25 Temmuz 1937 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

25 Temmuz 1937 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—e DA Hikâye : Sır Vermezler Tekkesi Elli yıl önce kendimi din- '€ğe en çok ihtiyaç duy- kahm bir akşamdı; koca Prünün — kwık direğine Tâslanmış Çal doğları üze- "d' batan güneşin kızıllaş- Tırdığı Ufukta içimdeki kay- 'olan hayali aramağa çalı- bi €N mavi atlaslara bürü lı: lacivert gözlü koca çay ların bestelediği yeni bir Harkıyı terennüm ediyordu Yin kenarında güzel bir ılh. Uzun, kumral saçları | birbirine k n söğüt akşam — rüzgarının & Çayın — şırıltılarına Mtak raksederken — ben, Rünlerimin * içinde fe _ı';ll Hasib alabilmek için iğim bir kaç saatin hâ tile yuhumu - teselliye Atiyordum, "hlbı Çetin Önünde Ne kadar — dalgınsın ha diye yanıma gelen iki du 'âin ilk — merhabalarını Ymamı $ olmalıyımki TOku "' Merhabalarla yanıma & “İtn bu tanıdıklardan ölmak için bahaneler lıuı Ni düşünürken — onlar B"! girerek beni sü- Cetine götürmeğe baş ben: Cııın ı.,,n:' de Yahu nereye gidiyoruz İlm Macburiyetinde kal- nim böyle biraz kı n.[.': Sorduğum bu suale u.,'_cmn bu akşam' seni ı.l_k tekkeye götüreceğiz a g nde bizden ol bak AŞ a insanlardan kaçıp hu.*'deı her türlü fena- © uzak yaşıyoruz. İA amma, beo yal insanım., Ayır kardeşim, arka- *enden çok memnun kl.' emin ol bir kere Rgirince bir daha TEEEEEEE K neden, bu akşam 'vı,__ içimdeki garipliğin *'kl yalmızlığın bana verdiği bir sözlerini ilerliyordum or. Ben dinli: A aABre Mi £ <. ü BAD SA Lİ_ " Öyle bir çorap İt açtın ki Neza Ve “"-4:' Öi O sürü yazılana Lı.. Banıl kalkacağım . ş"l Gtüz. bâdiseleri - bir €h mühimlerini k.: başka çare çok . h en bapına, be- diğimiz o, uyku İ hıchıılılı ya * O gece benden .ÖOge Mi ayaklar altı İzzetinefsimin, —o.—-.xuax KUUK | hayat tik, güneş tamamen kay boldu Akşam rüzgârının tat- h öpücüklerile saçlarımı hır" çınlaştırırken biz yıldızların altında ayın altım bir. top gibi suda yuvarlanan aksini seyir ede ede ilerliyoruz. Bir sögütlükten geçtik, bü- yük bir fundalığı geride bı- raktık yavaş yavaş yamaca tırmanıyoruz. Ay — kimbilir neye darıldı. Birdenbire bu lutların arkasına — çekildi. Yıldızlar sönmeğe başladı.. Biz hep yamaca tırmanıyo ruz, tırmandığımız yamacın tam tepesinde kapısında kü- çük bir mum yanan mara- dan içeriye girdik, ben baş kasının — idaresile — hareket edenler gibi olmuştum Ka pısında mum yanan maraya bir kaç adım kala Gelenler, kimler? diye bir ses duyunca, yanımda- kiler: -Ser verip sır vermeyenler| diye cevap — verdiler.. Dar bir kapıdan içeriye — girdik, karanlık bir dahlizden ge çerek genişce bir * meydan ığa vardık. Bulunduğumuz yer on metre murabbsında var yok tavanda ı bü- yük bir lamba, zaviyelerde yanan dört büyük mum odayı aydınlatıyor, biz içeri girince, ortada büyük bir tahta masanın başında otu ran kara sakallı bir ihtiya- rın önünde dize geldik, ya nimdakiler beni ihtiyara ta- nıttılar. Ve ser verip sır ver- miyeceğime kefil oldular Bende buna söz verince ara- larma aldılar. Merasim bi- tip yerime oturduğum vakit şöyle bir etrafa baktım 25 kişi varızki bunlardan seki- zi kadın beşi kadın kılığına girmiş erkekler — diğerleri, oluz beşten ellisine olan tekke müntesipleri Meclis tamam olupta ka- ra sakallı dede: Tamammısınız ler?.. diye sorunca Ehli aşkız, aşk için biz yaşarız. Aşksız olan insanlara şaşa Frız aşkla güler Aşkla ağlar, Tük h._:DlLlNın MİLLİ ROMANI No: 45 suratıma bir tokat gibi çar- pan kahkahanın rengini bi raz hatırlıyorum . Küçük ve ilâç kokulu odamda taze bir bahar havası gibi sunmağa çalışan ne- | feslerini, solgun yanaklarım- da hissediyorum.. Beni öpü: yor: Aç gözlerini Bedia ab la.. Artık.. Ama beni kor- kutuyorsun diyordun.... Açmış ve sana bakmış tım . Heyhat . O bakışlar görüşlerini kâybetmişlerdi.. kadar | fOIKDlLI Ehlt aşkız, aşk için biz yaşarız. * 3* * Aşıklar hep — laplanalım meydana Can katalım canımızla cana| Hep güzeller gelsin şöyle bir yana toplanalım meydana Nefes — bitince, — fıstanlı gençler, ellerindeki — toprak destilerdeki yıllanmış şarap- lardan yine toprak bardak- şarap sunmağa başla - dılar ve ilk kadehi dedeye sundular. Onlarca ibadet başladı, tatlı bir aşk havası çıkaran (ney) le birlikte her kes içmeğe başladı. Ne tu- haf tekke Idi bu; ben şim- diye kadar tekke nedir bil- mezdim . Ve tekke denince aklıma namaz kılınan iba- det edilen yer gelirdi. Hal- buki bu akşam buradaki vaziyeti hele her şarap içe- nin meze olarak şarap dağı tandan bir öpücük aldığını gördükce hayretim gittikce fazlalaşıyordu Tokra destinin biri boşal- dı, ikincisi başladı oda bitti. Arada sırada Şşarap - dağı- tanlarda - içiyordu . sevdiği bir - kadınla kalktı, öğrenebilmek için mümkün olduğu kadar az içiyordum.. Şarap destisinin üÜşüncüsü bitince artık kafalar tama- men dumanlanmağa başladı. Burada herkes bir olduğun dan alenen alıp - veriyor. Kimse kimseyi görmüyor.. Sağımda otuzluk bir ka dın solumda on sekizlik bir fistanlı var, Usulcacık ara- larından kalkıp bir kenara çekiliyorum. Aman yarabbi, işte on üç erkek başta de deki, camilerde her şarap — haramdır Aşıklar — hep raksa cuma vazeden, içenler cehemnemlikdir dıyıııl meşhur bir hoca başı sarık- h bir imam, ikinci esnaftan en temiz tanınan bir adam. Diğerleri de kimi ahlâkıyon, kimi, ömrünü ötekine beri kine nimet vermekle geçi: ren riyakârlar. Kadınları | tanımıyorum. Şarabın tesiri tamamen kendini gösterme ye başladı. Kimse kimseden çekinmiyor YAZAN: Halli Bedi Fırat Herşeyi yenlış görüyor. Hakikatı sorup — öğrenmek istiyordum.. Bütün birçok sorgulardan yapılmış bir büyük sorguydi. Yürzü- mün acı acı kırışıklıkları, bir çok istifham çizgileri, dişle- rimin çarpması, “Neden, ih- tzazı, parmaklarımmm, kolları mın, maddi ve manevi mın bütün hareketleri ancak “Niçinlerle, bir hale gelmişti .. Muhataplarım yıl- dız, ay, güneş, bulut, koku, renk çiçek ve bütün bir tablat.. — Ve — bütün — bir | lerine dolaşıyor.. Dede | | demek olduğu 3 SAYFA: ——————'———_—_—— Düşünüyorum.. Bu adamlar görünüşte dü- rüst ahlâklı, başı açık ka- dınları ahlâksızlıkla istiham eden bu insanlar aceba haf- tanın muayyen günlerinde bu mağarada olan toplantı larında yaptıkları ve herkes ten gizlediğin hareketi dü rüstmü sanıyorlar. Onlara göre ibadet gizli fenalık da gizli olmalıdır.. Fakat ben ce her gizli şey fena ve ah lâksızlıktır.. Aşikâre yapılan bir fenâ hareketin yanında gizli yapılanı elbet de daha fenadır , Vicdanlarından korkmıyanlar onların önün - de her dürlü fenalığı ahlâk sızlığı yapmaktan çekinmi- yenler bilmem ki bunu aşi kâre yapmaktan neye uta nırlar.. İnsan olanın en ev vel utanması Tâzım — gelen birşey varsa 0 da kendisi dir kendisinden vicdanıdan utanmıyan bir insanın baş kasından utanması — kadar abes birşey varmıdır.. Solııııılır gittikçe faz- l * Gözlerimin önün İde lıhıyülı.ıııdın bile utanacak - ğınız mapzaralar vücut bu- layor.. Köllar - bacaklar yı lanlar gibi kıvrılarak birbir- yine düşü- nüyorum... Kalkıp buradan | kaçayım.. Ve hemen bükü- ben tekkenin sirlerini mete haber vereyim , Fakat kimi kime haber vereceksin bu akşam bu batakhanede olan işlerden haber vermek gireceğim sarayda bundan daha te hayatmı geçiriyor- için oturanlar miz bir lar.. Süt banyolarında, hamam larda,cariyelerle beraber yaşıyarak — mem- Teketi barabiye sürükliyen padişabın hangi zabıtası ge- Dp bu vaziyeti bu sefaheti menedebilecek?. Şarap kokusuna karışan ter kokuları, büyükçe olan odayı tamamen dolduruyor. manzaralar — gittikçe çirkin leşiyor . Artık burada bu.- palmamak için titriyen mu mun ıişigiyle mağaradan dı- şarda fırlarken tekkenin ne ve tekkeler de toplananların ne gaye ile toplandığını tamamen anlı- yorum.. Bilmem, belki tekkelerin içinde böyle olm tabiatın özü olan anlıyama mak yani muamma So: rüyor, hepsine yorulmadan soruyordum . Fakat ses yok, süküt. Hep süküt. En büyük bilgi ve en bü yük felsele, tam yerinde sü- küt edileceğini idrak ederek sükütun sesiyle cevabı din- lemektir. galiba... Ömrüm uzun bir. yolculuğa bağlan mıştı.. Ve bu yollarda ben, birgün ansızın kaybettiğimi bulur gibi oldum.. — Yollar; zaten iki sesli hayat çalgı snın hicran ve vuslat nok- taları arasında gerilmiş tel lerdir ki, üzerinde gezinen yolcu ayakları bahtlarının notasiına göre gönüllere ya hıçkırık veyahut kahkaha lar dinletir durur.. Bu yol- lara ben bile bile atıldım. Düşündüm, her kayboluş bir buluşu hatırlatır... Guüru- rumu, İzzetinefsimi bulmak, | yani aramak İüzımdı.. Çı kacağım uzun — yolculukta benimle beraber bulunacak * Almanyadan İlham alan bir eser İngiliz Krahı Vili inci Ed vard, tahtını bıraktıktan so- nra İngiliz muharrirlerinden Bernard Show bir hikâye yazmış. burada kralın ma- cerasını, ismini zikretmeden “Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir kral var- miş. .» Diye başlamıstır. Şimdi bir İngiliz tiyatro muharriri de Almanyayı te nkid eden bir eser yazmış Bunda bazı siyasi Almanyada geçen hâdiseler, kah ramanlara başka isimler ve- rerek temsil edilmektedir. Hadise “Orta Avrupadaki bir memlekette,, geçmekte- AAA RR Ai BeR e R A B AM ei A iR A l’fHer Malin Yerlisi Var.. 5 rinden Çok İyidir. t ; 5 $ t hernevli rençber düzeni ile ları bulunur. Fiatlarımız Çok fa Deneyiniz.-. Ş b ğ Ş Uzun senelerdenberi tecrübe neticesi Ç düzeni bir Türk sanatkârının elinden çıkan buğday eleme kalbur makinelerini pliyasaya arzediyoruz Bu makineler mubitimizde ekilen buğdaylar için en elverişli ve en uygun bir şekilde tecrübelerle ya pılmıştir. Saatte muhakkak — dört yüz kilo buğdayı her çeşitte ayırır ve temizler. Makineyi Kullanmak Avrupa Makinele- Çünkü diğerleri gibi ağır değildir ve ayakta çev: rilmez. Oturduğunuz yerden kolayca hattâ bir çocuk tarafından bile çok hafif bir hareketle idare edilebilir Böyle bir makineye sahip olmak istiyenlere terci han bir Türk işçisinin emeği ile olan bu makineler den almalarını ehemmiyetle tavsiye ederiz. Tecrübe- lerini her arzu edene herzaman gösteririz. Ticarethanemlzde tnşaata çivi vesaire gibl her düzen ve köylülerimiz için de Saraçlar Başında Demir ve Hırdavatçı dir. Yernik isminde bir dik- tatör vardır; bit de bu dik tatörün Rakovski isminde muavini. Ahali diktatörü “Yaşasın Yeznik!,, diye se lâmlamaktadır. Almanyanın uçları kıvrık haçına muka- bil bu devletin işareti bir kılıç ve bir balta. dır. muhayyel Tiyatro eserinde Alman yadaki meclis binası yangı Di davasına benziyen bir hâdise geçiyor Son seahne de, diktatör de şahit olarak dinleniyor. Fakat, ihtiyar bir adam olan hâkim, herkesin gözü önünde, tabanca çekip diktatörü öldürüyor Bu eserin İngilterede çok beğenildiğini söylüyorlar. olarak her alt demir, çimento, en İyi boya ve baya yağ Ehvendir, Bir De- Hasan Cumalı WMWW&WWSSWWWWWWWWWS GW&W.»WM Ze A SYA Ğ vardı! Fakat ben bu akşem buradakileri gördükten son ra artık tekke diyince, elbet başka birşey düşünemem.. Sabah horozları öterken çay kenarına ulaşabiliyorum.. Bülbüller sabahı müjdeliyor . koşarak uzaklaştığım tekke khanede teneffüs ettiğim zehri çıkarmak için sabahın temiz havasını içime çekerek yüzümü mor dal- ile yıkayıp kat ya girerken tekkelere Olan nefretim bir- kat daha artıyordu ... S. Vecdi Bora galı çamın soğuk suyu bir insan olmaliydi.. Bu ka- dar Üzüntüye kim kat lanacak.... Buldum Fikret . Kaybolanı beraber aramalıydık.. Bu da kâfi değildi.. Bize de yardımcı lâzımdı . Rulduk.. Birdim iki olduk.. Zeynep çifti, tek yaplı.. Üç olduk. Üçü beğenme dik Hikmet dördüncü oldu.. | Bu kervana bir baş lâzımdı . | İstirap kervanına kim baş ola - | bilir.. Ben değil mi?.. Konuş tuk, ben üçüncü kaldım... Meğer bu yollara — benden çok evvel atılanlar varmış.. Onlar — günlerini o kadar yıpratmışlar o kadar solmuş lar ki, bu solgun varlığımla ben onlara ışık veriyordum.. | Benim — istirabım onların kahkahalariydi.. Onların ya nında ben hıçkirirken — bile mesuttum.. Bazan en büyük -| teselli ve ümit, koyu bir le tirabın — renginden sız: o gön, o iki zavallıdan aldı- gum teselli gibi.. | Çizmek Kervana Zeynep baş ol- duü.. Fikrete gelince o, bizi bir — rüya içinde takip ede- cekti.. Daha doğrusu gide ceğimiz yolu 0 — çizecekti. istemiye istemiye Çünkü durağımız onun gö nül kaynağı, onun ümit yıl- | dızı Zehranın ta kendisiydi.. Zehrada herkes istediğini bu- lacaktı Zeynep. istediği ve özle- diği o geceyi, Hikmet sol gun gecelerinin engin. şiirli rengini, ben de aradığımı bulacaktım.. Ben buldum buldu. Hikmet Zeynep bulacak.. Üç | buluş, iki kaybedişi doğurdu Hiç isyan etmeden, beni haksız bulmadan mektubu- mu sonuna kadar — itidalle oku. Şimdi gelisi güzel sözleri bir tarafa bırakarak dramın birinci perdesini — yazmağa başlıyorum . SÜRÜYOR—

Bu sayıdan diğer sayfalar: