu, bir ülkü gütmediğini, hülyalar beslemediğini — göyleyin! hülyalar kurmak ve entellek- #el narzariyatla uğraşabilmek için açık — bir ufuk, gelecek günlerde umud ve gü- ven görmek gerektir. Kendimizi aldat- — ıyalım; Ülkemizin geneliği umudsuz. — Kağa kapılmâk tehlikesi karçısındadır. Fakat öteyandan, yerlerini bırak- madıkları, ellerindeki memuriyetlere Hmudsuzca sarıldıkları için eski nesilk. İere de nasıl gücenebiliriz? çünkü, Ginlenmeği hak etmiş bir adam için emin bir sığınak yoktur. Bu yokluğun #ebebi de, para biriktirmenin imkân- — gızlaşması ve delice bir sryasanın ihti- — yyarlık için para hazırlanmasını isteme- — Gİş; sermayeyi yok ederek eskiden la- — zim olduğu zaman çalışma hayatından — iğekilenleri bugün bitmek bilmiyen ve dinlenmesi olmıyan bir çalışmaya mec- “Bür etmesidir, Servete hücüm edilerek oortaya kararsız, gündelik, çok cesaret — kmmier bir hayat konuldu. Sermaye ile / Çarpışılarak, menkul değerler ölçüslüz. &e kırpılarak, çalışmanın lehinde bir — Bareket yapıldığı sanıldı; fakat çalış- — mann varlık sebebini ortadan kaldıra. — gak onun ölüme sürüklenecek bir şekil- “de mütccssir edildiğinin farkma va- © tilmadı. Normal bir dinlenme yaşına geldik- — eri halde yaşayış tarzlarını olduğu se- — Wiyede tutmak için değil, namusluce wmbilmık için çalışmağa mecbur — kkaları ne kadar çok adam vardır! fakat yandan da gene nesiller yetişiyor. derindir diplomaları almak - için uğraştılar ve uğraşıyorlar; fakat önlerindeki yol öT a M Göbels ne diyor? 2 şubat 935 tarihli Taymis gazete- sine Berlin'den bildiriliyor: Londra konuşmalarının bütün taf- silatı ile Lord Lotyan'ın Taymis'te çı- kan ikinci makalesinin hulasası burada neşredilmiştir. Propaganda nazırı Dr. Göbels Sport- palas'ta nasyonal sosyalist teşkilatına mensub bir kalabalık önünde Alman- yanın kuvvetlenmek arzuları hakkında Hzun sözler söylemiştir. Dr. Göbele demiştir ki: — Almanlar, gene dışarıda seyahat edebilirler ve kendi yurdlarile övüne- bilirler. Şimdiye kadar almanları hesa- ba katmıyarak yapılmış olan uluslar- arası konuşmalar, birer yanlıştı. Bu yanlışın artık anlaşılmağa başladığı hakknda alâmetler belirmektedir. Mesela Taymis gibi ileri gelen in- giliz gazetelerinde alman noktal naza- rını ortaya koyan yazılar çıkmakta ve Vilhelm Ştrasede hatırı sayılır Tngiliz tiyaretçilerin dolastığı görülmektedir. Başka ülkeler Almanyanın etrafı- na bir çember örmek Fakat Almanya, bu çemberi bir. tarafından kırmağa uğraştı ve muvaffak oldu, Almanyanın müsavilik yolunda gi- riştiği kati savas fakırdı ile, sözle avu- tulamaz. Başkaları Paris'te, Londra'da ve Roma'da toplanabilir ve sonra da bize yapılan anlaşmaya girmemiz teklif e- dilebilir. O zaman hu teklife bizim ve- receğimiz cevab şudur: “Bizi her hususta müsavi haklara #abib bir devlet olarak tanımak şar- tilef,, Bundan sonra hatib, sözü maharet- le idare ederek ve bazan şakaya boğa- rak nasyonal sosyalizmin xosyalistğti den nasıl daha mutedil bir tarafa doğ- ru gittiğini de anlatmıştır. ——— -—-———X0—— gok dardır. Devlet, zaaf, ihmal ve de- magojinin doğurduğu bir takım küçük devletlerin hükmü altındadır. Genclik, böyle prestijisiz ve otoritesiz bir dev- letin, modası geçmiş ve zararlı bir ta- Krm metodlardan vaz geçmiyen, bunun- la beraber serbest teşebbüsü cesaret- sizlendiren ve en kuvvetli hamleleri kıran gıyasal partilerinin dar konser- vatizm'iyle kargılaşınca ortaya çıkan böyle bir kaynaşmadan, gittikçe artan böyle bir müddetten dolayı ne için ta- accüb etmeli? Artırımı (tasarrufu) ölçüsüz bir surette kırparak, sermayeyi mümkün eokluğu kadar yıkarak ve orta sınıfları Ççök fazla bir balde proleterleştirerek bundan sonra hükümetin her Ihtiyacı Karşılıyacağı ve bütün sefaletleri orta- Gan kaldıracağı sanıldı. Fakat elde edi. len netice sefaletin artması ve devle- tin kudretinin gittikçe eksilmesi oldu. Bütün bunlar yapılırken, genc, kayıd- #ız ve neşeli olmağa vakit bulamıyan *ufuksuz ve İstikbalsiz genclik,, gibi bir tehlike ortaya konuldu, Bu genelik belki de tehlikeli hülyalara kapılacak ; bir şairin bahsettiği gibi kılıca benzi- yen, “havada çizdikleri göz kamaştırı. €r daireden dalma birkaç damla kan 2 kan,, sözlere uyacaktır, İşte, fenalığın asıl kaynağı budur. Bu, nihayet anlaşılabilecek mi? Şimdi- ye kadar tuttufumuz ve bizi uçuruma sürükliyen yoldan vaz geçmek, sosya- Tist peygamberlerin vâdettikleri evren- sel saadet serablarından yürz çevirmek zamanı çoktan gelmiştir. Bir taraftan da okullar gencliğinin isteklerini itina ve hayırhahlıkla gözden geçirmek ge- rektir, ancak herhangi bir yabancı düş- manlığının fransız üniversitesine ve Ülkemizin — entellektüel — parlaklığına korkunc bir darbe vurabileceği de göz- den uzak tutulmamalıdır. Bunlar ya- pıldıktan sonra da, bu yeni krizin de- rin sebeblerini muhakkak surette tet- kik etmek ve kati tedbirler almak ge- yektin. istediler, ea — Gi | Yabancı gazetelerde okuduklarımız G ATATÜRK Noyes Viner Tageblat gazetesinin “Atatürk,, başlığını taşıyan bir tefri- kasını kısaltarak alıyoruz: Evrimlerin inkişafı ve devrim ha- reketleri son on beş yrl — içinde, Avru- panın büyük bir parçasına baştan başa bir anlam ve durum verdi yeni b övyet Rusya, faşist İtalya, ulusal Almanya, yeni Türkiye meydana çık- devletlerden her birinin sosyalist tı. Bu yeni yakın tarihleri, bir şahsiyetin adile ay- rılmaz olarak bağlıdır. Ancak, bu ka- dar kısa bir zaman içinde, Mustafa Ke- mâl Türkiyesinde aşılan yol hiç bir yerde aşılamamıştır. Doğru ve yerinde bir hüküm yürü- tebilmek için büyük savaştan Öönceki Türkiye'yi göz önüne getirmek gerek- tir: Üç denizle çevrilmiş, Üç kıtaya ya- yılmış koskoca bir ülke... Payitaht ve hükümet merkezi olan İstanbula gelin- ce: Bu gehir, imparatorluk toprakları- nn batı şimalinin en ucurda ve Ülke- nin en zengin vilayetlerinden yüzlerce kilometre uzakta idi. Öyle bir ülke ki, demityolları yok — gibi idi, telgraf yol- türlü mensub cins cins insanlar Ülkenin her ları yarımyamalaktı; ırklara Başta özü ve südü Bu hanedan imparatorluk çevirmek - gibi zor bir ödevi başaracak- kabiliyette değildi. Zengin Türkiye'ye yağma edi- lecek bir malmış gibi bakan Avrupa büyük devletlerinin nüfuzu altına gir- yanına yayılmıştı. bozuk bir hanedan vardı. işlerini miş ve dolayısile de kendini, faydalan- ma hırsı arkasından koşan larla yurdsuzların eline bırakmıştı. Bü- intirikacı- yük savaştan çok daha önceleri Türki- ye'den söz geçtiği saman, ona yalnız “Avrupa'nın hasta adami,, deniliyordu. Birçok savaşlar onun topraklarile be- raber prestijini de kaybettiriyor ve bu koca imparatorluğun uluslararası kon« serindeki sesi pek hazin ve acıklı çıkı- yordu. İçinde sonraları Sü Bakanı ve büş- kumandan olan Enver'in de bulunduğu jöntürk hareketi, İç sıyasa bakımın- dan, hükümdarın müstebid idaresine bir kanunu esasi ile nihayet vermiş ve Sultan Hamidi zorla tahtından indir- miş olmakla beraber, fevkalâde zor du- Tumları elinde yoğuracak gücde adamı olmaması yüzünden amaca şuurla yürü- yememişti. Yeni Türkiye'nin, öteki yeni dev- let devrimleri ile birleştiği ve temel kurduğu düşünce, ulusçuluktur. Bu dü- şünceyi, akıllara durgunlük veren bir mvaffakiyetle başaran adam da, bu« gün artık Atatürk diye anılan Gazi Mustafa 'Kemal'dir, Bu yeni devletin on beş yıllık tari- hi onunla © kadar sikı bağlıdır ki, Atatürk'ün şahsiyetini biraz olsun bil- miyenler bunun derin manasını anlıya- marzlar. Görünüşü Anadolu türk tipi- dir: orta yapıda, çok güclü, demir gibi sarsılmaz — gıhhatlidir. Geniş alnı, de- tinde duran gök mavi gözleri ve ince dudaklı enerjik ağziyle bilhassa göze çarpmaktadır. Bugün önderlik eden hiç bir şahsiyet, heykeltraşlarla res- samlatı Atatürk kadar alâkadar etme- miştir. Atatürk'ün birçok resimlerinin biribirine benzememesi çok dikkate de- ğer bir keyfiyettir. Hakkmda yazıl- mış olan biyografyalar bile, onun şah- siyetini, her biri başka bir yandan öl- çerek hükümlerini yürütmüşlerdir. Atatürk, doğduğu Selânik şehrinde- ki ilk okulda okuduktan sonra, Manas- tır askeri idadisine giderek kenm süel çığırı seçti, Geleceğin Gazisi, sü akademisini bitirdikten sonra, daha gene yaşta Türkiye'nin birçok savaş alanlarında süe! istidadlarını denemek ve geliştirmek imkânlarını buldu. Çok geçmemişti ki, zekâsının canlılığı, duy- güsuna güveni, ona sade olan süel mes- lekten de başka işlerle, sıyasa İle meş- gül olmayı emrediyordu. İşte jöntürk hareketine katılması, ve bu hareketin em ileri gelen üyelerinden olması, onun devrimci karakterinden ileri — geliyor- du, Ülkenin en trak sınırlarından üze- rine aldığı işleri daâima tam bir muval. fakiyetle başardı. Bu hâdiseler arasında gerek İstan- bul'da gerekse Ülke dişında dönen si- dikkatle takib ediyor ve başkanlık edenlerin düşünce yasa işlerini büyük bir ve ahlak yoksulluğu yüzünden işlenen bir sürü hataları tesbit ediyordu. Os- manlı tarihini değil, öz türk tarihini derinden derine araştıtması ona, Türki- yeyi şan ve şeref alanlarında daima yükselten yalnız öz türk kökünden ola- D, fevkalâde süe! ve insanlık vasıfları taşıyan türk soyu olduğunu, aksülamel. lerin yabancı ve tütk olmıyan müessir- lerden çıktığını anlattı. Bir sürü soy- lardan ve kendilerine türk adı takan soy mahlütlarından ayrı olarak, yalnız manen ve maddeten güclü, tertemiz türk ynsuru ile güvenli bir âti ve büyük bir inkişafın mümkün olabileceğini Ata- türk sezmişti. Ancak, böyle bir devrim için zamanın henüz daha olgun olma« dığını da biliyordu. Yazıda, kurtuluş savaşı ve sıra ile Lozan andlaşması ve büşarılan devrim- Terden bahsedildikten sonra deniliyor ki: Başarılan bu iç sıyasa işlerile başa- | baş olarak bütün komşularile dostça geçinmek ve Türlkiye'nin eski mücer- red durumuna nihayet vermek amacile de, ileriyi gören yüksek bir dı$ #ryasa- *r güdüldü. Hattâ bazı madd? faydalar- dan da vaz geçilerek uluslararası afyon konferansının arzular, mek suretile fevkalidı sat, Türkiyeyi Cenevrede bütün acuna tanıtmak için çok zerinde kullanıldı. Atatlirk'ün Türkiye'si ökonomik o- Jarak da çok tez kalkındı, Parası uzun yıllardanberi durlukludur; maliyesi düz gündür; zenginliğinin ölçüsü benlz daha kestirilemiyen madenleri içlen- mek Üzere açılmağa başlamıştır. Var gücile de sanayileşmektedir. Hasılı, Türkiye uluslararası ticarette çok dik- kate değer bir unsur olmağa başlamış- tır. 1 yerine getir- Sovyet - Âmerika münasebetleri Vaşingtondan Morning Post gazete sİne bildirildiğine göre sovyetlerle A- merika Birleşik Devletleri arasındaki borç konuşmalarının kesilmesi Ameri- kanın diş sıyasasına iki katlı tesir ya- pacaktır. Bu takdirde Amerika, japonlara kar- şı daha az düşmanca his duymağa, du. rumu koruyabilmek için İngiltere ile geniş bir alan üzerine bir ınlaşmı yap mağa mecbur olacaktır. Bundan başka, ortada hiç bir ticaret menfaati elde edilemediğine göre Rüs- ya ile sıyasal münasebetlerin de kesil- mesi için zaten uyanmış olan cereyan kuvvetlenecektir. Bu hususta koöngreye bir takrir ve- rilmiş bile bulunmkatadır. Maamâfih Rusya ile diplomatik mü- nasebetlerin devam ettirilmesi, icraya taallük eden bir iş olduğu için kongre. nin bu mesele ile yapacak bir işiyok- tur. Hattâ böyle bir karar verilmiş bi- le ölsa, bunu cümhur başkanı yerine getirmek mecburiyetinde değildir, Herhalde Rusya ile Amerika arasın- da sıyasal münasebetler devam edecek. tir. B. Bullit, yakında Motkovaya gi- deceğini ve çekilmek »lyennde olmadı- gını söylemiştir. vf ) ma ati 10 ŞUBAT 1235 PAZAR Balık sanay inde dfwı'ım Londradan Parizer Tageblat gı'ı- Tahakkuku pek yakın olan )ıcy(carı- lı bir proje, yakın zamanda balık sanas yinin teknik işlerini esas ve temelin« den değiştirecektir. Bu teknik yınil('î balıkların halk gıdası olarak — istihlâki ve kiymetlenmesi bakımından — da bü« yük bir ehemmiyet kazanacaktır. Çün« kü avlanıp tutulan balıkların bu teknik yenilik gayesinde sonsuz bir zaman içit konserve edilmesi mümkün — olacaktır. Ve bu işin büyük hir mikyasta tatbiki bütün acunun ulusa? ökonamisinin de- Bişmesini intac edecektir. Bütün mü- likler gibi balıkları taze ve canlı olarak muhafaza etmek işi de çok basit ve kolay ve bumunla beraber şim- diye kadar biç tatbik edilmemiş olan bir prensibe istinad ediyor, Ötedenbe- ri malumdur ki balıklar siddetli kışlar da canlı olarak donaclar ve sonra huz- lar erimeğe başlayınca kış uykuların- dan uyanırlar, Bu hakikatten ilham ©e lınarak tectübelere girişilmiş, mümkün olduğu kadar her cins balıklar tutula« ra ksunj bir tarzda dondurulmuş ve buz blokları bir yıl kadar muhafaza edile iş, Sonra ihtiy ilmişe him ye ve itina ile tir, Buz bloklarının mütcae kib bir yıl müddetle bloklar içinde don« muş kalmış olan balıklar hemen canla« marak donmadan evelki hallerini almış« lardır, Bu tecrübeler bitirildikten sonra, tasvir edilen bu usul ve ameliyenin sa- nayide tatbiki için bir şirket teşkil edik miştir, Bu yeni şirketin müdürlerinden olan kumandan A, Jonson Stone şirke« tin teşebbüsleri hakkında şunları söye Temiştir: *“— On balık vapurundan mürekkeli bir filo teşkil etmeği tasarlıyoruz. Bu erime: vapurlar 70 metrodan uzun olacak, yas ni şimdiye kadar mutad olan bu gibi vapurlardan 20 metre daha uzun olae caktır. Vapurlarımız yağ yakan maki« nelerle işliyecek ve süratleri 11 mil oe lacaktır. Bu vapurların her biri 56.000 Hraya mal olacaktır; halbuki alelâde bir bafek vapuru 16:000 Hiradır. Alclâde balık vapurlarında balıklar vapunut ambarında buz parçaları arasına yerleş titilmiştir. Vapurun hareket ve sarsıne tısı yüzünden buzlar harekete gelereli balıklar zedelenir ve en altta bulunan balıklar ise hiç kullanılmaz bir hale gee lir. Biz kendi balık vapurlarımızda bambaşka bir dondurma metodu takib edeceğiz. Avı ve balıkların tutülmasıe ni müteakib hemen derhal balıklar ble rer birer ve canlr oldukları halde bis makine tarafından bir takım mütehare rik kazanların içine nakledilir. İlk * kazanda sıfır altındaki hararet derecce sinde soğuk hava ve mütcakib dört ka« zanda da daha soğuk tuzlüu sü vardır, Balıklar bir kazandan diğerine geçiri« Tir, En sonra da donmuş olarak meydae na çıkarlar, Ondan göonra bu donmuş balıklar 300 ton istiab haddinde olan vapür ambarlarına konurlar Tabiidir 3 bu ambarlar dabi sıfır altında bulunad bir hararette tutulur. Bu suretle güne de elli ton balık dondurulabilir. Done durulmüş balıkların sonsuz bir zamaz için muhafaza edilebilmesi, yeni ba'ık vapurlarına Groenland ve Neufundiand gibi uzak mesafelerde bulunan - balıkl sahalarında, yahut Afrikanm şimal xa« hillerinde avlanmak ve avlarını eyi bir. halde İngiltereye getirmek imkânınğ verecektir, İngiltere sahillerinde depa binaları yapılacak ve bunların i;îııq donmuş balıklardan büyük miktardi depo edilebilecektir. Bütün yıl devae mınca bu depolar balık pazarlarına ta: ze ve canlı balrk verebilecektir. Çün&ü donları çözülmüş balıklar yeni tutulg muş balıklar gibi taze ve canlıdır. ve hiç bir suretle onlardan tefrik edili mezler, Bu suretle projemizin tatbik balık fiatlarını tamamen müstakar lacaktır. Zira fırtınalı ve fena havalı “ tın artık piyasaya balık çıkarmıya hi tesiri olmıyacaktır. vaaşl