25 SONKANUN 1935 CUMA DU G YU K L A AR Yoarı - sıyasal Sıyasa ve edebiyat Dünkü ULUS'ta “ 1935 başlangı . cında büyük fikir cereyanları,, başlıklı “Le Monde Moderne, mecmuasından gevrilmiş bir yazı vardı. Bu yındı, su- katılmamış bir fikir adamı, yeni rejimle- rin fikir fıkaralığından yet ediyor. Meselâ şöyle cümloler var: Tasavvür ediniz ki yüksek bir fel- sefenin cevhezinden, özünden hayat bulduğunu söyliyen nazi akçılığı, ha- $in ve fakir Sazı dimağların ıesin. az'. tında jalecak gerde, direktiflerini Göthe v»ya Kant'dan, yahut bunlara benzer gurasır yüksek bir filozoltan sormuş elsun. Bu yüzden Almanyanın tr değişmez ©e" di? lıyama'dık. Bugünkü almanl'k dünkünün ve daha öncesinin &ir devamıdır. Hem iyi hem de fena lınf - ları bakımından. Ve azçok gerek Göthe gerek ise Kant'ın tesiri altında 'lııııı . masına imkân yoktur. Şu var h.mw— idaresi için gereken formüller ne G den ne de Kant'tan almabilir. Weimar Prensi bile, Göthe'yi nazır tayin etmişti ama, ufacık memleketini gene lşmvb v yasal bilgisine göre idare ederdi. Var Z ğı ile, sofrasında yemek yediği Pr_eo üzerinde bile tesir yapamayan Göthe'ye. nasıl olur da bugünkü devlet _ıdımlıvl kendilerine sıyasal danışman diye alır « lar? : ş Yazar, her halde demek istiyor —.k" bugünkü alman devlet adamlarında, “in- &an,, derken bir Göthe'nin ve bir. Kant. ın geniş görüşleri yoktur. Olabilir. Yab nız bunun, bu iddiadan çok daha kuvvet- li sogebleri de vardır. Yazar, biraz daha aşağıda doğrudan doğruya edebiyat meselelerine geçerek “bulvar,, debiyatını hırpalıyor ve - bu - günkü yazarlardan - soysal ınllı-vııör:: soysal bekliyor. Bu g KY aS e i bir edebiyatın ığı kendine çekebilen sanlı ;'i' edbiyat olacağını söylerken de hak- idir: bir muhartir ne kadar soy- sal olursa olsun — Şekspir'in #i gibi — insanlık şefkatile Meş- bu olmazsa, üluslaci ayıran - sınırları aşmağı bilmerse, senegallıyı olduğu ka- dar Eskimo'yu da elâkadar edemezse büyük bir muharrir asddolunamar ğ Haklıdır ama, bugün neden b: Pa çim yazarların yüksek edebiyatı ile d"-l mlaşamadığımızı bize izah ı'm_ıı! » idi, hem bizleri hem de kendisini tatmii etmiş olurdu. On dokuzuncu yüzyılı n dar, kültür, Avrupa kültürü; sıyasa vet ve otorite, Avrupa'nın lııııemnl_)'_ “insanı, anlamır avrupalıya göre bir in - san anlamı idi. Bütün bu ynsurlar bakı- mından bir acun davası karşısında ENII- kanu!duğunu hiç kimse, onamak - şöyle dursun sezmiyordu bile. İ Bugün isc, rejimler ne kadar değişik, ulusal irredentalar ne kıı::':—'u'ı:ll .:: huysuz olursa olsun, işi ede biyat bakımından alınca, evrensel bir it karşısında kaldığımızı bilmemiz gerekir. Göthe'nin “insan,, anlamını ııııırı— larla ispanyollar kavradılar mı, bu Âv: rupa kültürü bakımından lıerh:ı yı.; terdi. Yazara da, okura da. Bugün öY mi? K Bus-ün, ingilizin yazdığını, dediği '.,L bi bir Senegalli'nin, Bolivialınım yazdığı i bir Fekimonun anlamasına iııılıi!ı yar- mıdır, Her şeyden önce şunu tesbit ©t * memiz gerekiyor: İnsan,, ölçüsü temel olarak, “A'ı::lü Pa kiltürü mü yapıyoruz, acun külti mü Her ik'sinde de çünkü ulusal ŞaRla lar, bizi yolumuzdan alıkoymaz bizi 7; lumuzda ilerilere götürür. Şı e ';' ü acun kültürü yapabilmemiz için 9:“ Zalli 'insan,, n Fransa'lı “insan. KA n soNUNAa Ka - | kud n lüçe tam hak'ı ve tara kültürlü olması H Zımdır. Bu ise bir edebiyat işi değil polit'ka davasıdır. SURHAN BELGE __—./ Ankara Halkevinde —— — ——— a K 0 Gece srendiğimize göre, Yar '"efînl 20,30 da, Ankara ? evi talkevi temsil şubesi ye E sanatkâr Raşid Rıza ve 4” kadısları, evin içtimai yardım şu besi menfaatine “ÖO göce ni temsil edeceklerdir. piyesi- |- ' e Yunan başbakanının yeni tedbirleri Lstanbul, 24 (Telefon) — Atina'dan 24 tarihiyle bildiriliyor: Sıyasal meha- filde seçimden sonra M. Çaldaris'in ic- ra makamını kuvvetlendirmek için teş » kilâtı esasiyeyi tadil edeceği söyleniyor. Yunanistanda grip salgını Istanbul, 24 (Telefan) — Atina ve diğer vilâyetlerde grip salgını — vardır. Makedonyuda Golosta birçok mektebler kapanmıştır. Türk - Avusturya turing kulübü İstanbul, 24 (Telefan) — Turing otomobil kulübü — Türkiye - Avusturya arasında turizmi artırmak için bir ıı“ıı'!ı « Avusturya komitesi kurmuştur. Komi- tenin birinci başkanlığına Avusturyanın Ankara Büyük Elçisi seçilmiştir. Afyon alımına bu hafta başlarııyor efon) — Uyuşturu- inbisarı afyon alımına önü- ça ada aa başlıyacktırı Satın lt - içi iyasalara gön- onlar için dış piyasala ::iılı:ııînnhnn satış bedelleri karşı - © TÜRK ÇOCUKLARI TÜRK KUŞU'na uçucu üye yazılmız Türk Genelerinin, Türk sporcuları - nın gözleri aydın olsun. Biz de ulusal uçuculuğa ilk adımı atıyoruz. “TÜRK KUŞU.. Tüıulye_*ııe y.:.,:.. ençlere, örsüz uçuculuğu O8! - :ek. oılınm::uı'i! k:llıııınıiı alıştıra- çak bir kurumdur. *Tayyare Cemiyeti,, ne bağlı olarak açılacak olan Iı_ knrıı.m yabancı ilkelerden beklenilen öğretici - leri gelir gelmez işe başlıyacaktır. Istanbul, 24 (Tel ULUS Perşembe ak - şamı Ankara Radı yosunda 10 ve 12 yaşlarında iki kar deşin muvaffaki « yetli konserini din ledik. Çocuk gücü « nün, çocuk bilgi . sinin sembolü ola- cak kadar ilerde bulunan bu mini mini — kemancılar Erdoğan ve Erci- van, Ankara Orta mektebinin tale « beleridirler, Şehrimizde dikleri bir kaç koaserle herkesin sovgi- sini kazanan bu yavruların, perşembe günü, yalnız ve hocaları Bay Nocdet Remzi'nin refaketinde çaldıkları parça . İstanbul talebe birliği üyeleri toplandı İstanbul, 24 (Telefon) — Talaba bir liğinin 10 kişilik yeni idare heyetiyle 20 kişilik dahiliye, hariciye, neşriyat, öko- nomi komiteleri üyeleri bugün Halkevin de birlik amaçlarından başka bir şeye karışmıyacaklarına yemin etmişlerdir. Bay Alfant ve B. Pol Masa Evelki gün şehrimize gelen mü- tehassıs Bay Alfant ve Pol Masa- yı Maliye Bakanı kabul etmiştir. Motörlü uçuculuğun alfabesi -olan motörsüz uçuculuk vo paraşütçülükle, gençlerimiz arasında birkaç yıl içinde bir gökmen yığını üretecek ve bütün ulusların üzerinde canla, başla uğraş - tıkları bir konuya biz de parmağımızı basmış olaacğız. Kadin, erkek, on sekiz yaşıma giren herkes “TÜRK KUŞU,, nun kanatları altında yer bulacak ve ba. şımızın içinde yaşattığımız “Üçan Döl,, ün hamuru burada yoğurulacaktır Ço - cuklarımız burada bir yandan uçmayı öğrenirken bir yandan da — atelyelerde, evlerde çalışarak planörler yapmasını deneyedekler, bir yandan da gökü tanı . mış olacaklardır. Türk çocuğu, bundan sonra artık göklerin derinliklerinde ka- rada ve suda olduğu gibi dolaşacak, bu. hutların ülkesini de avuçlarımın — içine alacaklardır. Motörsüz uçuculuk ve paraşütçülük öğretilmesi için böyle bir kurumun işe L . AAA LAŞ Küçük sanatkârlar larda da çok ilerde oldukları görüldü. Onlardaki sanat duygusunun geliş - mesi için, çırpınan asker babasını da say gi ile anarız, Atina belediye reisinin konferansı Istanbul, 24 (Telefon) — Atina'dan 24 tarihiyle bildiriliyor: İtalya'dan dö- nen Atina belediye reisi İtalya hakkın. da bir konferans vermek istemiş ve fa - kat konferans salonunda bulunan 12 ada hlar tarafından yapılan patırdı. üzerine konferans yarıda kalımıştır. Atina gaze- telerinin aldıkları haberlere göre Kalim- nos adasında italyanlar tarafından müs- takil bir on iki ada kilisesi kurulmak is. tenildiği için isyan olmuştur. 'Türk uçuculuğunun bütün yedek gücü. nün bu kaynaktan yetişeceğini düşün - mek, için değimini anlıyabilmeğe az çok yardım edebilir. Gökmenlerimizin sayı. sını hiç arkası kesilmeden çoğaltımak, gençlerimize uçuculuğun tadını aşılama. ğa bağlı olduğuna göre, “Türk Kuşu, na üye yazılacak türk çocuklarından ulusal uçuculuk yolunda sevinç verecek işler bekliyebiliriz . “Türk Kuşu,, ülkümüz olan köklü uçuculuğun bir çekirdeğidir. Artık bun. gdan sonra “bizi uçurunuz,, diye sızla - nan gencler görmiyeceğiz. Sporlarımı « zan en başında planör ve paraşüt spor - ları yer alacaktır. Yolumuzun üstünde ufak bir ışık be. lirmiştir. Yıldan yıla yol aldıkça bu ışık büyüyecek, göklerimizi aydınlatacak ve başlarımızım üstü ayyıldızlı kanatlarla dolacaktır. “Türk Kuşu” nun gürbüz - vo ateşli başlaması, değeri ilk bakışta kolayca | çocukları. Yarınınız parlak olsun. kavranamıyacak kadar bir ileri gidiştir. SERVER ZİYA GÜREVİN , Miros'u ökurkendir ki biz eski SAVar 3 Hakikat peşinde Jİstenilen edebiyatın doğ- masrı için ne yapılabilir?. Geçen gün, gene bu sütunlarda çı- kan yazımda, yalrız devrimci memle- ketlerde değil, en liberal ülkelerde bile doğması”temenni edilen temiyetçi ede- biyatın vücud bulması için cebir ve propagandadan ziyade sanatkârı cemi- yet hareketlerine karıştırmıya ve cemi- yet davalarına karşı alâka ve ihtirasını uyandırmaya çalışmanın daha tesirli o- lacağını söylemiştim. Bugün, bu dü- şüncemi birar daha genişleterek — tat- bik imkânlarını araştırmak istiyorum. İlkönce gene tekrarlıyayım ki gere çek edebiyat, büyük değerli edebiyat, içinden çıktığı cemiyetin genel şema- sını çizen ve bize © cemiyetin temayül- lerini, ini, kavga ve davalarını bll. tün del le anlatan edebhiyattır. O. yunan hayatını ve yaşayış tarzını, tarih kitah- larından dala eyi anlarız. Şekspir doğmakta olan ingiliz emperyalizminin bir kao halinde kaynaştığı muhiti göz- krimizin önünde canlandırır. Balrza- ©'in “İnsanlık komedisi,nde on doku- zuncu yüz ilk yarımındaki Fran« n önünde resmi geçid 'in eseri, 17 inci asır ansasının gerçekten daha gerçek çi- zilmiş bir karikatürüdür. Bir Tolstoy ve Dastayevskiy'i — okuduktan — sonra garlık Rusyasını içinde yaşamış gibi ız. Edebiyatın, bu koca granit eleri yanımda yalnız özel duygula- rı, hattâ en büyük muvaffakiyetle an- latmış olan sanatkârlar bile cüce kal- mağa mahkümdüurlar. Onun içindir ki bütün dünya, sonsuz derecede kom. pleksleşmiş bir cemlyetin akislerini içinde bulamadığı bugünün edebiyatın. dan şikyetçidir. Bu yüzden geçmiş yüz: yılların büyük şöhretleri bugün iç çe- kişile anılıyor, Bir yandan yazarlar, belki gitgide büyüyen ve gözlerinde devleşen makk ne dünyasına nüfuz- edemedikleri ve maddenin bu zaferi karşısında korkuya kapıldıkları için daha çok kendi Içleri- ne çekilir, ve rüyalarının dört duvarı arasına kapanırlarken, öteyandan makbe nenin önlerinde açtığı geniş ve fantas- tik ufuklara karşı pek büyük bir alâka duyan halk kütleleri, bu yeni - âlemia içinde kaynaşan ve tecessüslerine mev. zu teşkil eden sayısız sorumların kar. şılığını içinde bulamadıkları edebiyate tan şoğuyorlar ve böylece de edebiyat cemiyet içindeki büyük rolünü devam. İt bir surette kaybediyor, dar bir ente. lektücl zümrenin rüyalarını besliyecek bir süs haline gelmiye doğru gidiyor, Halkın edebiyata karşı haklı olarak are tan alâkasızlığı edebiyatçıyı da ondan ve hattâ edebiyattan soğutuyor ve bu çıkmaz çemberin içinde edebiyatın ta- li günden güne kararıyor. Edebiyatın tekrar eski büyüklüğü: nü ve cemiyet Üzerindeki eski yaptct rolünü alabilmesi için halkla yazar arâ- sındaki ber gün biraz daha büyümekte olan bu uçurumu doldurmak, sanat de- Beri yüksek aynı zamanda geniş küt- leye hitab edecek eserlerin yaratılma: sına yol açmak lazım. Bu eserlerse an- cak halkın öğrenmek ' ihtiyacını karşı- lıyacak, onun zihnine takılr duran sa- yısız istifham çengellerini ayıklıya- cak, onu doyuracak canlı ve yaşayıct eserler olabilir Halkla edebiyatçının biribirine ya- kınlaşmasında ilk adımı- edebiyatçının, atması lazımdır. Bunun için de onun kalbinde yığınlara karşı alâka ve seve ginin yeniden doğması, kopmuş olan bağın yeniden düğümlenmesi İcab eder. Ancak sanatkâr, elinden tutulmazsa, bu büyük gayreti yapmak için lazım ge'en kuvveti kendinde bulamıyacaktır. Fa- kat istenilen edebiyatın — ortaya çıkk Mması için bu edebiyatın - ideolojisinli yapmak, ve onu sanatkârlara yalnız propaganda ile şevdirmeğe - çalışmak yeter mi? şüphesiz ki hayır. Sanatkâr tuhu, başkaları tarafından - formüle e- dilmiş bir ideolojiye uygun çalışmayı, eserlerini başkalarırın hazırladığı ka- lıplara dökmeyi küçükser (istihkar eder). Her şeyden önce onun Tuken. Jdacemiyet ihtiraseni > yaratmak : ister, Sövyetlerin bu hustusta tuttukları yot vmalâümdur: Bütün yazarlar sıkı bir su-