SAYBA. 3 Osmanlıcadan Türkçeye k; No: 7 Bayrikastin — İrdosizce istemiyerek — ?.) İnvolontajrement, sans — aucüne in- 'aljon ıi'R'imıh —- $ haddi Püyân — Uçsuz buçsun, uçsuz Acaksız, tükenmez — (Fr.) San$ terme imita uz — (Fr.) İnnocent fnek: Önümüzdeki deryanın — bihaddü Payan uzaklıkları — Önümüzdek nih:k'ıım uim l»ı'ıı_—nız uzaklıkları, aç t — Hakkile — (Fr) Justement "Ngâm — Vakitsiz — (Fr.) İntempestif ihin — ÇO ; illenç — Fteyi En eyi) — (Fr.) Le me- Bihude de- s Boş, faydasız —— (Fr.) Inutile Sörsemlemiş, baygın (T.Kö) tedirgin — Btıîâ) Sans habilete, sans talent s.':" — Hüuersiz 'T, Kö) — )Fer| .ih,.“n“_ı"h'ı"" sanıs tolent b ""îlhğuşlu — (Fr.) Bien ne S Kararsız, kalımsız - rahatsız .ik.:F"-l İndecis instable agite , ih“" — Sonsuz, sınırsız — (Fr.) (lli- ; ' $üne famille ite “Sökâret) — Kizlık — (Fr.) Virgi — Rahatsız Örüe l: Kimsesiz— (Fr.) Seul au mande Bila 'amille Sız, sızın k: Düşünmeksizin — Bilâteemmül "îlıı::l,"'” çalıştı — bilâücret çalıştı 8 — Arasız, arteız arasız * Günde bilâfasıla on saat çalışa- Günde arasız on saat çalışcrak — Sonra, sonradan — (Fr.) Ap- Bij "“"'"iı-uremnnl. plus tard #Da — Ayrasız (Bak: fark) *— Tamtorsi — (Fr,) âu contraire tek: Ben sana bu işte düşmünlık *dim, tamtersi (bilâkis) dostluk ettim ('l.;.ıı)h — Araçsız, dağrudan doğruya — Ü, Tectement _:":k: | <. Kendisile bilâvasıta görüş- doğ"?uhn eyiolur — Kend sile doğrudan Ya görüşmek daha eyi olur. vaş,lAvasıta vergiler — Araçsız vergiler Hm, a Araçlı, araçla — (Fr.) İndirec- Ör L 'tc intermediaire ©k: 1 — Halimi kendilorino bilvası- l hılllgğrılım - Halimi kondilerine araç- dirdim Bibeğ, Bilvasıta tekâlif — Araçlı vergiler Nnit Girticalen) - Tasarsız, hazırlan- Ü, B:nü: Bu yazıyı bilbedahe yazdım — #Zıyı hazırlanmadan — (tasarsız) Ü '_%t:la“ bütün — (Pr.) Tout, toute, tous, - n'ne r.) en improvisant y llüc’ Azdim SANE ı“İhı.'.h.r'"-“lıın ki, diyelim ki (Bak: faraza) Örn 'î Dileğile, isteğile * Bütün bu müşkilâta bilihtiyar leği e_rdı — bütün bu güçlüklere m » isteğile) göğüs gördi : ankastib) — Bile bile, bile © Bunu - bililtizam, yaptınız, zan- — Bunu bile bile yaptınız sa- n — Ortaklaşa S nn . e ,l_!!ı n:' Bu işi biliştirak yapalım— Bu Httifap Aklaşa yapalım. İile (Müttefikan, müttehiden)— Üybir- ?’nek. ”) A Vunanimite n .îl; i.(’:' ;'!Arıkll;ğın. (beraetine) oybirliğile le ” Müttofikan, müttehiden)—Eibir- (Fr.) Par associ b İği ©k: Bu £ iy Bu İşte elbirliğile hareket odelim — )hünbütıin. bütün bütüne — Tasej hhı—. Ş Mi Çi Nrası | K:tırep, — Sirası düşünce, sırası ge- inda, sıra düşgürerek, sırası Sırasını bularak — — (Fr.) * 8 Voccasion de — Her nekadar bu mazsle .!rıcıı anlatılacaksa da burada kağiLır, söyliye lııııll(i... & sr'bu sorum ileride ay- :":h*ü:sıi.!hl."k!“ da, burada sırası dü- a liî (R*ldiğındı—n) Şurasını söy- | Bim | Simağz —- beyinsiz — | Binaberin, binaenaleyh —— Bundan —. .. L (düşürerek, bularak) düşündüklerimi koddisine anlattım. 3 — Bunu bilmünasebe kendisine söy- leseniz — bunu sırası düşünce (gelince) kendisine söyleseniz. Bilmüşohede — Görerek — (Fr.) Par vöie d'obsorvation Bilmüvacehe Yüzüne, yüzleştirerek — (Fr.) Enconfrontant, par vole de conf- rontatjon, mettant face a face Örnek: 1 — Şahitleri bilmüvacehe din- ledikten sonra — Tanıkları yüzleştire- rek dinledikten sonra 2 -— Düşüdüklerimi bilmüvacehe ken- disine söyledim. — Düşündüklerimi yüz yüze kendısine söyledim. Korku . (Fr.) Inintelligentı imb'ecile Bimünüâ — Yavan, anlamsız — (Fr.) Insi- gaifiant, atupide Örneki 1 — Bu bimana sözleri — Bu yavan sözleri birak 2 -— Ba dediğinizi bimana buluyorum — Bau dediğin zi anlamsız buluyorum. birak | Bimar — Hasta Bimecal (Bak: Bitap) — bitkin Bimuhabâ (Bak: biperva) — Çekinmez Bin — Gören Ürnek: Doğruyu gören «& Hakikatbin Bina — Kurağ, yapı — |Fr.) Batisse ba- timent Örnek: 1 — Ankaranin binaları, Ana- doluda yeni başlıyan mamuriyetin alâ- metidir —- Ankaranın kurağları Anado- luda yeni başlıyan bayındırlığın bel. değidir. 2 — Buü bina ne kadar zumanda biter Bu yapı ne kadar zamanda biter? ötürü, bundan dolayı bunun üzerine — (Fr.) Par consepuent Binacen — den ötürü, «den ı!n):ı_vı. için — (Fr.) A cavnse de Örnek: İşi başına gelmemesindon ötürü (dolayı) — vazifesine ademi devamına binaen hatır için — hatıra binüâen Bint — Kız — (Fr.) Fille Bipayan — Tükenmez, sonsuz Biperva — Çekinmez Birader — Erkek kardeş, kardeş Biraderane -— Kürdeşçe Birinci Ferik — Örgeneral — (Fr.) Gene- ral Bırsam — Varsanı — (Fr.) Hallucination Örnek: Âsabı o kadar sarsılmış ki ge- cesi gündüzü birsamlar içinde geçiyor —-Sinirleri o kadar sarsılmış ki gecesi gündüzü varsanılar içinde geçiyor. Birun — Dış, dışarı Bisat — Yaygı Bıtap — bitkin Bittasmitm — Kurarak Örnek: bu işi bittasmim yoptığımz an laşılıyor — bu işi kurarak yaptığınız anlaş:lıyor. Bive -- Dul Bivaye Sığınaksız Bizâr — bezgin Bizatihi — Kendiliğinden Bizatihi müteharrik — Kendi işler Bizzarure — İster istemez Bizzat binnefis —- Kendi kondisi Buğz (bak: Adâyvet) — Hinç Örnek; bana karşı beslediği buğzun derecesi bu hareketinden anlaşılıyor — bana karşı beslediği hıncın dere- cesi bu hareoketinden anlaşılıyor. Buhar — buğar — (Pr,) Vapeur Buhl — Cimrilik buhran — buhran (T.Kö.) buhur Tütsü buhurdan — Tütsülük bum — baykuş burç — burç (T.Kö,) burhan (Delil) — Kanıt — (Fr.) Preuve Örnek: Önümüzdeki işlerin de başa çıkarılacağına en iyi burhan, şimdiye kadar başarılan işlerin - büyüklüğüdür — Önümüzdeki işlerin başa çıkacağına en iyi kanıt şimdiye kadar başarılan işlerin büyüklüğüdür büse Öpüş — (Fr.) baiser butlan — bll!d_ S (Fr.) Crise Örnek: Ebadi selâse * — buy Koku bühtan (İftira) — Karaç Örnek: U her kese her zaman karaçta bulunur. -— U, herkese her bühtanda bulunur, bükâ — Ağlama bülent — Yüksek bülüz Erginlik — (Fr.) Puberte bünye — Yap (Fr.) Constitution Örnek: İri yapılı bir adam — Un hom- mo de forte conetitution Sağlam yapılı bir adam — Un hom- mede forte consititution Çürük yapılı bir adan — Un de fajble constitutjon Bürehne - Çıplak, yalın - (Fr.) Nu Bürkân — Yanardağı volkon (T. Kö ) Bürkâni — Volkanik Büruz — Ortaya çıkma, belirme Büt (Sanem — Pat Büzürk — Büyük — ulu C Câ — Yer Örnek: hurasını cayi, istirahat — ittihaz ettim burasını dinleme yeri edindim. Cübecâ — Yeryer Örnek: Cabeca ağaçlarla süslenmiş ol- an bahçede — Yer yer ağaçlarla süs- lenmiş olan bahçede Cadde — Cadde (T.Kö.) Câh — Orun Cahil — bilmez, bilimsiz, acamı., toy Örnek: | — O adam, cahilin biridir. — O adam, bilimsizin biridir 2---Cahillik yüzünden bu hataya düştüm - Acamılik (toyluk) yüzünden bu ha. yata düşüm. 3 — Cahil ise eöhilliğini tamısın — bi- lmez ise bilmezliğini tanısın. Cahi, cehalet — bilmezlik, bilimsizlik Örnek: Cehalet yüzünden insanın elin- den neler çıkar — bilmezlik yüzünden insanin olinden neler çıkar. vâhilâne — bilimsizce Tecahül etmek — bilmezlikten gelmek, bi- lmezlenmek, bilmez görünmek Örnek: pek iyi bildiğiniz,bu işte ne- den tocahül — ediyorsunüz — pek iyi bildiğiniz bu işte neden bilmezlikten geliyorsunuz (bilmez görünüyorsunuz, bilmazleniyorsunuz ) Mütecshilâne — bilmezliktan gelerek, bil- mezlenerek, bilmez, görünerek Meçhol — 1 — bilinmedik — (Fr'l incoonu Örnek: bu işin bılinmedik (meçhul) ta- rafı kalmadı — İl ne reste aucun cate inconnu dansette aflaire Bilinmedik (meçhul) bir adam önümüze çıktı — Un homme inconmnu apparut devant nous. 2 — Bilinmez, bellisiz — (Fr.) İnconnu, incertain Örnek: — Âkibeti | meçhul — bir işe girdi — Sonu bilinmez bir işe girdi — İl #'est engag'e dans une affaire dont la fin est inconnue |incariaine| üç 1wröm zaman homme | | 3— (Maruf anlamına) Tanınmış 3— Tanınmamış— (Pr.) İneonnu, ignore | Örnek: Avukatlıktaki ünü — bizce tenın. mamış değildir — Sa reputation d'avo- cat n'est pas ignoree (incofinuo) de nous | Meçhuliyet — 1 — Bellisizlik, karanlık — (Fr.) Linconnu, İ'obscurite Örnek: — Bellisizlik (meçbuliyet) için- deyim — Je reste dane V'inconnu Dört yanım karanlıktır. (karanlıklar içindeyim) — Je suje entoure d'obscurite İnsanlığın ilk çağları bellisizlik (meç- huliyet) içindedir — Los premiers âges de Vhumanite restent dans İ'obscurite 2— Tanınmazlık — (Fr.) Etro ingnore, etre inconnu Örnek: Tanınmazlık içinde öldü gitti— İl est mort ignore de toütle monde Malüm meçhul — 1 — bilinen bilinmiyen (Fr.) connu ineonnu Örnek: Bilinen bilinmiyen birçok kim- seler — Des gen connus et inconnus 2— (Terim olarak) belgin, yadhelgin — (Fr.) Le connu, |'inconnu Meşhür— | — Ünlü (Fr.) Celebre (öcleb. rite) Örnek: Bay ... ünlü bir yağardır— M ... esit un ecrivain celebre Edison dünyanın ünlü adamlarından lir.— Ediğon est une deş celebrites Nisan 3 Karşılıklar kılavuzu mondinles 2— (Mahut anlamma) Herkösçe bilinen, hep bildiğimiz, hani şu bildiğimiz-- (Fr,) FamsuXx - Ürnek: Nasrettin Hocanın herkesçe bi- linen (hep bildiğimiz, hani şu bildiği- miz) anlatığı La fameuse anecdote de Nasreddin hodja — (Fr.) Connu bien connu Örnek: O, tanınmış bir mühendistir — İl est un ingenisur connu (bien connu) Şöhret — 1 Ün—(Fr.) Renommee, celebrite Örnek: Süel ün— Askeri şöhret-- Re. nommse militaire Büyük bir ün (şöhret) kazandı — İl a gagne üne gründe celebrite 2— Tanınmışlık — (Fr,) Reputation, renom Örnek: Bu adamın köyünde tanınmışlığı eyi değildir — İl ne jouit pas d'une bonne reputatjon dans son village. 3— Soyadı Şuişöhret—Kötü tanınma, kötü tanınmışlık (Fr.) muavsise reputation | Hüsnü şöhret — Eyi taninma, eyi tanın- mışlık — (Fr.) bonne reputation Şöhreti kâzibe Yalancı ün — (Fr.) Fa- usse reputatjon İştihar ötmek — Tanınmak, ünalmak, ün- salmak— etre connu, gagner de İa re- putatiotu Örnek: | — O zat, güzel yazı yazmak- la iştihar etmiştir. — O adam, güzel yazı yazmakla ünalmıştır (ünsaltöiştır) 2— Ustalığile iştihar eden — Üsta tanınan Cihim (cohennem)—Tamuz— (Fr.) Enfer Cahimi--Tamusal— (Fr.) İofernal Caiz— Olur, olabilir. Örnek: Yapılır gşeyler, yapılabilir. şey- ler— Yapılmasi câjz olan şeyler Cali— Yapmacık, yapmacıklız- (Fr.) Feint sımule Örnek: Böyle calt hareketlerden vaz geçiniz — böyle yapmacıklı hareketler den (yapmacıklardan) vazgeçiniz. | Cüliyet— Yapmacık CalipezÇeken, çekici - | ârnsk: Calibi nazar bir hareket — Gözü çeken (çekici) bit hareket Cüm—Bardak, kadeh (T.) Câme— Giyenek, gaysi Örnek: Tebdili came ile — -Giyeneğini (geysisini) değiştirerek. h Câmi (cemeden anlamına) — Tophyan; ka- psayan Örnek: | — Camii mehasin bir adam- dır. — İyilikleri kendinde toplıyan bir adamdır. 2 — Bu eser, o mesele üzerindeki bü- tün malâmatı camidir—Bu izer o so- rum üzerindeki bütün bilgileri kapsa- maktadır. Câmit—Donmuş, cansız — (Fr.) Inanime Cam— Can (T.) Canhıraş —Gönül koparan (Bak: dilhiraş) Canan — Sevgili Câni —Kıyan — (Pr.) Criminel Örnek: Caniler, beşeriyetin karnaları sayılsa becadir—Kıyanlar, insanlığın çıbanları sayılsa yeridir. Cinayet — Kıya— (Fr.) Crime Örnek: Bu öyle rasgele - bir suç değil adeta bir cinayettir—Bu, öyle rasgele bir suç değil, bayağı bir kıyadır. Cinai— Kıyal Örnek: Cinat bir harekette bulundunuz —Kıyal bir harekette bulundunuz! Cânip— Yan taraf (T. Kö.) Günipdar — Yahoı Örneb: Ordunun canipdarı — olan Liva —Ordunun yancısı olan tuğay Car—Bürgü, pürgü, çarşaf Câri — Akar, yürüyen, yürür; geçer — (Fr.) Courant Ürnek: Akar sular —Miyahı câriy& — Faux courantes DÜZELTME Kılavuzun 5 inci sayısında birinci sütu- nun altındaki haşiyede bir iki yanlış ol- muştur. Bu yanlışları düzeltmek üzere o haşiyoyi bir daha buraya yazıyoruz: Bedir - «çehreb anlamına olan «bet (bedj» ile «gibir —anlamını da — veren «ir (ur, er, ır, ur, ür)» sonekinden yapılma bir türk kelimesidir Ba kelimenin ayrıca (Radlof. IV.) de «beder» şekli de — vardır. ki macaz olarak «ziynet tezyinat: mıida gelir. 4 K