Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
22 SONKAKUN 1937 SALI ULUS SAYIFA 5 Ökonomik araştırmalar Y aamem ee —.. Adana İlmanı mı, voksa K.ersin m? o Mersin limanmın, yurdun öteki li- manları karşısındaki parlak yerini ge- çen yazılarımızda göstermeğe çalıştık. Fakat, eğer 48 kilometre boyundaki Yenice — Mersin demiryolunu bir ya- na bırakırsak, Mersin şarının bulunduî ğu açık deniz kıyısı parçasının kendi özünde, ©o taraflarda —eşi bulunmaz bir ehemmiyet ve değer sakladığını da kimse iddia edemez, Mersin şarı, elli altmış yıl önceleri küçük bir köyde:n başka bir şey değildi. Mersin'i Mersin yapan liman yerinin — daha doğrusu iskele yerinin — fevkalâdeliği değil, onu gerilere bağlıyan yollardır. Said Aydoslu Mersin iskelesinde; Konya — Kay- seri — Malatya — Diyarbekir'den ge- çirilecek bir çizgi içinde kalan yeı_'_lerm denize açılmış bir kapısı oknakmuzere bir liman yapmak kararı verildiğine ve hiç şüphesiz bu iş. için gerekli olan pa- rayı harcamak göze alınmış bulunaca: ğına göre, acaba bu ıoruımfu .yıpxg ala- nına götürülmesi başka türlü olam;ı mıydı? Bize bu yazıları ?udmn a böyle bir sorgunun ıihnimız.de yer et- mesidir. Bizce bir Adana limanı yap- mak, bir Mersin limanından daha_zı"ya- de özene değer ve daha faydalı görün- mektedir. p ( j '(W...u Şu krokiye bakınca Mersin'in 100 kilometre kada rdoğusunda ve Iskend_e- ron körfezi içinde, ağzını doğuya Elog- “ru açmış, dört yandan deniz rüzgârla- Üa kârşı kapalr, tabif bir liman görü- yoruz. Burası yumurtalıktır. Ceyk.ıu ırmağı da esas ayağile bund_ı denize karışır. Bu liman, tıpkı M.ers.m îıke?e: sinin bulunduğu açık deniz kıyısı gibi sığdır. Ayıklanmak ister. Fakat ya- takları genişletilmiş Seyhan ve Cey- han ırmaklarını biribirine ekhye?ek geniş bir kanal ile yumurtalık, 50 kilo- metre tuzaktaki Adana'ya kolayca bağ lanabilir. Böylece yumurtalık, düşün- düğümüz Adana limanının bir parçası olabilir. Tıpkı Rotterdam ve Bremeıf limanları gibi. Şimdiki Mersin iskelesi de olduğu gibi bırakılır ve icabında yardımcı bir iskele olarak kullanılır. Hakih Bu düşüncemizin dayandığı temel düşünceler: Bunları ökonomik, sıyasal - soysal ve finans (mali) yönlerinden anlatabi- liriz. Ökonomik sebebleri de mu'vall_iı kolaylığı ve hinterlarıdın _ yetînmiı;n; artma ve açılması (istihsalin lnki'şı t: yönlerinden ayrı ayrı gözden geçire i- liriz. Gerek Adana, " yapılacak bir limanın doğu vilayetle le taşınma bağı, önce Adanaya uğrıyan ve ondan sonra Mersin'e giden bir de- miryoludur. Şimaldeki vilayetlerle de bu noktalar, Pozantı'dan geçerek yeni- ce istasyonuna gelen demiryolu ile bağ- lanmışlardır. Adana, gerek doğudan ve gereksse şimalden gelen demiryolla- rının birleştiği ortalama bir yerdir. Mersin ise yeniceden uzatılmış kör ba- ğırsak şeklinde bir ayrı demiryolunun sonuncu istasyonudur. Doğu vilayetlerinden gelecek em- tia, Adanadan Mersine kadar 68 kila- metrelik (2,5 saatlik) fazla bir y_olda taşınmak mecburiyetindedirler. Şimal- den Yeniceistasyonuna gelecek her yük de, bugün, yarım saatte Adanaya, bu- na karşılırk ancak iki saatte Mersin€ götürülebilmektedir. Mersine giden yüklerin gerek taşınma masrafı vt B Üekse taşınma zamanı tübarile' URUE de olsa gereksiz bir külfeti vardır. Düşündüğümüz Adana limanı iki şekilde yapılabilir: " 1— Adanada, demiryolunun Sey- gerekse Mersin'de Ti- (1) Bu yazının baş tarafı gazetemi- zin dünkü sayısında çıkmıştır. Ğ han üstünden geçtiği noktada ırmak 200:300 metreye kadar genişletilerek yapı!ucâk bir limanda, Cşyanm. vag_on- lardan doğrudan doğruya eyi vinc- lerle güclendirilmiş küçük vapurlara ve bu vapurlardan gene doğrudan doğ- ruya vago'nlara verilebileceği rıhtım ve iskeleler yapılabilir. Bu şekilde n'ma_k ve bu vapurlardan gene doğrudan doğ- lanmıstır, ki bu takdirde küçük vapur- lar yı;murtalığa götürecekleri eşyayı orada büyük vapurlara borda ederek verirler veya aksi işi yaparlar. bi 2 — Eğer ırmak ve kanal derınlı'gı 7:8 metreye kadar indirilirse k.ügi.ık, hattâ orta büyüklükteki_agık deniz va- purları da doğrudan dogruy.a Aı'ia-naya gelip indirme Ve bı'ndinne. ışlermı va- sıtasızca yaparlar. Bu şekilde tabif za- mandan daha çok kazanmış olur. Adana limanından yumurtalığa ka- dar yolu vapurlar inişte 2:3, çıkıît: 4:5 saatte alabilirler. Fakat bu z?mA dahi hesaba konsa gene modern bir k- dana limanının (gerek derin ve gerek- se az derin şeklinde) iıtiyfceğı :amkan. her halde bugün Mersin ıunanm’ı .a— dar trenle gidiş ve geliş, Mersin de in- dirme ve bindirme için geçmekte olan zamana nisbetle pek kısa olacaktır. Bundan başka Adana, başlı başına bir yetirim mıntakası olan Adınn:;:; ovanım 0: . Mersi ;::;uîl:::an birisine uzak, ötekinin ise bir ucundadır. Adanaya bü fıvalarm ürünleri, yetiştiriciletin kendi .taşn.na vasıtalarile getirtilebilir. Mıîrsııı_e ise demiryolu ile taşımak mecbutıyesı var: dır. Bütün bu faydalar, Adanı lıııızuue nın aynı zamanda büyük bir tıcaretd ıvcı sanayi merkezi olmasına yardnn_cM“ bir durum yaratmaktadır. Hakbukıı V sinde bu imkânlar pek dar bir şç vardır. Adana — Yumurtalık ğ l:mmf. nın; Erzin, Dörtyol ve Payas ürünleri- ni c;e kayıklarla vapura götürmek ve bindirmek kolaylığı daha artıktır. ba Kısaca, hem genel hinterlandı teş Aı eden vilayetlerin ürünleri; heı;ı de de: dana ovasile Çukumvıdın vf ıkeı; ; ron körfezi hyılanndın_ n.nu_ırekîm' zel hinterlandın ürünleri için - — Yumurtalık Jimanının, Mersine nis- tle: ğ 1 — Demiryol zaman ve masrafla- rından, Anketlerimiz (Başı 1 inci sayıfada) neden ileri geldiğini; maliyet değeri artmadan, yeni masraflar yüklenmeden, şehrin ücra bir köşesinde tutulmuş bır arsaya istif edilmiş veya üzerleri dört tahta ile kapatılmış olan odun, kömür yığınlarının yalnız havaya bağlı kala- rak nasıl inip çıktığını araştırmak, ü- zerinde durulmaya değer bir iştir. Bir zamanlar belki tabii görülen bir işin, halkın kesesi ve sağlığı aleyhine sonuc- landığı anlaşıldığı zaman derhal düzel- tileceğine emin olmanın verdiği bir ka- naatle odun — kömür işi üzerinde a- raştırmalarımıza başlıyacağız: Yakacak niçin yazdan almır? Odun ve kömür taze ve zamanla Lo- zulacak bir meyva veya sebze değildir ki Luşa kadar saklanmak için yeni mas- rağıar İstesin.. Konseryenin, zamanın- d: erifan sebzeden pahalı olması ne kad, # tabil görülürse saklanması için ne tuz, ne yağ, ne de teneke kutu isti- yen odun-kömürün kış ile yaz arasın- daki fiat farkı o kadar gayri tabil gö- rülür. Oduncu, safi kâr üzerine bağla- limanına -nisbetle dahi gene Adana — Yumurtalık İimanı lehinde olacağını sanıyoruz. (Finansal “mali,, faydaları ileride görüşeceğiz.) kiB Adana — Yumurtalık limanının temin edeceği sıyasal ve soysal fay- dalar, ayrıca bir özene değerler. Bir- çok fedakârlıklarla yapılacak bir li- man; tesisatı, nakil vasıtaları, ambar- ları ve yanıbaşında doğuracağı ticaret ve sanayi müesseselerile, açık bir deniz kıyısında bulunmaktansa, biraz içeri- de bulunmasının siyasi faydaları mey- dandadır. İstenirse Yumurtalıkta deniz istihkâmları da yapılabilir. Sonra Adana, bütün ticaret ve sa- nayi hareketlerile daha ziyade öz türk bir görünüş ve duruştadır, dersek ge- ne bir realiteye işaret etmiş olururz. gel Adana — Yumurtalık limanının fi- nansal yüzü; daha çekici (cazib) gö- rünmektedir. Seyhan'ı Ceyhan'a bağlı- yacak bir kanal, Adana ovasını sula- mıya yarıyacak büyük işin bir parçası- dır. 1911 yılında yapılmış bir keşifte; 250 bin hektar genişliğinde olan Ada- na ovasının bazı yüksekçe yerlerini a- yırarak kalan 200 bin hektarlık büyük parçasının her yanını Seyhan, Ceyhan ve Tarsus ırmaklarile sulamak, kanal- lar açmak, kenarlarına set, rıhtim ve yollar yapmak işlerinin bedeli; bugün- kü paramızla 30 milyon lira kadar o- ranlanmıştır. Menderes, Gedis gibi ırmak mnutakalarının sulamasında ya- pılan yeni keşiflerin vahid fiatlarile karşılaştırılınca, yukarıdaki yekün ra- karam yüzsek hesa” edildiğini kuvvet le sanmağa hakkımız vardır. Burada uzun uzadıya maliyet ve df . h hi yap —. a n yoruz. Yalnız şu kadar diyebiliriz, ki Adana — Yumurtalık limanının yapı- lış işi, Adana ovasile Çukurovanın su- lanma işile birlikte ele alımımca, bütün bu işler için gerekecek para ile yalnız bir Mersin limanı yapmakta büyük bir fayda ve sebeb olmasa gerektir. Adana — Yumurtalık limanınınm sulama işile birleştirilerek yapılışında bir finansal fayda daha vardır. Bu da, işlerin hepsinin birden yapılmasına liü- zum olmadığıdır. Bu işler parça parça ve Adana — Yumurtalık kanal ve lima- nından başlıyarak bir zaman sırasına konulabilir. Her yapılan parça iş, der- hal randımanını verebilir. Halbuki Mer- sin limanı tam olarak yapılmadığı müd- detçe, beklenen faydaları temin edemi- tir, yeceli ei Sulanmış, limanı ortaya alınmış bu güzel ovalarda yalnız pamuk mahsu- lü — şimdi en müsaid yıllarda ancak 150 bin balyayı bulabildiği halde — 350:400 bin balyaya çıkacak; sık ve mamur köyler meydana gelecek; insan artacak ve dolacaktır. Modern limanı yanmda modernle- şecek Adana; rıhtımları, köprüleri, o- tel ve köşkleri, portakal, okaliptos ve hurma ormanlarile kış için en güzel bir t Ça Ankaranın kömür ve odun işi; üzerinde en çok durmaya değen bir mevzudur ' “Geçen dığı sermayenin faizini de hesab etmiş olduğundan buna bağlı kalan paranın malın değerine bindirdiği faiz de diye- meyiz, O halde yazın meselâ (1) kutu- şa satilan odunun kilosu kışın neden 2 kuruşa yani yüzde yüz farkla satıl- maktadır? bu sorgumuza bir oduncu dedi ki: -a0i ması ,Yenişehirin baştan aşağı ve bire çok semtlerin de ekseriyetle kok kuk — lanması dolayısile bugün bazı yerlerde ' odun esas ısınmak için Geğil, koku ya- — kabilmek için bir vasıta olarak kulla- nılmaktadır. Bu sebeble Ankarada 0- dun-kömür işini tetkik ederken evvelâ —— odun - mangal kömürü; ikinci olarak .ş kok üzerinde araştırmalar yapmak ge- — rektir. A Ankara'ya adım nerelerden gelir? Ankara'da odun depolarının en fazla “ — Ankara'nın etrafı değil- dir. Buraya sarfedilen odunun en mü- him kısmı Eskişehir ile İzmit arasın- dan gelir. Yazın civardan gelen odun bir yıllık sarfiyata yetse bile bunu de- po etmek bir sermaye işidir. Bu ser- mayenin bulunduğunu kabul etsek ikin- ci bir mesele ile karşılaşırız. Tasavvur ediniz ki bir odun-kömür tüccarı bü- tün sermayesini bağlıyarak ve büyük fedakârlıklarla, hattâ borc alarak on binlerce liralık odun-kömür depo et- miştir. Halkın birçoğu odununu, kö- mürünü muhtelif sebeblerle kışın alır, Kışr ve dolayısile satışı bekliyen tüc- bulunduğu yer Bendderesidir. Şehre yakın olmakla beraber depo olmıya eli verişli bulunan Bendderesi koktan faza la mangal kömürü ve odun satanların — yeridir. Bu bakımdan odun - mangal — kömürü için en eyi tetkik yeri bu kile ile bile satan toptancı — perakendeci — dükkânlardır. Yaptırdığı barakada, çaş tiır çatır yanan sobasının başında kahe — vesini içen oduncu anlattı: Bi “ — Kurd d lr havayı se i6 Geçende dört saat pazarlıktan sonra —— 50 kilo odun alan bir müşterim benini yağan karı seyrettiğimi görünce banâ böyle söyledi. Halka göre biz kurd ons K car, o yıl havalar eyi giderse müşteri- sinin esaslı bir kısmını kaybetmiş de- mektir. Odun, ekmek gibi her gün har- canması gereken bir madde değildir ki kış geçtikten sonra satış imkânı olabil- sin.. O zaman vaziyetin ne şekil alaca- ğını düşününüz: Binlerce, hattâ on bin- lerce lira verilip alınmış odun-kömür yığınları gelecek yıla — o da kış olur- sa — kadar beklemek mecburiyetinde- dir. Halbuki Ankaradaki odun-kömür tüccarları içinde böyle on binlerce lira bağlayıp uzun yıllar bekliyecek kadar sermayesi bol olan yok gibidir. Sonra bizim de daimi ve zaruri masrafları- mız vardır. Depo kirası, dükkân kira- sı veririz. Vergi veririz. Depolarımızın bekçisi, kantarcısı vardır. Onlara yaz kış maaş veririz. Bütün bu sebebler yü- zünden Ankara oduncusu yazın civar- dan gelen ve demiryolu boyundakin- den daha ucuz olan odundan çok depo edemiyor..-Üçüncü sebeb de Ankara'ya yakın olan ormanlar ve korulardaki o- a inin beğenil: idir, Bur rada daha fazla ardıç bulunur. Halbu- ci &ğ ki S0 kilo odun almaya gelen müşteri bile meşe odunu ister. Kış bastıktan sonra; yazın aldığı az miktardaki od satan tü ha- vaların gidişine göre yeniden mal ge- tirtmek gereklenirse o zaman Eskişe- hir — Sapanca — İzmit arasından ge- tirtir. Ve orada da kış dolayısile köy- lüden değil, mütevassıttan alır ve tabif kârını vererek alır. Yaz ile kış arasın- da yalnız fiatlarda değil, hamal ve ara- ba paralarında bile fark vardır. Köylü- den almayıp mütevassıttan almak, mü- teferrik masrafların fazlalığı ve bunla- rın neticesi halka haksız görünen kış - yaz fiat farkı doğuyor.,, Odun, odün kömürü ve kok.. Eski Ankara yalnız odun ve man- gal kömürü yakardı, Az nüfuslu eski Ankaraya civardan gelen odunlar kâli gelirdi ve o zaman odun “okka,, ile de- ğil, yük ve araba ile satılırdı. Yeni Ankara kurulup, yeni kuru- lan şehir için istenen ve ihtiyacı karşı- lıyacak biçimde giyecek, içecek, yaka- cak isteği karşısında ökonomik, sıhhi, ve temiz olması itibarile odun ve odun kömürü yerini koka terkediyordu. Ye- gün bir müşterim kurd dumanlı havayı sever diyordu. Halka göre biz kurd kendileri de kuzudur...,, ni yapılan büyük ve birçoğu uluşa at ten Ssonra 12 tona iner. Hiç olmazsı Si lar kuzudur. Halbuki benim bu işe bağı — ladığım binlerce liraya rağmen şurada — çalıştığını gördüğünüz dört işçinin — yevmiyesi kadar bir şey kazanacağını şüphelidir. Gülmeyiniz.. Size halka başı — ka bir cepheden götünen odun-kömüz — işinin iç yüzünü anlattığım zaman ide — diamın ne kadar doğru olduğunu anlıs — yacaksınız: Ankara'ya yakm yerlerden gelem odunu hiç hesaba katmayınız. Bu odus — nun ne cinsi, ne miktarı ankaralınım istediği oduna denk değildir. Ankara's ya asıl odun hat boyundan; Eskişehir — — İzmit arası, Karaköy ve Sapancam dan; kömür de Kütahya, Uşak, Karas köy, Akhisar, Geyve, İzmit, Yarımcaş — Dil iskelesi ve Gebzeden gelir. Ben six — ze odun ve kömür hesablarını en fazla bize odun gönderen yer olması itibe- rile Geyve üzerinden yapacağım... Odun yerinde kaça alınır? Evvelâ kilada beş para orman idâas resi alır. Bu trene yükletilinciye kadar olan masrafın dörtte biridir. Biz bu — müteferrik masrafları kesimin başında — kendimiz durarak büyük müşkülatla — yarı yarıya indiriyoruz ve nihayet tre« — ne yükletilince kilo başında en az 15 — para, orman idaresi, kestirme parasy trene kadar nakliye gidiyor. İşin buraya kadar olan tarafı bi« rinci kısımdır. Asıl bizim belimizi bü« ken ve odun fiatlarına tesir yapan verı — diğimiz nakliyedir. Devlet demiryolları ne alır? Geyve ve yaknı istasyonlardan Ans — karaya kadar 15 ton için 105 lira nakş — liye parası veririz. Bunu kiloya nisbet — edersek bir kilo için Ankara istasyonus na kadar 28 para nakliye ücreti veriya. ruz demektir, 15 para da trene yükleti. linciye kadar olan masrafı ekler:eg_ ç Ankara istasyonunda odun 43 paraya mal olur. 2 para depoya kadar nakliye ve 2 para da kestirme ücretile odunun maliyeti 47 paraya çıkar. Asıl b.la eklenmesi gereken fire farkıdır. 4 kü odun ekseriya ilkbaharda kesilir. İlkbaharda yaş olan odun bu şekline göre tartılır, hesab edilir ve tabil y odun ağır gelir. On beş tonluk vagon kuruduktan ve sıcak yaz aylarını de- poda, açıkta güneşin altında geçirdik Ka