SİZ DE Görün | Yurtseverlik — örneği 'ün çıkan — Türkdilinde #z de okumuşsunuzdur! Gi- un Mecidiye köyünden SN beş yağında bir dölikanlı bütün mallarını Hava Ku- Muna bağışlamış. Hem de ken, ş Bu küçük Laber beni ulusa! MAvaş günlerine kadar gö: el * Yurdun heman her- at 'afımı sarmış, — kaplamış 1 düşmanlarına karşı kük- — | “miş bir aslan gibi saldı y : Türk erleri arasında da N Yle on beş yaşlarında ğ "l! delikanlı'ara — çok y lnmı'h "; İlh 'avaşta düşman'arile gö İ löiüu gelemiyecek ka küçük olan en-on iki yaş- * E"'Gdı güçük yılmazlar ıı—_"ı düşmanla boğaz Saza gelen ağabeylerine _’.:'İlne taşımışlar, su — da- Mak süretile yardım et | “Üerdi. © | , Türkün, küçüklerinde bile y * severlik — duygu'arının b —hnluğu ya'nız. u'uşal h Mvaşta deği!, daha eskiden İi bir gerçekliktir. Ulu T savaşta görülen'er o likleri bir kez da- lçılılınııştı 4 L vıı zamanlarında oldu- * kadar barış zaman'arın İ .;Lıd. yurda bağ'ılık'arını bi vakit gösteren Türk | * » güaün en büyük teh - esi olan hava tehlikesi karışı'amak içln birbir- | ) tri'e yarış ederken, en kü b ”k bir ferdi bile bununla, | hüyik yurt iş.le i'gileni İ ık hem de ölüm döşeğin ç K Dülıyııuıı doymadan, do 'ı.::ını vakit kalmadan, | ün pençesine düşen on y * Yaşındaki genç delikan ; hepimize örnek olacak, k yüksek bir büyüklük î."vvlıenr ik göstermiştir. tesunlular bir anıt'a de | nlının adını yaşatmak | orlarmış. Ne — mutlu o | nlulara. grAzrailin elinde yurdun Yük tehlikesini düşünerek Büyük Hikâye: 8 Yalvaran kevelâ, buradan kaçma: k uzaklara — kaçmayı üyorıım Fakat fedakâ- arına karşı biyanet et- O'acağımı bildiğim için geçiyorum, Ajlâna “Beni Beuıuıi değil, Tunçeli 'İ"mıı- beni ona bırak,, ye de gürürüm mani ğ “üyor Nihayet karar ve- m: Tünçele uzün bir Up yazacağım ve vazi Stimi anlatacağım. ğbilıdın Ajlânın sesi ge Or.. Beni, Gültere nerede Gümu sorüyor Hiraz sonra da bir tıkırli İşitiyo " Ö, içeri giriyor. Hafif *ğilerek: — Müsaade var mı bayan | J| .lı. sizinle hususi olarak! — Ş Çötmek istiyorum. 4 Rlllnyorum Bir kolku&ı j ak; . Sizi dinliyorum. Mes H e — ee e TÖRKDİLİ | Yabancı gazeteler de gördüklerimiz. | Harp Arkadaşlarımız “Türk askerinin kütülamarada çöller içinde büyük ve şeref dolu bir muzafferiyot kazandığı ve bu muzatle- Tiyetin parlaklığının solmuyacağını Almanyada herkes takdir eder.., Berliner Börsen Zaitung gazetlesi yazıyor: Son zamanlarda “Çanakkale, den, gerek muhasarasından den — bazı telerinin bu danlarındaki manlığını göz gerek muharebesin- “Kütülemare, bahse. Alman gaze- savaş mey- Türk kahra- önünde tut mıyarak — meziyeti Alman tekniğinde bulmağa kalkış: dıkları görülmüş ve bunla- ra gazetelerimizce lâzımge len cevap verilmişti Alman- ! yanın en mühim gazetelerin den biri olan “Börsen, ga zelesinin aşağıdaki makale- si münevver Almanların ha kikatı söylemekten çekin- mediklerini ortaya koymak- tadır. Büyük savaşın eski mu- haripler üzerinde bırakdığı izler, bugün tamami'e baş ka bir şekil almışdır. — Bir zamanlar birbirlerine düş man olanlar, dostça karşılaşa- rak birbirlerine ellerini verip C alusal abideleri başında, şe- | hit düşen arkadaşlarının ha- turalarını tebcil — ediyorlar. | Artık felâket ve ölüm, kur- ban ve yara hatıraları - ta- mamile soldu ve karşı ta ralın askerlerine nefret edi- len bir düşman gibi değil, bir cephe arka- daşı olarak bakılıyor. Çün ki her iki taraftada asker lik ödevi olanlardan, ulus ve valan için — kendilerini feda etmeyi emrediyordu. bu delikanlı gerçekten adı Üna amıt yapmağa değer b'r varlıktır. Giresun kamunbayı ile hamiyetli Giresunlu ve | köylülerinden bunu ben de candan isterim O. Balkır Bakışlar YAZAN: Vahdet Başaran geçiyor. Anlatıyor Annemin söylediği sötleri tekrar edi- yor ve en sonunda da: — Emin olur, bunda be nim hiç bir fikrim yoktur. Sarf onların düşüncesi. - Fa-, kat, görüyorum ki siz, çok muztaripsiniz. Ben, sevdiğim bir kimsenin izlirap çekme- sini istemem. Söyleyin, eğer , zannımda yanılmıyorsam, ya ni, siz Tunçeli seviyorsanız, saadetinize engel — olmıya- yım.. Hayalta kendi zevkim için başkalarının betbaht olmasına razı değilim, Hay- di, söyleyin onu seviyorsu- nuz, değil mi? Süküt ediyor sounuz yal.. Susunuz, daha eyi; süküt ikrardan gelir. Hiç olmazsa ağzınız. o büyük — itirafı yapmasın. Hayır, müteessir olmayın; sizi ondan alacak değilim. Bu saatten itibaren ——— n Gerek - bizde başkalarında, yani bundan yirmi sene evel birbirlerine birer düşman olan ülkeler- de baş gösteren — bu yeni düşünüş tarzı bizi sevindiri şor. Fakat bu aralık bizim- le birlikte, omuz omuza, ta acı sonuç gelinciye kadar eşsiz bir mücadeleye girişen ve gerek müttefiklerimizi — unutma- malıyız. Kendisinden daha büyük | bir küvvetle — çarpışarak mağ'üp ulusların akibet'eri ve meşüm barış muahede leri- yüzünden-dünyanm al dığı durum, tıpkı şimdi eski muhasımların arasında oldu ğu gibi. eski cephe arkadaş Tarının da karşılaşarak, sa- vaş alanındaki — müşterek halıralarını — tazelemelerine mani olmuştur. Nitekim bıl hassa Türk-Alman silâh ar- kadaşları arasındaki münaz - sebetleri — kuvvetlendirmek çok. güç olmuştur. Bu yüz- den aradaki dostluğun ya- vaş yavaş unutularak onun yerine — an'aşmamazlıklara ve aşırı bir hasassiyete yol açan bir nevi yabancılığın girmesi tehlikesinden korku. bar.: Metelâ. geşeklâideAl: man — gazetelerin — birinde Kütü'amara hakkında çıkan bir - yazı * serisi, Alman- yanın, bu Zaferin verdi ği şeref hissesini — sadece kendisine ayırmak - istediği zannını - uyandırdığı Türk basınında çok şiddetli bir mukabeleye maruz kal mışlır. Fakat Türk okuyu- cuları, Alman gazetesinin, Irak sefirini ilmiğ bir şekil- de incelemek surelile harp tarihine ait bir etöt — yap- maktan özel maceralarını anlatan gibi hareket ederiz. Bende yakında bu çektiğim iztirabı içimde uyutmak için uzaklara, çok uzaklara giderim. Şimdilik hoşça kalın.. Diyor ve be nim hiç bir söz söylememe vakit bırakmadan — odadan çıkıyor.. Onun, bu fedakâr- lığını ve bu çektiği üzüntüyü hiç unutmıyacağım; Niçin bu Ççoçuğu sevmiyorum?. Niçin benim gibi anadan, babadan mahrum bu çocuğu —mesut etmeyi düşünmüyorum, San- ki evlendikten sonra seve- mez miydim — İnsanlar niçin birşeye takılıp kalıyor . . ** Bugün Ajlân uzun bir se yahata çıkıyar. Evin içinde bambaşka bir Annem, babam sanki bana karşı bir günah işlemişler gibi yüzüme bakamıyorlar.. Ajlân onlara, beni sev mediğini, bir — başka kız'a alâkası olduğunu, beni ala- An nem bun'arı bana söylerken O ıı;__' aü hava — var. mıyacağını söylemiş. ziyade, yazıcının : vakit geçirici — bir makale neşretmek istediğine dikkat etmemişlerdir. Türk ordula rile birlikte çarpışan Alman askerlerinin, kendilerine dü- şen ödevi tıpkı 1918 baha- rında önünde Amerıkalıların hücumlarına karşı, hiçbir zaferümidi ol- madığı ha'de ta sonuna ka- dar cesurane bir şekilde mu kabele eden Avusturya ve Macar - bataryaları gibi ifa ettikleri kolayca anlaşılabi- lir. Verdunun Her türlü anlaşmamazlık lara mani olmak için şunla- rı açıkca söyliyelim, Alman yada kimse, Türkiyenin elin den Kütülamara zaferinin, verdiği şerefi almak niyetin- de değildir.Türk askerinin Kü- tülamarada çöller içinde bü yük ve şeref dolu bir mu zafferiyet kazandığını ve bu muzafferiyetin parlaklığının Turk tarihinde hiç bir za- man solmıyacağını — Alman- yada herkes taktir eder. Eğer İrak, Çanakkale, Flis tin ve Kafkasyada akan Aalman kamnın ancak dam- lalarla sayılmasına mukabil buralarda ölen ve yaralanan Türklerin bir milyondan faz. la olduğunu unutacak olur- sak, Türk cephe arkadaş'a- rımızla birlikte yaptığımız mücadelelerin hatırasını ka- rartmış oluruz. Hizimle bir Tikte omuz omuza, Galiçya da, Romanyada ve Make donyada çarpışan Türk kah- ramanlarını — minnettarlıkla anarak, şurada veya bura da kazanılan müşterek mu- zafferiyetlerin hissesi hak kında herhangi — bir kimse ile çekişmeyi — reddederiz. Bir tarafın diğer — taraftan ne kadar fazla iş başardığı mı bizden sonra — gelecek nesillerin — yazacağı tarihle aydınlatılması gerektir. Biz, teker teker herkesin kendi ulusu için mücadele ettiği düşüncesile, — daima bütün mevcudiyetini müşterek ga yeye hasrettiğine kantiz 1917 yılında Brailada & ancı fırka kumandanı Hilmi Paşaya veda ettiğim zaman bu mükemmel asker: Savaş: — Ne yapalım kızım, se nin taliin. İnşallah başka kısmet çıkar, hiç merak et- me.. Diye teselli ediyor. Me rak etmek mi, bilâkis öyle memnunum ki , Tabi onlara bir şey — hissettirmemeye, mümkün mertebe kendimi müteessir göstermeye çalışır | yorum.. | Tünçel ... Hayatimın dönüm nokta- sına bu gün adımımı atıyo- rum. Başımda duvak, üze- rimde gelin elbisesi var Tunçelle devam eden iki aylık nışanımızla, bugün ta mamen birleşiyoruz . Evin içi saadet — tememnilkeriyle dolu. Düğünden bir hafta sonra Denizliye gideceğiz oraya layin oldu. Zaten eskiden de ailesi ora- daymış . Denizli, fena bir yer de gil, ilk gelişimizde, burasını sevmemiştim. Fakat sonra tamamen asındiım. — Tünçel beni hiç ihmaletmiyor. Bi Ann 3 BALIKESİR ASKERİ SATINALMA KOMİSYONU iLÂNLARI.. ——— — —— Balıkesir garnızonundaki kıtaat için 700 ton İiniyet maden kömürü 26 Ağustos 935 pazartesi günü saat 15 de ihalesi yapılmak üzere kapalı zarfla eksiltmeye kon- moştür. — Muvakkat teminat miktarı 420 lira olup ihale kor satınalma komisyon binasında yapılacaktır. İstiyenler şarlnameyi komisyonunda — görebilirler. Taliplerin muayyen gün ve saatlen bir saat eveline ka- dar teklif mektuplarını komisyona vermeleri. — (453—4) öit öle Balıkesir garnizonundaki kıtaat hayvanatı için 400,000 kilo yulaf 10 9 925 salı günü saat 16 da ihalesi yapıl- mak üzere kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur. - Yulafın tahmin bedeli 18000 lira olup muvakkat teminat miktarı 1350 lira olup ihale kolordu satına'ma komisyonunda ya- pı'acaktır. İstiyenler şartnameyi satınalma komisyonunda görebilirler. İsteklilerin n.uayyen olan gün ve — sâatden bir saat eveline kadar teklif mektuplarile kolordu salın- alma komisyonuna müracaatları. kor satınalma (a-1 21) 'Balya Uray Başkanlığından: Belediyemizce satın alınacak 200 metre itfaiye hortu- mu 16 8935 gününden itibaren 15 gün müddetle açık eksiltme suretile münakasaya konulmuştur. İhale 31-8 935 günü saat 10 da icra edilecektir. Taliplerin şartnameyi görmek ve daha ziyade malümat almak istiyenlerin her. Onula birlikte Türk müttefik. * gün Balya Belediye başkanlığına müracaatları nur. ilân olu- (30-1.4) Balıkesir İnhisarlar Baş Direktörlüğünden: İdaremizin Bostancı Boğazındaki barut ve palayıcı maddeler deposu etrafına yaptırılacak tel örgü şartname ve keşifnamesi mucibince pazar'ık surelile- yaptırılacağın- dan isteklilerin İnhitarlar- Başmüdüriyetine müracaatları. tan sonra Almanyada Wie- sbadende, Hotel — Rosede görüşmek üzere, — demişti Hilmi, — gençliğinde bir yıl için Almanyaya gelerek Wi- esbadende, tüfekçi alayında hizmet etmişti. Bu zaman kendisinde çok tatlı hatıra- lar bırakmıştı. Hilmi Paşa tarafından verilen randevu, hemen hemen bütün cephe lerda — Türk ve AL man askerleri — tarafından, savaştan — sora — görüşmek üzere verilen vaitler — gibi | sonsuz kaldı. Maalesef! Bu ıııııfı TTTT LI DDD AMr3) lerimizi zaferlerini unutma- dığımız gibi, büyük savaş taki şayanmıhayret muvaffa - kıyetlerini lâyikile takdir- ediyoruz. Telefoncu: ABDÜLKADİR PNAR £ . PAŞA HAMAMI KAPISI KARŞISINDA N.48 İTELEFON,GRAMOEO #VE SAİR TAMIRAT YAPILIR az hastalansam, doktora baş vwuruyor. Bu gün kendisine ilk müjdeyi veriyorum: — Tünçel diyorum, alltı ay sonra baba olacaksın.. O, neşe ile ellerimden tu- tuyor ve beni göğsünde sı- karak: — Zaten ne vakittenbe- ri o, mini mini yaramaz yolcumuzu bekli,ardum. Mademki ge'mesi yakınlaştı. hazırik yapmalıyız, diyor.. Evin içinde bir telâştır gi- diyor. Tunçel şimdiden yav ruya mini mini el arabası aldı Bir de onu taşıyacak çocuk tuttu Her şey hazır, şimdi yolcumuzu bekliyoruz . . Tünçele kıziın oldu. müj- desi verilir verilmez, mah- kemeden bir arabaya atlı - yarak eve gelmiş. Gözleri- mi, öonüun dudaklarının hare- ketile açıyorum. O, karyo- lanın başında duruyor.. Elimi uzatarak, elini tu- tuyorum: — Dudaklarımdan “kızımız var,, sözü fısıltı ha- linde çıkıyor. O, Ilk evıll ĞAS : SA | ismi “Sevgi, sonra yavrunun yüzündeki tülü yavaş yavaş kaldırarak gözlerini bu bir damlacık et parçasına dikiyor.. « Üç günlük olan yavrumu- zun baş ucunda ona müna- sip olan bir işim arıyoruz., Bu sırada kapı çalınıyor. Ba- na telgraf var. Açıyorum, Aj ândan, yavrumuzun dün- yaya geldiğini duymuş: *Mutlu olsun,, diyor. Ajlanın ismi bana mazi- yi hatırlatıyor. Ajlânı sev- mediğim için bıraktığımı ve Tunçele de sevdiğim için git- tiğimi düşünüyorum ve bu düşünce bana — yavrumun ismini buldurtuyor . Başımı kaldırıyorum göz lerimi - Tunçelin, gözlerine dikerek! — Tunçel, yavrumuzun olsun, bu sev. ginitrezim mağanıdır. diyo- rum.. Kabul ediyor.. Çocuğumuzun minicik ka- yolasına biraz da yile rek bu ismi lıkrulı oru