28 SONKANUN 1935 PAZARTESİ Memleke t Postası Urfa Halkevinin verimli çalışmaları Urfa Anadolunun 'doğusunda, batı varafı Suriyeye bakan şınır boyumuzun en cski bir türk şehridir, Türk kültürü burada çeşidli cereyanlar içinde üstün- lüğünü koruyacak değere kavuşmuş tur: Urfa halkevi bir yıllık hayatı içine suğdırdığı yüce işlerile ulusal ve soy- sal kurumlarımızın yurdu cacacmak ve yüceltmek bakımından ne coşkun ve içten bir iştekle çalışıldığını, başardığı işlerle göstermiştir. Bu © kadar gü- ven ve inan veren bir eser olmuştur ki, bir yıl önce sessiz, bareketsiz, kendi içine çe iş Urfanın bugünkü duru- Mu insanda büyük bir esere bakarken duyulan hayret ve takdiri uyandırıyor.. İşin bize yarını daha büyük umudlarla beklemek inanmı veren tarafı bu gö- nülden gelen çalışmanın genc, ve yurd- sgever sayılı birkaç münevver tarafından başarılımış olmasıdır. Kendine ve yur- dun verimine, türk kültürünün engin- liğine inanan, yoluna çıkan pürüzleri hiçe sayan ve yalnız şeflere ve ulusa değer veren çalışmaların nasıl sonuc- landığını Ürfa halkevinin bir yıllık iş sayımında çok güzel anlıyoruz. Urfa halkevinin olgun yılına ait duygularımızı biz şu rakamlardan dık; Dil, tarih, edebiyat komitesi 934 yılr içinde 6 konferans vermiştir. Bi- tinci konferansta 280 erkek, $ kadın dinleyici gelmiştir. 6 aylık bir çalışma sonunda altıncı konferansta 410 erkek, 110 kadın dinleyici bulunmuştur. Halk- evi birinci konferans için davetiyeler göndermiş, sonuncu konferansta salon dinleyici kalabalığına kâfi gelmediği için aynı mevzu üzerinde Ikinci bir konferuns vermeğe mecburiyet hasıl ol muştur. Aradaki farkın göze çarpan ta- rafı, yurdun doğu tarafında düne kadar bir süs ve zevk olan kadının erkekle beraber aynı sırada oturmak üzere bir toplantıya, bir konferansa gelmesi ge- nel hayata kerığmasının çok normal 3 gerekli bir iş olduğu kanaatinin veril- “iş olmasıdır. Urfa halkevi, urfalıftara . bu kanaati o kadar kuvvetle vermiştir ki; altı ay içinde kadın dinleyici sayı sı beşten, yüz seksene çıkmıştır. Tarih bakımından Ürfa çok zengin dir. Halkevi tarihi araştırmalar gezin- tileri yapmış, Siverek ve Viranşehir'e sidilmiştir. Buralarda bulunan kırymet Urfa Halkevi başkanı Bay Kâzım Yazgan li taşlar, kadim süryanilere ait kitabe- ler merkeze getirtilmiş, halkevi müze- sine konmuştur. Etiler gdevrinde çok lleri bir şehir olan Urfa'nın bu devir- lerden başlıyan tarihi bazırlamak için esaslar tesbit edilmiştir. Güzel sanatlar kolu verimli çalış- masile halkevinin en çok iş gören bir gabesi olmuştur. Bir yıl içinde 22 tem- sil, 24 alle gecesi, 47 konferans, 8 balo, ve birçok balk toplantısı yapılmıştır. Ayrıca müzik kolu ve halkevi bandosu 53 konser vermiştir. Esnafla yapılan cuma kır eğlencesine 5000 csnaf ve İş- çi iştirak etmiştir. ü Spora, Urfa halkevinin bir yıllık galışması içinde güzel sanatlar kadar İ üstün bir ver verilmiştir. Urfa apor ve ULUS Halkspor isimlerile halkevinin himaye- Si altında iki kulüb kurulmuştur. Ayak- topu, atletizm, yüzücülük, atlı spor, boks, güreş kolları üzerindeki çalışma- lardan çok güzel neticeler alınmıştır. Ayaktopunda Gazlanteb, Diyarbekir, Mardin takımları yenilerek birincilik kazanan Urfa sporcuları, tarihf Hali- lürrahman ve Aynızeliha gölllerindeki çalışmalarile yüzücülük alanında - ra- kibsiz bir hale gelmişlerdir. Atlıspora gelince: Atlıspor yurdun hiç bir tarafında Urfa kadar ilerilemiş değildir. Arab atlarının en eyi cinsi burada yetişir. Urfa halkevi kadınlı, erkekli 4S0 atlının iştirakile atlıspor | gerzintileri yapmış, her hafta bir nahi- yeye gidilmiştir. Kütübhane ve neşriyat şubesi hu- #usi muhasebeye ait kitabları halkevi- ne taşıdıktan sonra birçok yeni eserler- le kitabhaneyi zenginleştirmiştir. Halk- evi başkanı Bay Kâzım Yazgan sahib ve baş yazıcısı bulunduğu milli gazete- yi balkevi çalışmasına uygun ve onu hızlandıracak bir kerteye sokmuştur. Halkevinin bütün kollarından seçilmiş 40 kişilik bir beyet Urfanın beş kaza- asmnı gezmiş, sönük ve hareketsiz olan buralara yeni hayatın aydınlık ve can- hlığını götürmüştür. Urfa balkevinin değerli ve genc başkanı Küzım Yazganı ve ona arka- daşlık edenleri överiz. : Samsunda şehir . . işleri — Özel bildiricimizden— Şehir karanlıkta mı kalacak? Samsunu, belediyenin mazotla İşli- yen bir Ffabrikası tenvir etmektedir. İçinde bir büyük, iki küçük dizel mar- ka makinelerin bulunduğu bu fabrika, vaktile büyük emekler ve benilz borcu ödenemiyen mühim paralarla kurulmuş ve iki yıl öncesine kadar düzgün bir sistem içinde çalışmıştı. İki yıldanberi, fabrikanın başında bir mütehassıa bulundurulmaması, tek- nik düzenini bozmuş ve nihayet altı ay önce büyük makinenin mühim bir kıs- a kırılmış, iki ay evelişi de yandımet makintelerden biri büyük bir sakatlık geçirmiş olduğu için bugün koca şehir, küçük bir makine İle derme çatma ta- mir gören diğer bir makinenin cılız kuvvetine bağlı kalmıştır.. Bu yüzden- dir ki şehrin birçok #okakları, gaz fe- merleri ramanındaki gibi karanlık için- dedir. İşittiğime göre fabzikanın usta ba- gası, bu vaziyeti geçen sene bir raporla alâkadarlara bildirmiş ve bugünkü elim neticeyi hatırlatmışken buna kulak ve- ren bile olmamıştır. Belediye meclisi. nin son toplantılarından birinde görü- şülea bu mesele, birçok münakaşalara yol verdiği ve muhitte fena bir tesir uyandırdığı için buan sebeb olanlar hakkında kanunt takibatta bulunulma- « kararlaştırılmıştı. Diğer taraftan belediye her türlü ih« #imali göz önüne getirerek mazotla iş. liyen şimdiki fabrikanın yanında bu- harla mütebarrik başka bir fabrika kurmağı düşünmektedir. Gerçi bu dü- Hava şehidlerini dün (Başı 1 inci sayıfada, ran temiz kurtuluş havasının bekçileri, yiğit türk uçucularından memleket mü- dafaası için canlarını veren şehidlerin adlarını anıyoruz. Onlara, yüreğimizin derinliklerinden kopup gelen saygıla- rımızı ve sevgilerimizi sunuyoruz. On- larm hatıralarını anmak bizim için ye- ni bir inan kaynağı oluyor. Havacılığı- miza kuvvet veriyoruz. Ruhları güvenli olsun, gözleri artta kalmasın. Çünkü artık yurd bir bütün- dür, Bu bütünü sınırlarda bekliyen aslan yürekli türk neferlerinin ve hava- sını koruyan türk uçucularının gözün- den hiç bir tehlike aşamaz. Ulusun u- Tusal benliği en yüksek seviyesine çık- tı. Yurdü ve ulüsü kuürtaran ve öonü soysallığın cn yüksek katına — çıkaran Atatürk milletinin başındadır. Bütün ulusun yüreği onun yüreğiyle birlik gçarpıyor. Bütün gönüller onun sevgi- siyle dolup taşıyor. Değerli hava şehidlerinin önünde Türk Tayyare Cemiyeti Ankara mer« kezi admna eğilir en candan saygılarımı ve sevgilerimi sunarım. Bay Naşid Hakka Uluğ'un C. H, F. adına verdiği söylev — Yurddaşlar, Tabiatin bütün gücleri, İnsan usu- nun bulüp yarattığı bütün vasıtalar, bir araya gelse, boy ölçüşemiyecekleri bir tek varlıkla karşılaşırlar. Bu varlık, Erginliğe bağlılık ve yurdseverliktir. Bu gücün karşısında her şey durur. İn- sanlık kendisini duyar olduğu günden bu yana, bütün duygularında bundan yücesini, bütün anlayışlarında bundan Üstününü tanımamıştır. Yüreklerinde bu duygu zayıf olan uluslar, ne kadar kalabalık, ne kadar varlıkir olursa ol sunlar, yaban çizmelerinin altından kure tulamamışlardır. Bu duyguyu kendi uluslarına üstün koyulukta aşılamak istiyen şefler çık- mıştır, Fakat çok kere, uluslarının fi- zik yapısı, yurdseverliğin istediği ba- ——— ——— şünce belciyenin bugünkü malf vaziye- ti bakımlarından çok güç gibi görünü- yorsa da, dışarıya para vermemek ve geleceğin her türlü ihtimallerini orta- dan kakdırmak gibi çok mühim ve bü- yük faydası olacağı için buhar fabrika- sınm kurulması memleket için çok hayırlı olacaktır. Belediye seçimi bozulacak gibi: Samsun belediye seçimine hile ve fesad karıştırıldığı hakkındaki şikâyet- lerin mülkiye müfettişi Bay Refik ta- rafından tetkik edildiğini yazmıştım. Üç aya yakın bir zamandanberi devam eden bu tahkikat bitmiş, gürayi devle- te yollanmak Üzere ferlekesi hazırlan- mağa başlanmıştır. Duyduğuma göre, belediye seçimi- ne verilen 6750 rey kâğıdının içinde 4200 ünün imza ve mühür yerine par- mak basıldığı tesbit edilmiştir. Par- mak basılan rey kâğıdlarının bir kısmı, SAYIFA & saygı ile andık tırlığa, fedakârlığa — dayanamamıştır, aşı tepmiştir, çünkü bu duygu bir uluş sun tarihi ile birlikte doğar, onunla bei raber büyür ve genişler, Türk tariliş yurdseverliği bu ulusun yüreğine bağe İryan batırlık zencirinin adıdır. Mezarr önünde saygı safı kurduğumuz şehidley ucu tarihin karanlıklarında — olan bu kopmaz zencirin birer halkasıdırlar. Yurddaşlar, bir gün bu yurdun bir zerresine, hepimizin canından ve ka« nından milyon kere aziz ve üstün olan ve özel varlığımız onun yanında bir hiç bile denemiyecek kadar hakir olan bir zerresine, göz koyanlar olabilir. Bunlar ne kadar güclü, ne kadar kak labalık, ne — kadar köpürmüş — ve Bözü kızmış olurlarsa olsunlar, onlas rı yıldıracak, —onlara karşı — koyacaki tek güc, türk ulusunun eşsiz yurdsevere liğidir. Türkün parlak geçmişi bu tes mellerin Üzerinde yükselmiştir, Bugüs nünü, bu güc kurtarmıştır, yarımını daâ yurddaşlarım, ancak bu temel üzerinde yükselteceğiz. Bu yıl türk havacılığı için, kutlu bir yıldır. Türk Kuşu havalarımıza ka- nad geriyor. Yirmi iki yıl önce, tayya- re daha uçurtmadan farksızken onunla Kahire yollarına düşenlerin, bu ilk yaz bir sıçrayışta Karadenizi baştanbaşa aşanların kardeşleri! Türk kuşuna &i« zin binlercenizin üye yazılmanız, hava kuvvetlerine yardımcı olmaya hazırlas nışınız, önlerinde saygı ile eğildiğimiz şehidlere kargı ne büyük bir borc öde« me olacaktır. Tayyare Cemiyeti kutlu galışmasını bu kurumla genişletiyor. Yurddaşlarım, Bu yıl da, bu barış günlerinde da türk göklerinde birkaç yşehid verdik, acımız derindir. Fakat havalarda eğe« menlik için fedakârlık, yiğitlik gereke tir, bunu biliyoruz. Şehid tayyarecinin l yaralarından sızan her kan damlası, bir ) alev parçası gibi yüreklerimizi dağlı. yor, damarlarımızda dolaşan kana karı: şıyor. Kanımız bu alevle besleniyor, en büyük emaneti bununla koruyacağız, Ne mutla yurd için can verenlere! zümreye aittir. Bay Refik bu tahkikat« 'ta 300 kişi dinlemiştir. v Bir memurun doğruluğu: Vilayet idare heyeti başkâtibi Bay Macid'e 7,5 lira rüşvet teklif eden Ru za adlı bir köylü cürmü meşhud halin. de yakalattırılarak adliyeye verilmiştin Kanunun ve memleketin soysal kuru« 1 munun düşmanı olan herhangi bir hak« ğ Gz işini yaptırmak için bir memurun otoritesini bozmağa çalışmak ne kadar kötü ve çirkin ise namus ve doğruluk mefhumunu benliğinde yaşatan bit memur için de bu dürüstlük o nisbette takdir ve tebrike layıktır. F. Kaynar Tefrikat 3 — Bu da bir hikâyedir Yazan: Yaşar Nabi NAYIR önce, hiç bir fizik Aysun, bu geceden n cazibesini duymadığı, ve hattâ uılırıu a en küçük bir macera geçebileceği ihtimalini bile hatırına getirmemiş olduğu genci düşü- nüyor. “Sevgiler buseden başlar,, diyen bir arkadaşınm sözünü hatırlıyarak, birdenbire Turgud'a karşı içinde uyanışını duydağu sempatinin sebeblerini tahlil ediyor. 0_ zeki ve kibar bir genctir, diye düşünüyor, bir er- kek için bu, fizik meziyetlerden üstün sayı- lır. Sonra Samih'i, filitre ettiği genci ( - nüyor, ve hissediyor ki bu sonuncu lehine o- lan uzun zamanlık alışkanlığıma rağmen 9!ııı.ıı- diden ötekini tercih ediyor. Fakat içinde ; şüphe var, acaba Turgud kendisine ıîı:lıınk' kadar bağlılık gösterebilir mi? o $ K fı kendisile evlenmek arzusunu birkaç eb fa ihsas etmiştir. Fakat Aysun bu hususta bir türlü karar verememiştir. Ve şimdi yavaş lirmeğe başlıyan bu karar menfi olacaktır. Turgud ve Samih'in yanında ıı_ııı!uyyeleıınâe de üçüncü bir hayal a.nıdnh-ı_ıgp.ı:ı lerinden dimağma sızmıştır. Bu atlet vücud- u ve ilâh yüzlü bir delikanlıdır, fakat gü- zelliği nisbetinde hakikat olması az olan bu hayal şimdilik içinde ancak bir tehassürdür. Bu maceradan sonra ilk karşılaşmaları balo gecesinden üç gün sonra olacaktır, İki- si de Kadıköy'ünde oturdukları ve, her sa- bah, işlerine gitmek üzere İstanbulla geç- tikleri için eskiden de sık sık bu aynı vapur- da rastlaşırlardı. Tanışmadan önce de biri- birlerini uzaktan tanırlardı, fakat takdim edildikten sonra bile biribirlerinin yınmdı_ oturmaktan çekinmişlerdi. O gün de belki gene böyle olacak, ayrı ayrı yerlere otura- caklardı. Fakat tesadüf gene araya girdi, ve bilet kişesinin önünde buluştular, selam- laşıp, nezaket icabı birkaç kelime konuş- tuktan sonra, her ikisi de ayrılmanın uygun- suz olacağını düşündükleri için vapura be- raber girdiler ve yanyana oturdular. İlk da- kikalar çok sıkıntılr geçti. Her ikisi de göz- lerini biribirlerinin bakışlarından kaçırıyor- lar, biribirlerine bey, hanım ve siz dişeıek konuşuyorlar; âdetâ aralarında hiç bir şey geçmemiş gibi. Fakat biliyorlar ki, karşı kar- şıya, böyle heyecansız görünmeğe çalışarak havadan sudan bahsederken aynı zamanda içlerinde kopan fırtmalarla uirışryoıltr. Turgud, o geceye telmih edecek en küçük bir sözü ağzından kaçırmamağa çalışıyor, buna dikkat eden Aysun onun hakkında ilk eyi notunu veriyor. Düşünüyor ki erkeklerin me kadar büyük bir ekseriyeti, onun yerinde, tesadüfün aralarında yarattığı sırrı, daha büyük ve sürekli istifadeler temini için bir silah gibi kullanmaktan 'çekinmiyeceklerdi. Halbuki Turgud'un vakur yüzünde en küçük bir ciddiyetsizlik izi bile yok. Tıpkı yeni ta- nıdığı bir kadına hitab eder gibi rTesmi ve nazik konuşuyor. Yalnız bu vaziyetin suni- Hiğinden ikisi de tuhaf bir sıkıntı duyuyor- lar. Aralarındaki bu gizli anlaşmayı bozmak ve bu suni havayı dağıtmak için ilk teşebbü- sü Aysun yapıyor ve balo gecesi mevzuuna gayet ustalıklı bir şekilde giriyor: — Size karşı diyor, bilseniz ne kadar mahcubum. O gece eğlenmenize mani ol dum, Hastalığımla neşenizi kaçırdığım ve erken ayrılmanıza sebeb olduğum için bir bir türlü kendimi affedemiyorum. _Tıırzud, bu ilk açılıştan memnun, cevab veriyor: — Böyle bir şeyi hatırınıza getirmenizi katiyen istemem. Bilâkis ben, ısrarlarımla rahatsız olmanıza sebeb olduğum ” için üzü- lüyorum. O gecenin hatırasını en eyi hatıra- larım arasında saklıyacağım. — Bense düşündükçe yüzümü kızartan bu hatırayı unutmanızı tercih ederdim. — Unutmak elimizde olan bir şey mi- dir? fakat unutmuş görüneceğime söz veri- yorum. Hattâ siz açmamış olsaydınız. ben- den bu bahse dair bir kelime işitmiyecekti. niz. Bununla beraber bir sır gibi saklanan bazı hatıralar vardır ki bizi ömrümüzce taj kib ederler. İohi_yıt yaptığını anlıyarak l(ıuııyğ’f santimantal bir genc kızın bu çocukça sözleri d hoı_luıbilofziîni düşünerek kendini tee selli ediyor. Nitekim bu sözleri söylerkem, yüzünün aldığı dalgın ve hüzünlü genc kızın ona karşı duyduğu takdir hisler, rini artırmaktan geri kalmıyor. Zeki ve vas kur bir erkeğin hoşuna gitmek hangi w ni memnun etmez ki, hattâ bu hoşa gitme: den hiç bir netice umulmasa bile, Karşılıklı münasebetlerinde tekrar bad lodan önceki vaziyete dönüşle başlıyan bf görüşme, o geceki samimiyelin yeniden taş zelenmesine doğru ağır ağır yol alıyor. Bas kışlar gitgide daha tatlılaşıyor, sözler gil de daha samimfdir ve mevzular daha lâüş bali. Aysun, Turgud'a ©o gece kendisindem bir şey istediğini hatırlatarak bu arzusunu yerine getirmemiş olmasından şikâyet edi? yor. Turgud itiraf ediyor ki kapının eşiğimi — de söylenmiş bu isteği anlıyamamıştır, yoki —— sa onun herhangi bir arzusunu yerine getiri — mek için hattâ bir fedakârlıktan bile çekini mezdi. Genc kız; bu arzunun hiç bir fedai kârlık icab ettirmiyecek kadar masum ol ğunu söylüyor fakat erkeğin bütün ısrarl rına rağmen onu tekrarlamak - istemi)! (Sonu var)