SAYIFA 4 Türkiye demir- yolları — 15 sonkânun 1935 terihli Fölkişer Beobahter'de yukarıdaki başlık altında e binbaşı Velş imzasile yazılan dir ya- sıda deniliyor ki, Bir yanda koskoca bir alman ulu- tam bir hak müsavatı verilmesi "genedursun, öbür yanda bir zaman- bitkin bir hale girmiş olan Türkiye, en yıllık bir barış çalışmasından sonra 1 eniden Avrupa uluslar ailesinin iti- /| barlı bir üyesi olarak hatırı sayılır ye- rzine oturdu. Dahası var: — Sevr'de toplanmış olan devlet adam- karı, Türkiye'nin sıyasal nüfuzu ebedi- yen söndü sandılar ve onu Avrupa'dan büsbütün atmak istediler. Türkiye ise, / Bir müddettenberi bilhassa Avrupa'nın d cenubundaki devletlere âdetâ bir mevi burc oldu ve doğu ile batı arasın - tarihi bir mahiyeti olan arabulucu golüne yeniden başladı. a Türkiye cümhurluğunun böyle ça- buk ve hiç beklenmiyen güclenmesi, /| barış andlaşmaları dolayısile osmanlı Ünlıu.ne Ait yerlerin zorla kırpılması ticesinde doğan ulusal birliğin her halde düşmanları tarafından hiç de ar- gu edilmiyen bir verimi olduğu gibi, Aııdolu savaşının zafer destanlarını yazdırtan gene © birliktir. Ancak, — Hiçbir zaman silahsızlandırılamamış ve “Türkiye'nin kayıtsız veşartsız olarak — Metiklalini ve silahlanmasını kabul et- mek astırarında kalmamış - olsalardı, 'Ürk ulusal devletinin akıllara hayret weren canlanışı da güç başarılabilirdi. H zaman silahsızlandırılamamış ve |her şeyden önce batı örneği olarak yeni- “den kurumlandırılmış olan türk ordu- #udur ki, Türkiye'yi yeniden müttefik — gelacak bir değere yükseltmiş ve reyini fır tarttırmıştır. Bu böyle olmakla beraber, güc ifa- e eden ikinci âmil de Atatürk'ün der- Bal kurduğu modern demiryolu ağıdır, (ki bu suretle Türkiye devlet işlerini Sitrocen fabrikalarının içine düş- tükleri müşkül vaziyet doğrudan doğ- ruya soysal tesirler doğuracak mahi yettedir. Parlamentosun 21 ilkkânun 1934 tarihli toplantısında, bu mücsse- se yüzünden geçinen 20.000 işçi ile binlerce garaj sahibinin işsiz olarak sokakta brrakılamıyacağı söylenilmiş ve herkes de bu sözün doğruluğunu tasdik etmişti. Uluslaştırma program- larına sadık kalan sosyalistler, Sitro- en fabrikalarına hükümetçe vaz'ıyet edilmesini ileri sürmüşler ve böylece de, eski şirketle fabrikaların tamamile biribirlerinden ayrılmasını, fabrikala- rın eski şirketin borcları ve taahhüdle- rile hiç bir alâkası olmaksızın çalışma- bazı esaslar dahilinde, borclarını elin- den geldiği gibi ödemesini İstedikleri» ni anlatmağı dilemişlerdir. Bu esasların mahiyetini, resmi ga- zetenin #şağıdaki fıkrası göstermekte- dir: “Vaz'ıyed işi hükümetin hiç bir mü- dahalesi olmaksızın ve yalnız alelâde bir mali kontrol yapılmak suretile, cs- ki müessesenin mühendis ve teknis- yenleri tarafından idare olunacaktır. Malf kontrofun töyle bir vaziyetteki Tüzüumunu herkes takdir eder, Makincleri işletmek, otomobil yar Pıp satmak, vaz'ıyedi idare edenler ta- rafından yapılacaktır. Eski şirket de, yalnız kendisinin mesul olduğu eski işleri halledecektir. Fabrikalara vaz'ıyet eden heyetin, eski mali taahhüdleri nazarı dikkate almadan maliyet fiatını texbit edeceği. ne göre, yaptığı malı ne fiata satacağı hakkında bir sual varid olabilir. Onun için, piyasada karışıklıklar yapmamak ve başka müesseseleri de Sitroen şirketi gibi iflasa sürükleme- mek Üzere, satışlar cski fiatlar üzerin- den yapılacaktır. Fabrikaların bu suretle işletilmesi süretile elde edilecek kâr pek büyük- tür, zira son bir yıl içinde Sitroen şir- keti, 31 milyon franklık safi kâr göste- rebilmek için, aşağı yukarı 130 milyon- luk gayri safi kâr yapmıştır. Buna göre, elde edilen gayri safl kür pek büyük olacaktır, Bu gayri safi kârınm en büyük kısmı, fabrikaların dur- tasması için fon dö rulman olarak kul- lanılmak üzere yapılacak para avansla- rırın tercihan iadesine hasredilecektir. Bu avanalar, eski metotlar mucibi fah- rikaların kapanmasile işsiz kalan kim- selere yapılması gereken para yardı- mından her halde daha cksik olacak- tır. Bu kısım tediye edildikten sonta artacak para, eski şirkete verildcek, o da bu parayı alacaklılarile hissedarla- rına taksim edecektir.,, Başbakan B, Flanden bu projeyi reddederek teklif olunan şekilde bir vaz'ıyed işi yapmak için, şimdi meriyet- te olan kanunlara mugayir yeni bir ta- kam kanunlar yapmak gerektiğini, di- ğer taraftan Sitroen fabrikalarına ya- pılacak yardrmın bir misal teşkil ede- ceğini ve her vaziyeti bozuk olan mü- essesenin, hükümetin vaz'ıyedini ve ondan alınacak avansla işletmiye de- vam hususunu - istiyebileceğini anlat- mıştır. B. Flanden, şunları da ilave etmiş- tir: “Zaten, şunu da söyliyebilirim ki, Sitroen şirketinin şimdiki mali vaziye. ti bazı sebebler yüzünden bugün karşı» sında bulunduğumuz acıklı hali ortaya çıkarmışsa da, buna mukabil işin esası h lıhrı hükümetinin başladığı ve 2000 kilometrederm fazla yeni ray döşenme- göz önünde tutan dev gibi süyük demiryolu programının bugün artık B bir kısmı bitirilmiştir. Bu prog- orama ayrıca katılan 1000 — kilametrelik diryolu da şimdi yapılmakta, malt fenni zorluklarla karşılaşılmadan bi- Ünyasının ıedıılyctlc yarışa çıkma- darına yalnız biyik altınan gülmesini bilmiş olanlar aldanmış oldular. © Demiryollarına dair bazı askert talealardan sonra yazı şöyle bitiril. nektedir: Kısaca denebilir ki, özlü ve esaslı Büşünülerek fevkalâde mükemmel ya- ilmış ve kurumlandırılmış olan - de- ağı ile Türkiye, bütün sınır arı ve sahillerinde dünya savaşına mukayese edilemez bir ölçüde kat güclü bir mukavemet göstere- cektir. Çünkü Delkase'nin dediği gibi sırası gelince bir Jokamotif bir frr- ıya bedeldir. — Yukardaki düşünceler tamamen na- Baridir. Ankara hükümetinin güttüğü ıSa bir barış sıyasası olduğu gibi Bütün komşularile bitaraflık ve ademi cavüz andlaşmalarile bağlıdır. Bu- — Lenin ; (Bapı ? imci seyıfâda) sağlamdır, fabrikalar çok modemn - su- Biy Kalenin son iç hâdiselere temas | rette mücehhezdir. Ancak adliye tara- d demiştir kir * fından tesbit edilecek yeni bir mali ! — Birinci teşrin ihtilâlinde Zino - | teşkilatlandırmadan sonra, fabrikalar et ve Kamenef mücadele alanından rdı. Ve Lenin bunları 6 zaman ve kaçak olarak tavsif etmişti. Bu özlere şimdi ancak şunları katabiliriz: bunlar aynı zamanda birer - tethişçidir hh-*ellıi-w_ı—vıo— I karşt yapıyorlar. Görü- da; * ki Lenin'in bundan 17 yıl önce iylediği sözler bugün için de canlı ola- ' A yeniden işliyerek Paris çevresinde b'r- çok işçilerin iş bulmasını ve devletin umumi refahının en birinci şartların- dan olan ökonomik çalışmanın yeniden başlamasını temin edecektir., *“Hükümetin bu işte oynryacağı rol, hiç bir zaman hususf menfaatlerin u- mumt menfaatlere tercih edilmemesi- ne; işlerin, imkân nisbetinde tatil &- ğa devam etmesini ve şirketin muayyen Sitroen meselesi dilmemesine ve bu fabrikalarda bilgi- lerine uygun bir iş bulmuş olan işçile- rin, bu işe cemiyetin menfaatine çok uygun bir surette devam etmelerine nezaretten ibaret olacaktır., B. Flanden'in sözlerinin doğru o- lup olmadığını istikbal bize göstere. cektir. Bu zamanın gelmesine intiza- ren, işin başka hir görünüşü üzerinde durmanın faydalı olacağı kanaatinde. yiz. B. Sitroen'i, müecssesesini idare için kullandığı metotlar için çok ten- kid edenler olmuştur. Bilhassa - onun, her şeyi büyük gördüğü ve ona göre çalxmgı ileri sürülmüştür. Biz, bu tae- n doğrü olmadığı kanaatindeyiz. B. Sitroen'i tanımadığımız gibi, onun nüessesesile hiç bir suretle alâkadar değiliz ve bu hususta söyliyeceklerimi- zi sırf objektif bakımdan söyliyeceğiz. Sitroen mesclesi hitaraf bir bakışla gö- ze alımırsa, onu itham — etmek Üzere ileri sürülen şeylerin esasları« nın pek de sağlam olmadığı görülür. “büyük görmek,, ne bir hata, ne de bir günah olmayıp, dünya kurulalıdanberi bize öğretildiği üzere, büyük bir mezi- yettir. Esasen B. Sitroen'i “büyük görme- ge,, sevkeden sebebler tamamen nor- maldirler, O, çalışmalarını iki şeye is- tinad ettirmiştir. Bunlardan birincisi Fransa'nın zengin bir ülke oluşu; ikin- cisi ise, mütemadi teknik terakkilerie her gün fiatı biraz daha ucuzlatılan o- tomobilin, yalnız zenginlerin kullana- bileceği bir yolculuk ve taşıma vasıta- sı değil, fakat Amerika'da da olduğu Bgibi, bir çalışma âleti olmağa namzcd olduğudur. Ne mübBalegalı, ne de fan- tezist olan bu hesablara dayanarak, B. Sitroen büyük mikyasta çalışmanın mümkün olduğuna kanaat getirmişti. Bundan dolayı da ona tarizde buluü- mak doğru olur mu? büyük sanayici- Jerden veya büyük maliyecilerden hiç biri, krizin geleceğini önceden tahmin etmemişti. Acunun her tarafında, ilâ. nihaye devam edip gidecek olan bir re- fah devrinin başladığı sanıldı ve her- kes de plânlarını bu kanaate göre tan- zim etti. Nevyork borsasındaki büyük iflâstan önceki yılları hatırlıyalım: herkes hacca gider gibi Amerika'ya gi- diyor, oradaki büyük sanayi şeflerinin muvaffakiyetlerini bayretle, takdirle seyrediyor ve satış pararlarının gün- den güne inkişaf ettiği, istihsalatın da bu inkişafa uyması gerektiği kanaatile geri dönüyordu. Bu, bir delilik miydi? bu sorguya “evet,, dersek, berkes bu delilikten me- sul demektir. Fakat esbabı muhaffefe telakki edilmesi gereken bir şey var- dır; o da bu deliliği görmemiş ve felâ. ketin yaklaştığını hissetmemiş olmak- tır, Krizden önce, “büyük görmek,, o za- man için tabil bir şeydi. Krizdenberi $ yıl geçtikten ve ökonomik bozukluk her tarafta birçok şeyleri yıktıktan sonra, hadiselerin vukuundan sonra bil- gin kesilen ve bu bozgunluğu kendile- ri de tahmin etmemiş olan bazı kimse- Jer tenkidlere başladılar. Onlara göre, soysal ve ökonomik kurtulus, İşlerin küçük oluşunda, korkuya yaklaşan bir ihtiyatta ve hayatın en basit bir şekle irca edilmesindedir, Ökonomik mekanizmanın körü kö- rüne, bilmeden işlemesi yüzünden çı- kan fenalıklardan, şimdi haksız yere bazı kimseler mesul tutulmak istenili- yor. Bundan sonra büyük satış pazarla» rr göz önünde tutularak vücude geti- rilmiş büyük sanayi müesseselerinin kurulması istenilmiyorsa bu, milyon- larca kolu ve dimağı işsizliğe mahküm ettikten sonra, artizanlık ayarında fa- kir bir ökonomiye ve çok alçak bir ya- şayış Beviyesine avdet edilmek istenil- diğini gösterir. “Büyük görmek,, ve ona göre çalış- mak, terakkinin âmillerinden biridir. Lö Mond Modern mecmuasının sonkânun sayısından Çemberleynin Hitleri selamlıyan bir yazısı Meşhur ingiliz diplomatıarınuan Sir Austen Çemberleya Deyli Meyl ga- zetesinin 17 sonkânun tarihli sayısına “Hitler'in batış taahhüdlerini selamla- Tım,, başlığı altında şu yazıyı yazmıştır: “Sar plebisiti bitmiştir. Reyler sa- yılmış ve neticesi ilan olunmuştur. Birkaç aydanberi bu mesele ve bun- dan çıkabilmesi ihtimal içinde olan tehlikeler bütün Avrupa'nın devlet 3- damlarını meşgul etmekte, hattâ başka memleketlere de bunun tasası düşmek- te idi. Büyük savaştan sonra yetişmiş olan nesle bu vaziyet Versay muahedesinin kötü ve lüzumsuz neticelerinden birisi olarak görünmekte idi. Bununla beraber Dbarış - tarihçisi Bay Temperley'e göre hiç bir barış mu- ahedesi bu kadar etraflr düşünülme- miş, maddeleri yerli yerinde konulma- mıştır. Bunda geri çokilen alman ordusu- nun bozduğu fransız madenleri ve ha- rab ettiği fransız toprakları dolayısile fransızların ileriye sürdüğü bütün id- dialar yerine getirildiği gibi, Alman- ya'nın menfaati ve orada oturanların refaht da gözetilmiştir. Fransızların dilekleri bu Sar mımn- takasını büsbütün Fransa'ya katmaktı. Fakat İngiltere ve Amerika tamamile almanların oturduğu bir mıntakayı fransızlara vermek suretiyle yeni bir Alsas — Loren yaratmak istemediler, Sar mıntakası almandır, burada fransızca konuşan pek az ahali vardır ve bütün bu saha kültür. bağı ile Al- manyaya bağlıdır. Eğer fransızlar bu tamamile al. man olan mıntaka ahalisini | on beş yıl içinde — fransızlaştıracağı — hülyalarına düşmüş bile olsalar, hiç şüphe yok ki, bu umudlar, çok zaman evel bir tarafa bırakılmış bulunuyordu. 'Tâ 1924 senesinde Sar'daki hükü- met komisyonunun reisi olan bir fran- sız bana, kendisinin bu vazifeyi yuka. rıda söylediğim umudla ele aldığını, fakat şimdi bunun gerçekleşmesini im- kânsız gördüğünü söylemişti. Her hal. de bu hülyanın boş çıkmasında fransız hükümeti de bu reis kadar müşterekti. Almanya'nın Sar madenlerini satın alması ve Pransanın da Sar'ı almanla- ra iade etmesi Briyan ile Ştresman a- Tasında bir ziyafette konuşulmuştu. Önce ben, bu iki devlet adamını ye- mekte başbaşa brrakmayı muvafık bul- muştum. Fakat sonraları bir türlü an- Taşamadıklarını — öğrenince yanlarında bulunmadığıma peşiman- oldum. Yaozaman bu meselenin ortaya çıkaracağı mali zorluklar adam akıllı tetkik edilmemiş, yahut da Briyan böy- le bir meselenin gereği gibi derinlikle- rine inememişti. Ştresman, Puvanka- re'nin bu yolda bir rey vermiş olduğu- dar süregeldi. O zaman mesele eyi idare edileme- mişti. Amerika birleşik devletleri za- hirde Almanyaya hakikatte ise Fran- sa'nın işine yarıyacak olan bir parayı bore vermektön çekindiği için bir ka- Târ verilememiş, hattâ bu vaziyet, Fran- sa'nın Amerika'ya karşı olan borcları üzerinde yapılacak bir anlaşmayı red etmesine sebeb olmuştu. Bunun üzerine bu mesele, Alman- yaya, Fransa'ya ve bütün Avrupa'ya bir sıkıntı kaynağı olarak bugüne ka- dar sürükledi. Nihayet plebisit yapıldı ve alman- lar lehinde rey verenler kazandılar. Fransa'nın burada gayet az rey alaca- Bı Almanya'ya rey verenlerin gok o- Jacağı önceden belli idi. Burtada muayyen olmıyan bir nok- ta, bugünkü alınan rejiminin kendile- rine şahst ve dini serbestlik verilmiye- ceğinden korkarak bu pürüz ortadan kalkıncıya kadar oraya dönmek - iste- miyen ve uluslar derneğinin idaresi al- tında kalmayı tercih edenlerin miktarı idi, Reyler sayıldıktan sonra anlaşıl- mıştır ki bunların sayısı Sar ahalisi- nin yüzde dokusunu geçmemektedir. Bu netice karşısında barış konfe. Nafıa işleri mecmuası (Fenni kısım) Bayındırlık Bakanlığının çıkararga nafia işleti mecmmuasının birde üç ayda bir neşredilen icnni kısmı vıulq. Büyük kıtada basılan bu teknik mecx muasınım birinci Kânun - tarihli ikinci Sayısı çıkmıştır. Bu sayıda toprağın “stern” — siste» minde temel tazyık gerilmesinin tayie ni, su laboratuvarları, etatik meselele- rin (Kontinostat) aleti vasıtasiyle hale leri, Cümhuriyet rejiminde u işleri ve su kuvvetinden elektrik istimali; Budlerbaraji, betonarme — dolu dairevi maktaların etüdü, telsiz telgraf, telsiz telefon taşıyıcı ceryanlı telefon, fram. Bız posta telgraf idaresinde yardım teşekkülleri, şimali atlas denizi üzes rindeki yarış, yazılariyle teknik ve mes Teki eserleri gösteren bibliyoğrafya kısmı vardır. Kuşe kâğıt üzerine nefie bir surette ve bol resimlerle basılan, kroki ve maktalarla izah edilen bu yas zılar nafıa İşlerinde çalışanların fennf bilgilerini ilerletmelerinde büyük yan dımı olacak sürette seçilmiş ve özenle hazırlanmıştır. —e—"—şg ransında Almanya'nın kolu budu kesil mesine aleyhtar Gdavrananların ne kax dar haklı oldukları anlaşılmıştır. Bismark'ın hükümeti düşmüş olabâi He, Pakat onun alman birliğini temiz yolunda yaptığı büyük hizmet aslâ w Dutulmaz. Birçok insanlar vardır ki Sar'ın het tarafında Almanya ile birleşmek İçim büyük bir ekseriyetin rey verdiğini öği renince rahat bir nefes almışlardır. Bu netice, esasen Baron Aloisi'nin komite< sinin çalışması ve geçen birinci Hı nunda yapılan fransız — Alman ans laşmasile biraz kolaylaştırılmış olam uluslar derneğinin işini büsbütün koe laylaştıracaktır. Fransa da burada bir ihtilaf kayı nağını devam olduğu içim kutlanmalıdır; ingiliz sarlıların ötekt alman kardeşlerine karşı beslediklerii sempatiyi gayet eyi takdir etmektedim ler, Şimdi burada Sar'ın Almanyaya Bgeçmesile ortaya çıkacak ökonamilki müşkülatı ve ekalliyette kalan iki made deye rey verenlerin burada oturabile melerinin me kadar güçleşeceği hale kında söz söylemek istemiyorum, Birinci mesele bu işle alâkadar ikt devletin arasında yapılacak konuşmas larla bir neticeye vardırılır. Başkaları ancak, bu kararlara varılırken eski düş marilık ve korku deygularının bertaraf edilmesini dilemekten başka bir şep yapamazlar, İkinci mesele ile ise uluslar derne« Bi meşgul olacak ve buna bir hal ça vesi bulmağa uğraşacaktır. Burada en ziyade entressan olan noktalardan birisi, netice malüm olur olmaz Hitler'in kendi yurddaşlarına hitaben söylediği nutkun ilk sözleridir. Başta “ on beş yıl süren adaletsiz- tik,, kelimelerini bir tarafa bırakalım, günkü ben bu adaletsizlik denilen şe- yin, çekilen alman orduları tarafından harab edilen fransız madenleri için Fransa'nın istediği hakkın tanınma- sından ibaret olduğunu gayet eyi ha« tırlryanlardanım. Bundan daha mühim olanı B. Hit der'in gelecek hakkındaki vaidleridin Bu nutukta Sar'ın Almanya ile birleşi mesinden sonra Almanya ile Fransa & rasında toprak yüzlünden çıkmış ve çıs kacak hiç bir ihtilaf kalmadığı söylen, miştir ki ehemmiyetlidir. Şu cümlelere dikkat ediniz: “Sa T'ın bize dönmesile artık Almanya'nın PFransa aleyhinde ileri sürecek hiç bir. toprak davası kalmamıştır.,» “Beyan ediyorum ki bundan böyle bizim tarafımızdan böyle bir iddia ile. ri sürülmiyecektir. Eminiz ki artıli dostlaşmak ve tamamile barışmak çağı gelmiştir.., Samimiyetle söylenmiş olan bu söze Terin istikbaldeki alman sıyasasında ve alman ulusunun kalbinde eyi akisler bırakmasmı dilerim. Bu, bütün dünyanım ehemmiyetle kaydedeceği bir taahhüdtür ve herkes; bunların sözde olduğu kadar çünülte de kendini göstermesini bekliyecektiri