İkinci Teşrin 30 «Ulus» un dil yazılarından TANRI dTanı, tan, tanyeri, ııı:îimh, yıfılıİi» sözlerinin etimoloji, morfoloji, fonetik bakımından enalizi —| TAN AD Etimolojik şekli şudur. D) (2) (3) (4) ) (6) (ağ at -an-Hağ ağ| SELARR Görüldüğü gibi ke'imede kök olan (ağ) ve 14| üncü parça olan “ağ,, ile |2) nci Parçanın ve son ekin kon sonları düşmüş bulunuyor. D Ağ: Köktür. Mefhu- mu, (Allah) ve (Çalap| taki kökün aynıdır. (2) At: ( -- t) ektir Um Wniyetle “yapıcı'ık. yaptırı cılık, yapılmış olmaklık, gö #terir; yani kökün mefhumu- hun anlamına tamamiyet ve- rek onun müsbet olduğunu ifade eder. Burada yaptığı işi. kelimenin (4) üncü par Ççasında göreceğiz. (3) An: Ektir. — Bilindiği gibi bir öobje veya süjenin bitişiğinde her hangi bir va rliği oluşu, hareketi — işaret | eder. Bzrada o obje veya ] süje (4A| ünez — parça olan (ağ): bır. Bunun bitişiğinde olmuş olduğu anlaşılan şey de yukarıda İşaret ettiğimiz (t) ekinin yaptığı iştir. Ya ni (ağ) kökünün mefhumla- | rı, öbjeyi gsöteren |4| üncü | — (ağ| parçasının — bitişiğinde tecel'i etmiştir Not: — Kök olan lağ| a doğrudan doğruya güne an- Tamını verirsak: Ağ -Hat - an -Hağ — | ağatanağ — atanağ — lan- söcü, günesin kendi yakını na gelmesişle hasıl olan “pa rlaklık, beyazlık, mefhumu- nun ifadesi olur Burada son (ağ| sözdeki parlaklık mef. hınvnu tayin edar bir işa tettir. Kullanışla kelimenin bizim ağzımızda aldığı en | ton morfolojik ve fonetik şekli “Tan, dir Meselâ “tan yeri, dediğimiz zaman. işte bu parlaklığın ge'eceği bi i- nen yer demektir. Parlaklık bu yere geldikten sonradır ki: “Tan yeri adardı, deriz. Demek ki “tan kelimesi “müracaat b e yazlık parlaklık,, twanasınadır. Fa | kat “tanrı,, kelimesinde yü | bul o'unan obje veya süjenin - RAB Onu izah tçin kelimenin eti-| molojik parçalarının tetkikine devam edelim. M Ağ: Obje veya süje işaret eder Bu obj nin bit- | işiğinde (tanr | kelimesinin ana kökündeki an'amların (A4<I eki vasıtasiyle vücut bulunduğunu yukarda izah etmiştik. 5) Ar: (4 ©, Herhangi süje veya pansenin belli, ke- | sin bir nokta veya sahada | | takarrür ve temerküz ederek | olusunu, bulunuşunu fark ve temyiz ettirmeye yarar. |u işaret, düşünülen şeyin duğunu da Ifade eder. Bura- da belli olan süğe kendinden evel gelen (4|, üncü parça yani |ağ) dır O duğu ifade e lilen pansede kökün |. 4 r| yasıtasiyle yapışık sahada takarrur ve temerküz ettiri ol. | | len mefhumlardır. (6) Iğ: | — ğ). ektir. - Bi- lindiği gibi panseyi tamam” lar tayin eder ve ona ad | olur O halde: Tanağrığ TANRI: Esas olan büyüğün kuvvet ve kuüdretin kendi bitişiğinde tecelli ettiği ka- Wadesidir. Türkün gözünde ve kafasında bir ve en bü yük varlık, esas kuvvet ve kudret kaynağı, (güneş| bi- inmış, tanınmış ve pılmiş olduğu malümdur. Her noktasına, her an, güneşin yaklaşa gelmekte ol- duğu geniz ve yüksek saha- ya, yani göke, güneşe nis betle, bir isim de (Tanrı dır. (Gök| ve (Tanrı| sozleri, gü- neşe nisbeten, ulüh'yet an- lamında da kulllanılır Fakad (Tanrı) sözü “Allah, demek değildir. O, Allahın | mümessili tanılan ve itibar. la kendine tapılan her şey- dir: | O bir havandır, bir. kuş- tur, bir taştır, bir çürümüş ona ta ağaç parçasıdır, bir resim dir: “Tastanaro —— Taştanrı lidol)| . | *Tuos Tanra — eski çürü- müş ağaçtan yapılmış tanrı, | |şu şekilleri da vardır: Hulâsa bütün iyi var'ıkla rit genel adı (Tanrıldır Not: — *|Tanm)) sözünün 1 — Tenigi 1f — Tanara H — Tağara v Tenri V — Tenere VI Teneri VİL — Tener VN — Tengeri |“Tavrı, | ke'imesinin başta etimolojik | şeklini yazarken dördüncü parça olarak — gösterdiğimiz | *ağ, unsuru, bu kelimede | kendini göstermektedir.| Bu kelimeler.ve bunlara nit izahlar, Pekarekinin Ya- kut Dili Lügatinden alınmış tır hAB | Ke'imenin orijinde şekli; lağ-bar-hap-Hığ) (| / Ay, ağ: Köktür. Bildi ğimiz gibi “büyüklük, ku | vwet kuüdret v. & , anlamına- dız. İnsanı yaratmak, hayat wermek, ruh vermek vücuda getirmek yori tesis etmek D') manalarını da haizdir. (2) Ar: |- r| ektir Rolü yukarda izah olundu. B Ap: (- pl ekinin işa- ret ettiği veçhile kendisinde kökün ulühiyete ait bütün mefhumlarının temerküz ve takarrür ettiği süje veya ob Jedir. Yani ulühiyet kendinde takarrür etmiş bir mefhumu düşündürür. () Iğ: (—- &l ektir. Da- şünü'en mefhumu baiz ola- nı isimlendirir. (Ay Far Lan-hıl) - ayarabığ |I| — yarabığ ve (ağ A-ar-bap b 1ğ) — ağ arabığ — garabığ yahut (ya rabığ — rabığ: hayat vermek can vermek kudretine malik olan, de meklir. Not: | Kullanışta ke limelerin sonunduki |ığ) eki evsafı “yaratmak | (bi yi uzatmak suretiyle te- lâffuz edilir - (Rabbinı| de- nildiği zaman |ığ|). (b) — şek- linde yerini alıyor Görülüyor ki kelimenin sonunda (p) değil (b) konşo- nunu bulunuşu, bunun sözün sonu olmayıp ondan sonra son liğ| ekinin bu'unmuş ol ”) Pekareki, Yakut Dili | Lügatı bir Japon hizmetçilerine öğüt- İer Japon turizm teşkilâtı To- kyo atellerindeki hizmetçile- | re hitaben “yabancıların ka- rşısında nasıl davranmal?., Adlı bir. kitap neşretmiştir. | Kitaptan bir. kaç satırı be raber okuyalım: “Yakınınızda yabancılar varsa kendi aranızda - fisil. daşmayınız ve — gülmeyiniz. Sinemalarda gördüğünüz ar tstlerin jestlerini taklitetme- yiniz. Gerçekten lâzım ol- maktadır Amerikada — milyarderler MüÜzesİ Ameriklılar, kendi memle-i ketlerinde doğup — yetişmiş olan milyarderlerin nam ve hatırlarını anmak maksadle “Milyarderler müzesi, açmak üzeredirler. Müzede Karnekinin — imzaladığı ilk | çek Rokfellerin kazandığı ilk dolar. Edisonun — gençliğin de bir fabrıkaya girdiği za- man ilk eline aldığı küçük bir çekiç, Yendelbil gazete müvezzii iken satmış olduğu ilk gazete, ve bunlara ben zer örijinal şeyler teşhir olu nacaktır. Kocasını kezzapla öldüren kadın Pravadide bir Bulgar ka- dını, kocası polis — komseri Nedelçin Bomovofu evinde | uyürken yüzüne kezzap dö- | kerek öldürmüştür Komiser, vazifesinden ge mağa İçindeki müthiş kıskançlık kinini hiç | belli etmeyen kadın, kacası | derin bir uykuya yatmıştır. dalınca masındandır. (İğ/ uzatma ro lü, kendinden evelki rabığ) ve (ağarabığ) dır. Simdi etimo'ojik şeklini yazalım: DD (2) (s) 14) Konsonun tekrariyle yapı PJ Pakarski: Yakut Lügali (1j Fonetik icabı (p).(b) Dili Imiş oluyor. Not: 2 - Bu iki kelime nin ikisi de kullanı'ır: Rab, *Ya,. Rab!, da başka bir lirken yemek yemiş ve uyu- İtalyan Kotasına — cevap - verdik. Ankara, 23 (A-A ) — İtal- ya notasına cevap — o'arak hazırlanmış o'an Türkiye notası dün İzalyanın Anka ra büyük elçiliğine verilmiş tir. yatağa yaklaşmış bir — şişe kezzabı adamcağızın yüzüne boşaltmıştır. Yüzü gözü yanıp kavru lan çığlıkları bütün mahalleden duyulmuş | ve kadın derhal tevkif olu omuştur. Komiser, büyük iztiraplar içinde hastahanede can vermiştir Tireret serbestisi ve ha- sım hürriyeti İsveçin Svendborg şebhri koamiserin içki aleyhtarları cemiyeli üs tlerinde “Bira tehlikelidir, | yazıları olan kocaman afiş- bastırmışlar bunu şehrin birçok yerlerine as | mışlardır. Bu hareket Svendborg bi , ra fabrikatörleri sendikasının | mahakemeye müracaat ede | rek içki düşmanları aleyhi- ler ve ne “ticaret serbestisine karş | sulkast, davası açmalarına sebep olmuştur. Mahkeme bu afişlerin ya- sak edileceği takdirde mat | egt bir darbe indirilmiş ola- cağını ileriye sürerek bira | Tolostoy, İsmail Üat va İikie hüreiyetire ka | ç | cılar sendikasımnın — davasını | redetmiştir | KOMiSYONU ÜÜ îli/laı/ef /5:'1 aııî/ıu/. Herkesin beğendiği, ucuz, gayet parlak ışık veren ve kale gibi dayanan * KALe Ampulüdür. Yalnız bir defa tecrübe etimek kâfidir Bu — markayı her yerdeara yınız Ş d, ETLLLLILL Ğİ İ Bi İYeşriyat: Yeni Adam 100 üncü sayısı çıktı. İçin- M. ve arasında Biyoloji M a r k s i s m, Caminin deki yazılar Prennautnun | siyasa acunu V. Gültekinin Hakkının Hukuk nedir? Octave - Berl- lirdin cinsel eğitim, Zahir Sıtkının Bağulmadı yazıları n okuyunuz. BALIKESİR ASKERİ SATINALMA iLÂNLARI.. ——— —— 28-11 935 perşembe günü saat 15 de pazarlıkla ihalesi yapılacak olan 10) ton una talip çıkmadığından pazarlık müddeti 2-12-935 pazartesi günü saat 15 şe kadar uzatıl- ——— mıştır. Talip olan'arın bu müddet zarfında Balıkesir aske- Ti satınalma komisyonuna müracaatları, 1—1—3?8 | ** | Susığırlık garnizon kıtatı için ihalesi 16:1. kânun 935 pazartesi saat 10,30 da yapılmak üzere 2520 kilo lahana 3780 kilo ıspanak açık eksiltmiye konulmuştur. Bunların | tahmin bedeli 245 lira 70 kuruş olup muvakkat teminatı 18 dira 50 kuruştur. Talip olanlar şarinameyi Balıkesir ve Susığırlık askeri satınalma komisyonunda yapılacağından isteklilerin muayyen günde mezkür komisyona müracaat- rTüyen anlamı bu değildir. — diol, |*) | ge inkilâp ediyor. | şekildir. ları. |—4 — 329 gaazau küm sürdü. Sü'eyman İısa | ha her — gördüğüm hanım | det bir pansiyonda kalmış | yanacağını anlamıyacak ka- W h bıyik arını iki parmağile ka- | efendiye iaanmıyacağım. | tı. Pansiyon sahibi madam — dar budala değildi. Hir tu- ALEV ULUSAL ROMAN: N* 14 YUÇLARI S KSNUN g YAZAN: MUAMMER GÖZALAN BiRiNCi BÖLÜM Bu sıra da kapı açılarak birkaç kadın başı göründü Fatma hanım: İçeri geliniz. diye ses lendikten sonra sarışın, s8z benizli bir kıza sordu: Mehlika nerde? — İçerde abla. Çağırayım mı? Çağır. Sonra Süleyın ana döndü: — Yeni geldi. Güze ce bir kızcağız Oturduğu pan #iyona borçlanmış borçlarını ödiyerek kendisini buraya aldım — Sözde bir âl'e kızı imiş. Biz bunları çok dinle- dik, | iri çiçekli margizetten i rop giymiş omuzlarına dök — Demek borcunu ödey inciye kadar burada kala. cak. — Evet. İkiyüz lira dar bir para.. Bak artık ödiyebilirse Önde saz benizli kız on un arkasından (Belkis) oda- ya girdiler Belkis arkasına bir ka ülen saçlarını arkaya doğru taramıştı. Yüzü donuk ve manâsızdı. Fatma hanım onu Süleymanla arkadaşına ta- nıştırdı. Belkis bir sanda i yeye ilişti. Odada bir müd- det derin bir sessizlik hü- | rıştırıyor henüz İamini öğre nemediğimiz arkadağı alık, alık Belkisin yüzüne bakı yordu Bu kadar güzel bir kızın böyle müteaffin bir evde nası! olupta bulundu ğuna akıl erdirmeğe çalışı- yordu Çiçekli elbisesinin içinde bir hanımelendi ih tişamile göz kamaştıran bu kadın her istiyen erkeğe kendini versin .. Bu aklın kabul edemiyeceği bir şey- di. Demek ki üstünde kasap manav — dükkan'arının kokusunu taşıyan — kirli bir İkaime| mukabilinde bu ka dina malik olabi'ecekti içinden — Zavallı diye söylendi. Sonra kısa müffekkeresi ile kendine göre bir felsefe yap da: — Zavallı hayat. Bir da- ve Kimbilir onlar da hangi ço- pur Fatmanın sermayesidir. a. Hey daldın Eğer Süleyman dürtme miş o'saydı, daha bir sürü düşünceler'e boğulup gide cekti. Pirden silkindi, ken dini topladı odadakiler aya- ğa kalktılar. — Süleymana yaklaşarak sordu: - Gidiyor muyuz?. Abdali — İluraya' küğar gelmişken dönülür mü? Yoka rı çıkıyorüz.. Sonra Belkisi göstererek ilâve etti. Haydi bakalım. Sen de, rirsin.. Diye adeta yenge hanımla odanıza çe kilin. İki arkadaş geceyi orada | yordu. Bu - sırada geçirdiler. * e Iııı,lıoeı'ıı'ııdııı ayrıldı- uzün ktan — sonra müd Lüsl ona müşfik bir ana mu amelesi ediyordu Sonra öd. mek şartile Belkise geniş bir kredi açmıştı Bu borcun na sıl ödeneceğini düşünmeden Belkis gün geldikçe madiyen borca Nihayet bir. gün bu yekün, üç yüz küsur lirayı buldu. Buna pansiyon kirası da ek lenince Belkisin kıpırdıya cak hali kalmadı. Yavaş, ya- vaş madam Lüsinin de mu amelesi, değişmeğe başla mıştı. Bir vakitler: — Elin değdiği zaman ve- müte giriyordu israrla verdiği peraları. — şimdi en kısa bir zamada geri isti Belkisin bütün borçlarını üzerine alan | bir (Fatma Hanım| ortaya | ya çıklı. Belkis bu alış ve- - riş muamelesini nereye da İ zağa düşürüldüğünü pek alâ biliyordu Puna rağmen Fat ma hanımın borçlarını öde- mesine ses çıkarmadı. O: bu macaranın nihaye- tine kadar gitmeği göze al- mıişti Lüsinin pansiyonundan (Fatma teyzenin| evine ta şındı. Ve bu. taşınma ile de ilk sukutu başladı Bir müddet perde Aarka sında ka'an |Fatma teyze| nihayet hakiki suratını gös- termekte geçikmedi. Açıkça pazarlığa giriştiler ve borç- ların nasıl ödeneceğini ara- larında kararlaştırdılar * Hayatının ilk yabancı er keği ile, rüya içinde imiş gibi tanıştı. — BİTMEDİ --