29 BİRİNCİ TEŞRİN Yazan Mebmet Tuğrul — Haydi oğlum, bu mühi- m vazifeyi, ancak sen başa- rabileceksin.. Eğer, zayiatı- mızın az olmasını istiyor: san — tabifdir ki istiyecek- Sinl.. — vakit kaybetmeden derhal koş.. Zokfina, ilmine, lisanına; kısaca sana itima- dim var.. Kumandanın bu sözlerini dinlerken hayatımın en bü- Yük hoeyecanını duymuş ve ona, bütün samimiyetimle teşekkür etmiştim.. Kumandanın yanından ay- rıldıktan sonra, İzmire geli- nejya kadar no - tehlikeler Atlatmış, ne maceralar geçi- rmiştim Yunan neferi kıyafetinde, onların cephelerinde Yanaki ismi ile çağrıldığım günler, . Bir lagiliz zabiti olarak cepheleri, bir hayetle teftişe geldiğim zamanlar. . Ve nihayet Başkumandanın kapısında, nöbet beklediğm dükjkalar.. Ülümün, her an üstünde dolaştığı o anlarda bilseniz, ne kadar şendim.. Gençlik ataşi,beni her tehlik- öye atıyordu.. Fakat, kızil al- evlerin arasından, muvaffa- kıyetle sıyrılabiliyordum . Salânikte bir Rum mahal. Hsinde doğma ve büyüme idim., Bönden iki yaş küçük ölan kardeşimle yüksek tah silimizi İstanbulda yapmıştık Tam hayata — atılacağım söne, Yünanlılar İzmiri işgul ettiler ve garbi Anedoluya geçtileri.. Hüseyin ihtiyat zabiti ol. arok orduyu iştirak etti;ben, muhakkek casuz olmak isti. yordum,. Onun için Ankaraya ge- çtim.. lcabedin yerlere müracaat ederek Rumcayı, bir Rum kadar düzgün konuştuğumu ve bir Finmdan farksız har eket edebileceğimi anlattım Tabil kabul edildim . Vazifem çok mühimdi.. Yunan Başkumandalığın dan (...) İnönü müdafaa ve taarruz plânlarını aşıracak- tm, başımın M Nıhayat, Başkumandanın hususi daire bekçiliğine ka- dar girebildim.. İamim, Yanâki.. — Yanâki, şu Türkleri bir mağlüp edebilsek yok- | muyaP?, — Ganım,diyordum; «mu: glüp edebilseknle sözmü?..El- bette mağlüp edeceğiz. Bu kuvvet karşısında, başı bo- zuk Türk — kuvvetleri nasil dayanır?.. - Cesursun be Yandki,. — Hem biz, İngiliz gibi kuvveotli bir devletle iş gör - üyoruz. Nöbette konuşmak yasak- tı.. Fakat, ben, sıra bulduk- ça Başkumandanın işitebile- ceği bir zamanı düşürerek nöbet — yoldaşıma, — bunları söylüyordum.. Başkumandan, benim bu babayani sözlerimi duyduk- D — Yontki, gel bakalım davdi;yıı—:“g'olg cosur — bir askersin.. Unutmaki mağlü- biyetimiz çok kuvvetli.. Bon, onun bu — sözlerine Şiddetli itiraz ederdim: | — Paşa Hazretleri, bozük kudretleri de yeneme- zsek yazıktır bize, başı | Bir Yunan askerine yirmi I Türk bedeldir. O, güler ve şadı Başkumandanın, bana kar- y olan zâfiından — istifade ed. er, münasip bir — zamanını bulunca yanına giderdim.. Sert bir selâmdan, keskin bir duruştan sonra: — Kumandan Hazretleri, falan kaymakam geldi . — Kumandan ordudan gelen bir nefer var . — Paş Hazretleri, Madam (. ..) göldi. Kabul edilip ed ilmiyeceklerjmi soruyorlar.. Gibi sözleri — söylerken, onun ber hareketine dikkat eder. plânlara seri bakışlar atırdım, .. sırtimi ok- e ae Nihayet bir g. ce, . Evet bir, geco yarısı ili Soğuk ve zifiri karanl k bir gece . İeyecen mın, kadebinden taşan Şşıimpanya — köpükleri gibi kabardığı ve etrala la- ştığı bir gece,.. Daha akşamdan kararımı vermiştim Bu akşam, planları aşıracak ve bu akşam hulüdü aşa caktım .. Karar, karar! Ölmek var, dönmek yok, Kumandan, ogün pek neşe- liydi .. Türk kuvvetlerinin dağıldıkları — şayiası atrafı almış yürümüştü... Belki, bunun için neseliy- | di; kim bilir. . Akşam sast sekizde, ku- mandanın — harp — metresi madam (.) geldi.., Kumandana, haber verdi- | ğim zaman, o: — Koş Yanâki çabuk ge- Isin diyerek beni itmişti bile. Madam (...), kapıda karşıl- andı ve eşikte, — hemde bi- | zim karşımızda öpüldü; ka- ' p: kapanınadan, Kumündoanın kolları aras nda divana sürü- klendi O kadar neşeliydi, zavallı kumamlanım, Saat dokuzda tam dokuz- da; gözlerim andan gülerek, Madam (...) kahkakalar atarak, Başku. mandanlık dairesinden çıktı- lar Kumandan hayretleri, her okşam kapıyı, yaverine ki- lilitletir, — anahtarı yanına alırdı... Bü da yetmiyormuş gibi iki de nöbetçi bira- kırdı... Fakat, o0 akşam — kuduü- ran şehvetine, düşüncesi, yazife mesuliyeti esir ol- müştü .. Sinirlerimiz,bazan en mühim dakikalarımızda bize hâkim olur. ; Artık hiç bir. şey vazile ©o an, bizim için mühim de- gildir.. İste Kumandan da bu ak şam sinirlarine mağlüp oldu va kapıyı kilitlemeyi ve an- ahtarı yanına ulmayı unuttu bile. , Hem, canım — bizden emin | yal.. Kumandan gideli üç saat | bilek saatimi sık sık yokluyorlardı — Kum- Hazretleri, | l 'TURKDİLİ Milli hikâye oldu... Ankadaşım, uyuma. | mak için, süngünün alnına İnyanmı: -Kost - Ey —Uyuma Kosta ki., —Uykum çok be Yoanâki.. Kostâki, bu akşam kuma- ndanın keyfi yerinde.., — Insaf Beni görmüyormusun be Ya. nâki?., — Peki, git sen yat. — Ha, yaşa be Yandki.. Oh, Kostakiyi de savdık. Öyle ya; madam (..) n karşısında hangi kumandan beklenmez. .. Öyle, Kostüki, şey bu nkşam tiftiş olmuş tabii., Kumandının bu haberden ne Türklerin keşmekeşi sevin- cinden her zabit zevk için. de,.. Birimiz nöbet boklose de diğerimiz uyusa, . Nasil ol sa teftiş yok... Onuu için, şimdi ben gidip yatacağım... Artık yol azun.. Yaşnsın, xito Venizolos! Kap yı açarak — silâhım olimde hal. — İçeriye adım ntar atmaz, sösinin tonunu kalınlaştırarak: — Eller yukarı... Yok- sa.. Diye haykırdım .. Çünkü, odanın zifiri ka- ranlığı içinde, hemde ku- mandanın kasası — etrafında bir. karallı seçmiştim, Ar. kası bana — dönüktü, anla- şılan.. Zıplayışında ve silâ- et hiına — davranınadan — elle rinji havaya — kaldırışından sozmiştim ... Yüzü, gözü, — kıyafeti.. Hiç bir şeyi belli olmu- yordu... Yalnız, uzun, iki — çatallı bir gölge.. Ona: Burada işin ne? Diyemiyorum... Çünkü, benim işim ne? Ya işitirlerse?, Soma, plânında muvaffak olamıyacağım.. Ve bir daha görmekte güçleşecek. O, belki bir hırsızdır.. Şimdi ona güzel bir sorğu çekerim .. Vaaa, keratayı... Benden açık göz çıktın ha-| Boğazıma sarılırsın ha!.. A sana al sana!, Küvvetliymişte.. Az daha boğulacaktım.. Elimden si> lâh düştü.. Çünkü, bileğim- den kavramıştı.. Fakat atik — davrandığım için derhal enseledim kera- tayı... Elime sert se:tkıllar geçiyor Sokakları olacak... Altıma aldım Eyvah elinde birşey par. hyor: Kama, Vay canına herif öldürme- ge kastetmiş beni. Hayret ki, onda da yok bendede . Vaziyet nazikleşti.. Kama- yı göğeüme çevirdi.. Bileğinden kaptım ve bü- ktüm kolunu çevirdim elini Ö, yine sos çıkarmıyor. İkimiz de salıyoruz, göğ- üslerimiz birbiri — üzarinde | öyl> genişleyi donalıyorki | Kalbi, son derece çarpıyor. Odada, yalnız sık sık al- | dığımız nefeslerin sesi duy. uluyor. be Yanâki, | SAYFA: 9 Ankarada bayram hazırlığı Ankara, 28 (A A.) —An- karada — daha — bugünden | Cümhuriyetin 11 inoj yıldö- nümünü kutlulamıya başla. mıştır. Şehir — baştan başa Romen, Yugoslav. — Yunan, Türk bayrakla dalğalanıyor. Vilâyetin muhtelif va köyle- rinden yaya ve atlı önleri- nde bayraklar davul zurna- bayraklar veoj | lar olduğu halde — binlerce | zeler yazılı levhalarla süs- | köylü geliyor ve şehrin 80 lenmiş — bulunuyor. Ankara | kaklarını dolaşıyor. -Bunla- | istasyonden — şehre — giden | rın başka yorin merkezinde Elinden kamasını aldım. asıl plânı, iki gün — sonra Yine ses çıkarmadı. ki mühim taarrazun — plânımı | Artık kendime hakim de buldum gilim. Muhammet gefkat, . Kapıya doğru — yürürken, lâmbay:, yerde mına çevirdim, Fakat. Gözlerini yerinden kaydırarak, ziyanın geldiği tarafa çeviren bu — adamı Parlıyan kamanın omuzla- | tanıyacağım ben rım arasına geçer. geçmez Karnı da büyümüş gözleri-i parlak kısmını hasmımın gö- | mle, daha dikkatla onu bak. | mak için eğildim... — Hüseyini.. — Hüseyinl. Ab, buk ne yapltım?.. Karde- | şim! Neden haykırmadan ne- »»8 çıkarmadım? Kendim, niçin tanıtmadım?. Ah ben ı ne yaptım?. Hiç birisi, hiç birisi bende inliyen has- yok, Yalnız derin derin nefes alışım ve kimin gsüne çevirdim.. Ve kan fışkıran bir kan Yüzüm kizıllaştı .. Ve sonra, zavallının, bo- | gszından parmuklarının bo şanması ve ellerini göksün- de saplı kamaya doğru git mesi!.. Yine bağırmıyor .. ! İnliyor — yalnız, yaralı bir aslan gibi inliyor.. İçinde bir galeyan var. . — | Korku ile — karışık — bir ü muvaffakıyet, içinde, aırmaş | KTEN dolaş oluyor. ve cep lâmbamı / çıkararak, | NLÜĞÜNE GİDİYORUZ. plânların bulunduğu kasaya doğru çevrildim... Evelden hazırladığım, aletlerle kasayı açtım — ve | ——— | Temsil edenler: MARTHA EGGERTH PAUL HÖRPİGER Çok ağlenceli, çok neşeli ve çok zarif olan bu filmi bilhı İlâveten FOKS JURNAL | Pek yalu_nda | Doktor Mabüsenin En esrarı öngiz en heyecanlı filmlerden daha esrarıengiz ) Günlrin kısalması sebebile 31 tesrinievel çarşamba — akşamından : itibarenesuvareye tam saal 8 de başlanacağını arzederiz. ŞEHİR SİNEMASİNDA 28 teştinievel Pazar gününden itibaren BAYRAM MÜNASEBETİLE bekârlığa vada ERNSTE VEREBER programımıza koyduk. Eğer bayram günlerinizi ve göcel erinizi eyi geçirmek ister- seniz bu filmi mutlaka görünüz. Sizi çok eğlendirecek ve çok memnun edecektir. Bayram matineleri: Pazartesi, Salı ve çarşamba saat 2 dedir, —— Vasiyetnamesi Ankara cumhuriyet bayramı da- ha dunden kutlulamaya başladı. nacak — olen — cümhuriyet yır dönümü şerehine bulunmak için yurdumuzun bir çok yerinden gelen izciler ve her sınıftan halk ile cadd- eler dolmuştur. İnşaatı biten vilâyetler evi ile emniyet abi desinin eçiliş merasimi bug- üne kadar başka ve yüksek bir kıymet ve — ehemmiyot lanin bütü * imtidadınca | fevkalâde mle kutla- 'zorduı Yırtınıyorum, cığlıyarak; kardaşimin üzerine kapadım ve onu öpüyorum.. Vatanın.. Vatanımız — için öldürdüm.. Ağabey.. haydi, haydi ağabey ... Beni bı- rak, öleceğim ben, nasıl, ol- 'sa,.. Haydi., git —ağabey.. Vatanın.. seni. bekliyor.. Onu, son defa olarak - öp- tüm, kucakladı.. Ve koşarak oradan çık. tım... Şimdi, bir an evel plânl- arı götürmeyi — düşünerek koşuyorum, koşuyorum.. Oraya, oraya doğru.. Gazinin bulunduğu tarafa doğru .. SIL İKTISATÇA YARI MÜSTEMLEKELİ KURTULUP ERKİNBUDUN İKTISADINA- | GEÇİYORSAK DİL SAVAŞINA DA KÜLTÜR Derhal, yerimden kalktım | MÜSTEMLEKELİĞİNDEN ÇIKIP BUDUN BÜTU- a bayram münasebetile ve daha heyocanlıdır.