Kwi AT CER T e MAGUNUKUCENDUCUNGAUKEERAR MK CEEYERENEN '.-"î ş Yazı Müsabası Bitanaeae AA LA R T e aalaeaekiaelale ee ll Kurban —Gördüğünüz gibi odanız, Büzel döşenmiş ve bütün ek- "k_uklcri tamamlanmıştır. efe- ı'.i'f'— Ve siz burada ken dinizi muhakkak - ki, her Çürden daha eyi hissedece Sİniz, Korkut — Yılmaz — beyi | ('î“i"rıitç talebesi) odasına | Bölürünc) jihtiyar ev sahibi Snim böyle söyliyordu. — Koridorumuz başka Odalardan ayrıdır. ü bile —ne yaptığını- Z, ao İonuotuğunuzu işitmi- Yecek vaziyetteyim. Burada İstediğiniz gibi çalışabilece- iniz, Üst katta kimse otu- Tmuyor, Altınızdaki — odalar İse bürodurlar. Fiat, #öy- i6im gibi, sizi memnun #debilecek derecededir zan- hederim, Odalarımı sırf da- | orada 4 ciddi kiracılar bulabile- Yim diye az bir fiatla kira Ya veriyorum oğlum. Yalnı- Zim, ihtiyarım ve... Korkut Yılmaz sözünü ke- Serek: -Sizi rahatsız edebilecek hiçbir harakette bulunm- Yacağım hanımefendi! Bun. dfh katiyen emin olabilirsi hiz!, — Evet biliyorum ki, siz intizamı sever çalışkan bir d'“hnlııınıx_ Sizi eskiden tanıyan komşum — Türkey hakkınızda eyi sözler Söyledi. lhİiyıı- kadın, selâmlaşa Tak ayrıldı. - Korkut Yılmaz Yülnız kalınca odasına yeni- den bir göz gezdirdi. Çok beğendi. Bu güzel odacık daha ilk görüşte onda eyi bir tesir' bırakmıştı. Hemen Oşyalarını yerleştirmeğe baş ladı. Ve vakit geçirmeden ailesine bir kart yazdı. Er- tesi günü diğer eşyaları da Böliyordu. Üçüncü — Pazartesi — günü akşamı ilk defa büyük üvar aynasının yanından Belen bağırışa benzer bir Bey işitti. Akşam — yemeğin- M gsonra masa kenarına Olurmuş gazetesini okuyor- dü ki, bu sırada gösler ağır fonlarla sanki etrafında uçu- Şüyormuş gibi, yakına gel- :'.İı!i. Genç adam dıky:- adı. Hayretle ayağa kal- karak — kulak — kabarttı Ve gölen soeslerin ne taraf- tan geldiğini bir kere daha l'hkil_icin, nefesini bile se- Yrekleştirerek, dinler gibi ,hi' vaziyet aldı. Sözleri ey- 160 işitemiyor, fakat seslerin iki kişinin olduğu pek alâ Anlaşılıyordu. Ve gene, bu seslerin tonlarından iki kiş- inin kavga ettikleri belliydi. Bunlardan biri bazan öfkeli 28n incecik, belki bir ka N sesi olduğu için. bazan '*_f.lrllık cırlak — bağırıyor. ürü ise sert, kuvvetli er- kek sösidir. «— Bu böyle devam ede- Mez, Sen beni şimdiye kadar İnsafsızca kemirdin, öldürd- “h.ı' Kadın — sesi Yör. ü «—Deli değilim. Bu ayıp "T Susmiyapucağım.» Erkeğin o ilk zamanki ya devam - edi- SIN gesi biraz yumşar gibi — Olmuştu.Fakal çok geçme- den tekrar eski halini aldı; asabileşti ve artık hiçbir şey dinlemez oldu, Bundan sonra süküt baş- ladı. Toplanan mobilya tıkı- rtılarile iki bağırıştan sonra herşey sakinleşti. Korkut Yılmaz: — Allah, Allahl. Acaba neler — oluyor? diye düşündü. Genç adam, ertesi gün ev | gahibine bir şey çıtlatmadı Bilâkis geceyi bekledi. Hal buki duvardan artık bir şey işitilmiyardu. Korkut Yılmaz masa kenarına oturarak kit- aplarile meşgul olacak ol- du. Fakat, hayır!.. Hernelen- se şimdi sinirliydi ve akşa- mki müphem hâdise kafası- ndan katiyen çıkmak bilmi yordu. Sabahleyin erken — kalktı. Odasından çıkınca, apartım- ana bir bakındı. Sağında ve solunda iki merdiven va rdı. Korkut Yılmaz dördü- ncü katın solunda oturuyor, | seslerin geldiği odalar ise gene aynı katta bulunuyor gibi — görünüyordu. Fakat bir farkla ki — sağdaydılar Acaba — burada oturan aile kim olabilirdi?. Sırasile üç günün akınt- | ısında sesler büsbütün dur- muş ve Korkut Yılmaz hâdi. seyi hemen hemen unutmuş gibiydi.Fakat bir cuma akşamı| koşmuştur. o meşum cehennemi haykı- rışmalar gene tekararlandı- lar. İnce, narin sesin sahibi herşeyden bıkmiş, usanmış gibi ağlayışlarla — bağırıyor her dakika — öbürüne isyan eden bir sesle çırpı- nıyordu. Bütün bunlardan bu — ses sahibinin, ve fakat belki güzel bir ka- dın;voya genç bir kız olduğu anlaşılıyordu. Lâkin — sesler ve çift olduğu icin biribirine ka- | rışıyor, bu karma karışık 8)- lerden Korkut Yılmaz hiçbir kelime anlıyamıyordu adam bu defa kulağını du- vara eyice dayamış, dinleme- ge başladı. Bütün — vücudü titriyor, sebebini bilmediği birşeyden ötürü korkuyorda. Heyecanı, komşularının gıt- tikçe yükselen seslerile bu- raber büyüdü. Bu defa — da moçhul komşular dövüştüler, kakıştılar; kırılan zarif bir- kaç mobilya sesi işidildi Mücadele biraz daha devam gibi tekrar etti ve sonra &! herşey sakinleşti. Korkut Yılmaz korkuyla: — Oo, bu çok korkunç bir şey! Burada müthiş bir aile faciası oynanıyor. Ne yap malı? diye mırıldandı. Bütün gece yalnız bunu düşündü. Herşeyden c vel, koruşularının -kim olduğunu öğrenmek lâazımdı: Sabahle- yin erkenden kapıya bir ok gibi sözüldü. Kapcıyı bül du. Eline bir 25 lik tutuş- turdu. O da, Korkut Yılmaza rahat vermiyen âilenin, dör- düncü katın sağında otur- duklarını ve soy - adlarının yazıcı oğulları olduğunu söy- ledi ve: hırçın | Genç * TURKDİLİ | Sonbahar * At koşuları ( Üst tarafı birinci sayfada) 33 2 10 saniyedir. Üçüncü koşu Üçüncü koşu ( handikap ) dört ve daha yukarı yeştaki | yerli yarım kan arap halis at ve — kısraklara mahsüs ve mesafesi 2200 metre idi. Karacabeyli — M. Kemal beyin Aldevrişi, Karaca | böylorli Mustafa — efendinin Tomaru, Bandırmalı Mehm et — beyin Güzelbandırma- Bi ile Mesruru koşmuşlardır. İki — dokika 44 — saniyede koşarak — Aldevriş - birinci, fomur ikjinci ve — mesrur üçüncü — olmuştur. Son koşu Dördüncü koşu dört veya daha yukarı baştoki - yerli yarım kan ingiliz at ve kısraklarına malısus günün ikramiyesi ve mesafesi en çok olan koşusu — idi. Bu koşuya Karacabeyli Rasim beyin Sühası ile Tonası, An Salih ağanın Boz- ve — Çorlulu — Ziya Yavuzu koşmuş ve koşulardan daha Birin- Sü- arka- arkada karalı kurdu beyin diğer heyecanlı olmuştur. ci ve jkinci — turda ha önde, Bozkurt da, Tona daha olarak koşmuş — ve — fa- kat son turda Tona öne gnçreli birinci ol- muştur. Bozkurt - ikincide, Süha üçüncüde — kalmıştır. Tuna 3200 metrelik mesa- feyi 3 dakika 58 saniye memuru olduğu için bütün gün eve uğramaz Çok eyi bir adamdır. Fakat, görünü- şe bakılırsa — biraz asabice olduğu anlaşılır. Dedi ve bu defa gülerek: Karısına pek yan bak- mıya gelmez haa.. Cümlesini de ilâve etti: — Güzel mi bari? — Nasıl? Daha görmedin #ükün hüküm sürüyordu.Lâkin! mi? O, işte geliyorlar. Oda- ma giriniz, geçerken göre- ceksiniz. Korkut Yılmaz odasına saklanarak pençere | kenarından, uzun boylu, iri yüzlü, gür siyah başlı, vüc- udüne eyice — dolğun, sanki bir boksör gibi yamruklarını sıkmış bir halde geçen bir heylc; yıunbnşıııdn yürüyor ince ve sarışın, gözle bir kadının, geçtiklerini — gör- dü. Kapıcı: — İkisi ları pek onun yanında mesut adığını zannediyorum. Dedi. birlikte — çıktık- enderdir. Hanımın Genç adam için, bu ma- lümat kâfiydi. Odasına çok Dasabi döndü. — Yazıcı bey ona manasız, kuru ve soğ uk görünen suratından, ko> mşüsünün sürati. gibi his- siz, taş gibi bir kalp ta. şıdığım — anladı. Halbuki ya- nındaki genç kadının ise, saklıyamadığı sakin huylu- luğu yüzünden okunuyordu. mümessillerini gördükten so. nra genç adam, pek ya- kınında oynanan korkunç | (Dram) 1 şimdi bütün ma-> | nasile gözünde — canlandır- kapıcının | olm- | Kadınların askerliği niha- yet bir hakikat — oldu Bunu ilk delfa resmen tatbik eden Lehistan hükümetidir. Vakın Finlandiyada, Letonyada, aşağı — yukarı küçük Baltık hükümet'erinde kadın asker- lerden büyükler varsa da bunlar gönüllülerdir. Mecburi hizmet, Lahistarda yeni bir vet yapılmıştır. Bü hal kad- ınlar arasında büyük bir se- vinç doğurmuş henuz sırası gelmiyen genç — kızlar bile askerlik şubelerine müracaat etmişlerdir. Kızlardan leşe kkül oden kıtalar, muvvin kıtalar olacaktır. Kızlar erkeklerden daha gesç yani 18 yaşında asker- liğe gireceklerdir. Tabili bunlar erkekliğin vazifesini tamamiyle yapacak değiller- dir. ı Orduda daha çok — terzilik tamircilik, — ütücülük — gibi hizmette kullanılacaktır. Ka nunda kadın askerlerin vazi- fesine dajr sarahat yoksada ba cihetin talimatnamelerle aydınlanacağı haber verilme ı ktedir. Evli kadınlar - kışlalarda yatmıyacak, evlerine gidebi. lecekler, lâkin sabahleyin mu ayyon zamanda kışlada bulu- nacaklardır. histan meclisinde münaka- şa edilirken bir mebus faz- la masrafı mucip olacağından Bey bir ticaret gîb—ü d. Bü K sakil adamın kurban? Farzettiği -zavallı kadına acıdı. Onü daha fa ezmesine müsaade et- ? Acaba koendisi- ne düşen vazife buna bir “nihayet vermek miydi?. | Buna benzerfikirler etra | fında genç adam bütün, dö | rt gün düşündü. Bu günler- | de komşularında mutlak bir dördüncü — günün akşamı, sanki zaman zaman fışkıran volkanlar xibi, gece yarısı gene müthiş bir — skandal patlak verdi. Ve Korkut Yı- lmaz artık her şeye karar vermişti. Fakat, — kulağını seslerden ayıramadı, dinledi. Hayret, titriyordu. Vuruş. malar daha fazla çoğalmağa başlayınca, bütün kanı bey- nine hücum etti ve ne yap tığını düşünmeğe bile luzum görmeden kendini bir solu. kta basamaklarda — buldu. Sola döndü. Hiç Jdurmadan zili bastırdı. Uzun ve sabırsız bir bek- lemeden sonra nihayet kapı açıldı. Evvelâ içerden gelen kuvvetli bir elektrik ziyası yüzünü aydınlattı. Karşısın- da yazıcı Beyi görmeği ümit ettiği halde, sarışın — ilâhi | bir. kadın — yazıcı H.— eşikte göründü. Ve ge- Ünç kadin — bütün — ines - Korkut Yılmaza — ba. liğile | ktı. Korkut Yılmaz, kocası- şkin gayri ihtiyari iki adım geriledi. - Buyurüunuz Bir emriniz mi var? Genç adam heyecanl: — Hanımefendi, affedersi. l Diz; ben sizin komşunuzum' BAR . efendim! kanun ile başlamış ve ilk da- | Bu kanun Lae- | nın döverken görmemekten şa- Kadınlardan Asker! bahsederek — kadınların nek- erliğine itiraz etmişti Halbuki hariçten celbedi. lmekte olan sivil işçilere ve- rilecek paradan tasarruz edi- lecek,, ğgüçlü kuvvetli kadın. lar orada birçok üzerine alacaklardır. vazifeleri AA aBD Aallllla. SekiliRn d j Cati eakTTüN.. aattikkün - eatf ( Ve FOKS '—üinniim'ia'—nv-— : Kaç gündür bu uğursuz ad. amın sizi merhametsizce wz- diğini duyuyordum. Bu de- fa dayanamadım; sizi müda. fanya göldim. Genç kadın cevap verme- | ge vakit bırakmadan evel, karşı odalardan birinin kap- isi açıldı. Korkut Yılmaz ka. eşilikli uzun bir mücadele için vaziyet almağa hazırla. nıyordu ki, birdenbire vazg- eçti. Gelan yazıcı beydi ve çok sefil bir hali vardı: Ya. ka sökük, gömleği — yırtık, yüzünün birkaç — yerinden kan damlaları sızıyor, bütün alnı ve yanakları tırnak izl- eri çimdik çürükleri içinde. ydi. Zavallı adam Korkut Yıl- maza hitaben: — Beyefendi-dedi- — çok yerinde olan — kahramanlık teşebbüsünün kıymetini tak. dir ediyorum. Fakat, — sizin müdafaanız beni gülünç bir mevkie düşürecek vaziyette- dir. Siz onu değil, beni mü- dafaaya geldiniz. Ve — ben, erkeklik şerefine — yedirip, müdafaanızı kabul edemem. Korkut Yılmaz ancak: — No.. Nasıl?. Diyebildi. — Ve öne eğerek, en büyük kabahati işliyen bir evy çocuğu gibi — kızardı, mo- rardı ve nihayet sarardı. Yazıcı sanki bundan cesa- ret almış — gibi: - Evet-diyordu - hanımı ben dövüyorum azizim. Söy- lemesi ayıp amma, bilâkis hanımefendi beni dövüyorlar, Ben ayapmam, ayıptır. kom- şular birgün gelip bizi duya. caklar» — diyordum. Pakat, boşuna söylüyormuşum. başını | HL L Şehir Sinemasında Bu akşam MİLTON | Lostıracılar Şahı Filimi gösterilecektir. Bu dünyanın meşhur zarif ve neşeli, kumiğini mutlaka görünüz. İLÂVETEN i Yıldızlar Revüsü JÜRNAL. Matinaye sant 2. 30 da başlanacaktır: Pek yakında Milyon Avcıları Büyük TÜRK Filmi SAYFA 3 Deniz Konferansı Lehiı’tanda Kadlnlar Ördu İş— ( Üst tarafı birinci sayfada) lerinde Çalışacaklar. zaman kendi kendine alamı- yacağını ve Almanyanın Mil- İetler Cemiyetine dönüp dö- nmiyeceği mesolesinde ka- rarsız geldikçe olmıyacağı. ni barış arzusünda — bülü- nduğu suretindeki — beyana- tın diğer milletlerin tımarsız lıklar - karşılamakta devam edeceklerini anlamaktan yorulmıyacağını söylemiştir. ç t ) ) b b h h ) Bütün bunları — dinliyen de çıldırmış- Diye — bağırır giderken, — arkasından ka- pıları şiddetle kapadı. Ken. dini içeri attı. Bu Jdefa zavallı kocası Korkut Yılmaza mülâyemetle bakarak hastamış gibi bir tavırla: — Evet azizim, o beni dö. vüyor, diye devam etti. Be- ni dövüyor; çünkü çok bidir ve bilhassa, kendisinin ifadesine göre, bana çok sinirleniyormuş. İnanınız ba- na, onun — sinirlerini ne ka- dar yatıştırmağa çalı; am da muvaffak olıııyo:rnı küçük bir haraketimden bir mana çıkarıp - sinirleniyor. Ne yapayım, seviyorum. Bu- nun için herşeyine taham- mül ediyorum, Genç kadın - Korkat Yıl. maz- hayretle karışık derin bir heyecanla zavallı adamı dinledikten sonra, onu baş. tan aşağı bir kere daha süzdü. Bu korkunç kadından ürkerek mırıltıya benzer tit- rek bir sesle sordu: — Dövmesine mi? diye ya- zıcı Bey tuhaf bir ahenkle sordu. — Nasıl — mani olabili - rim efendim? Dikkatle bakı. nız: Ben bir metre doksan santimetre boy, doksan beş boy ağırlıktayım ve No 45 yaka taşıyorum. Lütfen bir de ona dikkat buyurunuz Şimdi temiz kalplilikle bana eevap veriniz; Bu pire gibi kadın- dan ben neremi — muhafoza edebilirim?. Mehmet Türker