Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
F — Bebbüs etmiştir. Balkan İ 17-9-942 — TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kır, 1 Sene 2800 Kr '7860 & BAy 1500 © H0 * , ı Bo0 * 160 € ..- 800 * Adree değlistirmek (285) kurustur İki Sene İçinde Değisen Manzara Yazan: M. ANTEN ı940 Eylülünde İngiltere havaların- da cereyan eden ve Almanların Mağlübiyeti ile — netâcelenen büyük Muharebenin yıldönümü Londrada te- Zahürlere vesile teşkil etmiştir. Ingi- lz hava mareşali söylediği bir nutuk- ta İngiliz av — tayyarelerinin Alman fayyarelerine üstünlüğünü tebarüz et- tirmiştir, 1940 sonbaharmda hun yenilmez şöhreti bütün dünyaya Yayılmıştı. Bu ordu, —beş altı hafta ( Alman ordusu- Karaborsa ! Giyecek, Yakacak, Gıda Maddeleri Üzerinden —— Ne Vakit Kaldırılabilecek ? Hayat pahalılığı sonsuz bir yük” selişin yolunu tutmuş gidiyor, Pıyaıılnrdı henüz — istikrar teessüs t iştir. Hükümetin ticareti ser- içinde Fransayı h t Avrupada bulunan yüz binlerce İngi" liz askeri bütün teçhizatlarını bıraka- tak İngiltereye dönmek zorunda kal- dılar, Amerika teslihat programının ftatbikine henüz başlamamıştı. Alman- Va ile Sovyet Rusya arasında bir a- demi tecavüz paktı mevcuttu. Bu sı- talarda Almanyanın — hazırlıksız ve müdafaasız bir halde bu'unan İngilte- Teyi istilâ ederek — bütün Avrupaya hâkim olacağı ve harbi kazanacağı sa- tılıyordu. Filhakika Almanya İngilte. fenin istilâsına başlangıç olmak üze- te çok büyük hava kuvvetleriyle İn- giltereye kesif ve devamlı hava ta- arruzlarına başladı, Londrada ve di- fer İngiliz şehirlerinde büyük tahri- best ve piyasaları her türlü tahdit. lerdeh âzâde bırakmasına Tağmen her nevi yiyecek, giyim ve eşya mad. deleri üzerinde spekülâsyon devam ediyor. Piyasaların serbest' bırakı!- ması üzerine, birçok toprak mahsul" lerinin ve ithalât — eşyalarının nisbi dahi olsa yine bir mikdar ucuzlı- yacağı ümit edilirken, hayal sukutu” na uğranıldı., Muayyen kazunç!ı ailelerin yaşama durumu gün geçtikçe biraz daha ne- zaket kesbetmiye başladı. Devletçe memur sınifinin maaşlarına yapılan zamlar, bugünkü yaşayış şartlarının karşısında bir çok — mahrumiyetlere katlanmayı icap ettiriyor, Irzı ıahlp- bata ve on binlerce insanın ölü i€bep oldu, 15 Eylülde bu hava taar- tuzu azami haddini bulmuştu. Fakat o tün sabah ve öğleden sonra İngilte- reye saldıran 500 Alman tayyaresin- İen 180 i düşürüldü İngilizler bu mu- taffakıyeti ancak 25 tayyare kaybede” tek kazandılar. Ondan sonra Alman hücumlarınım şiddeti — azaldı, büyük tayıplara mal olan gündüz hücumla- tından vazgeçildi ve en nihayet bu te” tebbüs akim kaldı ve İngi'tere adaları Stilâ tehlikesini atlattılar, Almanyanın Fransanın hezimetinden sonra İngiltereyi de teslim almak ve tihai zaferi kazanmak maksadiyle yap. ği bu taarruz muvaffak olsaydı, bu- tün harp büsbütün başka bir şekil a. ürdı. Bir avuç İngiliz tayyaresinin Alman hava taarruzlarını akim bırak- Srması İngiltereyi istilâdan kurtarmış, Almanyayı züferden uzaklaştırmıştır. Bu a bakımdı. bu har- leri bile hayati g müteessirdir. Serbest meslek erba- bından olanlardan bir çağu yaşayış şartlarının ağır olmasmdan dolayı kazançlarından müştekidir. Bütün bunların dışında kalan tek bir zümre vardır ki; onlar da za- manın bugünkü anorma! durumunu İstismar eden mesleksiz fakat biraz sermaye ve biraz da zekânın meyda- na getirdiği cesaretle, ticaret hayatı. na atılan kimselerdir. Her işte ve ber yerde bu gibi insanları görür- sünüz, Bir gün mütcahhit vaziyetin” de iş yaparlar, ertesi gün simsar veya komisyoncudurlar. Bir kaç gün sonra tacir vaziyetinde mübayaatta bulunurlar, Yine bir kaç gün sonra ya ithalâtçı veya ihracatçı oluverir- ler. Ticaret Odasına Kayitli Olmıyan, Bulunmıyan, İthalât ve İhracat Ruhsatiyesi Alamamış Olanlarla Yazıhanesiz İş Görenlere Piyasalarda, Barsalarda Alış Veriş veya Mutavassıtlık Yaptırmamalı Ve Ayni Zamanda Her İşi Yalnız Ehline Bırakmalıdır e Yatah v sem Lütfi Arif Kenber nımdan ayırdığı günler artık geç miştir. İcraat sırası çoktan gelmiş- tir. Piyasaları serbest bırakmakla alınan randıman tamamen maküs bir dereceyi gösteriyor. Bu maküs dece” ceyi daha ziyade —arttırmamak İâ- zımdır. , Piyasalar serbest bırakı'ırken dev” lete düşen mürakâbe işini gevşetme mek lâzım gelirdi. Halbuki İstanbul piyasaları, tutanın elinde kalan bir mal gibi, sahipsiz kalmıştır. Nohut, fasulya, ve mercimeğin — kilosu alt- mış beş kuruşa yükselmiştir. Buna karşı hiç bir tedbir düşünü!memiş- tir. Eğer bu mahsullerin un yerine ikame edilmesine hâlâ göz yumacak elursak önümüzdeki kış; yiyecek nor hut, fasulya ve mercimek bulamıyar dağız, Fırmcılarm, pastacıların ve hamur işi yapan diğer esnafın bak- liyat unlarını kullanmak suretiyle halkımızın bu cins yiyecek madde'e. rinden mahrum — kalmalarına niçin müsaade ediliyor? —Pasta lüks bir maddedir. Hem şeker istihlâkini hem de un istihlâkini arttıran bu mad- deyi neden yasak etmiyoruz? Börek, hiç olmazsa her sınıf halk için bir gıda maddesidir. Fakat pausr ta, böreğin hiç bir vakit yerini tut- mıyan ve zevk için yenilen bir mad” dedir. Sırf bu maddenin imalini te- mm içindir. ki, bütün değirmenler, İşte bu dır ki; pi kara borsayı meydana getirmişlerdir ve hâlâ da istedikleri gibi spekülâs” 290 en mühim dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir. Bu — muvarfakıyetsizlikten — sonra Kimanya işi çabuk halledemiyeceğini anlıyarak garpte tedafüi bir vaziyete Zeçmiş, uzun bir harbe hazırlanmıya saslamış ve İngilterenin — dostu ola- dilecek bütün memleketleri îstilâyî te. ketleri- devam — edip duruyorlar, Ticaret ve zahire borsasına giıdi" niz ve koridorlarda dolaşanları göz- den geçiriniz. Bunların hepsini za- hire borsasının salonunda yapılan a> lış veriş görüşmelerine kulak kabart- mış olarak göreceksiniz, veya bor” sanın kara tahtasını gözleyen bir vaıiyette bulurıunuz_ Bu adamlar din istilâsı Sovyet Rusyanın istilâsı İçin ilk adımı teşkil ediyordu, Bundan altı ay sonra — Japonyanın Pear! . Harbour baskını ile harbe gir- Mesi Almamyada Amerikanm askeri kudretini felce uğratacağı, ve ken- di derdine düşerek müttefiklerine yar- lım edemiyecek bir hale geleceği, ü" Midini uyandırdı. Almanya, İngiltere havalarında uğ- tadığı bu muvaffakıyetsizlikten sonra, Sovyet Rusya ve —Amerika gibi iki büyük ve zorlu düşman kazandı. Şark tephesinde dört beş milyon asker kay beden Alman ordusu geçen sene Rus iteplerinde ağır bir kış geçirdi. Ja- Ponyanın — Pearl . Harbour baskını F ST h b YD bir dakikada sıfıra indirdi. Amerika Muazzam bir silâh — fabrikasr haline geldi. Şüphesiz Amerikan sanayii, Roosevelt'in son nutkunda da bildir- füği gibi henüz 96 50 verimle çalış- Maktadır. Buna rağmen — Amerikada Ayda 6000 tayyare, 60 nakliye vapuru, on binlerce top, mitralyöz, tank ve diğer harp vasıtası — yapılmakta ve bunların 6 35 i İngiltereye, diğer e 35 1 de Sovyet Rusyaya gönderil- mektedir. Arjantin ve Şili müstesna diğer bü” fün orta ve cenup Amerika devletle- tinin müttefiklere temayül etmeleri ve en nihayet Brezilyanım mihvere harp ilân etmesi Almanyaya, elde etmek i- çin büyük gayretler sarfettiği ve pek çok şeyler beklediği Lâtin Amerikası- hr da kaybetf!rmî:hf- Bl'tdnnın müL tefikler kafilelerinin Atlantikte daha büyük bir emniyet içinde sefer yapmalarını müm kun kı!mış ve Fransayı garbi Afrika el ı güç- leştirmiştir İki sene evvel istilâ tehl kesi geçi- ten İngiltere adaları bugün Almanyar Ya karşı kuvvetli bir taarruz üssü ha- line gelmiştir. Burada — milyonlarca İngiliz, Amerikan ve Kanada asker- leri taarruz emrini beklemektedir!er, |- b lar ve devletin resmi borsaıma kadar — nüfuz edebilmek cesaretini gösterirler, Ellerindeki sermaye azdır, Fakat cesurdurlar, koşmaktan, dil dökmek. ten yorulmazlar. On beş yirmi bin liralık işlere S00 — 1000 lira ile gi rerek malı kapatır ve satarlar. Ti- caret mesleklerinden hiç birinde ba. yıtlt olmıyan bu adamlar, kazançla- rından devlete bile hisse ayırmadık. lzrı için vergi kıçakçılıiı da yıpar. lar. Bu gibi di nohut, bakla, fasulya ve mercimekten un yapıyorlar, Bu un- ları ekmeklik una karışhrmaktan maksat, ofisin verdiği unu yalnız ki. losunu yüz kuruştan satmak için- de. Bildir. Baklıyıt unları yüzde altmış- tan fazla su kaldırır. Bu suretle bu unlarla karışmış ofis unlarından ya- pılan ekmekler daima ekmek başı- na 45 — 60 gram arasında ağır tartarlar, Bu fark, fırıncı'arın kese- lerini doldurmaya kâfi gelir, İstanbul belediyesinin teşkilâtr bütün bu işleri mürakabeye kâfi ge- lemiyecek kadar dardır. Devlet mü: rakabesi kuvvetli olmadıkça piyasa- larımız her gün biraz daha boca- lıyacak ve küçük bir zümrenin men- faati namına iktısadi bir sarsıntı tevr lit edecektir. Buna mani olmak için idari iktısatçı'ık sistemini kuvvetlen. dirmek lâzım gelir. Bu, serbest tica.. rete aykırı bir sistem değildir. An- cak ıerbeıılyı murıka K Ht be eden ida serbest sermaye, pıyaıahrxmızı ze- hirliyen en kuvvetli bir âmildir, Çünkü gayesi, ne pahasına olursa olsun kazanmayı istihdaf eden bir sermayedir. Fiyat yükselişlerinin en mühim âmillerinden biri de budur, Bu yüzden piyasalardaki yükse'lişin çok kötü âkıbetlere sebep olması ih> timalleri vardır. * Yerd Ticaret Vekilinin — tecrübe ve tetkik için kıymetli zamar Pıyasa!arımx:a yayılan kara bor- sacılatı da ancak şu tedbirle ortadan kaldırmak mümkündür: Ticaret odasında tacir sıfa- tiyle kayıtlı olmıyan — ve tica. Ticarethanesi larına mâni olmak, ynzıhımesiz sımsarıve komısyoncıılann ış yap ına izin ver ticaret odasında tacir olarak kayıtlı olmiyan kimselerin bor. sadan mal alıp satmalarma im. kân vermemek, çuvalecının zey. tinyağ, sabuncunun bakliyat, fındıkçının manifatura ve ma. nifaturacımın yağlı tohumlar alıp satmasını önlemek ve her ticaret şubesi için o işi öteden- beri meslek ittihaz etmiş tüc. cara yaptırmanın yolunu temin lâzımdır. Ancak bu sayededir ki, kara bor- sa mikroplarını ve hayat pahalılığı âmillerini ortadan kaldırmak kabi! olabilir. * * ıktısat Vekili, kömür istihlâkini azaltmak için tetkikler yaptı, tedbirler aldı, Bu, bir hayli geç kab mış bir iştir. Çünkü, bugüne kadar, kok ve maden kömürü yakmıyanlar kömürlerini aldı, buna mukabi! ise, hakiki istihkak sah'plerinin çoğu kö- mürlerini alamadı. Hakkı olmıyanlara beyannamele- rindeki mikdarların tamamen veya dörtte üçünün verilmesi, fakat kok veya maden kömürlerini kullanmak mectburiyetinde olup da bugüne ka- dar kömür a!lamıyanlara taleplerinin yarısının verilmesi doğru değildir. Kömür tevzil işindeki bu kadarlık bir acemilik bir çok vatandaşların mahrumiyetine ve hattâ felâketine sebep olabilir. Esasen bu işte asıl fecaat yeni tevzliat başlıyacağı zaman görülecektir. Çünkü mevcut teşkilât buna kâfi değildir. Kömür şubesin- de doldurulan fişler gözden geçirilir- se bu fişlerle maden kömürü ve kok istiyenlerin hemen hepsinin ilk İş o” larak koklarını aldıkları görülecek- tir, Maden kömürü kullananlara ni çin bol bol kok verildiğini bir türlü anlıyamıyoruz, Bizim de kaloriferimiz vardır, fa- kat kok yakmiyoruz ve kok almiyo. ruz, Şimdiye kadar kalorifer baha- nesiyle alınmış olan koklarır hepsi kışın bir kara borsanın daha temel- lerini kur dan şüphe edil lidir. Çünkü daha şimdiden kokun tonu elli altmış lırıya kadar el al- tmdan satılmıya b rmwıx“mw z ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR İstanbul Bağ .Etmek Bir Türlü Kabil Olamıyacak mı? Ş Z ğlarını İhva Başlıyan Topka Son Zamanlarda Yeniden Canlanmıya Yerlerini Fabrikalar Almıya Başladı pı Dışındaki Bağların — 1400 liraya, — Az, Mahsul yok — RBRu y topt bağlık bahçelik ol- verdimîp t YAZAN t mıya başladı. Bir i- — Kaça? $ ki seneder de Anar SAİD xEsı.Eağ dolu şehir ve kasa- balarında olduğu gi- da ondan mı? — Yoo,.. Maşallah bu yıl mahsul pek bereketli. Aşağı yukarı yirmi bin kilo mahsul var. — Kilosu yedi kuruşa geliyor, de- mektir. — Öyle.. Kâr yok bu işte, Yok ama, üzüntüsü de yok hiç olmazsa, Bu yıl benim buraya yalntz 1400 lira masra fım var vallahi, Fakat ne yapayım Uğraşacak halim yok. Masrafımı el- drm, çıktım jişin içinden. Mal sahibi ile konuşuyorduk, Biraz ilerledim. Mal sahibi geride kalmış- t Şimdi kabzıma!la konuşuyorum: Bereketli olsun, Allah razı olsun, Nasıl mahsul olgun mu bari? Eh,. Allah bin bereket versin. Hem olgun, hem de bir taraftan olu- yor, Para ediyor mu?” Kazanıyoruz bir kaç kurus. Nerede satıyorsunuz? Hâlde. Kaça gidiyor” kilosu? 18, 20 kuruş ediyor, — Burada el'i kuruş alryorsunuz yâ bir kiloya?... — Ey, Efendi, yerinde ağırdır. — Haydi öyledir diyelim, dışarda da bu cins malı elliden aşağı vermiyor- lar. — Vermezler, malüm ya,. Taş Mala bak, maşallah de,. Böyle malı e!liden aşağı verirler mi? — Verirler demek ki sen yirmiye satıyorsun, — Bana bakma sen, Ben hâlde sa- tıyorum, herifçi oğlu bunu hâlde ala- cak. hâl resmi verecek, hammaliye ve- recek, dükkân — kirası verecek, vergi verecek, elektrik parası verecek terazi damgalatma parası verecek, tane ayık- lıyacak, yaprak —döküntü çıkaracık, sonra da çoluk çocuk beılıyıc:k Verir mi hiç el!liden aşa- Ve eline makası alıp çubuklarımn a- rasına daldı, üzüm kesmiye başladı. * Vaktıyle yalnız — İstanbulun değil, İstanbula civar kasabaların, tek mil Karadeniz sahillerinin, hattâ O- desanın üzümünü veren Topkapı bağ- ları yarrm asra yakın veya daha faz- la bir zaman evve! filokseraya uğra- mış, bir anda mahvolmuştu. 10 — 15 yıl var k! Topkapı yine bi, İ da bağ âlemleri yeniden teessüs etti, Top. kapı bu mevsimin en güzel, en serin gezinti yeri haline geldi — Bağların | , ortasinda pistler yapıldı. Kameriyeler kuruldu, Cumartesi, Pazar günleri vuz, cazbant, heyetleri getirilmiye, araba- larla, otomobillerle bağlara taşınılmı- ya başlandı. Bağlarda büfeler kıınıl- Miıahî Simalar “"Yazan: ULUNAY —2— Kan.ıca, korularındaki — bülbüllerle — yarışan eski hanendelerin gazel* lerini dağlara aksettiren, sulara nak şettiren güzel körfezciği ile Boğaziçi mehtabiyelerinin zengin ve feerik bl! sahnesidir, Bu zevkü safa köyünde oturanlar« dan -havasının ve denizinin tesiri ile olacak- Billüri Mehmet efendi, şair Nihat bey gibi tatlı dilli, nüktedan, A şakacı bir kaç zat taniyoruz, g Billârü Mehmet Efendi, Ziya Puı. nım “Zafernâme şerhi” nde: Sıcacık S ei Se n Mi tahlil ederken; "Vehbi Molla, Saip Bey, Billürt Mehmet Bfendi, Ömer Faiz Efendi, Halil Bey, Mus- tafa Fazıl paşa ve emsalidir ki, ekser ger celeri Bezm — 1 — hâss — ge 1 — Veliyy — Ü — nnlamide mastaba ıı. şin — i — İyş — Ü — nüş olurlar.., #bendaleri” kalimasini Diye hicveylediği zattır. Mehmet Efendi karısını son derecedı kandığı için yalısındı ği Za- manlar kafesleri indirir ve açılmama- — ları için de hepsine ayrı ayrı bireti asma kilti takarmış, Mehmet Efendinin bu hblztnu bileri Abdillüziz. yanma mabeyincizi Nevtüll du, bağlar da kırlar lu, semaverli, sepetli, kilimli insanlar. la doldu. Bu bağ eğlentisi, bağ zevki alabil- diğine yayıldı. Gelgelelim, yarım a- sır evvel bağların canıma okuyan fi- lokseranın yerine bu sefer de fabri- katörler bağların canına okuyacak gi” bi, Topkapıdan itibaren kale dışında daha geçen seneye kadar bir dönüm toprak aşağı yukarı 50 — 60 liraya satılırken şimli 4 — 5 bin liraya sa- atılmıya başladı. Yer yer fabrikalar kuruluyor. Bakır fabrikası, şişe fabri- kası, lâstik fabrikası, şu fabrikası, bu fabrikası, Prost Haliçten; Marmaraya kadar bütün şehir haricini fabrika sahası o” larak intihap etmiş, Fabrikatörler de şehre yakınlığı yollarının ve vasıta- larının bolluğu bakımından Topkapı haricini tercih etmişler. Şimdi bağ sa- hiplerine musallat olmuşlar, ver aşa- ğı, al yukarı pazarlık edip bağları sar AF (Devamı Sa, 4. Sü 1 de) TERSEKLEREN PÜ Merhum Sadıkzade Mustafanın Mevlüdi Sevgili ağabeyimizin ha- tırasmı ve kendisini tanıyan ve sevenlerin kalbinden hic bir zaman silinmiyecek olan SADIKZADE MUSTAFA'nin 6 ncr senei devriyeyi vefatı yi Paşayı alarak tebdili kzyafetk gece kayıkla yalının önüne gider, hem pen- — çerelere fiske taşı —attırır, hem de Nevres Paşaya: VÜ — Sabbek Hanım! Canmmın içi, pen. çereye çık da yüzünü göreyim! Diye söz attırarak Mehmet Efendinin hida det ve küfürleriyle alay edermiş,... Nihat Bey ise kuvvetli hicivcilere — dendir: Sözünü esirgemez; kimseden — korkmaz; eskilerin ”Âteş zeban” âe- dikleri bir şairdir; nükteleri, cinasla- rı, şakaları pek çoktur. Büyük Rndl Paşanın lütfunu görenlerden olduğu halde, ona karşı bile dil uzatmaktan geri kalmamıştır. Paşanm vefatından sonra bir met- liste meztir taşının somakiden mi? Yoksa mermerden mi yaptırılması ko, nuşulduğu sırada Nihat Bey: — Vallahi! Demiş; yine siz bilirs - siniz ama, ben sizin yerinizde olsami — paraya kıyar, fedakârlığı gözüme a< — lır, ”Cehennem taşı,, ndan nnhnx-'v drm! Mısırlı Yusuf Kâmil Paşa, NM Beye Mısırdan rahvan yürüyüşlü bir merkep getirmeyi vaadeder. Fakat üst — üste iki sene unutur, Şair, bir güt Paşanın kâhyasmna: — Bana bak! Der; Paıını söyle Mısırdan getireceği merkebi bu sene | de unutmasın; zira ne zaman kendis sini görsem aklıma Mısır eşeği go— liyor!, 4 Bir Ramazan günü Beyazıt sergis sinde bir çok zevat ile otururlarkeri © zaman başı sarıklı ve büyük Reşit — Paşanm kitapçısı olan Cevdet Efen«s Ğ aziz ruhuna ithaf edilecek ve hatfrası taziz olunacağından arzu edenlerin teşrifleri rica alunur, Annesi va l&ırdıılerl - Vatandaş; LMğmlekette çıkmayan, az a : tan vaz geç. Yerlinin de çok üstüne düşme, pahalılaşır. İdareli ol. Hem memlekete, rethanesi bulunmıyan kimse hem kesene faydalı — olur- lerin piyasalarda al: S sun! malarmna mü; e d veriş y:';: » | halât ve İhncat ruhsatiyesi | KAYIP: Elektrik idaresinden almış oldu- almamış olanların ithalât ve|öum memur hüviyet varakasını zayi ettim ihracat mallarmı alıp satma- memuriyetle alâkam olmdığı için hükmü yok- İIRFAN DARCAN tur. — Bütün ilâhları, Brahma müstes- na, şeytanlardan ibarettir. Hattâ Siva ile karısı Kâli'ye nisbetle, hıristiyan- larm şeytanı bir oyuncak gibi kalır, Yavaşça sordum: — Ya Vişnu?,, — Eğer Vişnu'nun kim öyliyebilirseniz bahtiy Bayatin bir zuhurudur, yahut lem'a- nm imtidadıdır; bazan nezrin ateşi - lur, bazan ”fevkalbeşer bir mahlük,, olur; bazan bir maymun, bazan da başka yüz bin şey olur; bazan da,., Ne diyeceğini bilmeden sözünü kes- olduğunu Bazan Kara kuvvetlerinin son hazırlıklarını | tim: Yaptıkları şu günlerde hava kuvvetleri Alman sanayi merkezlerini, limanlatrr hı. üslerini tahrip etmektedirler. Görülüyor ki Alman hava kuvvet lerinin İngilterede uğradıkları mu- Vaffakıyetsizlikten ve bunu takip eden Sovyet mukavemetinden — sonra pek tok şeyler değişmiştir, 15 Eylül ayni zamanda geçen harp te müttefiklerin zaferini temin eden hadiselerden birinin — yıldönümüdür. Filhakika 15 Eylül 1918 de General Franch& D'Esperey'nin kumandası al- tmdaki müttefik kuvvetleri şark cep. hesini yararak Alman - Bulgar kuv- — Biraz evvel Sivâ'dan bahsediyor- dunuz. — Biz onun ve karısı Kâli'nin nez- dinde bulunuyoruz, Benarös onların- dir, Eğeı' İngmı!er halkı onların fena Hintli dul kadmı yanır odu.n yığîn- larında yakacak, mabetlerde çocuk - ları kurban edecek, evvelâ İngilizler- den başlıyarak seyyahları ve zavallı dü Krussett? de Ganj nehrine bile atmamak 'şartiyie lokma lokma kese- rek kendi itikadmın haricinde olan her şeyi öldürecektir. Omuzlarmızı kaldırmaytnız. Burada cinayet mem- Wetlerini bozğuna uğratmışlardı, inu değildir. Birini öldürmek ister mi- Yazan: FRANÇİS DE CROİSSET Tefrika No. 84 siniz? Eğer şaşlrmadan tesbihinizi çe- kebilirseniz. kurtuldunuz — demektir, Hem hırsızlık eder, hem de bir aziz olabilirsiniz, Elinde bir ineğin kuyru- ğunu tutmak saadetiyle Benarö$'de ö- lebilen en büyük katilin doğru cen- nete gideceğine şüphe yoktur. Zaten burada bu kadar insan olmasmın se- bebi de budur... Düşündü ve ilâve etti: — Bu kadar insan ve bir o kadar da inek bulunmasmın sebebi., Yine ne düşünüyorsunuz? — Dinletinin "lübb,, ünü, onun rüz. gârlanmiş saf rayihasın?,.. "Veddha,, lar; ”Budistlik., ne kadar güzel! — Evet, Fakat bunlardan artık Hin distanda bahsedilmez, Buda'yı bul- Çeviren: ULUNAY var ki dolup dolup boşalıyor, | Çehreler korkunç! Hollicott: B — Çiçek iiletine mahsusv Dedı, — İyilaşmiş olacaklar değil mi? — Bilinmez, Ganj nehrine bakmak bu hastaltğin en iyi tedavisi imiş.” — Koleraya yakalananlar için de bir pavyon var mi? — Hayır, Onlar serbest gezerler; kriz gelirse alırlar gölürürler. Aman! Şuna bakınız, Her tarafı vıcık victk yara,,, — Allah aşkfna, gidelim artık, Fe- na oluyorum, Otelde Hallicot'la baş başa yemek yiyoruz, Altında bulunduğumuz van- tilâtör masanm — Üstüne gayet yeşil, mak için Seylân'ın bâkire lik lartna inmeli, yahut Himalâya'ya çık- malı, — Öyle olacak, Buda nefyedilmiş! Hollicott tasrih etti: — Evet, Vücudu muzir MİH"İ sürgün edildi; Perde Arası Şimdi üemen hemen tenha olan is- keleye geliyoruz. Burada kazıklar üstüne Kkondurulmuş evvelçe dikkat nazarımı cekmiyen bir küçük bina # mor faal sinekler saçiyor Hastal, illetlilerin iğrenç yaralarına konınla tı, ölülere mahsts sedirlerin üstünde- ki cesetlerin üzerlerinde vızıldayan ları düsünüverum (Arkat var) &-ıî BU AKŞAM SİNEMASINDA CEZANI Ç EDWARD ARNOLD.MARSHA YARIM '-- TAKSİM Sİ İBUENOS AYRES aa (TANGOLAR '— 1>Yeni Sinema mevsimine başlıyo: oğlunun kendi gibi Gangster yetiştirmek istiyen bir adamın maceraları, müthi: Ayrıca: İSTANBULDA ZAFER BAYRAMI — mamem İNÖNÜ GEZİSİNİN AÇILIŞI Bu Akşam SARAY Sinemasında MYRNA LOY - MELVİN DOUĞLAS İdeal çift artistin ilk filmleri (Third Finger, left hand) Şaheseri başlıyor... Sevimlilik... Neş'e.., Hareket.., ve cazip bir mevzu.. Yerlerinizi evvelden aldırınız Yarın Cuma Matinelerden itibaren ŞADOW (ÖLDÜREN GÖLGE) Mevsimin En Heyecanlı Filmi Havada, Yerde, denizde motörleri durduran, tayyareleri düşüren ölüm Ziyası keşfolundu. Rüvük Film 21 Vısım Tekmili Rirden ÜLKESI) . İlk programı: TÜRKÇE SÖZLÜ EKECEKSİN HUNT.LİNOEL BARRYMORE NİKÂH a NEMASINDA olan 18/9/942 Cuma — günü dxnin (Meşhur allâme Cevdet Pışadıri ökle i biraz 5 ıın Bey ıorünce' Macçkada, Teşvikiye — camli şerifinde mevlüt okunarak — Balışana hocat Demiş. Ramazart. l günü saat on birde bu kadar uzun hi* kâye dinlenmez Fıkranın ımmc* yeri neresi ise söyle de bitir! Bozulan Cevdet efendi sergid karken arkasımdan: — Softayı tersledim! Demiş ve kın dostlarından Hafız Ömer Efendi' ye şöyle söylemiş: — Şu Paşaları görüyor musun? ların hepsi benden korkarlar. Amaâ benim topum mu var? Tüfeğim mi var? Hayır, Dilimden korkarlar di« HBmden, h et İPEK . Şineması Bu Akşam Yeni Mevsime Başlıyor Memleketimizde en çok Türkçe fi- lim göstermek şöhretini kazanmış 66 lan İPEK Sinemasi, bu gece yeni Si- nema meavsimine başlıyor, Harbin doğurduğu sayısız zorlukla- ra rağmen İPEK Sineması, bu sene de seçme - filimlerden mürekkep bir program hazırlamıya muvaffak olmuş ve bunlardan birçoğunu Türkçeye çe- virmiştir. Bu sene İPEK Sinemasnda göreces ğiniz büyük filimlerden bazılarinı şimdiden ilân ediyoruz, İKİ YÜZLÜ ADAM: Spencer 'rrı- €y - İngrid Bergman (Türkçe), CE- ZANI ÇEKECEKSİN: Edward Nolan (Türkçe), GİZLİ AŞK: Yusuf Vehbi- Leylâ Murat (Türkçe), Lorel - Hardy denizci (Türkçe), SON KURŞUN; Gary Cooper, (Türkçe), ASYA YIL- DIZI: Clark Gable Rozalind Roussel — (Türkçe), ROMEO VE JÜLYET - (Türkçe), Meşhur Arşak Palabıyık- yan'ın en son filmi 8 AHBAP ÇA- VUŞLAR POLİS HAFİYESİ, Sene- nin en Muazzam ve Sinemacılık tari- hinde eşi görülmemiş şaheseri : BAl DAT HIRSIZI, (Renkli ve Türkçe), Lisanımıza çevrilen bu filimlerden başka : V KAN VERGİSİ : Randolph Scoti KANLI MEYDAN: Tyrons Poyers Linda Darnell RİO GECELERİ: Alice Fay - Don Ameche - Carmen Miranda Jahıu Apollo xmm MİBAS) Tyrone Poywer Doroth Lamı GÖRÜNMIYEN KADIN: Con b gibi İPEK Sinemasi bu sene de Jkımıza en güzel filimleri gö: ve geçen Wf aratmıyacaktır Fi ğ